MÜKELLEF YURT DIŞINDA ANCAK TEMSİLCİLERİ TÜRKİYE'DE BULUNMAKTAYSA ONLARI DAMGA VERGİSİNDEN SORUMLU TUTMAK MÜMKÜNDÜR.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2021/1205
KARAR NO : 2021/8585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TARİHİ : 29/12/2020
NUMARASI : 2018/2951 - 2020/2027
DAVACI : A.E. VEK. AV. Y.A.
DAVALILAR : 1- H.C. B. VEK. AV. F.C.
2- Y.Ç. VEK. AV. B.N.A.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2016
NUMARASI : 2014/43 - 2016/516
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; emekli noter olduğunu, noter olarak son görev yaptığı Bakırköy 12. Noterliğince düzenlenen 09/11/2006 tarihli "uçak ipotek sözleşmesi"nde damga vergisi alınmadığını, Adalet Müfettişinin olağan denetimi sırasında yapılan tespit ve vergi müfettişi raporu üzerine Bakırköy Vergi Dairesince 29/12/2011 tarihli vergi/ceza ihbarnamesinin düzenlendiğini, iptali istemiyle İstanbul Vergi Mahkemesinde iptal davası açtığını, iptal davasının reddine karar verildiğini, davanın reddi üzerine 65.223 TL damga vergisi, 65.223 TL vergi cezası ziyaı, 88.409,77 TL gecikme faizi ve 516,56 TL karar harcı olmak üzere toplam 219.372,33 TL vergi dairesine ödeme yaptığını, yapılan ödemenin davalılara rücu edilmesi amacıyla davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar; ipotek sözleşmesinin tarafının A.F. 2 Ltd şirketi olduğunu, vergi zıyaı cezasının rücu edilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, icra dosyasında borçlu olarak şirket gösterilmesine rağmen davanın aleyhlerine açıldığını savunarak; husumet yönünden davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; ipotek işleminin tarafı olan ve mükellef sıfatıyla vergi borcundan sorumlu olanın, ipotek edilen uçağın sahibi a.t hava yolları anonim şirketi olup onun adına fiili olarak imza atan temsilcilerin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; borcun sorumlusu temsil edilen şirket olup, ipotek tesisinde şirketi temsilen hareket eden davalılara, bu rücu davasında husumet düşmediğinden, verilen kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, noter aracılığıyla yapılan "Düzenleme Şeklinde Uçak İpotek Sözleşmesi" nde tahsil edilmeyen damga vergisi nedeniyle vergi/ceza ihbarnamesinin davacı noter tarafından ödenmesi üzerine şirket temsilcileri aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Eldeki dava konusuna ilişkin olarak; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 127. maddesinde; bu kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça harçların peşin olarak alınacağı, devamı maddesinde ise gerekli harcı tamamen almadan işlem yapan memurun harcın ödenmesinden mükellef ile sorumlu olduğu, aynı kanunun 40. maddesinde noter harçlarını işlemin yapılmasını isteyen kişinin ödemekle mükellef olduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa 11. maddesinde, vergi kesmeye mecbur olanların verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödemeleri yerine getirmekten sorumlu olduğu, bu sorumluluğun bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükellefe rücu etmek hakkını kaldırmayacağı, Damga Vergisi Kanununun 24/4. fıkrasında ise damga vergisi hiç alınmayan veya noksan olarak alınan kağıtların vergisi mükelleflere, cezası düzenleyenlere ait olduğu şeklinde düzenlenmeler bulunmaktadır.
Noterler yaptıkları işlemlerde vergi tahsilinde aracı durumda olup sözleşme gereği ödenmesi gereken vergiyi ilgililerden tahsil ederek vergi dairesine yatırmak zorundadır. Davaya konu edilen işlemde verginin alınmadığı, müfettiş raporu ile belirlenmiştir. Ödenmeyen verginin borçlusu noter değil noterde düzenlenen evrakın taraflarıdır. Davalılar Türk Ticaret Kanunu doğrultusunda sorumlunun şirket olduğunu, dolayısıyla sorumlu olmadıklarını ileri sürmüş, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince de bu şekilde kabul edilmiş ise de; Türk Ticaret Kanununa oranla özel kanun durumunda olan Vergi Usul Kanunu yetkililerin sorumluluğunu şirketin varlığına bağlamıştır. Anılan Kanun'un 10. maddesine göre şayet mükellef yurt dışında ise Türk Ticaret Kanunundaki genel prensipten ayrılıp, temsilcilerin Türkiye'de bulunmaları halinde onları sorumlu tutmak mümkün olduğundan ve somut olayda dosyadaki bilgilere göre verginin mükellefi şirket yurt dışında olduğundan sözleşmeden doğan vergi borcundan davalıların sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; Vergi Usul Kanunundaki düzenlemeler nazara alınarak davalıların sadece damga vergisinden sorumlu olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile usulden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M. DUMAN A. F. AYAZ M. ÖZER Ö. KERKEZ M. GÜRKANLI
MÜKELLEF YURT DIŞINDA ANCAK TEMSİLCİLERİ TÜRKİYE'DE BULUNMAKTAYSA ONLARI DAMGA VERGİSİNDEN SORUMLU TUTMAK MÜMKÜNDÜR.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2021/1205
KARAR NO : 2021/8585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TARİHİ : 29/12/2020
NUMARASI : 2018/2951 - 2020/2027
DAVACI : A.E. VEK. AV. Y.A.
