MAL BEDELİNİN ÇEKİNCE KONULMADAN ALINMASI, VADE FARKI ALACAĞININ İSTENMESİNE ENGEL TEŞKİL ETMEZ.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2021/6612
Karar No : 2023/1410
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 14.06.2021
SAYISI : 2020/735 Esas, 2021/1092 Karar
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca davacı vekili tarafından duruşmalı davalı vekilince duruşmasız temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne dava konusu meblağ 117.960,00 TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki gereğince müvekkili şirketin davalı şirkete ürünler satıp teslim ettiğini, davalının aldığı ürünlere karşılık 2018 yılında yapılan 2.686.611,00 TL ödemenin tamamını vadesi geçecek şekilde ödediğini, müvekkili tarafından davalıya vade farkına ilişkin Katma Değer Vergisi (KDV) dahil 85.067,04 TL'lik fatura kesilerek üç gün içinde ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, davalı tarafın karşı ihtarname ile vade farkını kabul etmediğini belirttiğini, bunun üzerine Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2018/11631 E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafın takibe süresinde itirazı ile takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2018/11631 E. sayılı dosyasında davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ticari ilişki süresince davacıdan bir çok kez malzeme alındığını, süresinde ödemelerinin yapıldığını, davalı tarafça hiç bir suretle gecikme zammı talep edilmediğini, vade farkı talebinin hangi dönem alacaklarına dayalı olduğunun da anlaşılamadığını, sözleşmenin 8 inci maddesinde ödemenin tarihine dair bir düzenlemenin bulunmadığını, cari hesap dökümünde belirtilen tarihten daha önceki bir tarihte ödeme yapılacağı konusunda anlaşma bulunduğunun ispat yükünün davacıya ait olduğunu, vade farkının faiz niteliğinde olup buna yeniden faiz işletilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki sipariş formu ve faturalarda vade ve vade farkının uygulanacağının yazılı olduğu, tarafların vade farkı uygulanacağı konusunda anlaştıkları, davalının da alıma dayanak faturaları itirazsız kabul ettiği, ticari ilişki sona erdikten sonra da davacı tarafça vade farkının uygulandığını, davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği mal satış fatura bedellerinin davalı şirket tarafından ortalama 23 gün geç ödendiği, davacının hesabında uyguladığı %3,5 faiz oranı ile bağlı kalınarak yapılan hesaplamada bu geç ödemeden kaynaklı vade farkı bedelinin 85.076,56 TL olduğu, davacı şirketin ise 85.067,04 TL tutarında vade farkı talebinde bulunduğu, davacının davadan evvel davalıya çektiği ihtarnamenin 24.09.2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, dava dilekçesine ekli olan davalı tarafça davacıya çekilen ihtarnamenin incelenmesinde, davacının çektiği ihtarnamede verilen 3 günlük süreye ilişkin bilgilerin yazılı olduğu, bu itibarla tebliğden itibaren 3 günlük mehil süresinin geçmesi ile davalının 28.09.2018 tarihinde temerrüde düştüğü, bu tarihten takip tarihine kadar geçen süre için taleple bağlılık ilkesi gereğince 85.067,04 TL asıl alacak ve aylık %19.50 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada ödeme emri ile istenen işlemiş faizin yerinde olduğu gerekçeleriyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sipariş formunun 8 inci maddesinde taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin cari hesap şeklinde yürütüleceğini, anlaşma şartlarını aşan taşımalarda aylık %5 gecikme farkı uygulanacağı ve vade farkının nakden tahsil edileceğinin belirtildiğini, bu maddede faturaların ödeme tarihlerine dair hüküm bulunmadığını, gecikme zammı alacağının koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin temerrüde tabi gecikmiş bir borcunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça asıl borç ödemelerinin çek olarak kabul edildiği, taraflar arasında cari hesap ilişkisi süresince 14 kez mutabakat sağlandığı, davacının asıl borcun tahsili sırasında vade farkına ilişkin alacağı konusunda ihtirazi kayıt da koymadığı, asıl borcun ihtirazi kayıt olmaksızın ödenmesiyle birlikte davacının vade farkı alacağının da sona erdiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin vade farkı kavramı ile faizi karıştırdığını, vade farkının alacağın ferisi değil