DAVA DIŞI MİRASÇININ YARGILAMA SIRASINDA ÖLÜMÜYLE DAVACI İLE DAVALI AYNI TEREKE İÇİNDE MİRASÇI OLDUKLARINDAN DAVA ŞARTI NOKSANLIĞI ORTADAN KALKMIŞTIR.
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2021/10456
Karar No : 2023/4876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 06.10.2021
SAYISI : 2021/748 E., 2021/806 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın davacı Cavide F. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, Rize ili Hemşin ilçesi Nurluca köyü 1.5 ada 54 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalının babası Ercan F. adına tespit ve tescil edildiğini, Ercan F.'ın dava konusu taşınmazı daha sonra davalıya satış suretiyle devrettiğini, dava konusu taşınmazın tarafların mirasbırakanı Ali oğlu Ahmet'ten miras yoluyla intikal ettiğini, davacıların da dava konusu taşınmazda miras haklarının bulunduğunu, kadastro tespitinin hatalı yapıldığını ve satış işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde ise taşınmazın keşfen belirlenecek değerinden davacıların miras payına düşen kısmın satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, eldeki davada zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğunu, tüm mirasçıların dava açması gerektiğini, davacıların fiil ehliyetlerinin bulunmadığını, davanın bu yönüyle de reddinin gerektiğini, davacıların kötüniyetli olduklarını, hem tapu iptali ve tescil, hem de satış bedelinin kendilerine ödenmesini aynı dava içerisinde istemelerinin çelişkili ve haksız bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davanın, davacıların mirasbırakanı Ahmet'in veraset ilamındaki miras payları oranında tapu iptal tescil istekli olarak açıldığı, davalının terekeye karşı 3. kişi konumunda olduğu, davacı Süheyla'nın ise mirasçılık sıfatının bulunmadığı, tereke mirasçısı olmayan Süheyla'nın tereke malına yönelik olarak açmış olduğu, davada aktif dava ehliyetinin bulunmadığı; davacı Cavide'nin ise terekeye karşı 3. kişi konumundaki kişilere karşı miras payına yönelik dava açamayacağı, terditli satış bedeli talebi yönünden ise taşınmaz satın alınırken ödenen satış bedeli var ise bu bedelin tereke malına karşılık olarak davalının babası olan Ercan'a ödendiği, davacıların tereke malına tâbi bir malın elden çıkması halinde bu bedeli taşınmazı satın alandan değil, taşınmazın elden çıkması karşılığında bundan maddi olarak fayda sağlayan kişiden talep edebilecekleri, bu yönüyle satış bedeli bakımından davalının husumet ehliyetinin bulunmadığı ve davacı Süheyla'nın aktif dava ehliyeti bulunmadığından satış bedelini talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Cavide F. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın müşterek kök mirasbırakan Ali oğlu Ahmet'ten kaldığını, dolayısıyla davanın terekeye karşı üçüncü kişiye karşı açılan bir dava olmadığını, mirasçılar arasında miras payına ilişkin olarak görülen bir dava niteliği taşıdığını, mirasçılar arasında miras payına yönelik olarak tek başına dava açılmasına engel hE.gi bir yasal düzenleme bulunmadığını, tespit maliki Ercan F. tarafından davalı oğlu Raşit Erhan F.'a yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunu, çekişmeli taşınmazın satış bedeli ile gerçek bedeli arasında fark bulunduğu gibi, taşınmazın satış sonrasında da satıcı tarafından kullanılmaya devam edildiğini, hiçbir surette alıcının taşınmazı kullanmasının söz konusu olmadığını, eldeki davanın muris muvazaası olarak değil taraf muvazaası olarak nitelendirilmesi gerektiğini, nitekim dava her ne kadar tapu malikine karşı açılmış ise de aynı zamanda mirasçı konumdaki satıcıya karşı da açılmış kabul edilmesi gerektiğini, Mahkemece davacıdan iş bu davanın miras payına yönelik olarak mı yoksa tereke adına mı açıldığı hususunda açıklama yapmasının istenilmesi, şayet tereke adına talepte bulunulmuş ise de terekeye temsilci atanması için süre ve imkan tanınması, sonucuna göre de yargılamaya devam edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 670 ıncı, 701 inci ve 713 üncü maddeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; Rize ili, Hemşin ilçesi, Nurluca köyü çalışma alanında bulunan 1.5 ada 54 parsel sayılı 2.523.76 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanılarak senetsizden dava dışı Ercan F. adına tespit edildiği, tutanağın beyanlar hanesine parsel üzerindeki ahşap ev ve serenderin Uğur F., Kudret F., Yavuz F., Fevzi Ş., Alican Ş. ve Ercan F.'a ait olduğuna dair şerh düşüldüğü, askı ilanlarının 17.03.2009-16.04.2009 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitinin 17.04.2009 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın daha sonra 16.09.2015 tarihinde davalı Raşit Erhan F.'a devredildiği, mirasbırakan Ahmet F.’ın 1961 yılında öldüğü, geride torunu olan davacı Cavide F. ile 1987 yılında ölen kızı Ayşe’nin çocukları Hayriye, Sabiha ve Ercan’nın kaldığı; davalının, mirasçı Ercan’nın oğlu olduğu anlaşılmıştır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın vekil tarafından davacı Cavide F. yönünden istinaf edildiği, diğer davacı Süheyla Güzey yönünden yapılmış bir istinaf başvurusu bulunmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ise vekil tarafından “davacılar vekili” olarak temyiz edildiği ancak HMK’nın 361 inci maddesi uyarınca istinaf yoluna başvurmayan davacı Süheyla Güzey yönünden temyiz yoluna da başvurulamayacağı anlaşıldığından temyiz incelemesi davacı Cavide F. yönünden yapılmıştır.
