İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARINDAN ÖNCE BAM KARARI İLE GÖREVLİ MAHKEME OLDUĞUNA KARAR VERİLEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN TEKRAR GÖREVSİZLİK KARARI VERMESİ GEREKMEZ.
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/340
KARAR NO : 2024/629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu
SAYISI : 2023/20 E.,
DAVACI : B. Hazır Beton ve Yapı A.Ş.
DAVALI : S.S. D.kent 91 Konut Yapı Kooperatifi
DAVA TARİHİ : 17.07.2023
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ HUKUK DAİRELERİ'NİN KESİN
NİTELİKTEKİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİNE
YÖNELİK KARAR
I. BAŞVURU
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi Başkanlığınca 20.11.2023 tarihli talep yazısı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 27.10.2023 tarih ve 2023/814 Esas, 2023/1090 Karar sayılı kararı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 14.10.2022 tarih ve 2022/726 Esas, 2022/844 Karar sayılı kesin nitelikli kararları arasında çelişki bulunduğu gerekçesi ile her iki Daire kararları ile ilgili olarak çelişkinin giderilmesi konusunda gerekli sürecin başlatılması talep edilmiştir.
II. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU’NUN KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 25.12.2023 Tarih ve 2023/20 Karar sayılı kararı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin kararı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin kararının benzer konuya ilişkin olduğu ve her iki kararın da kesin nitelikli olduğu, ancak bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin kararı ile görevli mahkeme belirlendikten sonra yargılamanın devamı sırasında Yargıtay İçtihadı birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK bakımından tacir/ticaret şirketi olarak kabul edilmesi karşısında, davanın taraflarının tacir ve davanın ticari dava olması nedeniyle içtihadı birleştirme kararından önce Bölge Adliye Mahkemesi dairesinin kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekip gerekmediği konusunda aralarında uyuşmazlık bulunduğu ve bu uyuşmazlığın giderilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, Bölge Adliye Mahkemesinin farklı hukuk dairelerinin kesin kararları arasında saptanan bu uyuşmazlığın HMK 23/2 maddesi uyarınca kanun yolu incelemesi sonucu kesinleşen göreve ilişkin kararlar bağlayıcı olmakla birlikte kesin olarak giderilmesi için uyuşmazlığın hangi karar doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönünde Yargıtay ilgili dairesine başvurulmasına karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KESİN NİTELİKTEKİ KARARLAR VE GEREKÇELERİ
A) Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 2023/814-1090 sayılı kararına konu Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/191 Esas sayılı dosyasında davacının, davalı S.S. D.kent 91 konut kooperatifi aleyhine tespit ve muvazaanın giderilmesi davası açtığı, mahkemenin 29.03.2018 tarihinde 2018/215-133 sayılı karar ile davada asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verdiği, dosyanın tevzi edildiği Ankara 2. Ticaret Mahkemesinin de görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verdiği ve bu kararın istinafı üzerine dosyayı inceleyen 27. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin esastan reddine ve asliye hukuk mahkemesince yargılamanın esastan sonuçlandırılması gerektiğine karar verdiği, dairenin bu kararı üzerine dosyanın Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/191 Esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edildiği ve mahkemenin, yargılama devam ederken 12.11.2021 tarih ve 2020/2 Esas, 2021/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun içtihadı birleştirme kararı ile yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı Kanun kapsamında tacir kabul edildiği, davanın taraflarının tacir olduğu ve görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle yeniden görevsizlik kararı verdiği, bu kararın istinafı nedeniyle dosyanın gönderildiği mahkememiz 27. Hukuk Dairesinin 27.10.2023 tarihli 2023/814-1090 sayılı ve «....mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olduğundan mahkemelerce davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir ve kamu düzeninden olsa da usule ilişkin çekişmelerin bir an önce sonuçlandırılıp uyuşmazlığın esasına girilmesi ve yargılamanın makul sürede bitirilmesi hukuk yargılamasının temel amaçlarındandır. Hiç şüphesiz bu amacın sağlanmasına yönelik olarak vazedilen kurallar da kamu düzenindendir. (HMK 30, 138 maddesi) Nitekim kanun koyucu göreve ilişkin sorunların sürekli olarak devam etmemesi ve bir an önce halli ile davanın esasının incelenmesi için 6100 sayılı HMK'nın 23/2 maddesini kabul etmiştir.
