MENFİ TESPİT İLÂMINDA HÜKMEDİLEN YARGILAMA GİDERİ VE VEKÂLET ÜCRETİ KESİNLEŞMEDEN İCRA EDİLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


09 Eki
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2019/8-239
KARAR NO   : 2022/675

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Çorum İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 09/09/2014
NUMARASI                 : 2014/365 - 2014/438
DAVACI (BORÇLU)    : F.B. A.Ş. vekili Av. G.M.
DAVALI (ALACAKLI)  : B. Madencilik Oto. Nak. San. Tic. Ltd. Şti. vekili Av. B.D.Y.

1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Çorum İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen takibin iptaline ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/274 E. sayılı dosyasında müvekkili banka aleyhine açılan menfi tespit davasında davanın kabulüne ve müvekkili banka aleyhine yargılama gideri ile vekâlet ücretine hükmedildiğini, mahkeme kararının taraflarınca temyiz edildiğini, alacaklı tarafından kararın kesinleşmesi beklenmeksizin Çorum 4. İcra Müdürlüğünün 2013/3606 E. sayılı dosyasında müvekkili banka aleyhine ilâmlı takip başlatıldığını, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesine göre menfi tespit davasını kazanan ve lehine tazminata hükmedilen alacaklı veya borçlu, menfi tespit ilâmı kesinleşmedikçe, tazminat (ve yargılama giderleri) için ilâmlı icra takibi yapamayacağını, kesinleşmeden icraya konulamayacak bir ilâmın kesinleşmeden icraya konulması hâlinde süresiz şikâyete tâbi olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.11.1990 tarihli ve 1990/12-446 E., 1990/564 K. sayılı kararında da “…Borçlunun, borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı olumsuz tespit davası sonunda alınan ilamın (davacının davalı alacaklıya borçlu olmadığını) hükme bağlayan bölümü bir tespit niteliğinde olduğundan ayrı takip konusu yapılamaz. Ancak alınan ilamın borçlu yararına hükmedilen yargılama giderleri ve tazminata ilişkin bölümü ise ilamda yazılı miktarın davalıdan alınmasına ilişkin bir tahsil (eda) hükmü niteliğindedir. Bu sebeple ilamlı takibe konu yapılması gerekir. İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrasında işin esası ile ilgili olarak icranın kısmen veya tamamen eski hale iadesi ilamın kesinleşmesine bağlanmıştır. Tazminat ve giderler ise işin eklentileridir, ilamın esası kesinleşmeden infaz edilemeyeceğine göre, eklentilerinin de kesinleşmeden infaz edilemeyeceği doğaldır” şeklinde karar verildiğini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap vermediği gibi duruşmaya da katılmamıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Çorum İcra (Hukuk) Mahkemesinin 23.07.2013 tarihli ve 2013/486 E., 2013/540 K. sayılı kararı ile; olumlu (müsbet) ve olumsuz (menfi) tesbit hükümlerinin yargılama giderleri ve avukatlık ücretine ilişkin kısmının ayrık olarak (istisnaen) cebri icra kabiliyetine sahip olduğundan yani eda hükmünü içerdiğinden 12.11.1979 tarihli ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kesinleştikten sonra ilâmlı icra yolu ile icraya konulabileceği, takip dayanağı ilâmın menfi tespit davasına ilişkin olup kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemeyeceği gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile Çorum 4. İcra Müdürlüğünün 2013/3606 E. sayılı takip dosyası ile yapılan takibin iptaline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 21.11.2013 tarihli ve 2013/20103 E., 2013/17379 K. sayılı kararı ile;

“… Alacaklı tarafından İskilip Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/274 Esas, 2013/128 Karar sayılı ilamıyla hükmolunan yargılama giderleri ve vekâlet ücreti alacağının tahsili için Çorum 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3606 Esas sayılı dosyası ile takip başlatılmış, borçlu takip konusu ilamın menfi tespite ilişkin olduğu, kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği iddiasıyla takibin iptalini talep etmiş, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı- alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Çorum 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3606 Esas sayılı dosyasında; alacaklı B. Madencilik Oto Nak. San. Tic. Ltd. Şti tarafından borçlu F.bank aleyhine İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/274 Esas, 2013/ 128 Karar sayılı ilamına istinaden yargılama giderleri ve ilam vekâlet ücretinden oluşan 11.634,60 TL’nin tahsili talebiyle 31.5.2013 tarihinde takip başlatılmıştır.

