MİRASTAN ISKAT EDİLEN, MURİSTEN ÖNCE ÖLDÜĞÜNDEN MURİSİN MİRASÇISI SIFATINI KAZANAMAMIŞ VE BU NEDENLE MİRASTAN ISKAT GEÇERSİZ HALE GELMİŞTİR.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/1917
Karar No : 2024/3259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 17.03.2022
SAYISI : 2020/1179 E., 2022/608 K.
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ve davalı Aydın K. vd. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalı Aydın K. vd. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların muris Mustafa K.'ın yasal mirasçıları olduğunu, murisin düzenlediği vasiyetname ile oğlu Adem K.'ı (davacıların babası) mirasçılıktan çıkardığını, vasiyetnamenin hukuka aykırı olduğunu, vasiyetnamede öne sürülen ıskat nedenlerinin gerçek dışı olduğunu, murisin vasiyetname düzenlediği sırada ehliyetsiz olduğunu, ayrıca vasiyet tanıklarının mirasçılardan Aydın K.'ın arkadaşı olduğunu, bu durumun vasiyet hazırlandığı sırada murisin iradesine dışardan müdahaleyi gösterdiğini açıklayarak İstanbul 4. Noterliğinde 08.04.2004 tarih ve 6097 yevmiye numarası ile düzenlenen vasiyetnamenin iptali ile aksi takdirde müvekkillerinin her birinin saklı payları oranında tenkisine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılardan Aydın K. vd. vekili cevap dilekçesinde; davacılardan Behice K.'ın huzurdaki davayı açma konusunda dava ehliyeti bulunmadığını, anılan davacının murisin mirasçısı olmadığını, murisin akıl sağlığının yerinde olduğunu, mirastan ıskat edilen Adem K.'ın uzun yıllardır anne-babasına karşı hakaret içeren sözler sarf ettiğini, özel günlerde onları ziyaret etmediğini, hastalıklarında dahi ilgilenmediğini, aile hukukundan kaynaklı hiç bir özen ve ihtimamı aile bireylerine göstermediğini, hatta daha da ileri giderek anne babasına ve diğer kardeşlerine şiddet uyguladığını, bu kötü davranışların muris tarafından ıskat sebebi olarak gösterildiğini, ıskat edilen Adem’in muristen önce öldüğünü ve muris ile eşinin ıskat edilenin cenazesine dahi katılmadığını, murisin dava konusu vasiyetnamede ıskat yanında tüm mirası hakkında diğer çocuklarını mirasçısı olarak da atadığını, bu nedenle davacıların saklı payının da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafça ıskat sebeplerinin varlığının ispatlandığı, davacının ıskatın geçersiz olduğu iddiasıyla vasiyetnamenin iptali talebinin yerinde olmadığı ayrıca davacı tarafça vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte murisin hukuki ehliyetinin bulunmadığı iddiasının da Adli Tıp Kurumu’nun aksi yöndeki raporu karşısında ispat edilemediği, ıskat edilen mirasçı Adem K.'ın muristen önce ölmesinin vasiyetnamenin iptali nedenlerinden biri olmadığı zira mirastan ıskatın her iki tarafın sağlığında yapıldığı, ıskat edilen Adem K.'ın mirasçısı davacıların halen muris Mustafa K.'ın mirasında saklı paylarının olup olmadığı değerlendirilmesinin bu davanın konusu olmadığı gerekçesiyle açılan vasiyetnamenin iptali davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Aydın K. vd. vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali ve tenkis isteminde bulunduklarını, mahkemece vasiyetnamenin iptali kısmının ayrılıp tenkise ilişkin kısmın başka bir dosyaya gönderildiğini, ancak bu tefrik kararının doğru olmayıp kaldırılması gerektiğini, vasiyetnamede mirastan ıskat gerekçesi olarak gösterilen iddiaların hiçbirisinin murisin doğrudan tanık olduğu olaylar olmadığını, huzurdaki davada iskat edilen mirasçının muristen önce öldüğünü, ölüm nedeni ile ıskat edilenin mirasçı olmayıp dolayısıyla ıskat iradesi ve ıskat edilen miras payı için düzenlenen vasiyetçi naspının gerçekleşmediğini, bu durumun mahkemece tartışılmadığını, ıskat edilen davacılar murisi Adem K.'