İİK 128/a MADDESİNİN İKİNCİ FIKRASINDA ÖNGÖRÜLEN İKİ YILLIK SÜRE İCRA MÜDÜRLÜĞÜNCE YAPTIRILAN KIYMET TAKDİR TARİHİNDEN İTİBAREN BAŞLAR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


08 May
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2020/12-113 
KARAR NO   : 2022/1464

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Göynük İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 10/09/2019
NUMARASI                 : 2019/12 - 2019/15
DAVACI (BORÇLU)    : M.A. vekili Av. Ö.Ö.
DAVALI (ALACAKLI)  : T.C Z. Bankası A.Ş. vekili Av. B.B.

1. Taraflar arasındaki "ihalenin feshi" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Göynük İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karara karşı, borçlu vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 19. Hukuk Dairesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Göynük İcra (Hukuk) Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; alacaklı T.C. Z. Bankası A.Ş. tarafından müvekkili aleyhine Eskişehir 6. İcra Müdürlüğünün 2014/10062 E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde Bolu ili, Göynük ilçesi, Yukarıkınık köyü, 1.5 ada 68 parselde kayıtlı taşınmazın, Göynük İcra Müdürlüğünün 2014/105 Tal. sayılı dosyasında 01.11.2017 tarihinde alacağa mahsuben alacaklıya ihale edildiğini, satış kararı gereğince Basın İlan Kurumuna 20.09.2017 tarihinde yazılan müzekkere ile satış ilanının Türkiye genelinde tirajı 100.000 üzerinde olan gazetelerin birinde bir defaya mahsus olmak üzere ilanına karar verildiğinin bildirilmesine rağmen 29.09.2017 tarihinde Yeni Akit Gazetesi’nde (doğrusu Milliyet Gazetesi) yayınlandığını, Yeni Akit Gazetesi’nin satış talebinde bulunulan tarihteki satış rakamlarının ve yurt genelinde yayınlanıp yayınlanmadığının Basın İlan Kurumundan sorulması gerektiğini, 1.136.798,80 TL muhammen bedelli taşınmazın tavuk çiftliği olup Türkiye'nin her yerinden alıcı çıkmasının muhtemel olduğunu, dolayısıyla böyle bir taşınmazın ihalesi için Türkiye çapında tirajı yüksek gazetelerden birinde satış ilanının yayınlattırılmasının ve ihaleye katılımın artırılmasının gerektiğini, düşük tirajlı bir gazetede satış ilanı yayınlatılması dolayısıyla ihaleye ne elektronik ortamda ne de fiziken katılım olmadığını, taşınmaz üzerinde alacaklı bankanın 1.000.000 TL bedelli ipoteğinin olduğunu, açık artırma ilanı ipotek bedelinin altına satışa muvafakat edildiğine dair herhangi bir bilgi içermediğinden ihaleye katılımın olmadığını, muhtemel alıcılarda taşınmazın ipotek bedeli ve satış masraflarının altında bir bedelle alınamayacağı algısı yaratıldığını, böylelikle ihaleye katılım gerçekleşmediğini, taşınmazın çok düşük bir bedelle ihale edildiğini, ayrıca ihale tutanağına icra müdürünün mührünün basılması zorunlu olmasına rağmen 01.11.2017 tarihli ihale tutanağında mührün bulunmadığını ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; ilamların usulüne uygun olarak yapıldığını, ihalenin usulüne uygun şekilde gerçekleştirildiğini belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Göynük İcra (Hukuk) Mahkemesinin 20.02.2018 tarihli ve 2017/16 E., 2018/5 K. sayılı kararı ile; 20.09.2017 tarihli satış kararında satış ilanının Türkiye genelinde tiraji 100.000'nin üzerinde olan gazetelerin birinde bir defaya mahsus olmak üzere ilanı için Basın İlan Kurumu ilgili müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, satış ilanının icra divanhanesine asılmasına, belediye vasıtasıyla ilan edilmesi ve satış mahallinde resmî bir tellalın görevlendirilmesi için Göynük Belediye Başkanlığına müzekkere yazılmasına karar verildiği, satış ilanının 27.09.2017 tarihinde Milliyet Gazetesi’nde yayımlandığı, 20.09.2017 tarihinde Göynük Belediye Başkanlığı ilan panosuna asılmak suretiyle ve sesli ilan vasıtasıyla ilan edildiği, satış ilanının 20.09.2017 tarihinde icra müdürlüğü divanhanesinde asıldığı, Basın ilan Kurumunun 18.01.2018 tarihli yazısında Milliyet Gazetesi’nin günlük tirajının 132.313 olduğunun belirtildiği, taşınmazın niteliği ve değeri göz önüne alındığında, satışın uygun vasıtalarla satış tarihinden bir ay önce ilan edildiği, dolayısıyla yasadan beklenen amacın gerçekleştiği, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 134. maddesinin 8. fıkrasında; "İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur" düzenlemesinin yer aldığı, taşınmazın değerinin 1.138.798,80 TL olduğu, taşınmazın tapu kaydı üzerinde Z. Bankası A.Ş. lehine 1.000.000 TL bedelli ipotek kaydı bulunduğu, taşınmazın 580.000 TL'ye ihale edildiği gözetildiğinde şikâyetçinin ihalenin feshini istemekte hukukî yararının bulunmadığı, ihalenin usul ve yasaya uygun şekilde yapıldığı gerekçesiyle şikâyetin reddine ve ihale bedeli olan 580.000 TL üzerinden % 10 oranında hesaplanan 58.000 TL para cezasının borçludan tahsili ile Hazineye irat kaydına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 31.01.2019 tarihli ve 2018/2240 E., 2019/158 K. sayılı kararı ile; şikâyetçi borçlu tarafından gazete ilanının Yeni Akit Gazetesi’nde yayınlandığının belirtildiği, ancak şikâyet konusu ihaleye ilişkin ilanın Milliyet Gazetesi’nde 27.09.2017 tarihinde ilan edildiği, Basın İlan Kurumunun yazısına göre söz konusu gazete tirajının 132.313 olduğu, her ne kadar satış talep tarihi itibariyle gazete tirajının araştırılması gerekmekte ise de ilan yapılan gazetenin Türkiye'de tirajı en yüksek gazetelerden biri olduğu ve ilan yapılan tarihe göre yapılan araştırmada da tirajının 132.313 olarak bildirildiği nazara alındığında bu eksikliğin sonuca etkili görülmediği, taşınmaz üzerindeki ipoteğin alacaklı banka lehine kurulduğu, bu nedenle daha öncelikli bir ipotek kaydı bulunmadığından ipotek bedelinin altında satışa muvafakat edilmesinin gerekmediği, ihale tutanağında tüm imzalar mevcut olup aynı zamanda UYAP sisteminde de tarandığı, üzerinde mühür olmamasının sonradan tamamlanabilecek nitelikte bir eksiklik olup ihalenin feshini gerektirmediği, re’sen yapılan değerlendirmede de feshi gerektirir bir olguya rastlanılmadığı gerekçesi ile şikâyetçi borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.06.2019 tarihli ve 2019/6335 E., 2019/10571 K. sayılı kararı ile;

