KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

TAŞINIR MALIN DEĞERİ İLAMDA YAZILI DEĞİLSE İCRA MEMURU TARAFINDAN HACZİN YAPILDIĞI TARİHTEKİ RAYİCE GÖRE TAKDİR OLUNUR.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/8-1678
KARAR NO   : 2021/757

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                             :
 İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                       : 17/09/2015
NUMARASI                                : 2015/506-2015/700
ASIL DOSYADA DAVACI
BİRLEŞEN DOSYADA DAVALI 
ALACAKLI                                  :
D.D. vekili Av. D.E.
ASIL DOSYADA DAVALI
BİRLEŞEN DOSYADA DAVACI
BORÇLU                                     :
E.D. vekili Av. R.E.

1. Taraflar arasındaki "şikâyet" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen asıl dosyada şikâyetin kısmen kabulüne, birleşen dosyada şikâyetin reddine ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Asıl Dosyada Şikâyetçi İstemi:

4. Asıl dosyada şikâyetçi alacaklı vekili şikâyet dilekçesinde; borçlu aleyhine İzmir 17. İcra Dairesinin 2013/45 E. sayılı dosyasında ilama dayalı olarak menkul teslimi ve haciz talepli takip başlattıklarını, örnek (2) nolu icra emrinde menkullerin aynen teslimi, aynen tesliminin mümkün olmadığı takdirde İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 24. maddesi gereğince yapılacak işlem sonucu icra memuru tarafından haciz yapılacağı tarihteki rayice göre takdir olunan değerin yasal faiz, icra gider ve nispi vekâlet ücreti ile birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 100. maddesi uyarınca ödenmesini talep ettiklerini, borçluya icra emri tebliğ edilerek takibin kesinleştiğini, borçlu tarafından örnek (4-5) nolu icra emrinde talep edilen alacağa karşılık icra dosyasına 30.01.2013 tarihinde 10.549,01 TL, örnek (2) nolu icra emrinde aynen teslimi istenen ziynet eşyalarına karşılık 84.603,00 TL yatırıldığını, icra dosyasında 31.01.2013 tarihli taleplerinde örnek (4-5) nolu icra emrine karşılık yatırılan 10.549,01 TL’nin hesaplarına aktarılmasını, örnek (2) nolu icra emrine karşılık yatırılan 84.603,00 TL’nin dosyada hıfzı ile ziynet eşyalarının aynen teslimini talep ettiklerini ve icra müdürünün talepleri gibi karar verdiğini, borçlu vekilinin 29.01.2013 tarihli dilekçesi ile örnek (2) nolu icra emrinde belirtilen taşınırlar borçlunun elinde bulunmadığından aynen tesliminin mümkün olmadığı anlaşıldığından icra dairesinden takibe konu ziynet eşyalarının İİK’nın 24. maddesi gereğince borçlu vekilinin beyan dilekçesi olan 29.01.2013 tarihindeki değerlerinin takdiri için bilirkişi incelemesi yaptırılması, yatırılan 84.603,00 TL’nin TBK’nın 100. maddesi uyarınca öncelikle faiz ve giderlere mahsubu ile taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, talepleri üzerine icra dairesince 29.01.2013 tarihi itibariyle hacze esas olmak üzere rayiç fiyatların sorulmasına karar verildiğini, İzmir Kuyumcular Odasının 19.02.2013 tarihli yazı cevabında liste hâlinde bildirilen değerlere göre 29.01.2013 tarihi ve alış tutarı olan toplam 166.851,00 TL dikkate alınarak hesaplama yapılmasını ve bakiye miktar için haciz talep ettiklerini, icra dairesinin 20.02.2013 tarihli kararı ile hem borçlu vekilinin hem de kendilerinin talebi hakkında karar verildiğini, 20.02.2013 tarihli memurluk işleminin (1) nolu bendinin usul ve yasaya uygun olduğunu ancak (2) nolu beninde yer alan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, aynen teslimini istedikleri taşınırların altın olduğunu, kuyumcular odasından verilen cevapta borçlu vekilinin kısmi ödeme tarihi ve malların yedinde olmadığını bildirdiği dilekçe tarihi olan 29.01.2013 ve müzekkere tarihi olan 18.02.2013 tarihi itibariyle alış ve satış (hurda) değerlerinin bildirildiğini, dosya hesabı yapılırken liste hâlinde bildirilen değerlerden borçlu vekilinin beyan dilekçesi, 29.01.2013 tarihi ve altınların alış tutarı dikkate alınarak toplam 166.851,00 TL üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürerek 20.02.2013 tarihli memurluk işleminin (2) nolu bendinde verilen kararın kaldırılmasına, dosya hesabının 29.01.2013 tarihi itibariyle altın alış fiyat ve tutarları dikkate alınarak hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl Dosyada Karşı Taraf Cevabı:

5. Asıl dosyada borçlu vekili cevap dilekçesinde; takibe dayanak ilamda ziynet eşyalarının değerinin belirtildiğini, icra emrinin 22.01.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, 29.01.2013 tarihinde ilamda yazılı tutarı tüm fer'îleri ile birlikte ödeyerek dosyanın infaz edilmesine ilişkin taleplerini icra dosyasına gönderdiklerini, ziynet eşyalarının müvekkilinin yedinde olmadığını, takibe dayanak ilamda ziynet eşyalarının bedellerinin açıkça yazılı olduğunu, ilamda yazılı bedeli tüm fer'îleri ile ödediklerinden İİK’nın 24. maddesine göre dosyanın infaz edilmesi gerektiğini, bu nedenle alacaklının şikâyetinin yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için memurluk işleminin kabul edileceği varsayılsa dahi ziynet eşyalarının 2007 yılında alındığını, ikinci el olup kullanıldığını, mahkemece dosyanın infazına dair taleplerinin kabul edilmemesi hâlinde İzmir Kuyumcular Odasının 19.02.2013 tarihli cevabi yazısında bildirdiği listede yer alan rakamlardan 18.02.2013 tarihli satış değerlerin hesaplamada baz alınması gerektiğini belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

Birleşen Dosyada Şikâyetçi İstemi:

6. Birleşen dosyada şikâyetçi borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; İzmir 17. İcra Dairesinin 2013/45 E. sayılı dosyasında müvekkili aleyhine başlatılan takibe dayanak ilamda ziynet eşyalarının değerinin mahkemece belirtildiğini, icra emrinin 22.01.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, ziynet eşyalarının müvekkilinin yedinde olmadığını, 29.01.2013 tarihinde ilamda yazılı tutarı tüm fer'îleri ile birlikte ödeyerek dosyanın infaz edilmesine ilişkin taleplerini icra dosyasına gönderdiklerini, icra dairesinin 20.02.2013 tarihli işlemiyle dosyanın infazına dair taleplerinin reddine karar verildiğini, takibe dayanak ilamda ziynet eşyalarının bedellerinin açıkça yazılı olduğunu, ilamda yazılı bedeli tüm fer'îleri ile ödediklerinden İİK’nın 24. maddesine göre dosyanın infaz edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere bir an için memurluk işleminin kabul edileceği varsayılsa dahi ziynet eşyalarının 2007 yılında alındığını, ikinci el olup kullanıldığını ileri sürerek 20.02.2013 tarihli memurluk işleminin kaldırılarak dosyanın infazına dair karar verilmesini, mahkemenin aksi görüşte olması hâlinde İzmir Kuyumcular Odası'nın 19.02.2013 tarihli cevabi yazısında bildirdiği listede yer alan rakamlardan 18.02.2013 tarihli satış değerlerin hesaplamada baz alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen Dosyada Karşı Taraf Cevabı:

7. Birleşen dosyada alacaklı vekili cevap dilekçesinde; takip dayanağı ilamda sadece aynen iadeye karar verilip, bedele hükmedilmediğini, (takibe dayanak ilamın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine) Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 13.11.2012 tarihli ve 2011/18581 E., 2012/26914 K. sayılı kararında “ziynet eşyası talebiyle ilgili olarak talep gibi sadece aynen iadeye karar verilip bedele hükmedilmediğinin” açıkça vurgulandığını, ilamda ziynetlerin değerinin harca esas değer olarak gösterildiğini, borçlunun şikâyet dilekçesinde mahkemenin aksi görüşte olması hâlinde İzmir Kuyumcular Odasının 19.02.2013 tarihli cevabi yazısında bildirdiği listede yer alan rakamlardan 18.02.2013 tarihli satış değerlerinin hesaplamada baz alınması talebinin kabulünün mümkün olmadığını, dosya hesabı yapılırken liste hâlinde bildirilen değerlerden borçlu vekilinin beyan dilekçesi, 29.01.2013 tarihi ve altınların satış tutarı dikkate alınarak toplam 166.851 TL üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

8. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 23.05.2013 tarihli ve 2013/112 E., 2013/342 K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki ihtilafın takibe dayanak ilamın hüküm fıkrasında aynen teslime karar verilen ziynet eşyaları ve altınların değeri olarak gösterilen miktarların İİK’nın 24. maddesinde yazılı bulunan “menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesine göre takip konusu malın değerinin ilamda yazılı olup olmadığı, ilamın gerekçe kısmında “ziynet eşyalarının BK 83. maddesi uyarınca misli eşya olduğundan ve bunların aynen iadesi İİK 24. maddesi uyarınca mümkün olmaması halinde rayiç bedellerinin icra müdürlüğünce tahsili mümkün bulunduğundan” belirtildiği, kaldı ki kararın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2011/18581 E., 2012/26914 K. sayılı kararında da "...özellikle ziynet eşyası talebi ile ilgili olarak talep gibi sadece aynen iadeye karar verilip, bedele hükmedilmediğinin anlaşılmasına göre gerekçesi ile davacı-davalı kocanın tüm davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz ve itirazları yersiz olduğu" belirtildiğinden ilamın gerekçe ve hüküm fıkrası birlikte değerlendirildiğinde ilamda malların değerinin yazılı olmadığının anlaşıldığı, borçlu vekilinin ilamda yazılı miktarları ve fer'îlerini dosyaya yatırdığından dosyanın infaz edildiği yönündeki iddialarının ve şikâyetinin yerinde olmadığı, ilamda aynen iadesine karar verilen kemer, kolluk v.d taşınırların ikinci el olarak kuyumcu ve sarraflarda satışı ve dolayısıyla alacaklı tarafça buradan ikinci el olarak temini söz konusu olamayacağından İzmir Kuyumcular Odasından borçlu tarafın malın kendisinde olmadığının bildirildiği 29.01.2013 tarihindeki alış tutarı olarak bildirilen miktarların esas alınması gerektiği, ancak çeyrek, yarım ve cumhuriyet altınlarının yeni tarih ile bir önceki ve ondan önceki yıllar arasında fiyat farkı olduğundan 2007 yılı olanların değerinin odadan sorularak bu değer nazara alınmak suretiyle hesaplama yapılarak, yatırılan miktarda eksiklik bulunması hâlinde alacaklı vekilinin haciz talebinin kabulü ile işlemler yapılması gerektiği gerekçesi ile asıl dosya yönünden şikayetçi alacaklı Damla D.'nin talebinin kısmen kabulüne, icra dairesince 500 gr ağırlığında 22 ayar 1 adet kemer, 60 gr ayarında 22 ayar 1 adet kolluk, beheri 15 gr ağırlığında 8 adet burma bilezik, beheri 13 gr ağırlığında 22 ayar 61 adet bilezik, 20 gr ağırlığında 14 ayar 6 adet setin değerinin İzmir Kuyumcular Odasının 29.01.2013 tarihindeki alış tutarı olarak bildirilen miktarın esas alınması ve 2007 yılına ait 18 adet çeyrek altın, 18 adet yarım altın, 21 adet cumhuriyet altının İzmir Kuyumcular Odasından 29.01.2013 tarihindeki alış tutarının sorulup, yatırılan miktarda nazara alınmak suretiyle dosya hesabı yapılarak eksiklik bulunması hâlinde alacaklı vekilinin haciz talebinin kabulü ile işlemler yapılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dosya yönünden şikâyetçi borçlu Engin D.'nin talebinin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 09.07.2014 tarihli ve 2014/13463 E., 2014/14610 K. sayılı karar ile;

“… İİK'nun 24. maddesi “bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder. İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa mümessillerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunan şeyin neden ibaret olduğu, ilamın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunacağı yazılır. Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir. Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoluyla tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur. Hükmolunan taşınırın değeri, borsa veya ticaret odalarından, olmayan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin edilir. İlgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakları vardır ...” hükmünü taşımaktadır.

Alacaklı vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, takibe konu Bakırköy 9. Aile Mahkemesi 2009/4.5-2011/5.9 sayılı kararı ile ziynet eşyalarının davalı Engin'den aynen alınarak müvekkiline teslimine karar verildiğini, icra emrinde talep edilen alacağa karşılık icra dosyasına borçlu tarafından ödemeler yapıldığını, aynen teslimin mümkün olmadığı anlaşılmakla İİK'nun 24. maddesi gereğince değer takdiri ile belirlenen değerlerden hesaplama yapılması ve bakiye miktar için haciz taleplerinin İcra Müdürlüğü'nün 20.02.2013 tarihli kararı ile reddedildiğini, haciz taleplerinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, dosya hesabının 29.01.2013 tarihi itibarıyla altın alış fiyat ve tutarları dikkate alınarak hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen 2013/143 Esas sayılı dosya ile takip borçlusu vekili tarafından İİK'nun 24. maddesi uyarınca ilamda yazılı değerlerin tüm fer'ileri ile icra dosyasına yatırıldığından bahisle İcra Müdürlüğü'nün 20.02.2013 tarihli kararının kaldırılmasının talep edildiği görülmüştür.

Takibe konu ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerler belirlenmiştir. Mahkemece asıl dava yönünden alacaklının talebinin reddine karar verilerek uyuşmazlığın çözümünde bu değerlerin esas alınması gerektiği ve buna göre hüküm kurulması, birleşen dosya yönünden ise kabul edilen bu kural doğrultusunda yapıldığı iddia edilen ödemeler değerlendirilerek gerektiğinde bilirkişi incelemesi ile sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. İzmir 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 17.09.2015 tarihli ve 2015/506 E., 2015/700 K. sayılı kararı ile; takibe dayanak ilamın gerekçe kısmında “...ziynet eşyalarının BK 83 maddesi uyarınca misli eşya olduğundan ve bunların aynen iadesinin İİK 24. maddesi uyarınca mümkün olmaması halinde rayiç bedellerinin icra müdürlüğünce tahsili mümkün bulunduğundan aynen iade talebinin kabulü ile karşı davalıdan alınmasına…” karar verildiği, karşı davacı kadın tarafından aynen iadesine karar verilen ziynetlerin bedellerinin hüküm fıkrasında gösterilmemesi gerektiği yönünden yapılan temyiz başvurusunun Yargıtay 2. Hukuk Dairesince “talep gibi sadece aynen iadeye karar verilip bedele hükmedilmediğinin anlaşılması üzerine temyiz isteminin reddine” karar verildiği, Aile Mahkemesinin gerekçesi ve hüküm ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kararı birlikte değerlendirildiğinde ziynet eşyalarının değerlerinin hükümde belirtilmesinin İİK’nın 24. maddesine göre menkul malın değerinin ilamda yazılı olduğu şeklinde nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İİK’nın 24. maddesindeki “taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesine göre takip konusu ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerlerin yazılı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Alacaklının ilamlı icra takibi yapabilmesi için elinde bir mahkeme ilamı ya da kanunların bu kuvvete sahip kıldığı bir belgenin bulunması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 294. maddesinin 1. fıkrası "Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür" şeklinde, aynı Kanunun 301. maddesi ise "Hüküm yazılıp imza edildikten ve mahkeme mührü ile mühürlendikten sonra, nüshaları yazı işleri müdürü tarafından taraflardan her birine makbuz karşılığında verilir ve bir nüshası da gecikmeksizin diğer tarafa tebliğ edilir. Hükmün bir nüshası da dosyasında saklanır. Taraflardan her birine verilen hüküm nüshası ilamdır...." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, kısaca ilam; mahkeme kararının iki taraftan her birine verilen mühürlü örnekleri olarak tanımlanabilir. Ayrıca, İİK'nın 38. maddesinde, gerçekte ilam olmadıkları hâlde yasa gereği "ilam mahiyetini haiz belgeler" sayılmış; bazı özel kanunlarda da, ilgili bulundukları konuda birtakım belgelerin ilam niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.