 İcra emri tebligatı borçlu F.bank'a 5.6.2013 tarihinde tebliğ edildiği hâlde 7 günlük şikâyet süresi geçirilerek 13.6.2013 tarihinde takibin iptali istenmiştir. Şikâyetin süreden reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru değildir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Çorum İcra (Hukuk) Mahkemesinin 09.09.2014 tarihli ve 2014/365 E., 2014/438 K. sayılı kararı ile; kesinleşmeden takibe konu edilemeyecek ilâmlar nevinden olan menfi tespit davası ilâmının kesinleşmeden takibe konu edilmesinin ve kesinleşmeden icra emri gönderilmesi kamu düzenine ilişkin bir yasaya aykırılık olduğundan süresiz şikâyete tâbi olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun, menfi tespit davasında aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinin kararın kesinleşmeden ilâmlı icra takibine konu edilemeyeceğine ilişkin şikâyetinin yedi günlük süreye mi yoksa kamu düzeninden sayılması nedeniyle süresiz şikâyete mi tâbi olduğu noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Alacaklının ilâmlı icra takibi yapabilmesi için elinde bir mahkeme ilâmı ya da kanunların bu kuvvete sahip kıldığı bir belgenin bulunması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 294. maddesinin 1. fıkrası "Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür" şeklinde, aynı Kanun’un 301. maddesi ise "Hüküm yazılıp imza edildikten ve mahkeme mührü ile mühürlendikten sonra, nüshaları yazı işleri müdürü tarafından taraflardan her birine makbuz karşılığında verilir ve bir nüshası da gecikmeksizin diğer tarafa tebliğ edilir. Hükmün bir nüshası da dosyasında saklanır. Taraflardan her birine verilen hüküm nüshası ilamdır...." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, kısaca ilâm; mahkeme kararının iki taraftan her birine verilen mühürlü örnekleri, olarak tanımlanabilir. Ayrıca, İİK'nın 38. maddesinde, gerçekte ilâm olmadıkları hâlde yasa gereği "ilâm mahiyetini haiz belgeler" sayılmış; bazı özel kanunlarda da ilgili bulundukları konuda birtakım belgelerin ilâm niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.

13. İlâmlı icraya başvurabilmek için hükmün kesinleşmiş olması kural olarak şart değildir. HMK'nın Geçici 3. maddesinin atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 443. maddesi gereğince kural olarak temyiz edilmiş olması da ilâmın icrasını durdurmaz. Ancak bazı istisnai durumlarda ilâm kesinleşmedikçe icraya konulamaz. Bu istisnaların bir kısmı HUMK'nın 443. maddesinin 4. fıkrasında belirtildiği gibi bir kısmı da özel yasalarda düzenlenmiştir.

14. Kesinleşmeden icraya konulamayacak bir ilâmın icrasının talep edilmesi hâlinde, icra müdürünün kanun hükmünü (HMK m. 367/2, HUMK m. 443/2) re’sen nazara alarak takip talebini reddetmesi gerekir. Aksi hâlde borçlu, gönderilen icra emrine karşı şikâyet yoluna başvurabilir (Muşul, Timuçin: İcra ve İflas Hukuku, C. 2, Ankara 2013, s. 945).

15. Kesinleşmeden icraya konulamayacak bir ilâm, kesinleşmeden icraya konulursa, borçlu buna karşı icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilir. Bu şikâyet üzerine, icra mahkemesi, ilâmlı takibin iptaline karar verir. İlâmın kesinleşmeden icraya konulduğuna ilişkin şikâyet, kamu düzenine ilişkin olduğundan, süreye tâbi değildir, süresiz şikâyet yoluna başvurulabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, C. 3, Ankara 1993, s. 2222, 2224).

16. İcra memuru işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurularak şikâyet yolu ile kaldırılmasının istenmesi, İİK’nın 16. maddesinin 1. fıkrası gereğince şikâyete konu işlemin öğrenildiği günden itibaren kural olarak yedi günlük süreye tâbidir. Bu kuralın iki önemli istisnası vardır: 1- İİK'nın 16. maddesinin 2. fıkrası gereğince bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet yoluna başvurulabilir. Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır. 2- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikâyet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.

17. Hukuk Genel Kurulunun 10.11.2020 tarihli ve 2017/8-2833 E., 2020/855 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere ilâmın kesinleşmeden icraya konulamayacağı yönündeki şikâyet, ilâmlı icra takibinde ilâma aykırılık nedeni içinde değerlendirilmelidir. İlâma aykırılık şikâyeti, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz şikâyete tâbidir.

18. Sadece taşınmazın aynı ile ilgili ilamlar ile şahsın hukukuna ve aile hukukuna ilişkin ilâmlara dayalı ilâmlı takiplere yönelik ilâmın kesinleşmeden icra edilemeyeceği şikâyetinin süresiz olduğu, bunun dışındaki ilâmlar ile ilgili kesinleşmeden icra edilemeyeceğine ilişkin şikâyetin yedi günlük süreye tâbi olduğu yönünde bir ayrım yapılması hâlinde, hâkimin önüne gelen şikâyetin esasını çözecek şekilde inceleme yaptıktan sonra şikâyetin süresiz mi yoksa yedi günlük süreye mi tâbi olduğunu belirlemesi, kesinleşmeden icraya konulabilecek ilâm ise şikâyetin esasını da inceledikten sonra şikâyetin süreden reddine karar vermesi gerektiği sonucu doğmaktadır. Kesinleşme ilâmlı takibin esaslı unsuru olduğundan bu konudaki şikâyetin herhangi bir ayrım yapmadan süresiz şikâyete tâbi olduğunun kabulü gerekir.

