KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

SÖZLEŞMEDEKİ CEZAİ ŞART, GECİKME ZAMMI NİTELİĞİNDE OLUP BU CEZAİ ŞARTA FAİZ İŞLETİLEMEZ.

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/3402
Karar No      : 2024/1543

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 22.02.2023
SAYISI                                 : 2023/266 E., 2023/272 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı ile davalı şirket arasında sözleşme imzalandığını, davacının bir kısım taşınmazları davalıya satmayı, davalının da taşınmazların ücretinin bir kısmını peşin bir kısmını ise 24 ay içinde tek seferde ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra davacının taşınmazlarını sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde devrettiğini, ardından ilk sözleşmenin eki olmak üzere tarafların yeni bir sözleşme imzaladığını, ek sözleşmede ana sözleşmede bahsi geçen satış işleminden dolayı kalan bakiyenin davalı şirket tarafından 13.01.2019 tarihinde 66.665,00 USD olarak ya da ödeme gününde geçerli olan TCMB döviz alış kuru üzerinden TL'ye çevrilerek ödeneceğinin, vadede bakiye borç ödenmezse %5 cezai şart ödeneceği ve 31.08.2017 tarihine kadar bakiye bedelin ödenmemesi halinde davalı şirketin ürün telafi bedeli olarak dekar başına 200,00 TL ödeme yapacağının, bakiye bedelin 31.08.2018 tarihine kadar ödenmemesi halinde ise yine şirketin dekar başına 200,00 TL ürün telafi bedeli ödeme yapacağının kararlaştırıldığını, davalının üzerine düşen borçlarını ödemediğini, davalı şirket belirlenen kesin vadede ödeme yapmadığı için ihtara gerek kalmadan 13.01.2019 tarihinde temerrüde düştüğünü, bu nedenle bu tarihten itibaren bahse konu alacak kalemlerine yasal faiz işletilmesi taleplerinin olduğunu, BK m. 99/3 uyarınca yabancı para birimiyle belirlenmiş borcun vadesinde ödenmemesi üzerine alacaklı, alacağını aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla ödenmesini isteyebileceğini, bu kapsamda sözleşmeden doğan borcunu ifa etmeyen davalıdan 66.665,00 USD bakiye borcunu ve 3.333,25 USD cezai şartı fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden TL olarak yasal faizleriyle birlikte ayrıca 35.200,00 TL ürün telafi bedelinin de yasal faizleriyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava açılırken vesayet makamının izni alınmamış olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddini talep ettiğini, davalı şirketin dava dilekçesinde belirtilen tutarda borcu bulunmadığını, ilgili taşınmazlarla ilgili Maliye Hazinesince kamulaştırma bedelinin tespiti davası açıldığını, bu davada bilirkişilerce hazırlanan raporda kamulaştırma tutarının 2,751 TL/m² olarak belirlendiğini ancak davalı şirket tarafından hiçbir zorunluluğu bulunmamasına rağmen tamamen iyiniyetli bir şekilde bu bedelin neredeyse 3 katı belirlenerek kamulaştırma bedelinin davalıya ödendiğini ve davalının ticari defter kayıtlarının ve banka hesap dökümlerinin incelenmesiyle bu hususun ortaya çıkacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "Hukuk sistemimizde akit serbestisi prensibi kabul edilmiştir. Taraflar kanuna, ahlak ve adaba, kamu intizamına, şahsiyet haklarına aykırı olmamak şartıyla aralarında her konuda serbestçe sözleşme yapabilirler. (TBK-26-27 md.) Somut olayda da davalı ve davacı davaya konu sözleşmeyi serbest iradesi ile imzalamıştır. Hal böyle olunca taraflar arasındaki sözleşme ve anılan madde hükmü geçerli ve bağlayıcıdır. Davalı satım bedelini, cezai şart bedelini ve ürün telefi bedelini ödediğinde dair evrak sunmamış bu hususu ispatlayamadığından" gerekçesiyle davanın kabulüne dair karar verilerek 66.665,00 USD'nin ve 3.333,25 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte fiili ödeme günü merkez bankası satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve ürün telafi bedeli olan 35.200,00 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; müvekkili şirketin davacının ilgili icra takiplerine ve davaya dayanak gösterilen taahhütname ve mutabakata istinaden bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin ticari defter kayıtlarının, davacıya ve müvekkili şirkete ait banka hesap dökümlerinin incelendiğinde bu hususun ortaya çıkacağını, mutabakat adlı metinde yazıldığı gibi taşınmazların metrekaresinin 9,10 TL den satın alındığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 6098 sayılı Kanunun 237 nci maddesinde taşınmaz satışında sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesinin şart olduğunu, davacının bedelini talep etmiş olduğu taşınmazla ilgili subuta bir çok kamulaştırma dosyası açıldığını, Boğazlıyan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1037 Esas sayılı dosyası üzerinden Maliye Hazinesine kamulaştırma bedelinin tespit davası açıldığını, 08.05.2022 ve 05.08.2021 tarihinde bizzat hazine tarafından satılmış olan ve hazineye ait iki adet taşınmaza ait rayiç değerlerin haricen yaptıkları araştırma sonucunda taraflarınca tespit edildiğini ve eksik incelemeyle yerel mahkemenin kararı verdiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "taşınmazların devri resmi şekle tabi olsa da somut olayda taraflar arasındaki 13.01.2017 tarihli sözleşmeye güvenerek tapuda devir işleminin yapılmış olmasına göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı taraf vekilince yapılan istinaf itirazlarının tümünün yerinde olmadığı görülmüştür. Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu" gerekçesiyle davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesindeki gerekçeleri tekrarlayarak kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 5 adet taşınmazın satımına ilişkin sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Sözleşme özgürlüğü" başlıklı 26 ncı maddesi ve 237 nci maddesi.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü” başlıklı 190 ıncı maddesi.

3. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 29.11.2016 tarihli ve 2016/8384 E., K. 2016/7047 K. sayılı kararının ilgili kısmı; "HGK’ nun 16.06.2004 gün ve 2004/19-357 E. 2004/360 K. ve 10.10.2012 gün ve 2012/7-502 E. 2012/707 K. sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere “gecikme zammı” aslında bir temerrüt faizidir. Bu nedenle, yalnızca asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 121/son maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu m.104/son) hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütülmesi sonucunu doğuracak şekilde asıl alacak+gecikme zammı+ toplamına faiz yürütülmesi şeklinde karar verilmesinin doğru olmadığı bu defaki incelemeden anlaşılmakla" şeklindedir.

3. Değerlendirme

1. Temyize konu somut olayda; taraflar arasında düzenlenen asıl sözleşmeye bağlı mutabakat metni ile taraflar arasında yapılan esas sözleşmeden kaynaklanan ödenecek bakiye bedel, cezai şart ve ürün telefi bedeli hususlarında anlaşıldığı, hukuk sistemimizde sözleşme özgürlüğü ilkesinin benimsendiği, uyuşmazlık konusu sözleşmenin de tarafların özgür iradesiyle imzalandığı ve davalının bu bedelleri ödediğini ispatlayamadığı görülmektedir.

2. Buna karşın, mutabakat metninin 3. maddesi ile 66.665,00 USD'lik para borcunun vadesinde ödenmemesi durumunda %5 cezai şart alınacağı kararlaştırılmakla birlikte buradaki %5 cezai şart, gecikme zammı niteliğinde olup buna faiz işletilmesi hatalı olmuştur. Yargıtay 6. HD.'nin 29.11.2016 tarihli ve 2016/8384 E., 2016/7047 K. sayılı kararı ile gecikme zammına faiz işletilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda cezai şarta faiz işletilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine dair verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kararın gerekçesinin belirtilen şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) bendinin çıkartılarak yerine "1-Davanın kabulü ile 66.665,00 USD'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte fiili ödeme günü merkez bankası satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 3.325,25 USD cezai şart bedelinin fiili ödeme günü merkez bankası satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan             Üye                    Üye                    Üye                   Üye
Ömer Kerkez     Halil Özdemir     Mustafa Özer     Hikmet Kanık    Ferhan Temel