MAL PAYLAŞIMI DAVASINDA NE İSTENİLDİĞİ YETERİNCE AÇIKLANMAMIŞ İSE DAVANIN USULDEN REDDİ GEREKİR.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10007
KARAR NO : 2015/19346
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2011/931 - 2013/838
DAVACI : Ö.V.
DAVALI : N.H.
DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi
Özlem V. ile Nedim H. aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair Bakırköy 7. Aile Hukuk Mahkemesi'nden verilen 24.10.2013 gün ve 931/838 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat ve katılım alacağı katkı paylarının tespiti ile alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Eşler; 09.10.2004 tarihinde evlenmiş olup, 25.11.2008 tarihinde açılan boşanma davasına ilişkin hükmün 17.05.2011 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202/1.m).
Mahkemece, “davacı tarafın hangi mal varlığına ne şekilde katkıda bulunduğu ve ne istediğini dilekçede yeterince açık olmadığı ve bunun düzeltilmesi içinde davacı tarafa ihtarat yapılmasına rağmen duruşma öncesi verilen dilekçede de yine net bir açıklama bulunmadığı yüzeysel bazı beyanlarda bulunduğu anlaşıldığından” usulden reddine karar verilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, kişisel ziynet ve ev eşyalarının iadesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen malvarlığı yönünden artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı, ile TMK 178 maddesi uyarınca boşanmanın kesinleşmesinden sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat (TMK.m. 174/1,2) isteğine ilişkindir. Mahkemece, HMK 31. madde uyarınca talep edilen alacak ve tazminat miktarı ve kapsamı hakkında davacıdan gerektiğinde somut açıklama yapılmasını istemek de mümkündür. O halde davacının delil olarak bildirdiği, getirtilmesi mümkün olan kayıtlı belgeler temin edilmek (HMK 140) suretiyle davacının taleplerinin taraflarca gösterilen deliller çerçevesinde değerlendirili davanın esası hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekir iken davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN B. ERENSEVİ İ. OKUR İ. ŞİMŞEK N. TAŞ
T.C.
BAKIRKÖY
7. AİLE MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/51
KARAR NO : 2016/294
DAVA : Boşanmadan Sonra Açılan (Katkı Payı)
DAVA TARİHİ : 22/01/2016
KARAR TARİHİ : 20/04/2016
Mahkememizde görülmekte bulunan Boşanmadan Sonra Açılan (Katkı Payı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların 2004 yılında Antalya'da evlendiklerini, tarafların anlaşamadıklarından Bakırköy 8. Aile Mahkemesi'nin 2008/786 Esas sayılı dosyasında verilen kararla boşandıklarını, taraflar evlenirken düğünde takılan takılara davalının annesi tarafından el konulduğunu, evlilik birliği içinde bedeli beraberce ödenen eşyaların zilyetliğinin davalıda kaldığını beyan ederek katılma alacağı, katkı payının tesbiti ve yasal faiziyle birlikte tahsiline, maddi tazminat tutarının tesbiti ve yasal faizi ile birlikte tahsiline yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 24/04/2012 havale tarihli dilekçesi ile; davacı vekilinin dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, çelişkilerle dolu olduğunu, davacı tarafından zinet eşyalarının müvekkiliin ailesine verilmesinin gerçeği yansıtmadığını beyan ederek davacının davasının reddine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
Taraflar arasındaki davanın 19/10/2012 tarihli duruşmasında tasfiyesi istenen mal varlığının hangi mal varlıkları olduğunu, taşınmaza ilişkin katkı payı mı borç olarak verilmiş olan ve iade edilmemiş olan bir paramı, nelerden ibaret olduğu konusunda 30 günlük kesin süre verildiği anlaşıldı.
