TMK 226/2 HÜKMÜNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ISLAHLA DAVA KONUSU OLMAYAN BİR İSTEM DAVA KAPSAMINA ALINAMAYACAĞINDAN USULDEN REDDEDİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/2196
Karar No : 2023/1516
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 20.12.2021- 13.01.2022 Ek karar tarihi
SAYISI : 2021/3309 E., 2021/3593 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde değer artış payı, katılma alacağı ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle değer artış payı alacağının reddine karar verilmiş, 13.01.2021 tarihli ek kararla reddedilen değer artış payı alacağı yönünden davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde, evlilik birliği içinde davalı adına bir araba ve bir taşınmaz satın alındığını, 05 EK 0.2 plakalı aracın bedelinin bir bölümünün her biri asgari 10,01 gr ağırlığındaki 4 altın bilezik bedeli karşılığı müvekkilinin kişisel malları ile ödendiğini, kalan kısmının ise müvekkili ve davalının aylık gelirleri ile ödendiğini, 1.15 ada 1 parsel 18 nolu meskenin 1/2'şer paylı olarak taraflar adına satın alındığını, meskenin bedelinin müvekkilinin İlksan'dan aldığı 2.500,00 TL, çektiği 30.000,00 TL tüketici kredisi ve davalının çektiği 90.000,00 TL konut kredisi ile ödendiğini, bankalardan çekilen kredilerin tarafların aylık gelirleri ile ödendiğini, boşanma dava tarihinden sonra kredi geri ödemelerinin devam ettiğini, müvekkilinin davalıdan evlilik birliği içinde alınan 05 EK 0.2 plakalı araç yönünden değer artış payı alacağı ve katılma alacağının bulunduğunu, 1.15 ada 1 parsel 18 nolu mesken yönünden ise katılma alacağı ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağının bulunduğunu belirterek davanın kabulü ile mal rejiminin tasfiyesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL değer artış payı alacağı, 10.000,00 TL katılma alacağı, 25.000,00 TL sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak olmak üzere toplam 45.000,00 TL alacağın tasfiye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 30.09.2019 tarihli ıslah dilekçesinde; velâyeti müvekkilinde bulunan müşterek çocuğun bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimi için en uygun yaşam koşullarını sağlama yükümlülüğü bulunan konut ihtiyacından kaynaklanan üstün yararı olduğunu belirterek ıslah edilen davanın kabulüyle, evlilikleri boşanma ile sonuçlanan taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine; öncelikle müvekkilinin dava konusu mallara ilişkin olarak bilirkişi tarafından hesaplanan katılma alacakları ve değer artış payı alacaklarını kapsayan denkleştirme, takas ve mahsup işlemlerinden sonra varsa davalının geriye kalan alacakları ile pay bedelinin ödenmesi karşılığında davalının 1/2 payının, söz konusu taşınmazı edinmekte üstün yararı olan müvekkiline verilmesini; 1.15 ada 1 parsel 18 nolu meskenin 1/2 mülkiyet payının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tescilini, olmadığı takdirde 05 EK 0.2 plakalı araç yönünden 3.667,00 TL değer artış payı alacağı, 9.166,50 TL katılma alacağı;1.15 ada 1 parsel 18 nolu mesken yönünden ise 23.475,50 TL değer artış payı alacağı, 274,50 TL artık değere katılma alacağı olmak üzere toplam 36.583,50 TL alacağın tasfiye tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin çektiği kredinin davacının çekmiş olduğu kredinin üç katı olduğunu, müvekkili adına kayıtlı 05 EK 0.2 plakalı aracın alınmasında bileziklerin kullanılmadığını, davacının bileziklerini giderken götürdüğünü, davacının araçla evlilik birliği devam ederken kaza yaptığını, aracın hem değer kaybettiğini hem de yüklüce bir masraf yapıldığını, müvekkilinin Toklucak köyünde arazisi olduğunu, bu arazilerden gelir elde ettiğini ve bu gelirlerin evlilik birliği içinde harcandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı erkek vekili ıslah dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği tapu iptali ve tescil talebi yönünden davacının dava dilekçesinde böyle bir talebi bulunmadığı, üstün yararın ortaya konulmadığı ve ispat edilemediği; aracın edinilmesinde davacının ziynet eşyalarının kullanıldığını yönelik somut delili bulunmadığı, dinlenen tanığın bu