“… Borçlu vekilinin, sair iddialarla 01/11/2017 tarihinde yapılan taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, ihalede bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilerek, borçlu aleyhine para cezasına hükmedildiği, aynı nedenler ile borçlu tarafından yapılan istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmektedir.

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez....." hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 26/02/1992 tarih ve 1992/4-70 E. - 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK'nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı (keşif) tarihidir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re'sen nazara alınmalıdır.

Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 28/01/2015 tarihinde yapıldığı, satışın gerçekleştiği, ihale gününün ise 01/11/2017 tarihli olduğu ve bu tarih itibari ile İİK'nun 128/a-2. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.

O halde, mahkemece, icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdiri tarihi esas alınarak feshi talep edilen ihale gününe kadar 2 yıllık sürenin geçmiş olması nedeni ile re'sen şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, ilk derece mahkemesince, ihalenin feshine ilişkin şikayetin reddine karar verilmesi ve bu karara yönelik istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bölge adliye mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

11. Göynük İcra (Hukuk) Mahkemesinin 10.09.2019 tarihli ve 2019/12 E., 2019/15 K. sayılı kararı ile; icra müdürlüğünce 28.01.2015 tarihinde yapılan kıymet takdirine borçlu Mustafa Alkan tarafından Göynük İcra (Hukuk) Mahkemesi nezdinde itirazda bulunulduğu, Göynük İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2015/6 E. sayılı dosyasında 13.11.2015 tarihinde mahallinde yeniden keşif yapılarak kıymet takdirine ilişkin şikâyetin kabulüne karar verildiği, taşınmazın ve fidan değerinin yeniden belirlendiği, kıymet takdirine ilişkin şikâyet sonucu belirlenen değerler esas alınarak ihalenin yapıldığı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı borçlu vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

 13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda İcra ve İflas Kanunu’nun 128/a maddesinin 2. fıkrasında öngörülen iki yıllık sürenin geçip geçmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. İcra ve İflas Kanunu’nun 128/a maddesinin 2. fıkrası “…Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden kıymet takdiri istenebilir…” şeklinde düzenlenmiştir.

