KOMŞU PARSEL YÖNÜNDE PENCERE VE BALKON OLMASI TEK BAŞINA KOMŞULUK HUKUKUNA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEZ.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15610
KARAR NO : 2021/2262
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan Esen K. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin Osmaniye İli, Kadirli İlçesi, Savrun Mahallesi 2.7 ada 18 parselin, davalıların ise 2.7 ada 16 parsel sayılı taşınmazın maliki olduklarını, davalıların kendi taşınmazına dört katlı ev yaptırırken evin balkon ve pencere kısmının müvekkiline ait taşınmazın sınırları içine yapıldığını, müvekkiline ait taşınmaza haksız elatıldığını, ayrıca inşaat aşamasında davalılar tarafından müvekkiline ait bahçe duvarının da müvekkilinden izin alınmadan yıkıldığını, dava konusu 2.7 ada 18 parsel no'lu taşınmaza davalıların haksız müdahalesinin men'ine müvekkiline ait taşınmaz üzerindeki davalıya ait yapıların kal'ini talep ve dava etmiş, 15.03.2018 tarihli 16. celsede ise: her ne kadar müdahalenin men ile birlikte davalıların taşkın yapılarının yıkımını da talep etmişseler de komşuluk hukuku gereği davalı tarafın taşınmazının yıkımını istemediklerini, bununla birlikte imar planı ve ruhsata aykırı olarak yapılan cam ve balkonun kapatılması mümkün olmaz ise müdahalenin meni ve kal taleplerinin devam ettiğini belirtmiştir.
Birleşen dosyada ise davacı vekili; davalıların imar ruhsatına aykırı cam pencere ve balkonun kapatılması sureti ile müdahalenin men’ini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan Esen K. dava konusu taşınmazın balkon ve pencere kısmının tapu kayıtlarında kendi taşınmazı sınırları içerisinde bulunduğunu, bahçe duvarının yıkımını ise davacının bizzat kendisinin yaptırdığın bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan Alper K. 17.07.2012 tarihli duruşmada; davacının binanın yapılış şeklini gördüğünü ve bir itirazda bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; 05.02.2013 tarihli ve 2012/110 Esas, 2013/75 Karar sayılı kararı ile; Davacının davasının kabulüne, Davalılara ait Osmaniye İli, Kadirli İlçesi, Savrun Mahallesi, 2.7 ada 16 parselde kayıtlı taşınmazın, davacıya ait Osmaniye İli, Kadirli ilçesi, Savrun Mahallesi, 2.7 ada 18 parsel sayılı taşınmazına fen bilirkişi Halil İbrahim N.'ın 16.10.2012 tarihli rapor ve krokisinde kırmızı ile boyalı ve A harfi ile gösterilen 2,05 m2 lik yere tecavüzünün önlenmesine, 2,05 m2 lik çıkıntının yıkılmasına dair verilen kararın davalılar tarafından temyizi neticesinde, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.01.2014 tarihli ve 2013/18095 Esas, 2014/1317 Karar sayılı kararı ile bozma kararı verilmiştir.
Bozma kararında “Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleriyle açılmıştır.
Mahkemece, taşkın yapılaşmanın keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; davalıların temyiz isteği ise, dava değerinin temyiz sınırı altında kaldığından söz edilerek ek kararla reddedilmiş; anılan ek karar da davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, eldeki davanın taşınmazın aynından kaynaklandığı gözetildiğinde, dava değeri yönünden kesinlik sınırına tabi bulunmadığı açıktır. Bu durumda, temyiz isteğinin reddine ilişkin ek kararda isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, işin esası bakımından; fen bilirkişisinin paftayı zemine uygulamak suretiyle düzenlediği raporun hükme yeterli olduğu söylenemeyeceği gibi, davalıların temliken tescil savunmaları üzerinde durulmaması da doğru değildir.
Hal böyle olunca, öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada, kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak hassas aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalı; davalıların temliken tescil savunması çerçevesinde de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalıdır.
Davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir.
