BOŞANMA DAVA TARİHİNDEN SONRA ÜÇÜNCÜ KİŞİYE SATIŞ TMK 229. MADDESİ KAPSAMINDA EKLENECEK DEĞER SAYILAMAZ.
T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi
ESAS NO: KARAR NO:
2021/5633 2022/3253
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Somut olayda, ilk derece mahkemesince, erkek eşin davalı 3. kişiye yaptığı satışın gerçek satış olduğu, TMK 241. maddesi gereğince katılma alacağı davasının davalıya ihbar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafın istinaf etmesi üzerine bölge adliye mahkemesince de davalı 3. kişi tarafından bedeli ödenerek taşınmazın satın alındığı ve devir işleminin katılma alacağını azaltma amacı taşımadığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verildiği, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacağa ilişkin olarak erkek eşe karşı açılan Afyonkarahisar Aile Mahkemesinin 2014/982 E. 2016/826 K. sayılı dava dosyasında ‘Afyonkarahisar Merkez Ö. Mahallesi 865 Ada 944 Parsel C Blok 1 Numaralı Bağımsız Bölümün değerinin 98.270,75 TL, B Blok 14 Numaralı Bağımsız Bölümün değerinin 83.797,72 TL ve Dinar İlçesi A.'de bulunan 301 ve 303 parsel sayılı taşınmazların değerinin ise 46.735,00 TL olarak belirlendiği, belirlenen bu üç değerinin toplamda 228.803,47 TL olduğu anlaşılmakla, yapılan değer tespitine göre toplam değeri 228.803,47 TL olan taşınmaz değerlerinin yarı oranındaki katılma alacağı miktarının 114.401,73 TL olduğu, ancak davacı vekilinin ıslah ettiği miktar ve taleple bağlı olmak üzere 111.791,04 TL katılma alacağının olduğu’ gerekçesiyle alacağın tahsiline karar verildiği, tasfiyeye konu taşınmazlardan sadece 865 Ada 944 Parsel C Blok 1 Numaralı Bağımsız Bölümün davalı Mustafa A.’ye boşanma dava tarihinden (20.03.2014) sonra 26.11.2014 tarihinde satıldığı, 865 Ada 944 Parsel B Blok 14 Numaralı Bağımsız Bölümün de dava dışı 3. kişi Asım K.’ye boşanma dava tarihinden (20.03.2014) sonra 01.10.2015 tarihinde satıldığı, tasfiyeye konu diğer iki taşınmazın erkek eş adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, TMK 241. maddesi gereğince eksik kalan katılma alacağının 3. kişiden tahsili isteğine ilişkindir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" göz önünde bulundurulur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir. Mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir. Tasfiye sırasında borçlu eşin mal varlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine TMK'nin 241. maddesine göre eksik kalan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabilecektir.
Öncelikle TMK 241. maddesi gereğince açılacak alacak davalarında tasfiyeye konu malvarlığı TMK 229. maddesi gereğince eklenecek değer olması, diğer bir deyişle, tasfiyeye konu malvarlığının mal rejiminin devamı sırasında 3. kişiye devri gerekir. Somut olayda davalı 3. kişiye satış boşanma dava tarihinden sonra, yani mal rejimi sona erdikten sonra devredilmiş olup, TMK 229. maddesi gereğince eklenecek değer değildir. Diğer yandan, TMK 241. maddesi gereğince açılacak alacak davalarında, kazandırma veya devirden yararlandığı malvarlığı nedeniyle belirlenen alacağın eksik kalan miktarıyla sınırlı olarak 3. kişinin sorumluluğu bulunmakta olup, davalı 3. kişinin devralmadığı malvarlığı nedeniyle de hükmedilen katılma alacağından 3. kişinin sorumluluğu olmaz.
