Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2024 tarihli kararına göre borcun kabul edilerek hacze muvafakat edilmesi, takibin kesinleşmesi ile aynı anda olduğundan bir diğer ifade ile takibin kesinleşmesinden sonra olmadığından geçersizdir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 13 Mart 2024 tarihli kararına göre uzun süreli kira sözleşmesinin süresinden önce feshi halinde peşin ödenen yabancı para cinsinden olan kira bedelinin fesihten sonraki kısmının kiracıya iadesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10 Temmuz 2024 tarihli kararına göre Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce hak düşürücü süre dolduğundan davalı yararına maddi anlamda kazanılmış hak doğduktan sonra açılan dava reddedilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 02 Temmuz 2024 tarihli kararına göre protokolde taraflarca kararlaştırılan oturma hakkının hükümde yazılmaması sadece protokolün kararın eki sayılmasına şeklindeki hüküm nedeniyle tavzih koşulları oluşmuştur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 28 Şubat 2024 tarihli kararına göre davacının amacı dışında seraları üretimde kullanmayarak fesih hakkını kullanmaması karşısında gelir kaybını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre somut olayda, eşin arkadaşı ile birlikte eşini takip ederek eşinin kadınla bir eve birlikte girdiğini görmesi ve tanığın bunu doğrulaması nedeniyle ispatlanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre birden çok hukuki sebebe dayalı açılan tapu iptali ve tescil davalarında hasmın doğru şekilde belirlenebilmesi için her somut olayın özelliğine göre inceleme yapılmalıdır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Şubat 2024 tarihli kararına göre bononun düzenleyen kısmında kaşesi bulunan şirketin sorumlu olabilmesi için düzenleyenin imzasının bulunması yeterli olup imzanın şirket kaşesi üzerine atılması gerekmez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15 Mayıs 2024 tarihli kararına göre aleyhine geçit hakkı tesis edilebilecek taşınmaz malikleri açısından objektif olarak en az külfet yüklenecek ve en az zarar görecek olanının tercih edilmesi gerekir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2024 tarihli kararına göre davalı idare, kamu gücünü kullanan ve tasarruf yetkisi olan bir kamu idaresi olduğundan, davacı şirketin bedeli ödediği anda ihtirazi kayıt koymasına gerek yoktur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12 Şubat 2024 tarihli kararına göre ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 23 Ekim 2023 tarihli kararına göre mirasın reddini talep edenin dava tarihinde vekilinin vekaletnamesinde özel yetki bulunmadığına yönelik itirazın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu açıktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı fiilen kullanan kişilerdir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12 Mart 2024 tarihli kararına göre aile konutu şerhi konulması istemlerinde görevli mahkeme aile mahkemesi, yetkili mahkeme ise davalının ikametgahı mahkemesidir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 16 Ekim 2023 tarihli kararına göre hükmen ret davası hukuki niteliği itibarı ile bir menfi tespit ve borçtan kurtulma davasıdır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 16 Ekim 2023 tarihli kararına göre mirasın hükmen reddinde, terekenin bilinen borçları ile birlikte, muhtemel borçlarının da terekenin pasifi olarak kabulü gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 14 Şubat 2024 tarihli kararına göre kadın eş yargılama sırasında işe girmiş olsa bile boşanma dava tarihinden kesinleşme tarihine kadar tedbir nafakası hükmedilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre taşınmazın el atıldığı tarihte belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunmadığı anlaşıldığından 2942 sayılı Kanun uyarınca taşınmaz arsa olarak kabul edilemez.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 26 Nisan 2022 tarihli kararına göre uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı halinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre üçüncü kişi vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil eden sözleşme ile bağlı sayılmaz.