KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

SORUMLULUK HÜKÜMLERİ NEDENİYLE NETİCETEN REÇETE BEDELİ KENDİSİ ÜZERİNDE KALAN ECZACI ANCAK SUÇA KONU EYLEMİ GERÇEKLEŞTİREN KİŞİLERDEN ZARARININ TAZMİNİ TALEP EDEBİLECEKTİR.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2025/(13)3-67
Karar No       : 2025/37

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                          : 29.03.2022
SAYISI                          : 2021/280 E., 2022/117 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.01.2013 tarihli ve
                                        2012/22362 Esas, 2013/1337 Karar sayılı BOZMA kararı

1. Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunca karar usule ilişkin nedenlerle bozulmuş, bozma sonrası usul eksikliğini gideren Mahkemece yeniden direnme kararı verilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili; davalı Kurumun, eczacı olan müvekkilinin Kuruma fatura ettiği reçete ekinde yer alan ilaç kullanım raporunun sahte olduğu gerekçesiyle taraflar arasındaki ilaç temin protokolünün 4.3.6. maddesi çerçevesinde reçete bedeli ve faizi toplamı olan 12.057,63 TL bedelin hak edişlerinden kesileceği hususunu 26.01.2011 tarihli yazıyla bildirdiğini, oysa müvekkilinin söz konusu olayda herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi gerek mevzuat gerekse taraflar arasındaki protokol hükümlerine göre üzerine düşen edimleri tümüyle yerine getirdiğini, bu sebeple Kurum tarafından sahtecilikten cezai işlem de uygulanmadığını, buna rağmen üçüncü kişilerin sahtecilik eylemi sebebiyle Kuruma fatura edilen ilaç bedelinin müvekkilinden tahsil edilmesinin hukuka ve protokol hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek söz konusu Kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı vekili; davacının muhakkik raporu ekinde belirtilen diğer otuz eczacıda olduğu gibi kendisine ibraz edilen sahte reçete ve raporlarda belirtilen ilaçları, reçeteyi ibraz eden kişinin kimliğini sormadan ve görmeden sadece sözlü beyanlarını reçete arkasına yazıp dolandırıcılık eylemini gerçekleştiren kişiye imzalatarak ilaçları teslim ettiğini, kimlik kontrol yükümlülüğü yerine getirilmiş olsaydı sahteciliğin ortaya çıkacağını, bu yükümlülüğü ihlâlin Kurum zararına neden olduğunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 67/3, 71/1, 103/2 ve sözleşme eki protokolün 6.3.3. maddelerine açıkça aykırı olması nedeniyle reçete bedelinin ödenemeyeceğini, bu sebeple reçete bedelinin davacının hak edişlerinden kesilmesi yönünde tesis edilen işlemde hukuka ve taraflar arasındaki protokole aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı

6. Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.02.2012 tarihli ve 2011/145 Esas, 2012/81 Karar sayılı kararı ile; dava dışı Gürdal Koca ve Uğur Bayraktar tarafından sahte olarak düzenlenen ilaç kullanım raporu ve reçeteye istinaden davacının işletmekte olduğu Beren Eczanesinden "Glivec" isimli ilacın alındığı, davacı tarafından ilaç bedelinin davalı Kurumdan tahsil edildiği, müfettiş soruşturması sonucunda 01.11.2010 tarihli ve K2LTFC protokol numaralı reçete ekinde yer alan 30.09.2010 tarihli ve 575 numaralı raporun sahte olduğundan bahisle fatura bedeli olan 12.057,63 TL’nin eczanenin hak edişlerinden kesileceği belirtilmiş ise de, davalı idare tarafından ceza uygulanmasına ilişkin 26.01.2011 tarihli ve 1565261 sayılı kararda eczacı ve çalışanlarının olayda kastının olmadığı ve bundan dolayı cezai işleme gerek duyulmadığının açıkça kabul edildiği, sahte reçete ile eczaneden ilaç alan şahıslar hakkında Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, yargılama sonucunda şahısların mahkumiyetlerine karar verildiği, bu nedenlerle fatura bedelinin eczacıdan tahsili işleminin hukuki dayanağının kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.01.2013 tarihli ve 2012/22362 Esas, 2013/1337 Karar sayılı kararı ile; “… Davacı tarafından verilen ilaçlara dayanak rapor ve reçetelerin sahte olduğu yapılan soruşturma sonucu tespit edilmiş, davacı eczacı hakkında bir kastı bulunmadığından cezai işlem uygulanmayacağı belirtilmiş ancak reçetelere konu ilaçların bedelinin tahsili hakkında karar alınmıştır. Davacı tarafından verilen ilaca ilişkin sağlık raporu ve reçetenin sahte olduğu Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/180-2011/231 esas ve karar numaralı dava dosyasında yapılan yargılama sonucu anlaşılmıştır. Bu durumda davalı idarenin 2009 yılı eczane protokolünün 6.3.19 ve 4.3.6. maddeleri uyarınca yaptığı işlem sözleşmeye uygundur. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

9. Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.2013 tarihli ve 2013/496 Esas, 2013/916 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek ve emsal dosyalarda onama kararlarının verildiği belirtilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

11. Hukuk Genel Kurulunun 01.12.2020 tarihli, 2017/(13)3-1698 Esas, 2020/966 Karar sayılı kararıyla; davanın açılması sırasında alınması gereken peşin harç ikmal edilmeden yargılamaya devam olunmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle işin esası incelenmeksizin direnme kararı usul yönünden bozulmuştur.

12. Mahkemece 29.03.2022 tarihli, 2021/280 Esas, 2022/117 Karar sayılı kararla; Hukuk Genel Kurulu kararında belirtilen eksiklik ikmal edildikten sonra tekrar aynı direnme kararı tesis edilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı eczacı tarafından davalı Kuruma fatura edilen ilaç kullanım raporu ve reçetenin sahte olması sebebi ile reçete bedeli ve faizinin davacının hak edişlerinden kesilmesi yönündeki Kurum işleminin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

15. Dava eczacılık protokolü çerçevesinde haksız uygulandığı ileri sürülen işlemin iptali suretiyle muarazanın giderilmesi istemine ilişkin olup Mahkeme ve Özel Daire arasındaki uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuyla ilgili mevzuat ve sözleşme hükümlerinin incelenmesi gereklidir.

16. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları” başlıklı 67. maddesinin üçüncü fıkrasına göre “…genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucularına başvurduklarında acil haller hariç olmak üzere (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra); biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması ve/veya nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin gösterilmesi zorunludur.”

17. Aynı Kanun’un 71. maddesine göre "Sağlık hizmeti sunucuları, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra), 67 nci maddenin üçüncü fıkrasında sayılan belgeleri ve bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol etmek zorundadır."

18. Kanun'un "İdari yaptırımlar ve fesih" başlıklı 103. maddesinin "71 inci maddede yer alan kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti sunulması nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından uğranılan zarar geri alınır." şeklindeki düzenlemesiyle de açıkça eczacının kimlik kontrolü ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesi hâlinde doğan zarara Kurumun değil eczacının katlanacağı ifade edilmiştir.

19. Nitekim 28.08.2008 tarihli, 26981 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği’nin 41. maddesi de aynı yöne işaret etmektedir.

20. Yine somut olayın gerçekleştiği tarihte geçerli olan Sağlık Uygulama Tebliğinin (SUT) 3/6 maddesi de “Sağlık kurum ve kuruluşları, Kurum sağlık yardımlarından yararlandırılan kişilerin müracaatı aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapacaktır. Kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti sunulması nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından uğranılan zarar geri alınır.” şeklindedir.

21. Açıklanan hükümler gereği sağlık hizmeti sunucusu olan eczaneler kendisine başvuran kişiye hizmetini sunarken kişinin kimlik tespitini usulüne uygun şekilde yapmak zorunda olduğu belirtilmiştir.

22. Taraflar arasındaki 2009 yılına ait “Sağlık Hizmeti Alım Protokolü”nün “Reçetelerin arka yüzünde; ilacı ilaçları alan kişinin adı, soyadı ve " ... kalem .... kutu ilacı aldım” ibaresi, hastanın veya birinci derece yakınının telefon numarası ve veya adresi, imzası, ilacın ilaçların reçete sahibi veya birinci derece yakını dışındaki kişilerce alınması hâlinde ise ayrıca T.C. kimlik numarası, T.C. kimlik numarası olmaması hâlinde ibraz edilen kimlik belge numarası yer alacaktır” şeklindeki (3.2.3) maddesi uyarınca eczane, karşıladığı reçetedeki ilaçları verirken kimlik kontrolü yapmak ve reçete arkasına ilaçları alan kişinin bilgilerini doğru kaydetmek yükümlülüğü altındadır.

23. Anılan bu hükme aykırılığın yaptırımı, protokolün cezai şart uygulanacak fiiller başlığı altında 6.3.3 maddesinde düzenlenmiş olup buna göre, eczanenin Kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine veya yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibi ya da yakınına ait olmadığının tespit edilmesi hâlinde, reçete bedelinin beş katı kadar cezai şart uygulanarak eczacının yazılı olarak uyarılacağı, tekrarı durumunda reçete bedelinin beş katı tutarında cezai şart yanında sözleşmenin feshedileceği ve bir ay süreyle sözleşme yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

24. Cezai şart uygulanmasını gerektirir hâllerden bir diğeri ise eczacı ya da eczane çalışanlarınca Kurumu zarara uğratmak maksadıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat küpürü, sahte reçete veya rapor fatura edilmesi hâlidir ve bu durumda protokolün 6.3.19 maddesinde düzenlenen sahte reçete bedelinin on katı tutarında cezai şart ile sözleşmenin feshi ve iki yıl süreyle yeni sözleşme yapılmaması müeyyidesi uygulanır.