19. Taşınmazın aynı ile ilgili ilâmlar ile şahsın hukukuna ve aile hukukuna ilişkin ilâmlar dışındaki sair ilâmlara yönelik olarak ilâmın kesinleşmeden infaz edilemeyeceği şikâyetinin İİK’nın 16. maddesi gereğince yedi günlük süreye tâbi olduğuna ilişkin böyle bir ayrımı haklı kılan herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Kesinleşmeden icra edilemeyecek olan tüm ilâmlarda kesinleşme, ilâmlı takibin esaslı bir unsuru durumunda olduğu için bu unsurdaki eksiklik kanunun ağır ihlâli anlamına geleceğinden kamu düzenine aykırılık olarak nitelendirilmelidir. Diğer taraftan bir hükmün kesinleşmeden icraya konulamamasının nedeni, telafisi güç veya imkânsız sonuçların ortaya çıkmasını engellemektir. Bu durum sadece taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar ile kişiler ve aile hukukuna ilişkin kararlar bakımından geçerli olmayıp, ilâmlı takip için kesinleşmenin arandığı her hâlde söz konusu olabilir. Bu nedenle herhangi bir ayrım yapmadan, kesinleşmeden ilâmlı icraya konu edilen ilâmlara karşı şikâyetin süreye tâbi olmadığı kabul edilmelidir (Pekcanıtez, Hakan/ Simil, Cemil: İcra ve İflas Hukukunda Şikâyet, İstanbul 2017, s. 196-198).

20. Kesinleşmeden icraya konulamayacak istisnai düzenlemelerden biri de İİK'nın 72. maddesinin 4 ve 5. fıkralarında yer alan menfi tespit davasına ilişkindir.

21. Menfi tespit davasının kabulü hâlinde ilâmdaki yargılama giderleri ve bu arada vekâlet ücretinin tahsili için ilâmlı icra yoluna (İİK m. 32) başvurabilir. Ancak, İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrasının 2. cümlesi hükmüne göre menfi tespit ilâmının kendisi, kesinleştikten sonra (icranın iadesi yolu ile) icra edilebilir. Ayrıca ilâm bir bütün olup, ilâmda yer alan eklentiler de aynı kurala tâbidir. İlâmın eklentisi niteliğindeki tazminat ve yargılama giderleri için de menfi tespit ilâmı kesinleşmedikçe ilâmlı icra takibi yapılamaz (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, s. 387). Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 07.11.1990 tarihli ve 1990/12-446 E., 1990/564 K.; 05.10.2005 tarihli ve 2005/12-534 E., 2005/554 K. ile 09.03.2021 tarihli ve 2017/8-1873 E., 2021/230 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

22. Somut olayda, Çorum 4. İcra Müdürlüğünün 2013/3606 E. sayılı takip dosyasında alacaklı tarafından 31.05.2013 tarihinde başlatılan ilâmlı icra takibine dayanak İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli ve 2012/274 E., 2013/128 K. sayılı ilâmı menfi tespite ilişkin olup, davanın kabulü ile davalı aleyhine yargılama gideri ile vekâlet ücretine hükmedilmiştir. İcra takibinde 1.584,60 TL yargılama gideri ile 10.050 TL mahkeme vekâlet ücreti olmak üzere toplam 11.634,60 TL alacağın tahsilinin talep edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurarak menfi tespit ilâmının kesinleşmeden ilâmdaki yargılama giderleri için takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır.

23. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkelere göre, borçlunun icra mahkemesine başvurusu bu hâli ile ilâma aykırılık şikâyeti olup, kamu düzenine ilişkin olduğundan süresiz şikâyete tabidir.

24. Şikâyet konusu ilâmlı icra takibinde, dayanak menfi tespit ilâmında hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti talep edilmiş olup, bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilâmın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilâmın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin hüküm bölümü ayrıca icra takibine konu edilemez.

25. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; takip konusu alacağın para alacağı olduğundan kamu düzenini ilgilendirmediği gerekçesiyle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurulu çoğunluğunca kabul edilmemiştir.

26. Hâl böyle olunca mahkemenin direnme kararının açıklanan nedenlerle onanması gerekmiştir

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.05.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 19 üyenin 17’si ONAMA, 2’si ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.

BİLGİ : “Menfi tespit davaları kabul veya ret ayrımı yapılmaksızın kesinleşmeden icra edilemez” şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 12 Eylül 2018 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/menfi-tespit-davalari-kabul-ret-ayrimi-yapilmaksizin-kesinlesmeden-icra-edilemez

“Menfi tespit davasından dönüşen istirdata ilişkin ilam kesinleşmeden icra edilemez” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Mart 2021 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/menfi-tespit-davasindan-donusen-istirdata-iliskin-ilam-kesinlesmeden-icra-edilemez

“İİK 72/7 hükmündeki istirdat ilamı kesinleşmeden icra edilebilir” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11 Şubat 2020 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/iik-72-7-hukmundeki-istirdat-ilami-kesinlesmeden-icra-edilebilir