Mahkememiz tarafından verilen 2011/931 esas - 2013/838 karar sayılı ilamı davacı tarafça temyiz edilmiş olunmakla Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2014/10007 esas - 2015/19346 karar sayılı ilamı ile Mahkemece, “davacı tarafın hangi mal varlığına ne şekilde katkıda bulunduğu ve ne istediğini dilekçede yeterince açık olmadığı ve bunun düzeltilmesi içinde davacı tarafa ihtarat yapılmasına rağmen duruşma öncesi verilen dilekçede de yine net bir açıklama bulunmadığı yüzeysel bazı beyanlarda bulunduğu anlaşıldığından” usulden reddine karar verilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, kişisel ziynet ve ev eşyalarının iadesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen malvarlığı yönünden artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı, ile TMK 178 maddesi uyarınca boşanmanın kesinleşmesinden sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat (TMK.m. 174/1,2) isteğine ilişkindir. Mahkemece, HMK 31. madde uyarınca talep edilen alacak ve tazminat miktarı ve kapsamı hakkında davacıdan gerektiğinde somut açıklama yapılmasını istemek de mümkündür. O halde davacının delil olarak bildirdiği, getirtilmesi mümkün olan kayıtlı belgeler temin edilmek (HMK 140) suretiyle davacının taleplerinin taraflarca gösterilen deliller çerçevesinde değerlendirilip davanın esası hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekir iken davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtayca bozulmasına karar verilen mahkememiz dosyası mahkememiz esas defterinin yukarıdaki sırasına kaydı yapıldıktan sonra açık duruşmaya devam olunmuş Yargıtay bozma ilamında iddianın ileri sürülüş şekli ile dava kişisel ziynet ve ev eşyalarının iadesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen mal varlığı yönünden artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı ile TMK 178 maddesi uyarınca boşanmanın kesinleşmesinden sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat istediğini ilişkin olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiş ancak dosyada dava dilekçesinde somut her hangi bir olay anlatılmamış soyut kavramlar ile bazı açıklamalar yapılmış ve sonuç ve istek bölümünde ise hangi mal varlığının (taşınmaz, otomobil, vs. Taşıt) hangi mal varlığına davacının hangi kişisel eşyası ile ne kadar katkıda bulunduğu hangi mal rejimine tabi olduğu belirtilmemiş ve bu hususta davacı tarafa dilekçenin açıklatılması için ihtarat yapılımş verilen dilekçede de ön inceleme duruşmasına kadar da bu konuda net bir somut bilgi dosyaya sunulmamıştır. Bu nedenle davanın reddini karar verilmiştir. HMKnun düzenlemesine göre davacı tarafın dava dilekçesinde hangi somut olaya dayanıyorsa hangi dava konusu mal varlığına dayanıyorsa bunu açıkça bildirmesi ve katkısı varsa katkısının nelerden ibaret olduğu HMK'nun 119 maddesi gereğince açıklaması gerektiği ve bu açıklama yapımadığı takdirde davacı tarafa bu konuda 1 haftalık süre verilmesi gerektiği ve bu süre içinde de bildirilmemiş olması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir, dava ön inceleme duruşması yapılmış ve bu hususlar açıklanmadığı gibi delillerde bildirilmemiş olması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilidği bu durumda davacı tarafın dava dilekçesinde dava konusunu açıkladığı ve vasıflandırmanın mahkemeye ait olduğu yönündeki yüksek Yargıtayın bozma ilamına katılmadığımızdan önceki kararda direnilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM :
Gerekçesi açıklandığı üzere mahkememiz tarafından daha önce verilen 2011/931 esas ve 2013/838 karar sayılı kararında direnilmesine,
Davacının davasının usulden REDDİNE,
Peşin alınan harçların mahsubu ile fazlaya ilişkin yatırılan 341,25 TL harcın kararın kesinleşmesinden itibaren talep halinde yatırana iadesine,
Davacı tarafından yatırılan, kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar masrafı taraflardan karşılanmak üzere gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2016 (Gerekçeli Kararın Yazım Tarihi: 25/04/2016)
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/21960
KARAR NO : 2017/1929
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 20/04/2016
NUMARASI : 2016/51 - 2016/294
DAVACI : Ö.V.
DAVALI : N.H.
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce bozulmuş bozma kararı üzerine Mahkemece direnme kararı verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi direnme kararının temyiz incelemesi duruşmalı yapılamayacağından, duruşma isteğinin reddine karar verilmiştir. Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı Özlem V. vekili, dava dilekçesinde boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, katılma alacağı ve katkı payının tespiti ile alacağın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Nedim H. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dava dilekçesinde hangi malvarlığına ne şekilde katkıda bulunduğu ve ne istediğini dilekçede yeterince açıklamadığı ve bunun düzeltilmesi için de davacı tarafa ihtarat yapılmasına rağmen duruşma öncesi verilen dilekçede de yine net bir açıklama bulunmadığı yüzeysel bazı beyanlarda bulunulduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen karar Dairemizin 27.10.2015 tarih, 2014/10007 Esas, 2015/19346 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece önceki hükümde direnilmesine karar verilmesi üzerine, anılan direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK'na eklenen geçici 4/1. maddesi uyarınca, inceleme yapılmak üzere, dosya Dairemize gönderilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre mahkemece verilen direnme hükmünün yerinde bulunduğu anlaşıldığından, mahkemenin anılan kararının bozulmasına ilişkin Dairemizin 27.10.2015 tarih, 2014/10007 Esas, 2015/19346 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan 20.04.2016 tarih, 2016/51 Esas, 2016/294 Karar sayılı hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,20 TL'nin temyiz edenden alınmasına 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN A. KELLECİOĞLU İ. ŞİMŞEK F. EROĞLU M. K. ÇETİN
