
SOMUT OLAYDA, CEZA KANUNLARININ ÖNGÖRDÜĞÜ DAHA UZUN ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN, ZARAR GÖRENİN DESTEĞİNDEN YOKSUN KALAN MİRASÇILARI YÖNÜNDEN DE UYGULANACAĞI DİKKATE ALINMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/4512
Karar No : 2024/7461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 28.12.2021
SAYISI : 2019/130 Esas, 2021/1558 Karar
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi Sırrı Ö.'ın S.-H. & T. – G. – A. iş ortaklığı tarafından inşa edilen Bakü Tiflis Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi kapsamında çalışmakta iken 23.07.2005 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası sonucu vefat ettiğini, müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını ve manende büyük sarsıntı yaşadıklarını, bu nedenle Zeytun Ö. için 1.000,00 TL, Alper Ö. için 1.000,00 TL, Mevlüt Ö. için 1.000,00 TL, Ayşenur Ö. için 1.000,00 TL, Elif Ö. için 1.000,00 TL olmak üzere toplamda 5.000,00 TL maddi tazminatın, 23.07.2005 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 31.05.2018 tarihli dilekçesi ile Ayşenur Ö. için 1.000,00 TL tazminat istemini 14.133,48 TL, Zeytun Ö. için 1.000,00 TL tazminat istemini 65.550,92 TL artırarak toplamda talebini 81.684,40 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıları tazminat isteminin 10 yıllık zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin söz konusu kaza nedeniyle ödemesi gereken poliçe limitini dava dışı işverene ödediğini, davacıların dava konusu taleplerini işveren şirkete yöneltmeleri gerektiğini, müvekkili şirkete yöneltme hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 1482. maddesi gereğince "Sigortacıya yöneltilecek tazminat istemlerinin sigorta konusu olaydan itibaren 10 yılda zamanaşımına uğrar" hükmü gereği, olayın meydana geldiği tarihin 23.07.2005, davanın açılma tarihinin ise 15.06.2016 tarihi olduğu, bu nedenle davacıların davasının zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle davacı tarafın davasının 6102 sayılı Kanun'un 1482. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle reddine verilmiş, karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile S. – H. & T. -G. - Alarko iş ortaklığı ile davalı sigorta şirketi arasında 25.11.2002-25.07.2005 tarihleri arasında geçerli işveren mesuliyet sigorta poliçesinin düzenlendiği, davacıların murisinin 25.07.2005 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle vefat ettiği, davacılar tarafından Pasinler Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/227 E. sayılı dosyasında açılan iş kazası nedeniyle işverene karşı açılan tazminat davasının 04.01.2013 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verildiği, Erzurum İş Mahkemesinin 2015/1092 E., 2016/266 K. sayılı dosyasında davacılar tarafından iş ortaklığına karşı açılan davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle ret kararı verildiği, bu kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesince zararlandırıcı olayın aynı zamanda suç teşkil etmesi nedeniyle 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 60/2 maddesi uyarınca uzamış ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bozma kararı üzerine Erzurum 1. İş Mahkemesi 2017/317 E., 2018/217 K. