BAĞIMSIZ ÇALIŞAN AVUKATIN ALINAN AYLIK ÜCRETLERİ SERBEST MESLEK MAKBUZU KARŞILIĞINDA TAHSİL ETMESİNDE VEKALET İLİŞKİSİ OLUŞUR
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/(13)3-939
KARAR NO : 2021/1689
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2018
NUMARASI : 2018/38 - 2018/107
DAVACI : N.Ö.Y. vekili Av. S.K.Ö.
DAVALI : Sağlık Bakanlığına İzafeten Ankara İl Sağlık Müdürlüğü vekili Av. H.Ö.
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar her iki taraf vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapanan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili iş mahkemesine verdiği dava dilekçesinde; avukat olan müvekkilinin Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile aralarında 01.01.2006 tarihli sözleşmeyle hukukî danışmanlık ve avukatlık ilişkisi kurulduğunu, bu kapsamda altı yıl boyunca avukatlık görevini özenle yerine getirerek hastane adına dava ve işleri takip ettiğini, istenilen konularda hukukî mütalaa verdiğini, her ay hastane toplantılarına katıldığını, serbest meslek makbuzu kesilerek aylık ücretin alındığını ancak sonrasında 6225 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle hastane işletmesinin avukatlığının sağlık müdürlüğü avukatlarınca yerine getirileceği düzenlemesinin yürürlüğe girdiğini ve sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.391 TL kıdem tazminatı ile 4.932 TL ihbar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili, sözleşme ilişkisinin mevzuat değişikliği gereği sona erdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Ankara 5. İş Mahkemesinin 26.03.2013 tarihli, 2012/266 E., 2013/225 K. sayılı kararıyla taraflar arasında hizmet değil vekâlet sözleşmesi bulunduğu, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre davaya bakmakta görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
7. Görevsizlik kararı üzerine dosyanın tevzi edildiği Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli, 2013/578 E., 2014/234 K. sayılı kararı ile; davacının tam gün davalı işyerinde çalıştığı, sabahları davalı adına yürüttüğü işler nedeniyle duruşmada öğleden sonraları hastanede bulunduğu, serbest dava alıp yürütecek zamanı olmadığından ayrıca iş almasının mümkün olmadığı, davalının tek avukat olarak hastanenin hukukî ve danışmanlık işlerini yürüttüğü, taraflar arasında bu çerçevede hizmet sözleşmesinin bulunduğu, çalışılan süreye göre davacının hak ettiği kıdem tazminatına hak kazandığı, ihbar tazminatı isteminin ise haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 16.250,09TL kıdem tazminatının davalıdan tahsiline, şartları oluşmadığından ihbar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (kapanan) 13. Hukuk Dairesinin 26.05.2016 tarihli ve 2015/8448 E., 2016/13643 K. sayılı karar ile; “… 1- Davacı, yenilenen sözleşmeler ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti verdiğini, sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı talebi ile eldeki davayı açmıştır. Ankara 5. İş Mahkemesince davacının belirli süreli sözleşmeler yaptığı, kendine ait ayrı bir bürosunun olduğu, vergi kaydının bulunduğu, bu haliyle davacı ile davalı arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdi olmayıp, vekalet akdi ilişkisi olduğu, davanın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesince hükmün onanmasına karar verilmiştir.
O halde taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunmadığından hizmet sözleşmesi bulunmayan hallerde de kıdem ve ihbar tazminatı istenemeyeceğinden davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşünce ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2- Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. Mahkemenin 20.03.2018 tarihli ve 2018/38 E., 2018/107 K. sayılı karar ile; avukat olarak görev yapanların kendilerine ait ofislerinin olması hâlinde sözleşme ile bağlı olduğu işyerinde tam zamanlı çalışmadığından kıdem tazminatına hak kazanamayacaklarının başka hiçbir araştırma yapılmaksızın kabulü durumunda haricen dava almayan ve mesaisinin tamamını sözleşmeyle bağlı olduğu işyerine ayıran avukat çalışanlar açısından adaletsiz bir sonuca varılacağı, buna göre davacı ile davalı arasındaki sözleşme görünürde vekâlet sözleşmesi olsa da, hizmet sözleşmesinde işçinin genellikle işverene ait işyerinde çalıştığı, vekâlet sözleşmesinde ise vekilin kendine ait işyerinde de çalıştığı, iki sözleşmeyi ayırmada bu unsurun önemli olduğu, bu çalışmanın günün bütün saatleri için olması gerekmediği, avukatın günde birkaç saat dâhi olsa işverenin işyerinde çalışması, ücret ve iş görme gibi diğer koşulların da bulunması durumunda aradaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından taraflar arasındaki ilişkinin mahiyetinin hizmet sözleşmesi mi yoksa vekâlet sözleşmesi mi olduğu, buradan varılacak sonuca göre mahkemece davacı lehine kıdem tazminatı adı altında tazminata hükmedilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için öncelikle taraflar arasındaki hukukî ilişkinin niteliği belirlenerek davaya konu talebin mahiyetinin ortaya konulması, sonrasında bu talebin kabulünün mümkün olup olmadığının tartışılması gerekir.
