SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME HÜKÜMLERİNE DAYALI ALACAK TALEBİNDE DAVACININ ONAY MAKAMINI ÖĞRENDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN ZAMANAŞIMI BAŞLAMAKTADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


09 Mar
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2021/3-251
KARAR NO   : 2022/1430

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 15/09/2020
NUMARASI                 : 2020/84 - 2020/219
DAVACI                       : Sağlık Bakanlığı vekili Av. A.H.S.
DAVALI                       : E.K. vekili Av. F.H.E.

1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın zamamaşımı nedeniyle reddine ilişkin karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; müvekkili Bakanlığa bağlı İzmir A. Eğitim ve Araştırma Hastanesiyle dava dışı Z. Grup Medikal Tek. Ve Sağlık Mazl. San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki mal alım sözleşmesi çerçevesinde doğan hastane borcunun alacaklı şirket tarafından Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2010/4365 sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, ilgili saymanlıkla yapılan yazışmalar sonunda aynı firmanın başka bir hastaneden (İzmir B. Eğitim ve Araştırma Hastanesi) olan alacakları için Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2009/17959 sayılı dosyasıyla başlatılan takipte sehven B. değil A. Eğitim ve Araştırma Hastanesinin firmaya olan borçlarına ilişkin haciz işlemi uygulanarak ödeme yapıldığının anlaşıldığını ve ödeme emrine bu nedenle itiraz edilebilmesi için kendisinden gerekli evraklar istendiğinde A. Eğitim ve Araştırma hastanesinin haciz müzekkeresinden ve Ankara 8. İcra Müdürlüğüne ödeme yapıldığından haberdar olduğunu, Ankara 29. İcra Müdürlüğündeki takibe bu suretle itiraz üzerine görülen itirazın iptali davasında (Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/268 E. sayılı dosyası) Ankara 8. İcra Müdürlüğüne yapılan ödemenin hükümsüz olduğuna hükmedildiğini ve bu ilamın icraya konulması üzerine İzmir A. Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 13.749,73TL ödeme yapıldığını, yine firmanın bakiye alacağının tahsili için açtığı dava (Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/248 E. sayılı dosyası) kapsamında da 35.519,49TL ödendiğini, tüm bunlara göre İzmir A. Eğitim ve Araştırma hastanesinin Z. Grup Medikal Tek. Ve Sağlık Mazl. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile aralarındaki ihale sözleşmesi çerçevesinde ihale bedelinin iki defa ödenmiş olduğunu, davalının malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşmeyi iade etmesi yönünde ihtarname gönderilmiş ise de sonuç alamadıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 31.779,37 TL tutarındaki alacağın davalıdan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; dava dilekçesinde bahsi geçen firmaya yaptığı iş sonucunda alacaklarına karşılık firmadan 85.000TL bedelli bono aldığını, senet bedelinin ödenmemesi üzerine firma hakkında Ankra 8. İcra Müdürlüğünün 2009/17959 sayılı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip dosyasıyla icra takibi başlattığını, bu dosya kapsamında firmanın Sağlık Bakanlığına bağlı pek çok hastaneden olan hak edişleri üzerine istihkak haczi talebinde bulunduğunu, icra dosyasına İzmir Defterdalığı Sağlık Kurumları 4 Nolu Döner Sermaye Saymanlık Müdürlüğü tarafından 16.11.2009 tarihinde 31.779,37TL para yatırıldığını gördüğünü ve sonrasındaki süreçte borçlu firmayla anlaşarak takipten feragat ettiğini, süreç bu şekilde işlemişken eldeki davayla sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde talepte bulunulmuş ise de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 81. maddesinde öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi kurumun kendisine olan yasal alacağını ödediği 16.11.2009 tarihinden başlamasına rağmen davanın yaklaşık altı yıl sonra açıldığını ve alacak iddiası yönünden zamanaşımının gerçekleştiğini, sebepsiz zenginleşenin dava dışı firma olduğunu, bu nedenle husumetin de bu kişiye yöneltilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2016 tarihli, 2015/274 E., 2016/322 K. sayılı kararı ile; sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak davasına konu ödemenin, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/265 Esas sayılı dosyası içerisinde bulunan A. Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliğinin 11.07.2011 tarihli yazısı içeriğine göre, 11.07.2011 tarihinde öğrenildiğinin anlaşıldığı, bu tarihten dava tarihi olan 27.05.2015 tarihine kadar sebepsiz zenginleşmeden doğan davaların tabi olduğu zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 11.04.2019 tarihli ve 2018/4818 E., 2019/3304 K. sayılı kararı ile; “… Sebepsiz zenginleşmede; davacının geri alma hakkının, buna karşın davalının geri verme borcunun doğması, bunların malvarlıklarının birbirinin zararına ve yararına olmak üzere karşılıklı yoksullaşma ve zenginleşmelerine bağlıdır ve bunun doğal sonucu olarak da, kural olarak, bu geri alma hak ve borcunun doğum anı, sebepsiz yoksullaşma ve sebepsiz zenginleşme olgularının gerçekleştikleri andır. O halde, geri isteme hakkının kapsamı da kural olarak, anılan hak ve borcun doğdukları tarihten daha önce belirlenemez. Zira, geri alma, bu yoksullaşma ve zenginleşmenin sonucudur ve bu olgular gerçekleşmeksizin geri alma söz konusu değildir.