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre mirastan ıskat edilen, muristen önce öldüğünden murisin mirasçısı sıfatını kazanamamış ve bu nedenle mirastan ıskat geçersiz hale gelmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 02 Temmuz 2024 tarihli kararına göre erkeğin kendi işyerinde çalışmaya devam ederken çekilmiş kayıtları, hukuka aykırı elde edilmiş delil niteliğindedir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 05 Haziran 2024 tarihli kararına göre davanın açıldığı sırada bulunmayan dava açmaktaki hukuki yarar, ıslah yoluyla yargılama sırasında oluşabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre davacı EPDK kararı uyarınca Danıştayın iptal kararından önceki dönemde fazladan ödediği bedeli davalıdan talep etmekte haklıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 20 Mart 2024 tarihli kararına göre ödeme emrine süresinde yapılan itirazda zamanaşımı def’i ileri sürülmüşse itirazın iptali davasında tekrar ileri sürülmese bile zamanaşımı def'i dikkate alınmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 11 Haziran 2024 tarihli kararına göre kadının müşterek hanede başka bir erkekle birkaç gece kaldığı somut olayda zina iddiası ispatlanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kullanım sırasında davalının sahiplenme amacı taşımadığı, davacıların zilyetliğinin üstün ve korunmaya değer olduğu saptanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22 Mayıs 2024 tarihli kararına göre davalıdan kaynaklı bir zarar ispatlanamadığından davalının taşıma sırasında kaybolan emtia yönünden sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanması gerekir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 25 Ocak 2024 tarihli kararına göre temyiz dilekçesinde ileri sürülen gerçek ret beyanından dönme talebi ayrı bir davanın konusunu oluşturmaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Haziran 2024 tarihli kararına göre itirazın iptaline ilişkin hükmün Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı istinafı üzerine kaldırılmış olması icra takibini durdurmaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Mayıs 2024 tarihli kararına göre sadece soyut tanık beyanlarına göre taşınmazın davalının kişisel malı olarak kabul edilmesi hatalı olmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22 Mayıs 2024 tarihli kararına göre harici satış sözleşmesine dayalı tescil talebinde bulunabilmek için tescil kararı verilmeden önce taşınmaz mülkiyeti üçüncü bir kişiye devredilmiş olmalıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 02 Temmuz 2024 tarihli kararına göre yüklenicinin feshin geçersizliğinin tespiti veya feshin haksız olduğunun tespiti şeklinde dava açması mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 29 Nisan 2024 tarihli kararına göre evlat edinilen küçüğün nüfus kaydındaki anne baba hanesine evlat edinenlerin adının yazılması nüfus müdürlüğünün görevi kapsamındadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre doğmuş bir olumsuz görev uyuşmazlığında Uyuşmazlık Mahkemesince görevsizlik kararı kaldırılan mahkemenin yargılamaya kaldığı yerden devam etmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 25 Haziran 2024 tarihli kararına göre İİK 89/4 hükmüne dayalı olarak açılan tazminat davası, icra mahkemesince genel hükümlere göre görüleceğinden, Hukuk Muhakemeleri Ka
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10 Temmuz 2024 tarihli kararına göre ek tasfiye davasının açılmasında davalı iflas dairesinin kusurunun tespit edilememiş olması nedeniyle davalı iflas dairesi yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Haziran 2024 tarihli kararına göre HMK 14 hükmündeki kesin yetki kuralı, merkezi Türkiye'de bulunan ve Türk yasalarına göre kurularak faaliyet gösteren tüzel kişilere uygulanabilir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 05 Haziran 2024 tarihli kararına göre Türk parasıyla ipotek yapılıp ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takibe geçildiğinde alacağın muayyenliği ilkesine göre ana paranın tür ve miktarı değiştirilemez.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 01 Temmuz 2024 tarihli kararına göre kayıt kabul davasında yasada yazılı on beş günlük süre geçtikten sonra ıslahın yapılması mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10 Temmuz 2024 tarihli kararına göre kanun yolu aşamasında yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanun'un ek madde 6 hükmü karşısında miktar itibarıyla bu karara karşı istinaf kanun yolu açıktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Temmuz 2024 tarihli kararına göre Bölge Adliye Mahkemesince tasfiyenin yapılması durumunda malın sürüm değeri, bölge adliye mahkemesinin karar tarihine en yakın tarihe göre belirlenmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 20 Mart 2024 tarihli kararına göre döviz cinsinden belirlenen kira bedeli usulünce Türk parası olarak yeniden belirlenmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Haziran 2024 tarihli kararına göre tahkikata yönelik bozma yapılmadığı halde bu husus nazara alınmadan usuli kazanılmış haklara riayet edilmemesi ve ıslaha geçerlilik tanınması hatalı olmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre ikrar niteliğinde olan beyanlar karşısında yazılı delile ve yemin