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, davacının dava dilekçesinde hangi malvarlığına ne şekilde katkıda bulunduğu ve ne istediğini dilekçede yeterince açıklamadığı ve bunun düzeltilmesi için de davacı tarafa ihtarat yapılmasına rağmen duruşma öncesi verilen dilekçede de yine net bir açıklama bulunmadığı yüzeysel bazı beyanlarda bulunulduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar veren yerel mahkemenin kararını doğru bularak onama kararı vermiştir. Böyle bir durumda yerel mahkemenin HMK m. 31 hükmünde ifadesini bulan "hâkimin davayı aydınlatma ödevi" ilkesi gereği dava dilekçesinde somutlaştırma yükünü yerine getirmeyen davacıya ihtaratlı süre vererek davayı hemen reddetmemesi yerindedir. (KARAASLAN, Varol. Medenî Usûl Hukukunda Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi, Ankara, 2013, s. 113). Ancak, davacının bu ihtaratlı süreye rağmen somutlaştırma yükünü yerine getirmemesi durumunda, dava esastan reddedilmelidir. (PEKCANITEZ, Hakan; ATALAY, Oğuz; ÖZEKES, Muhammet, Medenî Usûl Hukuku, 14. Bası, Ankara, 2013, s. 666; ATALAY, Oğuz, Medeni Usul Hukukunda Menfi Vakıaların İspatı, İzmir, 2001, s. 36; ÖZEKES, Muhammet, HMK Bakımından Dava Dilekçesindeki Eksiklik Halinde Yapılması Gereken İşlemler, DEÜHFD., C: 16, Özel Sayı (Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ’e Armağan), Y: 2014, s. 296; KARAMERCAN, Fatih, Dava ve Cevap Dilekçesinin Unsurları - Somutlaştırma Yükü, Ankara, 2016, s. 351; BÖRÜ, Levent, Medenî Usûl Hukukunda Somutlaştırma Yükü, Ankara, 2016, s. 248-253; TANRIVER, Süha, Medenî Usûl Hukuku, C: I, Ankara, 2016, s. 798)
Davası usulden reddedilen davacı, vakıalarını açık ve somut bir şekilde belirterek yeni bir dava açabilir ve önceki karar kesin hüküm oluşturmaz. Şüphesiz bu durumda, zamanaşımı vs. sebeplerle ortaya çıkacak riski de dikkate almak gerekir. (ÖZEKES, s. 288). Davası esastan reddedilen davacı ise yeni bir dava açamaz ve önceki karar kesin hüküm engeli ile karşılaşır.
Aşağıda yer vereceğimiz Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen menfi tespit davasında, davacı tarafından ne dava dilekçesi içeriğinde ne de yargılama aşamasında bononun hangi kısmında tahrifat yapıldığına dair hiç bir iddia da öne sürülmediği gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verilmiş ve bu karar da haklı olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
MARDİN
2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2012/600
KARAR NO : 2015/449
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo senedinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2012
KARAR TARİHİ : 16/11/2015
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/12/2015
Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında davalı tarafından Mardin İcra Müdürlüğünün 2012/2924 esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini, takibe dayanak bononun yasanın aradığı şekil şartlarına haiz olmadığını, öte yandan Kızıltepe İcra Müdürlüğünün 2012/2174 esas sayılı dosyasında müvekkilinin davalı aleyhine başlatmış olduğu kesinleşmiş icra takibinin bulunduğunu açıklayarak "belirtmiş olduğu tahrifat nedeni ile senedin iptali edilmemesi halinde işbu takas talebinin kabul edilerek davalının alacağı nispetinde takas defisinin kabul edilerek Mardin İcra Müdürlüğünün 2012/2924 esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi için borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini" istemiş, haksız ve kötü niyetli takip nedeni ile davalı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine başlatılan Kızıltepe İcra Müdürlüğünün 2012/2134 esas sayılı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe dayanak bononun müvekkiline ait olmadığı iddiasıyla Kızıltepe İcra Hukuk Mahkemesinde 2012/103 esas sayılı dosyada dava açtıklarını, bu nedenle ileri sürülen takas şartlarının oluşmadığını, icra hukuk mahkemesinde açılan davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, görevli Mahkemenin İcra Hukuk Mahkemesi olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuş, davacı aleyhine %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Dava, davacı aleyhine davalı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip nedeni ile davacının dayanak bononun yasal unsurları taşımadığı iddiasına dayalı menfi tespit olmadığı takdirde bu kez davacının davalı aleyhine başlattığı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanan alacak nedeni ile takas talebine ilişkindir.
Dava konusu Mardin 1. İcra Dairesinin 2012/2924 esas sayılı takip dosyası getirtilerek dosya arasına alınmıştır. Yapılan incelemede; davalının, davacı aleyhine 15/07/2012 vade tarihli 70.000-TL bedelli bonoya dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla 24/07/2012 tarihinde takip başlatıldığı, dayanak bonoda borçlu keşidecinin davacı alacaklı lehtarın davalı olduğu, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde bildirilen Kızıltepe İcra Dairesinin 2012/2134 esas sayılı dosyasının bir örneği dosyamız arasına eklenmiştir. Yapılan inclemede; davacının, davalı aleyhine 17/08/2012 tarihinde 15/08/2011 vade tarihli 85.000-TL bedelli bonoya dayanarak, kambiyo senetlerine mahsusu haciz yoluyla takip başlattığı, davalının Kızıltepe İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/103 esas sayılı dosyası üzerinden dayanak bonodaki imzaya itiraz ettiği, Mahkemenin 28/05/2014 tarih 2012/103 esas 2014/74 karar sayılı kararı ile, dayanak bononun davalının eli ürünü olduğu tespit edildiğinden davanın reddine karar verildiği, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek 14/04/2015 tarihinde kesinleştiği saptanmıştır. Kızıltepe İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/103 esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Davacı her ne kadar aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak bononun yasal unsurları taşınmadığı iddiasında bulunmuş ve dava dilekçesi içeriğinde bonoda tahrifattan bahsetmiş ise de, dayanak bononun TTK'nun 588. maddesinde belirtilen tüm zorunlu unsurları taşıdığı saptanmış, tahrifat ile ilgili de; ne dava dilekçesi içeriğinde ne de yargılama aşamasında bononun hangi kısmında tahrifat yapıldığına dair hiç bir iddia öne sürülmediğinden bu yöndeki iddiada yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davacının dayanak bononun şekil unsurlarını taşımadığı ve tahrifat olduğu iddiasına dayalı menfi tespit isteğinin reddine karar verilmiştir.
