SOMUT OLAYDAKİ BORÇLU ŞİRKETE YAPILAN ŞİKÂYET KONUSU HACİZ İŞLEMİNDE BORÇLUNUN ORTAĞI VE YETKİLİSİ OLDUĞU LİMİTED ŞİRKETTEKİ HİSSESİ HACZEDİLMEMİŞTİR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/12-616
KARAR NO : 2022/1822
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2021
NUMARASI : 2020/599 - 2021/161
DAVACI (BORÇLULAR) : 1- K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hiz. Tic. Ltd. Şti.
2- A.C.B. vekilleri Av. N.B.
DAVALI (ALACAKLI) : Ş.K. vekili Av. A.K.
1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetçi Ahmet Cevdet B.’in talebinin şikâyet şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi şirketin talebinin esastan reddine ilişkin karar borçlular vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı borçlu Ahmet Cevdet B. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlular İstemi:
4. Borçlular vekili şikâyet dilekçesinde; alacaklı tarafından müvekkilleri aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, alacaklı vekilinin 13.10.2014 tarihinde ihtiyati haciz kararını sunarak “ticaret sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına haciz konulması”nı talep ettiğini, icra müdürlüğünce bu talebin kabul edilerek 13.10.2014 tarihinde İzmir Ticaret Sicil Memurluğuna takipte borçlu gösterilenlerin ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulması yönünde müzekkere yazıldığını, ancak ticaret sicil kayıtlarının haczedilemeyeceğini ileri sürerek icra müdürünün 13.10.2014 tarihli ticaret sicil kayıtlarının haczine yönelik kararının ve bu karar doğrultusunda yapılan işlemlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; borçlulardan birinin şirket olması nedeniyle kaydına konulan haczin yasal olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2014/613 E., 2014/663 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, talebin niteliğine göre Ahmet Cevdet B.’in şikâyet hakkının bulunmadığı, limited şirketlerin alacaklılara karşı bütün mal varlığı ile sorumlu olduğu, bu nedenle şirketin malvarlığını oluşturan menkullere, sermayesine vs. haciz konulabileceği, alacaklı vekilinin talebi ile borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin hak ve alacakları yönünden ihtiyati haciz uygulanması için ticaret siciline müzekkere yazılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetçi Ahmet Cevdet B.’in talebinin dava (şikâyet) şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin talebinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 15.06.2015 tarihli ve 2015/6553 E., 2015/16500 K. sayılı kararı ile;
“… Somut olayda icra müdürlüğünce alacaklı tarafın talebi ile borçlu şirketin ticaret sicil kaydına hak ve alacaklarına haciz konulması için yazı yazıldığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında da sicil kayıtlarında şirket sermayesine haciz konulduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Şikayete konu haciz işleminin yasal dayanağı İİK'nun 88 ve 94. maddeleri olup anılan hükümler kapsamında haciz uygulanması gerekir iken ticaret sicil kayıtları üzerine haciz konulması isabetsiz olduğu gibi şikâyet eden şirket yetkilisi olduğu anlaşılan Ahmet Cevdet B.'in şikâyette hukuki yararı bulunmakla adı geçen şikâyetçi yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi de uygun görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle şikâyetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikâyetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir …” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
9. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
10. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 26.11.2015 tarihli ve 2015/26276 E., 2015/29570 K. sayılı kararı ile;
“… Şikayetçilerden Ahmet Cevdet B.'in şikayete konu takipte borçlu sıfatı bulunduğundan şikayet hakkı vardır.
Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi HUMK'nun 440. maddesinde yazılı dört halden hiç birine de uymadığından İİK'nun 366. ve HUMK'nun 442. maddeleri uyarınca (REDDİNE)…” oy birliği ile karar verilmiştir.
Birinci Direnme Kararı:
11. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 31.03.2016 tarihli ve 2015/1027 E., 2016/240 K. sayılı kararı ile; borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. yönünden bozma kararına uyulduğu belirtildikten sonra, her ne kadar şikâyetçilerden Ahmet Cevdet B.’in diğer borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin temsilcisi ise de takipte diğer borçlu olduğundan şikâyette üçüncü kişi konumunda olduğu, örneğin borçlusu Ali, Veli, Hüseyin olan bir takipte borçlu Hüseyin’in evinde yapılan bir hacizden dolayı haczedilmezlik şikâyeti ancak bu borçlu tarafından yapılabilecek olup, Ali ya da Veli'nin bu yönde bir şikâyet hakkının bulunmadığı, somut olayda Ahmet Cevdet B.'in durumunun da aynı nitelikte olduğu gerekçesi ile şikâyetçi Ahmet Cevdet B. yönünde önceki kararda direnilmesine, şikâyetçi Ahmet Cevdet B.'in talebinin dava (şikâyet) şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin talebinin kabulüne, icra müdürlüğünün 13.10.2014 tarihli "K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtlarının haczine" yönelik kararının ve işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.
Birinci Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
13. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 13.10.2020 tarihli ve 2017/12-325 E., 2020/758 K. sayılı kararı ile;
“… 3. Mahkemece, kısa kararda; “…600,00TL vekalet ücretinin şikayetçi K....Ltd. Şti'nden alınarak karşı tarafa verilmesine,…” karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda: “…600,00TL vekalet ücretinin şikayetçi Ahmet Cevdet B.' den alınarak karşı tarafa verilmesine…” şeklinde hüküm kurularak kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur….
6. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlışta olsa buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak Yargıtay yoluna başvurulması ve kararın bozulması hâlinde düzeltilebilir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma sebebi yapılması ise, 10.04.1992 tarihli ve 1991/7-4 K. sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı gereğidir.
7. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar ve buna uygun hüküm oluşturmak olup, usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle kararın usulden bozulmasına, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İkinci Direnme Kararı:
14. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 04.03.2021 tarihli ve 2020/599 E., 2021/161 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyulmasından sonra önceki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.
İkinci Direnme Kararının Temyizi:
15. Direnme kararı süresi içinde borçlu Ahmet Cevdet B. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukukî yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle şikâyetin açıklanması gerekmektedir.
18. İcra (ve iflâs) dairesi İcra ve İflâs Kanunu’nu (ve icra-iflâs hukukuna ilişkin diğer hükümleri) birinci derecede uygulamakla görevlidir. İcra (ve iflâs) dairesi, bu görevlerini yaparken, kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa, usulsüz (yolsuz) hareket etmiş olur. İcra (ve iflâs) dairesinin bu gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilirler (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 103).
19. Şikâyet, icra ve iflas hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukukî bir çaredir. Şikâyet kendisine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukukî bir çaredir (Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özkan, Meral Sungurtekin/ Özekes Muhammet: İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Ankara, 2013, s. 125 vd.).
20. Şikâyet hakkının ileri sürülebilmesi için şikâyet ehliyeti ve hukukî yararın bulunması gereklidir. Şikâyet ehliyetini usul hukukunda olduğu gibi taraf ve şikâyet ehliyeti olarak ikiye ayırmak mümkündür. Taraf ehliyeti medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki uzantısını oluşturur. Medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi şikâyette taraf olma ehliyetine sahiptir (Türk Medeni Kanunu m. 8, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 50).
21. Dava (şikâyet) ehliyeti medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Şikâyet ehliyeti, şikâyeti ileri sürebilme ve şikâyet usul işlemlerini takip edebilme ehliyetidir.
22. Şikâyet ehliyetinin yanında şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin hukukî yararının bulunması gerekir. Şikâyette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukukî yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukukî durumuna ilişkin olması ve zararına bulunması gerekir (Kuru, s. 106).
23. Kimlerin şikâyet yoluna başvurmakta hukukî yararının bulunduğu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda (İİK) belirtilmediğinden hukukî yarar her somut olayda ayrıca tespit edilmelidir. Aksi ispatlanmadıkça alacaklı veya borçlunun şikâyet konusu yolsuz işlemi iptal ettirmekte hukukî yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Hukukî yararın şikâyetin ileri sürülmesi sırasında mevcut olması ve korunmaya değer yani güncel bir yararı bulunması gereklidir (Pekcanıtez, Hakan/ Simil, Cemil: İcra-İflas Hukukunda Şikayet, İstanbul 2017, s. 234).
