
TİCARİ DEFTERLERİNİ SUNMAYAN TARAF BU DAVRANIŞIYLA KENDİ TİCARİ DEFTERLERİNİN İNCELENMESİNE ENGEL OLDUĞUNDAN, ENGEL OLDUĞU SONUCUN VARLIĞINI KABUL ETMİŞ SAYILMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2249
KARAR NO : 2024/4733
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11.04.2023
NUMARASI : 2021/693 E., 2023/272 K.
Davacı taşeron vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yüklenicinin dava dışı DHMİ Genel Müdürlüğü’nden Muğla/Milas Havalimanı Teknik Blok ve Kule Yapım İşini ihale ile aldığını, bu işin prekast kaplama işinin yapımı için de davacı ile sözleşme imzaladığını, işin yapılıp davalıya teslim edildiği halde bakiye iş bedelinin ödenmediğini iddia ederek şimdilik 60.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.
Davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, işin sözleşmede belirtilen sürede tamamlanmadığı gibi davacı tarafından yapılmayan işleri tamamlatmak zorunda kaldıklarını, davacının bir alacağının olmadığını savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 01.02.2019 tarihli 3 no.lu duruşmada davacı vekiline, bilirkişi ücreti 3.000,00 TL, tarafların beş katı tebligat gideri 140,00 TL, yazışma gideri 200,00 TL olmak üzere toplam 3.340,00 TL'den dosyada bulunan 68,00 TL'nin mahsubu ile bakiye 3.272,00 TL eksik gider avansının karşılanması için HMK'nın madde 322 yollaması ile HMK'nın 120. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 2 hafta kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, davacı vekilince kesin süre içinde gider avansının ikmal edilmediği, celse itibariyle isticvap ve imza incelemesi aşamalarının tamamlanması için gerekli miktarın dahi yatırılmamış olduğu dikkate alınarak verilen kesin sürede gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince, taraflar arasında davaya konu sözleşme, yapılan iş miktarı ihtilaflı olup, tarafların iddia ve beyanları doğrultusunda mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması gerekli olduğundan buna ilişkin giderlerin iddiasını ispatla yükümlü bulunan davacı tarafça karşılanması gerektiğinden bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı süresinde davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararı, Dairemiz'in 21.10.2021 tarihli, 2021/996 Esas, 2021/1021 Karar sayılı ilamı ile; 6100 sayılı HMK'nın 324/2 maddesi "Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır" hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması, ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceğinden, mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin sürenin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden, usulüne uygun kesin süre verildiğinden de bahsedilemeyeceği gibi, davalı yüklenici tarafından, davacı şirket yetkilisinin elinden sadır olduğu iddiasıyla sunulan belgedeki imzanın sahte olup olmadığı yönünde yapılacak olan bilirkişi incelemesinin davalı lehine olduğu anlaşılmasına rağmen bu delil avansından da davacının sorumlu tutulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozularak dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmekle, İlk Derece Mahkemesinin bozma ilamına uyarak verdiği davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı HMK’nın 222. maddesinde “ Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” düzenlemesi yer almaktadır.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK'nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin diğer tarafın defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK`daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmiş, davacı yüklenici 07.03.2022 tarihli dilekçesi ile ticari defterlerin ibraz edilmeyeceğini belirtmiştir. Davalı iş sahibince ticari defterlerin ibraz edildiği, defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve bilirkişilerce davalı defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı ve davalı defterlerine göre davacının bir alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı yüklenici defterlerini sunmayarak davalının ticari defter kayıtlarının HMK'nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan, davalının incelenen defter kayıtlarının davalı lehine delil oluşturduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin temyiz sebeplerinin kabulü ile kararın davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mahmut Coşkun Belkıs Karakaş Zeki Gözütok Mehmet Özdemir Doğan Ağırman
TİCARİ DEFTERLERİNİ SUNMAYAN TARAF BU DAVRANIŞIYLA KENDİ TİCARİ DEFTERLERİNİN İNCELENMESİNE ENGEL OLDUĞUNDAN, ENGEL OLDUĞU SONUCUN VARLIĞINI KABUL ETMİŞ SAYILMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2249
KARAR NO : 2024/4733
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11.04.2023
NUMARASI : 2021/693 E., 2023/272 K.
Davacı taşeron vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yüklenicinin dava dışı DHMİ Genel Müdürlüğü’nden Muğla/Milas Havalimanı Teknik Blok ve Kule Yapım İşini ihale ile aldığını, bu işin prekast kaplama işinin yapımı için de davacı ile sözleşme imzaladığını, işin yapılıp davalıya teslim edildiği halde bakiye iş bedelinin ödenmediğini iddia ederek şimdilik 60.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.
Davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, işin sözleşmede belirtilen sürede tamamlanmadığı gibi davacı tarafından yapılmayan işleri tamamlatmak zorunda kaldıklarını, davacının bir alacağının olmadığını savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 01.02.2019 tarihli 3 no.lu duruşmada davacı vekiline, bilirkişi ücreti 3.000,00 TL, tarafların beş katı tebligat gideri 140,00 TL, yazışma gideri 200,00 TL olmak üzere toplam 3.340,00 TL'den dosyada bulunan 68,00 TL'nin mahsubu ile bakiye 3.272,00 TL eksik gider avansının karşılanması için HMK'nın madde 322 yollaması ile HMK'nın 120. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 2 hafta kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, davacı vekilince kesin süre içinde gider avansının ikmal edilmediği, celse itibariyle isticvap ve imza incelemesi aşamalarının tamamlanması için gerekli miktarın dahi yatırılmamış olduğu dikkate alınarak verilen kesin sürede gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince, taraflar arasında davaya konu sözleşme, yapılan iş miktarı ihtilaflı olup, tarafların iddia ve beyanları doğrultusunda mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması gerekli olduğundan buna ilişkin giderlerin iddiasını ispatla yükümlü bulunan davacı tarafça karşılanması gerektiğinden bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı süresinde davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararı, Dairemiz'in 21.10.2021 tarihli, 2021/996 Esas, 2021/1021 Karar sayılı ilamı ile; 6100 sayılı HMK'nın 324/2 maddesi "Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır" hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması, ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceğinden, mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin sürenin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden, usulüne uygun kesin süre verildiğinden de bahsedilemeyeceği gibi, davalı yüklenici tarafından, davacı şirket yetkilisinin elinden sadır olduğu iddiasıyla sunulan belgedeki imzanın sahte olup olmadığı yönünde yapılacak olan bilirkişi incelemesinin davalı lehine olduğu anlaşılmasına rağmen bu delil avansından da davacının sorumlu tutulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozularak dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmekle, İlk Derece Mahkemesinin bozma ilamına uyarak verdiği davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı HMK’nın 222. maddesinde “ Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” düzenlemesi yer almaktadır.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK'nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin diğer tarafın defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK`daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmiş, davacı yüklenici 07.03.2022 tarihli dilekçesi ile ticari defterlerin ibraz edilmeyeceğini belirtmiştir. Davalı iş sahibince ticari defterlerin ibraz edildiği, defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve bilirkişilerce davalı defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı ve davalı defterlerine göre davacının bir alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı yüklenici defterlerini sunmayarak davalının ticari defter kayıtlarının HMK'nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan, davalının incelenen defter kayıtlarının davalı lehine delil oluşturduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin temyiz sebeplerinin kabulü ile kararın davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mahmut Coşkun Belkıs Karakaş Zeki Gözütok Mehmet Özdemir Doğan Ağırman