OBJEKTİF DAVA BİRLEŞMESİ KAPSAMINDA KANUN YOLU KESİNLİK SINIRI HER BİR TALEP İÇİN AYRI AYRI OLARAK BELİRLENMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


07 Ock
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi

Esas              Karar 
2021/9073     2022/12626

T Ü R K    M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L Â M I

Bölge Adliye
Mahkemesi    :
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Tarihi              : 18/02/2021
No                  : 2019/2314 - 2021/357
Davacılar       : 1- A.D. 2- E.T. 3- M.D. adlarına Av. M.Y.
Davalılar        : 1- A.E.G. 2- E. Santranç ve Bilgisayar Ürün. Ürt. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. adlarına
                             Av. T.K.
İlk Derece
Mahkemesi   :
Ankara 9. İş Mahkemesi
Tarihi             : 28/02/2019 
No                  : 2016/950 - 2019/112

Dava, iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18/10/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalılar adına Av. Mehmet M.D. ile davacılar adına Av. U.Ü. geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi Güner Durmuş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.

Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.

25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.

HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”

HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.

Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi arası için 72.070,00 TL, 01.01.2021tarihi sonrası için 78.630,00 TL, 01.01.2022 tarihi sonrası için 107.090,00 TL’dir.

Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nun 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır.

Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, temyize konu tutarın yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığından, davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle REDDİNE, temyiz harçlarının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye Bektaş Kar'ın muhalefetine karşı Başkan Mustafa Taş ve Üyeler Ali İnceman, Refik Eğri ve Yılmaz Akıncının oyları ve oy çokluğuyla 18/10/2022 gününde karar verildi.

Başkan      Üye                    Üye          Üye             Üye
M. TAŞ       A. İNCEMAN     B. KAR     R. EĞRİ      Y. AKINCI
                                             (M)

KARŞI OY GEREKÇESİ

1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık “temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde maddi ve manevi tazminat istemleri ile bunun yanında birden fazla aynı talepte bulunan davacılar yönünden de ayrı ayrı mı yoksa toplamlarının mı dikkate alınacağı, buradan varılacak sonuca göre davalılar vekili tarafından temyiz incelemesine her biri 72.080,00 TL kesinlik sınırı altında kalan ancak toplamda geçen maddi ve manevi tazminat istemlerinin kesinlik kapsamında kalıp kalmadığı ve temyizi kabil nitelikte olup olmadığı” noktasında toplanmaktadır.

2. Çoğunluk görüşü ile maddi tazminat ve manevi tazminat miktarlarının davaların yığılması nedeni ile ayrı ayrı kesinlik sınırına tabi olduğu kabul edilerek, her biri karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesi ile davalıların temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

3. Gerekçesi açısından bugün de geçerliliğini koruyan 07.02.1945 tarihli ve 1944/19E.,1945/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde davacı, neye karar verilmesini (başka bir ifade ile davalının neye mahkum edilmesini) istediğini açıkça yazar. Kuşkusuz talebin birden fazla kalemleri kapsaması hâlinde de davacının talep sonucu, asıl talep ve yardımcı (fer'i) talepler olmak üzere iki bölümden oluşur. Davacının birden fazla davasını aynı dava dilekçesi ile açması hâlinde, bu durum "objektif dava birleşmesi" olarak tanımlanır ve davacının, her davaya ait talep sonucunu açıkça ve ayrı ayrı göstermesi gerekir (Kılıç, Açıklamalı İçtihatlı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Ankara 2011, C.I, s. 1454).

4. Doktrinde objektif dava birleşmesi ya da kümülatif dava yığılması olarak adlandırılan bu kurum, HMK’da “davaların yığılması” terimi benimsenerek düzenlenmiştir (HMK. Mad. 110). Davaların yığılmasının usul ekonomisine ve çelişkili kararlar verilmesini engellemeye hizmet ettiği kabul edilmektedir.

5. Davacının aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi yani aslilik-fer’ilik ilişkisi kurmadan aynı dava dilekçesinde ileri sürmesine davaların yığılması denir. Bu dava çeşidinde taleplerin tümü birbirinden bağımsız, eş değer ve aynı derecede öneme sahiptir. Her bir talep farklı edimlerin gerçekleştirilmesine yönelmiştir.