hususta bilgisi olmadığı, davacının araç yönünden sadece katılma alacağı olduğu, taleple bağlı kalınarak 9.166,50 TL katılma alacağının kabulü gerektiği; taşınmaz yönünden ise hükme esas alınan 30.01.2019 tarihli raporda davacının kendi adına çektiği kredinin ödemeleri nedeniyle 23.475,50 TL değer artış payı alacağı olduğunun belirlendiği, bu bedel üzerinden davacının değer artış payı alacağı olduğu, her ne kadar hükme esas alınan raporda davacının 274,50 TL artık değere katılma alacağı bulunduğu tespit edilmiş ise de davacının dava dilekçesinde artık değere katılma alacağı talebi olmadığı, ıslah dilekçesiyle de dava dilekçesinde hiç talep edilmeyen bir alacak kalemi yönünden talepte bulunulamayacağı; davacının sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak talebine yönelik ispat edecek somut delili bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 1.15 ada 1 parsel 18 nolu meskenin davalı İsmail Korkut adına kayıtlı 1/2 payının, bedeli ödenmek suretiyle davacı Sinem İnce adına devrine ilişkin talebin reddine; değer artış payı talebi bakımından dava konusu 1.15 ada 1 parsel 18 nolu mesken yönünden talebin kabulüyle 23.475,50 TL'nin karar tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 05 EK 0.2 plakalı araç yönünden talebin reddine; katılma alacağı talebi bakımından 05 EK 0.2 plakalı araç yönünden talebin kısmen kabulüyle 9.166,50 TL katılma alacağının karar tarafından itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini; sebepsiz zenginleşme alacağı ve artık değere katılma alacağı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili, davanın niteliği gereği taraflar arasındaki mal rejiminin tümüyle tasfiyesi ve davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu tasfiye gerçekleştirilmeksizin karar verildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın ıslah edildiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan talep yönünden velâyeti müvekkiline verilen müşterek çocuğun bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimi için en uygun yaşam koşullarını sağlama yükümlülüğü bulunan konut ihtiyacının üstün yarar olarak gösterildiğini, Mahkemenin üstün yararın açıklanmadığına ilişkin kabulünün hatalı olduğunu, diğer talepler yönünden de dosya kapsamı ile örtüşmeyen yasa hükümlerine aykırı olacak şekilde karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı erkek vekili, davacının Yerel Mahkemede ileri sürmediği ancak istinaf yolunda yeni vakıa olarak ileri sürdüğü iddialarını kabul etmediklerini, mal rejimine konu meskenin bedelinin ödenmek şartı ile davacı adına tescili talebi hakkaniyetsiz olduğunu, 4721 sayılı Kanunu'nun 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi kapsamında olan istinaf dilekçesindeki vakıalara muvafakatları olmadığını, meskene yönelik kredilerin müvekkilinin ödediğini, müvekkilinin alacağının fazla olduğunu, makul ve mantık kuralları gereğince davacının tasfiyeye konu taşınmazda var olan cüzi bir alacağı karşısında, büyük tutarın ödenerek devir istenmesinde üstün haklı bir sebep bulunmadığını, davacının çektiği kredinin ne için kullanıldığının belli olmadığı, meskenin alınmasında kullanılmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin mesken yönünden hükmedilen değer artış payı alacağı dışındaki istinaf başvuruları yönünden; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu; davacının dava dilekçesi ile davalı adına kayıtlı araç yönünde değer artış payı ve katılma alacağı, taraflar adına 1/2 şer hisseli kayıtlı mesken yönünden de katılma alacağı ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak talebinde bulunduğu, meskenin evlilik birliği içinde 22.08.2011 tarihinde davalı adına satın alındığı, daha sonra evlilik birliği devam ederken 09.12.2011 tarihinde 1/2 hissesinin davacıya tapuda tescil edildiği, halen aynı oranda adlarına kayıtlı olduğu, tarafların evlilik birliği devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri bu paylaşımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiği kabul edilmesi gerektiğine, davacı tarafça, paylı şekilde tescil edildikten sonra katkıda bulunulduğu da iddia edilip kanıtlanmadığına göre, taşınmaza