24. Uyuşmazlığın çözümünde haciz işleminin açıklanmasında fayda vardır.
25. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK'nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK'nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.
26. Haczin konusu, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer malvarlığı haklarıdır. Bir mal veya hakkın haczedilebilmesi için, tek başına ekonomik bir değer ifade etmesi ve bu değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur.
27. İcra ve İflas Kanunu’nun 94. maddesinin 1. fıkrası “Bir intıfa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi haczedilirse icra dairesi, yerleşim yerleri bilinen ilgili üçüncü şahıslara keyfiyeti ihbar eder. Bu suretle borçlunun muayyen bir taşınmazdaki tasfiye sonundaki hissesi haczedilmiş olursa icra memuru haciz şerhinin taşınmazın kaydına işlenmesi için tapu sicil muhafızlığına tebligat yapar. (Ek cümleler: 17/7/2003-4949/25 md.) Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıldır. Haczedilen payların satışı, taşınır malların satışı usulüne tâbidir. Diğer taşınırlarda icra dairesi başkasına devre mâni tedbirleri alır. (Mülga üçüncü cümle: 17/7/2003-4949/25 md.)” hükmünü içermekte olup, bu hükümde belirtilen hisseden maksat borçlunun sahip bulunduğu bir şirket hissesi ve elbirliği mülkiyeti (iştirak hâlinde mülkiyet) hissesidir. Şirket hissesinden maksat ise hisse senedine bağlı olmayan şirket hisseleridir; yani kollektif şirket, âdi komandit şirket, limited şirket hisseleri ile kooperatif hissesidir.
28. Limited şirketlerde [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 133/2] ortağın kişisel alacaklısı, ortağın şirketteki kâr veya tasfiye payından başka, ortağın şirketteki payını (hissesini) da haczettirebilir. Borçlunun limited şirketteki kâr payını, tasfiye payını veya şirket hissesini haczeden icra müdürü, bu haczi adresleri bilinen üçüncü kişilere, yani burada şirkete ve diğer ortaklara bildirir (İİK m. 94/1). Bu bildiri ile şirkete ve diğer ortaklara, bundan böyle borçlu ortağa ödenmesi gereken faiz, kâr payı ve tasfiye payının icra dairesine ödenmesi ve borçlu ortağın hissesinin haczedilmiş olması hâlinde borçluya hissesi ile ilgili olarak yapılacak bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar için bundan böyle borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği ihtar edilir. Pay (hisse) haczi, istek üzerine, pay defterine işlenir (TTK m. 133/2 son cümle). Böylece, borçlunun haczedilen kâr payı, faiz, tasfiye payı ve şirket hissesi üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK m. 86) şirkete ve diğer ortaklara bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK m. 90) alınmış olur. Borçlunun bir şirketteki kâr payının ve tasfiye payının haczi hâlinde üçüncü kişi durumundaki şirkete İİK’nın 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi de gönderilebilir (Kuru, s. 452-453).
29. Somut olayda ise; alacaklı vekili tarafından borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Alacaklı vekili borçlular hakkındaki İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.10.2014 tarihli ve 2014/460 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararını sunarak “…1-Ticaret Sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına…” haciz konulmasını talep etmiştir. İcra müdürü 13.10.2014 tarihinde talep gibi işlem yapılmasına karar vermiştir.
30. Şikâyet konusu 13.10.2014 tarihli haciz müzekkeresinde borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. gösterilerek borçlu firmanın ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konularak icra müdürlüğüne bildirilmesi istenmiştir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği, ancak ticaret sicil müdürlüğünün bilgisi olmaksızın yapılacak devir işlemlerinin engellenemeyeceği bildirilmiştir.
31. Şu hâle göre usulsüz olarak yapılan haciz işlemi borçlu şirket hakkında yapılmış olup, bu haciz işlemine karşı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan borçlu şirket şikâyette bulunmuştur. Borçlu şirket hakkında yapılan şikâyet konusu haciz işlemi ile borçlu Ahmet Cevdet B.’in ortağı ve yetkilisi olduğu limited şirketteki hissesinin haczedildiği sonucuna varılamayacağından borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukukî yararı bulunmamaktadır.
32. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Ahmet Cevdet B.’in takip borçlusu olduğu ve haciz müzekkeresinde adının yer aldığı, haciz müzekkeresi ile şirketin sermayesine haciz konulduğu, haciz müzekkeresinin borçlu Ahmet Cevdet B.’in de hissesine haciz konulduğu ve borçlu Ahmet Cevdet B.’in de hisse haczinin kaldırılmasını talep ettiği şeklinde nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle şikâyette hukukî yararının bulunduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
33. Hâl böyle olunca mahkemenin direnme kararının açıklanan nedenlerle onanması gerekmiştir
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Borçlu Ahmet Cevdet B. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 19 üyenin 16’sı ONAMA, 3’ü ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ DEĞİŞTİREN KARAR:
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/12-366
KARAR NO : 2023/530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : A.C.B. vekili Avukat N.B.
KARŞI TARAF : Ş.K. vekili Avukat A.K.
1. Taraflar arasındaki şikâyet isteminden dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen 04.03.2021 tarihli ve 2020/599 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararın onanmasına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarihli ve 2021/12-616 Esas, 2022/1822 Karar sayılı kararının, karar düzeltme yoluyla incelenmesi borçlu Ahmet Cevdet B. vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Borçlular İstemi
2. Şikâyetçi borçlular vekili şikâyet dilekçesinde; alacaklı tarafından müvekkilleri aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte alacaklı vekilinin 13.10.2014 tarihinde ihtiyati haciz kararını sunarak “ticaret sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına haciz konulması”nı talep ettiğini, icra müdürünün bu talebi kabul ederek 13.10.2014 tarihinde İzmir Ticaret Sicil Memurluğuna takipte borçlu gösterilenlerin ticaret sicil kaydına, her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulması yönünde müzekkere yazıldığını, ticaret sicil kayıtlarının haczedilemeyeceğini ileri sürerek icra müdürünün 13.10.2014 tarihli ticaret sicil kayıtlarının haczine yönelik kararının ve bu karar doğrultusunda yapılan işlemlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı
3. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; borçlulardan birinin şirket olması nedeniyle kaydına konulan haczin yasal olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı
4. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2014/613 Esas, 2014/663 Karar sayılı kararı ile; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, talebin niteliğine göre Ahmet Cevdet B.’in şikâyet hakkının bulunmadığı, limited şirketlerin alacaklılara karşı bütün mal varlığı ile sorumlu olduğu, bu nedenle şirketin malvarlığını oluşturan menkullere, sermayesine vs. haciz konulabileceği, alacaklı vekilinin talebi ile borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin hak ve alacakları yönünden ihtiyati haciz uygulanması için ticaret siciline müzekkere yazılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetçi Ahmet Cevdet B.’in talebinin dava (şikâyet) şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin talebinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
5. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 15.06.2015 tarihli ve 2015/6553 Esas, 2015/16500 Karar sayılı kararı ile;
“… Somut olayda icra müdürlüğünce alacaklı tarafın talebi ile borçlu şirketin ticaret sicil kaydına hak ve alacaklarına haciz konulması için yazı yazıldığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında da sicil kayıtlarında şirket sermayesine haciz konulduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Şikayete konu haciz işleminin yasal dayanağı İİK'nun 88 ve 94 üncü maddeleri olup anılan hükümler kapsamında haciz uygulanması gerekir iken ticaret sicil kayıtları üzerine haciz konulması isabetsiz olduğu gibi şikâyet eden şirket yetkilisi olduğu anlaşılan Ahmet Cevdet B.'in şikâyette hukuki yararı bulunmakla adı geçen şikâyetçi yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi de uygun görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle şikâyetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikâyetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir …” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
7. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 26.11.2015 tarihli ve 2015/26276 Esas, 2015/29570 Karar sayılı kararı ile;
“… Şikayetçilerden Ahmet Cevdet B.'in şikayete konu takipte borçlu sıfatı bulunduğundan şikayet hakkı vardır.
Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi HUMK'nun 440 ıncı maddesinde yazılı dört halden hiç birine de uymadığından İİK'nun 366 ncı ve HUMK'nun 442 inci maddeleri uyarınca (REDDİNE)…” oy birliği ile karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Direnme Kararı
9. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 31.03.2016 tarihli ve 2015/1027 Esas, 2016/240 Karar sayılı kararı ile; borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. yönünden bozma kararına uyulduğu belirtildikten sonra, her ne kadar şikâyetçilerden Ahmet Cevdet B.’in diğer borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin temsilcisi ise de takipte diğer borçlu olduğundan şikâyette üçüncü kişi konumunda olduğu, örneğin borçlusu Ali, Veli, Hüseyin olan bir takipte borçlu Hüseyin’in evinde yapılan bir hacizden dolayı haczedilmezlik şikâyeti ancak bu borçlu tarafından yapılabilecek olup, Ali ya da Veli'nin bu yönde bir şikâyet hakkının bulunmadığı, somut olayda Ahmet Cevdet B.'in durumunun da aynı nitelikte olduğu gerekçesi ile şikâyetçi Ahmet Cevdet B. yönünde önceki kararda direnilmesine, şikâyetçi Ahmet Cevdet B.'in talebinin dava (şikâyet) şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin talebinin kabulüne, icra müdürlüğünün 13.10.2014 tarihli "K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtlarının haczine" yönelik kararının ve işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.
Birinci Direnme Kararının Temyizi
10. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
11. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 13.10.2020 tarihli ve 2017/12-325 Esas, 2020/758 Karar sayılı kararı ile;
“…3. Mahkemece, kısa kararda; “…600,00 TL vekalet ücretinin şikayetçi K....Ltd. Şti'nden alınarak karşı tarafa verilmesine,…” karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda: “…600,00 TL vekalet ücretinin şikayetçi Ahmet Cevdet B.' den alınarak karşı tarafa verilmesine…” şeklinde hüküm kurularak kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur….
6. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlışta olsa buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak Yargıtay yoluna başvurulması ve kararın bozulması hâlinde düzeltilebilir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma sebebi yapılması ise, 10.04.1992 tarihli ve 1991/7-4 K sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı gereğidir.
7. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar ve buna uygun hüküm oluşturmak olup, usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle kararın usulden bozulmasına, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Direnme Kararı
12. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 04.03.2021 tarihli ve 2020/599 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyulmasından sonra önceki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.
İkinci Direnme Kararının Temyizi
13. Direnme kararı süresi içinde borçlu Ahmet Cevdet B. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 21.12.2022 tarihli ve 2021/12-616 Esas, 2022/1822 Karar sayılı kararı ile;
“…29. Somut olayda ise; alacaklı vekili tarafından borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Alacaklı vekili borçlular hakkındaki İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.10.2014 tarihli ve 2014/460 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararını sunarak “…1-Ticaret Sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına…” haciz konulmasını talep etmiştir. İcra müdürü 13.10.2014 tarihinde talep gibi işlem yapılmasına karar vermiştir.
30. Şikâyet konusu 13.10.2014 tarihli haciz müzekkeresinde borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. gösterilerek borçlu firmanın ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konularak icra müdürlüğüne bildirilmesi istenmiştir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği, ancak ticaret sicil müdürlüğünün bilgisi olmaksızın yapılacak devir işlemlerinin engellenemeyeceği bildirilmiştir.
31. Şu hâle göre usulsüz olarak yapılan haciz işlemi borçlu şirket hakkında yapılmış olup, bu haciz işlemine karşı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan borçlu şirket şikâyette bulunmuştur. Borçlu şirket hakkında yapılan şikâyet konusu haciz işlemi ile borçlu Ahmet Cevdet B.’in ortağı ve yetkilisi olduğu limited şirketteki hissesinin haczedildiği sonucuna varılamayacağından borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukukî yararı bulunmamaktadır…” gerekçiyle karar oy çokluğuyla onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu Kararına Karşı Karar Düzeltme İstemi
15. Hukuk Genel Kurulu kararına karşı süresi içinde borçlu Ahmet Cevdet B. vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. İcra (ve iflâs) dairesi İcra ve İflâs Kanunu’nu (ve icra-iflâs hukukuna ilişkin diğer hükümleri) birinci derecede uygulamakla görevlidir. İcra (ve iflâs) dairesi, bu görevlerini yaparken, kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa, usulsüz (yolsuz) hareket etmiş olur. İcra (ve iflâs) dairesinin bu gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilirler (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s.103).
18. Şikâyet, icra ve iflas hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukuki bir çaredir. Şikâyet kendisine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukuki yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukuki bir çaredir (Hakan Pekcanıtez vd., İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2013, s.125 vd.).
19. Şikâyet hakkının ileri sürülebilmesi için şikâyet ehliyeti ve hukuki yararın bulunması gereklidir. Şikâyet ehliyetini usul hukukunda olduğu gibi taraf ve şikâyet ehliyeti olarak ikiye ayırmak mümkündür. Taraf ehliyeti medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki uzantısını oluşturur. Medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi şikâyette taraf olma ehliyetine sahiptir (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu md. 8; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 50).
20. Dava (şikâyet) ehliyeti medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Şikâyet ehliyeti, şikâyeti ileri sürebilme ve şikâyet usul işlemlerini takip edebilme ehliyetidir.
21. Şikâyet ehliyetinin yanında şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin hukuki yararının bulunması gerekir. Şikâyette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukuki durumuna ilişkin olması ve zararına bulunması gerekir (Kuru, s.106).
22. Kimlerin şikâyet yoluna başvurmakta hukuki yararının bulunduğu 2004 sayılı Kanun’da belirtilmediğinden hukuki yarar her somut olayda ayrıca tespit edilmelidir. Aksi ispatlanmadıkça alacaklı veya borçlunun şikâyet konusu yolsuz işlemi iptal ettirmekte hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Hukuki yararın şikâyetin ileri sürülmesi sırasında mevcut olması ve korunmaya değer yani güncel bir yararı bulunması gereklidir (Hakan Pekcanıtez, Cemil Simil, İcra-İflas Hukukunda Şikayet, İstanbul, 2017, s.232-234).
23. Uyuşmazlığın çözümünde haciz işleminin açıklanmasında fayda vardır.
24. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. 2004 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. 2004 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.
25. Haczin konusu, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer malvarlığı haklarıdır. Bir mal veya hakkın haczedilebilmesi için, tek başına ekonomik bir değer ifade etmesi ve bu değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur.
26. 2004 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesinin birinci fıkrası “Bir intıfa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi haczedilirse icra dairesi, yerleşim yerleri bilinen ilgili üçüncü şahıslara keyfiyeti ihbar eder. Bu suretle borçlunun muayyen bir taşınmazdaki tasfiye sonundaki hissesi haczedilmiş olursa icra memuru haciz şerhinin taşınmazın kaydına işlenmesi için tapu sicil muhafızlığına tebligat yapar. (Ek cümleler: 17/7/2003-4949/25 md.) Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıldır. Haczedilen payların satışı, taşınır malların satışı usulüne tâbidir. Diğer taşınırlarda icra dairesi başkasına devre mâni tedbirleri alır. (Mülga üçüncü cümle: 17/7/2003-4949/25 md.)” hükmünü içermekte olup, bu hükümde belirtilen hisseden maksat borçlunun sahip bulunduğu bir şirket hissesi ve elbirliği mülkiyeti (iştirak hâlinde mülkiyet) hissesidir. Şirket hissesinden maksat ise hisse senedine bağlı olmayan şirket hisseleridir; yani kollektif şirket, âdi komandit şirket, limited şirket hisseleri ile kooperatif hissesidir.
