KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

MEME KÜÇÜLTME SONRASI MEMELERİN HASTANIN BEDENİNE GÖRE BÜYÜK BIRAKILMASI VE GÖBEK YAĞLARININ ALINMASI SONRASINDA OLUŞAN İZLER NEDENİYLE TAZMİNATA KARAR VERİLMELİDİR.

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2023/3390
KARAR NO    : 2024/5053

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L Â M I

MAHKEMESİ              : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 25.05.2023
NUMARASI                : 2023/125 E., 2023/1638 K.

Davacı vekili; estetik amacıyla göbek yağlarının alınması, genital bölgede ve göğüslerde küçültme, göğüs ile kollar arasında kalan bölgede yağların alınması işlemleri için davalılarla 6.500 Euro fiyat ile anlaştıklarını, estetik ameliyatları davalılara yaptırdığını, ancak göğüslerinin çok büyük yapıldığını, göğüs ile kol arasında yağların alınmasının unutulduğunu, göbek bölgesinde ameliyat izlerinin geçmediği gibi yumrular oluştuğunu, göğüste sarkmalardan dolayı çatlamalar ve dekolte bölgesinde çatlamalar oluştuğunu, genital bölgede ise kendiliğinden dökülen iplik kullanılması gerekirken kullanılmadığını, dikiş aldırılması gerektiğinin söylendiğini ve dikişlerin çok sık atıldığını, deriye kaynadığını ve derinin yanarak soyulduğunu, geceler boyunca acılar çektiğini, davalı doktorun yaptığı hataları düzeltmek için Almanya'ya gittiğini, burada kendisine ameliyat olması gerektiğinin söylendiğini ve 18.200 Euro istendiğini, çektiği acılara karşılık olmak üzere 150.000,00-Türk Lirası manevi tazminatın ve şimdilik 30.000,00-Türk Lirası maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili; şirkete ait hastaneye ve hastanede görevli hekime yükletecek bir kusur bulunmadığını, müvekkili hekimin operasyonların tamamında tıbbın gereklerine uygun davrandığını, davacı hastayı yapılan müdahaleler konusunda aydınlattığını ve onayını aldığını, davacının şikayetlerinin ameliyattan önce var olan rahatsızlıklardan kaynaklandığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince; dosyanın ATK 2. ve 3. İhtisas Dairelerine gönderilerek rapor alındığı, dava konusu edilen işlemler bakımından davalı doktor ve sağlık kurumunun kusurunun tespit edilemediği, davalı doktorun dikişlerin aldırılmasının gerekip gerekmediği hususunda davalıların davacıya yeterli bilgilendirmeyi yapıp yapmadığı bakımından da dinlenen davacı tanıklarının görgüye dayalı tanıklıklarının bulunmadığı, bu hususun sadece davacı beyanı ile sınırlı olduğu gibi davacının buna ilişkin başka bir delil de sunmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun kabulüne, hükme esas alınan raporda heyette bulunanlardan sadece bir tanesinin Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı olduğu, diğer uzmanların ise nöroloji, Adli Tıp ve radyoloji uzmanları olduğu, raporda TBK. nun 475 maddesine göre değerlendirme yapmaya imkân verecek bilgiler ve açıklamalar yer almadığı, konusunda uzman üniversiteden seçilecek bilirkişi heyetinden yukarıda belirtilen hususlarda bilirkişi raporu aldırılması ve sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Kaldırma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Marmara Üniversitesi'nden oluşturulan bilirkişi heyetinden kök ve ek bilirkişi raporları alındığı, buna göre bilirkişi heyeti tarafından yapılan muayene sonucunda hastanın meme boyutunun bir miktar büyük olmakla birlikte normal kadın memesi görünümünde olduğu, memelerin de kilo alarak büyümesi ve ayrıca içinde protez gibi bir ağırlık olan memeler zamanla yer çekimine bağlı olarak sarkabileceği şeklindeki bilgilendirmenin de tıbben uygun olduğu, izin, karın germe ameliyatlarında uzunluğunun olması gereken uzunlukta olduğu, daha kısa olması teknik olarak mümkün olmayacağı, tatmin edici olmayan sonuçların uzun dönemde (yaşlanmaya, gebeliğe, kilo alıp vermeye bağlı ameliyat bölgesi dışında vücut hatlarında değişiklikler gelişebilir) riskler içerebilir şeklindeki bilgilendirmenin de tıbben uygun olduğu, hastada mevcut olan göbek fıtığı ameliyat öncesinde yok ise karın germe ameliyatı ile oluşması mümkün olmadığı şeklinde tespitlere yer verildiği, dikişlerin aldırılmasının gerekip gerekmediği hususunda davalıların davacıya yeterli bilgilendirmeyi yapıp yapmadığı bakımından dinlenen davacı tanıklarının görgüye dayalı tanıklıklarının bulunmadığı, bu hususun sadece davacı beyanı ile sınırlı olduğu gibi davacının buna ilişkin başka bir delil de sunmadığı, kaldırma sonrasında alınan üniversite heyet (kök ve ek) raporunda kusur tespit edilemediği, gerekli bilgilendirmelerin davacıya yapılarak onamlarının da alındığı, yine operasyon sonrasında davacının yurt dışında olması nedeniyle davalı hekim kontrollerine gelmediği, sonraki süreci hekimin yönetmesinin mümkün olmadığı, alınan raporların uyumlu oldukları ve yeterli onamların alınarak bilgilendirmelerin de yapılmış olduğu, bu nedenle davalıların tazminat sorumluluğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