ın kök muris Mustafa K.'dan önce ölmesinin vasiyetnameyi ve ıskat senedini kendiliğinden hükümsüz hale getirdiğini, öncelikle mahkemece bu durumun tartışılıp vasiyetnamenin hiç yürürlüğe girmediğinin tespiti gerektiğini, murisin vasiyetnameyi ıskat edilen Adem K.'a sağlığında düşecek miras hissesi üzerinde tasarrufta bulunmak için yaptığını, bu amaç ve gayenin de müvekkillerinin murisinin babasından önce ölmesi ile gerçekleşmediğini, vasiyetnamede ileri sürülen olayların doğruluğunun ispat edilemediğini, vasiyetnamenin irade yanıltması sebebi ile iptali gerektiğini, aksi kanaatte ise ıskatın şahsi olup mirasçılara sirayet etmeyeceğini, müvekkillerinin her halükarda saklı paylı mirasçı olduklarını, murisin ıskat edilenin mirasçılarını ıskat etmediğini belirterek, kararın ve tefrik kararının kaldırılarak davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Aydın K. vd. vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafın mahkemenin 2016/566 Esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin iptali, aksi halde tenkis talebinde bulunduğunu, mahkemece tefrik kararı verilerek vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının 2019/243 sayısı ile yeni esasa kaydedilip yargılamaya devam olunduğunu, davanın reddine karar verildiğini, bu halde davacı tarafın tüm taleplerinin reddedildiğini, ancak gerekçede tenkis ile ilgili karar verilmediğinin anlaşıldığını, kısa kararla gerekçeli kararın çeliştiğini, vasiyetnamenin geçerli olup murisin vasiyetname ile oğlu Adem' i mirastan ıskat ederken eşi ve çocuklarını mirasçı nasp ederek Adem'in çocuklarını da mirastan mahrum bıraktığını, tenkis talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek vasiyetnamenin iptali talebine ilişkin kararın onanmasını, tenkis talebinde gerekçeli kararda değerlendirme yapılmamış olması ve tenkis talebi konusunda karar verilmemiş olması sebebiyle kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki olduğundan davacıların tenkis talebinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıların murisi Adem K.'ın gerek murise, gerekse murisin eşi ve kardeşlerine yönelik hoş karşılanamayacak davranışlarının bulunduğu, bu eylemlerin TMK’nın 510 uncu maddesi kapsamında mirasçı davacının, mirasbırakana ve ailesine karşı kanunen yerine getirmekle yükümlü olduğu aile görevlerini ifada büyük bir kusur olarak nitelendirilebileceği, murisin de 2004 yılında yaptığı bu tasarruftan vefat edene kadar rücu etmediği, davalı tarafça ıskat sebeplerinin varlığının ispatlandığı ve murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu, şekil noksanlığı iddiasının da ispat edilemediği, mirastan ıskat edilen mirasçının mirasbırakandan önce ölümü halinde mirasçılıktan çıkarma tasarrufunun kendiliğinden hükümsüz kalacağına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı ve tenkis davasının mahkemenin tefrik edilen dosyası üzerinden yürütüldüğü gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Aydın K. vd. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; ıskatın vuku bulması için ıskat edilenin sağ olması gerektiğini, saklı paylı mirasçının ıskatı için de sağ olması gerektiğini, istinafça özel yasa hükmü aranmasının hukuk tekniği açısından isabetli olmadığını belirterek istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlamıştır.
2. Davalı Aydın K. vd. vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlamıştır.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali ile terdiden tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 510 uncu maddesi, 557 nci ve devamı maddeleri ile 560 ıncı ve devamı maddeleri ile 580 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Somut olayda; davacı taraf, muris tarafından düzenlenen mirasçı atamaya ve saklı paylı mirasçıyı mirastan ıskat etmeye yönelik tasarruflar içeren vasiyetnamenin iptali ile terdiden tenkis talebinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesi murisin vasiyetname tanzim tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu, vasiyetnamenin iptaline yönelik herhangi bir neden bulunmadığı, gösterilen ıskat sebeplerinin ise davalı tarafça ispatlandığı gerekçeleriyle vasiyetnamenin iptali talebinin reddine karar verilmiş; tenkis talebi yönünden ise ana dosyadan tefrik edilirken vasiyetnamenin iptaline ilişkin bu dosya ile birleştirilmediği gerekçe gösterilerek hakkında hüküm kurulmamış, Bölge Adliye Mahkemesince de bu husus benimsenmiştir.