BK. mad. 66’ya göre, iade alacaklısının geri alma hakkının varlığını öğrenmesinden itibaren 1 yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra nedensiz zenginleşmeden doğan iade istemi zamanaşımına uğrar. 6098 sy TBK 82. maddesinde ise aynı ilkeler benimsenmiş, ancak 1 yıllık süre 2 yıl olarak kabul edilmiştir. Bir yıllık sürenin başlaması için, iade alacaklısının kendisi aleyhine zenginleşen kişiyi ve zenginleşmenin kapsamını (nedensiz olarak uğranılan malvarlığı azalmasını) bilmesi aranmalıdır. Zira, davalının zenginleşmesinin, davacının hukuk alanının ihlali sonunda elde edildiği bilinmeden dava açılamaz.

6098 sy TBK 82. maddesine göre iki yıllık sürenin başlaması için, iade alacaklısının kendisi aleyhine zenginleşen kişiyi ve zenginleşmenin kapsamını (nedensiz olarak uğranılan malvarlığı azalmasının miktarını) bilmesi aranmalıdır.

Dosyanın incelenmesinde; davalı tarafından dava dışı Z. Grup Medikal Tekn. ve Sağl. Malz. San ve Ltd Şti aleyhine Ankara 8. İcra Müdürlüğünün Esas: 2009/17959 sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup, takibin kesinleşmesi üzerine davalı tarafından borçlu şirketten alacağı olan hastanelerdeki doğmuş ve doğacak istihkak ve alacaklarına haciz konulması talebi üzerine İzmir A. Eğitim ve Araştırma Hastanesinin muhasebe kayıtlarını tutan saymanlık tarafından icra dosyasına 18.11.2009 tarihinde 31.779,37 TL yatırıldığı görülmüştür. Diğer taraftan, dava dışı Z. Grup Medikal Tekn. ve Sağl. Malz. San ve Ltd Şti tarafından A. Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği aleyhine fatura bedelinin tahsili amacıyla Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesine Esas: 2011/265 sayılı dosyası ile açılan kısmi davada, 19.01.2012 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiş, karar 20.05.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Yine dava dışı şirket tarafından A. Eğitim ve Araştırma Hastanesi aleyhine Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesine Esas: 2013/248 sayılı dosya ile bakiye alacakları için dava açıldığı ve yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne 23.01.2014 tarihinde karar verildiği ve kararın, karar düzeltme talebinin reddi ile 05.03.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 27.05.2015 tarihinde açıldığı görülmüştür. Bu durumda, hatalı ödemeyi öğrenme tarihinin mahkeme kararının kesinleştiği 05.03.2015 tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.