6100 sayılı HMK'nın 23/2 maddesinde "bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar" hükmü düzenlenmiştir. Yargıtayca verilen mercii tayini kararları ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen görev ve yetkiye ilişkin kararların bağlayıcılığı sadece ilk derece ve bölge adliye mahkemeleri için değil daha sonra temyiz incelemesi yapacak Yargıtay dairesi içinde geçerlidir. (HGK 2011/1-178-2012/96)
Somut olayda Ankara 2. Ticaret Mahkemesinin 2018/369-447 sayılı ilamı ile görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının istinafı üzerine, dairemizin 2018/1841-1331sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmekle, uyuşmazlığın esasına ilişkin inceleme yapma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu hususu HMK 353/1-a ve 362/1-c maddeleri gereğince kesinleşmiş olup, bu kararın HMK 23/2 maddesi uyarınca bağlayıcı nitelikte bulunması karşısında görevli ve yetkili mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu açıktır.
Mahkemesince taraflar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi noktasında davanın esasının incelenip hüküm kurulması hukuki güvenlik ilkesinin de gereği olmakla mahkemenin görevine ilişkin kesinleşen mahkeme kararından çok sonra verilen Yargıtay içtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 2020/2-2021/3 sayılı kararı gereğince yazılı şekilde yeniden görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır." şeklindeki gerekçe uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 20 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/191 Esas-2023/195 Karar sayılı görevsizlik kararının HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın daire kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir,
B) Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 04.12.2022 tarih ve 2022/726 Esas-844 Karar sayılı kararına konu Ankara 39. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/110 Esas sayılı dosyasında davacı D.kent Konut Yapı kooperatifinin B. Hazır beton A.Ş. aleyhine açılan inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tespit ve şerhin kaldırılması davası açtığı, yargılama sonunda davanın esastan karara bağlandığı ve bu kararın istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen mahkememiz 31. Hukuk Dairesinin yukarıda yazılı sayı ve "... Yargıtay içtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 2020/2 Esas-2021/3 Karar sayılı kararı ile yapı kooperatiflerinin 6102 TTK kapsamında tacir-ticaret şirketi olduğu kabul edilmiştir. ... Usulü kazanılmış hak Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul edilmiş usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. Bu ilkenin Yargıtay içtihatlarıyla geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı ya da geçmişe etkili kanun çıkması halinde bozmaya uymakla oluşan kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Bu husus 28.06.1960 tarihli 21/9 sayılı YİBK kararında ifade edilmiştir. Nitekim Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen görevsizlik kararı bulunmasına rağmen tarafları yapı kooperatifi olan dosyada yukarıda bahsedilen İçtihadı birleştirme kararı uyarınca 26. Asliye Hukuk Mahkemesi ile 13. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan görev uyuşmazlığında Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin kararı ile tarafların tacir olduğundan bahisle Ankara 13. Ticaret Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.
Somut olayda karar tarihinde mevcut olan Yargıtay içtihadı birleştirme Büyük Genel Kurulunun 2020/ Esas-2021/3 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında taraflar tacir olduğundan Ankara 5. Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir." şeklindeki gerekçe uyarınca istinaf talebinin kabulüne, Ankara 39. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/110 Esas-189 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a.3.4.6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.