Davacının terditli olarak ileri sürdüğü takas bakımından; Somut olayda karar tarihi itibariyle tarafların bir biri aleyhine başlattığı ve kesinleşmiş iki takip dosyası bulunmaktadır. Yargılama aşamasında davacının davalı aleyhine başlattığı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe yönelik imzaya itiraza ilişkin davanın sonuçlanması beklenmiştir. Çünkü İcra Hukuk Mahkemesinde görülen imzaya itiraza yönelik davada Mahkeme sınırlı olarak inceleme yapmaktadır. Bu nedenle İcra Hukuk Mahkemesince takibin iptaline karar verilmesi halinde Mahkememizce yeniden imza incelemesi yaptırılarak, Borçlar Kanununun 139 ve devamı maddeleri uyarınca takasın Mahkememizce dikkate alınması gerekmektedir. Ancak somut olayda takasa konu iki kesinleşmiş takip olduğundan takasın icra dairesinde ya da icra hukuk mahkemesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan Mahkememiz takas talebi yönünden görevli değildir. Açıklanan nedenlerle takasa yönelik talebin son yargılama oturumunda verilen ara karar ile eldeki davadan ayrılmasına karar verilmiş, ayrılan bu dava Mahkememizin 2015/406 esasına kaydedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tefrik edilen terditli takas talebi dışındaki dayanak bononun şekil şartlarını taşımadığı ve tahrifat yapıldığı iddialarına dayalı menfi tespit davasının reddine karar verilmiş, İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının icrası nedeni ile alacağına geç kavuşan davalı lehine takdiren alacağın %20'si oranında tazminata hükmolunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-) Davacının aleyhine başlatılan Mardin 1. İcra Dairesinin 2012/2924 esas sayılı takip dosyası nedeniyle; takibe dayanak bononun şekil şartlarını taşımadığı ve tahrifat yapıldığı iddialarına dayalı MENFİ TESPİT DAVASININ REDDİNE,
2-) İ.İ.K'nun 72/4.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının icrası nedeniyle alacağına geç kavuşan davalı lehine, alacağın takdiren %20 si oranındaki 14.061,27 TL tazminatın davacıdan tahsiline,
3-) Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 27,70 TL red harcının davacı tarafından yatırılan 1.044,05 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.016,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-) Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT uyarınca belirlenen 8.024,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Bu karara karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yoluna başvurulabilineceğine; talebin, temyiz dilekçesi ile birlikte, temyiz yoluna başvurma harcı, temyiz karar harcı, tebligat ve posta giderlerinin yatırılması suretiyle mümkün ve geçerli olacağına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 16/11/2015
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2250
KARAR NO : 2016/14138
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
TARİHİ : 16/11/2015
NUMARASI : 2012/600 - 2015/449
DAVACI : İ.Ö. vek. Av. A.A.
DAVALI : Ç.E. vek. Av. Y.Ç.F.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini, takibe dayanak bononun yasanın aradığı şekil şartlarına haiz olmadığını, öte yandan davacının davalı aleyhine başlatmış olduğu kesinleşmiş icra takibinin bulunduğunu, belirtmiş olduğu tahrifat nedeni ile senedin iptali edilmemesi halinde davalının alacağı nispetinde takas def'inin kabul edilerek,başlatılan icra takibi için borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe dayanak bononun müvekkiline ait olmadığı iddiasıyla icra hukuk mahkemesinde dava açtıklarını, bu nedenle ileri sürülen takas şartlarının oluşmadığını, görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğunu savunarak, davanın reddini ve davacı aleyhine %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, takasa konu iki kesinleşmiş takip olduğundan takasın icra dairesinde ya da icra hukuk mahkemesinde değerlendirilmesi açısından takasa yönelik talebin eldeki davadan ayrılmasına, davaya konu dayanak bononun yasal şartları taşıdığı, davacı tarafından ne dava dilekçesi içeriğinde ne de yargılama aşamasında bononun hangi kısmında tahrifat yapıldığına dair hiç bir iddia da öne sürülmediği gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine, tedbir kararının icrası nedeniyle alacağın %20'si oranında tazminata karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 01/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Şükrü SARAÇ A. TUNCAY A. YAMAN N. ÜSTÜN D. İ. TOROS
MAL PAYLAŞIMI DAVASINDA NE İSTENİLDİĞİ YETERİNCE AÇIKLANMAMIŞ İSE DAVANIN USULDEN REDDİ GEREKİR.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10007
KARAR NO : 2015/19346
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2011/931 - 2013/838
DAVACI : Ö.V.
