KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

MAL REJİMİNİN TASFİYESİNDE DEVRİN BAĞIŞ OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ İÇİN, BAĞIŞ İRADESİNİN DURAKSAMAYA YER VERMEYECEK ŞEKİLDE AÇIK OLMASI GEREKİR.

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/283
Karar No      : 2024/8526

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 07.11.2023
SAYISI                                 : 2020/1386 E., 2023/2066 K.

Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:                                                                                                                 

I. DAVA

1. Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalının babasının kooperatif başkanı olduğu kooperatifte kooperatif hissesinin müvekkili adına alındığını, kooperatif ödemelerinin müvekkili tarafından yapıldığını, daha sonra hissenin davalıya devredildiğini, davalının da hissesini muvazaalı olarak babasına devrettiğini, tapu kaydının davalının babası adına yapıldığını belirterek mal rejiminin tasfiyesi ile müvekkilinin alacağının yasal faizi le birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde; davalının babasının çektiği kredinin babanın kendi adına olan hisse için olduğunu belirterek mal rejiminin tasfiyesi ile şimdilik 20.000,00 TL'nin yasal faizi le birlikte tahsilini talep etmiştir.

3. Davacı erkek vekili Mahkemenin verdiği süreye istinaden 06.02.2018 tarihinde toplam 100.000,00 TL üzerinden, 27.11.2019 tarihinde toplam 120.000,00 TL üzerinden eksik harcını tamamlamıştır.

II. CEVAP

1. Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, kooperatif hisse bedelinin müvekkilinin babasının çektiği kredi ve müvekkilinin altınları ile ödendiğini, davacının hisseyi karşılıksız olarak müvekkiline devrettiğini, bu devrin bağış niteliğinde olduğunu, taşınmazın muvazaalı olarak devredildiği iddiasının doğru olmadığını, davacının kooperatif için ödeme yaptığını ispatlaması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde; müvekkilinin babasının kendi adına olan kooperatif hissesini kredi çektikten 6 yıl sonra edindiğini, kredinin müvekkili adına olan hisse için çekildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliği devam ederken 31.03.2006 tarihinde davacı Bayram tarafından kooperatiften hisse satın alındığı, bu kooperatif hissesini 04.05.2006 tarihinde davalı Neyil'e bedelsiz olarak devrettiği; davacının davalı Neyil'in dava dışı Yaşar'a muvazaalı olarak devredildiğini ileri sürerek Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/17 Esas sayılı dava dosyasında muvazaa nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davasının sonuçlanmasının mal rejimi davasının sonucunu etkilemeyeceğinden bekletici mesele yapılmadığı; Yaşar'ın kooperatif hissesini bankadan kredi çekerek ve Neyil'in altınlarını bozdurarak satın aldığının bankadan gelen yazı cevapları, tanık anlatımları ve kooperatif yazı cevapları ile sabit olduğu, Yaşar'ın hisse devrinden sonra kooperatif aidatlarını kendisinin ödemeye devam ettiği, evlilik birliği içerisinde boşanma davası açılmadan önce yapılan gerçek bir devrin söz konusu olduğu, davacı her ne kadar kooperatif ödemelerini kendisinin yaptığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispatlayamadığı, kaldı ki davacının davalıya yaptığı devir sırasında yapılan devrin bedel karşılığı olduğuna ilişkin dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığı, boşanma dava dosyasındaki davacının beyanları da göz önünde bulundurulduğunda yapılan devrin bağışlama niteliğinde olduğu, dolayısıyla kooperatif hissesinin kişisel mal niteliğinde olduğu ve davacının kişisel malın tasfiyesi ile katılma alacağı talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/17 Esas sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin davalıya devrinin bağış olarak kabul edilemeyeceğini, tanıkların duyuma dayalı beyanlarının olduğunu, davalının babasının çektiği kredinin kooperatif hissesinin edinilmesine kullanılmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kooperatif hissesinin alımında davacının katkısının olduğuna yönelik iddianın dosya içindeki belge ve görgüye dayalı tanık beyanlarına göre kanıtlanamadığı, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, gerekçede hata edilmediği, dosya kapsamında denetlemeye elverişli bilirkişi raporu ve diğer kanıtlara göre, davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/17 Esas sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin davalıya devrinin bağış olarak kabul edilemeyeceğini, tanıkların duyuma dayalı beyanlarının olduğunu, davalının babasının çektiği kredinin kooperatif hissesinin edinilmesine kullanılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eklenecek değer bulunup bulunmadığı, kişisel mal savunması ve ispatı noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Kural olarak, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 sayılı Kanun md. 235/1). Ancak edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" de göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.

2. Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesinde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır.

3. 6098 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinde bağış (hibe), bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, mal varlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır. Öğretide ise, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın, bağışlananın mal varlığında bir artış sağlamak, zenginleştirmek amacıyla mal varlığından belirli değerleri ona vermesi olarak tarif edilmiştir (Murat Aydoğdu, Nalan Kahveci, Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İzmir, 2013, s.344; Cevdet Yavuz, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul, Altıncı Baskı, 2002, s.222).

4. Her somut olayın özelliklerine göre, bağış iradesi açıkça ortaya konulabileceği gibi gizli (örtülü) şekilde de yapılabilir. Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (6098 sayılı Kanun md. 285/3).

5. Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır.

6. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir.

7. Bağışlamanın yukarıda açıklanan öğeleri gözetildiğinde, bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı kabul edilmektedir (M. Alper Gümüş, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C.I, İstanbul, Üçüncü Baskı, 2013, s.205; Zafer Zeytin, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, Ankara, İkinci Baskı, 2008, s.144).

8. Somut olayda, taraflar 28.09.2002 tarihinde evlenmiş, 06.02.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı Kanun md. 202/1). Tasfiye konusu 502 ada 1 parsel 6 bağımsız bölümün davalının babası Yaşar adına 30.12.2009 tarihinde ferdileşme nedeniyle tescil edildiği, taşınmazın evveliyatında kooperatif üyeliğinden ilk davacı Bayram adına 30.04.2006 tarihinde edinildiği, davacının hissesini 04.06.2006 tarihinde davalı Neyir'e, Neyir'in de hisseyi 07.11.2008 tarihinde babası Yaşar'a devrettiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 sayılı Kanun md.179).

9. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, Mahkemece, tasfiye konusu taşınmazın mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden (06.02.2013) tarihinden 5 yıl önce (07.11.2008) devredildiği, mal rejimin sona erdiği tarihte tasfiye konusu taşınmazın mevcut olmadığı, davacı erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesinde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapıldığı da iddia edilmesine rağmen Mahkemece tasfiye konusu taşınmazın eklenecek değer olup olmadığı değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece öncelikle tasfiye konusu taşınmazın eklenecek değer olup olmadığına yönelik değerlendirme yapılması gerekirken, bu hususta bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

10. Diğer yandan, Dairemizin uygulamalarına göre, duraksamaya yer vermeyecek şekilde bağış iradesinin ortaya koyacak beyan ve davranış yoksa, salt davacı adına kayıtlı taşınmazın daha sonra davalıya devredilerek davalı adına tescil edilmesi işlemi, tek başına bağış olarak kabul edilmesi için yeterli değildir. Bu itibarla eldeki davada dava ve cevap dilekçesindeki beyanların bağış iradesini gösterir nitelik taşımadığı, esasen beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, taşınmazın davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmakla, Mahkemece bu yön gözetilmeksizin taşınmazın davalıya bağışlandığının kabulü de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

11. Son olarak, Mahkemece, taşınmazın yukarıda açıklanan bentler doğrultusunda eklenecek değer kabul edilmesi halinde, davalının taşınmazın edinilmesinde ziynet eşyalarının ve davalının babasının çektiği kredinin kullanıldığına yönelik kabulü yerinde ise de, kişisel malların tasfiye konusu taşınmazın edinme bedelinin tamamını karşılayıp karşılamadığı belirlenmesi, sonucuna göre kişisel malların tasfiye konusu taşınmazın edinme bedelinin tamamını karşılamaması halinde bakiye kısmın aksi iddia ve ispat edilemediğinden edinilmiş maldan karşılandığı kabul edilerek artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile de karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                           Üye                              Üye                    Üye                  Üye
Mehmet Kasım Çetin      A. Albayrak Doğan      Çetin Durak        Sevil Kartal      Hatıran Alper