IV. UYUŞMAZLIK
Yukarıda anılan ve birbirinden iki görüş halinde ayrılan Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri’nin kararları incelendiğinde, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin kararı ile görevli mahkeme belirlendikten sonra yargılamanın devamı sırasında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK bakımından tacir/ticaret şirketi olarak kabul edilmesi karşısında, davanın taraflarının tacir ve davanın ticari dava olması nedeniyle içtihadı birleştirme kararından önce Bölge Adliye Mahkemesi dairesinin kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekip gerekmediği hususunun uyuşmazlık konusu olduğu anlaşılmıştır.
V. GEREKÇE
Başvuru ve başvuru üzerine verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun kararı gereğince, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin kararı ile görevli mahkeme belirlendikten sonra yargılamanın devamı sırasında Yargıtay İçtihadı birleştirme büyük genel kurulunca yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK bakımından tacir/ticaret şirketi olarak kabul edilmesi karşısında, davanın taraflarının tacir ve davanın ticari dava olması nedeniyle içtihadı birleştirme kararından önce Bölge Adliye Mahkemesi dairesinin kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekip gerekmediği konusunda Dairemiz'ce kesin bir karar verilmesi gerekmektedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre:
İki mahkeme de görevsizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse bu durum yargı yeri belirlenmesini gerektirir (HMK 21/1-c). Bu halde görevli mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir (HMK 22/2).
Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi kararı davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar. Bunun yanında kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar da davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar (HMK 23/2).
Maddede sözü edilen bağlayıcılık Kanunda dava şartı olarak da düzenlenen görev (HMK 114/1-c) hususunun kesinleşmesini de ortaya koymaktadır. Bu kesinlik sadece mahkemeyi bağlayan bir kesinlik olmayıp sonraki aşamalarda bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay'ı da bağlayan bir kesinliktir. Bu nedenle artık esas hükmün istinaf veya temyiz aşamasında dahi görev hususunun yeniden incelenip kaldırıp geri gönderme veya bozma nedeni yapılması mümkün değildir.
Kanunda bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlarının temyiz edilemeyeceği (HMK 362/1-c) düzenlenmek suretiyle bölge adliye mahkemesinin bu konuda verdiği kararın kesinliği özel bir önemle de vurgulanmıştır.
Bu hükümlerden de anlaşıldığı üzere gerek yargı yeri belirlenmesi kararı ile gerekse görevsizlik kararının kanun yolu incelemesi ile kesinleşmesiyle davaya bakacak mahkeme kesin olarak belirlenmiş olacaktır. Bu kesin olarak belirlenmeye rağmen daha sonra yeniden mahkemenin görevli olup olmadığının gerek davaya bakan mahkemece gerekse kanun yolu incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay'ca yeniden tartışılıp farklı bir sonuca varılabilmesi mümkün değildir.
Görev hususunun usuli kazanılmış hakkın istisnalarından olmasıyla ilgili olarak, 04.02.1959 T. 1957/13 E. 1959/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında; kural olarak usuli müktesep hak hükmünün vazife (görev) konusunda tatbik yeri olmayacağına ve HUMK 7. madde gereğince duruşmanın bittiği bildirilinceye kadar vazifesizlik kararı verilebileceğine karar verilmiş ise de bu kararın gerekçesinde bu istisnanın sınırı da şu açıklamayla gösterilmiştir: “Ancak ileri sürülen vazifesizlik itirazının Temyiz Dairesince reddi ve kararın başka sebeplerden bozulması ve bozmaya uyulması halinde davanın yine vazifesizlik sebebiyle reddi yoluna gidilebilmesi, usul hükümlerinin esas gayesini haleldar edilebilecek bir mahiyet arzedeceği cihetle, haddi zatında nadir olan böyle vaz’iyetlerde istisnai olarak kanunun 7 nci maddesinin tatbikini kabul etmemek, menfaatler vaziyetine gereği gibi uygun düşecektir.”
Kanun yolu incelemesine veya yargı yeri belirlenmesine konu olup verilen kararın kesinliği kanunda özel olarak düzenlenmiş iken mahkemenin bu karara aykırı olarak görev konusunda farklı bir karar verebileceğini düşünmek bu içtihadı birleştirme kararında da belirtildiği üzere usul hükümlerinin konuluş amacıyla da bağdaşmayacaktır.