14. Davacı avukat, davalı ile aralarında iş ilişkisi bulunduğunu ve sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek dosya kapsamında bulunan 27.12.2011 tarihli ihtarnameyle kıdem ve ihbar tazminatı olarak 21.000 TL tazminat yanında, hak edilen vekâlet ücretleri ve ücret farklarına karşılık 750.000 TL alacağının ödenmesini talep etmiştir. İhtarnameden sonuç alınamaması üzerine iş mahkemesine açılan eldeki davayla kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tazmini istenmiş, davanın açıldığı iş mahkemesi, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle davayı göreve ilişkin dava şartı yokluğundan reddetmiştir.
15. Gerçekten de davacı avukatın kendi bürosunun olması, bu yerde davalıya verdiği hizmet dışında şahsi çalışmalarına devam etme imkânını taşıması, davalıdan alınan aylık ücretlerin serbest meslek makbuzu karşılığında tahsil edilmesi, bizzat ya da tevkil yoluyla avukatlık görevini başka müvekkillere karşı da sürdürebilecek şekilde bağımsız olarak çalışması karşısında taraflar arasında 4857 sayılı İş Kanunu anlamında işçi-işveren ilişkisinin bulunmadığı açıktır. Eldeki davanın konusu olan ve İş Kanunu’nda düzenlenen kıdem tazminatı ise, işverence işçisine belli koşulların sağlanması hâlinde işyerinde çalıştığı süre boyunca kazandığı kıdeminin karşılığı olarak ödenen tazminattır ve bu tazminatın hak edilebilmesinin öncelikli koşulu İş Kanunu anlamında işçi olmaktır.
16. Taraflar arasında en sonuncusu 01.01.2011 tarihinde imzalanan ve dayanağını 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’ndan aldığı açıkça belirtilen sözleşmelerle vekâlet ilişkisi kurulmuş, avukat olan davacı bu vekâlet ilişkisi çerçevesinde davalı adına dava ve işleri takip ederek hukukî danışmanlık hizmeti vermiştir. Bu hâlde söz konusu vekâlet sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasında olan davacı ancak sözleşmeden kaynaklanan bir alacağı varsa onu talep edebilecektir. Ne var ki bu yöndeki bir talep somut olayda dava konusu edilmemiştir.
17. Hâl böyle olunca mahkemece kıdem tazminatı yönünden de davanın reddine karar verilmesine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma kararına uymak gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
18. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” atfı uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.12.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
BAĞIMSIZ ÇALIŞAN AVUKATIN ALINAN AYLIK ÜCRETLERİ SERBEST MESLEK MAKBUZU KARŞILIĞINDA TAHSİL ETMESİNDE VEKALET İLİŞKİSİ OLUŞUR
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/(13)3-939
KARAR NO : 2021/1689
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2018
NUMARASI : 2018/38 - 2018/107
DAVACI : N.Ö.Y. vekili Av. S.K.Ö.
DAVALI : Sağlık Bakanlığına İzafeten Ankara İl Sağlık Müdürlüğü vekili Av. H.Ö.
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar her iki taraf vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapanan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili iş mahkemesine verdiği dava dilekçesinde; avukat olan müvekkilinin Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile aralarında 01.01.2006 tarihli sözleşmeyle hukukî danışmanlık ve avukatlık ilişkisi kurulduğunu, bu kapsamda altı yıl boyunca avukatlık görevini özenle yerine getirerek hastane adına dava ve işleri takip ettiğini, istenilen konularda hukukî mütalaa verdiğini, her ay hastane toplantılarına katıldığını, serbest meslek makbuzu kesilerek aylık ücretin alındığını ancak sonrasında 6225 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle hastane işletmesinin avukatlığının sağlık müdürlüğü avukatlarınca yerine getirileceği düzenlemesinin yürürlüğe girdiğini ve sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.391 TL kıdem tazminatı ile 4.932 TL ihbar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili, sözleşme ilişkisinin mevzuat değişikliği gereği sona erdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Ankara 5. İş Mahkemesinin 26.03.2013 tarihli, 2012/266 E., 2013/225 K. sayılı kararıyla taraflar arasında hizmet değil vekâlet sözleşmesi bulunduğu, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre davaya bakmakta görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
7. Görevsizlik kararı üzerine dosyanın tevzi edildiği Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli, 2013/578 E., 2014/234 K. sayılı kararı ile; davacının tam gün davalı işyerinde çalıştığı, sabahları davalı adına yürüttüğü işler nedeniyle duruşmada öğleden sonraları hastanede bulunduğu, serbest dava alıp yürütecek zamanı olmadığından ayrıca iş almasının mümkün olmadığı, davalının tek avukat olarak hastanenin hukukî ve danışmanlık işlerini yürüttüğü, taraflar arasında bu çerçevede hizmet sözleşmesinin bulunduğu, çalışılan süreye göre davacının hak ettiği kıdem tazminatına hak kazandığı, ihbar tazminatı isteminin ise haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 16.250,09TL kıdem tazminatının davalıdan tahsiline, şartları oluşmadığından ihbar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (kapanan) 13. Hukuk Dairesinin 26.05.2016 tarihli ve 2015/8448 E., 2016/13643 K. sayılı karar ile; “… 1- Davacı, yenilenen sözleşmeler ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti verdiğini, sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı talebi ile eldeki davayı açmıştır. Ankara 5. İş Mahkemesince davacının belirli süreli sözleşmeler yaptığı, kendine ait ayrı bir bürosunun olduğu, vergi kaydının bulunduğu, bu haliyle davacı ile davalı arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdi olmayıp, vekalet akdi ilişkisi olduğu, davanın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesince hükmün onanmasına karar verilmiştir.
