GÖREVSİZLİK KARARI İÇİN AYRI, YAPILAN YARGILAMA SONUCU AYRI VEKALET ÜCRETİ VERİLMESİ KANUNA AYKIRIDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


05 Ara
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/1632
Karar No      : 2023/1641

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                 : 20.01.2022
SAYISI                                 : 2019/286 E., 2022/37 K.

Dava taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, ayıplı imalat nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı dilekçesinde; davalı Tamara Y.'a ait H. Mobilya Mağazasından 12.05.2013 tarihinde almak istediği koltukların siparişini verip, 05.06.2013 tarihinde teslim aldığını, koltukları teslim aldığından hatalı oldukları, üzerlerinde küçük yırtıklar bulunduğunu, yastıklarında istenilen renkte olmadığını gördüğünü, durumun mağaza yetkililerine ilettiği halde, davalının yükümlülüklerini yerine getirmeye yanaşmadığını, bunun üzerine Küçükçekmece Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti'ne başvurduğunu, hakem heyetinin de 09.09.2013 tarihli kararında, sorunun imalat ve malzeme hatasından kaynaklandığını bildirdiğini, buna rağmen davalının koltukları geri alıp ödediği 2.400,00 TL'yi iade etmeye yanaşmadığını, sürecin kendisini de son derece manevi olarak yıprattığını, bu nedenle ödediği 2.400,00 TL'nin ödeme günü olan 12.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve 1.000,00 TL manevi tazminatın da faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

 Davalı cevap dilekçesinde üründeki hataların kendisinden değil kullanımdan kaynaklandığını, ürünleri davacıya eksiksiz teslim ettiğini, davanın reddini istemiştir.

İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2014/37 Esas, 2015/469 Karar sayılı dosyasında verilen 25.03.2015 tarihli görevsizlik kararı sonrası dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edildiği, mahkemece yargılamaya devam edildiği, bu sırada 11.08.2016 tarihli celsede davacıya başvurma harcını ve peşin harcı yatırması için süre verildiği, davacının harçları verilen kesin sürede yatırmaması üzere HUMK'un 94. ve 120. maddeleri gereğince 02.03.2017 tarihli kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacının kararı temyiz etmesi üzerine kapatılan Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 17.07.2019 tarihli ilamıyla davacıya usulüne uygun bildirimde bulunulmadığı, davacının yargılamanın devamı sırasında 3 aylık yenileme süresi içinde 06.10.2016 tarihinde harcı yatırdığı anlaşıldığından işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulduğu anlaşılmış, yargılamaya devam edilmiştir.