15. Para ve teminattan başka alacaklar hakkında icra takibi yapabilmek için alacağın ilk önce bir mahkeme ilamı ile hüküm altına alınmış olması gerekir. Konusu paradan ve teminattan başka bir şey olan alacaklar çeşitlidir; taşınır teslimi, gayrimenkulün tahliye ve teslimi, bir şey yapılması gibi.

16. Taşınır teslimi İİK’nın 24. maddesinde düzenlenmiştir. Taşınır tesliminden maksat, taşınır bir malın bir kişiden (borçludan, davalıdan) alınarak diğer bir kişiye (alacaklı, davacıya) verilmesine ilişkin ilamların icrasıdır (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 959).

17. Takip talebini (ve ilamı) alan icra dairesi, bir icra emri düzenleyerek bunu borçluya gönderir. Burada (2) örnek nolu icra emri düzenlenir. Bundan başka, alacaklı isterse, taşınır teslimi hakkındaki ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti için, borçluya ayrıca (4-5) örnek icra emri gönderilir. (2) örnek icra emrini alan borçlu, (yedi gün içinde veya daha sonra) taşınır malı icra dairesine teslim ederse, icra dairesi de bu taşınır malı alacaklıya teslim eder ve bununla icra takibi sonuçlanır (Kuru, s. 959-960).

18. İcra emrini alan borçlu, yedi gün içinde taşınır malı teslim etmez (veya noksan teslim eder) ve (Yargıtaydan, icra mahkemesinden veya yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş ise yargılamanın iadesi davasına bakan mahkemeden verilmiş) bir icranın geri bırakılması kararı da gösteremezse, alacaklının talebi ile ilamda yazılı olan taşınır mal, icra dairesi tarafından borçludan zorla alınarak alacaklıya teslim edilir. Burada, iki ihtimal ile karşılaşılır:

(i) Taşınır mal borçlunun elinde (yedinde) ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli), icra dairesi tarafından borçludan zorla alınıp alacaklıya teslim edilir (m. 24/3).

(ii) Taşınır mal borçlunun elinde değil ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde (yedinde) bulunamazsa, bu hâlde borçlu artık aynen ifaya zorlanamaz. Taşınır mal (teslim) borcu, kanundan ötürü, para borcuna dönüşür; yani, borçlu, malın bedelini (değerini) para borcu olarak (alacaklıya) ödemek zorundadır (m. 24/4). Bu hâlde de iki ihtimal ortaya çıkabilir:

I- Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı ise, borçlu, elinde bulunmayan taşınır malın ilamda yazılı olan bu değerini para olarak ödemek zorundadır (m. 24/4- c. l ve 2). Bu durum, alacaklının (davacının) "taşınır malın aynen teslimi, bulunamazsa bedelinin tahsili" talebiyle bir terditli dava açmış olması ve mahkemenin de (hüküm fıkrasında) "taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde terditli hüküm vermiş olması hâlinde söz konusu olabilir.

Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde; "Bundan başka, Komisyonumuzda "ilâmda yazılı değer" tâbirinden ne anlaşılması gerektiği konusu müzakere edilmiş, bunun hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer demek olduğu neticesine varılmıştır. Şu hâlde, hüküm fıkrasında "borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde bir sarahat yoksa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacaktır. Bilhassa, davacının mahkemenin görevine ve alınacak harca esas olmak üzere dava dilekçesinde göstermiş olduğu değer ayrıca mahkemece takdir olunup hüküm fıkrasına alınmamışsa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacak, bu halde (taraflar malm değerinde anlaşamazlarsa) icra memuru malın değerini takip (şimdi: haczin yapıldığı) tarihindeki rayice göre takdir edecektir" şeklinde belirtilmiştir.

II- Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı değilse; alacaklı (davacı), dava dilekçesinde (talep sonucunda) yalnız taşınır malın teslimine karar verilmesini istemiş (bulunamazsa, bedelinin tahsili talebi ile terditli dava açmamış) ise, mahkeme, yalnız taşınır malın teslimine karar verebilir, bulunamazsa bedelinin tahsiline de (yani terditli hüküm) veremez (6100 sayılı HMK m. 26). Terditli dava açılmamış olması nedeniyle, ilamda yalnız taşınır malın teslimine karar verilmiş olması hâlinde, malın değeri mahkemenin görevi ve harç (ve vekâlet ücreti) hesaplanması için ilamda gösterilmiş olsa bile, taşınır malın değeri (İİK m. 24/4 anlamında) ilamda yazılı sayılamaz. Buna göre, teslimine hükmolunan malın değeri ilamda (hüküm fıkrasında) yazılı değilse, bakılır; eğer alacaklı ile borçlu taşınır malın değeri üzerinde anlaşırlarsa, borçlu, bu anlaşılan miktar parayı ödemek suretiyle (teslim) borcundan kurtulur. Eğer, alacaklı ile borçlu taşınır malın (ilamda yazılı olmayan) değeri üzerinde bir anlaşmaya varamazlarsa, yani bu değer ihtilaflı ise, o zaman taşınır malın değeri icra müdürü tarafından takdir olunur. İcra müdürü, taşınır malın değerini haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir eder (m. 24/5, c. 3). İcra müdürü, taşınır malın değerini takdir ederken, malın değerini borsa veya ticaret odalarından, bu kuruluşların bulunmadığı yerlerde, kendisi tarafından seçilecek bilirkişiden sorar ve alacağı cevaba göre taşınır malın değerini belirler (m. 24/5) ve bu bedeli bir muhtıra ile borçludan ister. İlgililerin (özellikle alacaklı ve borçlunun) icra müdürünün değer takdirine ve muhtıra tebliğine karşı icra mahkemesine şikâyet hakları vardır (m. 24/4) (Kuru, s. 960-962).

19. İlamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde bulunamazsa, taşınır mal (teslim) borcu para borcuna dönüşür ve borçlu taşınır malın yukardaki esaslara göre tespit edilen değerini borçlanmış sayılır. Borçlu bu parayı icra dairesine ödemekle yükümlüdür. Borçlu bu parayı rızası ile ödemezse, ayrıca bir hükme ve icra emrine gerek kalmaksızın borçlunun bu borcu karşılamaya yetecek miktarda malı haczedilir; bu mallar satılarak bedelinden alacaklı tatmin edilir (m. 24/4). İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde "ayrıca icra emri tebliğine (ve dolayısıyla hükme) hacet kalmaksızın" denildiğinden, m. 24/4. hükmüne göre malın bedelini (doğrudan doğruya) talep etme hak ve yetkisi bulunan alacaklının, taşınır malın değeri için borçluya karşı alacak davası açmakta hukukî yararı yoktur (Kuru, s. 962).

20. Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; alacaklı Damla D. vekili tarafından borçlu Engin D. aleyhine başlatılan ilamlı icra takibine dayanak Bakırköy 9. Aile Mahkemesinin 15.06.2011 tarihli ve 2009/4.5 E., 2011/5.9 K. sayılı ilamında; “…c) Karşı davacının ziynet eşyalarına ilişkin talebinin kabulü ile

21.000 TL değerinde 500 gr ağırlığında 22 ayar 1 adet kemer

2.520 TL değerinde 60 gr ağırlığında 22 ayar bir adet kolluk

Toplam 5.040 TL değerinde ve beheri 15 gr ağırlığında 22 ayar 8 adet burma bilezik

Toplam değeri 33.306 TL ve beheri 13 gr ağırlığında 22 ayar 61 adet bilezik

3.216 TL değerinde ve 20 gr ağırlığında 14 ayar 6 adet set

1.323 TL değerinde 18 adet çeyrek altın

2.646 TL değerinde 18 adet yarım altın ve

6.174 TL değerinde 21 adet cumhuriyet altınının karşı davalı Engin’den aynen alınarak karşı davacıya verilmesine…” karar verildiği, alacaklının takip talebi üzerine düzenlenen (2) örnek nolu icra emrinin ve ilamda hükmedilen yargılama giderleri için düzenlenen (4-5) örnek nolu icra emrinin borçlu vekiline 22.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin icra dairesine verdiği 29.01.2013 tarihli dilekçesinde (2) örnek nolu icra emrinde belirtilen taşınır malların müvekkilin elinde bulunmadığından taşınırların ilamda yazılı değerleri ile bu değer üzerinden hesaplanan avukatlık ücreti, tahsil harcı ve icra giderlerinin 81.603 TL hesaplanarak bu miktarın icra dairesinin hesabına yatırıldığını, (4-5) örnek nolu icra emrinde belirtilen miktarın da icra dairesinin hesabına yatırıldığını belirterek dosya borcu kapandığından dosyanın infazen işlemden kaldırılmasını talep ettiği, icra dairesinin 15.02.2013 tarihli işleminde; teslimi talep edilen taşınırların mevcut olmadığı borçlu vekilince beyan edildiğinden alacaklı vekilince de kabul edilmekle dosyaya yatan altın bedelinin alacaklı vekiline ödenmesine, 22 ayar altın toplam rakamı 1.473 gr olup, yatan bedel karşılamadığından ödemenin yapılmasına, Sarraflar Odasına ödeme tarihi itibarı ile ve cevap verilen gün tarihi itibarı ile hacze esas olmak üzere rayiç fiyatlarının sorulmasına karar verildiği, icra dairesince İİK’nın 24. maddesi gereğince yapılacak işlem için takibe konu taşınırların 29.01.2013 ve 18.02.2013 tarihleri itibariyle rayiç alış ve satış bedellerinin bildirilmesi için 18.02.2013 tarihinde yazılan müzekkereye karşı verilen İzmir Kuyumcular Odası Başkanlığının 19.02.2013 tarihli cevabında ziynetlerin 29.01.2013 ve 18.02.2013 tarihi itibariyle alış ve satış değerlerinin liste hâlinde bildirildiği, alacaklı vekilinin 20.02.2013 tarihinde icra dairesine başvurarak; liste hâlinde bildirilen değerlerden borçlu vekilinin beyan dilekçesi ve kısmi ödeme tarihi olan 29.01.2013 tarihi ve alış tutarı dikkate alınarak toplam 166.851,00 TL’nin dikkate alınmasını ve dosya hesabının buna göre yapılmasını, borçlu tarafça yatırılan miktarın TBK’nın 100. maddesi gereğince mahsup edilerek kalan alacak miktarı için haciz yapılmasını talep ettiği, icra müdürünün şikâyete konu 20.02.2013 tarihli işleminde; “…Borçlu vekilinin 29.01.2013 tarihli infaz talepli dilekçesi ve alacaklı vekilinin 20.02.2013 tarihli haciz tarihli dilekçesi incelenmekle; 1- Borçlu vekilinin ziynet eşyalarının olmadığı ve Mahkemede belirtilen bedellerinin yatırıldığına dosyanın infaz olduğuna dair beyanı incelenmekle, Bakırköy 9. Aile Mahkemesinin 15.06.2011 tarihli ve 2009/4.5 E., 2011/5.9 K. sayılı kararında bedellerden bahsedilmiş ancak ziynet eşyalarının aynen teslimine karar verilmişmiş olup, infaz talebinin reddine, 2- Alacaklı vekilinin haciz talebi incelenmekle; vekilinin bedelinin alış fiyatı üzerinden tahsilini talep etmekle, altınların ilama göre 2007 yılında alındığı, kullanılmış olduğu, sarraflar odasından gelen cevap yazısının yeni altın fiyatı olduğu, mahkeme kararında altınların aynen iadesine karar verilmiş olduğu ilamdan anlaşılmakla alacaklı vekilinin istediği bedel üzerinden istenen haciz taleplerinin reddine…” karar verildiği görülmektedir.

21. İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasındaki “taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesi anlamında ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerlerin yazılı olduğunun kabul edilebilmesi için "taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde terditli bir hüküm kurulması gerekir. Ancak takip dayanağı ilamda sadece aynen iadeye hükmedilmiş olup, bulunamadığı takdirde ne kadar lira bedelin tahsil edileceğine hükmedilmemiş, terditli bir hüküm kurulmamıştır. İlamda gösterilen değerler ise harcın hesaplanması için gösterildiğinden taşınır malın değeri ilamda yazılı sayılamaz. İlamda harcın hesaplanabilmesi için gösterilen değerlerin ziynet eşyalarının başına yazılmış olması da, mahkemenin verdiği kararı değiştirmez.

22. İİK’nın 24. maddesinin Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde belirtilen “Hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer”den kasıt, hüküm fıkrasında "borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde terditli bir hüküm kurularak bedele de hükmedilmiş olması demektir.

23. İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde açıkça belirtildiği üzere “Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.” Bu durumda icra dairesince ziynet eşyalarının değeri haczin yapıldığı tarihteki rayice göre tespit edilmelidir.

24. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, ziynet eşyalarının değeri ilamda belirtilmiş olduğundan bu değerlerin esas alınarak borçlunun yaptığı ödemeler değerlendirilerek infaz konusundaki şikâyetin karara bağlanması gerektiğinden direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

25. Hâl böyle olunca, yukarıda yazılı değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

26. Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle;

Direnme uygun olup borçlu vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının tebliğ işlemlerinin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Uyuşmazlık İİK 24. maddesindeki “taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesine göre takip konusu ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerlerin yazılı olup olmadığına ilişkindir.

İİK 24. maddesi 1. fıkrasında “Bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder.” 3. fıkrasında “Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa zorla alınıp alacaklıya verilir.” 4. fıkrasında “Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yolu ile tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.” Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde “ilamda yazılı değer tabirinden ne anlaşılması gerektiği konusu müzakere edilmiş, bunun hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer demek olduğu neticesine varılmıştır. Aynı komisyon tarafından, menkul eşyanın harca esas değeri olarak bildirilen değer ayrıca mahkemece takdir edilip hüküm fıkrasına alınmamışsa, malın değerinin ilamda yazılı sayılmayacağı belirtilmiş olup, buradan da malın değeri mahkemece belirlenip bu değere hükümde de yer verilmiş ise artık değerin ilamda yazılı olduğunun kabulü sonucuna varılmalıdır.

12.H.D. 27.04.1982 tarihli 3262/3670 sayılı kararında “Değer ilamda yazılı olduğuna göre, takip tarihindeki rayiç bedel üzerinden takip yapılamayacağı” 25.09.1984 tarih 7146/9508 sayılı kararında “ ilamda menkulün 245.540 lira değerinde olduğu yazılı bulunduğu buna göre memurlukça yeniden kıymet takdir edilip buna göre infaz yoluna gidilemeyeceği” 06.02.1979 tarih 11264/935 sayılı kararında “teslimi gereken menkul şey davalı borçlu nezdinde bulunmazsa, kendisinden ilamda yazılı değeri alınır. Eğer ilamda bu konuda bir açıklık yoksa o takdirde değer takip tarihindeki rayice göre belirlenir” gerekçelerine yer verilmiştir. 12 H.D. ve 8. H.D uygulamaları bu yönde devam ettiğinden, ilam alacaklısı ilamı hüküm fıkrasındaki değerlerin hükümden çıkarılması yönünde temyiz etmiş talebi 2. Hukuk Dairesince reddedilmiş aynen teslimine karar verilen menkullerin değerleri hüküm fıkrasında bırakılmıştır.

