KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

6102 SAYILI TTK 1494/2 HÜKMÜ, MİRASI REDDEDEN MİRASÇILAR HAKKINDA UYGULANAMAZ.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/2381
Karar No      : 2025/1084

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 13.12.2023
SAYISI                                 : 2023/2260 Esas, 2023/2252 Karar

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava konusu meblağ 358.160,00 TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi İlhan H.'nin 26.11.2011 tarihinde vefat ettiğini, vefat sonrasında murisin borçlarının ödenemez boyutta olması nedeniyle mirası reddettiklerini, aradan geçen süreçte müvekkili Funda H.'nin, murisin eşyaları arasında 25.02.2004 tarihli Bireysel Emeklilik Sözleşmesini (BES) bulduğunu, BES nedeni ile biriken bedelin ödenmesine dair taleplerinin davalı şirket tarafından mirasın reddedildiğinden bahisle kabul edilmediği, buna karşın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) 1494. maddesi gereğince ölüm rizikosuna karşı yapılan sigortalarda, mirasın reddedilmesinin mirasçıların hakkını etkilemeyeceğini ileri sürerek ödenmeyen BES'e ilişkin ödemelerin tespiti ile mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 20.07.2023 tarihli ıslah dilekçesi ile 260.751,14 TL’nin bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunmuş, esasa yönelik olarak 6102 sayılı TTK'nın 1494. maddesinin ölüm rizikosuna karşı yapılmış sigortalarda uygulanabileceğini, ölüm rizikosuna karşı yapılmış sigortaların Can/Hayat Sigortası olduğunu, müteveffa ile davalı arasında ise BES düzenlendiğini, BES'e dair özel kanuni düzenlemenin bulunduğunu ve 6102 sayılı TTK'nın 1494. maddesinin uygulama alanı içerisinde bulunmadığını, bu sözleşmenin hayat sigortası niteliğinde de olmadığını, bireysel emeklilik sözleşmesi birikimlerinin terekeye dahil olduğunu ve mirasın reddi sonrasında talep haklarının bulunmadığını, aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı şirketin mirasın reddini gerekçe göstererek murisin BES'te birikmiş meblağını iade etmekten kaçınmasının hem BES'e dair mevzuata, hem taraflar arasındaki sözleşmeye hem de dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edeceği, neticede davacı mirasçıların murislerinin BES'te birikmiş olan parasının iadesini mirası reddetmiş olmalarına rağmen, davalıdan istemekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 293. maddesi uyarınca düzenlenen uzman görüşünün taraflara tebliği gerektiğine dair açık bir hükmün bulunmadığı, Mahkeme tarafından karar gerekçesinde uzman görüşüne dayandığının açıkça belirtilmediği, ayrıca uzman görüşünün davacı tarafından dosyasına sunulan bilirkişi raporuna karşı itiraz/beyan dilekçesine ekli olarak sunulmadığı ve bu kapsamda ayrı bir delil olarak sunulmaması da gözetilerek davacılar tarafından talebe konu edilen murislerinin bireysel emeklilik sisteminden kaynaklı alacağının tereke kapsamında değerlendirilemeyecek oluşu ve 6102 sayılı TTK'nın 1494. maddesi kapsamında davacıların alacaklı olduğunun ispatı nedeniyle davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, mirası reddeden mirasçıların murislerinin imzalamış olduğu bireysel emeklilik sigortasından doğan alacak istemlerine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

6102 sayılı TTK'nın 1494/1 maddesi "Ölüm rizikosuna karşı yapılmış sigortalarda, birden fazla kişi payları belirtilmeksizin lehtar olarak atanmışsa, sigorta bedeli üzerinde hepsi eşit oranda hak sahibidir. Hak sahiplerinden biri tarafından alınmayan pay, diğerlerinin payına eklenir. Mirasın reddi veya mirastan vazgeçme lehtarın hakkı üzerinde etkili olmaz." hükmünü içerir. İşbu fıkra hükmü poliçede mirasçılardan herhangi birinin aynı zamanda lehtar olarak atanması durumunda uygulanır. Zira kanuni mirasçı da lehtar olarak atanabilir.