O halde taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunmadığından hizmet sözleşmesi bulunmayan hallerde de kıdem ve ihbar tazminatı istenemeyeceğinden davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşünce ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2- Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. Mahkemenin 20.03.2018 tarihli ve 2018/38 E., 2018/107 K. sayılı karar ile; avukat olarak görev yapanların kendilerine ait ofislerinin olması hâlinde sözleşme ile bağlı olduğu işyerinde tam zamanlı çalışmadığından kıdem tazminatına hak kazanamayacaklarının başka hiçbir araştırma yapılmaksızın kabulü durumunda haricen dava almayan ve mesaisinin tamamını sözleşmeyle bağlı olduğu işyerine ayıran avukat çalışanlar açısından adaletsiz bir sonuca varılacağı, buna göre davacı ile davalı arasındaki sözleşme görünürde vekâlet sözleşmesi olsa da, hizmet sözleşmesinde işçinin genellikle işverene ait işyerinde çalıştığı, vekâlet sözleşmesinde ise vekilin kendine ait işyerinde de çalıştığı, iki sözleşmeyi ayırmada bu unsurun önemli olduğu, bu çalışmanın günün bütün saatleri için olması gerekmediği, avukatın günde birkaç saat dâhi olsa işverenin işyerinde çalışması, ücret ve iş görme gibi diğer koşulların da bulunması durumunda aradaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından taraflar arasındaki ilişkinin mahiyetinin hizmet sözleşmesi mi yoksa vekâlet sözleşmesi mi olduğu, buradan varılacak sonuca göre mahkemece davacı lehine kıdem tazminatı adı altında tazminata hükmedilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için öncelikle taraflar arasındaki hukukî ilişkinin niteliği belirlenerek davaya konu talebin mahiyetinin ortaya konulması, sonrasında bu talebin kabulünün mümkün olup olmadığının tartışılması gerekir.
14. Davacı avukat, davalı ile aralarında iş ilişkisi bulunduğunu ve sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek dosya kapsamında bulunan 27.12.2011 tarihli ihtarnameyle kıdem ve ihbar tazminatı olarak 21.000 TL tazminat yanında, hak edilen vekâlet ücretleri ve ücret farklarına karşılık 750.000 TL alacağının ödenmesini talep etmiştir. İhtarnameden sonuç alınamaması üzerine iş mahkemesine açılan eldeki davayla kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tazmini istenmiş, davanın açıldığı iş mahkemesi, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle davayı göreve ilişkin dava şartı yokluğundan reddetmiştir.
15. Gerçekten de davacı avukatın kendi bürosunun olması, bu yerde davalıya verdiği hizmet dışında şahsi çalışmalarına devam etme imkânını taşıması, davalıdan alınan aylık ücretlerin serbest meslek makbuzu karşılığında tahsil edilmesi, bizzat ya da tevkil yoluyla avukatlık görevini başka müvekkillere karşı da sürdürebilecek şekilde bağımsız olarak çalışması karşısında taraflar arasında 4857 sayılı İş Kanunu anlamında işçi-işveren ilişkisinin bulunmadığı açıktır. Eldeki davanın konusu olan ve İş Kanunu’nda düzenlenen kıdem tazminatı ise, işverence işçisine belli koşulların sağlanması hâlinde işyerinde çalıştığı süre boyunca kazandığı kıdeminin karşılığı olarak ödenen tazminattır ve bu tazminatın hak edilebilmesinin öncelikli koşulu İş Kanunu anlamında işçi olmaktır.
16. Taraflar arasında en sonuncusu 01.01.2011 tarihinde imzalanan ve dayanağını 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’ndan aldığı açıkça belirtilen sözleşmelerle vekâlet ilişkisi kurulmuş, avukat olan davacı bu vekâlet ilişkisi çerçevesinde davalı adına dava ve işleri takip ederek hukukî danışmanlık hizmeti vermiştir. Bu hâlde söz konusu vekâlet sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasında olan davacı ancak sözleşmeden kaynaklanan bir alacağı varsa onu talep edebilecektir. Ne var ki bu yöndeki bir talep somut olayda dava konusu edilmemiştir.
17. Hâl böyle olunca mahkemece kıdem tazminatı yönünden de davanın reddine karar verilmesine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma kararına uymak gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
18. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” atfı uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.12.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.