
ANLAŞMALI BOŞANMADAN FERAGAT EDİLMESİ DAVA TARİHİNDEN ÖNCEKİ OLAYLARIN AFFEDİLDİĞİ SONUCUNU DOĞURMAZ.
T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi
ESAS NO: KARAR NO:
2020/548 2020/1743
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
DAVA TÜRÜ : Boşanma
TEMYİZ EDEN : S.G.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, tedbir nafakasının miktarı ile davalı-davacı erkek yararına hükmedilen maddi tazminat yönlerinden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen karşılıklı boşanma davasında yerel mahkemece, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesiyle iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-davalı kadın yararına tazminatlara ve nafakalara hükmedilmiştir. Bu karara karşı davacı-davalı kadın tarafından tazminatların ve nafakaların miktarları, davalı-davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, davacı-davalı kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, daha önce kadın tarafından açılan ve feragat edilen anlaşmalı boşanma davasından sonra davalı-davacı erkekten kaynaklı yeni bir olay olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kararın gerekçesinin düzeltilmesine, davacı-davalı kadının manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davalı-davacı erkek yararına 7.500 TL maddi tazminata karar verilmiştir.
Feragat edilen dava münhasıran TMK'nın 166/3. maddesine dayalı olarak açılmışsa, anlaşmalı boşanma davasından feragat, dava tarihinden önceki olayların affedildiği sonucunu doğurmaz. O halde, taraflardan biri feragatle sonuçlanan anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıalara dayanarak herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Açılan davada anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaların da kusur belirlemesinde dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı-davalı kadın tarafından daha önce açılan ve feragat edilen dava, münhasıran TMK’nın 166/3 maddesine dayalı olarak açıldığına göre, anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaları affedildiği anlamına gelmeyeceğinden, bu hususun gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının İstek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 02.03.2020 (Pzt.)
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Sedat Demirtaş Çetin Durak Mehmet Kasım Çetin Harun Can
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4354
Karar No : 2024/2801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 14.02.2023
SAYISI : 2021/193 E., 2023/264 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 1983 yılında evlendiklerini, ergin iki kız çocuklarının bulunduğunu, tarafların 08.07.2002 yılında boşandıklarını ancak erkeğin her şeyi tekrar düzelteceğini ifade etmesinden sonra müvekkilinin son bir şans verdiğini, tarafların 27.10.2002 yılında tekrar evlendiğini, yapılan ikinci evlilikte ise sorunların kat kat arttığını, erkeğin müvekkil ve çocuklara şiddet uyguladığını, evden kovduğunu, hakaret, küfür ve tehdit ettiğini, hastalık derecesinde cimri olduğunu, çocukların eğitimine katkıda bulunmadığını, müvekkilinin hastalığı ile ilgilenmediğini, tarafların arasında uzun süredir bir cinsel birlikteliğin bulunmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların ortak ikametinin Aydın olduğunu, kadının özellikle ikametini İstanbul'a aldırarak davayı İstanbul'da açtığını, davanın öncelikle yetki yönünden reddine karar verilmesini ve dosyanın Aydın mahkemelerine gönderilmesini talep ettiği, kadının dava dilekçesindeki beyanlarını kabul etmediklerini, kadının psikolojik rahatsızlığı haricinde sürekli mutsuz, huzursuz en küçük sebeplerle tartışma çıkaran kavgaya çeviren sinirli ve asabi bir yapıda olduğunu, el yazısı ile yazdığı mektupta müvekkilinin iyi birisi olduğunu ve onu sevdiğini, müvekkil ile yaşlanmak istediğini yazdığını, ses kayıtlarındaki konuşmanın boşanma davası açılmadan 3 yıl öncesine ait olduğunu iddia ederek asıl davanın reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların evlilik birliğinin kendilerine yüklediği sorumlukları gereği gibi yerine getirmedikleri, erkeğin evlilik boyunca kadına ve ortak çocuklara şiddet uyguladığı, küfrettiği, kadının ise asabi bir yapıda olduğu, en küçük tartışmayı kavgaya çevirdiği, tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu taraflar yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebi ile tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında Aydın 2. Aile Mahkemesinin 2014/757 Esas, 2014/665 Karar sayılı dosyasında açılan anlaşmalı boşanma davasının yargılaması sonucunda, tarafların 17.10.2014 tarihli dilekçe ile barıştıklarını, bir