KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BELEDİYEYE AİT ÖZEL HALK OTOBÜSLERİNİN VERDİĞİ ZARARLARA DAYALI TAZMİNAT İSTEMLERİ ADLİ YARGIDA GÖRÜLÜR.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2021/(17)4-486
KARAR NO   : 2021/1422

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 21/01/2021
NUMARASI                : 2020/302 - 2021/12
DAVACI                      : N.K. vekili Av. H.P.
DAVALI                      : İzmir Büyükşehir Belediyesi vekili Av. A.K.S.

1. Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:  

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi denetiminde toplu taşımacılık hizmeti veren davalı Izulaş A.Ş firmasına ait belediye otobüsünde şoförlük yapan davalı Erol T.'nin otobüs durağında yolcu indirip bindirmek için durakladığı esnada otobüsün basamaklarından aşağıya doğru inen müvekkili davacının inişini beklemeden, orta ve sağ dikiz aynası ile otobüsün kapı kısmını izleyerek yolcunun inişini kontrol etmeden aceleci davranıp hareket ettiğini ve müvekkilinin otobüsün basamaklarından yere düşerek yaralanmasına ve kalça kemiğinin kırılmasına sebebiyet verdiğini, tedavisi sonuç vermediğinden ikinci kez ameliyat olmak zorunda kalıp tıbbı işlemler için masraf yaptığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.560 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davanın idari yargının görev alanına girdiğini, diğer davalı şirketin ayrı bir tüzel kişiliğinin, yönetiminin ve bütçesinin bulunduğunu, aracın maliki ve işleteninin davalı şirket olduğunu, sürücü ile müvekkili arasında adam çalıştıran ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı İzulaş A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin şehir içi toplu ulaşım hizmetini görmekte olan İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı bir kamu tüzel kişisi olduğunu, kendilerine atfedilebilecek kusur bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

7. Davalı Erol T., usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.

Mahkeme Kararı:

 8. İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.04.2013 tarihli ve 2012/154 E., 2013/223 K. sayılı kararı ile; davalı Erol T.'nin araç şoförü ve diğer davalıların da araç maliki ve işleten olarak olay nedeniyle oluşan tazminattan sorumlu oldukları, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, davanın trafik kazasına bağlı olarak açılması nedeniyle yargı yolu itirazının da yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 7.437.50 TL maddi ve 3.000 TL manevi tazminatın 14.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 29.01.2015 tarihli ve 2013/13898 E., 2015/1197 K. sayılı kararı ile;

“… Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

1- Davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın temyiz itirazlarının incelenmesinde; yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re'sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediye kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 sayılı KTK.nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

Somut olayda, dava davalı İzutaş A.Ş.'ye işleten sıfatı ile açılmıştır. Davalı Belediye açısından açılan dava denetim görevinin ihmaline yani hizmet kusuruna dayandırıldığından davanın tam yargı davası olarak İdare mahkemesinde açılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.

2-Davalı Erol T. vekili ve davalı İzmir Ulaşım Hizmetlerive Mak San A.Ş. Vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, Davalı Erol T. vekili ve davalı İzmir Ulaşım Hizmetleri ve Mak. San. A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.10.2015 tarihli ve 2015/219 E., 2015/272 K. sayılı kararı ile direnme adı altında verilen karar, davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının temyizi üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 2020/17-323 E., 2020/536 K. sayılı kararı ile; mahkeme kararının usul yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

12. İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.01.2021 tarihli ve 2020/302 E., 2021/12 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun usul yönündeki bozma kararına uyularak önceki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

13. Direnme kararı süresi içinde davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın yargı yolu bakımından adli yargıda mı, yoksa idari yargıda mı çözümlenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

15. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Yargı yolu” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrası “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmünü, son fıkrası ise “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” düzenlemesini içermektedir.