bizatihi kendisi olduğunu, çeklerin vadesinin belli olduğu değerlendirmesinin çekin doğasına aykırı olduğunu, taraflar arasında vade farkına ilişkin anlaşma bulunduğunu, yapılan hesap mutabakatlarının ibra anlamına gelmediğini, vade farkının cari hesaba işlenmediğini, bu nedenle mutabakat olduğunun da söylenemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğu gerekçesiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu konuda gerekçe kurulmadığını, ancak hükmün düzelterek onanabileceğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının cari hesap ilişkisi nedeniyle davalıdan vade farkı alacağının bulunup bulunmadığı, vade farkı alacağı var ise alacak miktarının ne olduğun ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dairemiz ve Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği gibi, ticari satımda vade farkı, taraflar arasındaki sözleşmede hüküm bulunması ya da ticari ilişkilerinde teamül oluşması halinde talep edilebilecektir. (Kapatılan 19. Hukuk Dairesi 2015/6388 E., 2015/16490 K., 203/17381 E., 2014/2088 K. Hukuk Genel Kurulu'nun 999/19-933 E.-999/950 K.) vade farkı, asıl alacağın fer'isi olmayıp vadesinden sonra ödeme halinde mal bedelinin belirlenmesine esas teşkil eden bir unsurdur ve vade farkının faiz olarak kabulü mümkün değildir. Mal bedelinin çekince konulmadan alınması, vade farkı alacağının istenmesine engel teşkil etmez. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince davalı tarafça imzalanmış ve inkar edilmeyen sipariş formlarında yer alan 8 inci madde hükmünün, vade farkı konusunda anlaşma olduğunun kabulü ile davacı tarafça bu kalemin ayrıca talep edilebileceği, davalı tarafça yapılan çek ödemelerinin ihtirazi kayıtsız kabul edilmiş olması veya cari hesap ilişkisinin ay başlarında sıfırlandığı tespitinin de davacının vade farkı talep hakkını bertaraf etmeyeceği gözetilmeksizin hüküm kurulması doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2. Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istekleri halinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Hafize Gülgün Vuraloğlu Dudu İrem Toros Dr. Orhan Sekmen Mehmet Tunç Mikail Özdemir
MAL BEDELİNİN ÇEKİNCE KONULMADAN ALINMASI, VADE FARKI ALACAĞININ İSTENMESİNE ENGEL TEŞKİL ETMEZ.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2021/6612
Karar No : 2023/1410
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 14.06.2021
SAYISI : 2020/735 Esas, 2021/1092 Karar
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca davacı vekili tarafından duruşmalı davalı vekilince duruşmasız temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne dava konusu meblağ 117.960,00 TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki gereğince müvekkili şirketin davalı şirkete ürünler satıp teslim ettiğini, davalının aldığı ürünlere karşılık 2018 yılında yapılan 2.686.611,00 TL ödemenin tamamını vadesi geçecek şekilde ödediğini, müvekkili tarafından davalıya vade farkına ilişkin Katma Değer Vergisi (KDV) dahil 85.067,04 TL'lik fatura kesilerek üç gün içinde ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, davalı tarafın karşı ihtarname ile vade farkını kabul etmediğini belirttiğini, bunun üzerine Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2018/11631 E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafın takibe süresinde itirazı ile takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2018/11631 E. sayılı dosyasında davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ticari ilişki süresince davacıdan bir çok kez malzeme alındığını, süresinde ödemelerinin yapıldığını, davalı tarafça hiç bir suretle gecikme zammı talep edilmediğini, vade farkı talebinin hangi dönem alacaklarına dayalı olduğunun da anlaşılamadığını, sözleşmenin 8 inci maddesinde ödemenin tarihine dair bir düzenlemenin bulunmadığını, cari hesap dökümünde belirtilen tarihten daha önceki bir tarihte ödeme yapılacağı konusunda anlaşma bulunduğunun ispat yükünün davacıya ait olduğunu, vade farkının faiz niteliğinde olup buna yeniden faiz işletilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki sipariş formu ve faturalarda vade ve vade farkının uygulanacağının yazılı olduğu, tarafların vade farkı uygulanacağı konusunda anlaştıkları, davalının da alıma dayanak faturaları itirazsız kabul ettiği, ticari