Dava konusu vasiyetname incelendiğinde, murisin davacıların babası olan alt soyu Adem K.’ı mirasından ıskat ettiği, eşi ile diğer alt soyu olan çocuklarını tüm terekesi yönünden mirasçı olarak atadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, ıskata ilişkin tasarruf içeren vasiyetnamelerde vasiyetnamenin iptaline ilişkin genel nedenlere dayanabileceği gibi ıskat nedenlerinin gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle özel olarak bu kısmın iptalini de talep edebilir. Vasiyetnamenin iptaline ilişkin TMK’nın 557 nci maddesinde düzenlenen iptal nedenleri bakımından davacının ehliyetsizlik, irade fesadı ve şekil eksikliği nedenlerine dayandığı ancak bu nedenler bakımından iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından vasiyetnamenin mirasçı atamaya ilişkin kısmı yönünden ayakta kaldığı ve hüküm doğurmaya devam edeceği açıktır. Bu kısma ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararı isabetli ise de; mirasçılıktan ıskata ilişkin tasarruf yönünden hükmün doğru olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır. Şöyle ki; TMK’nın 510 uncu maddesinde düzenlenen mirastan ıskat müessesesinde, muris saklı paylı mirasçı sıfatına sahip mirasçısını çıkarma hakkına sahiptir. Somut olayda, mirastan ıskat edilen Adem K., muristen önce öldüğünden TMK’nın 580 inci maddesi uyarınca murisin mirasçısı sıfatını kazanamamıştır. Bu durumda mirastan ıskat geçersiz hale gelmiştir. Mahkemece bu husus gözetilmeden davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan, davacı taraf dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali ile olmadığı takdirde tenkis talebinde bulunmuş, mahkemece birleştirilen birden fazla dosyanın tefrikine karar verilirken özellikle tenkis talebinin vasiyetnamenin iptali talebi ile birlikte tefrik edildiği belirtilmemişse de; terditli davaların ayrılması söz konusu olamayacağından temyize konu davanın vasiyetnamenin iptali ile terdiden tenkis davası olarak görülmesi gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ramazan Ülger Sevinç Türközmen Suat Arslan Cengiz Balıkçı Necmi Apaydın
İÇTİHAT YORUMU : “Çıkarılanın, mirasbırakandan önce ölmesi halinde, mirasbırakanın çıkarmaya tabi miras payında tasarrufta bulunmadığı hallerde bir problemle karşılaşılmaz. Bu durumda çıkarılanın mirasçılığı ölümle sona erdiğinden, miras kanuni intikal sistemi gereğince diğer mirasçılar arasında paylaştırılır. Mirasbırakan, kendisinden önce ölen çıkarılanın miras payında tasarrufta bulunmuşsa, bu durumda artık MK m. 511/III hükmü gereğince tasarruf oranı hesaplanamaz. Çünkü artık mirasçı olamama, mirasçılıktan çıkarmaya değil, mirasbırakandan önce ölmeye dayanmaktadır. Bu durumda çıkarılanın miras payında tasarrufta bulunulan hallerde tasarruf oranı mirasbırakandan önce ölmesi haline göre hesaplanacaktır. Bunun sonucu olarak, mirasbırakandan önce ölen çıkarılanın, mirasbırakana göre saklı paylı altsoyu olmadığında, saklı payı tasarruf oranına eklenmeyecektir. Çıkarılanın altsoyu ve bulunduğu zümrede birlikte mirasçı olduğu kimseler olmadığı takdirde miras bir sonraki zümreye geçer. Sonraki zümrede yer alan mirasçılardan saklı paylı olanlar, saklı pay korumasından yararlanırlar.” (YAĞCI, Kürşad, Cezai Mirasçılıktan Çıkarma (Cezai Iskat), İstanbul, 2013, s. 519)
MİRASTAN ISKAT EDİLEN, MURİSTEN ÖNCE ÖLDÜĞÜNDEN MURİSİN MİRASÇISI SIFATINI KAZANAMAMIŞ VE BU NEDENLE MİRASTAN ISKAT GEÇERSİZ HALE GELMİŞTİR.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/1917
Karar No : 2024/3259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 17.03.2022
SAYISI : 2020/1179 E., 2022/608 K.