DAVALI : N.H.
DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi
Özlem V. ile Nedim H. aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair Bakırköy 7. Aile Hukuk Mahkemesi'nden verilen 24.10.2013 gün ve 931/838 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat ve katılım alacağı katkı paylarının tespiti ile alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Eşler; 09.10.2004 tarihinde evlenmiş olup, 25.11.2008 tarihinde açılan boşanma davasına ilişkin hükmün 17.05.2011 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın 10, TMK 202/1.m).
Mahkemece, “davacı tarafın hangi mal varlığına ne şekilde katkıda bulunduğu ve ne istediğini dilekçede yeterince açık olmadığı ve bunun düzeltilmesi içinde davacı tarafa ihtarat yapılmasına rağmen duruşma öncesi verilen dilekçede de yine net bir açıklama bulunmadığı yüzeysel bazı beyanlarda bulunduğu anlaşıldığından” usulden reddine karar verilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, kişisel ziynet ve ev eşyalarının iadesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen malvarlığı yönünden artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı, ile TMK 178 maddesi uyarınca boşanmanın kesinleşmesinden sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat (TMK.m. 174/1,2) isteğine ilişkindir. Mahkemece, HMK 31. madde uyarınca talep edilen alacak ve tazminat miktarı ve kapsamı hakkında davacıdan gerektiğinde somut açıklama yapılmasını istemek de mümkündür. O halde davacının delil olarak bildirdiği, getirtilmesi mümkün olan kayıtlı belgeler temin edilmek (HMK 140) suretiyle davacının taleplerinin taraflarca gösterilen deliller çerçevesinde değerlendirili davanın esası hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekir iken davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN B. ERENSEVİ İ. OKUR İ. ŞİMŞEK N. TAŞ
T.C.
BAKIRKÖY
7. AİLE MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/51
KARAR NO : 2016/294
DAVA : Boşanmadan Sonra Açılan (Katkı Payı)
DAVA TARİHİ : 22/01/2016
KARAR TARİHİ : 20/04/2016
Mahkememizde görülmekte bulunan Boşanmadan Sonra Açılan (Katkı Payı) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların 2004 yılında Antalya'da evlendiklerini, tarafların anlaşamadıklarından Bakırköy 8. Aile Mahkemesi'nin 2008/786 Esas sayılı dosyasında verilen kararla boşandıklarını, taraflar evlenirken düğünde takılan takılara davalının annesi tarafından el konulduğunu, evlilik birliği içinde bedeli beraberce ödenen eşyaların zilyetliğinin davalıda kaldığını beyan ederek katılma alacağı, katkı payının tesbiti ve yasal faiziyle birlikte tahsiline, maddi tazminat tutarının tesbiti ve yasal faizi ile birlikte tahsiline yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 24/04/2012 havale tarihli dilekçesi ile; davacı vekilinin dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, çelişkilerle dolu olduğunu, davacı tarafından zinet eşyalarının müvekkiliin ailesine verilmesinin gerçeği yansıtmadığını beyan ederek davacının davasının reddine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
Taraflar arasındaki davanın 19/10/2012 tarihli duruşmasında tasfiyesi istenen mal varlığının hangi mal varlıkları olduğunu, taşınmaza ilişkin katkı payı mı borç olarak verilmiş olan ve iade edilmemiş olan bir paramı, nelerden ibaret olduğu konusunda 30 günlük kesin süre verildiği anlaşıldı.
