NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ DAVASINDA DİĞER MİRASÇILARIN DAVAYA KATILIMI ZORUNLU DEĞİLDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


13 Nis
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/(18)8-2044
KARAR NO   : 2020/823

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ             :
Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                       : 18/09/2014
NUMARASI                : 2014/222 - 2014/426
DAVACILAR              :  1- K.Ş., 2- T.D., 3- H.Ç. vekilleri Av. H.H.Ç.
DAVALILAR               : 1- G.Ç. vekili Av. M.Y.
                                      2- S.Ç.
                                      3- Bakırköy Nüfus Müdürlüğü
DAHİLİ DAVALI          : V.Ç. vekili Av. M.Y.

1. Taraflar arasındaki “nüfus kaydının düzeltilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:  

4. Davacılar vekili 10.06.2004 havale tarihli dava dilekçesinde; davalılardan Gülüzar Ç.’ın nüfus kaydında oğlu olarak görünen Volkan Ç.’ın gerçekte Gülüzar'ın oğlu olmadığını, evlat edinme işlemleri dahi yapılmadan başkasının çocuğunu (davalı Seniha'nın) kendi çocuğuymuş gibi nüfusa kaydettirdiğini, müvekkillerinin Yılmaz Ç.’ın mirasçıları olmaları sebebiyle davayı açmakta hukuki yararları bulunduğunu ileri sürerek hukuka aykırı nüfus kaydının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Gülüzar Ç. vekili 01.07.2004 havale tarihli cevap dilekçesinde; davanın nesebin tashihi isteğine ilişkin olduğunu ve davacıların bu davayı açma ehliyetleri bulunmadığını, davacıların kötü niyetli olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

6. Davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasındaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

7. Davalı Seniha Ç. ile davaya dahil edilen Volkan Ç. ise savunmada bulunmamışlardır.

Mahkeme Kararı:

8. Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.2004 tarihli ve 2004/219 E., 2004/343 K. sayılı kararı ile; iddianın Volkan'ın ana ve baba yönünden soybağını değiştirilmesi amacını taşıdığı, bu niteliği ile uyuşmazlığın 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, kararın kesinleşmesi ve talep hâlinde dosyanın görevli Bakırköy Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, davacılar vekili tarafından dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi üzerine dosya ilgili mahkemeye gönderilmiştir.

9. Bakırköy 5. Aile Mahkemesinin 16.02.2007 tarihli ve 2005/916 E., 2007/40 K. sayılı kararı ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 286 ve 291. maddeleri gereğince davacıların davacı sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

10. Yargıtay 2. Hukuk Dairesince 23.02.2009 tarihli ve 2008/2017 E., 2009/2967 K. sayılı kararı ile; "Dava 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası'nın 36. maddesinden kaynaklanan nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Nüfus kaydının düzeltilmesi davaları Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılır. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması da zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekirken işin esasının incelenmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.

11. Bakırköy 5. Aile Mahkemesinin 09.07.2009 tarihli ve 2009/364 E., 2009/455 K. sayılı kararı ile bozma kararına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda, mahkemenin görevsizliğine, talep hâlinde dosyanın görevli ve yetkili nöbetçi Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, davacılar vekili tarafından dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilmiştir.

12. Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.07.2011 tarihli ve 2009/394 E., 2011/287 K. sayılı kararı ile; nüfus kaydının düzeltilmesi istenilen dahili davalı Volkan Ç.'ın davalı tarafça dosyaya sunulan ve karşı tarafça da itiraza uğramayan 04.01.1985 tarihli Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları Hastanesince düzenlenen doğum raporuna istinaden Yılmaz ve Gülüzar oğlu olarak nüfusa kaydedildiği, davacı tarafın bu kayıtla ilgili olarak herhangi bir sahtelik itirazında bulunmadığı, resmî belgenin aksinin kanıtlanmasının aynı nitelikte bir belge ile mümkün olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

13. Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

14. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 30.05.2013 tarihli ve 2013/7075 E., 2013/9337 K. sayılı kararı ile; “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına” karar verilmiştir.

15. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

16. Yargıtay(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 10.03.2014 tarihli ve 2014/1179 E., 2014/4263 K. sayılı kararı ile; “… nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetildiğinde davada DNA testi yaptırılıp rapor alınmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin bu nedenle kabulüne, Dairemizin 30.05.2013 gün ve 2013/7075-9337 sayılı onama kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda;

Dava, gerçek durumu göstermeyen hatalı nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Nüfus kaydındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır. Somut olayda salt taraf beyanları ile yetinilmeyip, dava ile ilgili yerel kolluk araştırması yapılıp, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

17. Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.09.2014 tarihli ve 2014/222 E., 2014/426 K. sayılı kararı ile; resmî belge niteliğinde olan hastane raporunun sahteliği kanıtlanmadığı sürece bu belgenin esas alınması gerektiği, bu durumda DNA testi yaptırılarak sonuca gidilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki davacılar vekili tarafından 26.07.2011 tarihli duruşmada, hastanece düzenlenen doğum kaydına herhangi bir itirazlarının bulunmadığı ancak doğum sonrası tutulan bu tutanağın doğru olmadığının ifade edildiği, 04.01.1985 tarihli doğum raporuna göre davalı Gülüzar Ç. ile davacıların miras bırakanı Yılmaz Ç.'ın bir erkek çocuklarının doğduğu ve bu doğum kaydına istinaden dahili davalı Volkan Ç.'ın nüfusa kaydedildiğinin sabit olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

18. Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

19. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; nüfus kaydının düzeltilmesi istemine konu eldeki davada; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin karar vermeye yeterli olup olmadığı, hastane tarafından düzenlenmiş doğum raporunun bulunmasına rağmen mahkemece doğru sicil oluşturulması zorunluluğu gerekçesiyle DNA testi yaptırılıp, rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

20. Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davalarının konusunu oluşturur (Özsunay, E.: Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, İstanbul 1982, s. 243). “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” şeklindedir [Nüfus Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğin (Nüf. Yön.) m. 143].

21. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun 39. maddesi ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesine göre; kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez, kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak kişisel durumda sonradan meydana gelen değişikliklere ilişkin kayıtlar, dava açılmasına gerek kalmaksızın hakim kararı veya ilgililerin istemi üzerine yapılabilir (TMK m. 42).

22. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun aile kütüklerinde bulunması gereken kişisel bilgilerin düzenlendiği 7. maddesinde, her mahâlle veya köy için ayrı aile kütüğü tutulacağı ve bu aile kütüklerinde Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, kayıtlı bulunduğu il, ilçe, köy veya mahâlle adı ile cilt, aile ve birey sıra numarası, kişinin adı ve soyadı, cinsiyeti, baba ve ana adı ile soyadları, evli kadınların önceki soyadları, doğum yeri ile gün, ay ve yıl olarak doğum tarihi ve kütüğe kayıt tarihi, evlenme, boşanma, soybağının kurulması veya reddi, ölüm, vatandaşlığın kazanılması veya kaybedilmesi gibi kişisel durumda meydana gelen değişiklik veya yetkili makamlarca yapılan düzeltmeler, dini, medenî hâli, yerleşim yeri adresi, fotoğrafı bulunacağı belirtilmiştir.

23. Aynı Kanun'un 38. maddesinde ise yukarıda 7. maddede sayılan aile kütüklerine tescil edilmesi gereken bilgilerden; dayanak belgesinde bulunduğu hâlde nüfus kütüklerine hatalı veya eksik olarak tescil edilen ya da hiç yazılmayan bilgiler veya mükerrer kayıtların maddi hata kapsamında değerlendirileceği, bu tür maddi hataların ise Genel Müdürlükçe ya da nüfus müdürlükleri tarafından düzeltileceği veya tamamlanacağı düzenlenmiştir [Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanması Yönetmeliği (NHKUİ Yön.) m. 79].

24. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 80. maddesinin (ç) bendine göre, doğum veya ölüm raporuna göre düzenlenmiş olmak kaydıyla, yurt içinde doğum veya ölüm tutanaklarının düzenlenmesinde maddi bir hata olması ve doğum ya da ölüm raporunun aslının ibraz edilmesi hâlinde yapılacak değerlendirme sonucunda adı, soyadı, ana ve baba adı, cinsiyet, doğum yeri, doğum tarihi, evlenme tarihi ve ölüm tarihinde gerekli düzeltme işlemi yapılacaktır. Ancak dayanak belgelerdeki bilgilerin aile kütüklerine işlenmesi sırasında yapılmış bir maddi hata söz konusu değil ise, aile kütüğünün herhangi bir kaydında düzeltme veya değişiklik ancak mahkeme kararı ile yapılabilecektir. İşte bu noktalarda, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hâle getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır.

25. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35 ve TMK'nın 39. maddelerindeki kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinde yer alan hiçbir kaydın düzeltilemeyeceğine ilişkin düzenlemeler ile yine Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 46. maddesindeki “yaş, ad, soyadı ve diğer kayıt düzeltme davaları…” ibaresi nazara alındığında, herhangi bir sınırlama olmaksızın nüfus kütüğünde mevcut her kaydın düzeltilmesinin istenebileceği kuşkusuzdur.

26. Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu bakımdan hâkim resen araştırma ilkesinin sonucu olarak kendiliğinden delil toplama yetkisine sahiptir.

27. Yapılan açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesine gelince, davacılar vekili 04.01.1985 doğumlu dahili davalı Volkan Ç.'ın davalı Gülüzar Ç. ve vefat eden Yılmaz Ç.'dan dünyaya gelmiş gibi nüfusa kaydedildiğini, Volkan Ç.'ın davalı Gülüzar'ın gerçek oğlu olmadığını ve evlatlık edinildiğine dair sözleşme de bulunmadığını ileri sürerek hukuka aykırı nüfus kaydının iptaline karar verilmesini istediği, mahkemece; nüfus kaydının düzeltilmesi istenilen dahili davalı Volkan Ç.'ın davalı tarafça sunulan ve karşı tarafça da sahteliği ileri sürülmeyen 04.01.1985 tarihli Dr. Zekai Burak Kadın Hastalıkları Hastanesince düzenlenen doğum raporuna istinaden Yılmaz ve Gülüzar oğlu olarak nüfusa kaydedildiği, hastane raporunun sahteliği kanıtlanmadığı sürece bu belgenin esas alınması gerektiği, bu durumda DNA testi yaptırılarak sonuca gidilmesinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.