27. Limited şirketlerde [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı Kanun TTK) md. 133/2] ortağın kişisel alacaklısı, ortağın şirketteki kâr veya tasfiye payından başka, ortağın şirketteki payını (hissesini) da haczettirebilir. Borçlunun limited şirketteki kâr payını, tasfiye payını veya şirket hissesini haczeden icra müdürü, bu haczi adresleri bilinen üçüncü kişilere, yani burada şirkete ve diğer ortaklara bildirir (2004 sayılı Kanun md. 94/1). Bu bildiri ile şirkete ve diğer ortaklara, bundan böyle borçlu ortağa ödenmesi gereken faiz, kâr payı ve tasfiye payının icra dairesine ödenmesi ve borçlu ortağın hissesinin haczedilmiş olması hâlinde borçluya hissesi ile ilgili olarak yapılacak bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar için bundan böyle borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği ihtar edilir. Pay (hisse) haczi, istek üzerine pay defterine işlenir (6102 sayılı Kanun md. 133/2, son cümle). Böylece, borçlunun haczedilen kâr payı, faiz, tasfiye payı ve şirket hissesi üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (2004 sayılı Kanun md. 86) şirkete ve diğer ortaklara bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (2004 sayılı Kanun md. 90) alınmış olur. Borçlunun bir şirketteki kâr payının ve tasfiye payının haczi hâlinde üçüncü kişi durumundaki şirkete 2004 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesine göre haciz ihbarnamesi de gönderilebilir (Kuru, s.452-453).
28. Somut olayda ise; alacaklı vekili tarafından borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Alacaklı vekili tarafından borçlular hakkındaki İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.10.2014 tarihli ve 2014/460 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararını sunarak “…1-Ticaret Sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına…” haciz konulmasını talep edilmiştir. İcra müdürlüğünce 13.10.2014 tarihinde talep gibi işlem yapılmasına karar verilmiştir.
29. Şikâyet konusu 13.10.2014 tarihli haciz müzekkeresinde borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. gösterilerek borçlu firmanın ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konularak icra müdürlüğüne bildirilmesi istenmiştir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği, ancak ticaret sicil müdürlüğünün bilgisi olmaksızın yapılacak devir işlemlerinin engellenemeyeceği bildirilmiştir.
30. 13.06.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin 03.06.2014 tarihli genel kurul kararı ile; şirket ortaklarından Gündüz Aynının sahip olduğu 50 adet sermaye hak ve hissesinin tamamını şirket ortaklarından Ahmet Cevdet B.’e devrettiği, şirketin 100 paya denk gelen tüm hisselerinin Ahmet Cevdet B.’e ait olduğundan tek ortaklı limited şirket olarak devam etmesine karar verildiği ilan edilmiştir.
31. Şikâyetçi Ahmet Cevdet B. takipte borçlu konumundadır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre şirket sermayesinin haczi mümkün olmayıp borçlunun limited şirketteki hissesi haczedilebilir. Limited şirket hissesi ise şirkete tebliğ olunarak haczedilebilir. Haciz icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere ticaret siciline bildirilir. Somut olayda İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği bildirilmiş ise de, şikâyet konusu haciz müzekkeresinde şikâyetçi Ahmet Cevdet B. borçlu olarak gösterilmiş olup, şikâyette hukuki yararı bulunmaktadır.
32. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; usulsüz olarak yapılan haciz işlemi borçlu şirket hakkında yapılmış olup, bu haciz işlemine karşı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan borçlu şirketin şikâyette bulunduğu, borçlu şirket hakkında yapılan şikâyet konusu haciz işlemi ile borçlu Ahmet Cevdet B.’in ortağı ve yetkilisi olduğu limited şirketteki hissesinin haczedildiği sonucuna varılamayacağından borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
33. Hâl böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince borçlu Ahmet Cevdet B.'in talebinin şikâyet şartı yokluğu nedeniyle reddine ilişkin verilen hükmün Hukuk Genel Kurulunca onanmasına dair kararının kaldırılarak, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Borçlu Ahmet Cevdet B. vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarihli ve 2021/12-616 Esas, 2022/1822 Karar sayılı onamaya ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
Direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
İstek hâlinde karar düzeltme ve temyiz harcının yatırana geri verilmesine,
31.05.2023 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
''K A R Ş I O Y''
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
İcra (ve iflâs) dairesi İcra ve İflâs Kanunu’nu (ve icra-iflâs hukukuna ilişkin diğer hükümleri) birinci derecede uygulamakla görevlidir. İcra (ve iflâs) dairesi, bu görevlerini yaparken, kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa, usulsüz (yolsuz) hareket etmiş olur. İcra (ve iflâs) dairesinin bu gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilirler (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s. 103).
Şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin hukuki yararının bulunması gerekir. Şikâyette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukuki durumuna ilişkin olması ve zararının bulunması gerekir (Kuru, s. 106).
İcra ve İflas Kanunu’nun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünde belirtilen hisseden maksat borçlunun sahip bulunduğu bir şirket hissesi ve elbirliği mülkiyeti (iştirak hâlinde mülkiyet) hissesidir. Şirket hissesinden maksat ise hisse senedine bağlı olmayan şirket hisseleridir; yani kollektif şirket, âdi komandit şirket, limited şirket hisseleri ile kooperatif hissesidir.
Limited şirketlerde [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) md. 133/2] ortağın kişisel alacaklısı, ortağın şirketteki kâr veya tasfiye payından başka, ortağın şirketteki payını (hissesini) da haczettirebilir. Borçlunun limited şirketteki kâr payını, tasfiye payını veya şirket hissesini haczeden icra müdürü, bu haczi adresleri bilinen üçüncü kişilere, yani burada şirkete ve diğer ortaklara bildirir (İİK md. 94/1). Bu bildiri ile şirkete ve diğer ortaklara, bundan böyle borçlu ortağa ödenmesi gereken faiz, kâr payı ve tasfiye payının icra dairesine ödenmesi ve borçlu ortağın hissesinin haczedilmiş olması hâlinde borçluya hissesi ile ilgili olarak yapılacak bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar için bundan böyle borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği ihtar edilir. Pay (hisse) haczi, istek üzerine, pay defterine işlenir (TTK md. 133/2 son cümle). Böylece, borçlunun haczedilen kâr payı, faiz, tasfiye payı ve şirket hissesi üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK md. 86) şirkete ve diğer ortaklara bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK md. 90) alınmış olur. Borçlunun bir şirketteki kâr payının ve tasfiye payının haczi hâlinde üçüncü kişi durumundaki şirkete İİK’nın 89 uncu maddesine göre haciz ihbarnamesi de gönderilebilir (Kuru, s. 452-453).
Somut olayda ise, şikâyet konusu İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilen 13.10.2014 tarihli haciz müzekkeresinde borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. gösterilerek borçlu firmanın ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konularak icra müdürlüğüne bildirilmesi istenmiştir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği, ancak ticaret sicil müdürlüğünün bilgisi olmaksızın yapılacak devir işlemlerinin engellenemeyeceği bildirilmiştir.
Bu durumda usulsüz olarak yapılan haciz işlemi borçlu şirket hakkında yapılmış olup, bu haciz işlemine karşı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan borçlu şirket şikâyette bulunmuştur. Borçlu şirket hakkında yapılan şikâyet konusu haciz işlemi ile borçlu Ahmet Cevdet B.’in ortağı ve yetkilisi olduğu limited şirketteki hissesinin haczedildiği sonucuna varılamayacağından borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukuki yararı bulunmamaktadır.
Bu nedenle karar düzeltme talebinin reddi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
Birinci Başkanvekili
Adem Albayrak
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 19’u KARAR DÜZELTME KABUL, 6'sı ise KARAR DÜZELTME RET yönünde oy kullanmışlardır.