1. Taraflar arasında, sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu açıklıkla ortadadır. Sözleşme ile davacıya estetik müdahalelerde bulunulması kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin sözleşmeden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen BK'nın 355. maddesi (6098 sayılı TBK'nın 470. maddesi) uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir.

Davacı, göbek yağlarının alınması, genital bölgede ve göğüslerde küçültme, göğüs ve kollar arasındaki bölgedeki yağların alınması ameliyatları gayesiyle yani estetik amaçla davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanması ve sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi hususlarının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.

2. Diğer yandan yüklenicinin borçları 818 sayılı BK'nın 356/1. maddesi ( TBK'nın 471. maddesinde) düzenlenmiş olup, 356/1. maddesinde yüklenicinin işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorunda olduğu belirtilmiş, TBK'nın 471. maddesinde ise “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır” denilmiş olup, yüklenici olan hekimin de bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin sorumluluğundadır.

3. Ayrıca, 04.04.1997 tarihinde imzalanan ve 09.12.2003 tarihinde 25311 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe giren ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelen AVRUPA BİYOTIP SÖZLEŞMESİ 16.03.2004 tarihinde onaylanmış olup, sözleşmenin "Meslek Kurallarına Uyma" başlıklı 4. maddesinde, "araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir" düzenlemesi karşısında, davacıya tıbbi müdahalede bulunulduğuna göre bu sözleşme hükümleri de esas alınarak uyuşmazlığın çözümü zorunludur. Sözleşmenin 4. maddesinde kastedilen standardın da, tıbbi standart olduğu tartışmasız olup, tıbbi standartlara aykırılık teşhis ya da tedavi aşamasında ya da müdahale sonrasındaki süreçte noksanlık ya da yanlışlık şeklinde gerçekleşebilir. “Tıbbi Standart” hekimin tedavinin amacına ulaşması için gerekli olan ve denenerek ispatlanmış bulunan, hekim tecrübesi ve doğa bilimlerinin o anki ulaştığı düzeyi ifade etmekte olup, denenmiş ve bilinen temel meslek kurallarıdır. Sözleşmenin eser niteliğindeki “estetik müdahalelerde” de uygulanacağının kabulü zorunludur.

4. Somut olayda; Mahkemece kaldırma öncesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulundan rapor alınmış olup, bu rapora itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp 3.Üst Kurulundan rapor ve kaldırma sonrası Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden rapor alınmıştır. Alınan bu raporlar gözetilerek dava reddedilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu ve eser sözleşmesinin sonuç taahhüdünü içerdiği gözetildiğinde, hekimin eylemine ilişkin olarak hukuka uygun bir tıbbi müdahale gerçekleştirildiği yönündeki görüş yeterli olmayıp, ayrıca davacının isteklerinin karşılanıp karşılanmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen meme küçültme sonrası memelerin hastanın bedenine göre büyük bırakılması, göbek yağlarının alınması sonrasında oluşan izler, yine genital bölgede yapılan ameliyat sonrası dikişlerin hastanın hayatını zorlaştırması ve göğüs ve kollar arasındaki bölgenin yağ alma işleminin hekim tarafından unutulmuş olması sonuç taahhüdüne uygun olmadığı anlaşıldığından davacı yanca ispat edilecek maddi tazminat ve davacının tüm iddiaları değerlendirilerek somut olaya uygun makul manevi tazminata karar verilmelidir.

Mahkemece bu hususlar değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, (4) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle HMK'nın 373/1. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 25.05.2023 tarih 2023/125 E., 2023/1638 K. sayılı kararının KALDIRILARAK, İstanbul Anadolu 4. Tüketici Mahkemesi’nin 07.11.2022 tarih ve 2021/928 E., 2022/1143 K. sayılı kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 23.12.2024 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan                  Üye                      Üye                     Üye                    Üye 
Mahmut Coşkun     Ahmet Tuncay      Mehmet Aksu     Zeki Gözütok     İlhan Kara