3. Somut olaya gelince; eldeki davada kadastro öncesi nedenlere dayanılarak miras payı oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteminde bulunulmuş olup İlk Derece Mahkemesince davacı Cavidan'ın terekeye 3. kişi konumunda bulunan kişilere karşı miras payına yönelik dava açamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, aynı gerekçe ile davacının istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Gerçekten de, terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702 nci maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur. Esasen bu husus İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulündedir. Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihinden önce mirasbırakan Ahmet F.’ın mirasçısı olan dava dışı Ercan F. 06/09/2021 tarihinde ölmüş olup, oğlu olan davalı Raşit E. mirasçı konumuna gelmiştir.
3. Öte yandan, HMK’nın 114 üncü maddesinde “dava ve taraf ehliyeti” dava şartı olarak benimsenmiş, 03.03.1993 tarih, 773/82 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında da; dava şartlarının davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Bu yasal düzenlemeler ve yargısal uygulamalar karşısında şüphesiz hâkim, davanın başında dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden (re’sen) araştırmak zorundadır. Ancak, dava açılırken bulunmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde dava ekonomisi yönünden davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği de gerek doktrinde gerekse Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarında kabul edilmiştir. Başka bir deyişle, yargılama sırasında dava şartı noksanlığının ortadan kalkması halinde HMK’nun 30 uncu maddesindeki usul ekonomisine ilişkin düzenleme karşısında davanın reddedilemeyeceği kuşkusuzdur.
4. Hal böyle olunca, bir mirasçının diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemi ile dava açabileceği, dava dışı mirasçı Ercan F.’ın yargılama sırasında ölümü ile davacı Cavide F. ile davalı Raşit E.’nın aynı tereke içinde mirasçı oldukları, dava şartı noksanlığının aşamada ortadan kalktığı gözetilerek davacı Cavide F.’ın talebi yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davalı Cavide F. vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgilisine iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Fikriye Ernalbant Tümer Türkeş Genç Fikret Demir Dr. Hamit Yelken Yakup Moğul
İÇTİHAT YORUMU : Dava açıldığında dava konusu maddî hukuk ilişkisinin süjesi olmadığından, dava takip yetkisi bulunmayan davalının davanın devamı sırasında dava dışı üçüncü kişinin ölümü üzerine miras yolu ile dava konusu maddî hukuk ilişkisinin süjesi haline gelmesi; dolayısıyla dava takip yetkisini kazanması üzerine dava şartı noksanlığının ortadan kalktığı; bu nedenle, davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 27.09.2023, 2021/10456 E. - 2023/4876 K. sayılı kararıyla kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.04.2013, 2012/1-1612 E. - 2013/583 K. sayılı kararında da benzer şekilde, dava açıldığında dava konusu maddî hukuk ilişkisinin süjesi olmadığından, dava takip yetkisi bulunmayan davacının temyiz aşamasında babasının ölümü ile miras yolu ile dava konusu hukukî ilişkinin süjesi olduğu; başlangıçta mevcut olmayan ve dava şartı olan dava takip yetkisi noksanlığı giderildiğinden davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bu karara ilişkin değerlendirme için bkz. PEKCANITEZ, Hakan; TAŞ KORKMAZ, Hülya, Bir Hukuk Genel Kurulu Kararı Işığında Sıfat ve Dava Takip Yetkisi Kavramlarının Değerlendirilmesi, Prof. Dr. Necmettin M. Berkin’e Armağan, İstanbul 2021, s. 911-974.