15. İcra ve İflas Kanunu’nun 128/a maddesinin 2. fıkrasında öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı bilahare kesinleşmesi kaydıyla kıymet takdirinin yapıldığı tarihtir. Kıymet takdiri, icra dairesince fiilen yapılan keşif tarihine göre belirlenir. Satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten iki yıl sonra yapılması başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen nazara alınmalıdır. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 26.02.1992 tarihli ve 1992/4-70 E., 1992/130 K.; 20.01.2016 tarihli ve 2015/12-3325 E., 2016/25 K. ile 16.02.2021 tarihli ve 2017/12-2258 E., 2021/94 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

16. İcra dairesince yapılan kıymet takdiri; kendilerine kıymet takdir raporu tebliğ edilen ilgililer tarafından itiraz edilmemesi veya yedi gün içinde icra mahkemesine başvurarak kıymet takdirine itiraz etmeleri üzerine mahkemece verilecek karar ile kesinleşir.

17. İcra ve İflas Kanunu’nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olan kıymet takdirine itiraz, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikâyettir. Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikâyette bulunabilirler. Bu durumda icra mahkemesince yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin malın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu nedenle mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine ilişkin şikâyette keşif tarihinin İİK’nın 128/a maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen iki yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün değildir. Bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2020 tarihli ve 2017/12-742 E., 2020/406 K. ile 16.02.2021 tarihli ve 2017/12-2258 E., 2021/94 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.

18. Diğer taraftan şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukukî bir çaredir (Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Sungurtekin Özkan, Meral/ Özekes, Muhammet: İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2013, s. 125 vd.). Şikâyet konusunu idari işlemler oluşturduğundan, şikâyet medeni usul hukuku anlamında bir dava değildir. Şikâyette kişiler arasında uyuşmazlık yoktur. Şikâyet ile icra ve iflas memurlarının işlemlerinin kanuna veya olaya aykırılığı ileri sürülür. Şikâyetin kabulü hâlinde İİK’nın 17. maddesi uyarınca icra mahkemesi, icra müdürünün yerine geçerek müdürün yapması gereken işlemi kendisi tesis edemez. Bir başka ifadeyle, icra mahkemesi icra müdürünün vermediği kararı kendisi onun yerine veremez.

19. Bu bağlamda kıymet takdirine itirazda, icra müdürlüğünce belirlenen değerin malın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, dolayısıyla memur işleminin doğru olup olmadığı denetlendiğinden icra mahkemesince yapılan keşif tarihinin veya icra mahkemesinin karar tarihinin İİK’nın 128/a maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen iki yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün değildir.

20. İcra müdürlüğünce mahcuz taşınmazın bilirkişi marifetiyle takdir ettirdiği değerin, kıymet takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince yaptırılacak keşif ve sonrasında alınan bilirkişi raporuna göre düşük olduğu tespit edilir ise mahkemece kıymet takdirine itiraz kabul edilerek taşınmazın değeri hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre tespit edilir. Yukarıda açıklandığı üzere icra mahkemesince, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değeri belirlenerek memur işlemi denetlendiğinden, taşınmazın değeri hükme esas alınan kıymet takdir raporu tarihine göre değil, icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdir tarihine göre belirlenmiş olur. Bu nedenle İİK’nın 128/a maddesinin 2. fıkrasında öngörülen iki yıllık süre de icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdir tarihinden itibaren başlar. Aksinin kabulü, mahcuz taşınmazın değeri zaman içinde değişebileceğinden icra müdürlüğünce takdir edilen değerin, takdir edildiği tarih itibariyle gerçeğe uygun olup olmadığının denetlenmesini imkânsız kılar.