Bu içtihadı birleştirme kararı ile de bakıldığında, görev hususunun HMK 23/2 madde hükmüne göre kanun yolu incelemesi veya yargı yeri belirlenmesi sonucu kesinleşmesini usuli kazanılmış hak olarak değil kanun hükmünden doğan usuli bir kesinlik olarak değerlendirmek gerekir. Zira usuli kazanılmış haktan söz edebilmek için varlığı gözetilmesi gereken bir kesinlik ortaya çıkmamış olmalıdır. Davanın esası hakkında kesin hüküm ortaya çıkıncaya kadar usuli kazanılmış haklardan söz edilirken karar kesinleştiğinde usuli kazanılmış hakların önemi kalmayarak kesin hükme değer verilmesi de bu nedenledir. Görev hususunun kesinleşmesi esasa ilişkin kesin hüküm değil ise de HMK 23/2. madde hükmü uyulması zorunlu usuli bir kesinliği ifade ettiği için artık usuli kazanılmış hak veya istisnalarından söz etmek mümkün olmayacaktır.
09.05.1960 T. 1960/21 E. 1960/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında sonradan çıkan içtihadı birleştirme kararının Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak, henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan bütün işlere tatbikinin gerekli olduğuna karar verilmiş ise de yukarıda da açıklandığı üzere HMK 23/2. madde hükmü uyulması zorunlu usuli bir kesinliği ifade ettiği için usuli kazanılmış hak veya istisnalarından söz etmek mümkün olmadığından bu içtihadı birleştirme kararına dayalı olarak da kanun yolu aşamaları ile kesinleşen görev hususunun yeniden incelenip farklı bir sonuca varılabilmesi mümkün olmayacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte değerlendirildiğinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel kurulunun 2020/2 Esas-2021/3 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile yapı kooperatiflerinin 6102 TTK kapsamında tacir-ticaret şirketi olduğuna karar verilerek içtihatların birleştirilmiş olması, HMK 23/2. Madde kapsamında kesinleşen görev hususunun yeniden incelenip görevsizlik kararı verilebilmesini mümkün kılmamaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel kurulunun 2020/2 Esas-2021/3 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile yapı kooperatiflerinin 6102 TTK kapsamında tacir-ticaret şirketi olduğuna karar verilerek içtihatların birleştirilmiş olması, gerek yargı yeri belirlenmesi kararı ile gerekse görevsizlik kararının kanun yolu incelemesi ile HMK 23/2. Madde kapsamında kesinleşen görev hususunun yeniden incelenip görevsizlik kararı verilebilmesi mümkün olmadığı için başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki içtihat farklılığının bu doğrultuda birleştirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi ve 31. Hukuk Dairesinin başvuruya konu kararıyla ilgili uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRESİNİN KARARI İLE GÖREVLİ MAHKEME BELİRLENDİKTEN SONRA YARGILAMANIN DEVAMI SIRASINDA YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME BÜYÜK GENEL KURULUNCA YAPI KOOPERATİFLERİNİN 6102 SAYILI TTK BAKIMINDAN TACİR/TİCARET ŞİRKETİ OLARAK KABUL EDİLMESİ KARŞISINDA, DAVANIN TARAFLARININ TACİR VE DAVANIN TİCARİ DAVA OLMASI NEDENİYLE İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARINDAN ÖNCE BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ DAİRESİNİN KARARI İLE GÖREVLİ MAHKEME OLDUĞUNA KARAR VERİLEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN TEKRAR GÖREVSİZLİK KARARI VERMESİ GEREKMEDİĞİNE, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine 15.02.2024 gününde oy birliğiyle ve 5235 sayılı kanunun 35/4. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Murat Kıyak Özcan Turan Ömer Kızılkaya Zeki Gözütok Mehmet Özdemir
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARINDAN ÖNCE BAM KARARI İLE GÖREVLİ MAHKEME OLDUĞUNA KARAR VERİLEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN TEKRAR GÖREVSİZLİK KARARI VERMESİ GEREKMEZ.