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ve davalı Aydın K. vd. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalı Aydın K. vd. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların muris Mustafa K.'ın yasal mirasçıları olduğunu, murisin düzenlediği vasiyetname ile oğlu Adem K.'ı (davacıların babası) mirasçılıktan çıkardığını, vasiyetnamenin hukuka aykırı olduğunu, vasiyetnamede öne sürülen ıskat nedenlerinin gerçek dışı olduğunu, murisin vasiyetname düzenlediği sırada ehliyetsiz olduğunu, ayrıca vasiyet tanıklarının mirasçılardan Aydın K.'ın arkadaşı olduğunu, bu durumun vasiyet hazırlandığı sırada murisin iradesine dışardan müdahaleyi gösterdiğini açıklayarak İstanbul 4. Noterliğinde 08.04.2004 tarih ve 6097 yevmiye numarası ile düzenlenen vasiyetnamenin iptali ile aksi takdirde müvekkillerinin her birinin saklı payları oranında tenkisine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılardan Aydın K. vd. vekili cevap dilekçesinde; davacılardan Behice K.'ın huzurdaki davayı açma konusunda dava ehliyeti bulunmadığını, anılan davacının murisin mirasçısı olmadığını, murisin akıl sağlığının yerinde olduğunu, mirastan ıskat edilen Adem K.'ın uzun yıllardır anne-babasına karşı hakaret içeren sözler sarf ettiğini, özel günlerde onları ziyaret etmediğini, hastalıklarında dahi ilgilenmediğini, aile hukukundan kaynaklı hiç bir özen ve ihtimamı aile bireylerine göstermediğini, hatta daha da ileri giderek anne babasına ve diğer kardeşlerine şiddet uyguladığını, bu kötü davranışların muris tarafından ıskat sebebi olarak gösterildiğini, ıskat edilen Adem’in muristen önce öldüğünü ve muris ile eşinin ıskat edilenin cenazesine dahi katılmadığını, murisin dava konusu vasiyetnamede ıskat yanında tüm mirası hakkında diğer çocuklarını mirasçısı olarak da atadığını, bu nedenle davacıların saklı payının da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafça ıskat sebeplerinin varlığının ispatlandığı, davacının ıskatın geçersiz olduğu iddiasıyla vasiyetnamenin iptali talebinin yerinde olmadığı ayrıca davacı tarafça vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte murisin hukuki ehliyetinin bulunmadığı iddiasının da Adli Tıp Kurumu’nun aksi yöndeki raporu karşısında ispat edilemediği, ıskat edilen mirasçı Adem K.'ın muristen önce ölmesinin vasiyetnamenin iptali nedenlerinden biri olmadığı zira mirastan ıskatın her iki tarafın sağlığında yapıldığı, ıskat edilen Adem K.'ın mirasçısı davacıların halen muris Mustafa K.'ın mirasında saklı paylarının olup olmadığı değerlendirilmesinin bu davanın konusu olmadığı gerekçesiyle açılan vasiyetnamenin iptali davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Aydın K. vd. vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali ve tenkis isteminde bulunduklarını, mahkemece vasiyetnamenin iptali kısmının ayrılıp tenkise ilişkin kısmın başka bir dosyaya gönderildiğini, ancak bu tefrik kararının doğru olmayıp kaldırılması gerektiğini, vasiyetnamede mirastan ıskat gerekçesi olarak gösterilen iddiaların hiçbirisinin murisin doğrudan tanık olduğu olaylar olmadığını, huzurdaki davada iskat edilen mirasçının muristen önce öldüğünü, ölüm nedeni ile ıskat edilenin mirasçı olmayıp dolayısıyla ıskat iradesi ve ıskat edilen miras payı için düzenlenen vasiyetçi naspının gerçekleşmediğini, bu durumun mahkemece tartışılmadığını, ıskat edilen davacılar murisi Adem K.'