KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BEDELİ TEMİNATTIR VEYA BEDELİ REHİNDİR İBARELERİNİ İÇERMEYEN VE TAHSİL MAKSADIYLA TEMLİK EDİLDİĞİNE DE DAİR KAYIT DÜŞÜLMEDİYSE ASIL OLAN TEMLİK CİROSUDUR.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/6070
Karar No      : 2024/2544

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 04.07.2022
SAYISI                                 : 2020/430 Esas, 2022/964 Karar

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilince yapılan başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin temlik eden bankadan 17.04.2017 tarihinde kullandığı 2.000.000,00 TL meblağlı ticari kredi karşılığında icra takibine dayanak 10.04.2017 tanzim 27.09.2018 vade tarihli 2.600.000,00 TL senedin teminat amaçlı olarak verildiğini, 17.08.2018 tarihine kadar düzenli olarak ödenen kredi taksitlerinin ekonomik kriz sebebiyle yaşanan sıkıntı üzerine ödemesinin gecikmesi sonucunda banka tarafından kredi alacağının tahsili için işbu senede dayalı olarak 1.691.184,88 TL bedel üzerinden müvekkilleri keşideci ve kefiller aleyhine dava konusu kambiyo senetlerine özgü icra takibinin başlatıldığını, müvekkillerinin takip dayanağı senedin tanzim tarihi olan 10.04.2017 tarihinde alacaklı ile arasında hiçbir nakit alışverişinin bulunmadığını, müvekkilinin sadece 2.000,000,00 TL tutarında kredi kullandığını ve bu tutarın müvekkilinin hesaplarına 17.04.2017 tarihinde intikal ettiği gözetildiğinde senedin tanzim tarihi itibarı ile ortada bir borç olmadığının anlaşılacağını, senetteki borç tutarının 2.600.000,000 TL'den 1.691.184,88 TL'ye nasıl düşürüldüğünün de açıklanması gerektiğini, müvekkillerinin söz konusu senede yönelik herhangi bir ödemede bulunulduğunun iddia edilmesi halinde arada oluşan 908.815,12 TL tutarındaki ödeme dekontunun davalı bankadan istenmesi gerektiğini, kredinin teminatı olarak verilen senedin ayrı bir takip konusu yapılamayacağını, davalı bankanın müvekkiline ait hiçbir hesabı kat etmeksizin takip konusu senedi protesto ettirmeksizin takibe koymasının yargılamayı gerektiren ve mevcut ise gerçek borcun tespitini imkansız hale getirdiğini, takipte senede dayalı olarak 1.691.184,88 TL talep edilmiş ise de bu tutarın nasıl hesaplandığının bilinmediğini, zira taraflar arasında taksitli ticari kredi dışında, BCH, çek kredisi, artı para gibi farklı hesaplar bulunduğunu ileri sürerek 27.09.2018 ödeme 10.04.2017 tanzim tarihli 2.600.000,00 TL'lik senetten dolayı takip konusu yapılan 1.691.184,28 TL'lik kısımdan dolayı senedin iptali ile kambiyo senetlerine özgü başlatılan icra takibinin iptaline ve bu senet sebebiyle müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafa icra takip toplamı ve iptali istenen bono bedeli üzerinden eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, senedin üzerinde teminat senedi ibaresi bulunmadığı gibi tahsil amacıyla verilen bir senet olduğunu, teminat senedi olduğunu iddia eden davacının yazılı delil sunması gerektiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, senedin ödeme aracı olarak verildiği değerlendirildiğinde dahi bu durumda davalıların borcunun bulunup bulunmadığının bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini, kaldı ki davacı tarafın müvekkili bankaya borcu bulunduğunu da inkâr etmediğini, senet illetten mücerret olup kredi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, takip için kat ihtarına gerek olmadığını savunarak davanın reddine, %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kambiyo