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/340
KARAR NO : 2024/629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu
SAYISI : 2023/20 E.,
DAVACI : B. Hazır Beton ve Yapı A.Ş.
DAVALI : S.S. D.kent 91 Konut Yapı Kooperatifi
DAVA TARİHİ : 17.07.2023
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ HUKUK DAİRELERİ'NİN KESİN
NİTELİKTEKİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİNE
YÖNELİK KARAR
I. BAŞVURU
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi Başkanlığınca 20.11.2023 tarihli talep yazısı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 27.10.2023 tarih ve 2023/814 Esas, 2023/1090 Karar sayılı kararı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 14.10.2022 tarih ve 2022/726 Esas, 2022/844 Karar sayılı kesin nitelikli kararları arasında çelişki bulunduğu gerekçesi ile her iki Daire kararları ile ilgili olarak çelişkinin giderilmesi konusunda gerekli sürecin başlatılması talep edilmiştir.
II. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU’NUN KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 25.12.2023 Tarih ve 2023/20 Karar sayılı kararı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin kararı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin kararının benzer konuya ilişkin olduğu ve her iki kararın da kesin nitelikli olduğu, ancak bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin kararı ile görevli mahkeme belirlendikten sonra yargılamanın devamı sırasında Yargıtay İçtihadı birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK bakımından tacir/ticaret şirketi olarak kabul edilmesi karşısında, davanın taraflarının tacir ve davanın ticari dava olması nedeniyle içtihadı birleştirme kararından önce Bölge Adliye Mahkemesi dairesinin kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekip gerekmediği konusunda aralarında uyuşmazlık bulunduğu ve bu uyuşmazlığın giderilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, Bölge Adliye Mahkemesinin farklı hukuk dairelerinin kesin kararları arasında saptanan bu uyuşmazlığın HMK 23/2 maddesi uyarınca kanun yolu incelemesi sonucu kesinleşen göreve ilişkin kararlar bağlayıcı olmakla birlikte kesin olarak giderilmesi için uyuşmazlığın hangi karar doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönünde Yargıtay ilgili dairesine başvurulmasına karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KESİN NİTELİKTEKİ KARARLAR VE GEREKÇELERİ
A) Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 2023/814-1090 sayılı kararına konu Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/191 Esas sayılı dosyasında davacının, davalı S.S. D.kent 91 konut kooperatifi aleyhine tespit ve muvazaanın giderilmesi davası açtığı, mahkemenin 29.03.2018 tarihinde 2018/215-133 sayılı karar ile davada asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verdiği, dosyanın tevzi edildiği Ankara 2. Ticaret Mahkemesinin de görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verdiği ve bu kararın istinafı üzerine dosyayı inceleyen 27. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin esastan reddine ve asliye hukuk mahkemesince yargılamanın esastan sonuçlandırılması gerektiğine karar verdiği, dairenin bu kararı üzerine dosyanın Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/191 Esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edildiği ve mahkemenin, yargılama devam ederken 12.11.2021 tarih ve 2020/2 Esas, 2021/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun içtihadı birleştirme kararı ile yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı Kanun kapsamında tacir kabul edildiği, davanın taraflarının tacir olduğu ve görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle yeniden görevsizlik kararı verdiği, bu kararın istinafı nedeniyle dosyanın gönderildiği mahkememiz 27. Hukuk Dairesinin 27.10.2023 tarihli 2023/814-1090 sayılı ve «....mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olduğundan mahkemelerce davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir ve kamu düzeninden olsa da usule ilişkin çekişmelerin bir an önce sonuçlandırılıp uyuşmazlığın esasına girilmesi ve yargılamanın makul sürede bitirilmesi hukuk yargılamasının temel amaçlarındandır. Hiç şüphesiz bu amacın sağlanmasına yönelik olarak vazedilen kurallar da kamu düzenindendir. (HMK 30, 138 maddesi) Nitekim kanun koyucu göreve ilişkin sorunların sürekli olarak devam etmemesi ve bir an önce halli ile davanın esasının incelenmesi için 6100 sayılı HMK'nın 23/2 maddesini kabul etmiştir.