ilişkin davacı yararına değer artış payına hükmedilmesi doğru olmadığı belirtilerek istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen ve istinaf konusu edilmekle birlikte reddedilen konularla ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise mesken yönünden hükmedilen değer artış payı alacağı dışındaki istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün (2.a) nolu bendinin kaldırılmasına yerine '...2.a-Dava konusu Amasya ili, merkez ilçesi, 1.15 ada 1 parsel B blok 3. Kat 18 nolu bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmaz yönünden talebin reddine, ...' hükmünün oluşturulmasına, yerine yeni bent oluşturulmasına karar verilmeyen hüküm fıkralarının aynen muhafazasına karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ek kararı ile, davalı vekilinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 305/A maddesi uyarınca davalı lehine vekâlet ücretinin tamamlanmasını talebinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün (9) nolu bendinin kaldırılmasına yerine "...9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen 29.775,00 + 23.475,50 = 53.250,50 TL'lik kısmı üzerinden (23.475,50 TL değer artış payı, 3.667,00 TL değer artış payı, 274,50 artık değere katılma alacağı, 833,50 TL katılma alacağının reddedilen kısmı, 25.000,00 TL sebepsiz zenginleşme) A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 7.722,57 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,..." hükmünün oluşturulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili, davanın niteliği gereği taraflar arasındaki mal rejiminin tümüyle tasfiyesi ve davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu tasfiye gerçekleştirilmeksizin karar verildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın ıslah edildiğini, 4721 sayılı Kanunu'nun 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan talep yönünden velâyeti müvekkiline verilen müşterek çocuğun bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimi için en uygun yaşam koşullarını sağlama yükümlülüğü bulunan konut ihtiyacının üstün yarar olarak gösterildiğini, Mahkemenin üstün yararın açıklanmadığına ilişkin kabulünün hatalı olduğunu, diğer talepler yönünden de dosya kapsamı ile örtüşmeyen yasa hükümlerine aykırı olacak şekilde karar verildiğini, dava ve ıslah dilekçesinde kredi ödemelerinin edinilmiş mallardan karşılandığı hususunda ihtilaf olamadığını, değer artış payı alacağının kaldırılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iddia, ispat, ıslah, talep noktasında toplanmaktadır. Dava, 4721 sayılı Kanunu'nun 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde değer artış payı, katılma alacağı ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 177 nci ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Somut olayda, Mahkemece, davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği tapu iptali ve tescil talebi yönünden davacının dava dilekçesinde böyle bir talebi bulunmadığı, üstün yararının ne olduğunun ortaya konulmadığı ve ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
4. 6100 sayılı Kanunu'nun 177 nci ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunu değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
6. Mahkeme önüne gelen uyuşmazlığı usule veya esasa ilişkin bir nihaî kararla sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmiş ise; bu nihaî karar hükümdür. Uyuşmazlığı usule ilişkin kararlarla sonuçlandıran mahkeme kararları, hüküm teşkil etmeyen usule dair nihaî kararlardır. Bu nedenle “karar” sözcüğünün kapsamına hem maddî hukuka ilişkin “hüküm” adı verilen kararlar, hem de usule ilişkin nihaî kararlar girmektedir. Nihaî karar kapsamına da hem hüküm niteliğindeki kararlar, hem de usule ilişkin kararlar dahil bulunmaktadır.
7. Usule ilişkin nihaî kararlar, uyuşmazlığın esası hakkında herhangi bir çözüm içermedikleri için, maddî anlamda kesin hüküm gücünden yoksundurlar. Dolayısıyla, kararın ilişkin bulunduğu usulî sorun giderildikten sonra açılan davada kesin hüküm itirazında bulunulamaz. Bu kararlar genelde usulî bir eksikliğin yahut usul kurallarına uyulmamış olmasının sonuçlarını tespit edici bir nitelik taşırlar.
