KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

TARAFIN GEREKÇELİ KARARIN KENDİSİNE TEBLİĞİNDEN ÖNCE KARARI SÜRE TUTUM DİLEKÇESİ ADIYLA İSTİNAF ETTİĞİNİ BELİRTİR DİLEKÇE SUNMASI, İSTİNAF İRADESİNİ AÇIKÇA ORTAYA KOYMAKTADIR.

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/4898
Karar No      : 2025/739

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI                                 : 2023/1830 E., 2024/138 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karar davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''Başvuru süresi'' kenar başlıklı 345 inci maddesi '...(1) İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.'' şeklinde düzenlenmiştir.

3. Aynı Kanun'un ''İncelemenin kapsamı'' kenar başlıklı 355 inci maddesi de; '' (1) İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.'' şeklinde düzenlenmiştir.

4. Süre tutum dilekçesi verilmesinin istinaf başvurusu yapma süresine etki edeceği, süreyi durduracağı veya muhafaza edeceğiyle ilgili 6100 sayılı Kanun'da bir hüküm bulunmamaktadır.

5. Somut olaya gelince; İlk Derece Mahkemesince 07.07.2023 tarihinde karar verildikten sonra davacı kadın vekilince 20.07.2023 tarihinde süre tutum dilekçesi verilerek, dilekçenin sonuç ve talep bölümünde "Gerekçeli mahkeme kararının tarafımıza tebliğinden sonra ayrıntılı itiraz dilekçesi verme hakkımızı saklı tutarak, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğumuzdan gereğini ... arz ve talep ederiz." ibaresine yer verilmiştir. Gerekçeli kararın 08.10.2023 tarihinde tebliğinden itibaren ise iki haftalık süre içinde gerekçeli istinaf sebeplerini içeren dilekçe verilmediği, istinaf sebeplerini belirtir dilekçenin 25.10.2023 tarihinde iki haftalık süre geçtikten sonra sunulduğu; Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf dilekçesinin, süresinde sunulmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

6. Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı tarafın, kararın kendisine tebliğinden ve istinaf süresi geçtikten sonra verdiği istinaf sebeplerini içerir dilekçesinin kabul edilmesi mümkün görülmemektedir. Bununla birlikte, davacının gerekçeli kararın kendisine tebliğden önce söz konusu kararı süre tutum dilekçesi adıyla istinaf ettiğini belirtir dilekçe sunması, mahkeme kararını istinaf ettiğine yönelik iradesini açıkça ortaya koyduğunu göstermektedir. Kanunda süre tutumu dilekçesi verilmesiyle ilgili bir düzenlemenin bulunmaması, davacının ortaya koyduğu istinaf istek ve iradesinin yok sayılmasını gerektiren bir yasal düzenlemenin veya yasal bir engelin bulunduğu anlamına gelemez. Kanun yollarına başvuruyla ilgili açık bir düzenleme bulunmuyorsa, kural olarak kanun yolunu kapatmamak, bu yolu olabildiğince açık tutmak ve bu yönde yorum yapmak gerekir. Kanunda açıkça kanun yoluna başvurulamayacağına ilişkin bir düzenleme yoksa, yorum veya kıyas yoluyla kanun yolunu kapatmak adalete erişim ve dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurur.

7. O hâlde, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler ışığında; Bölge Adliye Mahkemesince, davacı kadın vekili tarafından sunulan 20.07.2023 tarihli dilekçesinin istinaf dilekçesi olarak kabul edilip söz konusu dilekçede istinaf sebeplerinin açıkça belirtilmediği de göz önünde bulundurularak 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden istinaf incelenmesi yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

2. Davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Başkan                 Üye                      Üye                     Üye                      Üye
M. Kasım Çetin     Sedat Demirtaş    Seydi Kahveci     Erdem Şimşek     Şaban Kazdal
                                                                                                                   (Muhalif)

Karşı Oy

1. 6100 sayılı Kanun'un 345 inci maddesi uyarınca, istinaf yoluna başvurma süresi ilamın tebliğinden itibaren iki hafta olup istinaf dilekçesinde bulunması gereken unsurlar da 342 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Ayrıca, 6100 sayılı Kanun'da süre tutum dilekçesi verilmesinin istinaf başvurusu yapma süresine etki edeceği, süreyi durduracağı veya muhafaza edeceğiyle ilgili bir hüküm de bulunmamaktadır.

2. Somut olayda, davacı kadın vekilince İlk Derece Mahkemesi kararının davacı kadın vekiline tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde verilen bir istinaf dilekçesi bulunmamaktır. İlk Derece Mahkemesi kararının tebliğinden, yani hak doğmadan önce davacı kadın vekilince sunulan 20.07.2023 tarihli dilekçenin yasal istinaf dilekçesi olarak kabulü mümkün olmadığından kamu düzenine aykırılık yönünden de istinaf incelemesi yapılması mümkün değildir. Nitekim Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 349 uncu maddesinin birinci fıkrası "Taraflar, ilâmın kendilerine tebliğinden önce istinaf yoluna başvurma hakkında feragat edemez" hükmünü içermektedir. Kanun koyucu doğmayan bir haktan feragat edilemeyeceği ilkesi gereğince bu hükmü vaz etmiştir. O halde hükmün mefhumu muhalifinden, doğmayan bir haktan nasıl ki feragat edilemiyorsa ortada bir hak olmadığı için o hakkın kullanılmasının da mümkün olmadığı anlamı çok basit bir hukuki yorumla çıkarılır. Mevcut dilekçe ileride doğacak hakkın hak doğduktan sonra kullanılacağına ilişkin bir beyan dilekçesi olup hukuk dünyasında hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı gibi hukuken kıymet atfedilecek bir irade de değildir. Davacı kadın vekili istinaf kanun yoluna başvurma hakkı doğduktan sonra süresinde bu hakkını kullanmadığından dosyanın davacı kadın açısından Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenmesi artık hukuken mümkün değildir. Yeri gelmişken şu soruyu da sayın çoğunluğa burada sormak gerekir, süre tutum dilekçesi geçerli ise çoğunluk görüşüne göre henüz gerekçeli karar kendisine tebliğ edilmeyen tarafın dosyaya sunacağı gerekçeli istinaf ya da temyiz dilekçesini de kabul edecek miyiz. Bu soruya verilecek cevap elbete ki hayır olacaktır, aksi halin kabulü istinaf ve temyiz süreçleri açısından büyük bir kaosa neden olur. (İstinaf ve temyize cevap süresi, tebliğden sonra yeni dilekçeler verme ve bu dilekçelere cevap verme ve işleyecek süreler vs.)

Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına hükmetmek gerektiğini düşündüğümden bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Üye
Şaban Kazdal