6100 sayılı HMK'nın 23/2 maddesinde "bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar" hükmü düzenlenmiştir. Yargıtayca verilen mercii tayini kararları ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen görev ve yetkiye ilişkin kararların bağlayıcılığı sadece ilk derece ve bölge adliye mahkemeleri için değil daha sonra temyiz incelemesi yapacak Yargıtay dairesi içinde geçerlidir. (HGK 2011/1-178-2012/96)
Somut olayda Ankara 2. Ticaret Mahkemesinin 2018/369-447 sayılı ilamı ile görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının istinafı üzerine, dairemizin 2018/1841-1331sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmekle, uyuşmazlığın esasına ilişkin inceleme yapma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu hususu HMK 353/1-a ve 362/1-c maddeleri gereğince kesinleşmiş olup, bu kararın HMK 23/2 maddesi uyarınca bağlayıcı nitelikte bulunması karşısında görevli ve yetkili mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu açıktır.
Mahkemesince taraflar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi noktasında davanın esasının incelenip hüküm kurulması hukuki güvenlik ilkesinin de gereği olmakla mahkemenin görevine ilişkin kesinleşen mahkeme kararından çok sonra verilen Yargıtay içtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 2020/2-2021/3 sayılı kararı gereğince yazılı şekilde yeniden görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır." şeklindeki gerekçe uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 20 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/191 Esas-2023/195 Karar sayılı görevsizlik kararının HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın daire kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir,
B) Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 04.12.2022 tarih ve 2022/726 Esas-844 Karar sayılı kararına konu Ankara 39. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/110 Esas sayılı dosyasında davacı D.kent Konut Yapı kooperatifinin B. Hazır beton A.Ş. aleyhine açılan inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tespit ve şerhin kaldırılması davası açtığı, yargılama sonunda davanın esastan karara bağlandığı ve bu kararın istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen mahkememiz 31. Hukuk Dairesinin yukarıda yazılı sayı ve "... Yargıtay içtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 2020/2 Esas-2021/3 Karar sayılı kararı ile yapı kooperatiflerinin 6102 TTK kapsamında tacir-ticaret şirketi olduğu kabul edilmiştir. ... Usulü kazanılmış hak Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul edilmiş usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. Bu ilkenin Yargıtay içtihatlarıyla geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı ya da geçmişe etkili kanun çıkması halinde bozmaya uymakla oluşan kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Bu husus 28.06.1960 tarihli 21/9 sayılı YİBK kararında ifade edilmiştir. Nitekim Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen görevsizlik kararı bulunmasına rağmen tarafları yapı kooperatifi olan dosyada yukarıda bahsedilen İçtihadı birleştirme kararı uyarınca 26. Asliye Hukuk Mahkemesi ile 13. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan görev uyuşmazlığında Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin kararı ile tarafların tacir olduğundan bahisle Ankara 13. Ticaret Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.
Somut olayda karar tarihinde mevcut olan Yargıtay içtihadı birleştirme Büyük Genel Kurulunun 2020/ Esas-2021/3 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında taraflar tacir olduğundan Ankara 5. Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir." şeklindeki gerekçe uyarınca istinaf talebinin kabulüne, Ankara 39. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/110 Esas-189 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a.3.4.6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.