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne 66.550,92 TL'nin davacı Zeytun Ö.'a, 15.133,48 TL Ayşenur Ö.'a ödenmesine karar verildiği diğer davacıların destekten yoksun kalma tazminatı isteğinin reddine karar verildiği, davaya konu sigorta poliçesinin 25.11.2002-25.07.2005 tarihleri arasında geçerli olduğu, 6102 sayılı Kanun'un 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, eldeki davanın ise 15.06.2016 tarihinde açıldığı, bu durumda 6102 sayılı Kanun'un uygulanmasında bir isabetsizliğin bulunmadığı, davacılar vekilinin, davacıların murisinin geçirdiği iş kazasında vefat ettiğini, bu nedenle davada uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürdüğü, ancak; somut olayda davacıların talebinin hukuki dayanağı 8181 sayılı Kanun'daki haksız fiil hükümleri ya da Karayolları Trafik Kanunu hükümleri değil de, 25.11.2002-25.07.2005 tarihli iş veren mali mesuliyet sigortası poliçesi olmasına göre ve 6102 sayılı Kanun'un 1482. maddesinde uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulacağına dair bir düzenleme bulunmaması nedeniyle davacılar vekilinin uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine yönelik istinaf isteğinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilininin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, işveren mali mesuliyet sigortası poliçesi kapsamında ölümlü iş kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun'un 1482. maddesi,
2. Dairemizin 04.10.2023 tarih, 2022/3172 E., 2023/5584 K., 05.06.2024 tarih, 2024/738 E., 2024/4711 K. sayılı ilamları
3. Değerlendirme
1. Dava, işveren mali sorumluluk poliçesi kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle somut kaza olayı üzerinden on yılı aşkın süre geçmiştir. Davalı vekilinin zamanaşımı defini ileri sürmesi ve bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde de mahkemece başvuru tarihi itibariyle on yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacılar ise ölüme sebebiyet veren ve cezayı gerektiren olayda, davalı sigortacı hakkında 6098 sayılıTürk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği daha uzun olan ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. 6102 sayılı Kanun'un Sigorta Hukukuna ilişkin beşinci kitabında, 1420 nci maddede, genel nitelikte temel zamanaşımı süresi düzenlenmiş ve sigorta sözleşmelerinden doğan bütün istemler iki yıllık zamanaşımı süresine bağlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fırkasında ise, diğer kanunlardaki hükümlerin saklı tutulduğu ifade edilmiştir. Sorumluluk sigortalarına ilişkin zamanaşımı ise ayrıca 1482 nci maddede düzenlemiş olup buna göre, sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrayacaktır.
3. Dairemizin 08.03.1979 tarih, 1979/495 E. ve 1079/1127 K. sayılı ve 01.02.2002 tarih, 2002/5325 E. ve 2002/8477 K. ve 04.10.2023 tarih, 2022/3172 E., 2023/5584 K., 05.06.2024 tarih, 2024/738 E., 2024/4711 K. sayılı sayılı ilamlarında da değinildiği üzere, 6102 sayılı Kanun'un 1420 nci maddesinde (mülga Türk Ticaret Kanunu'nun 1268 inci maddesi) düzenlenen zamanaşımı süresi sigorta akdine taraf olanlar için geçerlidir. Sigorta akdine taraf olmayıp, zarar gören sıfatıyla destekten yoksun kalan davacılar tarafından, sorumluluk sigortasına dayalı olarak, sigorta şirketine karşı açılan davada ilgili madde hükmü değil temel ilişkideki zamanaşımı süresinin uygulanması gerekecektir. Somut olayda, ekskavatörün devrilmesi nedeniyle davacıların babası vefat etmiş olup, temelde haksız fiilin varlığı söz konusudur. Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini doğrudan sigortacıdan isteme hakkına sahiptir. Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçecektir. 6102 sayılı Kanun'da ve Genel Şartlarda, sigortacının, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçeceği belirtilmiş ve bu hüküm ile halefiyet tanzim edilmiştir. Buna göre, sigorta ettiren/sigortalı, kendisine halef olan sigortacıya sahip olduğu hak ve salahiyetlerden daha fazlasını devredemeyeceği gibi sigortacının durumunu da ağırlaştıramaz. Halef, halefiyet yoluyla nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olur.