Mahkememiz tarafından verilen 2011/931 esas - 2013/838 karar sayılı ilamı davacı tarafça temyiz edilmiş olunmakla Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2014/10007 esas - 2015/19346 karar sayılı ilamı ile Mahkemece, “davacı tarafın hangi mal varlığına ne şekilde katkıda bulunduğu ve ne istediğini dilekçede yeterince açık olmadığı ve bunun düzeltilmesi içinde davacı tarafa ihtarat yapılmasına rağmen duruşma öncesi verilen dilekçede de yine net bir açıklama bulunmadığı yüzeysel bazı beyanlarda bulunduğu anlaşıldığından” usulden reddine karar verilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, kişisel ziynet ve ev eşyalarının iadesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen malvarlığı yönünden artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı, ile TMK 178 maddesi uyarınca boşanmanın kesinleşmesinden sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat (TMK.m. 174/1,2) isteğine ilişkindir. Mahkemece, HMK 31. madde uyarınca talep edilen alacak ve tazminat miktarı ve kapsamı hakkında davacıdan gerektiğinde somut açıklama yapılmasını istemek de mümkündür. O halde davacının delil olarak bildirdiği, getirtilmesi mümkün olan kayıtlı belgeler temin edilmek (HMK 140) suretiyle davacının taleplerinin taraflarca gösterilen deliller çerçevesinde değerlendirilip davanın esası hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekir iken davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtayca bozulmasına karar verilen mahkememiz dosyası mahkememiz esas defterinin yukarıdaki sırasına kaydı yapıldıktan sonra açık duruşmaya devam olunmuş Yargıtay bozma ilamında iddianın ileri sürülüş şekli ile dava kişisel ziynet ve ev eşyalarının iadesi ile evlilik birliği içerisinde edinilen mal varlığı yönünden artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı ile TMK 178 maddesi uyarınca boşanmanın kesinleşmesinden sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat istediğini ilişkin olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiş ancak dosyada dava dilekçesinde somut her hangi bir olay anlatılmamış soyut kavramlar ile bazı açıklamalar yapılmış ve sonuç ve istek bölümünde ise hangi mal varlığının (taşınmaz, otomobil, vs. Taşıt) hangi mal varlığına davacının hangi kişisel eşyası ile ne kadar katkıda bulunduğu hangi mal rejimine tabi olduğu belirtilmemiş ve bu hususta davacı tarafa dilekçenin açıklatılması için ihtarat yapılımş verilen dilekçede de ön inceleme duruşmasına kadar da bu konuda net bir somut bilgi dosyaya sunulmamıştır. Bu nedenle davanın reddini karar verilmiştir. HMKnun düzenlemesine göre davacı tarafın dava dilekçesinde hangi somut olaya dayanıyorsa hangi dava konusu mal varlığına dayanıyorsa bunu açıkça bildirmesi ve katkısı varsa katkısının nelerden ibaret olduğu HMK'nun 119 maddesi gereğince açıklaması gerektiği ve bu açıklama yapımadığı takdirde davacı tarafa bu konuda 1 haftalık süre verilmesi gerektiği ve bu süre içinde de bildirilmemiş olması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir, dava ön inceleme duruşması yapılmış ve bu hususlar açıklanmadığı gibi delillerde bildirilmemiş olması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilidği bu durumda davacı tarafın dava dilekçesinde dava konusunu açıkladığı ve vasıflandırmanın mahkemeye ait olduğu yönündeki yüksek Yargıtayın bozma ilamına katılmadığımızdan önceki kararda direnilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM :
Gerekçesi açıklandığı üzere mahkememiz tarafından daha önce verilen 2011/931 esas ve 2013/838 karar sayılı kararında direnilmesine,
Davacının davasının usulden REDDİNE,
Peşin alınan harçların mahsubu ile fazlaya ilişkin yatırılan 341,25 TL harcın kararın kesinleşmesinden itibaren talep halinde yatırana iadesine,
Davacı tarafından yatırılan, kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar masrafı taraflardan karşılanmak üzere gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2016 (Gerekçeli Kararın Yazım Tarihi: 25/04/2016)
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/21960
KARAR NO : 2017/1929
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 20/04/2016
NUMARASI : 2016/51 - 2016/294
DAVACI : Ö.V.
DAVALI : N.H.
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce bozulmuş bozma kararı üzerine Mahkemece direnme kararı verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi direnme kararının temyiz incelemesi duruşmalı yapılamayacağından, duruşma isteğinin reddine karar verilmiştir. Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı Özlem V. vekili, dava dilekçesinde boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, katılma alacağı ve katkı payının tespiti ile alacağın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Nedim H. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dava dilekçesinde hangi malvarlığına ne şekilde katkıda bulunduğu ve ne istediğini dilekçede yeterince açıklamadığı ve bunun düzeltilmesi için de davacı tarafa ihtarat yapılmasına rağmen duruşma öncesi verilen dilekçede de yine net bir açıklama bulunmadığı yüzeysel bazı beyanlarda bulunulduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen karar Dairemizin 27.10.2015 tarih, 2014/10007 Esas, 2015/19346 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece önceki hükümde direnilmesine karar verilmesi üzerine, anılan direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK'na eklenen geçici 4/1. maddesi uyarınca, inceleme yapılmak üzere, dosya Dairemize gönderilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre mahkemece verilen direnme hükmünün yerinde bulunduğu anlaşıldığından, mahkemenin anılan kararının bozulmasına ilişkin Dairemizin 27.10.2015 tarih, 2014/10007 Esas, 2015/19346 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan 20.04.2016 tarih, 2016/51 Esas, 2016/294 Karar sayılı hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,20 TL'nin temyiz edenden alınmasına 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN A. KELLECİOĞLU İ. ŞİMŞEK F. EROĞLU M. K. ÇETİN