IV. UYUŞMAZLIK
Yukarıda anılan ve birbirinden iki görüş halinde ayrılan Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri’nin kararları incelendiğinde, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin kararı ile görevli mahkeme belirlendikten sonra yargılamanın devamı sırasında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK bakımından tacir/ticaret şirketi olarak kabul edilmesi karşısında, davanın taraflarının tacir ve davanın ticari dava olması nedeniyle içtihadı birleştirme kararından önce Bölge Adliye Mahkemesi dairesinin kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekip gerekmediği hususunun uyuşmazlık konusu olduğu anlaşılmıştır.
V. GEREKÇE
Başvuru ve başvuru üzerine verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun kararı gereğince, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin kararı ile görevli mahkeme belirlendikten sonra yargılamanın devamı sırasında Yargıtay İçtihadı birleştirme büyük genel kurulunca yapı kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK bakımından tacir/ticaret şirketi olarak kabul edilmesi karşısında, davanın taraflarının tacir ve davanın ticari dava olması nedeniyle içtihadı birleştirme kararından önce Bölge Adliye Mahkemesi dairesinin kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekip gerekmediği konusunda Dairemiz'ce kesin bir karar verilmesi gerekmektedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre:
İki mahkeme de görevsizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse bu durum yargı yeri belirlenmesini gerektirir (HMK 21/1-c). Bu halde görevli mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir (HMK 22/2).
Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi kararı davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar. Bunun yanında kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar da davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar (HMK 23/2).
Maddede sözü edilen bağlayıcılık Kanunda dava şartı olarak da düzenlenen görev (HMK 114/1-c) hususunun kesinleşmesini de ortaya koymaktadır. Bu kesinlik sadece mahkemeyi bağlayan bir kesinlik olmayıp sonraki aşamalarda bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay'ı da bağlayan bir kesinliktir. Bu nedenle artık esas hükmün istinaf veya temyiz aşamasında dahi görev hususunun yeniden incelenip kaldırıp geri gönderme veya bozma nedeni yapılması mümkün değildir.
Kanunda bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlarının temyiz edilemeyeceği (HMK 362/1-c) düzenlenmek suretiyle bölge adliye mahkemesinin bu konuda verdiği kararın kesinliği özel bir önemle de vurgulanmıştır.
Bu hükümlerden de anlaşıldığı üzere gerek yargı yeri belirlenmesi kararı ile gerekse görevsizlik kararının kanun yolu incelemesi ile kesinleşmesiyle davaya bakacak mahkeme kesin olarak belirlenmiş olacaktır. Bu kesin olarak belirlenmeye rağmen daha sonra yeniden mahkemenin görevli olup olmadığının gerek davaya bakan mahkemece gerekse kanun yolu incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay'ca yeniden tartışılıp farklı bir sonuca varılabilmesi mümkün değildir.
Görev hususunun usuli kazanılmış hakkın istisnalarından olmasıyla ilgili olarak, 04.02.1959 T. 1957/13 E. 1959/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında; kural olarak usuli müktesep hak hükmünün vazife (görev) konusunda tatbik yeri olmayacağına ve HUMK 7. madde gereğince duruşmanın bittiği bildirilinceye kadar vazifesizlik kararı verilebileceğine karar verilmiş ise de bu kararın gerekçesinde bu istisnanın sınırı da şu açıklamayla gösterilmiştir: “Ancak ileri sürülen vazifesizlik itirazının Temyiz Dairesince reddi ve kararın başka sebeplerden bozulması ve bozmaya uyulması halinde davanın yine vazifesizlik sebebiyle reddi yoluna gidilebilmesi, usul hükümlerinin esas gayesini haleldar edilebilecek bir mahiyet arzedeceği cihetle, haddi zatında nadir olan böyle vaz’iyetlerde istisnai olarak kanunun 7 nci maddesinin tatbikini kabul etmemek, menfaatler vaziyetine gereği gibi uygun düşecektir.”
Kanun yolu incelemesine veya yargı yeri belirlenmesine konu olup verilen kararın kesinliği kanunda özel olarak düzenlenmiş iken mahkemenin bu karara aykırı olarak görev konusunda farklı bir karar verebileceğini düşünmek bu içtihadı birleştirme kararında da belirtildiği üzere usul hükümlerinin konuluş amacıyla da bağdaşmayacaktır.
