KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BELİRSİZ ALACAK DAVASINDA BOZMADAN SONRA YENİ BİR BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASI DURUMUNDA TALEP ARTIRIM DİLEKÇESİ VERİLEBİLİR.

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/15199
Karar No      : 2023/17098

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Manisa 2. İş Mahkemesi
TARİHİ                                 : 23.06.2023
SAYISI                                 : 2019/201 E., 2023/527 K.

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 22 nci Hukuk Dairesince bozma kararı verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ziraat mühendisi olan müvekkilinin davalı Şirkete ait yem fabrikasında noter huzurunda imzalanan teknik sorumlu müdürlük sözleşmesi kapsamında teknik sorumlu müdür sıfatıyla 07.02.2011- 27.03.2013 tarihleri arasında çalıştığını, son ücretinin 5.500,00 TL ilave prim olarak belirlenmesine karşın ücretlerinin eksik ödendiğini, fazla çalışma ücretlerinin ise hiç ödenmediğini, davalı işverenden söz konusu ücret alacaklarını talep etmesi üzerine iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddiasının aksine iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın istifa etmek suretiyle kendisinin feshettiğini ve fesihten hemen sonra bir yem fabrikası kurduğunu, davacının işyerinde üst düzey yönetici olması nedeniyle fazla çalışma ücretinin kendisinin belirlediğini, ödenmeyen ücret alacağı bulunmadığını belirtilerek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.09.2015 tarihli 2014/259 Esas, 2015/203 Karar sayılı kararı ile; dosyaya ibraz edilen 31.07.2013 tarihli "ibraname" başlıklı belgede davacı tarafın iş sözleşmesini kendi isteği ile sonlandırdığı beyanının yer aldığı, ibranamenin altındaki imzanın davacı tarafça inkâr olunmadığı gibi bu ibranamenin imzalanması sırasında iradesinin fesada uğratıldığına dair herhangi bir iddianın ileri sürülmediği, dinlenilen davacı tanıklarınca davacının iş sözleşmesinin ne sebeple ve kim tarafından feshedildiği konusunda bilgilerinin olmadığının beyan edildiği, davalı tanığı A.Ü’nün davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını beyan ettiği, tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının iş sözleşmesinin istifası suretiyle sonlandığı kanaatine varıldığı, ancak feshin haklı veya haksız olmasının önemi olmaksızın davacının ödenmeyen ücret alacaklarının bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının reddi ile ücret, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 08.01.2019 tarihli, 2016/2754 Esas, 2019/127 Karar sayılı ilâmı ile; tarafların sair temyiz itirazları reddedilmek suretiyle, davacının ücreti konusunda ihtilaf bulunduğu, Mahkemece ücret araştırmasına gidilmediği, bilirkişi raporunda tanık anlatımları ve davacının yaptığı iş gözetilerek ücretin aylık net 5.000,00 TL ve bordrolarda göründüğü gibi brüt 2.194,90 TL olma ihtimallerine göre terditli hesaplamalar yapıldığını, ancak davacı tanıklarının ifade verdikleri tarihte davacının ortağı olduğu yem fabrikasında çalıştıkları, davalı tanığının ise hâlen davalı işyerinde çalışmasını sürdürdüğü bu nedenle salt tanık beyanlarına göre değerlendirme yapılmasının isabetli olmadığı, davacının işyerinde yaptığı iş, eğitimi, kıdemi, işyerinin büyüklüğü ve kapasitesi belirtilmek suretiyle alabileceği ücretin meslek odasından ve diğer ilgili Kuruluşlardan araştırılarak tespit edilmesi ve belirlenen ücrete göre davacının ücret alacaklarının hesap edilmesi gerektiği ve ziraat mühendisi olup davalı Şirkete ait yem fabrikasında teknik sorumlu müdür sıfatıyla çalışan davacının işyerinde üst düzey yönetici konumunda olup olmadığı, fazla çalışmasının nasıl belirlendiği, çalışma saatleri konusunda talimat alıp almadığının yeterince araştırılmadığının anlaşıldığı, buna göre taraf tanıklarının belirtilen hususlarda ayrıntılı beyanları alınarak anılan hususların tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre fazla çalışma ücreti talebi ile ilgili yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamına göre davacının davalı Şirket nezdinde 07.02.2011 tarihinde iş sözleşmesiyle çalışmaya başladığı, 23.07.2013 tarihinde davalı Şirketten ayrıldığı 31.07.2013 tarihinde davacı tarafından imzalanan ibraname içeriğinde davacının iş sözleşmesini kendi isteğiyle sonlandırdığı beyanının yer aldığını, ibranamenin altındaki imza davacı tarafça inkâr olunmadığı gibi bu ibranamenin imzalanması sırasında iradesinin fesada uğratıldığına dair herhangi bir iddianın da ileri sürülmediği, tanık anlatımlarıyla birlikte tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının iş sözleşmesinin istifa suretiyle sonlandığı, kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazanamadığı kanaatine varıldığı nitekim Yargıtay kararında bu yönde bir bozma gerekçesi bulunmadığı, taraflar arasındaki ücret ihtilafı yönünden bozma ilâmı gereğince emsal ücret araştırması yapılarak gelen yazı cevapları, Türkiye İstatistik Kurumu verisi, taraf tanıklarının bozma öncesinde ve bozma sonrasında alınan ifadeleri dikkate alınarak davacının son ücretinin net 5.000,00 TL olduğunun değerlendirildiği, davacının işyeri müdürü olarak çalışması nedeniyle üst düzey yöneticilik yaptığının ve kendi belirlediği zaman dilimlerinde çalıştığının anlaşıldığı belirtilerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti alacaklarının reddi gerektiği, davacının 28.02.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda hesaplanan tutarlar kadar ücret, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davacının talebi ile bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvurusunda; ücret seviyesinin açıkça hatalı ve eksik incelemeye dayalı belirlendiği, davacının kendi fazla çalışmasını belirleyemediği, iş sözleşmesinin davacı tarafından sonlandırıldığı kabul edilse dahi ücret alacaklarını alamadığından feshin haklı nedenle olduğunun gözetilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; ücret miktarı ile fazla çalışmanın ispatı, belirsiz alacak davasında davacıya talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için süre verilmesi gerekip gerekmediği noktalarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Belirsiz alacak davası" kenar başlıklı 107 nci maddesi şu şekildedir:

