KANUN YOLU SÜRESİNİN BAŞLANGICININ SADECE GİRDİĞİ DURUŞMA İÇİN YETKİLENDİRİLMİŞ OLAN AVUKATA TEBLİĞİNDEN İTİBAREN BAŞLATILMASI HATALI OLMUŞTUR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/515
Karar No : 2023/3488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 30.11.2022
SAYISI : 2022/2894 E., 2022/2279 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı kadının son 1-2 senedir tutum ve davranışlarında değişkenliklerin başladığını, tarafına ve çocuklara karşı agresif tavırlar sergilediğini, çocuklarını darp ettiğini, 2020 yılında çocukların, anneleri tarafından işkence gördüklerini söylemeleri üzerine davalı eş hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, çocuklar için darp raporu aldığını, davalı kadının ortak çocuk Kamil için ders çalışmadığını bahane ederek engelli raporu almaya çalıştığını, bir gün yine davalı kadının çocukları darp ederken ortak çocukların yalın ayak kaçıp kendi ailesinin evine sığındığını, davalı eşin elinde bıçakla sokak ortasında çocukları kovaladığını, bu durumu karşı komşusunun gördüğünü beyan ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetlerinin tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri davacı erkeğin ileri sürdüğü hususların tamamen asılsız, mesnetsiz ve soyut iddialardan oluştuğunu, aralarındaki geçimsizliğin sebebinin davacıdan kaynaklandığını, ortak çocukların babalarının ve ailesinin yönlendirmesi ve etkisi altında kaldıklarını, çocukları sokak ortasında kovaladığı iddiasının da tamamen gerçek dışı olduğunu, bunu davacının yaptığını, davacının yaptığına eş değer bir gerekçe oluşturarak lehine sonuç oluşturma amacıyla yaptığını, çocuklarına karşı eğitimleri ve sorumluluk bilincinin oluşması açısından uyarıda bulunduğunu, ancak olumsuz davranışının hiç olmadığını, davacının evlilik sonrasında 2-3 sene ailesinin evinde beraber yaşadıklarını, kendi istediği doğrultusunda başka bir eve taşındıklarını, halen davacının sürekli anne babasıyla birlikte bulunarak müşterek evleri ile ilgilenmediklerini, aldığı maaşı anne - babasına vererek kendi çocuklarının ve evin ihtiyaçlarını yeterince karşılamadığını, evlerinin mutfağının, tuvalet ve banyosunun kırık dökük olmasına rağmen kendisinin sorun çıkarmamak için yaşantılarını devam ettirmeye çalıştığını, kendisine de yıllarca baskı ve şiddet uyguladığını, birçok kez kapıyı kilitleyerek ve ağzını kapatarak darp ettiğini, sürükleyerek dövdüğünü, sesi çıkmasın diye baskıladığını, bazen sokağa attığını ve sokakta sürüklediğini, devletin çocuklara tablet alınması için verdiği parayı davacı erkeğin annesine verdiğini ve özel işleri için harcadığını beyan ederek evlilik birlikteliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin kusurlu olduğun asıl davanın reddine, kendi açtığı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesini, çocukların anne bakım ve sevgisine muhtaç olduğundan çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesini, çocukları için aylık üç çocuk için toplam 1.000,00 TL tedbir, kendisi için 750 TL tedbir nafakası verilmesini, karar kesinleştikten sonra iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devam etmesini, elinden alınmış ev eşyalarının karşılığı olarak 20.000,00 maddî 50.000,00 manevî tazminata talep ve ziynet eşyası alacağına yönelik taleplerinin kabulüne hükmedilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda, davalı kadının boğazına bıçak dayayarak 'sen beni boşayamazsın ' diyerek davacıya baskı kurduğu, davacının ailesine hakaret ettiği, her ne kadar davacı davalının çocuklara şiddet uyguladığını iddia etmiş ise de bu hususun ispatlanmadığı , davacı erkeğin ise evin ihtiyaçlarını karşılamadığı gibi eviyle ilgilenmediği, sürekli ailesiyle ve ailesinin evinde vakit geçirdiği ve oraya yiyecek içecek aldığı tüm bu nedenlerle evlilik birliğinin temelinden çöktüğü, birliğin temelinden çökmesinde davacı-davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile; her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı- davalı erkeğin, davalı-davacı kadının kişilik haklarına saldırıda bulunduğundan, tarafların mali ve sosyal durumları, yapılan saldırının ağırlığı ve hakkaniyet hususları dikkate alınarak davalı-davacı kadına 13.000,00 manevî tazminata, ortak çocuklar Zeynep, Kamil ve Şerife Nur'un yaşları, halen anne ile birlikte yaşıyor olmaları, alıştıkları düzenin korunması, anne bakım ve şefkatine olan ihtiyacı gibi hususlar dikkate alındığında velâyetlerinin davalı-davacı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir nafakasına karar kesinleştikten sonra ayrı ayrı aylık 400,00 TL iştirak nafakası olarak