MAL REJİMİ BİTMEDEN DEVREDİLEN MAL O ANDAKİ NİTELİĞİNE GÖRE KARAR TARİHİNDEKİ DEĞERİ İLE HESAPLANIR.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7311
KARAR NO : 2016/15935
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Akşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/01/2015
NUMARASI : 2013/293 - 2015/15
DAVACI : R.B.E.
DAVALI : Ö.S.
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
R.B.E. ile Ö.S. aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne dair Akşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 14.01.2015 gün ve 293/15 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı R.B.E. vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen davalı adına tapuda kayıtlı mesken yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere meskenin değerinin tamamı, bu mümkün görülmediği takdirde değerinin yarısının katılma alacağı olarak faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş ve dava değerini 10.000,00 TL olarak bildirmiştir. 24.12.2014 tarihli harcını yatırdıkları dilekçe ile talep miktarını 32.000,00 TL olarak açıklamıştır.
Davalı Ö.S. vekili, meskenin alımındaki bedelin tamamının davalının babası tarafından ödendiğini ve buna ilişkin herhangi bir geri ödemenin de yapılmadığını, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 27.237,80 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 03.01.2002 tarihinde evlenmiş, 08.07.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 17.05.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 1 nolu mesken, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.09.2005 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; davalı taraf davaya konu meskenin alımında bedelin tamamının davalının babası tarafından karşılandığını ve bu paranın geri ödenmediğini ileri sürmüştür. Mahkemenin, mesken satın alınırken davalının babası tarafından sadece 30.000,00 TL verildiği yönündeki kabulü yerinde ise de bu paranın borç para olarak verilip geri ödendiğine ilişkin kabul, dosya kapsamı ile örtüşmediği anlaşılmaktadır.
Mesken alımında kullanılan 30.000,00 TL paranın, tanık sıfatıyla alınan beyanında davalının babasının kendisine geri ödenmediğine ilişkin ifadesi, davacı vekilinin 06.11.2014 havale tarihli dilekçede verilen paranın borç para olduğu ve bu paranın ancak alacak davasına konu olabileceğine ilişkin açıklaması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; verilen 30.000,00 TL'nin davalıya babası tarafından yapılan bağış olarak kabulü ile davalının bu kişisel malı gözetilerek davacının katılma alacağının hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece, delillerin hatalı değerlendirilmesi ile yazılı gerekçeyle hesaplamada dikkate alınmaması bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 s.lı TMK’nun 235/1. m). Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs) göre değerlendirilir (TMK’nun 228/1. m). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK’nun 227/1 ve 235/1. m), sürüm (rayiç) değerleri (TMK’nun 232, 239/1. m) hesaba katılır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Tasfiyeye konu mal elden çıkarılmışsa, mahkemece hakkaniyete uygun olarak değer tespiti yaptırılmalıdır (TMK’nun 227/2. m). Artık değere katılma alacak isteği söz konusu olduğunda, davalı eş TMK'nun 229. maddesinde belirtilen amaç doğrultusunda malı elden çıkarmışsa, başkasına devredilen malvarlığı mevcutmuş gibi tasfiye hesabına dahil edilir ve devir tarihindeki durumu gözetilerek değerlendirme yapılır (TMK'nun 235/2. m).
Tasfiyeye konu malvarlığında, katkı tarihinden sonra değerinde azalma olmuşsa, katkının başlangıçtaki değer esas alınır (TMK’nun 227/1. m). Denkleştirmede ise, aksine değer azalması olması durumunda azalmış hali ile değerlendirilir (TMK’nun 230).
