KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BORÇLUNUN ÖDEME İDDİASI CİRANTAYA YÖNELİK OLUP TAKİP ALACAKLISINA YÖNELİK ÖDEME İDDİASI BULUNMADIĞINDAN İİK 170/-a-son HÜKMÜ UYGULANAMAZ.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2022/12-74
Karar No       : 2023/565

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
TARİHİ                          : 20.09.2021
SAYISI                          : 2021/856 E., 2021/1185 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 31.03.2021 tarihli ve 2020/8824 Esas,
                                         2021/3485 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki kambiyo şikâyeti isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikâyetin kabulü ile takibin durdurulmasına, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararın alacaklı vekili ve katılma yoluyla borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince borçlu vekilinin istinaf başvurusunun reddine, alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak şikâyetin kabulü ile takibin iptaline, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı alacaklı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. TALEP

Şikâyetçi borçlu vekili; müvekkili aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibin hukuka aykırı olduğunu, takibe dayanak çeklerin karşılığının müvekkili tarafından icra takibi başlamadan aylar önce ödendiğini, buna rağmen takibe dayanak çeklerin müvekkiline teslim edilmeyerek aleyhine icra takibi başlatılmasının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, takibin geçici olarak durdurulmasına, itfa nedeniyle iptaline ve takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Alacaklı vekili; şikâyetçinin takip ehliyetinin bulunmadığını, borçlunun takibe dayanak çeklerde lehdar ve ciranta olup çeklerin keşidecisinin ise Murat Ö. olduğunu, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine müvekkilinin tahsil amacı ile çekleri 30.11.2015 tarihinde yazdırdığını, çekleri ödeme gününde elinde bulunduran yetkili son hamilin müvekkili olduğunu, şikâyet dilekçesinde çek bedelinin keşideci Murat Ö. adına ödendiğinden bahsedildiğini, buna göre borçlu adına yapılan herhangi bir ödeme olmadığı sonucunun ortaya çıktığını, takibe dayanak çeklerde lehtar/ciranta konumunda bulunan borçlunun şikâyette bulunmayacağını, borçlunun çeklerin keşidecisi Murat Ö. ile olan ilişkisini veya Murat Ö. ile önceki ciranta olan M. Orman Ürünleri Mobilya İnş. Taah. Tekstil San. ve Tic. A.Ş. (M. Orman Ürünleri A.Ş.) arasındaki def’îleri müvekkiline karşı ileri sürmesinin mümkün olmadığını, çekin müvekkilinde olduğu banka kayıtları ile sabitken ödemenin ciranta M. Orman Ürünleri A.Ş. ve bu firmanın talimatı ile 10.000 TL’lik kısmının ciranta olmayan E. Yapı Mobilya Orman Ürünleri Ltd. Şti.’ne yapılmasında iyiniyet aranmayacağını, ispat külfeti borçluda olmasına rağmen bu yükümlülüğünün yerine getirilmediğini savunarak, kötüniyetli borçlu hakkında tazminata hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.07.2020 tarihli ve 2019/167 Esas, 2020/155 Karar sayılı kararı ile; takibe dayanak çekin incelenmesinde alacaklı bankanın cirosuna rastlanılmadığı, mevcut durum itibarı ile çekin bankaya M. Orman Ürünleri A.Ş. tarafından ibraz edildiğinin anlaşıldığı, çeki elinde bulunduran bankanın yetkili hamil sayılabilmesi için kendisine yapılmış bir cironun bulunması gerektiği, kendisine ciro yapılmadan elinde bulunduran kişinin yetkili hamil sayılamayacağı, banka tarafından sadece ilgili çeke istinaden “karşılıksızdır” işlemlerinin gerçekleştirildiği, bankaya son hamil tarafından yapılmış bir ciro bulunmadığından ciro silsilesinde kopukluk oluştuğu ve alacaklının yetkili hamil sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile icra takibinin durdurulmasına, kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2020 tarihli ve 2020/867 Esas, 2020/891 Karar sayılı kararı ile; somut olayda alacaklı bankanın takip dayanağı çeklerin ibrazı anında ciro silsilesi içerisinde yer almadığı, çeklerde ibraz kaşesi öncesinde M. Orman Ürünleri A.Ş’nin cirosu olup, ibraz sonrasında bahsi geçen şirket tarafından yapılmış bir cironun da bulunmadığı, bu durumda çekin bankaya ibrazından sonra yapılmış ve alacağın temliki hükümlerini doğuracak bir ciro bulunmadığından takibi yapan bankanın yetkili hamil olduğundan bahsedilemeyeceği, yetkili hamil olmayan alacaklının takip dayanağı çekler uyarınca kambiyo hukuku mucibince takip yapma hakkına sahip olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikâyetin kabulü ile takibin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 170/a maddesi uyarınca borçlu Gökhan Semiz yönünden iptaline, 2004 sayılı Kanun'un 170/a maddesinde tazminat hususu düzenlenmediğinden davacı (borçlu) vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"... Takibe konu belgede alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip olmaması, İİK'nun 170/a maddesi hükmü gereğince takibin iptali sebebi ise de, aynı maddenin son fıkrası uyarınca; her ne suretle olursa olsun borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise, icra mahkemesi yukarıda belirtilen sebebe dayanarak İİK'nun 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar veremez.