ın kök muris Mustafa K.'dan önce ölmesinin vasiyetnameyi ve ıskat senedini kendiliğinden hükümsüz hale getirdiğini, öncelikle mahkemece bu durumun tartışılıp vasiyetnamenin hiç yürürlüğe girmediğinin tespiti gerektiğini, murisin vasiyetnameyi ıskat edilen Adem K.'a sağlığında düşecek miras hissesi üzerinde tasarrufta bulunmak için yaptığını, bu amaç ve gayenin de müvekkillerinin murisinin babasından önce ölmesi ile gerçekleşmediğini, vasiyetnamede ileri sürülen olayların doğruluğunun ispat edilemediğini, vasiyetnamenin irade yanıltması sebebi ile iptali gerektiğini, aksi kanaatte ise ıskatın şahsi olup mirasçılara sirayet etmeyeceğini, müvekkillerinin her halükarda saklı paylı mirasçı olduklarını, murisin ıskat edilenin mirasçılarını ıskat etmediğini belirterek, kararın ve tefrik kararının kaldırılarak davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Aydın K. vd. vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafın mahkemenin 2016/566 Esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin iptali, aksi halde tenkis talebinde bulunduğunu, mahkemece tefrik kararı verilerek vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının 2019/243 sayısı ile yeni esasa kaydedilip yargılamaya devam olunduğunu, davanın reddine karar verildiğini, bu halde davacı tarafın tüm taleplerinin reddedildiğini, ancak gerekçede tenkis ile ilgili karar verilmediğinin anlaşıldığını, kısa kararla gerekçeli kararın çeliştiğini, vasiyetnamenin geçerli olup murisin vasiyetname ile oğlu Adem' i mirastan ıskat ederken eşi ve çocuklarını mirasçı nasp ederek Adem'in çocuklarını da mirastan mahrum bıraktığını, tenkis talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek vasiyetnamenin iptali talebine ilişkin kararın onanmasını, tenkis talebinde gerekçeli kararda değerlendirme yapılmamış olması ve tenkis talebi konusunda karar verilmemiş olması sebebiyle kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki olduğundan davacıların tenkis talebinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıların murisi Adem K.'ın gerek murise, gerekse murisin eşi ve kardeşlerine yönelik hoş karşılanamayacak davranışlarının bulunduğu, bu eylemlerin TMK’nın 510 uncu maddesi kapsamında mirasçı davacının, mirasbırakana ve ailesine karşı kanunen yerine getirmekle yükümlü olduğu aile görevlerini ifada büyük bir kusur olarak nitelendirilebileceği, murisin de 2004 yılında yaptığı bu tasarruftan vefat edene kadar rücu etmediği, davalı tarafça ıskat sebeplerinin varlığının ispatlandığı ve murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu, şekil noksanlığı iddiasının da ispat edilemediği, mirastan ıskat edilen mirasçının mirasbırakandan önce ölümü halinde mirasçılıktan çıkarma tasarrufunun kendiliğinden hükümsüz kalacağına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı ve tenkis davasının mahkemenin tefrik edilen dosyası üzerinden yürütüldüğü gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Aydın K. vd. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; ıskatın vuku bulması için ıskat edilenin sağ olması gerektiğini, saklı paylı mirasçının ıskatı için de sağ olması gerektiğini, istinafça özel yasa hükmü aranmasının hukuk tekniği açısından isabetli olmadığını belirterek istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlamıştır.
2. Davalı Aydın K. vd. vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlamıştır.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali ile terdiden tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 510 uncu maddesi, 557 nci ve devamı maddeleri ile 560 ıncı ve devamı maddeleri ile 580 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Somut olayda; davacı taraf, muris tarafından düzenlenen mirasçı atamaya ve saklı paylı mirasçıyı mirastan ıskat etmeye yönelik tasarruflar içeren vasiyetnamenin iptali ile terdiden tenkis talebinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesi murisin vasiyetname tanzim tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu, vasiyetnamenin iptaline yönelik herhangi bir neden bulunmadığı, gösterilen ıskat sebeplerinin ise davalı tarafça ispatlandığı gerekçeleriyle vasiyetnamenin iptali talebinin reddine karar verilmiş; tenkis talebi yönünden ise ana dosyadan tefrik edilirken vasiyetnamenin iptaline ilişkin bu dosya ile birleştirilmediği gerekçe gösterilerek hakkında hüküm kurulmamış, Bölge Adliye Mahkemesince de bu husus benimsenmiştir.