devamına kadın lehine 300,00 TL tedbir nafakası 650,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı- davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurlu olduğunu bu nedenle kadının karşı davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların kabulü ve miktarı, çocuklarının velâyetlerinin davalı-davacı annelerine verilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen ve istinafa konu kararın istinaf talebinde bulunan davacı-davalı vekiline 11.09.2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 345 inci maddesi uyarınca istinaf yoluna başvuru süresinin iki hafta olduğu, sürenin, tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, sürenin hafta olarak belirlenmesi nazara alındığında istinaf talebi için son günün 26.09.2022 günü mesai saati sonu olduğu, istinaf dilekçesinin incelenmesinde havalesinin 07.10.2022 tarihinde yapıldığı, UYAP'tan yapılan sorgulamada da istinaf dilekçesinin kayda 07.10.2022 tarihinde girdiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun süresinde yapılmamış olması nedeniyle davacı-davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı -davalı tarafından sadece kendisine tevkil yetkisinin verildiğini, Mahkemenin gerekçeli kararı duruşmaya girmek için yetki belgesi verdiği Av. H.K.'a tebliğ edildiğini, yapılan tebliğin geçersiz olduğunu, istinaf başvuru süresinin kendisine yapılan tebliğden sonra başladığını, süresinde istinaf dilekçesini sunduklarını, vekâletnamede yer alan avukat yerine yetki belgesi ile dosyada ismi geçen avukata tebligat yapılması savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verdiğini beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması için temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Av. H.K.'a yapılan tebligatın geçerli olup olmadığı, yetki belgesinin kapsamı, istinaf kanun yolu başvuru süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı, davacı-davalı erkeğin istinaf talebinin süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci 325 inci maddesi, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nu değiştiren 4667 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesi ile 56 ncı maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesi kararı, 01.02.2022 tarihli yetki belgesi verilen ancak duruşmalara dahi katılmayan Av. H.K.'a 11.09.2022 tarihinde elektronik tebligat ile tebliğ edilmiş ise de, dosyaya sunulu vekâletnamede Av. G.H. 'in isminin geçtiği, davacı-davalı Mehmet A.'ın sadece Av. G.H.'i yetkilendirdiği, dosyaya verilen dava dilekçesi dahil tüm dilekçelerin Av. G.H. tarafından verildiği ve İlk Derece yargılaması boyunca tüm tebligatların Av. G.H. adına yapıldığı, İlk Derece Mahkemesi kararının vekâletnamede tek başına ismi yazılı Av. G.H. yerine 26.01.2022 tarihli duruşma takibi için sınırlı süreli olarak yetki verilen ve daha sonradan da dosyayı takip etmediği anlaşılan Av. H.K.'a tebliğ edildiği görülmektedir.
2. 23.09.2022 tarihinde Av. G.H.'in, gerekçeli kararın sadece girdiği duruşma için yetkilendirilmiş olan Av. H.K.'a tebliğ edildiğini, gerekçeli kararın tarafına tebliğ edilmesini talep ettiği dilekçesinden sonra 28.09.2022 tarihinde İlk Derece Mahkemesi kararının vekâletnamede tek başına ismi geçen Av. G.H.'e tebliğ edilmiş olmasına karşın 07.10.2022 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi süresinde kabul edilmemiştir.
3. 07.10.2022 tarihli istinaf dilekçesinin süresinde olmadığının kabul edilmesi hak arama özgürlüğünü kısıtlar mahiyette görüldüğünden Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle istinaf süresinde kabul edilerek işin esasına girilmeli, davacı-davalı erkek vekilinin istinaf talepleri değerlendirilmelidir. Bu husus gözetilmeden verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı hatalı olduğundan bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
A.Albayrak Doğan Sedat Demirtaş Seydi Kahveci M.Kasım Çetin Harun Can
BİLGİ : “Yetki belgesi ile duruşmaya katılan vekile tebligat yapılması usulüne uygundur” şeklindeki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21 Eylül 2021 tarihli kararı için bkz.
“Dosyayı takip eden vekil yerine vekaletnamede ismi yazılı dosyayı takip etmeyen diğer vekile tebligat yapılması usulsüzdür” şeklindeki Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 01 Kasım 2021 tarihli kararı için bkz.
Bu konu hakkındaki çalışma için bkz. YEŞİLOVA, Bilgehan, Yetki Belgesi Olan Vekile Yapılan Tebligat Geçerli Midir? Güncel Bir Yargıtay Kararının Düşündürdükleri ve Metodolojik Bir Deneme, Prof. Dr. Selçuk Öztek’e Armağan, C: III, İstanbul, 2022, s. 2787-2820.