arada yaşamaya karar verdiklerini, bu nedenle davadan feragat ettiklerini, tedbir nafakası talep etmediklerini beyan ettikleri gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ve karar 27.11.2014 tarihinde kesinleştiği, dava ve karşı dava dilekçeleri ile tarafların 2014-2015 yıllarından bu yana ayrı yaşadıklarını beyan ettikleri ve tanıkların da bu durumu doğruladığı, ayrıca tanık beyanlarında geçen olayların feragat ile sonuçlanan davadan önceki olaylara ilişkin olduğu, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili; asıl davanın ve fer'î taleplerinin kabulü gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili; karşı davanın ve fer'î taleplerinin kabulü gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik varsa kusurun kimden kaynaklandığı, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına dava tarihinden karar tarihine kadar tedbir nafakasına hükmedilmesinin isabetli olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Anlaşmalı boşanma davasından feragat, anlaşmalı boşanma davasının niteliğinden dolayı feragat tarihinden önceki olayların affedildiği anlamına gelmeyeceği gibi, tüm dosya kapsamında bulunan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde özellikle davalı-karşı davacı erkeğin de kabulünde olduğu üzere, tarafların anlaşmalı boşanma davasından feragat ettikleri tarihten sonra, 2015 yılında kadın ile tarafların ortak çocukları telefon ile görüşürken erkeğin kadına hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği ve kadına fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı erkeğin, kadına ve ortak çocuklara süregelen şekilde şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği ve ortak çocukların eğitimlerine dahi katkıda bulunmayarak birlik görevlerini yerine getirmediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kadın tarafından açılan asıl boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle anlaşmalı boşanma davasından feragatin, feragat tarihinden önceki olaylar yönünden af sayıldığı kabul edilerek asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
3. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmemesi yönlerinden BOZULMASINA,
2. Davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ahmet'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Mualla'ya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Seydi Kahveci Çetin Durak Sevil Kartal Harun Can
ANLAŞMALI BOŞANMADAN FERAGAT EDİLMESİ DAVA TARİHİNDEN ÖNCEKİ OLAYLARIN AFFEDİLDİĞİ SONUCUNU DOĞURMAZ.
T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi
ESAS NO: KARAR NO:
2020/548 2020/1743
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
DAVA TÜRÜ : Boşanma
TEMYİZ EDEN : S.G.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, tedbir nafakasının miktarı ile davalı-davacı erkek yararına hükmedilen maddi tazminat yönlerinden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen karşılıklı boşanma davasında yerel mahkemece, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesiyle iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-davalı kadın yararına tazminatlara ve nafakalara hükmedilmiştir. Bu karara karşı davacı-davalı kadın tarafından tazminatların ve nafakaların miktarları, davalı-davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, davacı-davalı kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, daha önce kadın tarafından açılan ve feragat edilen anlaşmalı boşanma davasından sonra davalı-davacı erkekten kaynaklı yeni bir olay olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kararın gerekçesinin düzeltilmesine, davacı-davalı kadının manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davalı-davacı erkek yararına 7.500 TL maddi tazminata karar verilmiştir.
Feragat edilen dava münhasıran TMK'nın 166/3. maddesine dayalı olarak açılmışsa, anlaşmalı boşanma davasından feragat, dava tarihinden önceki olayların affedildiği sonucunu doğurmaz. O halde, taraflardan biri feragatle sonuçlanan anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıalara dayanarak herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Açılan davada anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaların da kusur belirlemesinde dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı-davalı kadın tarafından daha önce açılan ve feragat edilen dava, münhasıran TMK’nın 166/3 maddesine dayalı olarak açıldığına göre, anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaları affedildiği anlamına gelmeyeceğinden, bu hususun gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının İstek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 02.03.2020 (Pzt.)