6. Davaların yığılması söz konusu olduğunda, görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava mevcuttur. Her bir talep için dava dilekçesinde vakıaların ayrı ayrı belirtilmesi ve ispat edilmesi gerekir. Mahkeme de her bir talep hakkında ayrı ayrı inceleme yapacaktır, taleplerden birinin kabulüne diğerinin ise reddine karar verebilir. Yani, görünüşte tek hüküm, gerçekte ise talep sayısınca hüküm mevcuttur. Mahkeme, taleplerin tümü hakkında ayrı ayrı karar vermek ve bunları hüküm fıkrasında göstermek zorundadır. Mahkemenin, taleplerin tümü hakkında tek ve aynı şekilde karar verme zorunluluğu yoktur. Dava şartları, her bir talep bakımından ayrı ayrı belirlenir (Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuku, C. II, İstanbul 2017, s.1093 ).

7. Önemle vurgulanmalıdır ki; kesinlik sınırının belirlenmesi kamu düzenindendir ve kesinlik sınırı belirlenirken davanın değeri esas alınır. Davanın değeri ise genel anlamıyla, bir davadaki taleplerin toplamıdır.

8. Birleştirilen davalarda, kesinlik sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir (Kuru B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.V, İstanbul 2001, s. 4514).

9. İhtiyarî dava arkadaşlığında, kesinlik sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir (Kuru, B.; s. 4514).

10. Karşılık davada, kesinlik sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir (Kuru, B.; s. 4514).

11. İş uyuşmazlıklarında birden fazla talep içeren tazminat ve alacak istemi, iş sözleşmesinden kaynaklanıp, hesabın unsuru olan hizmet süresi ve ücret her bir kalemi ayrı ayrı etkilediğinden her bir alacak kalemi açısından değil toplam alacak miktarı yönünden kesinliğe bakılmaktadır.

12. İş kazası nedeni ile maddi tazminat ve manevi tazminat miktarlarında hesabın unsurları farklı ise de tarafların kusur oranları maddi tazminatı doğrudan etkilerken, manevi tazminatı da dolaylı olarak etkilediğinden, maddi tazminatın kusur oranı yönünden bozulması, manevi tazminatı da dolaylı olarak etkileyeceğinden, temyiz sınırı açısından maddi ve manevi tazminatın toplamının dikkate alınması kaçınılmazdır.

13. Anayasa’nın 36. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin 1. fıkrasında; “Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar...konusunda karar verecek olan,...bir mahkeme tarafından davasının...görülmesini istemek hakkına sahiptir...” yönünde düzenleme bulunduğu görülmektedir. Anayasa Mahkemesinin bir kararında da “...Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir (Özkan Şen B. No: 2012/791, 07/11/2013, § 52)” şeklinde tespitlere yer verilmiştir. Mahkemeye erişim hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (Bayar ve Gürbüz/Türkiye, B. No: 37569/06, 27.11.2012, § 42).

14. Belirtmek gerekir ki asıl olan kanun yoluna başvurudur. Buradaki sınırlamalar ise ölçülü olmalı ve erişim hakkını önemli ölçüde etkisizleştirmemelidir. Aynı vakıaya dayalı birden fazla talebin veya aynı vakıa nedeni ile aynı davada talepte bulunanların ayrı ayrı kesinlik sınırına tabi tutularak mahkemeye erişim hakkının sınırlandırılması, kusur veya maluliyet oranın farklı farklı belirlenmesine neden olacak ve erişim hakkını etkisizleştirecektir.

15. Somut olayda davacılar aynı olaydan kaynaklanan zarar nedeniyle davalıya karşı olan birden fazla talebini (maddi ve manevi tazminat) aynı davada birleştirmiştir. Objektif dava birleşmesi olarak adlandırılan bu durumda her davacı açısından taleplerin her biri ayrı dava olmakla birlikte, görünüşte tek bir hüküm bulunduğundan temyizde kesinlik sınırının tespiti için temyiz edilen maddi ve manevi tazminat tutarlarının toplamları esas alınmalıdır.

16. Aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.09.2019 tarih ve 2018/4-375 Esas, 2019/473 Karar, 30.04.2019 tarih ve 2017/4-1394 Esas, 2019/494 Karar ve 30.03.2021 tarih ve 2019/(21)10-768 Esas, 2021/361 Karar sayılı ilamlarında kabul edilmiştir.

17. Kaldı ki davalıların temyizi üzerine, toplam miktardan duruşma istemi değerlendirilmiş ve toplam miktarın duruşma talep edilebilecek miktarın üzerinde olduğu gerekçesi ile temyiz istemi duruşmalı yapılmıştır. Duruşma miktarının toplam değere göre kabul edilmesi ile her talebin ayrı ayrı kesinlik sınırı yönünden kabul edilmesi bir çelişkidir. Duruşmalı yapılan bir temyiz incelemesinin her bir talep yönünden kesinlik sınırı nedeni ile reddi mahkemeye erişim hakkının ihlalini oluşturmaktadır.