SOMUT OLAYDAKİ BORÇLU ŞİRKETE YAPILAN ŞİKÂYET KONUSU HACİZ İŞLEMİNDE BORÇLUNUN ORTAĞI VE YETKİLİSİ OLDUĞU LİMİTED ŞİRKETTEKİ HİSSESİ HACZEDİLMEMİŞTİR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/12-616
KARAR NO : 2022/1822
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2021
NUMARASI : 2020/599 - 2021/161
DAVACI (BORÇLULAR) : 1- K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hiz. Tic. Ltd. Şti.
2- A.C.B. vekilleri Av. N.B.
DAVALI (ALACAKLI) : Ş.K. vekili Av. A.K.
1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetçi Ahmet Cevdet B.’in talebinin şikâyet şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi şirketin talebinin esastan reddine ilişkin karar borçlular vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı borçlu Ahmet Cevdet B. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlular İstemi:
4. Borçlular vekili şikâyet dilekçesinde; alacaklı tarafından müvekkilleri aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, alacaklı vekilinin 13.10.2014 tarihinde ihtiyati haciz kararını sunarak “ticaret sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına haciz konulması”nı talep ettiğini, icra müdürlüğünce bu talebin kabul edilerek 13.10.2014 tarihinde İzmir Ticaret Sicil Memurluğuna takipte borçlu gösterilenlerin ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulması yönünde müzekkere yazıldığını, ancak ticaret sicil kayıtlarının haczedilemeyeceğini ileri sürerek icra müdürünün 13.10.2014 tarihli ticaret sicil kayıtlarının haczine yönelik kararının ve bu karar doğrultusunda yapılan işlemlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; borçlulardan birinin şirket olması nedeniyle kaydına konulan haczin yasal olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2014/613 E., 2014/663 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, talebin niteliğine göre Ahmet Cevdet B.’in şikâyet hakkının bulunmadığı, limited şirketlerin alacaklılara karşı bütün mal varlığı ile sorumlu olduğu, bu nedenle şirketin malvarlığını oluşturan menkullere, sermayesine vs. haciz konulabileceği, alacaklı vekilinin talebi ile borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin hak ve alacakları yönünden ihtiyati haciz uygulanması için ticaret siciline müzekkere yazılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetçi Ahmet Cevdet B.’in talebinin dava (şikâyet) şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin talebinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 15.06.2015 tarihli ve 2015/6553 E., 2015/16500 K. sayılı kararı ile;
“… Somut olayda icra müdürlüğünce alacaklı tarafın talebi ile borçlu şirketin ticaret sicil kaydına hak ve alacaklarına haciz konulması için yazı yazıldığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında da sicil kayıtlarında şirket sermayesine haciz konulduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Şikayete konu haciz işleminin yasal dayanağı İİK'nun 88 ve 94. maddeleri olup anılan hükümler kapsamında haciz uygulanması gerekir iken ticaret sicil kayıtları üzerine haciz konulması isabetsiz olduğu gibi şikâyet eden şirket yetkilisi olduğu anlaşılan Ahmet Cevdet B.'in şikâyette hukuki yararı bulunmakla adı geçen şikâyetçi yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi de uygun görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle şikâyetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikâyetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir …” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
9. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
10. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 26.11.2015 tarihli ve 2015/26276 E., 2015/29570 K. sayılı kararı ile;
“… Şikayetçilerden Ahmet Cevdet B.'in şikayete konu takipte borçlu sıfatı bulunduğundan şikayet hakkı vardır.
Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi HUMK'nun 440. maddesinde yazılı dört halden hiç birine de uymadığından İİK'nun 366. ve HUMK'nun 442. maddeleri uyarınca (REDDİNE)…” oy birliği ile karar verilmiştir.
Birinci Direnme Kararı:
11. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 31.03.2016 tarihli ve 2015/1027 E., 2016/240 K. sayılı kararı ile; borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. yönünden bozma kararına uyulduğu belirtildikten sonra, her ne kadar şikâyetçilerden Ahmet Cevdet B.’in diğer borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin temsilcisi ise de takipte diğer borçlu olduğundan şikâyette üçüncü kişi konumunda olduğu, örneğin borçlusu Ali, Veli, Hüseyin olan bir takipte borçlu Hüseyin’in evinde yapılan bir hacizden dolayı haczedilmezlik şikâyeti ancak bu borçlu tarafından yapılabilecek olup, Ali ya da Veli'nin bu yönde bir şikâyet hakkının bulunmadığı, somut olayda Ahmet Cevdet B.'in durumunun da aynı nitelikte olduğu gerekçesi ile şikâyetçi Ahmet Cevdet B. yönünde önceki kararda direnilmesine, şikâyetçi Ahmet Cevdet B.'in talebinin dava (şikâyet) şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin talebinin kabulüne, icra müdürlüğünün 13.10.2014 tarihli "K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtlarının haczine" yönelik kararının ve işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.
Birinci Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
13. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 13.10.2020 tarihli ve 2017/12-325 E., 2020/758 K. sayılı kararı ile;
“… 3. Mahkemece, kısa kararda; “…600,00TL vekalet ücretinin şikayetçi K....Ltd. Şti'nden alınarak karşı tarafa verilmesine,…” karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda: “…600,00TL vekalet ücretinin şikayetçi Ahmet Cevdet B.' den alınarak karşı tarafa verilmesine…” şeklinde hüküm kurularak kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur….
6. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlışta olsa buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak Yargıtay yoluna başvurulması ve kararın bozulması hâlinde düzeltilebilir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma sebebi yapılması ise, 10.04.1992 tarihli ve 1991/7-4 K. sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı gereğidir.
7. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar ve buna uygun hüküm oluşturmak olup, usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle kararın usulden bozulmasına, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İkinci Direnme Kararı:
14. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 04.03.2021 tarihli ve 2020/599 E., 2021/161 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyulmasından sonra önceki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.
İkinci Direnme Kararının Temyizi:
15. Direnme kararı süresi içinde borçlu Ahmet Cevdet B. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukukî yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle şikâyetin açıklanması gerekmektedir.
18. İcra (ve iflâs) dairesi İcra ve İflâs Kanunu’nu (ve icra-iflâs hukukuna ilişkin diğer hükümleri) birinci derecede uygulamakla görevlidir. İcra (ve iflâs) dairesi, bu görevlerini yaparken, kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa, usulsüz (yolsuz) hareket etmiş olur. İcra (ve iflâs) dairesinin bu gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilirler (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 103).
19. Şikâyet, icra ve iflas hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukukî bir çaredir. Şikâyet kendisine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukukî bir çaredir (Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özkan, Meral Sungurtekin/ Özekes Muhammet: İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Ankara, 2013, s. 125 vd.).
20. Şikâyet hakkının ileri sürülebilmesi için şikâyet ehliyeti ve hukukî yararın bulunması gereklidir. Şikâyet ehliyetini usul hukukunda olduğu gibi taraf ve şikâyet ehliyeti olarak ikiye ayırmak mümkündür. Taraf ehliyeti medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki uzantısını oluşturur. Medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi şikâyette taraf olma ehliyetine sahiptir (Türk Medeni Kanunu m. 8, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 50).
21. Dava (şikâyet) ehliyeti medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Şikâyet ehliyeti, şikâyeti ileri sürebilme ve şikâyet usul işlemlerini takip edebilme ehliyetidir.
22. Şikâyet ehliyetinin yanında şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin hukukî yararının bulunması gerekir. Şikâyette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukukî yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukukî durumuna ilişkin olması ve zararına bulunması gerekir (Kuru, s. 106).
23. Kimlerin şikâyet yoluna başvurmakta hukukî yararının bulunduğu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda (İİK) belirtilmediğinden hukukî yarar her somut olayda ayrıca tespit edilmelidir. Aksi ispatlanmadıkça alacaklı veya borçlunun şikâyet konusu yolsuz işlemi iptal ettirmekte hukukî yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Hukukî yararın şikâyetin ileri sürülmesi sırasında mevcut olması ve korunmaya değer yani güncel bir yararı bulunması gereklidir (Pekcanıtez, Hakan/ Simil, Cemil: İcra-İflas Hukukunda Şikayet, İstanbul 2017, s. 234).