"(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.

(3) (Mülga:22/7/2020-7251/7 md.)"

3. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesini değiştiren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un (7251 sayılı Kanun) 7 nci maddesinin gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...

Uygulamada sorun yaşanan ve doktrinde de tartışılan konu, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu “an”ın tespitine yöneliktir, ikinci fıkrada yapılan değişiklikle, bu “an”ın, bir başka ifadeyle alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün hale geldiğinin tespiti mahkemece yapılacaktır. Hâkim, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin “mümkün olduğu anda” talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için davacıya iki haftalık kesin süre verecektir. Bu süre verme işlemi tahkikat aşaması sona ermeden yapılacaktır. Bu hüküm bölge adliye mahkemesince tahkikat yapıldığı hallerde de uygulanabilecektir. İsviçre hukukunda da kabul edilen genel görüş, hâkimin davacıya talebini belirlemesi için süre vermesi gerektiği yönündedir. Ayrıca 107 nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan ve davacının, davanın başında belirtmiş olduğu talebini “artırabileceğine” ilişkin hüküm, yapılan diğer değişikliğin zorunlu sonucu olarak davacının talebini tam ve kesin olarak “belirleyebileceği” şeklinde değiştirilmektedir. Aynı fıkraya eklenen son bir cümleyle, hâkim tarafından verilen kesin süreye rağmen alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmemesi durumunda davanın talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı açıkça hükme bağlanmaktadır.

..."

4. 4857 sayılı İş Kanun'un 5, 32, 41, 47 ve 63 üncü maddeleri.

5. Dairemizin 15.12.2021 tarihli ve 2021/12403 Esas, 2021/16585 Karar sayılı; 02.03.2022 tarihli ve 2022/1941 Esas, 2022/2780 Karar sayılı kararları.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Kararın İlgili Hukuk bölümünün (2) numaralı paragrafında da belirtildiği gibi belirsiz alacak davasında davacıya, alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilme hakkı tanınmaktadır.

3. 7251 sayılı Kanun'la 107 nci maddenin ikinci fıkrası yeniden düzenlenerek hâkim tarafından davacıya tahkikat sona ermeden talebini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesi öngörülmüştür. Bu Kanun ile maddede yapılan değişiklikler Dairemizce, şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hâle gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmiştir (9. HD, 2021/12403 E., 2021/16585 K.; 2022/1941 E., 2022/2780 K.). Ayrıca Kanun'un gerekçesinde de bu sürenin, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda hâkim tarafından verilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu sebeple, belirsiz alacak davasının şartlarını taşıyan bir davada Kanun'da belirtilen an hâkim tarafından resen gözetilmeli ve davacıya re'sen kesin süre verilmelidir. Davacının verilen süreye rağmen geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmemesi durumunda davanın, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı 107 nci maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinde düzenlenmiştir.

4. Somut uyuşmazlıkta; dava belirsiz alacak davası türünde açılmış olup, davacı vekilince bozmadan sonra yapılan yargılamada alınan 28.02.2022 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı 20.03.2022 tarihli dilekçe ile itirazda bulunularak, dosyanın yeni bir bilirkişiye gönderilmesi veya aynı bilirkişiden yeniden ek rapor alınmasına karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece 23.06.2023 tarihli celsede tarafların rapora karşı itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davacıya talep artırım dilekçesi sunması için süre verilmeden dava dilekçesindeki talep miktarının kabulüne karar verilmiş ise de karar, ilâmın İlgili Hukuk bölümünün (2) ve (3) numaralı paragraflarında belirtilen kanun hükmü ve gerekçesi karşısında yerinde değildir.

5. Mahkemece, belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı da dikkate alınmak suretiyle, davacıya 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan V.                    Üye                         Üye                            Üye                       Üye
Doç. Dr. Seracettin       Sultan Namazcı      Nevzat Karababa       Şehnaz Kırmaz     Hüseyin Sarıkamış
Göktaş