BORCU SONA ERDİREN ÖDEME BELGESİ YARGILAMANIN HER AŞAMASINDA İLERİ SÜRÜLEBİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


11 Ock
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/7078
KARAR NO    : 2022/8282

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : 
İZMİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                        : 22/02/2022
NUMARASI                : 2021/355 - 2022/63
DAVACI                      : T. ISIL İŞLEM. MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. VEK. AV. Ö.Y.K.
DAVALILAR               : 1- A.E.Ü. VEK. AV. T.Ü.
                                      2- T.Ü. VEK. AV. S.A.

Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davalılardan Tarcan Ü. yönünden davanın reddine, diğer davalı Ayla Ü. yönünden davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı; davalılar ile 25/02/2010 tarihli tellallık sözleşmesini imzaladığını, sözleşmeye göre davalıların dava dışı 3. kişiye ait taşınmazda bulunan kiracıların tahliyesini, ardından kiraya verenlerle sözleşmeye konu yere ilişkin kira sözleşmesi kurulmasını taahhüt ettiklerini; buna istinaden, davalılara, 03/03/2010 tarihinde 22.000 TL, 23/03/2010 tarihinde 15.000 TL, 24/03/2010 tarihinde 6.700 TL olmak üzere toplam 43.700 TL ödediğini; ancak, mesleği avukatlık olan davalıların kötü niyetle hareket ettiklerini, Avukatlık Kanununun 11. maddesine göre avukatların tellallık yapamayacağını, bununla birlikte tellalın tarafsız olması gerektiğini, ama davalıların esasında taşınmazı kiraya verenlerin avukatlığını yaptığını, tarafsız olamayacaklarını, bu nedenlerle söz konusu sözleşmenin geçersiz olduğunu; taşınmazın da bu zamana kadar tahliye edilmediğini; davalılara 20/08/2010 tarihli ihtarname keşide ederek ödediği paraların iadesini talep ettiği halde ödeme yapılmaması üzerine başlatmış olduğu takibe davalıların haksız itiraz ettiklerini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar; sözleşmede davalı Tarcan'ın imzasının bulunmadığını, kira sözleşmesinin de tellallık faaliyeti sonucu imzalandığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece; davalı Tarcan hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan, davalı Ayla Ü. hakkında açılan davanın esastan reddine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06/06/2016 tarihli ve 2011/114 E. 2014/334 K. sayılı ilamıyla; kötü niyet tazminatı hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olduğu, gerekçesiyle, bozulmuştur.

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; davanın, davalı Tarcan yönünden pasif husumet yokluğundan, davalı Ayla yönünden ise imzalandığı inkar edilmeyen tellallık sözleşmesinin 5.2 ve 5.3 hükümleri ile kira sözleşmesinin imzalanmış olması nedeniyle reddine, sabit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin de reddine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarihli ve 2017/4038 E. 2019/11484 K. sayılı ilamıyla; tellallık hizmetini üstlenen davalıların avukat olması ve Avukatlık Kanununun 11. maddesiyle tellallığın avukatlıkla birleşmeyen işlerden sayılması nedeniyle, TBK'nın 27.maddesi hükmü gereği sözleşmenin kesin hükümsüz olduğu, tarafların aldıklarını geri vermeleri gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece; davalı Tarcan'ın sözleşmede imzası olmaması nedeniyle hakkındaki davanın taraf ehliyeti yokluğundan usulden reddine, davalı Ayla hakkındaki davanın kısmen kabulü ile davalının takibe vaki itirazının 43.700 TL asıl alacak ve 2.629,83 TL işlemiş faiz toplamı 46.329,83 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, davalı Ayla E.Ü.'ün % 40 oranında (17.480,00) icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına dair karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2) Davalılar tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan "Belgedir" başlıklı yazıda;" Ayla Ü. ile Tarcan Ü. aleyhine İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2010/13441 Esas sayılı dosyası ile başlatılan ödenen bedellerin iadesi istemli toplam (03/03/2010 tarihli 22.000 TL, 23/03/2010 tarihli 15.000 TL, 24/03/2010 tarihli 6.700 TL alacak olmak üzere) 43.700 TL alacak ile ilgili şirketimizin hiçbir hak ve talebi olmadığını açıkça beyan ve kabul ederek, Av. Ayla Ü. tarafından bu sözleşme kapsamında şirketimize verilen hukuki hizmetlerinin karşılığı vekalet ücreti olarak bu bedelin kendisine ödendiğinin kabulü ile bu alacak ile ilgili açılan her türlü icra takibi ve davalardan herhangi bir alacak, vekalet ücreti ve masraf talebimiz olmadan feragat edeceğimizi beyan, kabul ederiz." ifadelerine yer verilmiştir. Davacı vekili, ibraz edilen bu yazı içeriğinin davalılar tarafından sahte olarak düzenlendiğini savunmuştur. Borcu sona erdiren ödeme belgesinin yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği dikkate alındığında, sunulan bu yazıya ilişkin davacı tarafın beyanı da alınarak, gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir.