25. Söz konusu protokol açıklanan cezai yaptırımlar yanında 4.3.6 maddesinde; 6.3. maddede sayılan fiillerin varlığının tespiti durumunda reçete bedellerinin ödenmeyeceğini, Kurumca yersiz ödeme yapılmışsa eczacının tahakkuk etmiş alacağından bu bedelin mahsup edileceğini açıkça belirlemiştir.

26. Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; davacı eczacı, üçüncü kişilerin sahtecilik eylemleriyle aldatıldığını, kastının yahut kusurunun bulunmaması nedeniyle kendisi hakkında cezai yaptırım dahi uygulanmadığını, buna rağmen reçetedeki ilaç bedelinin kendi üzerinde bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüş, davalı Kurum ise davacının kimlik kontrol yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve bundan doğan zarardan Kurumun sorumlu tutulamayacak olması nedeniyle reçete bedelinin ödenmeyeceğini, bu konuda mevzuat ve protokol hükümlerinin açık olduğunu savunmuştur. Mahkeme davacı tarafı haklı görmüş ve davayı kabul etmiş, Özel Daire ise davalı Kurumun savunmasını yerinde bularak davanın reddedilmesi gerektiğine işaret etmiştir.

 27. Dosya kapsamından; her ne kadar davacı tanığı olan eczane kalfası kimlik kontrolü yaparak reçete arkasına isim, imza ve TC kimlik numarasını aldıklarını beyan etmiş ise de, davacı eczacının soruşturma aşamasında müşteki sıfatıyla verdiği ifade ile sahtecilik eyleminden mahkûmiyet cezası alan dava dışı Uğur Bayraktar'ın savunması incelendiğinde bu kişinin gerçek olmayan bir isimle eczaneye başvurduğu, Uğur Bayraktar'ın sahte kimlik de kullandığı yönünde herhangi bir iddia bulunmadığı gibi her eczanede çoğunlukla farklı isimler söyleyerek işlem yaptığı ve en son bir eczanede kendisine kimlik sorulması üzerine gerçek durumun ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca davacının kimlik tespitine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği, tek başına davacının çalışanının tanıklığına itibar edilemeyeceği sabittir.

28. Bununla birlikte davalı Kurum davacı eczanenin sahtecilik eylemine dâhil olmadığından 6.3.19 maddesi çerçevesinde cezai işlem uygulamadığı gibi kimlik tespitinin usulüne uygun yapılmamasına ilişkin 6.3.3 maddesi çerçevesinde de herhangi bir cezai şart tatbik etmemiştir.

29. Ne var ki eczacı hakkında cezai şarta ilişkin bir yaptırım uygulanmamış olması, kimlik tespitine ilişkin yukarıda değinilen açık mevzuat ve protokol hükümleri çerçevesindeki yükümlülüklerini ihlâl eden eczacıya, Kuruma ödettirilen bir ilacın gerçek hak sahibine ulaşmamış olmasından doğan Kurum zararı olan reçete bedelini olayda hiçbir kusuru olmayan Kurum üzerine bırakma imkânı yaratmayacaktır.

30. Dolayısıyla Kurumun 5510 sayılı Kanun'un 103. maddesi, SUT'un 3/6 maddesi ve taraflar arasındaki protokolün 4.3.6 maddesi çerçevesinde sahteciliğe konu reçete bedelini faiziyle birlikte davacının hak edişlerinden kesmesi yönündeki işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Nitekim aynı şekilde Kuruma fatura edilen sahte rapor ve buna bağlı reçetelerle ilgili olarak çok sayıda eczacı hakkında dava açılmış, bir kısmı direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne taşınmış ve Hukuk Genel Kurulunun 23.01.2016 tarihli, 2014/13-1185 Esas, 2016/1079 Karar ve 17.05.2015 tarihli, 2014/13-267 Esas, 2015/1673 Karar sayılı kararlarında da aynı yöne işaret edilmiştir. Söz konusu sorumluluk hükümleri nedeniyle neticeten reçete bedeli kendisi üzerinde kalan eczacı ancak suça konu eylemi gerçekleştiren kişilerden zararının tazmini talep edebilecektir.

31. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken hatalı değerlendirmeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

32. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” atfı uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.02.2025 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.