1- Yerel mahkemenin usül ve yasaya aykırı bulunan (temyiz isteğinin reddine ilişkin) 30.07.2013 tarihli ek kararının ortadan kaldırılmasına,
2- Yerel mahkemenin (davanın kabulüne ilişkin) 05.02.2013 tarihli kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi uyarınca bozulmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılamada;
1- Açılan davanın asıl dava yönünden kabulü ile; davalılara ait Osmaniye ili Kadirli ilçesi Savrun Mah. 2.7 ada 16 parselde kayıtlı taşınmazın davacıya ait Osmaniye ili Kadirli ilçesi Savrun Mah. 2.7 ada 18 parsel sayılı taşınmazına fen bilirkişileri tarafından düzenlenen 13.04.2016 havale tarihli rapor ve krokisinde kırmızı renkle ve A harfi ile gösterilen 2.09 m²'lik alana müdahalesinin men’ine,
2- Birleşen dosya yönünden açılan davanın kabulü ile; davalılara ait Osmaniye ili Kadirli ilçesi Savrun Mah. 2.7 ada 16 parselde bulunan yapının davacıya ait Osmaniye ili Kadirli ilçesi Savrun Mah. 2.7 ada 18 parsel sayılı taşınmazına bakan yönünde bulunan balkon ve camların kapatılması suretiyle davalıların müdahalesinin men’ine dair verilen karar davalılardan Esen K. tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalılardan Esen K.’ın aşağıdaki bent kapsamı dışındaki yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Komşuluk hukukunun ihlal edildiğinin kabul edilebilmesi, zarar koşuluna bağlıdır. Bir kimsenin kendi mülkiyet alanında yaptığı yapının komşu taşınmaz malikine bir zarar verdiği kanıtlanmadığı takdirde, bu halin çekişme olarak nitelendirilmesi ve giderilmesi düşünülemez. İmara ve ruhsata aykırılık ise idare ve idari yargıyı ilgilendirir. Komşu parsel yönünde pencere ve balkon açılmış olması başlıbaşına komşuluk hukukuna aykırılık teşkil etmez. Bir inşaatın imar planına aykırı yapılması temelde idareyi ve idari yaptırımı gerekli kılan bir davranış olup soyut olarak komşuluk hukukuna aykırı davranma biçiminde yorumlanamaz.
Bu itibarla; yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre, imara ve ruhsata aykırı pencerelerin ve balkonun davacıya yönelik somut zararın varlığı ispat edilemediğine göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalılardan Esen K.’ın yazılı nedenlerle sair itirazlarının reddine, temyiz itirazları (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile kararın HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN E. SARICALAR İ. ŞİMŞEK F. EROĞLU A. SEZER
KOMŞU PARSEL YÖNÜNDE PENCERE VE BALKON OLMASI TEK BAŞINA KOMŞULUK HUKUKUNA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEZ.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/15610
KARAR NO : 2021/2262
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan Esen K. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin Osmaniye İli, Kadirli İlçesi, Savrun Mahallesi 2.7 ada 18 parselin, davalıların ise 2.7 ada 16 parsel sayılı taşınmazın maliki olduklarını, davalıların kendi taşınmazına dört katlı ev yaptırırken evin balkon ve pencere kısmının müvekkiline ait taşınmazın sınırları içine yapıldığını, müvekkiline ait taşınmaza haksız elatıldığını, ayrıca inşaat aşamasında davalılar tarafından müvekkiline ait bahçe duvarının da müvekkilinden izin alınmadan yıkıldığını, dava konusu 2.7 ada 18 parsel no'lu taşınmaza davalıların haksız müdahalesinin men'ine müvekkiline ait taşınmaz üzerindeki davalıya ait yapıların kal'ini talep ve dava etmiş, 15.03.2018 tarihli 16. celsede ise: her ne kadar müdahalenin men ile birlikte davalıların taşkın yapılarının yıkımını da talep etmişseler de komşuluk hukuku gereği davalı tarafın taşınmazının yıkımını istemediklerini, bununla birlikte imar planı ve ruhsata aykırı olarak yapılan cam ve balkonun kapatılması mümkün olmaz ise müdahalenin meni ve kal taleplerinin devam ettiğini belirtmiştir.
