KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BAŞKANLAR KURULUNUN UYUŞMAZLIĞIN HANGİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNİN KARARI DOĞRULTUSUNDA GİDERİLMESİ GEREKTİĞİ KONUSUNDA BİR GÖRÜŞ ORTAYA KOYMASI, İLGİLİ YASAL DÜZENLEMEYE AYKIRIDIR.

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2025/798
Karar No      : 2025/2008

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR

I. BAŞVURU

Başvurucular vekili dilekçesinde; tarafları ve konusu aynı olan dava dosyaları hakkında yapılan istinaf incelemeleri neticesinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2021/1954 Esas, 2024/887 Karar ve 2021/1951 Esas, 2024/886 Karar sayılı dosyalarında verilen kararlar ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2023/344 Esas, 2024/605 Karar sayılı dosyasında verilen karar arasında aykırılık bulunduğunu, Uşak 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/9 Esas, 2020/68 Karar sayılı dosyasında "ibraname" başlıklı belgenin geçersiz kabul edilerek ecrimisil isteminin kabulüne karar verildiğini, kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 2023/344 Esas, 2024/605 Karar sayılı kararı ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini; aynı belgenin Uşak 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/2 Esas, 2021/28 Karar sayılı dosyası ile 2020/19 Esas, 2021/29 Karar sayılı dosyalarına da delil olarak sunulduğunu, ancak Uşak 4. Asliye Mahkemesince anılan dava dosyalarında söz konusu ibranamenin geçerli olduğu kabul edilerek ecrimisil taleplerinin reddine karar verildiğini ve bu kararlara yönelik davacılar vekilinin istinaf başvurularının İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi'nin 2021/1954 Esas, 2024/887 Karar ve 2021/1951 Esas, 2024/886 Karar sayılı kararları ile esastan reddine karar verildiğini, aynı ibranameye ilişkin olarak iki farklı yorum ve birbirine aykırı kesin kararlar bulunmasının hukuk devleti, adil yargılanma, hukuka güven ilkeleri ile bağdaşmadığını belirterek, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi 2023/344 Esas, 2024/605 Karar sayılı kararının hukuka aykırı olması nedeniyle bozulması ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin yukarıda anılan kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun (5235 sayılı Kanun) 35. maddesi uyarınca ilgili Yargıtay Dairesine başvurulmasını istemiştir.

II. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

A. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 15.04.2024 Tarihli ve 2023/344 Esas, 2024/605 Karar Sayılı Kararı

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24 Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar ceza dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı tarafça dosyaya sunulan "ibraname" başlıklı belgeye sonradan ekleme yapılıp yapılmadığı hususunda bir tespit yapılamamış ise de ceza dosyası içeriği gözetildiğinde söz konusu belgede ecrimisil borcunun 18.06.2010 tarihi itibariyle sona erdiğinin belirtilmesine rağmen belgenin yaklaşık 5 ay sonra düzenlenmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve İlk Derece Mahkemesi kabulünün yerinde olduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

B. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 10.06.2024 Tarihli ve 2021/1951 Esas, 2024/886 Karar Sayılı Kararı ile 10.06.2024 Tarihli ve 2021/1954 Esas, 2024/887 Karar sayılı Kararı

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararlarıyla; davacılar vekilinin "ibraname" başlıklı belge altındaki imzaya itirazının bulunmadığı, imzasına itiraz edilmeyen belge içeriğinin aksinin bunu iddia eden tarafından ispat edilmesi gerektiği, davacılar vekilinin ibra ile ilgili bölümünün sonradan düzenlendiğini hukuken kabul edilebilir bir delille ispat edemediği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 132. maddesinde, borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borcun, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesi ile tamamen veya kısmen ortadan kaldırabileceğinin düzenlendiği, ibra sözleşmesinin geçersiz olduğunun ispatlanamadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 25.12.2024 tarihli ve 2024/18 Esas sayılı kararıyla; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 2023/344 Esas sayılı dosyasındaki uyuşmazlık ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2021/1954 Esas ve 2021/1951 Esas sayılı dosyalarındaki uyuşmazlıkların ecrimisil istemine ilişkin olduğu, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince ibranamenin geçersiz olduğu yönündeki iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesince ise ibranamenin sahte olduğunun ispatlandığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, her iki Daire arasında aynı olay nedeniyle verilmiş çelişkili kararların bulunduğu, Başkanlar Kurulu tarafından İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi görüşünün benimsendiği, ibranamenin gerçek olmadığının ileri süren tarafından ispatlanamadığı bu nedenle davanın reddine ilişkin kararın doğru olduğu, her iki Daire arasında uygulama birliği olmayıp görüş farklılığı olduğundan 5235 sayılı Kanun'un 35/3 maddesi uyarınca Yargıtay'a başvurulmasına karar verilmiştir.

IV. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

1. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kararları arasında 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 35. maddesi kapsamında uyuşmazlığın giderilmesinin mümkün olup olmadığı öncelikle ele alınmalıdır.

Bölge Adliye Mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı olan 5235 sayılı Kanunun "Başkanlar kurulunun görevleri" kenar başlıklı 35. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde yer alan düzenlemede, "Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek" Bölge Adliye Mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ile hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

Bölge Adliye Mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanunun 35. maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilerek Yargıtay'dan bu konuda bir karar verilmesi istenir. Uyuşmazlığın giderilmesinin gerekip gerekmediği veya hangi daire kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay ilgili hukuk dairesince verilir.