Buna göre, mahkemece yapılacak iş; yargılama aşaması henüz tamamlanmamış olduğundan davacı şirket adına imzalanan yazı üzerinde durulması, davacıdan; davalının savunmasına ve sunulan yazıya karşı diyeceklerinin sorulması, bundan sonra gerekirse imza incelemesi de yapmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan           Üye                 Üye               Üye             Üye 
M. DUMAN      A. ÇOLAK      M. ÖZER       F. TEMEL    İ. ULUKUL

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY    
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2021/5679 
KARAR NO         : 2022/7161

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ            : İZMİR 4. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ                      : 10.03.2021
NUMARASI              : 2021/27 - 2021/177
DAVACILAR            : 1- D.A.  
                                   2- S.A.
VEKİLİ                     : AV. G.Y.G.
DAVALI                    : T. VARLIK YÖNETİM ANONİM ŞİRKETİ 
VEKİLİ                     : AV. Y.S.U.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İzmir 4. Tüketici Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10.03.2021 tarih ve 2021/27 E. - 2021/177 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Fatma Güneş Ç. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili, Sultan A.’ın 01.11.2004 tarihli bankacılık hizmetleri sözleşmesini imzaladığını, ayrıca 09 K 8223 plakalı aracın alımı için kullanılan kredi sözleşmesini her iki davacının da imzaladığını, Sultan A.’ın okur yazar olmadığını ve sözleşmenin genel işlem şartlarına aykırı olduğunu, 2006 yılının başından itibaren araç kredisinin 6.000,00 TL’lik kısmının ödenemediğini, bankanın bu miktarı aşar şekilde rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı takipte aracın satıldığını ve davalının rehin açığı belgesi alarak bu defa ilamsız takip yaptığını ileri sürerek davacıların icra dosyalarında istenilen miktarda borçlu olmadıklarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, icra dosyalarında borçlunun Sultan A. olduğunu, Davut A.’ın hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacı borçlunun okur yazar olmadığı iddiasının TMK’nın 2. maddesiyle ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı bankaya dava tarihi itibariyle kredi kartı alacağı ile ilgili olarak 196.641,91 TL, tüketici kredisi ile ilgili olarak 28.806,45 TL tutarında borçlu olduğu, davacının davalıya borçlu olmadığı iddiasını ispat edemediği, yargılama safahatında icra takibin durdurulmasına karar verildiğinden İİK'nın 72. maddesinde belirtilen kötüniyet tazminatının yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine, davalı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, kredi kartı ve taşıt kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Davacılar vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile çeşitli ödeme belgeleri sunmuş, bu hususun incelenmesi için ek bilirkişi raporu alınmış, alınan raporda ise tüm ödemelerin düşümünün yapıldığı belirtilmiştir. Ancak dosya üzerinden yapılan incelemede her ne kadar davacıların yargılama esnasında sunduğu ödeme belgelerinin değerlendirildiği anlaşılsa da temyiz dilekçesine ek olarak sunduğu dekontlar bulunmaktadır. Zira ödeme, borcu sona erdiren işlem niteliğinde olup her aşamada nazara alınabilir. Bu durumda mahkemece bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi de verilerek davacının tüm ödeme iddialarını karşılar, tereddütten uzak biçimde düzenlenmiş bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin birinci bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün davacı taraf lehine BOZULMASINA, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının ŞİMDİLİK İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA, 19.10.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Vekili                Üye                    Üye                   Üye                   Üye
R. Cemal HANEDAN    Dr. A. ASLAN     D. İ. TOROS     M. DURGUN     M. CEBECİ

BİLGİ : “Borcu sona erdiren belge temyiz aşamasında dikkate alınabilir” şeklindeki Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 26 Mayıs 2022 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/borcu-sona-erdiren-belge-temyiz-asamasinda-dikkate-alinabilir

“Ödeme belgelerini yargılamadan önce ileri sürmeyen taraf, temyiz aşamasında bu belgelere dayanarak değerlendirme yapılmasını isteyemez.” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Şubat 2022 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/odeme-belgelerini-yargilamadan-once-ileri-surmeyen-taraf-temyiz-asamasinda-bu-belgelere-dayanarak-degerlendirme-yapilmasini-isteyemez