İİK 24. maddesine göre menkul teslimine dair düzenleme içerisinde yer alan “ilamda yazılı değer” kavramı ilamda hükmolunan değer kavramından farklı anlam içermektedir. Çoğunluk görüşünün hareket noktası olan, aynen iade talebi yanında olmadığı takdirde bedelinin tahsili talebiyle açılıp bedele hükmolunmuş olması hâlinde ilamdaki değerin esas alınabileceği yönündeki kabul, menkul teslimine ilişkin ilamın icrası ile alacak ilamının icrasının ayrı ayrı düzenleyen İİK hükümlerine aykırıdır. Şöyle ki malın aynen iadesinin mümkün olmaması nedeniyle bedele hükmolunması herhangi bir alacak ilamı gibi örnek (2) icra emri gönderilmek suretiyle infaz olunur. Menkulün aynen iadesi ilamının infazı için özel bir düzenleme olan İİK 24. madde kapsamında bulunan “ilamda yazılı değer” kavramı “bedele hükmetmekten” farklı bir kavram olup “aynen teslim” ilamının infazı içindeki basamaklardan biridir. Nitekim somut olayda para alacakları olan (7.888 TL ilam vekâleti ücreti 2.300 TL yargılama gideri 1.136,96 TL işlemiş faiz) talebi için ayrıca (Örnek 2) icra emri çıkarılmıştır. İlamın hüküm fıkrasında bu bedellerin tahsiline ilişkin hüküm kurulmayıp sadece aynen teslime karar verildiğinden takip konusu ilamdaki ziynet eşyalarının aynen teslimi için (4-5 Örnek) icra emri çıkarılmıştır. Yargılama ve karar verme aşamasından sonra icra aşamasında menkullerin aynen tesliminin mümkün olmaması hâlini ve bu durumda “aynen teslime” ilişkin ilamın infazının nasıl yerine getirileceğini düzenleyen İİK 24. maddesinin 4. fıkrasına göre; menkullerin ilamın hüküm fıkrasında belirlenmişse bu değerleri öncelikle infazda esas alınmalıdır.

Bu gerekçelerle somut olayda ziynet eşyalarının her birinin değerine ilamın hüküm fıkrasında yer verilmiş olduğundan, bir başka söyleyişle menkullerin değeri ilamda belirlenmiş olduğundan bu değerler esas alınıp borçlunun yaptığı ödemelerde değerlendirilerek infaz konusundaki şikayetinin karara bağlanması yönündeki Özel Daire kararı yerinde olduğundan direme kararının bozulması görüşündeyim. Onama yönündeki Sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

Nebahat ŞİMŞEK
Üye

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2019/8-161
KARAR NO   : 2022/1078

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Bursa 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 08/11/2016
NUMARASI                 : 2016/455 - 2016/734
DAVACI (BORÇLU)    : Ş. Oto. Mot. Araç. San. Tic. A.Ş. vekilleri Av. O.A., Av. S.T.
DAVALI (ALACAKLI)  : M.T. vekili Av. E.K.

1. Taraflar arasındaki "şikâyet" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Bursa 2. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kabulüne ilişkin karar, borçlu vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2011/13032 E. sayılı dosyasında kendilerine 17.04.2014 tarihinde tebliğ edilen misli ile değişime konu aracın kıymet takdirinin çok yüksek olduğunu, icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdirine esas alınan 11.04.2014 tarihli Bursa Sanayi ve Ticaret Odasının (BTSO) yazısında bildirilen değerin hangi tarih esas alınarak belirlendiğinin anlaşılamadığını, BTSO’nun yazısının sübjektif ifadelerden ibaret olup, değerin tespitinde nelerin dikkate alındığının belli olmadığını, takibe konu aracın üreticisi tarafından üretimden kaldırılmış araç olduğunu, icra müdürlüğü tarafından yapılan 16.04.2014 tarihli kıymet takdirinin rayicin çok üstünde olduğunu ileri sürerek misli ile değişime konu C. Marka N.C. SX 1.4 HDI 4P tipi 2008 Model aracın değerinin mahkemece tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; borçlunun kıymet takdirine itirazının yerinde olmadığını, İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 24. maddesine göre takibe konu aracın değerinin tespiti için gerekli işlemler yapıldığını ancak borçlunun her bir işleme itiraz ettiğini, takibe konu aracın değerinin tespiti için Bursa Kamyoncular ve Kamyonetçiler Odasına aracın ayıpsız mislinin değerinin sorulduğunu, verilen cevapta araç değerinin ismi verilen iki acenteden tespit edilebileceğinin bildirildiğini, bunun üzerine İ. Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye araç değerinin sorulduğunu ve 29.12.2011 tarihli cevap ile aracın bedelinin 33.230 TL olduğunun bildirildiğini, borçlunun kıymet takdirine itirazı üzerine Bursa 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2012/327 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda aracın (sıfır araç olarak kasko) değerinin 34.890 TL olarak tespit edildiğini, Bursa 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 24.09.2012 tarihli ve 2012/327 E., 2012/551 K. sayılı kararı ile “davacı tarafın aracın değerinin belirlenmesi ile ilgili şikâyetinin kabulü ile ilanda belirtilen aracın donanımda sıfır kilometre ayıpsız misli bugün üretilse değerinin ne olacağı yeniden ticaret odasından sorularak belirlenmesi doğrultusunda icra müdürlüğünce işlem yapılmasına,” karar verildiğini, mahkeme kararı gereğince İİK’nın 24. maddesi uyarınca BTSO’ya müzekkere yazıldığını, BTSO’nun 01.11.2012 tarihli cevabı ile BTSO'nun 01.11.2012 tarihli cevabında C. N.C. SX 1.4 HDi 4P 2012 model aracın rayiç değerinin 28.170 TL - 29.000 TL aralığında olduğunun bildirildiğini, borçlunun bildirilen bu değerin ilamda hükmedilen araca uygun olmadığından bahisle şikâyet yoluna başvurduğunu, Bursa 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 30.11.2012 tarihli ve 2012/564 E., 2012/663 K. sayılı kararı ile “şikayetinin kabulü ile; dayanak ilama konu aracın 13.11.2012 tarihli BTSO cevabında belirtilen araç değeri olarak kabulüne ilişkin işlemin iptaline, müdürlükçe dosyanın uzman bir bilirkişiye tevdii edilerek 2008 model Cıtroen N.C. SX HDI 4P aracın donanımda 0 km. ayıpsız misli bugün üretilse değerinin ne olacağının belirlenmesine” karar verildiğini, mahkeme kararı gereğince takip dosyasında talepleri üzerine alınan 08.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda aracın değerinin aynı emsalde 0 km ayıpsız bir aracın bugünkü piyasa rayiç değerinin 29.500 TL olduğunun tespit edildiğini, borçlunun şikâyeti üzerine Bursa 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 09.05.2013 tarihli ve 2013/199 E., 2013/315 K. sayılı kararı ile “şikâyetin kabulü ile; Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2011/13032 E. sayılı dosyasında takibe konu ilamda hüküm altına alınan aracın değer tespitinin İİK’nın 24. maddesi uyarınca yapılması gerektiğinin tespitine” karar verildiğini, BTSO'ya “2008 model aracın bugün üretilmemesi hâlinde bugün üretilmiş olsaydı belirlenebilecek değerinin” sorulduğunu, BTSO'nun 11.04.2014 tarihli cevabında “2008 model aynı teknoloji ve donanıma sahip araç şu anda üretilmemektedir. Ancak bahsi geçen aracın bugünkü donanım ve teknolojiye göre yaklaşık değeri 28.000-30.000 TL civarında olduğu”nun bildirildiğini, 16.04.2014 tarihinde takip dosyasında aracın değerinin BTSO tarafından tespit edilen 28.000 TL olarak kabul edilmesine bir itirazlarının olmadığını bildirdiklerini, 28.000 TL’nin aracın değerini tespit eden bilirkişi raporları ve cevap yazısındaki değerin altında kalmasına rağmen borçlunun kıymet takdirinin yüksek olduğundan bahisle şikâyet yoluna başvurduğunu, borçlunun kötü niyetli olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Bursa 2. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 16.09.2014 tarihli ve 2014/257 E., 2014/553 K. sayılı kararı ile; ilamlı icra takibinde icra emrinin borçluya 02.12.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, yedi günlük ödeme süresi sonu olan 12.12.2011 tarihi itibariyle takip konusu araçta bulunmayan donanım farklarının da düşülmek suretiyle iade konusu aracın değerinin belirlenmesi için bilirkişi raporu alındığı, 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda takibe konu aracın 12.12.2011 tarihi itibariyle değerinin 30.811 TL olarak tespit edildiği, mahkemece bilirkişi raporunun yerinde görüldüğü gerekçesi ile kıymet takdirine yönelik şikâyetin kabulü ile 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya (şikâyete) konu aracın 12.12.2011 tarihi itibariyle değerinin 30.811 TL olarak tespitine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 30.03.2016 tarihli ve 2014/24375 E., 2016/5750 K. sayılı kararı ile;

“… Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; müvekkili aleyhine başlatılan ilama dayalı takibe konu ayıpsız misliyle değişimi istenen C. marka N.C. SX 1.4 HDI 4P tip 2007 model aracın değerinin İcra Müdürlüğü'nce Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'ndan sorulduğunu, verilen yazı cevabının subjektif ifadelere dayalı olup değerin hangi tarih esas alınarak belirlendiğinin açık olmadığını, yapılan değer tespitinin rayicin çok üzerinde olduğunu ileri sürerek takip konusu aracın değerinin Mahkemece belirlenmesini talep etmiştir.

Mahkemece, şikâyetin kabulü ile 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya konu aracın 12.12.2011 tarihi itibariyle değerinin 30.811,00 TL olarak tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, borçlu vekilince temyiz edilmiştir.

İİK'nun 24. maddesinin 1, 3, 4 ve 5. fıkralarında, taşınır teslimine dair ilam icra dairesine verilince, icra müdürünün icra emri tebliği ile 7 gün içinde o şeyin teslimini emredeceği, hükmolunan taşınır veya misli borçlu yedinde bulunursa zorla alınıp alacaklıya verileceği, yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değerinin alınacağı, vermezse ayrıca icra emrine gerek kalmaksızın haciz yoluyla tahsil olunacağı, taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunacağı belirtildiği gibi, hükmolunan taşınırın değerinin borsa ve ticaret odalarından, olmayan yerlerde icra müdürü tarafından seçilecek bilirkişilerden sorulup, alınacak cevaba göre tayin olunacağı belirtildikten sonra maddenin son fıkrasında "ilgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet haklarının olduğu" hükmüne yer verilmiştir.

Son fıkrada yer verilen bu düzenlemenin, icra müdürünün belirlediği taşınırın değerinin taraflarca şikâyet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesine denetleme yetkisi tanıdığının, bu denetlemenin de icra hâkimi tarafından uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle gerçekleştirileceğinin kabulü gerekir. Bu kabul karşısında değer belirleme işleminin bizahati icra müdürüne ait olduğu yönündeki yerleşik uygulama terk edilmiştir. Somut olayda, Mahkemece aracın değerinin belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de; raporun aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler temin edilmeden düzenlendiği görülmektedir.

Bu durumda, Mahkemece dava konusu ayıplı aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler taraflardan temin edilerek aracın değerinin bu verilere göre bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler temin edilmeden düzenlenen bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir …” gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre borçlu vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

8. Bursa 2. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 08.11.2016 tarihli ve 2016/455 E., 2016/734 K. sayılı kararı ile; bozma kararı ve gerekçesi yerinde görülmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

9. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

10. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece şikâyet konusu aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgelerin taraflardan temin edilerek aracın değerinin bu verilere göre bilirkişi aracılığı ile belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

11. Alacaklının ilamlı icra takibi yapabilmesi için elinde bir mahkeme ilamı ya da kanunların bu kuvvete sahip kıldığı bir belgenin bulunması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 294. maddesinin 1. fıkrası "Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür" şeklinde, aynı Kanunun 301. maddesi ise "Hüküm yazılıp imza edildikten ve mahkeme mührü ile mühürlendikten sonra, nüshaları yazı işleri müdürü tarafından taraflardan her birine makbuz karşılığında verilir ve bir nüshası da gecikmeksizin diğer tarafa tebliğ edilir. Hükmün bir nüshası da dosyasında saklanır. Taraflardan her birine verilen hüküm nüshası ilamdır..." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, kısaca ilam; mahkeme kararının iki taraftan her birine verilen mühürlü örnekleri olarak tanımlanabilir. Ayrıca, İİK'nın 38. maddesinde, gerçekte ilam olmadıkları hâlde yasa gereği "ilam mahiyetini haiz belgeler" sayılmış; bazı özel kanunlarda da, ilgili bulundukları konuda birtakım belgelerin ilam niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.

12. Para ve teminattan başka alacaklar hakkında icra takibi yapabilmek için alacağın ilk önce bir mahkeme ilamı ile hüküm altına alınmış olması gerekir. Konusu paradan ve teminattan başka bir şey olan alacaklar çeşitlidir; taşınır teslimi, gayrimenkulün tahliye ve teslimi, bir şey yapılması gibi.

13. Taşınır teslimi İİK’nın 24. maddesinde düzenlenmiştir. Taşınır tesliminden maksat, taşınır bir malın bir kişiden (borçludan, davalıdan) alınarak diğer bir kişiye (alacaklı, davacıya) verilmesine ilişkin ilamların icrasıdır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Anakara 2013, s. 959).

14. Takip talebini (ve ilamı) alan icra dairesi, bir icra emri düzenleyerek bunu borçluya gönderir. Burada (2) örnek nolu icra emri düzenlenir. Bundan başka, alacaklı isterse, taşınır teslimi hakkındaki ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti için, borçluya ayrıca (4-5) örnek icra emri gönderilir. (2) örnek icra emrini alan borçlu, (yedi gün içinde veya daha sonra) taşınır malı icra dairesine teslim ederse, icra dairesi de bu taşınır malı alacaklıya teslim eder ve bununla icra takibi sonuçlanır (Kuru, s. 959-960).

15. İcra emrini alan borçlu, yedi gün içinde taşınır malı teslim etmez (veya noksan teslim eder) ve (Yargıtaydan, icra mahkemesinden veya yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş ise yargılamanın iadesi davasına bakan mahkemeden verilmiş) bir icranın geri bırakılması kararı da gösteremezse, alacaklının talebi ile ilamda yazılı olan taşınır mal, icra dairesi tarafından borçludan zorla alınarak alacaklıya teslim edilir. Burada, iki ihtimal ile karşılaşılır:

(i) Taşınır mal borçlunun elinde (yedinde) ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli), icra dairesi tarafından borçludan zorla alınıp alacaklıya teslim edilir (m. 24/3).

(ii) Taşınır mal borçlunun elinde değil ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde (yedinde) bulunamazsa, bu hâlde borçlu artık aynen ifaya zorlanamaz. Taşınır mal (teslim) borcu, kanundan ötürü, para borcuna dönüşür; yani, borçlu, malın bedelini (değerini) para borcu olarak (alacaklıya) ödemek zorundadır (m. 24/4). Bu hâlde de iki ihtimal ortaya çıkabilir:

I- Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı ise, borçlu, elinde bulunmayan taşınır malın ilamda yazılı olan bu değerini para olarak ödemek zorundadır (m. 24/4- c. 1 ve 2). Bu durum, alacaklının (davacının) "taşınır malın aynen teslimi, bulunamazsa bedelinin tahsili" talebiyle bir terditli dava açmış olması ve mahkemenin de (hüküm fıkrasında) "taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde terditli hüküm vermiş olması hâlinde söz konusu olabilir.