deliline gerek olmaksızın inançlı işlem bulunduğu hususu tartışmasız hâle gelmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Haziran 2024 tarihli kararına göre somut olayda müşterek ve müteselsil kefil, icra emrinde borçlu olarak yer alamayacağı gibi tapu sicilindeki ilgili de değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10 Temmuz 2024 tarihli kararına göre kiralananın kullanılmaya devam edilip edilmediği, bu süre içerisinde kiranın ödenmesinin gerekip gerekmediği gibi hususlar genel mahkemede yargılamayı gerektirir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Haziran 2024 tarihli kararına göre belirsiz alacak davasının şartlarını taşımayan dava, kısmî dava olarak nitelendirilip yargılamanın aşamalarında tamamen ıslahla tam
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 03 Haziran 2024 tarihli kararına göre re'sen iflas hükümlerine göre terekenin tasfiye edilmesi gerektiğinden alacaklının duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle davanın açılma
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 10 Haziran 2024 tarihli kararına göre barıştıklarına ilişkin ispat yoksa öncesinde terk edilen müşterek haneye eşlerinden birisinin dönerek bir süre evde kalması af olara
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre muris muvazaasına dair davalarda murisin asıl irade ve amacı belirlenirken tarafların dayandıkları deliller her olayın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 13 Haziran 2024 tarihli kararına göre borçlunun alacaklı olduğu ve takibi için yetki belgesi verilen dosyalar üzerinde alacaklının muvafakatının aranıp aranmayacağı araştırılmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 03 Haziran 2024 tarihli kararına göre kızgınlıkla söylendiği belirtilen, sebep ve saiki tam olarak açıklanamayan bir söz kusur olarak kabul edilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre parsellerin birlikte yönetimine dair bir düzenleme bulunmayan yönetim planlarının sadece ilgili parseldeki bağımsız bölüm maliklerini bağlayıcı etkisi bulunmaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11 Haziran 2024 tarihli kararına göre haczedilmezlik şikayetinde mahcuzun değerinin ve borçlunun hale münasip alabileceği meskenin değerinin haciz tarihi itibariyle yapılması zorunluluktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre kira bedelinin sözlü şekilde belirlendiği iddia edilmişse de yazılı sözleşmede bulunan hükümlerin aksi ancak yazılı bir delille ispatlanabilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15 Şubat 2024 tarihli kararına göre kefalet akdinde eş rızasının bulunup bulunmadığı hususunun mahkemece re'sen nazara alınması söz konusu değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27 Haziran 2024 tarihli kararına göre gönderilmemesi gereken muhtıra sonucu davacının feragat beyanındaki iradesi mahkeme tarafından yanıltılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre teminat alacakları için ilâmsız takip yapılabileceğinden bu husus kamu düzenine ilişkin olmayıp Bölge Adliye Mahkemesince resen takibin iptaline karar verilemez.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13 Haziran 2024 tarihli kararına göre belirsiz alacak davasının şartlarını taşımayan davadaki talep artırımı dilekçesi, taleple bağlılık ilkesi gereği ıslah dilekçesi olarak dikkate alınamaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21 Şubat 2023 tarihli kararına göre içinde kiracı olarak bulunduğum ibaresinin yazılması nedeni ile kira sözleşmesinden daha sonra düzenlendiği anlaşılan tahliye taahhüdü geçerlidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15 Mayıs 2024 tarihli kararına göre adi yazılı devre mülk sözleşmeleri tapu memurluğu önünde resmî senede eklenmediği ve tapu kütüğünün beyanlar hanesine işlenmediği için geçersizdir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Haziran 2024 tarihli kararına göre haciz uygulandığı tarihte taşınmaz borçlu adına kayıtlı olduğundan taşınmaz üzerine satış vaadi şerhinin olması haczin konulmasına engel değildir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23 Mayıs 2024 tarihli kararına göre yabancı para alacağı takibinde, vade veya fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının gösterilmemesi dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine neden olur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 29 Şubat 2024 tarihli kararına göre murisin vasiyetnameden rücu ettiğini öğrendiğine dair beyanla zamanaşımı süresi işlemeye başlamışsa da mülkiyetin tespitine ilişkin da