Uyuşmazlığın esasına yönelik değerlendirmeden önce, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Kanunun 35. maddesine dayanan taleplerle ilgili olarak dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verdiği sırada, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda veya ne şekilde giderilmesi gerektiğine yönelik görüş bildirip bildiremeyeceği üzerinde durulmalıdır. Anılan yasal düzenleme gözetildiğinde başkanlar kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırıdır. Aynı zamanda yargısal bir faaliyette bulunulması anlamına geleceğinden de yerinde değildir. Somut olayda; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca, Daire kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda giderilmesi gerektiğinin belirtilmesi isabetsiz olup eleştirilmesi gerekmiştir.

2. Diğer taraftan; 5235 sayılı Kanun ile bu Kanunda sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme hakkı, mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkan vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı halinde, Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.

Başvurunun bu açıklamalar ışığında değerlendirilmesine gelince;

Yukarıda özetlerine yer verilen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi ile 24. Hukuk Dairesince 5235 sayılı Kanun anlamında benzer olaylara ilişkin birbiri ile çelişir kararlar verildiği gözükmekte ise de bu çelişki; iddia ve savunma, dosya kapsamı, sunulan deliller ve dosyalardaki ispat durumu ile ilgilidir.

İspat, her bir dosya yönünden ayrı ayrı ele alınmalıdır. Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda, taraflarca dosyaya sunulan delillerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, deliller çerçevesinde iddia ile savunmanın ispat edilip edilemediği hususunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği muhakkaktır. Bazı dava dosyalarındaki delillerin farklılık göstermesi, benzer olaylarda dahi farklı sonuçlara ulaşılmasına neden olabilir. Bu durumda, ispata yönelik farklılıktan kaynaklanan uyuşmazlığın 5235 sayılı Kanun kapsamında giderilmesi mümkün değildir.

Öte yandan; Bölge Adliye Mahkemelerince, dosya kapsamında yer alan deliller ve somut olayın koşulları gözetilerek hüküm tesis edilmesi, bir diğer ifade ile somut olaya özgü nitelikte kararlar verilmesi durumunda, Bölge Adliye Mahkemeleri kararları arasında giderilmesi gereken bir uyuşmazlığın bulunduğundan söz edilemez. Yukarıda da ifade edildiği üzere uyuşmazlığın giderilmesi talebi, bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.

Bu bağlamda, uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu Bölge Adliye Mahkemeleri ve istinaf incelemesine esas İlk Derece Mahkemeleri kararları incelendiğinde; uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu dosyalarda, davacıların talebine konu ecrimisil dönemlerinin birbirinden farklı olduğu anlaşılmakla beraber, davalı tarafça sunulan "ibraname" başlıklı belgenin geçerli olup olmadığı noktasında delil ve ispat durumunun aynı olduğu ve buna rağmen farklı sonuca ulaşıldığı hususu karar içeriklerinden belirlenememektedir. Söz konusu belgenin geçerli olup olmadığının tespit edilebilmesi için tüm deliller ile birlikte dosya kapsamlarının değerlendirilmesi gerekmektedir ki bu durum ancak bir kanun yolu olan temyiz incelemesi ile mümkün olabilir.

Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi Dairelerinin farklı kararlarının, her somut olayın koşulları ve özellikle delil durumu gözetilerek tesis edilmiş olduğu, başvurucuların dilekçelerinde belirtmiş oldukları Bölge Adliye Mahkemesi Daireleri kararları arasında 5235 sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamında bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

3. Bunlarla beraber; başvurucular vekilinin başvuru dilekçesinin talep sonucunda, "İzmir BAM 1. HD'nin 2021/1954 E. 2024/887 K. Ve 2021/1951 E.2024/886 K. İle İzmir BAM 24. HD'nin 2023/344 E.2024/605 K. Sayılı kararları arasındaki aykırılık ve uyuşmazlığın giderilmesi amacı ile dosyanın temyiz incelemesi yapılması amacı ile 5235 sayılı Yasanın 35. maddesi doğrultusunda Yargıtay'a gönderilmesini ve bu doğrultuda İzmir BAM 24. HD'nin 2023/344 E, 2024/605 K. sayılı kararının bozulmasını" talep ettiği ve temyiz yoluna başvurma harcı ile temyiz karar harcı yatırdığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, başvurucular vekilinin söz konusu isteminin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 366/1. maddesi yollamasıyla 346. ve 352. maddeleri uyarınca incelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.

V. KARAR

1. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından 25.12.2024 tarihli ve 2024/18 Esas sayılı kararı ile iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,

2. Dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

3. "IV.Değerlendirme ve Gerekçe" bölümünün 3 numaralı bendinin gereğinin yapılması için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca kararın birer örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

14.04.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Başkan              Üye                   Üye                  Üye                     Üye 
Hikmet Onat       Ayşe Tartıcı       Suat Arslan      Cengiz Balıkçı     Mahmut Akgün
                           Çevikbaş

BİLGİ : “5235 sayılı Kanunun madde 35 hükmündeki kendi görüşleri ifadesinden, kurulun kararlar arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığı yönündeki görüşü anlaşılmalıdır” şeklindeki Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 04 Kasım 2024 tarihli kararı için bkz.

https://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/5235-sayili-kanunun-madde-35-hukmundeki-kendi-gorusleri-ifadesinden-kurulun-kararlar-arasinda-uyusmazlik-bulunup-bulunmadigi-yonundeki-gorusu-anlasilmalidir