
MANEVÎ TAZMİNATIN BÖLÜNMEZLİĞİ İLKESİ GEREĞİ MANEVÎ TAZMİNAT ISLAH İLE ARTIRILAMAZ İSE DE NAFAKALAR ISLAH İLE ARTIRILABİLİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/926
Karar No : 2024/8200
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1201 E., 2023/1032 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kadın vekili müvekkiline erkeğin hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ağabeyinin düğünü için baba evinin bulunduğu Şırnak ilinin İdil ilçesine gittikten sonra eve dönmek istemesine rağmen eve alınmadığını belirterek boşanmalarına, lehine aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı erkek davaya cevap vermemiştir.
2. Davalı-davacı erkek birleşen dava dilekçesinde evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; eşini istemeyen, eve dönmesine müsaade etmeyen erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına atfı kabil kusurlu bir davranışının bulunmadığı gerekçesiyle kadının asıl boşanma davasının kabulüne, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin birleşen boşanma davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili; yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminatların miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince; usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, maddî tazminat yönünden usuli kazanılmış hak da dikkate alındığında yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının uygun olduğu gerekçesi ile davacı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili; yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminatların miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, karar karşı davacı-davalı kadın tarafından nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf talebinde bulunulmuş olup Bölge Adliye Mahkemesince maddî ve manevî tazminat yönünden usuli kazanılmış hak da dikkate alındığı, tazminatların ve nafakaların miktarının yerinde olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde boşanma ile birlikte aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiş, 30.11.2021 tarihli celsede taleplerini, sözlü ıslah niteliğindeki beyanı ile 70.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat ile 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası olacak şekilde bildirmiştir. Manevî tazminatın bölünmezliği ilkesi gereği ıslah ile artırılamaz ise de nafakaların ıslah ile artırılabileceği, yine maddî tazminatın ıslah ile istenebileceği, bu hale göre erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşturan bir yön bulunmadığı da göz önüne alınarak yoksulluk nafakasının ve maddî tazminat miktarının ıslah beyanına göre değerlendirilmesi gerekirken dikkate almaması doğru bulunmamıştır.
2. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Seydi Kahveci Çetin Durak Sevil Kartal Harun Can
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Kasım 2024 tarihli kararı, uygulama için çok önemlidir. Zira, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.11.2019, 2018/3-564 E. - 2019/1150 K. sayılı kararında; “Davacılar tarafından talep edilen yoksulluk nafakasının arttırılması ve bakım nafakası talebi niteliği itibariyle bölünebilir bir alacak olmadığı dikkate alındığında ıslah yolu ile artırılamayacağı gibi kısmi davaya da konu olamaz” şeklinde görüşü bulunmaktaydı.
MANEVÎ TAZMİNATIN BÖLÜNMEZLİĞİ İLKESİ GEREĞİ MANEVÎ TAZMİNAT ISLAH İLE ARTIRILAMAZ İSE DE NAFAKALAR ISLAH İLE ARTIRILABİLİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/926
Karar No : 2024/8200
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1201 E., 2023/1032 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kadın vekili müvekkiline erkeğin hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ağabeyinin düğünü için baba evinin bulunduğu Şırnak ilinin İdil ilçesine gittikten sonra eve dönmek istemesine rağmen eve alınmadığını belirterek boşanmalarına, lehine aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı erkek davaya cevap vermemiştir.
2. Davalı-davacı erkek birleşen dava dilekçesinde evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; eşini istemeyen, eve dönmesine müsaade etmeyen erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına atfı kabil kusurlu bir davranışının bulunmadığı gerekçesiyle kadının asıl boşanma davasının kabulüne, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin birleşen boşanma davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili; yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminatların miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince; usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, maddî tazminat yönünden usuli kazanılmış hak da dikkate alındığında yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının uygun olduğu gerekçesi ile davacı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili; yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminatların miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, karar karşı davacı-davalı kadın tarafından nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf talebinde bulunulmuş olup Bölge Adliye Mahkemesince maddî ve manevî tazminat yönünden usuli kazanılmış hak da dikkate alındığı, tazminatların ve nafakaların miktarının yerinde olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde boşanma ile birlikte aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini istemiş, 30.11.2021 tarihli celsede taleplerini, sözlü ıslah niteliğindeki beyanı ile 70.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat ile 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası olacak şekilde bildirmiştir. Manevî tazminatın bölünmezliği ilkesi gereği ıslah ile artırılamaz ise de nafakaların ıslah ile artırılabileceği, yine maddî tazminatın ıslah ile istenebileceği, bu hale göre erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşturan bir yön bulunmadığı da göz önüne alınarak yoksulluk nafakasının ve maddî tazminat miktarının ıslah beyanına göre değerlendirilmesi gerekirken dikkate almaması doğru bulunmamıştır.
2. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Seydi Kahveci Çetin Durak Sevil Kartal Harun Can
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Kasım 2024 tarihli kararı, uygulama için çok önemlidir. Zira, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.11.2019, 2018/3-564 E. - 2019/1150 K. sayılı kararında; “Davacılar tarafından talep edilen yoksulluk nafakasının arttırılması ve bakım nafakası talebi niteliği itibariyle bölünebilir bir alacak olmadığı dikkate alındığında ıslah yolu ile artırılamayacağı gibi kısmi davaya da konu olamaz” şeklinde görüşü bulunmaktaydı.