Bu durum Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde; "Bundan başka, Komisyonumuzda "ilâmda yazılı değer" tâbirinden ne anlaşılması gerektiği konusu müzakere edilmiş, bunun hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer demek olduğu neticesine varılmıştır. Şu hâlde, hüküm fıkrasında "borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde bir sarahat yoksa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacaktır. Bilhassa, davacının mahkemenin görevine ve alınacak harca esas olmak üzere dava dilekçesinde göstermiş olduğu değer ayrıca mahkemece takdir olunup hüküm fıkrasına alınmamışsa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacak, bu halde (taraflar malın değerinde anlaşamazlarsa) icra memuru malın değerini takip (şimdi: haczin yapıldığı) tarihindeki rayice göre takdir edecektir" şeklinde belirtilmiştir.

II- Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı değilse; alacaklı (davacı), dava dilekçesinde (talep sonucunda) yalnız taşınır malın teslimine karar verilmesini istemiş (bulunamazsa, bedelinin tahsili talebi ile terditli dava açmamış) ise, mahkeme, yalnız taşınır malın teslimine karar verebilir, bulunamazsa bedelinin tahsiline de (yani terditli hüküm) veremez (6100 sayılı HMK m. 26). Terditli dava açılmamış olması nedeniyle, ilamda yalnız taşınır malın teslimine karar verilmiş olması hâlinde, malın değeri mahkemenin görevi ve harç (ve vekâlet ücreti) hesaplanması için ilamda gösterilmiş olsa bile, taşınır malın değeri (İİK m. 24/4 anlamında) ilamda yazılı sayılamaz. Buna göre, teslimine hükmolunan malın değeri ilamda (hüküm fıkrasında) yazılı değilse, bakılır; eğer alacaklı ile borçlu taşınır malın değeri üzerinde anlaşırlarsa, borçlu, bu anlaşılan miktar parayı ödemek suretiyle (teslim) borcundan kurtulur. Eğer, alacaklı ile borçlu taşınır malın (ilamda yazılı olmayan) değeri üzerinde bir anlaşmaya varamazlarsa, yani bu değer ihtilaflı ise, o zaman taşınır malın değeri icra müdürü tarafından takdir olunur. İcra müdürü, taşınır malın değerini haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir eder (m. 24/5, c. 3). İcra müdürü, taşınır malın değerini takdir ederken, malın değerini borsa veya ticaret odalarından, bu kuruluşların bulunmadığı yerlerde, kendisi tarafından seçilecek bilirkişiden sorar ve alacağı cevaba göre taşınır malın değerini belirler (m. 24/5) ve bu bedeli bir muhtıra ile borçludan ister. İlgililerin (özellikle alacaklı ve borçlunun) icra müdürünün değer takdirine ve muhtıra tebliğine karşı icra mahkemesine şikâyet hakları vardır (m. 24/4) (Kuru, s. 960-962).

16. İlamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde bulunamazsa, taşınır mal (teslim) borcu para borcuna dönüşür ve borçlu taşınır malın yukardaki esaslara göre tespit edilen değerini borçlanmış sayılır. Borçlu bu parayı icra dairesine ödemekle yükümlüdür. Borçlu bu parayı rızası ile ödemezse, ayrıca bir hükme ve icra emrine gerek kalmaksızın borçlunun bu borcu karşılamaya yetecek miktarda malı haczedilir; bu mallar satılarak bedelinden alacaklı tatmin edilir (m. 24/4). İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde "ayrıca icra emri tebliğine (ve dolayısıyla hükme) hacet kalmaksızın" denildiğinden, m. 24/4. hükmüne göre malın bedelini (doğrudan doğruya) talep etme hak ve yetkisi bulunan alacaklının, taşınır malın değeri için borçluya karşı alacak davası açmakta hukukî yararı yoktur (Kuru, s. 962).

17. Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; alacaklı Mustafa T. vekili tarafından borçlu Ş. Oto. Mot. Araç San. Tic. A.Ş. aleyhine başlatılan ilamlı icra takibine dayanak Bursa Tüketici Mahkemesinin 02.06.2009 tarihli ve 2008/464 E., 2009/200 K. sayılı ilamında; “…Davanın kabulü ile, davalı tarafından davacıya satılan C. N.C. SX 1.4 HDİ 4P marka 2008 model 16 BIG 78 plakalı 1.FD.8220.468 motor nolu, VF7AB.HSC8.2318.0 şasi nolu aracın ayıpsız misli ile ücretsiz olarak değiştirilmesine, bulunmadığı taktirde İİK.nun 24. maddesinin uygulanmasına,…” karar verilmiştir. İcra emri borçlu vekiline 05.12.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir.

18. 15.12.2011 tarihinde alacaklı vekili; “…icra takibine konu araç ayıpsız misli ile değiştirilmediğinden İİK 24 gereği, aracın değerinin haczin yapıldığı tarihteki rayice göre tespiti için Bursa Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasına müzekkere yazılması…” şeklinde talepte bulunmuştur. Bursa Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası 16.12.2011 tarihli cevabında istenilen bilgilerin ihtisas odası olan Bursa Kamyon ve Kamyonetçiler Odasından edinilmesi gerektiğini bildirmiştir. Alacaklı vekilinin 16.12.2011 ve 20.12.2011 tarihlerinde Bursa Kamyon ve Kamyonetçiler Odasına yazı yazılmasını istemiştir. Bursa Kamyon ve Kamyonetçiler Odası 22.12.2011 tarihli cevabında, aracın 13.12.2011 tarihinden sonraki (kullanılmamış- sıfır araç) değerinin sorulduğunu, aracın gerçek değerini öğrenmek için İ. Otomotiv veya S. Otomotiv acentelerinden sorulması gerektiğini bildirmiştir. 27.12.2011 tarihinde alacaklı vekili Bursa Kamyon ve Kamyonetçiler Odasının cevabında bildirilen acenteye yazı yazılmasını talep etmiştir. İ. Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti. 29.12.2011 tarihli yazı cevabında C. N.C. SX 1.4 HDI 4P marka aracın liste fiyatının “33.230 TL (+) trafik sigortası” olduğunu bildirmiştir. Bu yazının 06.01.2012 tarihinde borçlu vekiline tebliği üzerine borçlu vekilinin icra müdürlüğüne verdiği 06.01.2012 tarihli dilekçesinde İİK’nın 24. maddesine ve ilama uygun olarak teslim edilecek C. N.C. SX 1.4 HDI 4P model ve aynı kilometrede ikinci el aracın bilirkişi marifetiyle kıymetinin takdir edilmesine karar verilmesini talep etmiş icra müdürlüğünün 06.01.2012 tarihli işleminde “…borçlu vekilinin ikinci el aracın bilirkişi marifetiyle kıymet taktiri yapılması talebinin itirazı kabil olmak üzere red edilmesine, Borçlu vekilinin kendisine tebliğ edilen araç kıymet tespitine ilişkin itirazını /şikayeti İİK’nın 24. maddesinin 6. fıkrası gereğince icra Mahkemesine yapması gerektiğinden itiraz yönünden bir değerlendirirme yapılmasına yer olmadığına…” karar verilmiştir.