24. Uyuşmazlığın çözümünde haciz işleminin açıklanmasında fayda vardır.
25. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK'nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK'nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.
26. Haczin konusu, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer malvarlığı haklarıdır. Bir mal veya hakkın haczedilebilmesi için, tek başına ekonomik bir değer ifade etmesi ve bu değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur.
27. İcra ve İflas Kanunu’nun 94. maddesinin 1. fıkrası “Bir intıfa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi haczedilirse icra dairesi, yerleşim yerleri bilinen ilgili üçüncü şahıslara keyfiyeti ihbar eder. Bu suretle borçlunun muayyen bir taşınmazdaki tasfiye sonundaki hissesi haczedilmiş olursa icra memuru haciz şerhinin taşınmazın kaydına işlenmesi için tapu sicil muhafızlığına tebligat yapar. (Ek cümleler: 17/7/2003-4949/25 md.) Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıldır. Haczedilen payların satışı, taşınır malların satışı usulüne tâbidir. Diğer taşınırlarda icra dairesi başkasına devre mâni tedbirleri alır. (Mülga üçüncü cümle: 17/7/2003-4949/25 md.)” hükmünü içermekte olup, bu hükümde belirtilen hisseden maksat borçlunun sahip bulunduğu bir şirket hissesi ve elbirliği mülkiyeti (iştirak hâlinde mülkiyet) hissesidir. Şirket hissesinden maksat ise hisse senedine bağlı olmayan şirket hisseleridir; yani kollektif şirket, âdi komandit şirket, limited şirket hisseleri ile kooperatif hissesidir.
28. Limited şirketlerde [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 133/2] ortağın kişisel alacaklısı, ortağın şirketteki kâr veya tasfiye payından başka, ortağın şirketteki payını (hissesini) da haczettirebilir. Borçlunun limited şirketteki kâr payını, tasfiye payını veya şirket hissesini haczeden icra müdürü, bu haczi adresleri bilinen üçüncü kişilere, yani burada şirkete ve diğer ortaklara bildirir (İİK m. 94/1). Bu bildiri ile şirkete ve diğer ortaklara, bundan böyle borçlu ortağa ödenmesi gereken faiz, kâr payı ve tasfiye payının icra dairesine ödenmesi ve borçlu ortağın hissesinin haczedilmiş olması hâlinde borçluya hissesi ile ilgili olarak yapılacak bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar için bundan böyle borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği ihtar edilir. Pay (hisse) haczi, istek üzerine, pay defterine işlenir (TTK m. 133/2 son cümle). Böylece, borçlunun haczedilen kâr payı, faiz, tasfiye payı ve şirket hissesi üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK m. 86) şirkete ve diğer ortaklara bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK m. 90) alınmış olur. Borçlunun bir şirketteki kâr payının ve tasfiye payının haczi hâlinde üçüncü kişi durumundaki şirkete İİK’nın 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi de gönderilebilir (Kuru, s. 452-453).
29. Somut olayda ise; alacaklı vekili tarafından borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Alacaklı vekili borçlular hakkındaki İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.10.2014 tarihli ve 2014/460 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararını sunarak “…1-Ticaret Sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına…” haciz konulmasını talep etmiştir. İcra müdürü 13.10.2014 tarihinde talep gibi işlem yapılmasına karar vermiştir.
30. Şikâyet konusu 13.10.2014 tarihli haciz müzekkeresinde borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. gösterilerek borçlu firmanın ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konularak icra müdürlüğüne bildirilmesi istenmiştir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği, ancak ticaret sicil müdürlüğünün bilgisi olmaksızın yapılacak devir işlemlerinin engellenemeyeceği bildirilmiştir.
31. Şu hâle göre usulsüz olarak yapılan haciz işlemi borçlu şirket hakkında yapılmış olup, bu haciz işlemine karşı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan borçlu şirket şikâyette bulunmuştur. Borçlu şirket hakkında yapılan şikâyet konusu haciz işlemi ile borçlu Ahmet Cevdet B.’in ortağı ve yetkilisi olduğu limited şirketteki hissesinin haczedildiği sonucuna varılamayacağından borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukukî yararı bulunmamaktadır.
32. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Ahmet Cevdet B.’in takip borçlusu olduğu ve haciz müzekkeresinde adının yer aldığı, haciz müzekkeresi ile şirketin sermayesine haciz konulduğu, haciz müzekkeresinin borçlu Ahmet Cevdet B.’in de hissesine haciz konulduğu ve borçlu Ahmet Cevdet B.’in de hisse haczinin kaldırılmasını talep ettiği şeklinde nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle şikâyette hukukî yararının bulunduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
33. Hâl böyle olunca mahkemenin direnme kararının açıklanan nedenlerle onanması gerekmiştir
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Borçlu Ahmet Cevdet B. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 19 üyenin 16’sı ONAMA, 3’ü ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ DEĞİŞTİREN KARAR:
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/12-366
KARAR NO : 2023/530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : A.C.B. vekili Avukat N.B.
KARŞI TARAF : Ş.K. vekili Avukat A.K.
1. Taraflar arasındaki şikâyet isteminden dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen 04.03.2021 tarihli ve 2020/599 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararın onanmasına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarihli ve 2021/12-616 Esas, 2022/1822 Karar sayılı kararının, karar düzeltme yoluyla incelenmesi borçlu Ahmet Cevdet B. vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Borçlular İstemi
2. Şikâyetçi borçlular vekili şikâyet dilekçesinde; alacaklı tarafından müvekkilleri aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte alacaklı vekilinin 13.10.2014 tarihinde ihtiyati haciz kararını sunarak “ticaret sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına haciz konulması”nı talep ettiğini, icra müdürünün bu talebi kabul ederek 13.10.2014 tarihinde İzmir Ticaret Sicil Memurluğuna takipte borçlu gösterilenlerin ticaret sicil kaydına, her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulması yönünde müzekkere yazıldığını, ticaret sicil kayıtlarının haczedilemeyeceğini ileri sürerek icra müdürünün 13.10.2014 tarihli ticaret sicil kayıtlarının haczine yönelik kararının ve bu karar doğrultusunda yapılan işlemlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı
3. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; borçlulardan birinin şirket olması nedeniyle kaydına konulan haczin yasal olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı
4. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2014/613 Esas, 2014/663 Karar sayılı kararı ile; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, talebin niteliğine göre Ahmet Cevdet B.’in şikâyet hakkının bulunmadığı, limited şirketlerin alacaklılara karşı bütün mal varlığı ile sorumlu olduğu, bu nedenle şirketin malvarlığını oluşturan menkullere, sermayesine vs. haciz konulabileceği, alacaklı vekilinin talebi ile borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin hak ve alacakları yönünden ihtiyati haciz uygulanması için ticaret siciline müzekkere yazılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetçi Ahmet Cevdet B.’in talebinin dava (şikâyet) şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin talebinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
5. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 15.06.2015 tarihli ve 2015/6553 Esas, 2015/16500 Karar sayılı kararı ile;
“… Somut olayda icra müdürlüğünce alacaklı tarafın talebi ile borçlu şirketin ticaret sicil kaydına hak ve alacaklarına haciz konulması için yazı yazıldığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında da sicil kayıtlarında şirket sermayesine haciz konulduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Şikayete konu haciz işleminin yasal dayanağı İİK'nun 88 ve 94 üncü maddeleri olup anılan hükümler kapsamında haciz uygulanması gerekir iken ticaret sicil kayıtları üzerine haciz konulması isabetsiz olduğu gibi şikâyet eden şirket yetkilisi olduğu anlaşılan Ahmet Cevdet B.'in şikâyette hukuki yararı bulunmakla adı geçen şikâyetçi yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi de uygun görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle şikâyetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikâyetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir …” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
7. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 26.11.2015 tarihli ve 2015/26276 Esas, 2015/29570 Karar sayılı kararı ile;
“… Şikayetçilerden Ahmet Cevdet B.'in şikayete konu takipte borçlu sıfatı bulunduğundan şikayet hakkı vardır.
Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi HUMK'nun 440 ıncı maddesinde yazılı dört halden hiç birine de uymadığından İİK'nun 366 ncı ve HUMK'nun 442 inci maddeleri uyarınca (REDDİNE)…” oy birliği ile karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Direnme Kararı
9. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 31.03.2016 tarihli ve 2015/1027 Esas, 2016/240 Karar sayılı kararı ile; borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. yönünden bozma kararına uyulduğu belirtildikten sonra, her ne kadar şikâyetçilerden Ahmet Cevdet B.’in diğer borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin temsilcisi ise de takipte diğer borçlu olduğundan şikâyette üçüncü kişi konumunda olduğu, örneğin borçlusu Ali, Veli, Hüseyin olan bir takipte borçlu Hüseyin’in evinde yapılan bir hacizden dolayı haczedilmezlik şikâyeti ancak bu borçlu tarafından yapılabilecek olup, Ali ya da Veli'nin bu yönde bir şikâyet hakkının bulunmadığı, somut olayda Ahmet Cevdet B.'in durumunun da aynı nitelikte olduğu gerekçesi ile şikâyetçi Ahmet Cevdet B. yönünde önceki kararda direnilmesine, şikâyetçi Ahmet Cevdet B.'in talebinin dava (şikâyet) şartı yokluğu nedeniyle reddine, şikâyetçi K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin talebinin kabulüne, icra müdürlüğünün 13.10.2014 tarihli "K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtlarının haczine" yönelik kararının ve işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.
Birinci Direnme Kararının Temyizi
10. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
11. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 13.10.2020 tarihli ve 2017/12-325 Esas, 2020/758 Karar sayılı kararı ile;
“…3. Mahkemece, kısa kararda; “…600,00 TL vekalet ücretinin şikayetçi K....Ltd. Şti'nden alınarak karşı tarafa verilmesine,…” karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda: “…600,00 TL vekalet ücretinin şikayetçi Ahmet Cevdet B.' den alınarak karşı tarafa verilmesine…” şeklinde hüküm kurularak kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur….
6. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlışta olsa buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak Yargıtay yoluna başvurulması ve kararın bozulması hâlinde düzeltilebilir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma sebebi yapılması ise, 10.04.1992 tarihli ve 1991/7-4 K sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı gereğidir.
7. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar ve buna uygun hüküm oluşturmak olup, usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle kararın usulden bozulmasına, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Direnme Kararı
12. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 04.03.2021 tarihli ve 2020/599 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyulmasından sonra önceki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.
İkinci Direnme Kararının Temyizi
13. Direnme kararı süresi içinde borçlu Ahmet Cevdet B. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 21.12.2022 tarihli ve 2021/12-616 Esas, 2022/1822 Karar sayılı kararı ile;
“…29. Somut olayda ise; alacaklı vekili tarafından borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Alacaklı vekili borçlular hakkındaki İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.10.2014 tarihli ve 2014/460 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararını sunarak “…1-Ticaret Sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına…” haciz konulmasını talep etmiştir. İcra müdürü 13.10.2014 tarihinde talep gibi işlem yapılmasına karar vermiştir.
30. Şikâyet konusu 13.10.2014 tarihli haciz müzekkeresinde borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. gösterilerek borçlu firmanın ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konularak icra müdürlüğüne bildirilmesi istenmiştir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği, ancak ticaret sicil müdürlüğünün bilgisi olmaksızın yapılacak devir işlemlerinin engellenemeyeceği bildirilmiştir.
31. Şu hâle göre usulsüz olarak yapılan haciz işlemi borçlu şirket hakkında yapılmış olup, bu haciz işlemine karşı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan borçlu şirket şikâyette bulunmuştur. Borçlu şirket hakkında yapılan şikâyet konusu haciz işlemi ile borçlu Ahmet Cevdet B.’in ortağı ve yetkilisi olduğu limited şirketteki hissesinin haczedildiği sonucuna varılamayacağından borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukukî yararı bulunmamaktadır…” gerekçiyle karar oy çokluğuyla onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu Kararına Karşı Karar Düzeltme İstemi
15. Hukuk Genel Kurulu kararına karşı süresi içinde borçlu Ahmet Cevdet B. vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. İcra (ve iflâs) dairesi İcra ve İflâs Kanunu’nu (ve icra-iflâs hukukuna ilişkin diğer hükümleri) birinci derecede uygulamakla görevlidir. İcra (ve iflâs) dairesi, bu görevlerini yaparken, kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa, usulsüz (yolsuz) hareket etmiş olur. İcra (ve iflâs) dairesinin bu gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilirler (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s.103).
18. Şikâyet, icra ve iflas hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukuki bir çaredir. Şikâyet kendisine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukuki yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukuki bir çaredir (Hakan Pekcanıtez vd., İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2013, s.125 vd.).
19. Şikâyet hakkının ileri sürülebilmesi için şikâyet ehliyeti ve hukuki yararın bulunması gereklidir. Şikâyet ehliyetini usul hukukunda olduğu gibi taraf ve şikâyet ehliyeti olarak ikiye ayırmak mümkündür. Taraf ehliyeti medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki uzantısını oluşturur. Medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi şikâyette taraf olma ehliyetine sahiptir (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu md. 8; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 50).
20. Dava (şikâyet) ehliyeti medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Şikâyet ehliyeti, şikâyeti ileri sürebilme ve şikâyet usul işlemlerini takip edebilme ehliyetidir.
21. Şikâyet ehliyetinin yanında şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin hukuki yararının bulunması gerekir. Şikâyette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukuki durumuna ilişkin olması ve zararına bulunması gerekir (Kuru, s.106).
22. Kimlerin şikâyet yoluna başvurmakta hukuki yararının bulunduğu 2004 sayılı Kanun’da belirtilmediğinden hukuki yarar her somut olayda ayrıca tespit edilmelidir. Aksi ispatlanmadıkça alacaklı veya borçlunun şikâyet konusu yolsuz işlemi iptal ettirmekte hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Hukuki yararın şikâyetin ileri sürülmesi sırasında mevcut olması ve korunmaya değer yani güncel bir yararı bulunması gereklidir (Hakan Pekcanıtez, Cemil Simil, İcra-İflas Hukukunda Şikayet, İstanbul, 2017, s.232-234).
23. Uyuşmazlığın çözümünde haciz işleminin açıklanmasında fayda vardır.
24. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. 2004 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. 2004 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.
25. Haczin konusu, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer malvarlığı haklarıdır. Bir mal veya hakkın haczedilebilmesi için, tek başına ekonomik bir değer ifade etmesi ve bu değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur.
26. 2004 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesinin birinci fıkrası “Bir intıfa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi haczedilirse icra dairesi, yerleşim yerleri bilinen ilgili üçüncü şahıslara keyfiyeti ihbar eder. Bu suretle borçlunun muayyen bir taşınmazdaki tasfiye sonundaki hissesi haczedilmiş olursa icra memuru haciz şerhinin taşınmazın kaydına işlenmesi için tapu sicil muhafızlığına tebligat yapar. (Ek cümleler: 17/7/2003-4949/25 md.) Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıldır. Haczedilen payların satışı, taşınır malların satışı usulüne tâbidir. Diğer taşınırlarda icra dairesi başkasına devre mâni tedbirleri alır. (Mülga üçüncü cümle: 17/7/2003-4949/25 md.)” hükmünü içermekte olup, bu hükümde belirtilen hisseden maksat borçlunun sahip bulunduğu bir şirket hissesi ve elbirliği mülkiyeti (iştirak hâlinde mülkiyet) hissesidir. Şirket hissesinden maksat ise hisse senedine bağlı olmayan şirket hisseleridir; yani kollektif şirket, âdi komandit şirket, limited şirket hisseleri ile kooperatif hissesidir.