O hâlde, mahkemece; zamanaşımı süresinin, davacının (zarar görenin) mal varlığındaki eksilmeye yol açan eylem ve işlemin haksız olduğuna kesin olarak kani bulunduğu ve malvarlığındaki eksilmenin miktarını tam olarak öğrendiği tarihten itibaren başladığını kabul ederek; davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esasına girilerek, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu, zamanaşımının başlangıcı olarak davacı kurumun mükerrer ödemeyi öğrendiği 11.07.2011 tarihin kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Mahkemenin 15.09.2020 tarihli ve 2020/84 E., 2020/219 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dosya kapsamı itibariyle sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.

13. Haklı bir neden olmaksızın bir başkasının malvarlığından ya da emeğinden zenginleşmesi olarak tanımlanabilecek (Türk Hukuk Lûgatı: Türk Hukuk Kurumu, Ankara 2021, C.1. s. 962) ve kanunda borcun kaynaklarından biri olarak öngörülen sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.

14. Dava konusu alacağın doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda (BK) borcun kaynakları, “Borçların Teşekkülü” başlığı altında, sözleşmeden doğan borçlar (m. 1-40), haksız fiilden doğan borçlar (m. 41-60) olarak düzenlenmiş; yine aynı başlık altında, borçların üçüncü genel kaynağı olarak haksız (sebepsiz) iktisaba (m. 61-66) yer verilmiştir.

15. Anılan mülga Kanun’un 61. maddesi “Haklı bir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisabeden kimse, onu iadeye mecburdur. Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemiş bulunan bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuş olan bir sebebe müsteniden ahzolunan şeyin, iadesi lazımdır” hükmünü haiz olup, zamanaşımını düzenleyen 66. maddesi ise; “Haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak dava, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna ıttılaı tarihinden itibaren bir sene müruriyle ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin müruriyle sakıt olur. Eğer mal iktisabı mutazarrır olan taraf aleyhinde bir borç teşkilinden ibaret ise, mutazarrırın hakkı müruru zaman ile sakıt olmuş olsa bile, bu borcu ifa etmez” şeklindedir.

16. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.

17. Yine aynı Kanun'un 66. maddesine göre; sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yılın ve her hâlde hakkın doğumundan başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

18. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 82. maddesinde ise bu süreler iki ve on yıl olarak değiştirilmiştir.

19. Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanun’un 5/1. maddesine göre; TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, TBK’da öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak TBK’da öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.

20. Kanunun belirlediği koşullar altında bir sürenin geçmesi üzerine bir hak kazanma ya da bir yükümden kurtulma yolu olarak tanımlanan zamanaşımı (Türk Hukuk Lûgatı, s.1244), hak sahibinin, mal varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ondan önceki noksan bilgiler ve tahminler bu sürenin başlangıcına esas olamaz.

21. Sebepsiz zenginleşme hukuksal temeline dayalı davalarda zamanaşımı süresinin başlangıcı ise kamu kurum ve kuruluşları açısından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2020 tarihli, 2017/3-1050 E., 2020/696 K., 12.11.2014 tarihli ve 2013/4-1227 E., 2014/906 K., 16.09.1987 tarihli ve 1987/9-68 E., 1987/618 K. sayılı kararında da vurgulandığı gibi, o kurum ve kuruluşların dava açma konusunda yetkili kılınan kişi veya organlarının (onay makamının), verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihtir.

22. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı Sağlık Bakanlığı, dava dışı şirketin kendileri nezdinde bulunan alacağını yanlışlıkla bu şirketin borçlu olarak yer aldığı başka bir icra dosyasında alacaklı olan davalıya ödedikleri, bu durumun sonradan anlaşıldığı iddiasıyla sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak alacak isteminde bulunmuş olup mahkemece davalının süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’înin yerinde olup olmadığının tayininde esas alınması gereken tarih yukarıda açıklandığı üzere davacı Bakanlığın onay makamının öğrenme tarihidir. Bu tarih tespit olunarak zamanaşımının dava tarihi itibarıyla gerçekleşmediği belirlenecek olur ise işin esasına girilmeli, taraf iddiaları ve davalının sıfata ve işin esasına yönelik savunmaları üzerinde durularak neticesine göre karar verilmelidir.

23. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Özel Daire bozma kararının dosya kapsamına uygun olduğu, davacı idarenin geri isteme hakkını bozma kararında gösterilen mahkeme kararı ile öğrendiği, mahkemece usul ve yasaya uygun bozma kararına uymak gerekirken direnme kararı verilmesinin haksız olduğu, hükmün yukarıda değinilen değişik gerekçeyle değil Özel Daire kararında gösterilen şekilde bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

24. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici madde 3” hükmü uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.11.2022 tarihinde oy çokluğu ile ve kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

Özel Daire bozma kararında da belirtildiği üzere; davalı tarafından dava dışı Z. Grup Medikal Tek. ve Sağ. Malz. San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine Ankara 8. İcra Müdürlüğü 2009/1759 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatılmış olup takibin kesinleşmesi üzerine davalı tarafından borçlu şirketten alacağı olan hastanelerdeki doğmuş ve doğacak istihkak ve alacaklarına haciz konulması talebi üzerine İzmir A. Eğitim ve Araştırma Hastanesinin muhasebe kayıtlarını tutan saymanlık tarafından icra dosyasına 18.11.2009 tarihinde 31.779,37 TL yatırılmıştır. Diğer taraftan dava dışı Z. Grup Medikal Tek. Ve Sağ. Malz. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından A. Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği aleyhine fatura bedelinin tahsili amacıyla Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/265 Esas sayılı dosyası ile açılan kısmi davada 19.01.2012 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiş karar 20.05.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Yine davalı şirket tarafından A. Eğitim ve Araştırma Hastanesi aleyhine Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/248 Esas sayılı dosyası ile bakiye alacaklılar için dava açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne 23.01.2014 tarihinde karar verildiği ve kararın karar düzeltme talebinin reddi ile 05.03.2015 tarihinde kesinleştiği eldeki davanın ise 27.05.2015 tarihinde açıldığı görülmüştür. Bu durumda hatalı ödemeyi öğrenme tarihi mahkeme kararının kesinleştiği 05.03.2015 tarih olarak kabul edilmesi gerekecektir.

Dava ise zamanaşımı süresi dolmadan 27.05.2005 tarihinde açılmış olduğu için zamanaşımı def'î reddedilerek işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken yanlış icra dosyasına paranın yatırıldığı tarih esas alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Davanın açıldığı tarih itibarıyla zamanaşımı dolmuş olmadığından sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak dava açılmasını istemeye yetkili makamın bunu hangi tarihte öğrendiğinin de somut uyuşmazlıkta bir önemi bulunmamaktadır. Zira öğrenmeye esas olan kararın kesinleşme tarihi esas alındığında, zamanaşımı süresi dolmadan dava açılmıştır. Bu nedenle özel daire bozmasından farklı bir gerekçeyle değişik bozma yapılması da gerekmemektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün Özel Daire kararı gibi bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan değişik bozma yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

Dr. Şanver KELEŞ     Hüseyin TUZTAŞ      Zeki GÖZÜTOK
Üye                            Üye                            Üye

BİLGİ : “Kesin hesabın onaylandığı tarihte zamanaşımı başlamaktadır” şeklindeki Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 26 Ekim 2022 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/kesin-hesabin-onaylandigi-tarihte-zamanasimi-baslamaktadir