28. Hemen belirtmek gerekir ki, anne yönünden soybağı doğumla kendiliğinden kurulduğundan, anne ile çocuk arasında soybağı davalarından söz edilemez. Dolayısıyla soybağı kurulması için hükme gerek bulunmamaktadır. Ancak, anne yönünden doğuran kadının kim olduğunun tespitine ilişkin dava gündeme gelebilir. Bu nedenle herhangi bir sebeple çocuğun kendisini doğuran kadının dışında bir başka kadının nüfus kütüğüne yazılmış olması, çocuk ile kadın arasında soybağı kurulduğu anlamına gelmeyecektir. Ancak, söz konusu yanlış kaydın düzeltilmesi, açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek ve bu dava her türlü delil ile ispat edilebilecektir.

29. Hemen burada, dahili davalı Volkan Ç.'ın nüfus kaydının dayanağı olan Dr. Zekai Burak Kadın Hastalıkları Hastanesince düzenlenen 04.01.1985 tarihli doğum raporunun sahteliğinin ispat edilmesinin gerekip gerekmediği hususunun irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.

30. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 204/2. maddesinde; (davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu (HUMK)'nun 295. maddesi) yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı düzenlenmiştir.

31. TMK'nın “resmî belgelerle ispat” başlıklı 7. maddesinde de;

“Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.

Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir.” hükmüne yer verilmiştir.

32. Buna göre, resmî sicil ve senet içeriklerinin aksinin ispatı, kanunda başkaca bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle bağlı olmaksızın her türlü delille kanıtlanabilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 07.11.2012 tarihli ve 2012/18-548 E. ve 2012/763 K. sayılı kararı da aynı yöndedir). Eldeki dava; nüfus kaydının düzeltilmesi istemli olup, bu tür bir davada resmî sicil veya senedin aksinin nasıl ispatlanacağına dair özel yasalarda herhangi bir hüküm bulunmadığından mevcut iddia her türlü delil ile kanıtlanabilir.

33. Önemle vurgulanmalıdır ki; kişisel durum sicilleri, TMK'nın 7. maddesi anlamında resmî sicillerin ispat gücüne sahiptir. Bu sebeple; resmî siciller hakkındaki karine kişisel durum sicilleri için de uygulama alanı bulur ve aksi ispat edilinceye kadar bu kayıtlar geçerli olur. Ancak bu kayıtların doğru olmadığı her türlü delille ispatlanabilir. Şu durumda zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın açılabilen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmî kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi tanık da dinlenebilecektir (Özsunay, s. 244; Öztan, B.: Şahsın Hukuku Hakiki Şahıslar, Ankara 1987, s. 184).

34. Nüfus Hizmetleri Kanunu'na göre açılan bu tür kayıt düzeltme davaları kamu düzenini yakından ilgilendirmektedir. Hâkim doğru sicili oluşturmak mecburiyetindedir. Bu itibarla kamu düzenine ilişkin bu tür davalarda doğru sicil oluşturulması gerektiğinden salt taraf beyanları ile yetinilmeyip iddiayla ilgili olarak DNA testinin yaptırılmasında yarar bulunduğu da unutulmamalıdır.

35. Hâl böyle olunca; doğum raporunun aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerden olması ve davacılar vekilinin 26.07.2011 tarihli duruşma beyanında doğum raporunun doğru olmadığını beyan etmesi nazara alınarak; tarafların gösterecekleri deliller toplanıp, dava ile ilgili yerel kolluk araştırması yapılması ve dahili davalı Volkan Ç.'ın Gülüzar ve Yılmaz Ç.'ın çocuğu olup olmadığının tespiti açısından DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden direnme kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

36. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; somut olayda nüfus kaydının düzeltilmesi isteğinin soybağı ve miras hukukunu ilgilendirdiği, düzeltilmesi istenilen nüfus kaydında baba olarak görünen Yılmaz Ç.'ın mirasçıları ile baba olduğu iddia edilen Ahmet Ç.'ın mirasçılarının verilecek karar ile miras hakları etkileneceğinden davada taraf olmaları gerektiği, buna göre Yılmaz ve Ahmet mirasçılarının tespiti ile, sağ iseler kendilerinin, ölü iseler mirasçılarının resen davalı sıfatı ile davaya katılmalarının sağlanması varsa delilleri toplanarak işin esasının incelenmesi gerektiği, taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilemeyeceğinden yerel mahkeme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

37. O hâlde; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

38. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.11.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 21 üyenin 17'si BOZMA, 4'ü DEĞİŞİK BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.

BİLGİ : "Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında tüm mirasçıların taraf olmaları gerekir" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 02 Haziran 2020 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/nufus-kaydinin-duzeltilmesi-davasinda-tum-mirascilarin-taraf-olmalari-gerekir