KANUN YOLU SÜRESİNİN BAŞLANGICININ SADECE GİRDİĞİ DURUŞMA İÇİN YETKİLENDİRİLMİŞ OLAN AVUKATA TEBLİĞİNDEN İTİBAREN BAŞLATILMASI HATALI OLMUŞTUR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/515
Karar No : 2023/3488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 30.11.2022
SAYISI : 2022/2894 E., 2022/2279 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı kadının son 1-2 senedir tutum ve davranışlarında değişkenliklerin başladığını, tarafına ve çocuklara karşı agresif tavırlar sergilediğini, çocuklarını darp ettiğini, 2020 yılında çocukların, anneleri tarafından işkence gördüklerini söylemeleri üzerine davalı eş hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, çocuklar için darp raporu aldığını, davalı kadının ortak çocuk Kamil için ders çalışmadığını bahane ederek engelli raporu almaya çalıştığını, bir gün yine davalı kadının çocukları darp ederken ortak çocukların yalın ayak kaçıp kendi ailesinin evine sığındığını, davalı eşin elinde bıçakla sokak ortasında çocukları kovaladığını, bu durumu karşı komşusunun gördüğünü beyan ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetlerinin tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri davacı erkeğin ileri sürdüğü hususların tamamen asılsız, mesnetsiz ve soyut iddialardan oluştuğunu, aralarındaki geçimsizliğin sebebinin davacıdan kaynaklandığını, ortak çocukların babalarının ve ailesinin yönlendirmesi ve etkisi altında kaldıklarını, çocukları sokak ortasında kovaladığı iddiasının da tamamen gerçek dışı olduğunu, bunu davacının yaptığını, davacının yaptığına eş değer bir gerekçe oluşturarak lehine sonuç oluşturma amacıyla yaptığını, çocuklarına karşı eğitimleri ve sorumluluk bilincinin oluşması açısından uyarıda bulunduğunu, ancak olumsuz davranışının hiç olmadığını, davacının evlilik sonrasında 2-3 sene ailesinin evinde beraber yaşadıklarını, kendi istediği doğrultusunda başka bir eve taşındıklarını, halen davacının sürekli anne babasıyla birlikte bulunarak müşterek evleri ile ilgilenmediklerini, aldığı maaşı anne - babasına vererek kendi çocuklarının ve evin ihtiyaçlarını yeterince karşılamadığını, evlerinin mutfağının, tuvalet ve banyosunun kırık dökük olmasına rağmen kendisinin sorun çıkarmamak için yaşantılarını devam ettirmeye çalıştığını, kendisine de yıllarca baskı ve şiddet uyguladığını, birçok kez kapıyı kilitleyerek ve ağzını kapatarak darp ettiğini, sürükleyerek dövdüğünü, sesi çıkmasın diye baskıladığını, bazen sokağa attığını ve sokakta sürüklediğini, devletin çocuklara tablet alınması için verdiği parayı davacı erkeğin annesine verdiğini ve özel işleri için harcadığını beyan ederek evlilik birlikteliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin kusurlu olduğun asıl davanın reddine, kendi açtığı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesini, çocukların anne bakım ve sevgisine muhtaç olduğundan çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesini, çocukları için aylık üç çocuk için toplam 1.000,00 TL tedbir, kendisi için 750 TL tedbir nafakası verilmesini, karar kesinleştikten sonra iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devam etmesini, elinden alınmış ev eşyalarının karşılığı olarak 20.000,00 maddî 50.000,00 manevî tazminata talep ve ziynet eşyası alacağına yönelik taleplerinin kabulüne hükmedilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda, davalı kadının boğazına bıçak dayayarak 'sen beni boşayamazsın ' diyerek davacıya baskı kurduğu, davacının ailesine hakaret ettiği, her ne kadar davacı davalının çocuklara şiddet uyguladığını iddia etmiş ise de bu hususun ispatlanmadığı , davacı erkeğin ise evin ihtiyaçlarını karşılamadığı gibi eviyle ilgilenmediği, sürekli ailesiyle ve ailesinin evinde vakit geçirdiği ve oraya yiyecek içecek aldığı tüm bu nedenlerle evlilik birliğinin temelinden çöktüğü, birliğin temelinden çökmesinde davacı-davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile; her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı- davalı erkeğin, davalı-davacı kadının kişilik haklarına saldırıda bulunduğundan, tarafların mali ve sosyal durumları, yapılan saldırının ağırlığı ve hakkaniyet hususları dikkate alınarak davalı-davacı kadına 13.000,00 manevî tazminata, ortak çocuklar Zeynep, Kamil ve Şerife Nur'un yaşları, halen anne ile birlikte yaşıyor olmaları, alıştıkları düzenin korunması, anne bakım ve şefkatine olan ihtiyacı gibi hususlar dikkate alındığında velâyetlerinin davalı-davacı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir nafakasına karar kesinleştikten sonra ayrı ayrı aylık 400,00 TL iştirak nafakası olarak