O halde, mahkemece, davanın davalı 3. kişinin devraldığı taşınmazın TMK 229. maddesi gereğince eklenecek değer olmadığı ve kazandırma veya devirden yararlanmadığı malvarlığı nedeniyle de TMK 241. maddesi gereğince sorumlu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi doğru değilse de ret kararı sonuç itibari ile doğru olduğundan, gerekçenin düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. (HMK m. 370/4)
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle gerekçe düzeltilmek suretiyle ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 04.04.2022 (Pzt.)
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Rıza Sarıtaş Seydi Kahveci Çetin Durak Harun Can
İÇTİHAT YORUMU : “Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesinden sonra edinilmiş mallara ilişkin yapılacak tasarruflar, eklenecek değer olarak değerlendirilmemekle birlikte doktrindeki görüşe göre, böyle bir durumda tasarruf konusu malın, mal rejiminin tasfiyesi anında mevcutmuş gibi hesaba katılması gerektiği belirtilmiştir. Nitekim, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi de, doktrinde belirtilen bu yerinde görüşü benimsemiştir.” (KARAMERCAN, Fatih, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Eşin Üçüncü Kişilere Karşı Dava Hakkı (TMK m. 229, 241), Güncellenmiş 3. Baskı, Ankara, 2022, s. 49, 50)
“İlk bakışta aleyhine tasarruf işlemi yapılan eşin hakkı korunmamış gibi gözükse de böyle bir durumda tasarruf konusu mal, mal rejiminin tasfiyesinde mevcutmuş gibi değerlendirileceği için başka bir ifadeyle, tasarruf konusu malın, mal rejiminin tasfiyesi davasındaki karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri esas alınacağından aleyhine tasarruf işlemi yapılan eşin hakkı herhangi bir şekilde zedelenmemiş olacaktır. Ayrıca, mal rejiminin sona ermesinden sonra edinilmiş mala ilişkin yapılan devirlerde, katılma alacağını azaltma kastını da aramaya gerek yoktur. Nitekim, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi de aynı görüştedir.” (KARAMERCAN, s. 49 dn. 128)
BOŞANMA DAVA TARİHİNDEN SONRA ÜÇÜNCÜ KİŞİYE SATIŞ TMK 229. MADDESİ KAPSAMINDA EKLENECEK DEĞER SAYILAMAZ.
T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi
ESAS NO: KARAR NO:
2021/5633 2022/3253
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Somut olayda, ilk derece mahkemesince, erkek eşin davalı 3. kişiye yaptığı satışın gerçek satış olduğu, TMK 241. maddesi gereğince katılma alacağı davasının davalıya ihbar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafın istinaf etmesi üzerine bölge adliye mahkemesince de davalı 3. kişi tarafından bedeli ödenerek taşınmazın satın alındığı ve devir işleminin katılma alacağını azaltma amacı taşımadığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verildiği, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacağa ilişkin olarak erkek eşe karşı açılan Afyonkarahisar Aile Mahkemesinin 2014/982 E. 2016/826 K. sayılı dava dosyasında ‘Afyonkarahisar Merkez Ö. Mahallesi 865 Ada 944 Parsel C Blok 1 Numaralı Bağımsız Bölümün değerinin 98.270,75 TL, B Blok 14 Numaralı Bağımsız Bölümün değerinin 83.797,72 TL ve Dinar İlçesi A.'de bulunan 301 ve 303 parsel sayılı taşınmazların değerinin ise 46.735,00 TL olarak belirlendiği, belirlenen bu üç değerinin toplamda 228.803,47 TL olduğu anlaşılmakla, yapılan değer tespitine göre toplam değeri 228.803,47 TL olan taşınmaz değerlerinin yarı oranındaki katılma alacağı miktarının 114.401,73 TL olduğu, ancak davacı vekilinin ıslah ettiği miktar ve taleple bağlı olmak üzere 111.791,04 TL katılma alacağının olduğu’ gerekçesiyle alacağın tahsiline karar verildiği, tasfiyeye konu taşınmazlardan sadece 865 Ada 944 Parsel C Blok 1 Numaralı Bağımsız Bölümün davalı Mustafa A.’ye boşanma dava tarihinden (20.03.2014) sonra 26.11.2014 tarihinde satıldığı, 865 Ada 944 Parsel B Blok 14 Numaralı Bağımsız Bölümün de dava dışı 3. kişi Asım K.’ye boşanma dava tarihinden (20.03.2014) sonra 01.10.2015 tarihinde satıldığı, tasfiyeye konu diğer iki taşınmazın erkek eş adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, TMK 241. maddesi gereğince eksik kalan katılma alacağının 3. kişiden tahsili isteğine ilişkindir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" göz önünde bulundurulur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir. Mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir. Tasfiye sırasında borçlu eşin mal varlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine TMK'nin 241. maddesine göre eksik kalan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabilecektir.