Somut olay incelendiğinde, tasfiyeye konu meskenin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.09.2005 tarihinde edinildiği ve mal rejimi sona ermeden yaklaşık bir ay önce 30.06.2009 tarihinde davalı tarafça satış gösterilerek dava dışı kızkardeşine tapuda devredildiği anlaşılmaktadır. Davacı lehine katılma alacağı hesaplaması yapılırken, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar gözetilerek meskenin üçüncü şahsa devredildiği 30.06.2009 tarihindeki nitelik ve özellikleri dikkate alınarak tasfiye karar tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınması gerekirken, devir tarihi olan 2009 yılı itibariyle meskenin değeri tespit edilerek yapılan hesaplama hatalı olup bozma konusu edilmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına (3) nolu bentte gösterilen nedenle davacı yararına yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, her iki taraf vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle REDDİNE, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 466,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ve davacıya ayrı ayrı iadesine, 22.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN N. ŞİMŞEK N. BEYAZITOĞLU İ. ŞİMŞEK F. EROĞLU
KUŞÇUOĞLU
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin daha önceki içtihatlarında, mal rejiminin sona ermesinden önce tasfiyeye tabi bir malın elden çıkarılması durumunda TMK m. 235/2 hükmü uyarınca DEVREDİLDİĞİ TARİHTEKİ SÜRÜM DEĞERİ üzerinden hesaplama yapmaktaydı. Ancak uygulamada boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davası uzun sürdüğünden mal üzerinde hak talep eden eş alacağını tam anlamı ile alamamaktaydı. Doktrinde ise böyle bir durumda genel hükümlere dayalı muvazaa davası açılıp bu davanın sonucunun mal rejiminin tasfiyesi davası açısından bekletici mesele yapılarak muvazaa davasının olumlu sonuçlanması durumunda söz konusu mal devreden eşin uhdesine geçeceğinden devredilen mal açısından da tasfiye davasının karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri hesaplama yapılabileceği belirtilmekteydi. (KARAMERCAN, Fatih, Katkı - Değer Artış Payı & Katılma Alacağı Davaları, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 3. Baskı, Ankara, 2016, s. 622, 623). Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, kanımızca yerinde olarak mal rejimi sona ermeden devredilen malın devredildiği tarihteki niteliğine göre tasfiye karar tarihindeki sürüm değeri ile hesaplanması görüşünü benimseyerek hakkaniyete uygun bir karar vermiştir.
MAL REJİMİ BİTMEDEN DEVREDİLEN MAL O ANDAKİ NİTELİĞİNE GÖRE KARAR TARİHİNDEKİ DEĞERİ İLE HESAPLANIR.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7311
KARAR NO : 2016/15935
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Akşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/01/2015
NUMARASI : 2013/293 - 2015/15
DAVACI : R.B.E.
DAVALI : Ö.S.
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
R.B.E. ile Ö.S. aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne dair Akşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 14.01.2015 gün ve 293/15 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı R.B.E. vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen davalı adına tapuda kayıtlı mesken yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere meskenin değerinin tamamı, bu mümkün görülmediği takdirde değerinin yarısının katılma alacağı olarak faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş ve dava değerini 10.000,00 TL olarak bildirmiştir. 24.12.2014 tarihli harcını yatırdıkları dilekçe ile talep miktarını 32.000,00 TL olarak açıklamıştır.
Davalı Ö.S. vekili, meskenin alımındaki bedelin tamamının davalının babası tarafından ödendiğini ve buna ilişkin herhangi bir geri ödemenin de yapılmadığını, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 27.237,80 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 03.01.2002 tarihinde evlenmiş, 08.07.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 17.05.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 1 nolu mesken, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.09.2005 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; davalı taraf davaya konu meskenin alımında bedelin tamamının davalının babası tarafından karşılandığını ve bu paranın geri ödenmediğini ileri sürmüştür. Mahkemenin, mesken satın alınırken davalının babası tarafından sadece 30.000,00 TL verildiği yönündeki kabulü yerinde ise de bu paranın borç para olarak verilip geri ödendiğine ilişkin kabul, dosya kapsamı ile örtüşmediği anlaşılmaktadır.