senedine dayalı başlatılan icra takibi nedeniyle menfi tespit istemiyle açılan davada, dava konusu kambiyo senetlerine özgü icra takibine dayanak alacağın dayanağı bono üzerinde "bedeli nakden ahzolunmuştur" ibaresinin bulunduğu, buradan hareketle bononun nakit ödeme karşılığı düzenlendiği, bono bedelinin banka tarafından keşideciye nakden ödendiğinin kabulü gerektiği, tabi oldukları mevzuat gereği bankaların kredi ilişkisi dışında açıktan para vermelerinin mümkün olmadığı, şu durumda davaya konu bononun kredi ilişkisi kapsamında düzenlendiği, başka bir anlatımla davalı bankanın alacağının genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, davalı banka ile davacı Parantez Giyim Ltd. Şti. arasında 10.04.2017 tarihli ve 2.600.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi bulunmakta olup davacılar Erkan Şahiner ve Halil Şahiner'in aynı limitle sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıkları, sözleşmenin 31.1 inci maddesinde davalı bankaya sözleşmeden tek yanlı olarak dönme ve fesih yetkisi tanındığı, sözleşme hükmüne göre bankanın noter aracılığıyla vaya iadeli taahhütlü mektupla ya da her hangi bir bildirim ve ihtara gerek olmaksızın sözleşmeyi feshedebileceğinin düzenlendiği, alınan bilirkişi raporunda; davalı banka tarafından davacı Parantez Giyim Ltd. Şti.'ye nakdi krediler kullandırıldığı, davalı banka tarafından sunulan hesap hareket tablolarının incelenmesinde davacı bankanın takip tarihindeki asıl alacak tutarının (1.181.126,29 TL + 7.248,55 TL + 362,43 TL) = 1.188.737,27 TL olarak hesaplandığı, buna göre davacıların takip tarihi itibariyle borçlu olmadıkları tutarın; asıl alacak kısmından (1.691.184,88 TL-1.188.737,27 TL) = 502.447,61 TL, işlemiş faiz kısmından 3.614,04 TL, komisyon kısmından 1.507,34 TL olarak belirlendiği, davacılar tarafından işbu davadan sonra bankaya yapılan taksit ödemelerinin ise infaz aşamasında nazara alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra takip dosyasında 02.10.2018 takip tarihi itibariyle davacıların davalıya asıl alacak kısmından 502.447,61 TL, işlemiş faiz kısmından 3.614,04 TL, komisyon kısmından 1.507,34 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davadan sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında nazara alınmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı bankanın tahsilata yönelik diğer takip ve işbu dava akabinde müvekkillerine tebliğ ettiği Ankara 40. Noterliğinin 13.12.2018 tarih ve 43123 yevmiye sayılı KGF teminatlı kredilerin yapılandırılmasına dair çağrı ihtarının yapılan işlemin ne derece hukuka aykırı olduğunu gösterdiğini, bu çağrı ile 1.155.582,73 TL bakiye kredi borcunun hangi şartlarda yapılandırılacağına ilişkin bilgi verildiğini ve davalı bankanın bu kere de borcunun 1.155.582,73 TL olduğunu belirttiğini, davalı bankanın dava konusu senedi icra takip konusu yapmakla yargılamayı gerektiren tüm defileri saf dışı bırakmaya çalıştığını, aynı borcu farklı şekillerde iki kere tahsil etmeye yönelik işlemlerine devam ettiğini, müvekkillerine hesap kat ihtarının tebliğ edilmediğini ve temerrüt oluşmaksızın senede dayalı olarak icra takibinin başlatıldığını, takip borcunun gerçek kaynağı olan Genel Kredi Sözleşmesi takibe eklenmediği gibi dayanak olarak dahi gösterilmediğini, ortada karşılıklı mutabakat olmadığı halde müvekkiline ait kredinin kat edilmesinin mümkün olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekillerinin imzaladıkları sözleşme hakkında bilgilendirilmediklerini, tek