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, davacının dava dilekçesinde hangi malvarlığına ne şekilde katkıda bulunduğu ve ne istediğini dilekçede yeterince açıklamadığı ve bunun düzeltilmesi için de davacı tarafa ihtarat yapılmasına rağmen duruşma öncesi verilen dilekçede de yine net bir açıklama bulunmadığı yüzeysel bazı beyanlarda bulunulduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar veren yerel mahkemenin kararını doğru bularak onama kararı vermiştir. Böyle bir durumda yerel mahkemenin HMK m. 31 hükmünde ifadesini bulan "hâkimin davayı aydınlatma ödevi" ilkesi gereği dava dilekçesinde somutlaştırma yükünü yerine getirmeyen davacıya ihtaratlı süre vererek davayı hemen reddetmemesi yerindedir. (KARAASLAN, Varol. Medenî Usûl Hukukunda Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi, Ankara, 2013, s. 113). Ancak, davacının bu ihtaratlı süreye rağmen somutlaştırma yükünü yerine getirmemesi durumunda, dava esastan reddedilmelidir. (PEKCANITEZ, Hakan; ATALAY, Oğuz; ÖZEKES, Muhammet, Medenî Usûl Hukuku, 14. Bası, Ankara, 2013, s. 666; ATALAY, Oğuz, Medeni Usul Hukukunda Menfi Vakıaların İspatı, İzmir, 2001, s. 36; ÖZEKES, Muhammet, HMK Bakımından Dava Dilekçesindeki Eksiklik Halinde Yapılması Gereken İşlemler, DEÜHFD., C: 16, Özel Sayı (Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ’e Armağan), Y: 2014, s. 296; KARAMERCAN, Fatih, Dava ve Cevap Dilekçesinin Unsurları - Somutlaştırma Yükü, Ankara, 2016, s. 351; BÖRÜ, Levent, Medenî Usûl Hukukunda Somutlaştırma Yükü, Ankara, 2016, s. 248-253; TANRIVER, Süha, Medenî Usûl Hukuku, C: I, Ankara, 2016, s. 798)
Davası usulden reddedilen davacı, vakıalarını açık ve somut bir şekilde belirterek yeni bir dava açabilir ve önceki karar kesin hüküm oluşturmaz. Şüphesiz bu durumda, zamanaşımı vs. sebeplerle ortaya çıkacak riski de dikkate almak gerekir. (ÖZEKES, s. 288). Davası esastan reddedilen davacı ise yeni bir dava açamaz ve önceki karar kesin hüküm engeli ile karşılaşır.
Aşağıda yer vereceğimiz Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen menfi tespit davasında, davacı tarafından ne dava dilekçesi içeriğinde ne de yargılama aşamasında bononun hangi kısmında tahrifat yapıldığına dair hiç bir iddia da öne sürülmediği gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verilmiş ve bu karar da haklı olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
MARDİN
2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2012/600
KARAR NO : 2015/449
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo senedinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2012
KARAR TARİHİ : 16/11/2015
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/12/2015
Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında davalı tarafından Mardin İcra Müdürlüğünün 2012/2924 esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini, takibe dayanak bononun yasanın aradığı şekil şartlarına haiz olmadığını, öte yandan Kızıltepe İcra Müdürlüğünün 2012/2174 esas sayılı dosyasında müvekkilinin davalı aleyhine başlatmış olduğu kesinleşmiş icra takibinin bulunduğunu açıklayarak "belirtmiş olduğu tahrifat nedeni ile senedin iptali edilmemesi halinde işbu takas talebinin kabul edilerek davalının alacağı nispetinde takas defisinin kabul edilerek Mardin İcra Müdürlüğünün 2012/2924 esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi için borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini" istemiş, haksız ve kötü niyetli takip nedeni ile davalı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine başlatılan Kızıltepe İcra Müdürlüğünün 2012/2134 esas sayılı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe dayanak bononun müvekkiline ait olmadığı iddiasıyla Kızıltepe İcra Hukuk Mahkemesinde 2012/103 esas sayılı dosyada dava açtıklarını, bu nedenle ileri sürülen takas şartlarının oluşmadığını, icra hukuk mahkemesinde açılan davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, görevli Mahkemenin İcra Hukuk Mahkemesi olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuş, davacı aleyhine %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Dava, davacı aleyhine davalı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip nedeni ile davacının dayanak bononun yasal unsurları taşımadığı iddiasına dayalı menfi tespit olmadığı takdirde bu kez davacının davalı aleyhine başlattığı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanan alacak nedeni ile takas talebine ilişkindir.
Dava konusu Mardin 1. İcra Dairesinin 2012/2924 esas sayılı takip dosyası getirtilerek dosya arasına alınmıştır. Yapılan incelemede; davalının, davacı aleyhine 15/07/2012 vade tarihli 70.000-TL bedelli bonoya dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla 24/07/2012 tarihinde takip başlatıldığı, dayanak bonoda borçlu keşidecinin davacı alacaklı lehtarın davalı olduğu, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde bildirilen Kızıltepe İcra Dairesinin 2012/2134 esas sayılı dosyasının bir örneği dosyamız arasına eklenmiştir. Yapılan inclemede; davacının, davalı aleyhine 17/08/2012 tarihinde 15/08/2011 vade tarihli 85.000-TL bedelli bonoya dayanarak, kambiyo senetlerine mahsusu haciz yoluyla takip başlattığı, davalının Kızıltepe İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/103 esas sayılı dosyası üzerinden dayanak bonodaki imzaya itiraz ettiği, Mahkemenin 28/05/2014 tarih 2012/103 esas 2014/74 karar sayılı kararı ile, dayanak bononun davalının eli ürünü olduğu tespit edildiğinden davanın reddine karar verildiği, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek 14/04/2015 tarihinde kesinleştiği saptanmıştır. Kızıltepe İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/103 esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Davacı her ne kadar aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak bononun yasal unsurları taşınmadığı iddiasında bulunmuş ve dava dilekçesi içeriğinde bonoda tahrifattan bahsetmiş ise de, dayanak bononun TTK'nun 588. maddesinde belirtilen tüm zorunlu unsurları taşıdığı saptanmış, tahrifat ile ilgili de; ne dava dilekçesi içeriğinde ne de yargılama aşamasında bononun hangi kısmında tahrifat yapıldığına dair hiç bir iddia öne sürülmediğinden bu yöndeki iddiada yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davacının dayanak bononun şekil unsurlarını taşımadığı ve tahrifat olduğu iddiasına dayalı menfi tespit isteğinin reddine karar verilmiştir.