DAVALILAR : 1- H.C. B. VEK. AV. F.C.
2- Y.Ç. VEK. AV. B.N.A.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2016
NUMARASI : 2014/43 - 2016/516
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; emekli noter olduğunu, noter olarak son görev yaptığı Bakırköy 12. Noterliğince düzenlenen 09/11/2006 tarihli "uçak ipotek sözleşmesi"nde damga vergisi alınmadığını, Adalet Müfettişinin olağan denetimi sırasında yapılan tespit ve vergi müfettişi raporu üzerine Bakırköy Vergi Dairesince 29/12/2011 tarihli vergi/ceza ihbarnamesinin düzenlendiğini, iptali istemiyle İstanbul Vergi Mahkemesinde iptal davası açtığını, iptal davasının reddine karar verildiğini, davanın reddi üzerine 65.223 TL damga vergisi, 65.223 TL vergi cezası ziyaı, 88.409,77 TL gecikme faizi ve 516,56 TL karar harcı olmak üzere toplam 219.372,33 TL vergi dairesine ödeme yaptığını, yapılan ödemenin davalılara rücu edilmesi amacıyla davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar; ipotek sözleşmesinin tarafının A.F. 2 Ltd şirketi olduğunu, vergi zıyaı cezasının rücu edilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, icra dosyasında borçlu olarak şirket gösterilmesine rağmen davanın aleyhlerine açıldığını savunarak; husumet yönünden davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; ipotek işleminin tarafı olan ve mükellef sıfatıyla vergi borcundan sorumlu olanın, ipotek edilen uçağın sahibi a.t hava yolları anonim şirketi olup onun adına fiili olarak imza atan temsilcilerin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; borcun sorumlusu temsil edilen şirket olup, ipotek tesisinde şirketi temsilen hareket eden davalılara, bu rücu davasında husumet düşmediğinden, verilen kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, noter aracılığıyla yapılan "Düzenleme Şeklinde Uçak İpotek Sözleşmesi" nde tahsil edilmeyen damga vergisi nedeniyle vergi/ceza ihbarnamesinin davacı noter tarafından ödenmesi üzerine şirket temsilcileri aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Eldeki dava konusuna ilişkin olarak; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 127. maddesinde; bu kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça harçların peşin olarak alınacağı, devamı maddesinde ise gerekli harcı tamamen almadan işlem yapan memurun harcın ödenmesinden mükellef ile sorumlu olduğu, aynı kanunun 40. maddesinde noter harçlarını işlemin yapılmasını isteyen kişinin ödemekle mükellef olduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa 11. maddesinde, vergi kesmeye mecbur olanların verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödemeleri yerine getirmekten sorumlu olduğu, bu sorumluluğun bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükellefe rücu etmek hakkını kaldırmayacağı, Damga Vergisi Kanununun 24/4. fıkrasında ise damga vergisi hiç alınmayan veya noksan olarak alınan kağıtların vergisi mükelleflere, cezası düzenleyenlere ait olduğu şeklinde düzenlenmeler bulunmaktadır.
Noterler yaptıkları işlemlerde vergi tahsilinde aracı durumda olup sözleşme gereği ödenmesi gereken vergiyi ilgililerden tahsil ederek vergi dairesine yatırmak zorundadır. Davaya konu edilen işlemde verginin alınmadığı, müfettiş raporu ile belirlenmiştir. Ödenmeyen verginin borçlusu noter değil noterde düzenlenen evrakın taraflarıdır. Davalılar Türk Ticaret Kanunu doğrultusunda sorumlunun şirket olduğunu, dolayısıyla sorumlu olmadıklarını ileri sürmüş, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince de bu şekilde kabul edilmiş ise de; Türk Ticaret Kanununa oranla özel kanun durumunda olan Vergi Usul Kanunu yetkililerin sorumluluğunu şirketin varlığına bağlamıştır. Anılan Kanun'un 10. maddesine göre şayet mükellef yurt dışında ise Türk Ticaret Kanunundaki genel prensipten ayrılıp, temsilcilerin Türkiye'de bulunmaları halinde onları sorumlu tutmak mümkün olduğundan ve somut olayda dosyadaki bilgilere göre verginin mükellefi şirket yurt dışında olduğundan sözleşmeden doğan vergi borcundan davalıların sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; Vergi Usul Kanunundaki düzenlemeler nazara alınarak davalıların sadece damga vergisinden sorumlu olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile usulden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M. DUMAN A. F. AYAZ M. ÖZER Ö. KERKEZ M. GÜRKANLI