tip sözleşme imzalamak zorunda kaldıklarını, davalı bankanın kötü niyetli davranarak müvekkillerinin gecikmiş borçları olmamasına rağmen icraya verdiğini ve ağır mağduriyetine yol açtığını, işbu senedin belirli kısımları sonradan doldurulmuş olup yapılacak bilirkişi incelemesinde bu hususun net bir şekilde anlaşılacağını, verilirken vade kısmının boş bırakıldığını, asıl borçlulara yönelik bir kat ihtarı olmadığı, müvekkillerince Aralık 2018 tarihi itibari ile tüm taksitlerin ödenmiş olduğu ve takip tarihinin Ekim 2018 olduğu gözönüne alındığında davalı bankanın müvekkil kefiller hakkında asıl borçluya temerrüt ihtarı göndermeksizin takip başlatamayacağını, bankanın basiretli bir tacir olarak bir müşterideki alacak rakamını tespit edememesinin mümkün olmadığını, takip tutarının yaklaşık 550.000,00 TL fazla gösterilmesinin müvekkilimin aşırı derecede mağdur olmasına yol açtığını ileri sürerek açıklanan bu ve re'sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu senetler üzerinde teminat senedi ibaresi yer almadığı gibi alınan bonoların tahsil amacı ile alındığını, davacı tarafın temlik öncesi alacaklı bankaya borçlu olduğunu, kredi bedellerinin kendisine ödendiğini, kredi borçlarını ödeyemediğini belirtmiş olmasına rağmen ve senede ilişkin herhangi bir ödeme ve imza inkârına dair itirazda bulunmamış olması karşısında davacıların işbu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, davanın bu sebeple öncelikle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekmekteyken belirtilen şekilde esastan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, menfi tespit davalarında dava tarihi itibariyle borçluluk ve bunun sonucu olarak haklılık durumunun saptanması gerektiğini, davacı tarafın temlik öncesi alacaklı bankaya borcu olduğunu inkâr etmediğini, ayrıca dava harcı takip tutarı olan 1.700.457,67 TL üzerinden yatırılması gerekirken 1.691.184,88 TL üzerinden yatırılmış olup eksik harç tamamlattırılmadan hüküm kurulduğunu, gerek senet münderecatı gerekse kredi sözleşmelerinde senedin teminat senedi olarak verildiğine dair hiçbir delil olmadığı halde teminat senedi iddiasının kabul edilemeyeceğini, senet üzerinde teminat senedi olduğunu gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığını, ciroda "rehin içindir" "bedeli teminattır" gibi açıklamalar bulunmadığı takdirde cironun temlik cirosu olduğunun kabulü gerektiğini, davacı tarafın tacir olduğunu, davacı yan kredilerinin kat edilmediğini ve senedin protesto edilmediğini ve kat ihtarı gönderilmeksizin ayrı bir takip konusu yapılamayacağını dava dilekçesinde ve aşamalarda beyan etmişse de senet illeten mücerret olup senedin kredi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki senette ciro olmayıp bu sebeple protesto olmasına gerek bulunmadığını, davacı tarafça senedin teminat senedi olduğuna dair yazılı bir belge sunulamadığını ve bu durumun ispat edilemediğini ileri sürerek açıklanan bu ve re'sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile senet keşidecisi şirket ile davalı banka arasında imzalanan 10.04.2017 tarihli 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesini, senede aval verenlerin müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, dava konusu bonoda "nakden" kaydının yer aldığı, bononun keşide edildiği 10.04.2017 tarihinden sonra davacı asıl borçlu şirkete 18.04.2017 tarihinde 2.000.000,00 TL tutarında nakdi kredi kullandırıldığı, lehtar banka tarafından davacı asıl borçlu şirkete verilen nakit karşılığı işbu bononun teminat amaçlı alındığı, bono keşidecisi davacı şirket ile banka arasında imzalanan 10.04.