Davacının terditli olarak ileri sürdüğü takas bakımından; Somut olayda karar tarihi itibariyle tarafların bir biri aleyhine başlattığı ve kesinleşmiş iki takip dosyası bulunmaktadır. Yargılama aşamasında davacının davalı aleyhine başlattığı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe yönelik imzaya itiraza ilişkin davanın sonuçlanması beklenmiştir. Çünkü İcra Hukuk Mahkemesinde görülen imzaya itiraza yönelik davada Mahkeme sınırlı olarak inceleme yapmaktadır. Bu nedenle İcra Hukuk Mahkemesince takibin iptaline karar verilmesi halinde Mahkememizce yeniden imza incelemesi yaptırılarak, Borçlar Kanununun 139 ve devamı maddeleri uyarınca takasın Mahkememizce dikkate alınması gerekmektedir. Ancak somut olayda takasa konu iki kesinleşmiş takip olduğundan takasın icra dairesinde ya da icra hukuk mahkemesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan Mahkememiz takas talebi yönünden görevli değildir. Açıklanan nedenlerle takasa yönelik talebin son yargılama oturumunda verilen ara karar ile eldeki davadan ayrılmasına karar verilmiş, ayrılan bu dava Mahkememizin 2015/406 esasına kaydedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tefrik edilen terditli takas talebi dışındaki dayanak bononun şekil şartlarını taşımadığı ve tahrifat yapıldığı iddialarına dayalı menfi tespit davasının reddine karar verilmiş, İİK'nun 72/4 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının icrası nedeni ile alacağına geç kavuşan davalı lehine takdiren alacağın %20'si oranında tazminata hükmolunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-) Davacının aleyhine başlatılan Mardin 1. İcra Dairesinin 2012/2924 esas sayılı takip dosyası nedeniyle; takibe dayanak bononun şekil şartlarını taşımadığı ve tahrifat yapıldığı iddialarına dayalı MENFİ TESPİT DAVASININ REDDİNE,
2-) İ.İ.K'nun 72/4.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının icrası nedeniyle alacağına geç kavuşan davalı lehine, alacağın takdiren %20 si oranındaki 14.061,27 TL tazminatın davacıdan tahsiline,
3-) Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 27,70 TL red harcının davacı tarafından yatırılan 1.044,05 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.016,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-) Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT uyarınca belirlenen 8.024,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Bu karara karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yoluna başvurulabilineceğine; talebin, temyiz dilekçesi ile birlikte, temyiz yoluna başvurma harcı, temyiz karar harcı, tebligat ve posta giderlerinin yatırılması suretiyle mümkün ve geçerli olacağına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 16/11/2015
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2250
KARAR NO : 2016/14138
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
TARİHİ : 16/11/2015
NUMARASI : 2012/600 - 2015/449
DAVACI : İ.Ö. vek. Av. A.A.
DAVALI : Ç.E. vek. Av. Y.Ç.F.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini, takibe dayanak bononun yasanın aradığı şekil şartlarına haiz olmadığını, öte yandan davacının davalı aleyhine başlatmış olduğu kesinleşmiş icra takibinin bulunduğunu, belirtmiş olduğu tahrifat nedeni ile senedin iptali edilmemesi halinde davalının alacağı nispetinde takas def'inin kabul edilerek,başlatılan icra takibi için borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe dayanak bononun müvekkiline ait olmadığı iddiasıyla icra hukuk mahkemesinde dava açtıklarını, bu nedenle ileri sürülen takas şartlarının oluşmadığını, görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğunu savunarak, davanın reddini ve davacı aleyhine %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, takasa konu iki kesinleşmiş takip olduğundan takasın icra dairesinde ya da icra hukuk mahkemesinde değerlendirilmesi açısından takasa yönelik talebin eldeki davadan ayrılmasına, davaya konu dayanak bononun yasal şartları taşıdığı, davacı tarafından ne dava dilekçesi içeriğinde ne de yargılama aşamasında bononun hangi kısmında tahrifat yapıldığına dair hiç bir iddia da öne sürülmediği gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine, tedbir kararının icrası nedeniyle alacağın %20'si oranında tazminata karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 01/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Şükrü SARAÇ A. TUNCAY A. YAMAN N. ÜSTÜN D. İ. TOROS