KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

HMK 17 HÜKMÜNDE DÜZENLENEN YETKİ, KESİN YETKİ NİTELİĞİNDE OLUP ALACAKLI TARAFINDAN SÖZLEŞMEDE BELİRLENEN YERDE TAKİP BAŞLATILMASI ZORUNLUDUR.

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2023/9474
KARAR NO    : 2024/6334

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           : 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ                     : 17.10.2023
NUMARASI             : 2022/2468 - 2023/2864

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Armağan Keskin Sarıbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine sözleşme ve senede dayalı olarak başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal sürede icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde, borca itirazı ile birlikte yetkili icra dairesinin Adana İcra Dairesi olduğunu ileri sürerek İstanbul İcra Dairesinin yetkisine itiraz ettiği, bunun üzerine alacaklının yetki itirazının kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince; takibe dayanak sözleşmenin 18. maddesinde İstanbul (icra dairelerinin) mahkemelerinin yetkili kılındığı, sözleşmenin taraflarının şirket olduğu bu durumda yetki anlaşmasının tarafları bağladığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; borçlunun yetki itirazının kaldırılmasına karar verildiği, borçlunun kararı istinaf etmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; TBK'nın 89. maddesinin uygulanabilmesi için akdi ilişkinin kabul edilmesi gerektiği, borçlu tarafından borca itiraz dilekçesinde akdi ilişkinin açıkça kabul edildiğine ilişkin beyan bulunmadığından yetki itirazı yerinde olduğu gerekçesiyle borçlunun istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verildiği görülmektedir.

İİK'nın 50. maddesinin birinci fıkrasına göre; HMK'nın yetkiye ilişkin hükümleri, para ve teminat alacaklarına dayalı takiplerde kıyas yolu ile uygulanır. Konusu para ve teminat alacaklarına ilişkin davalarda yetki, genel yetki kuralına göre çözümlenir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

HMK’nın yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.

Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler, yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırt edilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri, kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.

Söz konusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da, yetki sözleşmesi yapılmasında, tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olmasının aranmasıdır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.

Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının franchise sözleşmesine ve teminat senedine dayanarak ilamsız takibe başladığı, sözleşmenin 18. maddesinde ve dayanak senette İstanbul mahkemelerinin (icra dairelerinin) yetkili kılındığı, sözleşmenin taraflarca imzalandığı, senette de alacaklının lehtar ve borçlunun keşideci olduğu, tarafların ticaret şirketi olduğu bu durumda, sözleşmede ve senette düzenlenen yetki anlaşmasının tarafları bağladığının kabulü gerekir. Aynı maddeye göre, taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa takibin yetki sözleşmesinde belirlenen yerde başlatılması gerekir. Borcun dayanağı olan sözleşme ve senette yetkili yer olarak İstanbul İcra mahkemelerinin belirlendiği ve kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili icra dairelerinin de yetkisini devam ettirmek istedikleri yönünde bir ibare bulunmadığı görülmektedir. Alacaklı, HMK’nın 17. maddesine uygun bir şekilde yetkili olan İstanbul İcra Müdürlüğünde takibe başlamıştır. HMK'nın 17. maddesinde düzenlenen yetki, kesin yetki niteliğinde olup, alacaklı tarafından sözleşmede belirlenen yerde takip başlatılması zorunludur.

Öte yandan, sözleşmenin ifa yeri TBK'nın 89. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, öncelikle borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Şayet aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarında borç, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Ancak aranacak ya da aldırılacak borçlarda bu madde uygulanmaz. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 2001/12-1162-1191 sayılı kararında da bu kural benimsenmiştir. Ancak TBK'nın 89. maddesinin uygulanabilmesi için, akdi ilişkinin kabul edilmesi gerekmektedir.

Somut olayda, borçlu yetki itirazı ile birlikte borca, faize ve faiz oranına itiraz etmiş olup alacaklı ile arasındaki akdi ilişkiyi (sözleşmeyi) açıkça inkar etmemiştir. Akdi ilişkinin kabulüne ilişkin beyan bulunmaması borca itiraza etkili olmadığı gibi, borca itiraz, borcun olmadığı itirazı, akdi ilişkinin inkarı anlamına gelmeyeceğinden Bölge Adliye Mahkemesinin TBK'nın 89. maddesi yönünden yanılgılı değerlendirmesi de doğru görülmemiştir

O halde, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda incelenen İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulü ile borçlunun yetki itirazının kaldırılmasına ilişkin kararı yerinde olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 17.10.2023 tarih, 2022/2468 E.-2023/2864 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan             Üye                  Üye                   Üye                    Üye
A. TUNCAL       G. HEYBET     S. ÖZTEMİZ     Dr. S. MUTTA     Y. ÇİFTCİ