Somut olayda, borçlu, itiraz dilekçesinde takip konusu çeklere ilişkin borcun takip öncesinde kendisinden sonra gelen ciranta M. Orman Ürünleri İnşaat Ticaret Anonim Şirketi' ne ödendiğini belirtmek suretiyle borcun varlığını kabul etmiştir. Bu durumda borç kabul edildiğinden alacaklının yetkili hamil olmadığından bahisle takibin iptaline karar verilemez.

Kabule göre de, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2/A. bendinde borçlu olarak Gökçe S. yerine Gökhan Semiz yazılması da yerinde değildir.

O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun dava dilekçesinde ödeme iddiası olduğundan, İİK md.170/a-son gereğince yetkili hamil olmadığından bahisle takibin iptal edilemeyeceği gözetilerek borçlunun ödeme iddiası yöntemince incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir…" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; icra takibi yapan Türkiye Halk Bankası A.Ş'nin çekin yetkili hamili sayılamayacağının ortada olduğu, şikâyet dilekçesi içeriğinde yer alan ödeme iddiasının takip alacaklısı Türkiye Halk Bankası A.Ş'ye yönelik olmayıp kendisinden sonra gelen ciranta konumunda bulunan M. Orman Ürünleri A.Ş'ye yönelik olduğu, nitekim borçlu vekilince de bu hususa değinilerek ödeme iddiasına ilişkin belgelerin dosyaya ibraz edildiği, takip borçlusu Gökçe S.'in takip alacaklısı Türkiye Halk Bankası A.Ş'ye yönelik bir ödeme iddiası bulunmadığı gibi takip alacaklısı ile aralarında bir borç ilişkisinin varlığının kabulüne yönelik açık bir ikrarının da bulunmadığı, bu hâliyle takip alacaklısı ile aralarındaki borç ilişkisinin kabulünden söz edilemeyeceği, somut olayda 2004 sayılı Kanun'un 170/a-son maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde alacaklı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Alacaklı vekili; şikâyetçi tarafından işlem şikâyeti talebinde bulunulduğu hâlde İlk Derece Mahkemesince icra takibinin durdurulmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, şikâyetçinin takip ehliyetinin bulunmadığını, takibe dayanak çeklerde lehdar/ciranta konumunda bulunan şikâyetçinin söz konusu çekler hakkında şikâyette bulunamayacağını, takip ehliyeti bulunmayan borçlu yönünden şikâyetin usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, çeklerin müvekkiline ciro silsilesi içerisinde geçtiğini ve müvekkilinin yasal ve iyiniyetli hamil konumunda olduğunu, borçlunun çeklerin keşidecisi Murat Ö. ile olan ilişkisini veya Murat Ö. ile önceki ciranta olan M. Orman Ürünleri A.Ş. arasındaki def’îleri müvekkiline karşı ileri sürmesinin mümkün olmadığını, çekin keşidecisi Murat Ö. tarafından ileri sürülmesi mümkün olan ödeme def'îni keşideci adına cirantanın ileri süremeyeceğini, çekin müvekkilinde olduğu banka kayıtları ile sabit iken ödemenin müvekkilinin borçlusu olan firmaya yapıldığını, ispat külfeti borçluda olmasına rağmen bu yükümlülüğü yerine getirmediğini, kötüniyetli borçlu hakkında tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda borçlunun icra takibine dayanak çeklere ilişkin borcun takip öncesinde kendisinden sonra gelen ciranta olan M. Orman Ürünleri A.Ş’ye ödendiği şeklindeki beyanı ve 2004 sayılı Kanun’un 170/a-son maddesi gözetildiğinde alacaklının yetkili hamil olmadığı gerekçesiyle aynı maddenin ikinci fıkrasına göre takibin iptaline karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1.2004 sayılı Kanun'un 170/a maddesi.

2. Değerlendirme

1. 2004 sayılı Kanun’un 167 inci maddesine göre takip talebini alan icra müdürü aynı Kanun’un 168 inci maddesine göre alacaklının kambiyo senedinin aslını (ve gerekli ise ödememe protestosunu) takip talebine eklediğini, senedin kambiyo senedi olduğunu, alacaklının kambiyo senedinin yetkili hamili olduğunu, kambiyo senedinin borçlusu olan kişiye karşı takip yaptığını ve takip konusunun poliçe veya bono olması hâlinde poliçenin veya bononun vadesinin geldiğini tespit ederse (görürse), borçluya hemen kambiyo senetlerine özgü haciz (10 örnek nolu) ödeme emri gönderir.

2. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapan alacaklı, kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip olmadığı, özellikle alacaklının kambiyo senedinin yetkili hamili olmadığı, kambiyo senedinin borçlusu olmayan kişiye karşı takip yaptığı veya protesto çekmesi gereken hâllerde protesto çekmediği (veya takip konusu çeki süresinde muhatap bankaya veya bir takas odasına ibraz etmediği) hâlde, icra müdürü takip talebini kabul ederek borçluya kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna ilişkin (10 örnek) ödeme emri gönderirse, borçlu, beş gün içinde icra mahkemesine şikâyette bulunarak, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin iptalini sağlayabilir (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İkinci Baskı, Ankara, 2013, s. 810).

3. 2004 sayılı Kanun’un 168 inci maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendi ile 169 uncu maddesine göre borçlu borca itirazını (ödeme emrinin tebliğinden itibaren) beş gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirebilir.

4. 2004 sayılı Kanun'un 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikâyet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takibi iptal edebilir. Ancak 2004 sayılı Kanun'un 170/a maddesinin son fıkrasına göre her ne suretle olursa olsun imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. Başka bir anlatımla borçlu imzaya itirazını geri almış veya borcu kısmen veya tamamen kabul etmiş ise, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğinde olmasa veya alacaklı kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip olmasa bile icra mahkemesi 2004 sayılı Kanun'un 170/a maddesine göre şikâyet üzerine veya re'sen takibin iptaline karar veremez.

5. Uyuşmazlığın çözümü bakımından emre yazılı çeklerin devri ile şahsi def'îlere ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.

6. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 788 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca emre yazılı çekler (tam veya beyaz) ciro ve teslim yoluyla üçüncü kişiye devredilebilir. Çekin cirosunda lehine ciro yapılan kimsenin gösterilmesi zorunlu olmayıp, ciro sadece cirantanın imzasından ibaret de olabilir. Bu tür ciroya 6102 sayılı Kanun'un 818 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi atfıyla uygulanması gereken aynı Kanun’un 683 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca beyaz ciro denmekte olup, temlik cirosu hükmünde kabul edilir. Ciro şerhinde aksine bir kayıt yok ise ya da sadece "bedelini ödeyiniz" şeklinde bir kayıt bulunuyorsa yapılan ciro temlik cirosu hükmündedir. Temlik cirosunun temlik, teminat ve teşhis fonksiyonu vardır. 6102 sayılı Kanun'un 818 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi atfıyla uygulanması gereken aynı Kanun’un 684 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre temlik cirosunun teminat fonksiyonu nedeniyle ciro ve teslim ile çekten doğan bütün haklar ciro edilen kişiye geçer.

7. Şahsi def'îler, emre yazılı senetlerdeki borç taahhüdünün objektif mevcudiyetine hiçbir etkisi olmayan borçlunun belli bir alacaklı ile arasındaki hukuki münasebetten doğan def’îlerdir. Bu mahiyetleri dolayısı ile de sadece doğrudan doğruya ilişkileri bulunan kişiler arasında dermeyan olunabilir. 6102 sayılı Kanun'un 818 inci maddesinin göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 687 nci maddesi kapsamında çekten dolayı kendisine başvurulan kişi şahsi def'îleri ancak hamilin çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olmasına bağlı olarak ileri sürebilir.

8. Somut olayda takip dayanağı üç adet çekin keşideci Murat Ö. tarafından G. DEKOR-Gökçe S. emrine düzenlediği, lehtarın cirosu ile çeklerin M. Orman Ürünleri A.Ş'ye geçmesi üzerine bu şirketin çekleri muhatap banka olan Türkiye Halk Bankası A.Ş'nin Tosya Şubesine ibraz ettiği görülmüştür.

9. Eldeki şikâyet konusu icra takip dosyasında Türkiye Halk Bankası A.Ş., lehdar Gökçe S. ve keşideci Murat Ö. hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatmış, borçlu Gökçe S. vekili ise çeklerin karşılıklarının müvekkili tarafından kendisinden sonra gelen ciranta konumunda olan M. Orman Ürünleri A.Ş'ye ödendiğini ileri sürerek yasal süresinde borca itirazda bulunmuştur.

10. Borçlunun ödeme iddiası ciranta M. Orman Ürünleri A.Ş'ye yönelik olup takip alacaklısı Bankaya yönelik bir ödeme iddiası bulunmadığı gibi borçlunun alacaklı Banka ile aralarında bir borç ilişkisinin varlığının kabulüne yönelik açık bir ikrarı da yoktur. Bu durumda alacaklı ile aralarındaki borç ilişkisinin kabulünden söz edilmeyeceğinden 2004 sayılı Kanun'un 170/a-son maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağı açıktır.

11. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan hususlara değinilerek verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

12. Ne var ki, alacaklı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Direnme uygun bulunduğundan alacaklı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.