19. Borçlu vekilinin şikâyeti üzerine Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 24.09.2012 tarihli ve 2012/327 E., 2012/551 K. sayılı kararı ile; “…Davacı tarafın aracın değerinin belirlenmesi ile ilgili şikayetinin kabulü ile ilanda belirtilen aracın donanımda sıfır kilometre ayıpsız misli bugün üretilse değerinin ne olacağı yeniden ticaret odasından sorularak belirlenmesi doğrultusunda icra müdürlüğünce işlem yapılmasına, ayıplı aracın teslimine ilişkin hüküm kurulması yönündeki davacı talebinin reddine…” karar verilmiştir. Mahkeme kararında ve UYAP sisteminde yapılan incelemede kesinleşme şerhinin bulunmadığı görülmüştür.

20. Alacaklı vekili 11.10.2012 tarihinde Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 24.09.2012 tarihli ve 2012/327 E., 2012/551 K. sayılı kararı gereği Bursa Ticaret Odasına yazı yazılarak aracın donanımında sıfır kilometre ayıpsız misli bugün üretilse değerinin ne olacağının sorulmasını talep etmiştir. 12.10.2012 tarihinde icra müdürlüğünce talep gibi işlem yapılmasına karar verilmiştir. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası 01.11.2012 tarihli cevabında C. N.C. SX 1.4 HDI 4P 2012 model aracın fiyatının 28.170 TL-29.000 TL olduğunu bildirmiştir. Yazı cevabı 19.11.2012 tarihinde borçlu vekiline tebliğ edilmiş ve borçlu vekilinin şikâyeti üzerine Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 30/11/2012 tarihli ve 2012/564 E., 2012/663 K. sayılı kararı ile; “…davacının şikayetinin kabulü ile; dayanak ilama konu aracın 13/11/2012 tarihli BTSO cevabında belirtile araç değeri olarak kabulüne ilişkin işlemin iptaline, müdürlükçe dosyanın uzman bir bilirkişiye tevdii edilerek 2008 model Cıtroen N.C. SX HDI 4P aracın donanımda 0 km. ayıpsız misli bugün üretilse değerinin ne olacağının belirlenmesine, davacının sair itirazlarının reddine,…” karar verilmiştir. UYAP sisteminde bulunan kesinleşme şerhinin “…Mahkememizden verilen işbu 30/11/2012 tarihli hüküm davacı vekiline 17.12.2012, davalı vekiline ise 14.12.2012 tarihinde tebliğ olunmuş tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine iş bu hüküm 28/12/2012 tarihinde kesinleştiği şerh ve tasdik olunur…” şeklinde olduğu görülmüştür.

21. Alacaklı vekili 14.12.2012 tarihinde Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 24.09.2012 tarihli ve 2012/327 E., 2012/551 K. sayılı kararı gereği makine mühendislerinden seçilecek bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir. İcra Müdürlüğünce alınan makine mühendisi tarafından düzenlenen 08.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda C. N.C. SX 1.4 HDI 4P 2008 model aracın yenisi üretilmediğinden aynı emsalde sıfır km ayıpsız bir aracın bugünkü piyasa rayiç değerinin 29.500 TL olduğu bildirilmiştir. Bilirkişi raporu borçlu vekiline 26.02.2013 tarihinde tebliğ edilmiş ve borçlu vekilinin şikâyeti üzerine Bursa 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 09.05.2013 tarihli ve 2013/199 E., 2013/315 K. sayılı kararı ile; “…davanın kabulü ile; Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2011/13032 Esas sayılı dosyasında takibe konu ilamda hüküm altına alınan aracın değer tespitinin İİK’nun 24. maddesi uyarınca yapılması gerektiğinin tespitine,…” karar verilmiştir. Mahkeme kararında ve UYAP sisteminde yapılan incelemede kesinleşme şerhinin bulunmadığı görülmüştür.

 22. Alacaklı vekilinin 14.03.2014 tarihli talebi üzerine icra müdürlüğünce Bursa Ticaret ve Sanayi Odasına 2008 model C. N.C. SX 1.4 HDI 4P aracın değerinin bugün üretilmemesi hâlinde, bugün üretilmiş olsaydı belirlenebilecek değeri sorulmuş, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının 11.04.2014 tarihli cevabında “…2008 model aynı teknoloji ve donanıma sahip araç şu anda üretilmemektedir. Ancak bahsi geçen aracın bugünkü donanım ve teknolojiye göre yaklaşık değeri 28.000 TL-300.000 TL civarında olduğu…” bildirilmiştir.

23. Alacaklı vekilinin icra müdürlüğüne verdiği 16.04.2014 tarihli beyanında “…Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından tespit edilerek bildirilen araç değerinin alt sınırı olan 28.000 TL olarak kabul edilmesine bir itirazımız yoktur. Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının yazısının bir suretinin ve tespit edilerek bildirilen değerlerden 28.000 TL’ye itirazımızın olmadığına ilişkin düzenlenecek müzekkerenin borçlu vekiline tebliğ edilmesini…” talep etmiştir. Alacaklı vekilinin talebi üzerine düzenlenen 16.04.2014 tarihli yazının tebliği üzerine borçlu vekili 24.04.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak icra müdürlüğü tarafından yapılan 16.04.2014 tarihli kıymet takdirinin rayicin çok üstünde olduğunun ileri sürerek misli ile değişime konu C. Marka N.C. SX 1.4 HDI 4P tipi 2008 Model aracın değerinin mahkemece tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

24. Uyuşmazlığa konu olan eldeki şikâyette icra mahkemesince 17.06.2014 tarihli duruşmada “…1- Takip ve dava konusu aracın teknik donanımını bildiren bilgi ve belgelerin sunulması için taraflara 15 günlük kesin süre verilmesine, 2-Bu bilgi ve belgeler sunulduğunda ve davacı tarafça yatırılan gider avansından 100,00-TL bilirkişi ücreti karşılanarak dosyanın re'sen tespit ve tayin edilecek bilirkişiye tevdii ile söz konusu aracın 12.12.2011 tarihi itibariyle araçta bulunmayan donanım farklarının da düşülmek suretiyle iade konusu aracın değerinin belirlenmesinin istenmesine…” dair ara karar verilmiştir. Borçlu vekili 30.06.2014 tarihli dilekçesinde ara karar gereği aracın bilgilerinin yer aldığı fatura fotokopisini sunmuştur. Alacaklı vekili 07.07.2014 tarihli dilekçesinde takip konusu aracın teknik donanımını gösteren bilgilerin takip dosyası ve şikayete konu mahkemenin dosyasından alınan ekte sundukları raporlar ve yazı cevaplarında mevcut olduğunu belirtmiştir.

25. İcra mahkemesince alınan 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda “…aracın istenilen tespit tarihi olan 12.12.2011 tarihi itibariyle sıfır kilometrede ve misli özellikteki değerinin 30.500 TL veya EURO mukayesesine göre yapılan hesaplamada ki değeri olan 30.811 TL olacağı…” bildirilmiştir. İcra mahkemesince 16.09.2014 tarihli karar ile; “…Yerinde görülen kıymet takdirine yönelik şikayetin kabulü ile 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya konu aracın 12.12.2011 tarihi itibariyle değerinin 30.811,00-TL olarak tespitine…” karar verilmiştir.

26. İcra mahkemesinin 16.09.2014 tarihli kararının borçlu vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece “…Mahkemece dava konusu ayıplı aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler taraflardan temin edilerek aracın değerinin bu verilere göre bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgeler temin edilmeden düzenlenen bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

27. Dosya kapsamına göre takip konusu araç borçlu şirket tarafından alacaklıya satılmış olup, aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgelerin borçlu şirket tarafından dosyaya sunulması gerekir. Ancak icra mahkemesince 17.06.2014 tarihli duruşmada takip konusu aracın teknik donanımını bildiren bilgi ve belgelerin sunulması için taraflara on beş günlük kesin süre verilmesine rağmen borçlu vekili tarafından sadece fatura fotokopisi sunulmuştur. Bu durumda dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre başka bir sonuca ulaşılamayacağı açık olduğundan mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.

28. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

29. Hâl böyle olunca mahkemenin direnme kararının açıklanan nedenlerle onanması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.06.2022 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 17 üyenin 9’u ONAMA, 8’i ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.