Dava konusu vasiyetname incelendiğinde, murisin davacıların babası olan alt soyu Adem K.’ı mirasından ıskat ettiği, eşi ile diğer alt soyu olan çocuklarını tüm terekesi yönünden mirasçı olarak atadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, ıskata ilişkin tasarruf içeren vasiyetnamelerde vasiyetnamenin iptaline ilişkin genel nedenlere dayanabileceği gibi ıskat nedenlerinin gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle özel olarak bu kısmın iptalini de talep edebilir. Vasiyetnamenin iptaline ilişkin TMK’nın 557 nci maddesinde düzenlenen iptal nedenleri bakımından davacının ehliyetsizlik, irade fesadı ve şekil eksikliği nedenlerine dayandığı ancak bu nedenler bakımından iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından vasiyetnamenin mirasçı atamaya ilişkin kısmı yönünden ayakta kaldığı ve hüküm doğurmaya devam edeceği açıktır. Bu kısma ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararı isabetli ise de; mirasçılıktan ıskata ilişkin tasarruf yönünden hükmün doğru olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır. Şöyle ki; TMK’nın 510 uncu maddesinde düzenlenen mirastan ıskat müessesesinde, muris saklı paylı mirasçı sıfatına sahip mirasçısını çıkarma hakkına sahiptir. Somut olayda, mirastan ıskat edilen Adem K., muristen önce öldüğünden TMK’nın 580 inci maddesi uyarınca murisin mirasçısı sıfatını kazanamamıştır. Bu durumda mirastan ıskat geçersiz hale gelmiştir. Mahkemece bu husus gözetilmeden davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan, davacı taraf dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali ile olmadığı takdirde tenkis talebinde bulunmuş, mahkemece birleştirilen birden fazla dosyanın tefrikine karar verilirken özellikle tenkis talebinin vasiyetnamenin iptali talebi ile birlikte tefrik edildiği belirtilmemişse de; terditli davaların ayrılması söz konusu olamayacağından temyize konu davanın vasiyetnamenin iptali ile terdiden tenkis davası olarak görülmesi gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ramazan Ülger Sevinç Türközmen Suat Arslan Cengiz Balıkçı Necmi Apaydın
İÇTİHAT YORUMU : “Çıkarılanın, mirasbırakandan önce ölmesi halinde, mirasbırakanın çıkarmaya tabi miras payında tasarrufta bulunmadığı hallerde bir problemle karşılaşılmaz. Bu durumda çıkarılanın mirasçılığı ölümle sona erdiğinden, miras kanuni intikal sistemi gereğince diğer mirasçılar arasında paylaştırılır. Mirasbırakan, kendisinden önce ölen çıkarılanın miras payında tasarrufta bulunmuşsa, bu durumda artık MK m. 511/III hükmü gereğince tasarruf oranı hesaplanamaz. Çünkü artık mirasçı olamama, mirasçılıktan çıkarmaya değil, mirasbırakandan önce ölmeye dayanmaktadır. Bu durumda çıkarılanın miras payında tasarrufta bulunulan hallerde tasarruf oranı mirasbırakandan önce ölmesi haline göre hesaplanacaktır. Bunun sonucu olarak, mirasbırakandan önce ölen çıkarılanın, mirasbırakana göre saklı paylı altsoyu olmadığında, saklı payı tasarruf oranına eklenmeyecektir. Çıkarılanın altsoyu ve bulunduğu zümrede birlikte mirasçı olduğu kimseler olmadığı takdirde miras bir sonraki zümreye geçer. Sonraki zümrede yer alan mirasçılardan saklı paylı olanlar, saklı pay korumasından yararlanırlar.” (YAĞCI, Kürşad, Cezai Mirasçılıktan Çıkarma (Cezai Iskat), İstanbul, 2013, s. 519)