Mesken alımında kullanılan 30.000,00 TL paranın, tanık sıfatıyla alınan beyanında davalının babasının kendisine geri ödenmediğine ilişkin ifadesi, davacı vekilinin 06.11.2014 havale tarihli dilekçede verilen paranın borç para olduğu ve bu paranın ancak alacak davasına konu olabileceğine ilişkin açıklaması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; verilen 30.000,00 TL'nin davalıya babası tarafından yapılan bağış olarak kabulü ile davalının bu kişisel malı gözetilerek davacının katılma alacağının hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece, delillerin hatalı değerlendirilmesi ile yazılı gerekçeyle hesaplamada dikkate alınmaması bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 s.lı TMK’nun 235/1. m). Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs) göre değerlendirilir (TMK’nun 228/1. m). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK’nun 227/1 ve 235/1. m), sürüm (rayiç) değerleri (TMK’nun 232, 239/1. m) hesaba katılır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Tasfiyeye konu mal elden çıkarılmışsa, mahkemece hakkaniyete uygun olarak değer tespiti yaptırılmalıdır (TMK’nun 227/2. m). Artık değere katılma alacak isteği söz konusu olduğunda, davalı eş TMK'nun 229. maddesinde belirtilen amaç doğrultusunda malı elden çıkarmışsa, başkasına devredilen malvarlığı mevcutmuş gibi tasfiye hesabına dahil edilir ve devir tarihindeki durumu gözetilerek değerlendirme yapılır (TMK'nun 235/2. m).
Tasfiyeye konu malvarlığında, katkı tarihinden sonra değerinde azalma olmuşsa, katkının başlangıçtaki değer esas alınır (TMK’nun 227/1. m). Denkleştirmede ise, aksine değer azalması olması durumunda azalmış hali ile değerlendirilir (TMK’nun 230).
Somut olay incelendiğinde, tasfiyeye konu meskenin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.09.2005 tarihinde edinildiği ve mal rejimi sona ermeden yaklaşık bir ay önce 30.06.2009 tarihinde davalı tarafça satış gösterilerek dava dışı kızkardeşine tapuda devredildiği anlaşılmaktadır. Davacı lehine katılma alacağı hesaplaması yapılırken, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar gözetilerek meskenin üçüncü şahsa devredildiği 30.06.2009 tarihindeki nitelik ve özellikleri dikkate alınarak tasfiye karar tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınması gerekirken, devir tarihi olan 2009 yılı itibariyle meskenin değeri tespit edilerek yapılan hesaplama hatalı olup bozma konusu edilmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına (3) nolu bentte gösterilen nedenle davacı yararına yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, her iki taraf vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle REDDİNE, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 466,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ve davacıya ayrı ayrı iadesine, 22.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN N. ŞİMŞEK N. BEYAZITOĞLU İ. ŞİMŞEK F. EROĞLU
KUŞÇUOĞLU
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin daha önceki içtihatlarında, mal rejiminin sona ermesinden önce tasfiyeye tabi bir malın elden çıkarılması durumunda TMK m. 235/2 hükmü uyarınca DEVREDİLDİĞİ TARİHTEKİ SÜRÜM DEĞERİ üzerinden hesaplama yapmaktaydı. Ancak uygulamada boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davası uzun sürdüğünden mal üzerinde hak talep eden eş alacağını tam anlamı ile alamamaktaydı. Doktrinde ise böyle bir durumda genel hükümlere dayalı muvazaa davası açılıp bu davanın sonucunun mal rejiminin tasfiyesi davası açısından bekletici mesele yapılarak muvazaa davasının olumlu sonuçlanması durumunda söz konusu mal devreden eşin uhdesine geçeceğinden devredilen mal açısından da tasfiye davasının karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri hesaplama yapılabileceği belirtilmekteydi. (KARAMERCAN, Fatih, Katkı - Değer Artış Payı & Katılma Alacağı Davaları, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 3. Baskı, Ankara, 2016, s. 622, 623). Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, kanımızca yerinde olarak mal rejimi sona ermeden devredilen malın devredildiği tarihteki niteliğine göre tasfiye karar tarihindeki sürüm değeri ile hesaplanması görüşünü benimseyerek hakkaniyete uygun bir karar vermiştir.