Bu içtihadı birleştirme kararı ile de bakıldığında, görev hususunun HMK 23/2 madde hükmüne göre kanun yolu incelemesi veya yargı yeri belirlenmesi sonucu kesinleşmesini usuli kazanılmış hak olarak değil kanun hükmünden doğan usuli bir kesinlik olarak değerlendirmek gerekir. Zira usuli kazanılmış haktan söz edebilmek için varlığı gözetilmesi gereken bir kesinlik ortaya çıkmamış olmalıdır. Davanın esası hakkında kesin hüküm ortaya çıkıncaya kadar usuli kazanılmış haklardan söz edilirken karar kesinleştiğinde usuli kazanılmış hakların önemi kalmayarak kesin hükme değer verilmesi de bu nedenledir. Görev hususunun kesinleşmesi esasa ilişkin kesin hüküm değil ise de HMK 23/2. madde hükmü uyulması zorunlu usuli bir kesinliği ifade ettiği için artık usuli kazanılmış hak veya istisnalarından söz etmek mümkün olmayacaktır.
09.05.1960 T. 1960/21 E. 1960/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında sonradan çıkan içtihadı birleştirme kararının Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak, henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan bütün işlere tatbikinin gerekli olduğuna karar verilmiş ise de yukarıda da açıklandığı üzere HMK 23/2. madde hükmü uyulması zorunlu usuli bir kesinliği ifade ettiği için usuli kazanılmış hak veya istisnalarından söz etmek mümkün olmadığından bu içtihadı birleştirme kararına dayalı olarak da kanun yolu aşamaları ile kesinleşen görev hususunun yeniden incelenip farklı bir sonuca varılabilmesi mümkün olmayacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte değerlendirildiğinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel kurulunun 2020/2 Esas-2021/3 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile yapı kooperatiflerinin 6102 TTK kapsamında tacir-ticaret şirketi olduğuna karar verilerek içtihatların birleştirilmiş olması, HMK 23/2. Madde kapsamında kesinleşen görev hususunun yeniden incelenip görevsizlik kararı verilebilmesini mümkün kılmamaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel kurulunun 2020/2 Esas-2021/3 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile yapı kooperatiflerinin 6102 TTK kapsamında tacir-ticaret şirketi olduğuna karar verilerek içtihatların birleştirilmiş olması, gerek yargı yeri belirlenmesi kararı ile gerekse görevsizlik kararının kanun yolu incelemesi ile HMK 23/2. Madde kapsamında kesinleşen görev hususunun yeniden incelenip görevsizlik kararı verilebilmesi mümkün olmadığı için başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki içtihat farklılığının bu doğrultuda birleştirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi ve 31. Hukuk Dairesinin başvuruya konu kararıyla ilgili uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRESİNİN KARARI İLE GÖREVLİ MAHKEME BELİRLENDİKTEN SONRA YARGILAMANIN DEVAMI SIRASINDA YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME BÜYÜK GENEL KURULUNCA YAPI KOOPERATİFLERİNİN 6102 SAYILI TTK BAKIMINDAN TACİR/TİCARET ŞİRKETİ OLARAK KABUL EDİLMESİ KARŞISINDA, DAVANIN TARAFLARININ TACİR VE DAVANIN TİCARİ DAVA OLMASI NEDENİYLE İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARINDAN ÖNCE BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ DAİRESİNİN KARARI İLE GÖREVLİ MAHKEME OLDUĞUNA KARAR VERİLEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN TEKRAR GÖREVSİZLİK KARARI VERMESİ GEREKMEDİĞİNE, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine 15.02.2024 gününde oy birliğiyle ve 5235 sayılı kanunun 35/4. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Murat Kıyak Özcan Turan Ömer Kızılkaya Zeki Gözütok Mehmet Özdemir