DAVA DIŞI MİRASÇININ YARGILAMA SIRASINDA ÖLÜMÜYLE DAVACI İLE DAVALI AYNI TEREKE İÇİNDE MİRASÇI OLDUKLARINDAN DAVA ŞARTI NOKSANLIĞI ORTADAN KALKMIŞTIR.
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2021/10456
Karar No : 2023/4876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 06.10.2021
SAYISI : 2021/748 E., 2021/806 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın davacı Cavide F. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, Rize ili Hemşin ilçesi Nurluca köyü 1.5 ada 54 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalının babası Ercan F. adına tespit ve tescil edildiğini, Ercan F.'ın dava konusu taşınmazı daha sonra davalıya satış suretiyle devrettiğini, dava konusu taşınmazın tarafların mirasbırakanı Ali oğlu Ahmet'ten miras yoluyla intikal ettiğini, davacıların da dava konusu taşınmazda miras haklarının bulunduğunu, kadastro tespitinin hatalı yapıldığını ve satış işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde ise taşınmazın keşfen belirlenecek değerinden davacıların miras payına düşen kısmın satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, eldeki davada zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğunu, tüm mirasçıların dava açması gerektiğini, davacıların fiil ehliyetlerinin bulunmadığını, davanın bu yönüyle de reddinin gerektiğini, davacıların kötüniyetli olduklarını, hem tapu iptali ve tescil, hem de satış bedelinin kendilerine ödenmesini aynı dava içerisinde istemelerinin çelişkili ve haksız bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davanın, davacıların mirasbırakanı Ahmet'in veraset ilamındaki miras payları oranında tapu iptal tescil istekli olarak açıldığı, davalının terekeye karşı 3. kişi konumunda olduğu, davacı Süheyla'nın ise mirasçılık sıfatının bulunmadığı, tereke mirasçısı olmayan Süheyla'nın tereke malına yönelik olarak açmış olduğu, davada aktif dava ehliyetinin bulunmadığı; davacı Cavide'nin ise terekeye karşı 3. kişi konumundaki kişilere karşı miras payına yönelik dava açamayacağı, terditli satış bedeli talebi yönünden ise taşınmaz satın alınırken ödenen satış bedeli var ise bu bedelin tereke malına karşılık olarak davalının babası olan Ercan'a ödendiği, davacıların tereke malına tâbi bir malın elden çıkması halinde bu bedeli taşınmazı satın alandan değil, taşınmazın elden çıkması karşılığında bundan maddi olarak fayda sağlayan kişiden talep edebilecekleri, bu yönüyle satış bedeli bakımından davalının husumet ehliyetinin bulunmadığı ve davacı Süheyla'nın aktif dava ehliyeti bulunmadığından satış bedelini talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Cavide F. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın müşterek kök mirasbırakan Ali oğlu Ahmet'ten kaldığını, dolayısıyla davanın terekeye karşı üçüncü kişiye karşı açılan bir dava olmadığını, mirasçılar arasında miras payına ilişkin olarak görülen bir dava niteliği taşıdığını, mirasçılar arasında miras payına yönelik olarak tek başına dava açılmasına engel hE.gi bir yasal düzenleme bulunmadığını, tespit maliki Ercan F. tarafından davalı oğlu Raşit Erhan F.'a yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunu, çekişmeli taşınmazın satış bedeli ile gerçek bedeli arasında fark bulunduğu gibi, taşınmazın satış sonrasında da satıcı tarafından kullanılmaya devam edildiğini, hiçbir surette alıcının taşınmazı kullanmasının söz konusu olmadığını, eldeki davanın muris muvazaası olarak değil taraf muvazaası olarak nitelendirilmesi gerektiğini, nitekim dava her ne kadar tapu malikine karşı açılmış ise de aynı zamanda mirasçı konumdaki satıcıya karşı da açılmış kabul edilmesi gerektiğini, Mahkemece davacıdan iş bu davanın miras payına yönelik olarak mı yoksa tereke adına mı açıldığı hususunda açıklama yapmasının istenilmesi, şayet tereke adına talepte bulunulmuş ise de terekeye temsilci atanması için süre ve imkan tanınması, sonucuna göre de yargılamaya devam edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 670 ıncı, 701 inci ve 713 üncü maddeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; Rize ili, Hemşin ilçesi, Nurluca köyü çalışma alanında bulunan 1.5 ada 54 parsel sayılı 2.523.76 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanılarak senetsizden dava dışı Ercan F. adına tespit edildiği, tutanağın beyanlar hanesine parsel üzerindeki ahşap ev ve serenderin Uğur F., Kudret F., Yavuz F., Fevzi Ş., Alican Ş. ve Ercan F.'a ait olduğuna dair şerh düşüldüğü, askı ilanlarının 17.03.2009-16.04.2009 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitinin 17.04.2009 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın daha sonra 16.09.2015 tarihinde davalı Raşit Erhan F.'a devredildiği, mirasbırakan Ahmet F.’ın 1961 yılında öldüğü, geride torunu olan davacı Cavide F. ile 1987 yılında ölen kızı Ayşe’nin çocukları Hayriye, Sabiha ve Ercan’nın kaldığı; davalının, mirasçı Ercan’nın oğlu olduğu anlaşılmıştır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın vekil tarafından davacı Cavide F. yönünden istinaf edildiği, diğer davacı Süheyla Güzey yönünden yapılmış bir istinaf başvurusu bulunmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ise vekil tarafından “davacılar vekili” olarak temyiz edildiği ancak HMK’nın 361 inci maddesi uyarınca istinaf yoluna başvurmayan davacı Süheyla Güzey yönünden temyiz yoluna da başvurulamayacağı anlaşıldığından temyiz incelemesi davacı Cavide F. yönünden yapılmıştır.