Mahkemece taraf delilleri toplanmış, tanık beyanları alınmış, bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda; koltuk iskeletlerinin sağlam olduğu, berjer koltukların arka yaslanma yastıklarının yamuk dikildikleri, koltukların halen kullanımda olduğu, 2013 yılı itibariyle ürün bedelinden %20 ayıp indirimi yapılarak, 480,00 TL'nin davacıya ödenmesi gerektiği bildirildiği; ancak mahkemece somut olayda; davacı tarafça davalı Tamara Y.'a ait H. Mobilya adlı işletmesinden sipariş üzerine yapılmasını istediği, Fransız Koltuk Takımının, 2 adet olan 3'lülerin sırtının yeşil, ayaklarının beyaz olacağı, 3 adet mini kırlent ve 3 adet kırlentte şerit olmayacağı, (berjer ise komple ridle 1001 fernani olacak şekilde açıkça ne olduğunun belirtildiği, davalı tarafça berjerlerin yanlış imalat yapıldığı, davacı tarafça teslim alınmaması üzerine aynı teklif formunun arkasından da görüleceği üzere davalı işyeri çalışanı Ali Ö. tarafından, 2 adet berjer sırt kumaşının yeşil renkli olacak şekilde değiştirilmesi ve 7 adet kırlentin yapılıp geri gelecek şekilde işletme çalışanı Ali Ö. tarafından imza karşılığı tekrar teslim alınarak götürüldüğü, yeşil renk değişimi ve kırlentlerdeki sorunlar giderildiği iddiasıyla geri getirildiği, ancak davacı tarafça söz konusu hataların giderilmediği, hala hatalı dikişlerin bulunduğu ve 3'lülerde dikiş izinden kaynaklı yırtılmalar bulunduğu iddiasıyla, ayıplı malda değişim olarak seçim hakkını kullanmışsa da, davalı tarafça kendisinin oyalandığı, bu kez de ürünlerin iadesi ile parasının geri verilmesini istemişse de davalı tarafça kabul edilmemesi üzerine Tüketici Sorunları Hakem Heyetine 09/09/2013 tarihi itibariyle başvurmasıyla birlikte, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, koltuk takımının incelenmesi neticesinde üzerindeki dikişlerin, kumaşı keserek açılmalara yol açtığı ve tekli koltuklarından arka küçük minderlerinin yamuk dikilmiş olduğunun tespit edildiğinden, Tüketici Sorunları Hakem Heyetince başvuru konusu sorunun ürünün malzeme ve imalat hatasından kaynaklandığı, kullanıcı hatası olmadığından, ürünün geri alınması ve bedelinin iade edilmesi gerektiği kararı verildiği, her ne kadar Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda, teslimattan itibaren aradan 8 yıl geçtikten sonra koltuklardaki imalat hatasının ve ayıbın belirlenmesinin mümkün olamayacağı, eski fotoğrafları da bulunmadığından o gün itibariyle ayıbın tespitinin mümkün olmadığı haklı olarak belirtilmişse de, raporların devamında berjerlerde koltukların arka yaslanma yastıklarının/başlıklarının yamuk dikildiklerinin tespit olunmuş olması davacı tarafın iddialarının doğruluğunu gösterdiği gibi Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından, ürün teslimatının bir kaç ay sonrasında yaptırmış olduğu bilirkişi incelemesiyle sonucu hazırlanan bilirkişi raporuyla paralel doğrultuda olduğundan, TSHH tarafından aldırılan bilirkişi raporunun hem teslim tarihine daha yakın olması, hem şimdiki tarihte Mahkememizce aldırılan raporda tespit edilebilecek durumda olanlara ilişkin raporla doğrulanmış olması ve artık başka şekilde söz konusu ayıbın tespitinin mümkün olamaması nedeniyle, TSHH'nce aldırılan bilirkişi raporunun karara esas alınarak, davalı tarafça teslim edilen ürünlerin ayıplı olması, davacı tarafça da kendisine ürünün iade alınması ve ödemiş olduğu paranın iadesi yönündeki seçeneği kullandığının açıkça anlaşıldığı, ihtarname ve akabinde açılan TSHH kararı doğrultusunda kendisine ödeme yapılmamış olması nedeniyle, davacının bedel iadesine ilişkin talebinin kabulüne, her ne kadar davacı tarafça söz konusu ürünlerin yıllardır kullanıldığı iddiası ve bunun bedel iadesinden mahsup edilmesi düşünülse de, davacı tarafça hemen teslimattan kısa bir süre sonra ürünleri iade almasının davalı taraftan gerek ihtarname gerekse TSHH kararıyla davalı tarafa iletilmiş olmasına rağmen, davalı tarafça iade alınmamış olması, bu gün itibariyle neredeyse 9 yıldır davacı tarafça ayıplı malların depolanması ve saklanması yükümlülüğü altında bulunduğu ve bunun da bir maliyeti olacağı dikkate alındığında, böyle bir mahsup durumunun dava konusuna uygun düşmeyeceği, denkleştirici adalet ilkesi ve ihtarata rağmen davalı tarafın kendisi tarafından söz konusu ürünlerin alınmamış olması nedeniyle dikkate alınmadığı;