6102 sayılı TTK'nın 1494/2 düzenlemesi ise "Ölüm rizikosuna karşı yapılan sigortalarda lehtar belirtilmemişse, sözleşmenin sigorta ettirenin mirasçıları lehine, yaşama ihtimaline karşı yapılmış sigortalarda ise sigortalı lehine yapıldığı kabul olunur." hükmünü haizdir. İşbu ikinci fıkra hükmü ise birinci fıkradan bağımsız olarak lehtar tayin edilmemesi halinde sözleşmenin sigorta ettirenin mirasçıları lehine yapılmış sayılacağına dair bir düzenleme olup, madde hükmünde mirasın reddi ya da mirastan vazgeçme hali bulunmamaktadır. Zira madde gerekçesinde de bu husus "Uygulamada bazen özellikle de ölüm ihtimaline karşı yapılan hayat sigortalarında, lehdarın tayin edilmediği görülmekte ve sigorta ettiren ile sigortalı aynı kişi olması halinde sigorta tazminatının kime ödeneceği problemi yaşanmaktadır. Bu nedenle, maddenin ikinci fıkrası ile yine bir yorum kuralı getirilerek ölüm rizikosuna karşı yapılan sigortada lehdar tayin edilmemişse, sözleşmenin sigorta ettirenin mirasçıları lehine, yaşama ihtimaline karşı yapılan sigortada ise sigortalı lehine yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir." şeklinde açıklanmıştır. Bu durumda somut olayda 6102 sayılı TTK'nın 1494/2 maddesi uygulanacağı gözetilerek mirası reddeden mirasçılar tarafından açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 19.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan V.                Üye                    Üye                       Üye                  Üye  
Dudu İrem Toros      Mehmet Tunç      Mikail Özdemir     İsmail Yavuz     Döndü Deniz Bilir

İÇTİHAT YORUMU : Doktrindeki bir görüşe göre, TTK m. 1494 hükmü gereği, bireysel emeklilik sözleşmelerine de uygulanarak mirası reddetmiş veya mirastan vazgeçmiş olsa da mirasçıların, murisin sistemde biriken parası üzerinde hak sahibi olmaları kabul edilmelidir. Ancak mirasçının bireysel emeklilik sözleşmesinde lehtar olarak gösterilip de mirası reddetmesi veya mirastan vazgeçmesi durumunda hak sahibi olacağı pay ile lehtar gösterilmemesi durumunda ulaşılacak pay oranı farklılık arz eder. İlkinde mirası reddetmiş veya mirastan vazgeçmiş lehtar sıfatını haiz mirasçının TTK m. 1494/1-c.1 hükmü gereği diğer lehtarlarla birlikte eşit payı alması gerekir. Mirası reddeden veya mirasçılıktan vazgeçen mirasçının lehtar gösterilmemiş olması hâlinde ise sistemde biriken para üzerinde ona düşecek pay, miras payı oranındadır. Söz konusu pay üzerindeki hak, alacak hakkı niteliği taşıyıp mirasçılar tarafından şirketten talep edilebilir. (ATAMULU, İsmail, Mirasın Reddinin veya Mirastan Feragatin Murise Ait Bireysel Emeklilik Hesabında Biriken Para Üzerindeki Hakka Etkisi (TTK. m. 1494 Hükmünün Bireysel Emeklilik Sözleşmelerine Uygulanması), Prof. Dr. İhsan Erdoğan'a Armağan, C: 1, Ankara, 2025, s. 1143)

Doktrindeki bu görüşe göre, TTK m. 1494 hükmünün mehaz düzenlemeden ayrılarak özensiz bir şekilde kaleme alınmasından dolayı TTK. m. 1494/1 hükmünün son cümlesi olan “Mirasın reddi veya mirastan vazgeçme lehtarın hakkı üzerinde etkili olmaz”, düzenlemesinin TTK. m. 1494’te yer alan bütün durumları (hükmün birinci fıkrasında düzenlenen mirasçıların lehtar olarak gösterilmesi ve ikinci fıkradaki bir lehtar belirlemesi yapılmamış olması hâlleri de dahil) kapsayacak şekilde hükmün üçüncü ve son fıkrası olarak kaleme alınması daha isabetli olurdu. (ATAMULU, s. 1140, 1141)

Bu konu hakkındaki detaylı çalışma için bkz. KARAMERCAN, Fatih, Mirasın Reddi ve İcra Takibine Etkisi, Ankara, 2025.