Birleşen dosyada ise davacı vekili; davalıların imar ruhsatına aykırı cam pencere ve balkonun kapatılması sureti ile müdahalenin men’ini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan Esen K. dava konusu taşınmazın balkon ve pencere kısmının tapu kayıtlarında kendi taşınmazı sınırları içerisinde bulunduğunu, bahçe duvarının yıkımını ise davacının bizzat kendisinin yaptırdığın bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan Alper K. 17.07.2012 tarihli duruşmada; davacının binanın yapılış şeklini gördüğünü ve bir itirazda bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; 05.02.2013 tarihli ve 2012/110 Esas, 2013/75 Karar sayılı kararı ile; Davacının davasının kabulüne, Davalılara ait Osmaniye İli, Kadirli İlçesi, Savrun Mahallesi, 2.7 ada 16 parselde kayıtlı taşınmazın, davacıya ait Osmaniye İli, Kadirli ilçesi, Savrun Mahallesi, 2.7 ada 18 parsel sayılı taşınmazına fen bilirkişi Halil İbrahim N.'ın 16.10.2012 tarihli rapor ve krokisinde kırmızı ile boyalı ve A harfi ile gösterilen 2,05 m2 lik yere tecavüzünün önlenmesine, 2,05 m2 lik çıkıntının yıkılmasına dair verilen kararın davalılar tarafından temyizi neticesinde, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.01.2014 tarihli ve 2013/18095 Esas, 2014/1317 Karar sayılı kararı ile bozma kararı verilmiştir.
Bozma kararında “Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleriyle açılmıştır.
Mahkemece, taşkın yapılaşmanın keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; davalıların temyiz isteği ise, dava değerinin temyiz sınırı altında kaldığından söz edilerek ek kararla reddedilmiş; anılan ek karar da davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, eldeki davanın taşınmazın aynından kaynaklandığı gözetildiğinde, dava değeri yönünden kesinlik sınırına tabi bulunmadığı açıktır. Bu durumda, temyiz isteğinin reddine ilişkin ek kararda isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, işin esası bakımından; fen bilirkişisinin paftayı zemine uygulamak suretiyle düzenlediği raporun hükme yeterli olduğu söylenemeyeceği gibi, davalıların temliken tescil savunmaları üzerinde durulmaması da doğru değildir.
Hal böyle olunca, öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada, kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak hassas aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalı; davalıların temliken tescil savunması çerçevesinde de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalıdır.
Davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir.
1- Yerel mahkemenin usül ve yasaya aykırı bulunan (temyiz isteğinin reddine ilişkin) 30.07.2013 tarihli ek kararının ortadan kaldırılmasına,
2- Yerel mahkemenin (davanın kabulüne ilişkin) 05.02.2013 tarihli kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi uyarınca bozulmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılamada;
1- Açılan davanın asıl dava yönünden kabulü ile; davalılara ait Osmaniye ili Kadirli ilçesi Savrun Mah. 2.7 ada 16 parselde kayıtlı taşınmazın davacıya ait Osmaniye ili Kadirli ilçesi Savrun Mah. 2.7 ada 18 parsel sayılı taşınmazına fen bilirkişileri tarafından düzenlenen 13.04.2016 havale tarihli rapor ve krokisinde kırmızı renkle ve A harfi ile gösterilen 2.09 m²'lik alana müdahalesinin men’ine,
2- Birleşen dosya yönünden açılan davanın kabulü ile; davalılara ait Osmaniye ili Kadirli ilçesi Savrun Mah. 2.7 ada 16 parselde bulunan yapının davacıya ait Osmaniye ili Kadirli ilçesi Savrun Mah. 2.7 ada 18 parsel sayılı taşınmazına bakan yönünde bulunan balkon ve camların kapatılması suretiyle davalıların müdahalesinin men’ine dair verilen karar davalılardan Esen K. tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalılardan Esen K.’ın aşağıdaki bent kapsamı dışındaki yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Komşuluk hukukunun ihlal edildiğinin kabul edilebilmesi, zarar koşuluna bağlıdır. Bir kimsenin kendi mülkiyet alanında yaptığı yapının komşu taşınmaz malikine bir zarar verdiği kanıtlanmadığı takdirde, bu halin çekişme olarak nitelendirilmesi ve giderilmesi düşünülemez. İmara ve ruhsata aykırılık ise idare ve idari yargıyı ilgilendirir. Komşu parsel yönünde pencere ve balkon açılmış olması başlıbaşına komşuluk hukukuna aykırılık teşkil etmez. Bir inşaatın imar planına aykırı yapılması temelde idareyi ve idari yaptırımı gerekli kılan bir davranış olup soyut olarak komşuluk hukukuna aykırı davranma biçiminde yorumlanamaz.
Bu itibarla; yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre, imara ve ruhsata aykırı pencerelerin ve balkonun davacıya yönelik somut zararın varlığı ispat edilemediğine göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalılardan Esen K.’ın yazılı nedenlerle sair itirazlarının reddine, temyiz itirazları (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile kararın HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN E. SARICALAR İ. ŞİMŞEK F. EROĞLU A. SEZER