Haksız fiilden kaynaklanan, kişilik haklarının zarara uğraması nedeniyle hükmedilmesi gereken manevi tazminatı açıklayan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 58/1 maddesindeki "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir." hükmünün yer aldığı, taraflar arasındaki ilişkinin bir eser sözleşmesinden kaynaklı hukuki uyuşmazlık olduğu, davacı tarafın sipariş ettiği mobilyaların, ayıplı çıkması nedeniyle ürünlerin iade alınarak ödemiş olduğu paranın kendisine iadesi olduğu, davalı tarafça söz konusu ürünlerde her hangi bir sorun olmadığından bahisle iade alınmak istenmemesi nedeniyle, aralarında hukuki süreçlerin yaşandığı, hukuki sürecin bu kadar uzun sürmesinin nedenleri arasında davacı tarafça görevli Mahkeme yönünden yanlış şekilde Tüketici Mahkemesinde açılmış olmasıyla verilen görevsizlik kararı ve bu görevsizlik kararının kendilerince temyiz edilmesi sonucu temyiz sürecinin yaşanmasıyla görevsizlik kararının onanması üzerine Asliye Hukuk Mahkemesinde davanın devam olunması ve fakat burada da, davacı tarafça kendilerine verilen kesin süre içerisinde harç ikmal edilmemesi üzerine açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı tarafça kararın temyiz edilmesi üzerine yaşanan temyiz süreci sonucu kararın bozularak, Mahkememiz işbu dosyası üzerinden davanın esasına geçildiği, bu kadar sürecin yaşanmasında davalı tarafın her hangi bir kusuru bulunmadığı gibi, hukuki haklarını kullanarak, dava açılmasına sebebiyet vermesinin davalı aleyhine manevi tazminat hükmetmeye dayanak oluşturmayacağı, davalı tarafça davacının şahsına karşı yapılmış her hangi bir hakaret, iftira, haksız olarak açılan bir dava, bir icra takibi gibi kişilik haklarını zedeleyici bir durumun da olmaması nedeniyle, kişilik haklarının zedelendiğinden bahsedilemeyeceği gibi vücut bütünlüğüne de her hangi bir eylemin gerçekleştirilmediğinden manevi tazminat davasının koşulları oluşmadığından manevi tazminat taleplerinin reddine, 2.400,00 TL davacının ayıplı maldan kaynaklı bedel iade alacağının kabulüne, ödeme tarihi olan 12.05.2013 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, alacağın kabulüne, ödeme tarihi olan 12.05.2013 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 25/03/2015 tarihli 2014/371 Esas, 2015/469 Karar sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı ile davanın mahkemeye tevzi olduğu, görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine yargılama gideri iİe ücreti vekalet yönünden karar verilmesi gerektiği, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1 maddesi hükmü gereği, ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın nakli, davanın açılmamış sayılması, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde AAÜT'nde yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi halinde tamamına hükmedilmesi gerektiğinden, görevsizlik kararı verilen Mahkemesinde ön inceleme tutanağı imzalandığı için, davalı vekili lehine AAÜT tarifesindeki maktu vekalet ücretine ve davalı taraf lehine görevsiz mahkemede yapmış olduğu yargılama giderlerinin iadesine hükmedilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu kez davacı Nurhayat Otay vekilleri tarafından verilen karar davacı lehine manevi tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğu ve mahkemece görevsizlik kararı sebebiyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- 6100 sayılı HMK'nın 331/2. maddesinde, "Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder" düzenlemesine göre, görevsizlik nedeniyle davaya başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda hükmedilecek vekalet ücreti, görevli mahkemece yapılan yargılama sonunda oluşacak sonuca göre hükmedilecek vekalet ücretidir. Görevsizlik kararı için ayrı, yapılan yargılama sonucu ayrı vekalet ücreti verilmesi kanuna aykırıdır. Davanın görevsiz mahkemede açılması üzerine verilen görevsizlik kararı yönünden mahkemece ayrıca vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmamıştır.

Kararın bu nedenle bozulması gerekirse de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılması gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.

SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın 9). bendinde yer alan "Görevsizlik kararı veren İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2014/371 E. 2015/469 K. s. dosyasında, davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, görevsizlik kararı verilen 2015 yılı yürürlükteki AAÜT'sine göre hesap edilen 750,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak, davalı tarafa verilmesine," ibarelerinin iptaliyle yerine "İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2014/371 E. 2015/469 K. s. dosyasında verilen görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına" cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.05.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye                       Üye                        Üye                   Üye
Murat Kıyak      Belkıs Karakaş     Ömer Kızılkaya      Zeki Gözütok     İlhan Kara

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/1239
Karar No      : 2023/1935