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Sedat Demirtaş Çetin Durak Mehmet Kasım Çetin Harun Can
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4354
Karar No : 2024/2801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 14.02.2023
SAYISI : 2021/193 E., 2023/264 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 1983 yılında evlendiklerini, ergin iki kız çocuklarının bulunduğunu, tarafların 08.07.2002 yılında boşandıklarını ancak erkeğin her şeyi tekrar düzelteceğini ifade etmesinden sonra müvekkilinin son bir şans verdiğini, tarafların 27.10.2002 yılında tekrar evlendiğini, yapılan ikinci evlilikte ise sorunların kat kat arttığını, erkeğin müvekkil ve çocuklara şiddet uyguladığını, evden kovduğunu, hakaret, küfür ve tehdit ettiğini, hastalık derecesinde cimri olduğunu, çocukların eğitimine katkıda bulunmadığını, müvekkilinin hastalığı ile ilgilenmediğini, tarafların arasında uzun süredir bir cinsel birlikteliğin bulunmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların ortak ikametinin Aydın olduğunu, kadının özellikle ikametini İstanbul'a aldırarak davayı İstanbul'da açtığını, davanın öncelikle yetki yönünden reddine karar verilmesini ve dosyanın Aydın mahkemelerine gönderilmesini talep ettiği, kadının dava dilekçesindeki beyanlarını kabul etmediklerini, kadının psikolojik rahatsızlığı haricinde sürekli mutsuz, huzursuz en küçük sebeplerle tartışma çıkaran kavgaya çeviren sinirli ve asabi bir yapıda olduğunu, el yazısı ile yazdığı mektupta müvekkilinin iyi birisi olduğunu ve onu sevdiğini, müvekkil ile yaşlanmak istediğini yazdığını, ses kayıtlarındaki konuşmanın boşanma davası açılmadan 3 yıl öncesine ait olduğunu iddia ederek asıl davanın reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların evlilik birliğinin kendilerine yüklediği sorumlukları gereği gibi yerine getirmedikleri, erkeğin evlilik boyunca kadına ve ortak çocuklara şiddet uyguladığı, küfrettiği, kadının ise asabi bir yapıda olduğu, en küçük tartışmayı kavgaya çevirdiği, tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu taraflar yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebi ile tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında Aydın 2. Aile Mahkemesinin 2014/757 Esas, 2014/665 Karar sayılı dosyasında açılan anlaşmalı boşanma davasının yargılaması sonucunda, tarafların 17.10.2014 tarihli dilekçe ile barıştıklarını, bir arada yaşamaya karar verdiklerini, bu nedenle davadan feragat ettiklerini, tedbir nafakası talep etmediklerini beyan ettikleri gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ve karar 27.11.2014 tarihinde kesinleştiği, dava ve karşı dava dilekçeleri ile tarafların 2014-2015 yıllarından bu yana ayrı yaşadıklarını beyan ettikleri ve tanıkların da bu durumu doğruladığı, ayrıca tanık beyanlarında geçen olayların feragat ile sonuçlanan davadan önceki olaylara ilişkin olduğu, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili; asıl davanın ve fer'î taleplerinin kabulü gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili; karşı davanın ve fer'î taleplerinin kabulü gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik varsa kusurun kimden kaynaklandığı, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına dava tarihinden karar tarihine kadar tedbir nafakasına hükmedilmesinin isabetli olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Anlaşmalı boşanma davasından feragat, anlaşmalı boşanma davasının niteliğinden dolayı feragat tarihinden önceki olayların affedildiği anlamına gelmeyeceği gibi, tüm dosya kapsamında bulunan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde özellikle davalı-karşı davacı erkeğin de kabulünde olduğu üzere, tarafların anlaşmalı boşanma davasından feragat ettikleri tarihten sonra, 2015 yılında kadın ile tarafların ortak çocukları telefon ile görüşürken erkeğin kadına hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği ve kadına fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı erkeğin, kadına ve ortak çocuklara süregelen şekilde şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği ve ortak çocukların eğitimlerine dahi katkıda bulunmayarak birlik görevlerini yerine getirmediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kadın tarafından açılan asıl boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle anlaşmalı boşanma davasından feragatin, feragat tarihinden önceki olaylar yönünden af sayıldığı kabul edilerek asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
3. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmemesi yönlerinden BOZULMASINA,
2. Davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ahmet'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Mualla'ya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Seydi Kahveci Çetin Durak Sevil Kartal Harun Can