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27 Haziran 2024 tarihli kararına göre mal rejiminin tasfiyesine yönelik talebe ilişkin olarak niteliği gereği hem başvurunun esastan reddine hem de kararın kaldırılmasına karar verilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre bir yerin taşlarının temizlenmiş olması veya o yere inşaat yapılması imar ve ihyanın kabulü için yeterli değildir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 12 Haziran 2024 tarihli kararına göre kesin rehin açığı belgesi sonrasında talebe rağmen icra müdürlüğünün dosya hesabını yapmaması süresiz şikayete tabidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 23 Ocak 2024 tarihli kararına göre tahsilde tekerrüre sebep olunmaksızın aynı zarara iki ayrı davada hükmolunması olanaklıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25 Haziran 2024 tarihli kararına göre ziynetlerin kadın tarafından şahsi harcamaları için bozdurulduğunun ispat yükü davalı erkek üzerindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Aralık 2023 tarihli kararına göre somut olay açısından teminatın iadesi için yazı yazmasının yeterli olmasına rağmen bundan ısrarla kaçınan hakimin tazminat sorumluluğu bulunmaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11 Haziran 2024 tarihli kararına göre Avukatlık Kanunu madde 35/A hükmü uyarınca düzenlenen tutanağın ilam niteliğinde kabul edilebilmesi için koşulsuz olması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kullanım kadastrosu sırasında tapunun beyanlar hanesinde gösterilecek kişinin ekonomik amaca uygun zilyetliği değil fiilî kullanım durumu aranmaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 04 Haziran 2024 tarihli kararına göre davacının onamı olmaksızın kan ve idrar örneğinden narkotik test bakılıp henüz doğrulama sonuçları gelmeden sonucun işyerine açıklanması manevi tazminatı gerektirir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 04 Haziran 2024 tarihli kararına göre elektronik tebligat yapılması gerekirken fiziki olarak tebligat yapılmışsa muhatabın öğrenme tarihini belirtmesi hukukî sonuç doğurmaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 08 Mayıs 2024 tarihli kararına göre Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle alınan idari yasak ve tedbirlerin etkin olduğu dönemle sınırlı olmak üzere TBK 138 hükmü uyarınca uyarlama talep edilebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre evlenmenin maddi şartları tarafların milli hukukuna ve şekli şartları ise evliliğin gerçekleştiği ülke hukukuna göre belirlenir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 22 Şubat 2024 ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 26 Ocak 2024 tarihli kararına göre HMK döneminde açılmış kısmî dava, tamamen ıslahla bile belirsiz alacak davasına dönüştürülemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 01 Nisan 2024 tarihli kararına göre terditli talep hakkında değerlendirme yapılmamış ve bir hüküm verilmemiş olması nedeniyle terditli talep yönünden kesin hüküm veya usuli kazanılmış hak oluşmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22 Mayıs 2024 tarihli kararına göre davalıyla eşinin kolluktaki ifadeleri ve tanık beyanlarıyla davacının korkutulması suretiyle durumu ve yaşına göre aşırı yararlanmanın subjektif koşulları oluşmuştur.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Haziran 2024 tarihli kararına göre ilamdan kaynaklı alacakların adi yazılı alacağın temlik sözleşmesi ile devralınarak ancak ilamsız takip yoluyla takip yapılabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre dava konusu pilon yeri kamulaştırılması nedeniyle arta kalan alanda yapılaşma yönünden kısıtlama getirilmediğinden değer azalışı olamayacağı anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19 Şubat 2024 tarihli kararına göre davalıdır şerhi işlenmesine dair verilen ara kararlar, ihtiyati tedbir kararı niteliğinde olmayıp istinaf yoluna tabi bulunmamaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 12 Haziran 2024 tarihli kararına göre takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiz talep edebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22 Mayıs 2024 tarihli kararına göre borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato imkânının tanınmayacağı açıktır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre hakem Kurulu tarafsızlığın yargılama süresince korunması ve tarafsızlık şüphesini uyandıracak hal ve davranışlardan kaçınılması ilkesine aykırı hareket etmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25 Nisan 2024 tarihli kararına göre taraflar arasındaki her iki davada sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı arasında açık çelişki bulunduğundan yeniden araştırma yapılmalıdır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 13 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kural olarak, hak düşürücü süreden önce davayı kabul beyanına üstünlük tanınması gerekir.