ilişki sona erdikten sonra da davacı tarafça vade farkının uygulandığını, davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği mal satış fatura bedellerinin davalı şirket tarafından ortalama 23 gün geç ödendiği, davacının hesabında uyguladığı %3,5 faiz oranı ile bağlı kalınarak yapılan hesaplamada bu geç ödemeden kaynaklı vade farkı bedelinin 85.076,56 TL olduğu, davacı şirketin ise 85.067,04 TL tutarında vade farkı talebinde bulunduğu, davacının davadan evvel davalıya çektiği ihtarnamenin 24.09.2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, dava dilekçesine ekli olan davalı tarafça davacıya çekilen ihtarnamenin incelenmesinde, davacının çektiği ihtarnamede verilen 3 günlük süreye ilişkin bilgilerin yazılı olduğu, bu itibarla tebliğden itibaren 3 günlük mehil süresinin geçmesi ile davalının 28.09.2018 tarihinde temerrüde düştüğü, bu tarihten takip tarihine kadar geçen süre için taleple bağlılık ilkesi gereğince 85.067,04 TL asıl alacak ve aylık %19.50 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada ödeme emri ile istenen işlemiş faizin yerinde olduğu gerekçeleriyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sipariş formunun 8 inci maddesinde taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin cari hesap şeklinde yürütüleceğini, anlaşma şartlarını aşan taşımalarda aylık %5 gecikme farkı uygulanacağı ve vade farkının nakden tahsil edileceğinin belirtildiğini, bu maddede faturaların ödeme tarihlerine dair hüküm bulunmadığını, gecikme zammı alacağının koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin temerrüde tabi gecikmiş bir borcunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça asıl borç ödemelerinin çek olarak kabul edildiği, taraflar arasında cari hesap ilişkisi süresince 14 kez mutabakat sağlandığı, davacının asıl borcun tahsili sırasında vade farkına ilişkin alacağı konusunda ihtirazi kayıt da koymadığı, asıl borcun ihtirazi kayıt olmaksızın ödenmesiyle birlikte davacının vade farkı alacağının da sona erdiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin vade farkı kavramı ile faizi karıştırdığını, vade farkının alacağın ferisi değil bizatihi kendisi olduğunu, çeklerin vadesinin belli olduğu değerlendirmesinin çekin doğasına aykırı olduğunu, taraflar arasında vade farkına ilişkin anlaşma bulunduğunu, yapılan hesap mutabakatlarının ibra anlamına gelmediğini, vade farkının cari hesaba işlenmediğini, bu nedenle mutabakat olduğunun da söylenemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğu gerekçesiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu konuda gerekçe kurulmadığını, ancak hükmün düzelterek onanabileceğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının cari hesap ilişkisi nedeniyle davalıdan vade farkı alacağının bulunup bulunmadığı, vade farkı alacağı var ise alacak miktarının ne olduğun ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dairemiz ve Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği gibi, ticari satımda vade farkı, taraflar arasındaki sözleşmede hüküm bulunması ya da ticari ilişkilerinde teamül oluşması halinde talep edilebilecektir. (Kapatılan 19. Hukuk Dairesi 2015/6388 E., 2015/16490 K., 203/17381 E., 2014/2088 K. Hukuk Genel Kurulu'nun 999/19-933 E.-999/950 K.) vade farkı, asıl alacağın fer'isi olmayıp vadesinden sonra ödeme halinde mal bedelinin belirlenmesine esas teşkil eden bir unsurdur ve vade farkının faiz olarak kabulü mümkün değildir. Mal bedelinin çekince konulmadan alınması, vade farkı alacağının istenmesine engel teşkil etmez. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince davalı tarafça imzalanmış ve inkar edilmeyen sipariş formlarında yer alan 8 inci madde hükmünün, vade farkı konusunda anlaşma olduğunun kabulü ile davacı tarafça bu kalemin ayrıca talep edilebileceği, davalı tarafça yapılan çek ödemelerinin ihtirazi kayıtsız kabul edilmiş olması veya cari hesap ilişkisinin ay başlarında sıfırlandığı tespitinin de davacının vade farkı talep hakkını bertaraf etmeyeceği gözetilmeksizin hüküm kurulması doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2. Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istekleri halinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Hafize Gülgün Vuraloğlu Dudu İrem Toros Dr. Orhan Sekmen Mehmet Tunç Mikail Özdemir