27. Limited şirketlerde [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı Kanun TTK) md. 133/2] ortağın kişisel alacaklısı, ortağın şirketteki kâr veya tasfiye payından başka, ortağın şirketteki payını (hissesini) da haczettirebilir. Borçlunun limited şirketteki kâr payını, tasfiye payını veya şirket hissesini haczeden icra müdürü, bu haczi adresleri bilinen üçüncü kişilere, yani burada şirkete ve diğer ortaklara bildirir (2004 sayılı Kanun md. 94/1). Bu bildiri ile şirkete ve diğer ortaklara, bundan böyle borçlu ortağa ödenmesi gereken faiz, kâr payı ve tasfiye payının icra dairesine ödenmesi ve borçlu ortağın hissesinin haczedilmiş olması hâlinde borçluya hissesi ile ilgili olarak yapılacak bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar için bundan böyle borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği ihtar edilir. Pay (hisse) haczi, istek üzerine pay defterine işlenir (6102 sayılı Kanun md. 133/2, son cümle). Böylece, borçlunun haczedilen kâr payı, faiz, tasfiye payı ve şirket hissesi üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (2004 sayılı Kanun md. 86) şirkete ve diğer ortaklara bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (2004 sayılı Kanun md. 90) alınmış olur. Borçlunun bir şirketteki kâr payının ve tasfiye payının haczi hâlinde üçüncü kişi durumundaki şirkete 2004 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesine göre haciz ihbarnamesi de gönderilebilir (Kuru, s.452-453).
28. Somut olayda ise; alacaklı vekili tarafından borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Alacaklı vekili tarafından borçlular hakkındaki İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.10.2014 tarihli ve 2014/460 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararını sunarak “…1-Ticaret Sicil memurluğuna müzekkere yazılarak şirket kayıtlarına…” haciz konulmasını talep edilmiştir. İcra müdürlüğünce 13.10.2014 tarihinde talep gibi işlem yapılmasına karar verilmiştir.
29. Şikâyet konusu 13.10.2014 tarihli haciz müzekkeresinde borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. gösterilerek borçlu firmanın ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konularak icra müdürlüğüne bildirilmesi istenmiştir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği, ancak ticaret sicil müdürlüğünün bilgisi olmaksızın yapılacak devir işlemlerinin engellenemeyeceği bildirilmiştir.
30. 13.06.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde borçlu K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin 03.06.2014 tarihli genel kurul kararı ile; şirket ortaklarından Gündüz Aynının sahip olduğu 50 adet sermaye hak ve hissesinin tamamını şirket ortaklarından Ahmet Cevdet B.’e devrettiği, şirketin 100 paya denk gelen tüm hisselerinin Ahmet Cevdet B.’e ait olduğundan tek ortaklı limited şirket olarak devam etmesine karar verildiği ilan edilmiştir.
31. Şikâyetçi Ahmet Cevdet B. takipte borçlu konumundadır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre şirket sermayesinin haczi mümkün olmayıp borçlunun limited şirketteki hissesi haczedilebilir. Limited şirket hissesi ise şirkete tebliğ olunarak haczedilebilir. Haciz icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere ticaret siciline bildirilir. Somut olayda İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği bildirilmiş ise de, şikâyet konusu haciz müzekkeresinde şikâyetçi Ahmet Cevdet B. borçlu olarak gösterilmiş olup, şikâyette hukuki yararı bulunmaktadır.
32. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; usulsüz olarak yapılan haciz işlemi borçlu şirket hakkında yapılmış olup, bu haciz işlemine karşı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan borçlu şirketin şikâyette bulunduğu, borçlu şirket hakkında yapılan şikâyet konusu haciz işlemi ile borçlu Ahmet Cevdet B.’in ortağı ve yetkilisi olduğu limited şirketteki hissesinin haczedildiği sonucuna varılamayacağından borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
33. Hâl böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince borçlu Ahmet Cevdet B.'in talebinin şikâyet şartı yokluğu nedeniyle reddine ilişkin verilen hükmün Hukuk Genel Kurulunca onanmasına dair kararının kaldırılarak, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Borçlu Ahmet Cevdet B. vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarihli ve 2021/12-616 Esas, 2022/1822 Karar sayılı onamaya ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
Direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
İstek hâlinde karar düzeltme ve temyiz harcının yatırana geri verilmesine,
31.05.2023 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
''K A R Ş I O Y''
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
İcra (ve iflâs) dairesi İcra ve İflâs Kanunu’nu (ve icra-iflâs hukukuna ilişkin diğer hükümleri) birinci derecede uygulamakla görevlidir. İcra (ve iflâs) dairesi, bu görevlerini yaparken, kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa, usulsüz (yolsuz) hareket etmiş olur. İcra (ve iflâs) dairesinin bu gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilirler (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s. 103).
Şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin hukuki yararının bulunması gerekir. Şikâyette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukuki durumuna ilişkin olması ve zararının bulunması gerekir (Kuru, s. 106).
İcra ve İflas Kanunu’nun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünde belirtilen hisseden maksat borçlunun sahip bulunduğu bir şirket hissesi ve elbirliği mülkiyeti (iştirak hâlinde mülkiyet) hissesidir. Şirket hissesinden maksat ise hisse senedine bağlı olmayan şirket hisseleridir; yani kollektif şirket, âdi komandit şirket, limited şirket hisseleri ile kooperatif hissesidir.
Limited şirketlerde [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) md. 133/2] ortağın kişisel alacaklısı, ortağın şirketteki kâr veya tasfiye payından başka, ortağın şirketteki payını (hissesini) da haczettirebilir. Borçlunun limited şirketteki kâr payını, tasfiye payını veya şirket hissesini haczeden icra müdürü, bu haczi adresleri bilinen üçüncü kişilere, yani burada şirkete ve diğer ortaklara bildirir (İİK md. 94/1). Bu bildiri ile şirkete ve diğer ortaklara, bundan böyle borçlu ortağa ödenmesi gereken faiz, kâr payı ve tasfiye payının icra dairesine ödenmesi ve borçlu ortağın hissesinin haczedilmiş olması hâlinde borçluya hissesi ile ilgili olarak yapılacak bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar için bundan böyle borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği ihtar edilir. Pay (hisse) haczi, istek üzerine, pay defterine işlenir (TTK md. 133/2 son cümle). Böylece, borçlunun haczedilen kâr payı, faiz, tasfiye payı ve şirket hissesi üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK md. 86) şirkete ve diğer ortaklara bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK md. 90) alınmış olur. Borçlunun bir şirketteki kâr payının ve tasfiye payının haczi hâlinde üçüncü kişi durumundaki şirkete İİK’nın 89 uncu maddesine göre haciz ihbarnamesi de gönderilebilir (Kuru, s. 452-453).
Somut olayda ise, şikâyet konusu İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilen 13.10.2014 tarihli haciz müzekkeresinde borçlular K. Laboratuar Röntgen Odyo Tarama Özel Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve Ahmet Cevdet B. gösterilerek borçlu firmanın ticaret sicil kaydına ve her türlü hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konularak icra müdürlüğüne bildirilmesi istenmiştir. İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 20.10.2014 tarihli cevabında borçlu şirketin sermayesine haciz konularak sicil kayıtlarına işlendiği, ancak ticaret sicil müdürlüğünün bilgisi olmaksızın yapılacak devir işlemlerinin engellenemeyeceği bildirilmiştir.
Bu durumda usulsüz olarak yapılan haciz işlemi borçlu şirket hakkında yapılmış olup, bu haciz işlemine karşı ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan borçlu şirket şikâyette bulunmuştur. Borçlu şirket hakkında yapılan şikâyet konusu haciz işlemi ile borçlu Ahmet Cevdet B.’in ortağı ve yetkilisi olduğu limited şirketteki hissesinin haczedildiği sonucuna varılamayacağından borçlu Ahmet Cevdet B.’in şikâyette hukuki yararı bulunmamaktadır.
Bu nedenle karar düzeltme talebinin reddi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
Birinci Başkanvekili
Adem Albayrak
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 19’u KARAR DÜZELTME KABUL, 6'sı ise KARAR DÜZELTME RET yönünde oy kullanmışlardır.