KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

KESİN SÜREYE UYULMAMASI DURUMUNDA MEVCUT KANITLARA GÖRE KARAR VERİLİP, GEREKTİĞİNDE DAVANIN REDDEDİLECEĞİNİN DE AÇIKÇA BİLDİRİLMESİ GEREKİR.

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2024/6925
KARAR NO    : 2025/865

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
TARİHİ                     : 12/09/2024 - 17/10/2024 (Ek Karar)
NUMARASI             :  2023/1779 - 2024/2677

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Yasemin Kiremitci tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunarak, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, tensip zaptının 9. bendi ile "Davacı tarafa HMK 114 ve 120. maddeleri gereğince 571,90 TL keşif harcı, (keşif harcı sekmesinden yatırılması gerekmektedir) 400 TL araç ücreti, her bir bilirkişi için 650 TL bilirkişi ücreti takdir edilerek 3 kişilik heyet bilirkişi için 1.950,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.350,00 TL avans ve 571,90 TL harcın ayrı ayrı, tensip 3 nolu ara karar gereğince çıkartılacak tebligatın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde taraflarınca mahkeme veznesine yatırılması, aksi takdirde mevcut duruma göre karar verileceğinin İHTARATINA," karar verildiği, tensip zaptının 29/06/2022 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, keşif harcının süresinden sonra 18/07/2022 tarihinde yatırıldığı, bilirkişi ücretinin ise yatırılmadığı görülmüştür.

İlk derece mahkemesince, dosyada yeterli avans olmadığından, bilirkişi incelemesi yapılamadığı, bu durumda bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edilmesine üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle temyiz başvurusunun reddine dair ek karar verildiği, bu ek kararın da temyiz edildiği görülmüştür.

Öncelikle Bölge Adliye Mahkemesince kararın kesin olduğundan bahisle temyiz istemi gerekçesi açıklanmadan reddedilmiş ise de, meskeniyet şikayetinde kesinlik takip değerine göre değil, şikayete konu taşınmaz değerine göre belirlendiğinden, mevcut durumda da bilirkişi incelemesi yapılmadığından temyiz başvurusunun reddine dair ek karar isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek kararın kaldırılmasına oybirliğiyle karar verildikten sonra davacı borçlunun asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi;

İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde, ispat külfeti borçluya ait olup, ispat ise mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile mümkündür.

6100 Sayılı HMK'nin 114. maddesinin "g" bendinde, davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, aynı Kanun'un 115. maddesinin 1. fıkrasında, bu koşulun mevcut olup olmadığını, mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Harç ve Avans Ödemesi" başlıklı 120. maddesinde; davacının, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verileceği hükümleri yer almaktadır.

"Delil ikamesi için avans" başlıklı HMK'nın 324. maddesinin birinci fıkrasında; "Taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler" hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında; tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesinin hukuki sonucu olarak anılan delil ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı belirtilmiştir.

Yasal düzenleme ile her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği öngörülmüştür.

Görüldüğü üzere, HMK'nin 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK'nin 114. maddesinin "g" bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir.

6100 Sayılı HMK'nın 94. maddesi uyarınca, kesin süre verilmesi halinde, kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması ve nereye yatırılacağının belirtilmesi gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

Somut olaya gelince borçluya tebliğ edilen tensip zaptının 9. bendinde HMK'nın gider avansını düzenleyen 114 ve 120. maddelerine atıf yapılması ve delil avansının yatırılmaması halinde mevcut duruma göre karar verileceği şeklindeki ihtarın usulüne uygun olmadığı, böylelikle süresi içinde, eksiksiz yerine getirmemenin aleyhe hüküm doğurmayacağı kanaatine varılmıştır.

O halde mahkemece, yatırılan delil avansı yeterli ise keşif yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi, masrafların güncellenmesi gerekli ise ve delil avansının yeterli olmadığının tespit edilmesi halinde usulüne uygun ihtar çıkartılarak sonuca gidilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 12.09.2024 tarih ve 2023/1779 Esas, 2024/2677 Karar sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Bakırköy 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 09.02.2023 tarih ve 2022/269 Esas, 2023/149 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye                 Üye                     Üye            Üye
A. TUNCAL      M. ÇAMUR     Dr. S. MUTTA     A. AYAN     Y. ÇİFTCİ

İÇTİHAT YORUMU : Hukuk yargılamasında kesin süre konusunda Yargıtay Hukuk Daireleri'nin genel eğilimi, kesin sürenin hukukî sonuçlarının açıkça bildirilmesi ve herhangi bir ücretin yatırılması söz konusu olması durumunda bunların kalem kalem açıklanması doğrultusundadır.

Kanımızca, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi söz konusu kararı ile bu genel eğilimini silahların eşitliği ilkesine zarar verecek tarzda genişletmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin bu görüşü benimsenecek olursa HMK m. 139/1-ç) bendindeki, "Davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde O DELİLE DAYANMAKTAN VAZGEÇMİŞ SAYILACAKLARINA KARAR VERİLECEĞİ" hükmü ile HMK m. 94/3 hükmünün bir esprisi kalmayacaktır. Kısacası, kesin sürenin hukukî sonuçları hatırlatılırken O DELİLE DAYANMAKTAN VAZGEÇİLMİŞ SAYILMASI yeterli olmayıp GEREKTİĞİNDE RET KARARI VERİLEBİLECEĞİ DE ihtar edilecekse HMK m. 94/3 ve HMK m. 139/1-ç) hükmünün bu uygulama karşısında bir daha mı değişmesi gerekecektir?

BİLGİ : “Kesin süre ihtaratında mevcut delillere göre karar verilip gerektiğinde ret kararı verilebileceği açıkça bildirilmelidir” şeklindeki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 04 Ekim 2021 tarihli kararı için bkz.

https://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/kesin-sure-ihtaratinda-mevcut-delillere-gore-karar-verilip-gerektiginde-ret-karari-verilebilecegi-acikca-bildirilmelidir