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                                 : 16.06.2023
SAYISI                                 : 2021/690 Esas, 2022/497 Karar

 

Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili lehine keşide ettiği 3.000,00 TL bedelli çekin karşılıksız çıkmasından sonra davalı aleyhine İstanbul İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye itirazı üzerine takibe Eskişehir İcra Müdürlüğü kanalıyla devam edildiğini, davalının burada da borca itiraz ettiğini, her ne kadar çek için 3 yıllık zamanaşımı süresi dolmuşsa da taraflar arasında temel borç ilişkisinin bulunduğunu, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; İstanbul mahkemelerinin yetkisini kabul etmediklerini, gerek çekin Eskişehir’de keşide edilmesi gerek müvekkilinin Eskişehir’de ikamet etmesi sebebiyle Eskişehir mahkemelerinin yetkili olduğunu, kaldı ki takibin de Eskişehir İcra Müdürlüğünce yapıldığını, çekin zamanaşımı süresinin dolduğunu, çek bedelinin de ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.06.2021 tarih, 2021/98 E. ve 2021/408 K. sayılı kararı ile çekin Eskişehir’de keşide edildiği, davalının ikametgahının Eskişehir olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunun tespitine, talep halinde dosyanın yetkili olan Eskişehir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, davacı vekili dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini istemiştir.

2. Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile takibin 1.010,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa 24.02.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ve faize dair istemin reddine, 202,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dava ilk önce İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılıp yetkisizlik kararı verildiğinden 04.06.2021 karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 7 nci maddesi gereğince ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce karar verildiğinden 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin yarısı olan 2.040,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 10 uncu maddesi gereğince 1.010,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, reddedilen kısım yönünden davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince 2.686,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine karar verilmiştir.3. İlk Derece Mahkemesi kararı kesin olarak verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ

A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Adalet Bakanlığının temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece, görevsizlik veya yetkisizlik kararlarından sonra, süresi içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi durumunda, devam edilen davanın yeni bir dava olmayıp açılan davanın devamı olduğu gözetilip tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde ayrıca bir vekalet ücretine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek kararın kanun yararına bozulması istenmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

3. AAÜT’nin 7 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası, 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

4. 6100 sayılı Kanun’un 20 inci maddesi ile 331 inci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra verilen görevsizlik ya da yetkisizlik kararları nihai bir karar değildir. 6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesinin ikinci fıkrası "Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder." şeklinde düzenlenmiştir.

2. Görevsizlik ya da yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra taraflardan biri iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edebilir. Aksi taktirde dava açılmamış sayılır.

3. Somut uyuşmazlıkta, davacının İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı davada 04.06.2021 tarih, 2021/98 E. ve 2021/408 K. sayılı kararla Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, dava dosyası davacının talebiyle yetkili Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, yetkili mahkemede yapılan yargılama sonunda, dava kısmen kabul, kısmen reddedilmiş, davalı yararına reddedilen kısım için ayrı, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen yetkisizlik kararı nedeniyle ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir.

4. 6100 sayılı Kanun'un 20 inci maddesi ve 331 inci maddesinin ikinci fıkrası birlikte değerlendirildiğinde görevsizlik ya da yetkisizlik kararı üzerine dava dosyasının süresinde talepte bulunularak görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi halinde bu görevsizlik ya da yetkisizlik kararı nedeni ile davalı lehine ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuş, kararın Kanun yararına bozulmasını gerektirmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Başkan V.                   Üye                     Üye                      Üye                    Üye
Eyüp Sabri Baydar      Mehmet Tunç      Mikail Özdemir     İsmail Yavuz      Döndü Deniz Bilir

KARŞI OY

6100 sayılı HMK 323 maddesinde "celse, karar ve ilam harçları, dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri, dosya ve sair evrak giderleri, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretleri vs." yargılama giderleri kapsamında sayılmış,

Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri başlıklı HMK 331/2 maddesinde "Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra başka bir mahkemede davaya devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği" öngörülmüş,

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. Maddesine istinaden çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1 maddesinde de görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunacağı, şu kadar ki davanın görüleceği mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücretinin ikinci kısmın ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemeyeceği" düzenlenmiştir.           