21. Somut olay incelendiğinde; alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu takipte talimat icra müdürlüğünce 28.01.2015 tarihinde yapılan keşif sonucunda inşaat teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 10.02.2015 tarihli kıymet takdir raporunda arazi değerinin bugünkü piyasa koşullarına göre 145.413,20 TL olarak takdir edildiği, taşınmazda bulunan yapıların ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2014 yılı yapı inşaat imalat sınıfından (2). sınıf (B) yapımı grubu birim fiyatına göre değerlendirildiği, taşınmaza toplam 975.492,70 TL değer takdir edildiği, ziraat teknikeri bilirkişi tarafından düzenlenen 12.02.2015 tarihli kıymet takdir raporunda taşınmaz üzerinde bulunan toplam fidan değerin 783 TL olduğunun bildirildiği, borçlu vekilinin icra mahkemesinde kıymet takdirine itiraz ettiği, icra mahkemesince inşaat mühendisi ve makine mühendisi bilirkişilerden alınan 18.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazda bulunan yapıların 2015 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapı yaklaşık birim fiyatına göre değerlendirildiği ve taşınmaza toplam 1.131.129,80 TL kıymet takdir edildiği, ziraat mühendisinden alınan 17.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazda bulunan zirai ürülerin toplam değerinin 7.669TL olduğunun bildirildiği, Göynük İcra (Hukuk) Mahkemesinin 11.08.2016 tarihli ve 2015/6 E., 2016/6 K. sayılı kararı ile “Davanın kabulü ile Göynük ilçesi Yukarıkınık Köyü 1.5 ada 68 parsel sayılı taşınmaza ilişkin şikâyetin kabulü ile Göynük İcra Müdürlüğünce belirlenen 975.492,70 TL taşınmaz değerinin ve 783TL fidan değerinin iptali ile mahkememizce belirlenen 18/04/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre belirlenen 1.131.129,80 TL taşınmaz değeri ile 17/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre belirlenen 7.669TL fidan değerinin satışa esas değer olarak belirlenmesine” karar verildiği, icra mahkemesince belirlenen değer üzerinden satışa çıkarılan taşınmazın 01.11.2017 tarihinde ihale edildiği anlaşılmaktadır.

22. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2015 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ 19.03.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmış olduğundan, icra müdürlüğünce 28.01.2015 tarihinde yapılan kıymet takdirine istinaden alınan 10.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda 2014 yılı yapı yaklaşık birim fiyatına göre hesaplama yapılmıştır. Bu nedenle taşınmaza 2014 yılına göre kıymet takdir edildiği sonucuna varılamaz. Dolayısıyla icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdir tarihinin 28.01.2015 olduğunun kabulü gerekir. İcra mahkemesince hükme esas alınan 17.12.2015 ve 18.04.2016 tarihli raporlarda ise bilirkişiler tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiştir.

23. Bu durumda kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdirinde taşınmazın değerinin belirlendiği 28.01.2015 tarihi esas alınarak kıymet takdir edildiğinden kesinleşen kıymet takdiri tarihinin 28.01.2015 olduğunun kabulü zorunludur.

24. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdirinde 2014 yılına göre değer takdir edildiği, icra mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında ise 2015 yılına göre kıymet takdir edildiği ve icra mahkemesince taşınmazın kıymetinin yeniden belirlendiği, buna göre kıymet takdirinden itibaren İİK’nın 128/a maddesinin 2. fıkrasında öngörülen iki yıllık sürenin geçmediği bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

25. O hâlde kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 28.01.2015 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra 01.11.2017 tarihinde ihale yapıldığından bu husus başlı başına ihalenin feshi sebebidir.

26. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

27. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddeleri uyarınca BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.11.2022 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 17 üyenin 10’u BOZMA, 7’si ise DİRENME UYGUN DAİREYE yönünde oy kullanmışlardır.

İÇTİHAT YORUMU : “Yargıtay kararlarında da iki yıllık sürenin, kıymet takdiri bedelinin aynı çıkması veya talebin reddi halinde icra dairesince belirlenen tarihin [Y. 12. HD. 08.10.2015, 20340/23630; Y. 12. HD. 21.02.2014, 562/4878]; talebin kabul edilip kıymetin icra mahkemesi tarafından belirlenmesi halinde ise, icra mahkemesince yaptırılan keşif tarihinden itibaren başlayacağı [Y. 12. HD. 21.01.2014, 2013/35322 E. - 2014/1325 K.; Y. 12. HD. 07.05.2013, 11887/17560] belirtilmektedir. Bize göre de kıymet takdirine karşı şikâyet yoluna başvurulması halinde iki yıllık süre, kıymet takdiri bedelinin aynı çıkması veya talebin reddi halinde icra dairesince belirlenen tarih; talebin kabul edilip kıymetin icra mahkemesi tarafından belirlenmesi halinde ise, icra mahkemesince yaptırılan keşif tarihinden itibaren başlamalıdır.” (BORAN GÜNEYSU, Nilüfer, İcra Hukukunda Taşınmazların Kıymet Takdiri, Ankara, 2020, s. 209, 210)

BİLGİ : “Değerlemenin yapıldığı tarih belirtilmez ise iki yıllık süre keşif tarihinden itibaren başlatılamaz” şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 08 Ekim 2020 ve 21 Ekim 2020 tarihli kararları için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/degerlemenin-yapildigi-tarih-belirtilmez-ise-iki-yillik-sure-kesif-tarihinden-itibaren-baslatilamaz