18. Sonuç itibari ile somut uyuşmazlıkta tazminat istemlerinin her bir davacı yönünden temyiz isteminin kesinlik sınırından reddi isabetli olmamıştır. Duruşmalı miktar kesinlik sınırının da üstünde olduğundan duruşmalı yapılan davanın esastan incelenmesi gerekir. Açıklanan gerekçe ile çoğunluğun kesinlikten ret kararına katılınmamıştır.

Üye
Bektaş KAR

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi

Esas              Karar 
2022/11824    2022/13877

T Ü R K    M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L Â M I

Bölge Adliye
Mahkemesi    :
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Tarihi              : 10/05/2022
No                  : 2021/515 - 2022/916
Davacılar       : 1- B.S.B. 2- M.B. 3- N.S. adlarına Av. S.P.Y.
Davalılar        : 1- E.B.P. adına Av. N.Ö. 2- K. Belediye Başkanlığı adına Av. H.S.Ş.
İhbar Olunan : O. Sigorta Anonim Şirketi adına Av. M.C.Ö.
İlk Derece
Mahkemesi   :
Kocaeli 4. İş Mahkemesi
Tarihi             : 02/12/2020 
No                  : 2017/1479 - 2020/908

Dava, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı K. Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Barış Kılıç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Mülga 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.

Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına gör parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.

25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.

HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”

HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.

Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi arası için 72.070,00 TL, 01.01.2021tarihi sonrası için 78.630,00 TL, 01.01.2022 tarihi sonrası için 107.090,00 TL’dir.

Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nun 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır.

Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, temyize konu tutarın yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığından, davalılardan K. Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle REDDİNE, temyiz harçlarının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 09/11/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan      Üye                    Üye               Üye                     Üye
M. TAŞ       A. İNCEMAN     Y. AKINCI      Ş. ÖZYÜRÜR     K. GÜNGÖR

BİLGİ : “Davaların yığılmasında temyiz sınırı hükmedilen maddi ve manevi tazminatın toplamına göre belirlenir” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2019, 18 Nisan 2019 ve 30 Mart 2021 tarihli kararları için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/davalarin-yigilmasinda-temyiz-siniri-hukmedilen-maddi-ve-manevi-tazminatin-toplamina-gore-belirlenir

İÇTİHAT YORUMU : Davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) durumunda kanun yoluna başvuru sınırının tespitinde her bir davaya konu talebe ilişkin kararın münferit değerinin dikkate alınması gerektiği yönündeki doktrindeki görüşler için bkz. TANRIVER, Süha, Medenî Usul Hukuku, C: I, Ankara, 2016, s. 615; ÇİFTÇİ, Murat Özgür, Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf, Güncelleştirilmiş 2. Baskı, Ankara, 2016, s. 59-61, 692; BULUT, Uğur, Medenî Usûl Hukukunda Davaların Yığılması (Objektif Dava Birleşmesi), Ankara, 2017, s. 438-444.

“Dava yığılması durumunda her bir talebin değerlerinin ayrı ayrı ele alınacağı veya toplanacağına yönelik açık bir düzenleme mevcut olmadığı ve anayasal bir hak olan kanun yoluna başvuru hakkını sınırlamaya yönelik HMK m. 341/2 ve 362/1-a hükümlerini bu yönde açık bir kanun hükmü olarak göremeyeceğimiz için, kanun yolu parasal sınırını aşıp aşmadığı değerlendirilirken her bir talebin tümünün toplamı esas alınmalıdır.” ve “… mahkeme kararlarına karşı kanun yolunun açık olması kural, kanun yollarının kapalı olması ise istisnadır. Kanun yoluna başvuru hakkının anayasal bir hak olduğu görüşünde olduğumuzu belirttiğimizden dolayı kanun yolunun kapalı olmasına yönelik olan hükümler- örneğin miktar sınırı- istisnai bir hükümdür ve geniş yorumlanmamalıdır.” şeklindeki görüş için bkz. DURAN, Osman, Türk ve Alman Medeni Usul Hukukuna Göre Davaların Yığılması Durumunda Kanun Yolu Parasal Sınırı, SÜHFD, C: 30, S: 4, Y: 2022, s. 2017, 2018.