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinin 31.1 inci maddesinin verdiği yetkiye istinaden davalı bankanın işbu kredi sözleşmesinden doğan ve dava ve takip konusu bononun teminatını teşkil ettiği kredi alacağı hesabı kat edilmeksizin dava ve takip konusu bononun takibe konulabileceği kabul edilmiş ise de 09.10.2018 tarihinde işbu dava açıldıktan sonra davalı bankaca yargılama sırasında davacılara keşide olunan Beşiktaş 3. Noterliğinin 20.03.2019 tarihli ihtarnamesi ile dava konusu 20 taksitli ticari kredi sebebiyle 1.062.479,65 TL borcun bulunduğu diğer krediler sebebiyle de toplam 1.477.128,68 TL borç bulunduğu, kredi borcunun verilen iki günlük atıfet süresi içinde ödenmesi ihtar edilmek suretiyle kredi hesabı kat edilerek dava ve takip konusu kredinin ödenmesi için süresi verilmiş olmakla davalı bankanın esasen takip konusu bononun teminatını oluşturduğu kredi alacağı hesabı yönünden kredi sözleşmesinin 31.1 inci maddesindeki yetkisini kullanmaktan vazgeçtiğinin kabulü gerektiği, düzenlenen ek raporda yargılama sırasında davacı tarafa keşide ve tebliğ olunan kat ihtarnamesinde belirtilen dosyaya giren hesap hareketlerinde diğer krediler sebebiyle davacı asıl borçlu şirketin kredi borcununu sıfır olduğu, banka tarafından daha sonra sunulan hesap ekstrelerinde krediler sebebiyle şirket borçlu görülse de hesap hareketlerinin sunulmadığı, dolayısıyla sadece 2.000.000,00 TL olarak kullandırılan taksitli ticari kredi sebebiyle borçlu bulunduğu, bonoya dayalı alacağın takip tarihi olan 02.10.2018 tarihi itibarıyla muaccel hale gelmediği, takip tarihi itibariyle muaccel hale gelmeyen alacağın tahsili talep edilemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava ve takip konusu bononun, davacı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredinin teminatı olarak düzenlenip düzenlenmediği, davacıların takip konusu bono sebebiyle borçlu olup olmadıkları, takip tarihi itibarıyla talep edilebilir bir alacağın bulunup bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Sıkı şekil şartlarına tabi olan kambiyo senetleriyle ilgili 6102 sayılı Kanun'un 687 nci maddesinde düzenlemeler mevcuttur. Ciro ve türlerine ilişkin hükümlerde rehin cirosunun ne şekilde oluşacağı açıkça tarif edilmiştir. Buna göre ya “bedeli teminattır” veyahut “bedeli rehindir” ibarelerinden birini içermesi gerekmektedir. Bundan başka “tahsil” maksadıyla da temlik edildiğine dair bir kayıt düşülmediyse asıl olan “temlik” cirosudur. Bono özelinde gündeme gelen ciro ile ilgili 05.11.1969 gün ve 1969/6, 1969/7 Tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında da kanaat bu yöndedir. Aksi halin ise senetle ispatı gerekir. Bunun dışında keşideci, tarafı olmadığı lehtar olan şirketle banka arasındaki kredi sözleşmesine dayanarak örtülü rehin cirosu iddiasında bulunamayacağı gibi dosya kapsamında dava konusu senede ilişkin bir tevdi bordrosu da bulunmamaktadır.

Bu durumda davacı tarafın dava konusu senede ilişkin teminat vasfının ispat edemediği gözetilerek bononun tahsil maksadıyla temlik edildiği kabulü ile hüküm kurulması gerekirken bononun teminat vasfı bulunduğunun kabulü doğru olmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan V.       Üye                           Üye                    Üye                   Üye 
Ali Orhan         Dr. Orhan Sekmen    Mehmet Tunç     İsmail Yavuz     Döndü Deniz Bilir