KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

FARKLI TÜZEL KİŞİLİKLERE SAHİP ŞİRKETLERİN TİCARET SİCİL KAYITLARI İNCELENEREK PERDENİN ARALANMASININ KOŞULLARI İRDELENMELİDİR.

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/4244 
KARAR NO    : 2022/6073

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : 
TRABZON TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ                        : 04/11/2021
NUMARASI                : 2018/173 - 2021/450
DAVACI                      : O.A. VEK. AV. H.Ş.
DAVALI                      : 1- H. İNŞ. TAAH. TİC. LTD. ŞTİ. VEK. AV. M. İ., 2- A.K., 3- E.Ş., 4- İ.K.,
                                     5- M.S., 6- N.S., 7- S.K. VEK. AV. F.R., 8- K. İNŞ. TAAH. TİC. LTD. ŞTİ.,
                                     9- U. İNŞ. TAAH. OTOMOTİV REK. NAK. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı, davalı arsa sahipleri ile davalı yüklenici U. İnşaat arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği inşaa edilen taşınmazdan yüklenicinin payına düşen bağımsız bölümü 16.12.2009 tarihli adi yazılı sözleşme ile satın aldığını, evin süresinde teslim edilmediğini, geç teslimden kaynaklı aylık 750,00-TL kira bedeli üzerinden anlaştıkları halde bu kira bedelinin de kendisine ödenmediğini, davalı diğer inşaat şirketlerinin de U. İnşaat...Ltd.Şti.'nin paravan şirketleri olarak sorumlu olduklarını belirterek, davaya konu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile kendisi adına tapuya tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde satış bedeli olarak ödediği 91.000,00-TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte, sözleşme gereği ödenmesi kararlaştırılan kira bedelleri toplamı 21.000,00-TL'nin ise yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 26.9.2019 tarihli celsede; davacı vekili, işbu davadaki tescil taleplerinden vazgeçtiklerini, alacak yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davalılar Nezire S., Mustafa S., Emine Ş., Abdullah K., Süleyman K., İlhan K.’in sahibi oldukları Trabzon ili Çukurçayır Beldesi Ada: 1.6 Parsel 2 deki arsa vasfındaki taşınmazlarını, diğer davalı U. İnşaat ve onun alt kuruluşu taşeron şirketi konumunda bulunan K. İnşaatla kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaparak devrettikleri, yüklenici inşaatı süresinde bitirip teslim etmediğinden kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine karar verilerek mülkiyetin tekrar üzerindeki natamam inşaatlarla birlikte arsa sahiplerine geçtiği, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine karar verildiği, davacının yüklenici nezdinde hak sahibi olduğu gibi kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinden sonra arsa sahiplerinin de yüklenicinin arsa üzerine yapmış olduğu yapılar nedeni ile halefiyet gereğince sebepsiz zenginleşme sağladıkları göz önünde bulundurularak, davacıya karşı sorumlu olacakları, davacının arsa sahiplerinin inşaat şirketi ile yapmış oldukları sözleşmeye güvenerek buradan daire aldığı, davacıya karşı yüklenici ile arsa sahiplerinin birlikte sorumlu oldukları gerekçesiyle davacının H. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. yönünden açtığı davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, davacının davasının U. İnş. Taah. Otomotiv. Reklam Nak. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile diğer davalılar Nezahat S., Mustafa S., Emine Ş., Abdullah K., Süleyman K., İhsan K. ve K. İnşaat Turz. San. İç Ve Dış Tic. A.Ş. yönünden tazminat istemi yönünden kabulü ile 91.000,00 TL ödenen bina bedeli ile 21.000,00 TL teslimin gecikmesinden kaynaklı kira alacağı olmak üzere toplam 112.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, davalılar vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay(kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 21/09/2017 tarihli ve 2016/6103E. - 2017/8391K. sayılı kararıyla; davacı ile davalı U. Ltd.Şti. arasındaki hukuki ilişkide davalının ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında müteahhit sıfatıyla taşınmaz sattığı ve buna göre, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşıldığından taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada; Yüklenici ile arsa sahibi arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yüklenici kendisine düşen bağımsız bölümleri harici satış sözleşmesi ile satmış olup, yapılan satış sözleşmelerinde davalı arsa sahipleri ve diğer davalılar K. İnşaat Ltd. Şti. ve H. İnşaat Ltd. Şti. taraf olmadığı gibi bu kişilerin sorumluluğu yüklendiğine dair delil de ibraz edilmediğinden, arsa sahipleri ile K. İnşaat Ltd. Şti. ve H. İnşaat Ltd. Şti.'e husumet yöneltilemeyeceği, davacı ile davalı U. İnşaat Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşmenin alacağın temliki hükümleri gereğince geçerli olduğu, davacı tarafından dairenin bedeli olarak 85.420,00-TL'nin ödendiğinin sabit olduğu, ancak davalı U. İnşaat Şirketi’nin üstlendiği borcu yerine getirmediği, davacıya sattığı taşınmazın bedelini almasına rağmen davalı şirketin, taşınmazın tapusunu K. İnşaata devrettiği, bu itibarla davacının akdi feshederek ödediğini geri isteme hakkının olduğu, davacı sözleşmeden döndüğüne göre artık aynı sözleşmeye dayanarak davalıdan kira kaybı ve cezai şart talebinde bulunmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacının dava konusu taşınmaz karşılığında ödemiş olduğu bedelin 85.420,00-TL olduğunun tespitine, 85.420,00-TL'lik alacağın davalı U. İnşaat Ltd. Şti.'den alınmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Ankara İflas (21. İcra) Müdürlüğü 2015/42 İflas sayılı dosyasında açılan iflas masasına kayıt ve kabulüne, davacının kira bedeline ilişkin talebinin reddine, davalılar K. İnşaat A.Ş., H. İnşaat Ltd. Şti. ve arsa sahipleri Nezire S., Mustafa S., Emine Ş., Abdullah K., Süleyman K. ve İlhan K. hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacı, davalı yüklenici U....Ltd.Şti.’nin diğer davalı arsa sahipleri ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği payına düşen daireyi harici satım sözleşmesi ile kendisine sattığını ancak dairenin teslim edilmediğini belirterek ödediği satış bedeli ile kira kaybının tahsili için eldeki davayı açmıştır.

Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden bir tanesi alacak haklarının nisbiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Kural olarak borç ilişkinin dışında bir başka gerçek ya da tüzel kişiye karşı borç ilişkisinden doğan alacak hakkı ileri sürülemez. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunu yaratmaktadır. Tüzel kişi ile ortakları arasında malvarlığı ile sorumluluk ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınarak durumu kötüye kullanan ortakları sorumlu tutma imkanı getirilmiş, zaman içerisinde Yargıtay uygulamalarında da bu teori benimsenmiştir. Teorinin amacı, hakkaniyet gerektirdiği zaman tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılmasının önlenmesidir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen MK’nın 2. maddesi kabul edilmektedir.

Tüzel kişiliğin varlığı asıl olup borcun yükümlüsü olan bir tüzel kişilik bulunmakta iken bu tüzel kişiliğin malvarlığının alacaklarının zararına olarak kötüye kullanılması durumu iddia edilip kanıtlanmadığında şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı bu borçtan dolayı yönelinemeyecektir. Ancak tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilecektir.

Uygulamada ve doktrinde tüzel kişi ile ortaklarının alanlarının ve malvarlığının birbirine karışması halinde, yetersiz sermaye durumunda, aynı şirketler topluluğu içinde yer alan kardeş şirketler arasında koşulların varlığı halinde ve çok istisnai hallerde Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği de kabul edilmektedir.

Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması üç şekilde görülebilmektedir. İlki tüzel kişilik perdesinin düz kaldırılması, bu hal şirket borcundan dolayı şirket yönetici ve ortaklarına gidilme olanağı sağlamaktadır. İkincisi tüzel kişilik perdesinin ters kaldırılması, bu hal şirket yönetici veya ortağının borcundan dolayı şirket tüzel kişiliğine gidilmesini sağlamaktadır. Üçüncüsü ise tüzel kişilik perdesinin çapraz kaldırılması olup, bu hal ise hakim şirketler topluluğunda söz konusu olabilmektedir. Yani perdenin aralanması ile şirket kurucusu gerçek kişilerin sorumluluğuna gidilebildiği gibi, aynı şirketler içerisinde yer alan kardeş şirketler arasında da sorumluluğun gerçekleştiğinin kabulü sağlanabilir

Belirtmek gerekirse bu teoriye ihtiyatlı yaklaşılmalı, zira teori ile kurallara istisna getirildiğinde mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. (ÇAMOĞLU, Ersin, “Ticaret Ortaklıkları Bağlamında Perdenin Kaldırılması Kuramı ve Yargıtay Uygulaması’’, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C.32, .S.2, BATIDER, 2016, s.11-15 )

Somut uyuşmazlıkta; davalı U. İnşaat ile davalı arsa sahipleri arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiği, işbu sözleşme gereğince U. İnşaat’ın kendisine düşen dairelerden Trabzon ili, Ortahisar ilçesi, Çukurçayır Beldesi Ada:7.8 Parsel:135 üzerinde kurulan A Blok 4. Kat 10 nolu bağımsız bölümü 16/12/2009 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi ile alacağın temliki hükümleri gereğince davacıya sattığı sabittir.

Bahse konu sözleşmeler incelenecek olursa; davalı U. İnşaat’ı temsilen hareket eden Çetin U. ile davalı arsa sahipleri arasında Trabzon 1. Noterliğinde 26/01/2007 tarihli 00.1820 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalanmış olup, Ankara 63. Noterliğinde 26/04/2013 tarihli 13.29 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde fesihname ile işbu sözleşme karşılıklı olarak feshedilmiştir.

Davalı K. İnşaat’ı temsilen hareket eden Çetin U. ile davalı arsa sahipleri arasında Ankara 63. Noterliğinde 26/04/2013 tarihli 13.39 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalanmış olup, işbu sözleşmenin de feshedilmesinin ardından davalı H. İnşaat ile davalı arsa sahipleri arasında Yomra Noterliğinde 01/07/2014 tarihli 004.71 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığı görülmüştür.

Kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği kendi payına düşen taşınmazı alacağın temliki hükümleri gereği davacıya satan U. İnşaat ile K. İnşaat iki ayrı tüzel kişiliğe sahip olup, şirketlerden uyuşmazlığa konu 16.12.2009 tarihli sözleşmenin tarafı olmayan davalı K. İnşaat Taah. Tic. Ltd. Şti.’nin sorumlu tutulabilmesi için yukarıda açıklanan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması hallerine uyup uymadığı mahkemece araştırılmadan salt taşınmazın satışına dair yapılan sözleşmenin tarafı K. İnşaat Taah. Ltd. Şti. olmadığı için ona karşı husumet yönetilemeyeceği belirtilerek karar verilmiştir.

O halde ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi”nin geliştirildiği ve tüzel kişiliğin arkasına sığınarak durumu kötüye kullanan ortakları sorumlu tutma imkanı getirildiği, böylece hakkaniyet gerektirdiği zaman tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılmasının önlenmesinin amaçlandığı ve yasal dayanağının dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen TMK’nın 2. maddesi olduğu gözetildiğinde, tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebileceği kabul edilerek, somut uyuşmazlık bakımından davalı U. İnşaat ile K. İnşaat’ın farklı tüzel kişiliklere sahip oldukları da nazara alınarak, işbu şirketlerin ticaret sicil kayıtları incelenip, davalı K. İnşaat Taah. Tic. Ltd. Şti.'i yönünden perdenin aralanması koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında değerlendirme yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan           Üye                 Üye               Üye                     Üye 
M. DUMAN      F. PINARCI     A. F. AYAZ    M. GÜRKANLI    İ. ULUKUL