 

AKSİ YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2022/5172
KARAR NO    : 2022/6989

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

TARİHİ                        : 17/02/2022
NUMARASI                : 2020/973 - 2022/377
DAVACI                      : R.P. VEK. AV. G.A.
DAVALILAR               : 1- C.-C. SATIŞ VE DAĞITIM A.Ş. VEK. AV. D.N.O.
                                      2- D.-P. MEŞRUBAT GIDA PAZ. İTH. İHR. TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ. VEK. AV. V. A.
                                      3- M.S. SOĞUTMA SAN. VE TİC. A.Ş. (ESKİ ÜNVAN: Ş. SOĞUTMA
                                           SİSTEMLERİ A.Ş.) VEK. AV. G.K.
                                      4- C.-C. İÇECEK A.Ş. VEK. AV. S.Z.
İHBAR OLUNAN       : A. SİGORTA A.Ş.
İLK DERECE
MAHKEMESİ             : DİYARBAKIR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ                       : 26/12/2019
NUMARASI               : 2015/81 - 2019/473

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın kısmen kabulüne, dair verilen karara karşı davacı ve davalı M. Solutions Soğutma San. ve Tic. A.Ş. vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine davalı M. Solutions Soğutma San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1/b/3. maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulmasına ve davacı tarafından davalı M. Solutions Soğutma Sanayi ve Ticaret A.Ş. (eski ünvanı: Ş. Soğutma Sistemleri A.Ş.) aleyhine açılan maddî tazminat talepli davanın kabulü ile 94.942,16 TL tazminatın dava tarihi olan 28/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte unvanı yazılı davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından davalı M. Solutions Soğutma Sanayi ve Ticaret A.Ş. (eski ünvanı: Ş. Soğutma Sistemleri A.Ş.) aleyhine açılan manevî tazminat talepli davanın kısmen kabulü ile 22.000,00 TL manevi tazminatın unvanı yazılı davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevî tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafından M. Solutions Soğutma Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Eski ünvanı Ş. Soğutma Sistemleri A.Ş.) dışındaki diğer tüm davalılar aleyhine açılan maddî ve manevî tazminat talepli davaların ayrı ayrı reddine, yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı M. Solutions Soğutma San. ve Tic. A.Ş. tarafından temyiz edilmesi üzerine; ilgili bölge adliye mahkemesince temyiz dilekçesinin miktar yönünden reddine dair ek karar verildikten sonra, davalı M. Solutions Soğutma San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından ek kararın süresinde temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Dava dosyasının incelenmesinde; HMK’nın “Davaların yığılması” kenar başlıklı 110. maddesinde; “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” amir hükmüne yer verilmiştir.

Talebin birden fazla kalemleri kapsaması hâlinde de davacının talep sonucu, asıl talep ve yardımcı (fer'i) talepler olmak üzere iki bölümden oluşur. Davacının birden fazla davasını aynı dava dilekçesi ile açması hâlinde, bu durum "objektif dava birleşmesi" olarak tanımlanır ve davacının, her davaya ait talep sonucunu açıkça ve ayrı ayrı göstermesi gerekir (Kılıç, Açıklamalı İçtihatlı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Ankara 2011, C.I, s. 1454). Davaların yığılması söz konusu olduğunda, görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava mevcuttur. Her bir talep için dava dilekçesinde vakıaların ayrı ayrı belirtilmesi ve ispat edilmesi gerekir. Mahkeme de her bir talep hakkında ayrı ayrı inceleme yapacaktır, taleplerden birinin kabulüne diğerinin ise reddine karar verebilir. Yani, görünüşte tek hüküm, gerçekte ise talep sayısınca hüküm mevcuttur. Mahkeme, taleplerin tümü hakkında ayrı ayrı karar vermek ve bunları hüküm fıkrasında göstermek zorundadır. Mahkemenin, taleplerin tümü hakkında tek ve aynı şekilde karar verme zorunluluğu yoktur. Dava şartları, her bir talep bakımından ayrı ayrı belirlenir (Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuku, C. II, İstanbul 2017, s. 1093). Davanın değeri ise genel anlamıyla, bir davadaki taleplerin toplamıdır. Somut olayda davacı aynı olaydan kaynaklanan zarar nedeniyle davalılara karşı olan birden fazla talebini (maddi ve manevi tazminat) aynı davada birleştirmiştir. Objektif dava birleşmesi olarak adlandırılan bu durumda taleplerin her biri ayrı dava olmakla birlikte, görünüşte tek bir hüküm bulunduğundan temyizde kesinlik sınırının tespiti için temyiz edilen maddi ve manevi tazminat tutarlarının toplamları esas alınmalıdır. O halde davalı M. Solutions Soğutma Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Eski ünvanı Ş. Soğutma Sistemleri A.Ş.) aleyhine karar verilen taleplerin toplamı 116.942,16-TL olduğundan ve 2022 yılı temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğundan ek kararın kaldırılmasına karar verilerek dosyanın esasının incelenmesine geçilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalı M. Solutions Soğutma Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Eski ünvanı Ş. Soğutma Sistemleri A.Ş.) vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, 7.826,90 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 26/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan           Üye                     Üye               Üye            Üye 
M. DUMAN      H. ÖZDEMİR      H. KANIK      E. ATEŞ     F. TEMEL