3. Somut olaya gelince; eldeki davada kadastro öncesi nedenlere dayanılarak miras payı oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteminde bulunulmuş olup İlk Derece Mahkemesince davacı Cavidan'ın terekeye 3. kişi konumunda bulunan kişilere karşı miras payına yönelik dava açamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, aynı gerekçe ile davacının istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Gerçekten de, terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702 nci maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur. Esasen bu husus İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulündedir. Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihinden önce mirasbırakan Ahmet F.’ın mirasçısı olan dava dışı Ercan F. 06/09/2021 tarihinde ölmüş olup, oğlu olan davalı Raşit E. mirasçı konumuna gelmiştir.
3. Öte yandan, HMK’nın 114 üncü maddesinde “dava ve taraf ehliyeti” dava şartı olarak benimsenmiş, 03.03.1993 tarih, 773/82 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında da; dava şartlarının davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Bu yasal düzenlemeler ve yargısal uygulamalar karşısında şüphesiz hâkim, davanın başında dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden (re’sen) araştırmak zorundadır. Ancak, dava açılırken bulunmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde dava ekonomisi yönünden davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği de gerek doktrinde gerekse Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarında kabul edilmiştir. Başka bir deyişle, yargılama sırasında dava şartı noksanlığının ortadan kalkması halinde HMK’nun 30 uncu maddesindeki usul ekonomisine ilişkin düzenleme karşısında davanın reddedilemeyeceği kuşkusuzdur.
4. Hal böyle olunca, bir mirasçının diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemi ile dava açabileceği, dava dışı mirasçı Ercan F.’ın yargılama sırasında ölümü ile davacı Cavide F. ile davalı Raşit E.’nın aynı tereke içinde mirasçı oldukları, dava şartı noksanlığının aşamada ortadan kalktığı gözetilerek davacı Cavide F.’ın talebi yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davalı Cavide F. vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgilisine iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Fikriye Ernalbant Tümer Türkeş Genç Fikret Demir Dr. Hamit Yelken Yakup Moğul
İÇTİHAT YORUMU : Dava açıldığında dava konusu maddî hukuk ilişkisinin süjesi olmadığından, dava takip yetkisi bulunmayan davalının davanın devamı sırasında dava dışı üçüncü kişinin ölümü üzerine miras yolu ile dava konusu maddî hukuk ilişkisinin süjesi haline gelmesi; dolayısıyla dava takip yetkisini kazanması üzerine dava şartı noksanlığının ortadan kalktığı; bu nedenle, davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 27.09.2023, 2021/10456 E. - 2023/4876 K. sayılı kararıyla kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.04.2013, 2012/1-1612 E. - 2013/583 K. sayılı kararında da benzer şekilde, dava açıldığında dava konusu maddî hukuk ilişkisinin süjesi olmadığından, dava takip yetkisi bulunmayan davacının temyiz aşamasında babasının ölümü ile miras yolu ile dava konusu hukukî ilişkinin süjesi olduğu; başlangıçta mevcut olmayan ve dava şartı olan dava takip yetkisi noksanlığı giderildiğinden davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bu karara ilişkin değerlendirme için bkz. PEKCANITEZ, Hakan; TAŞ KORKMAZ, Hülya, Bir Hukuk Genel Kurulu Kararı Işığında Sıfat ve Dava Takip Yetkisi Kavramlarının Değerlendirilmesi, Prof. Dr. Necmettin M. Berkin’e Armağan, İstanbul 2021, s. 911-974.