16. Yargı yolu kavramı, açılan bir davanın o hukuk sistemine dâhil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Adli yargı ile idari yargı, eş söyleyişle hukuk mahkemeleri ile idare mahkemeleri arasındaki ilişki yargı yolu ilişkisidir. Bu münasebet kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen araştırılmalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1-b maddesi uyarınca da yargı yolunun caiz olması hususu dava şartı olarak sayılmıştır.

17. Mahkemelerin görev ve yetkileri ancak kanunla düzenlenebilir (Anayasa m 142, HMK m. 1). Adli yargı yolu kapsamına girip, hukuk mahkemelerinde görülmesi gerekli olan davalarda görev, genel olarak HMK ve 5235 sayılı Kanun’da düzenlenmiş, ticaret mahkemelerinin görevine ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) yer verilmiştir. Özel mahkemelerin görev ve yetkisi ise ilgili özel kanunlarında yer almıştır. Yargı yolu gibi, görev de kamu düzenine ilişkin bir husus olup re’sen araştırılır.

18. Karayolları Trafik Kanunu’nda da görev ve sorumluluğa ilişkin birtakım düzenlemeler bulunmaktadır. KTK’da hukukî sorumluluğa ilişkin düzenlemeler “Hukuki sorumluluk ve sigorta” başlıklı 8. kısımda 85 ve devamı maddelerinde yer almakta olup sorumlu olarak; motorlu araç işleteni ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi belirlenmiştir. Buna göre bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, “motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklardır”. Kanun’un 106. maddesinde ise, kamu kuruluşlarına ait araçların neden olduğu zararlara ilişkin sorumluluk da 85 ve devamı maddeleri gereğince işletenin hukukî sorumluluğuna ilişkin hükümlere tabi kılınmıştır. Görüldüğü gibi, özel hukuk ya da kamu hukuku kişisi olması fark etmeksizin KTK gereğince sorumluluk ancak motorlu araç işleteni ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi sıfatı ile sınırlı tutulmuştur.

19. Karayolları Trafik Kanunu’nun “Görevli ve yetkili mahkeme” başlıklı 110. maddesinin 1. fıkrasında ise aynen; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.

20. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 15/1-f maddesinde; “Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.” belediyenin ulaşım hizmetleri ile ilgili görevleri arasında sayılmıştır.

21. Kamu tüzel kişilerinin, kamu hizmetlerine ilişkin olmakla beraber özel hukuk kuralları altında, özel hukuk tüzel kişisi gibi yaptığı eylem ve işlemler ise özel hukuk alanına ilişkin olduğundan, bunlar idari eylem ve işlem olarak nitelendirilemezler. Kamu idare ve kurumlarının, kamu otoritesinin (egemenlik hakkının) bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan doğan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusu olduğu hâlde, özel hukuk tüzel kişisi olarak yürütülen faaliyetler sırasında meydana gelen zararlardan ötürü ilgili kamu tüzel kişisinin sorumluluğunun özel hukuk hükümleri ve ilkeleri uyarınca belirlenmesi gerekir.

22. Somut olayda kazaya karışan aracın özel halk otobüsü olarak faaliyet gösterdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Kısmen veya tamamen özelleştirmeyle kent içi ulaşımın özel kişilerin mülkiyetindeki otobüs veya midibüs gibi araçlarla yapılması hâlinde esasen toplu taşımacılık yetkisinin ilgili belediyeye ait olması, toplu taşımacılık hizmetinin ilgili belediye adına yapılmakta olması, halk otobüsü üzerinde ilgili belediyenin yazı ve ambleminin bulunması, belediyelerin bu özel halk otobüslerinin işletilmesi, denetlenmesi konusunda yetkili olması göz önüne alındığında bu motorlu araçların verdiği zararlar nedeniyle ilgili belediyenin de KTK'nın 85/I. maddesi gereğince sorumlulukları bulunmakta olduğundan davanın çözüm yeri adli yargıdır.

23. Hâl böyle olunca mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.

24. Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararı yerinde ve uygun bulunduğundan davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.11.2021 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.