4. Buna göre, sigorta ettiren/sigortalının sorumluluğunun temeli haksız fiile ilişkin olup, 6098 sayılı Kanun'un 72 nci maddesine göre, tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. O halde, somut olayda taksirle öldürme kapsamında “cezayı gerektiren bir fiil” in söz konusu olduğu, ceza davasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca onbeş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davanın 23.07.2005 olay tarihi üzerinden onbeş yıl geçmeden açılmış olduğu, ceza kanunlarının öngördüğü daha uzun zamanaşımı süresinin, davada yer alan zarar görenin desteğinden yoksun kalan mirasçıları yönünden de uygulanacağı dikkate alındığında, somut olayda zamanaşımının gerçekleşmediği açıktır. O halde, işin esasına girilerek bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istekleri halinde ilgililere iadesine, 22.10.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Hafize Gülgün Mehmet Tunç Mikail Özdemir İsmail Yavuz Döndü Deniz Bilir
Vuraloğlu
SOMUT OLAYDA, CEZA KANUNLARININ ÖNGÖRDÜĞÜ DAHA UZUN ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN, ZARAR GÖRENİN DESTEĞİNDEN YOKSUN KALAN MİRASÇILARI YÖNÜNDEN DE UYGULANACAĞI DİKKATE ALINMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2024/4512
Karar No : 2024/7461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 28.12.2021
SAYISI : 2019/130 Esas, 2021/1558 Karar
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi Sırrı Ö.'ın S.-H. & T. – G. – A. iş ortaklığı tarafından inşa edilen Bakü Tiflis Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi kapsamında çalışmakta iken 23.07.2005 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası sonucu vefat ettiğini, müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını ve manende büyük sarsıntı yaşadıklarını, bu nedenle Zeytun Ö. için 1.000,00 TL, Alper Ö. için 1.000,00 TL, Mevlüt Ö. için 1.000,00 TL, Ayşenur Ö. için 1.000,00 TL, Elif Ö. için 1.000,00 TL olmak üzere toplamda 5.000,00 TL maddi tazminatın, 23.07.2005 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 31.05.2018 tarihli dilekçesi ile Ayşenur Ö. için 1.000,00 TL tazminat istemini 14.133,48 TL, Zeytun Ö. için 1.000,00 TL tazminat istemini 65.550,92 TL artırarak toplamda talebini 81.684,40 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıları tazminat isteminin 10 yıllık zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin söz konusu kaza nedeniyle ödemesi gereken poliçe limitini dava dışı işverene ödediğini, davacıların dava konusu taleplerini işveren şirkete yöneltmeleri gerektiğini, müvekkili şirkete yöneltme hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 1482. maddesi gereğince "Sigortacıya yöneltilecek tazminat istemlerinin sigorta konusu olaydan itibaren 10 yılda zamanaşımına uğrar" hükmü gereği, olayın meydana geldiği tarihin 23.07.2005, davanın açılma tarihinin ise 15.06.2016 tarihi olduğu, bu nedenle davacıların davasının zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle davacı tarafın davasının 6102 sayılı Kanun'un 1482. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle reddine verilmiş, karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile S. – H. & T. -G. - Alarko iş ortaklığı ile davalı sigorta şirketi arasında 25.11.2002-25.07.2005 tarihleri arasında geçerli işveren mesuliyet sigorta poliçesinin düzenlendiği, davacıların murisinin 25.07.2005 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle vefat ettiği, davacılar tarafından Pasinler Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/227 E. sayılı dosyasında açılan iş kazası nedeniyle işverene karşı açılan tazminat davasının 04.01.2013 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verildiği, Erzurum İş Mahkemesinin 2015/1092 E., 2016/266 K. sayılı dosyasında davacılar tarafından iş ortaklığına karşı açılan davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle ret kararı verildiği, bu kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesince zararlandırıcı olayın aynı zamanda suç teşkil etmesi nedeniyle 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 60/2 maddesi uyarınca uzamış ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bozma kararı üzerine Erzurum 1. İş Mahkemesi 2017/317 E., 2018/217 K. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne 66.550,92 TL'nin davacı Zeytun Ö.'a, 15.133,48 TL Ayşenur Ö.'a ödenmesine karar verildiği diğer davacıların destekten yoksun kalma tazminatı isteğinin reddine karar verildiği, davaya konu sigorta poliçesinin 25.11.2002-25.07.2005 tarihleri arasında geçerli olduğu, 6102 sayılı Kanun'un 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, eldeki davanın ise 15.06.2016 tarihinde açıldığı, bu durumda 6102 sayılı Kanun'un uygulanmasında bir isabetsizliğin bulunmadığı, davacılar vekilinin, davacıların murisinin geçirdiği iş kazasında vefat ettiğini, bu nedenle davada uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürdüğü, ancak; somut olayda davacıların talebinin hukuki dayanağı 8181 sayılı Kanun'daki haksız fiil hükümleri ya da Karayolları Trafik Kanunu hükümleri değil de, 25.11.2002-25.07.2005 tarihli iş veren mali mesuliyet sigortası poliçesi olmasına göre ve 6102 sayılı Kanun'un 1482. maddesinde uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulacağına dair bir düzenleme bulunmaması nedeniyle davacılar vekilinin uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine yönelik istinaf isteğinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilininin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, işveren mali mesuliyet sigortası poliçesi kapsamında ölümlü iş kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun'un 1482. maddesi,
2. Dairemizin 04.10.2023 tarih, 2022/3172 E., 2023/5584 K., 05.06.2024 tarih, 2024/738 E., 2024/4711 K. sayılı ilamları
3. Değerlendirme
1. Dava, işveren mali sorumluluk poliçesi kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle somut kaza olayı üzerinden on yılı aşkın süre geçmiştir. Davalı vekilinin zamanaşımı defini ileri sürmesi ve bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde de mahkemece başvuru tarihi itibariyle on yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacılar ise ölüme sebebiyet veren ve cezayı gerektiren olayda, davalı sigortacı hakkında 6098 sayılıTürk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği daha uzun olan ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. 6102 sayılı Kanun'un Sigorta Hukukuna ilişkin beşinci kitabında, 1420 nci maddede, genel nitelikte temel zamanaşımı süresi düzenlenmiş ve sigorta sözleşmelerinden doğan bütün istemler iki yıllık zamanaşımı süresine bağlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fırkasında ise, diğer kanunlardaki hükümlerin saklı tutulduğu ifade edilmiştir. Sorumluluk sigortalarına ilişkin zamanaşımı ise ayrıca 1482 nci maddede düzenlemiş olup buna göre, sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrayacaktır.
3. Dairemizin 08.03.1979 tarih, 1979/495 E. ve 1079/1127 K. sayılı ve 01.02.2002 tarih, 2002/5325 E. ve 2002/8477 K. ve 04.10.2023 tarih, 2022/3172 E., 2023/5584 K., 05.06.2024 tarih, 2024/738 E., 2024/4711 K. sayılı sayılı ilamlarında da değinildiği üzere, 6102 sayılı Kanun'un 1420 nci maddesinde (mülga Türk Ticaret Kanunu'nun 1268 inci maddesi) düzenlenen zamanaşımı süresi sigorta akdine taraf olanlar için geçerlidir. Sigorta akdine taraf olmayıp, zarar gören sıfatıyla destekten yoksun kalan davacılar tarafından, sorumluluk sigortasına dayalı olarak, sigorta şirketine karşı açılan davada ilgili madde hükmü değil temel ilişkideki zamanaşımı süresinin uygulanması gerekecektir. Somut olayda, ekskavatörün devrilmesi nedeniyle davacıların babası vefat etmiş olup, temelde haksız fiilin varlığı söz konusudur. Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini doğrudan sigortacıdan isteme hakkına sahiptir. Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçecektir. 6102 sayılı Kanun'da ve Genel Şartlarda, sigortacının, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçeceği belirtilmiş ve bu hüküm ile halefiyet tanzim edilmiştir. Buna göre, sigorta ettiren/sigortalı, kendisine halef olan sigortacıya sahip olduğu hak ve salahiyetlerden daha fazlasını devredemeyeceği gibi sigortacının durumunu da ağırlaştıramaz. Halef, halefiyet yoluyla nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olur.
4. Buna göre, sigorta ettiren/sigortalının sorumluluğunun temeli haksız fiile ilişkin olup, 6098 sayılı Kanun'un 72 nci maddesine göre, tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. O halde, somut olayda taksirle öldürme kapsamında “cezayı gerektiren bir fiil” in söz konusu olduğu, ceza davasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca onbeş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davanın 23.07.2005 olay tarihi üzerinden onbeş yıl geçmeden açılmış olduğu, ceza kanunlarının öngördüğü daha uzun zamanaşımı süresinin, davada yer alan zarar görenin desteğinden yoksun kalan mirasçıları yönünden de uygulanacağı dikkate alındığında, somut olayda zamanaşımının gerçekleşmediği açıktır. O halde, işin esasına girilerek bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istekleri halinde ilgililere iadesine, 22.10.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Hafize Gülgün Mehmet Tunç Mikail Özdemir İsmail Yavuz Döndü Deniz Bilir
Vuraloğlu