Öncelikle TMK 241. maddesi gereğince açılacak alacak davalarında tasfiyeye konu malvarlığı TMK 229. maddesi gereğince eklenecek değer olması, diğer bir deyişle, tasfiyeye konu malvarlığının mal rejiminin devamı sırasında 3. kişiye devri gerekir. Somut olayda davalı 3. kişiye satış boşanma dava tarihinden sonra, yani mal rejimi sona erdikten sonra devredilmiş olup, TMK 229. maddesi gereğince eklenecek değer değildir. Diğer yandan, TMK 241. maddesi gereğince açılacak alacak davalarında, kazandırma veya devirden yararlandığı malvarlığı nedeniyle belirlenen alacağın eksik kalan miktarıyla sınırlı olarak 3. kişinin sorumluluğu bulunmakta olup, davalı 3. kişinin devralmadığı malvarlığı nedeniyle de hükmedilen katılma alacağından 3. kişinin sorumluluğu olmaz.
O halde, mahkemece, davanın davalı 3. kişinin devraldığı taşınmazın TMK 229. maddesi gereğince eklenecek değer olmadığı ve kazandırma veya devirden yararlanmadığı malvarlığı nedeniyle de TMK 241. maddesi gereğince sorumlu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi doğru değilse de ret kararı sonuç itibari ile doğru olduğundan, gerekçenin düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. (HMK m. 370/4)
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle gerekçe düzeltilmek suretiyle ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 04.04.2022 (Pzt.)
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Rıza Sarıtaş Seydi Kahveci Çetin Durak Harun Can
İÇTİHAT YORUMU : “Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesinden sonra edinilmiş mallara ilişkin yapılacak tasarruflar, eklenecek değer olarak değerlendirilmemekle birlikte doktrindeki görüşe göre, böyle bir durumda tasarruf konusu malın, mal rejiminin tasfiyesi anında mevcutmuş gibi hesaba katılması gerektiği belirtilmiştir. Nitekim, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi de, doktrinde belirtilen bu yerinde görüşü benimsemiştir.” (KARAMERCAN, Fatih, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Eşin Üçüncü Kişilere Karşı Dava Hakkı (TMK m. 229, 241), Güncellenmiş 3. Baskı, Ankara, 2022, s. 49, 50)
“İlk bakışta aleyhine tasarruf işlemi yapılan eşin hakkı korunmamış gibi gözükse de böyle bir durumda tasarruf konusu mal, mal rejiminin tasfiyesinde mevcutmuş gibi değerlendirileceği için başka bir ifadeyle, tasarruf konusu malın, mal rejiminin tasfiyesi davasındaki karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri esas alınacağından aleyhine tasarruf işlemi yapılan eşin hakkı herhangi bir şekilde zedelenmemiş olacaktır. Ayrıca, mal rejiminin sona ermesinden sonra edinilmiş mala ilişkin yapılan devirlerde, katılma alacağını azaltma kastını da aramaya gerek yoktur. Nitekim, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi de aynı görüştedir.” (KARAMERCAN, s. 49 dn. 128)