Somut uyuşmazlıkta;

İstanbul Asliye 21. Ticaret Mahkemesinin 04.06.2021 gün ve 2021/98 Esas, 2021/408 Karar sayılı kararı ile mahkemenin yetkisizliğine Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiştir.

Yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya devam edilen Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2022 gün ve 2021/690 Esas, 2022/297 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmekle birlikte yetkisizlik kararı nedeni ile de davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olup bu durum HMK 331/2 maddesine uygundur.

Söz konusu hüküm, mülga 1086 sayılı HUMK'da yer almayan 6100 sayılı HMK'nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mülga 1086 sayılı Yasa'nın yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 25.04.1945 gün 1943/21 E., 1945/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında "Yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine dair olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınmasının gerekli olduğu" belirtildiğinden uygulamada görevsiz veya yetkisiz mahkemece harca, yargılama giderlerine ve vekille temsil edildiği takdirde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal zorunluluk olduğu kabul edilmekteydi.

6100 sayılı HMK 331/2 maddesi ile yargılamanın tekliği esası benimsenerek, davanın açılışından itibaren geçirilen aşamalarda esas hakkında hüküm veren mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmesi esası benimsenmiş olup, farklı mahkemelerce yargılama giderlerine hükmedilmek suretiyle karışıklığa ve infazda tereddütlere engel olunmak istenmiştir.

Yoksa HMK 331/1 maddesi, yetkisizlik ve görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmesi halinde yetkisizlik ve görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği gibi bir anlam taşımamaktadır.

Aksine madde, başlığında da ifade edildiği gibi esastan sonuçlanmayan davadaki yargılama giderlerini düzenlemiş olup görevsizlik ve yetkisizlik kararı nedeniyle, davanın devam edildiği, diğer mahkeme esasa ilişkin verdiği kararı ile yetkisizlik kararı nedeniyle davalı lehine de ayrıca yargılama giderlerine hükmetmelidir.

Diğer taraftan, yetkisizlik ve görevsizlik kararı üzerine talep edilmemesi nedeniyle dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmemesi halinde yargılama giderleri hüküm altına alınırken, aynı dosyanın bir dilekçeyle mahkemeye gönderilmesi halinde yargı giderine hükmedilmemesi HMK 331/2 maddesini kendi içerisinde çelişik hale getirecek ve eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır.

Keza, çoğunluk görüşünün kabulü, açık bir yasal düzenleme bulunmamasına rağmen Avukatlık Kanununa istinaden çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ilgili hükmünü de işlevsiz bırakacaktır.

Sonuç olarak, kanun koyucu HMK 331/2 maddesi vaz'ederken 25.04.1945 gün 1943/21 E, 1945/9 K. sayılı İ.B.K ile belirlenen görevsizlik ve yetkisizlik kararı üzerine davalı taraf yararına hükmolunan yargılama giderlerine ilişkin hükmü kaldırmamış olup ancak hangi mahkemece hüküm altına alınacağını düzenlemiştir.

Açıklanan nedenlerle bu yöne ilişkin kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin kabulü ile kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi doğru değildir.

Maruz nedenle çoğunluk görüşüne karşıyım. (Yargıtay 2. HD 04/06/2018 gün 2016/19662 Esas, 2018/7250 Karar, 17.HD 27/06/2018 gün 2015/15290 Esas, 2018/6488 Karar, 3. HD 30/11/2017 gün 2016/6015 Esas, 2017/16844 Karar sayı vd. kararları)

Eyüp Sabri BAYDAR
Başkan Vekili

BİLGİ : 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan hukuk davalarında davanın açılmış olduğu mahkemece verilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı sonucunda, dosyanın HMK m. 20/1 hükmü prosedürüne göre yasal süresi içerisinde görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi durumunda, görevli veya yetkili mahkeme tarafından HMK m. 331/2 hükmü kapsamında vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücreti hükmedilip hükmedilemeyeceği konusunda yapılan içtihatların birleştirilmesi başvuru ve sonucu için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/gorevsizlik-ve-yetkisizlik-vekalet-ucreti-basvuru-sonucu