devamına kadın lehine 300,00 TL tedbir nafakası 650,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı- davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurlu olduğunu bu nedenle kadının karşı davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların kabulü ve miktarı, çocuklarının velâyetlerinin davalı-davacı annelerine verilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen ve istinafa konu kararın istinaf talebinde bulunan davacı-davalı vekiline 11.09.2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 345 inci maddesi uyarınca istinaf yoluna başvuru süresinin iki hafta olduğu, sürenin, tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, sürenin hafta olarak belirlenmesi nazara alındığında istinaf talebi için son günün 26.09.2022 günü mesai saati sonu olduğu, istinaf dilekçesinin incelenmesinde havalesinin 07.10.2022 tarihinde yapıldığı, UYAP'tan yapılan sorgulamada da istinaf dilekçesinin kayda 07.10.2022 tarihinde girdiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun süresinde yapılmamış olması nedeniyle davacı-davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı -davalı tarafından sadece kendisine tevkil yetkisinin verildiğini, Mahkemenin gerekçeli kararı duruşmaya girmek için yetki belgesi verdiği Av. H.K.'a tebliğ edildiğini, yapılan tebliğin geçersiz olduğunu, istinaf başvuru süresinin kendisine yapılan tebliğden sonra başladığını, süresinde istinaf dilekçesini sunduklarını, vekâletnamede yer alan avukat yerine yetki belgesi ile dosyada ismi geçen avukata tebligat yapılması savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verdiğini beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması için temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Av. H.K.'a yapılan tebligatın geçerli olup olmadığı, yetki belgesinin kapsamı, istinaf kanun yolu başvuru süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı, davacı-davalı erkeğin istinaf talebinin süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci 325 inci maddesi, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nu değiştiren 4667 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesi ile 56 ncı maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesi kararı, 01.02.2022 tarihli yetki belgesi verilen ancak duruşmalara dahi katılmayan Av. H.K.'a 11.09.2022 tarihinde elektronik tebligat ile tebliğ edilmiş ise de, dosyaya sunulu vekâletnamede Av. G.H. 'in isminin geçtiği, davacı-davalı Mehmet A.'ın sadece Av. G.H.'i yetkilendirdiği, dosyaya verilen dava dilekçesi dahil tüm dilekçelerin Av. G.H. tarafından verildiği ve İlk Derece yargılaması boyunca tüm tebligatların Av. G.H. adına yapıldığı, İlk Derece Mahkemesi kararının vekâletnamede tek başına ismi yazılı Av. G.H. yerine 26.01.2022 tarihli duruşma takibi için sınırlı süreli olarak yetki verilen ve daha sonradan da dosyayı takip etmediği anlaşılan Av. H.K.'a tebliğ edildiği görülmektedir.
2. 23.09.2022 tarihinde Av. G.H.'in, gerekçeli kararın sadece girdiği duruşma için yetkilendirilmiş olan Av. H.K.'a tebliğ edildiğini, gerekçeli kararın tarafına tebliğ edilmesini talep ettiği dilekçesinden sonra 28.09.2022 tarihinde İlk Derece Mahkemesi kararının vekâletnamede tek başına ismi geçen Av. G.H.'e tebliğ edilmiş olmasına karşın 07.10.2022 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi süresinde kabul edilmemiştir.
3. 07.10.2022 tarihli istinaf dilekçesinin süresinde olmadığının kabul edilmesi hak arama özgürlüğünü kısıtlar mahiyette görüldüğünden Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle istinaf süresinde kabul edilerek işin esasına girilmeli, davacı-davalı erkek vekilinin istinaf talepleri değerlendirilmelidir. Bu husus gözetilmeden verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı hatalı olduğundan bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
A.Albayrak Doğan Sedat Demirtaş Seydi Kahveci M.Kasım Çetin Harun Can
BİLGİ : “Yetki belgesi ile duruşmaya katılan vekile tebligat yapılması usulüne uygundur” şeklindeki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21 Eylül 2021 tarihli kararı için bkz.
“Dosyayı takip eden vekil yerine vekaletnamede ismi yazılı dosyayı takip etmeyen diğer vekile tebligat yapılması usulsüzdür” şeklindeki Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 01 Kasım 2021 tarihli kararı için bkz.
Bu konu hakkındaki çalışma için bkz. YEŞİLOVA, Bilgehan, Yetki Belgesi Olan Vekile Yapılan Tebligat Geçerli Midir? Güncel Bir Yargıtay Kararının Düşündürdükleri ve Metodolojik Bir Deneme, Prof. Dr. Selçuk Öztek’e Armağan, C: III, İstanbul, 2022, s. 2787-2820.