8. Bir davada usulî ret sebepleri varsa öncelikle davanın esasına girilmeden usulden reddedilmesi zorunludur. Bir başka deyişle, davada hem usulden hem de esastan ret sebeplerine dayanılarak davanın reddine karar verilmesi olanaksızdır.
9. O halde, Mahkemece, davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği 4721 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi yönünden ıslah ile dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün olmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken, hem usulden hem de esastan ret kararı verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının tapu iptali ve tescil talebi yönünden BOZULMASINA,
2. Davacı vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının REDDİNE,
3. Bozma sebebine göre davacı vekilinin tapu iptali ve tescil talebine yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Sedat Demirtaş Çetin Durak Sevil Kartal M. Kasım Çetin
TMK 226/2 HÜKMÜNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ ISLAHLA DAVA KONUSU OLMAYAN BİR İSTEM DAVA KAPSAMINA ALINAMAYACAĞINDAN USULDEN REDDEDİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/2196
Karar No : 2023/1516
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 20.12.2021- 13.01.2022 Ek karar tarihi
SAYISI : 2021/3309 E., 2021/3593 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde değer artış payı, katılma alacağı ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle değer artış payı alacağının reddine karar verilmiş, 13.01.2021 tarihli ek kararla reddedilen değer artış payı alacağı yönünden davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde, evlilik birliği içinde davalı adına bir araba ve bir taşınmaz satın alındığını, 05 EK 0.2 plakalı aracın bedelinin bir bölümünün her biri asgari 10,01 gr ağırlığındaki 4 altın bilezik bedeli karşılığı müvekkilinin kişisel malları ile ödendiğini, kalan kısmının ise müvekkili ve davalının aylık gelirleri ile ödendiğini, 1.15 ada 1 parsel 18 nolu meskenin 1/2'şer paylı olarak taraflar adına satın alındığını, meskenin bedelinin müvekkilinin İlksan'dan aldığı 2.500,00 TL, çektiği 30.000,00 TL tüketici kredisi ve davalının çektiği 90.000,00 TL konut kredisi ile ödendiğini, bankalardan çekilen kredilerin tarafların aylık gelirleri ile ödendiğini, boşanma dava tarihinden sonra kredi geri ödemelerinin devam ettiğini, müvekkilinin davalıdan evlilik birliği içinde alınan 05 EK 0.2 plakalı araç yönünden değer artış payı alacağı ve katılma alacağının bulunduğunu, 1.15 ada 1 parsel 18 nolu mesken yönünden ise katılma alacağı ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağının bulunduğunu belirterek davanın kabulü ile mal rejiminin tasfiyesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL değer artış payı alacağı, 10.000,00 TL katılma alacağı, 25.000,00 TL sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak olmak üzere toplam 45.000,00 TL alacağın tasfiye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 30.09.2019 tarihli ıslah dilekçesinde; velâyeti müvekkilinde bulunan müşterek çocuğun bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimi için en uygun yaşam koşullarını sağlama yükümlülüğü bulunan konut ihtiyacından kaynaklanan üstün yararı olduğunu belirterek ıslah edilen davanın kabulüyle, evlilikleri boşanma ile sonuçlanan taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine; öncelikle müvekkilinin dava konusu mallara ilişkin olarak bilirkişi tarafından hesaplanan katılma alacakları ve değer artış payı alacaklarını kapsayan denkleştirme, takas ve mahsup işlemlerinden sonra varsa davalının geriye kalan alacakları ile pay bedelinin ödenmesi karşılığında davalının 1/2 payının, söz konusu taşınmazı edinmekte üstün yararı olan müvekkiline verilmesini; 1.15 ada 1 parsel 18 nolu meskenin 1/2 mülkiyet payının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tescilini, olmadığı takdirde 05 EK 0.2 plakalı araç yönünden 3.667,00 TL değer artış payı alacağı, 9.166,50 TL katılma alacağı;1.15 ada 1 parsel 18 nolu mesken yönünden ise 23.475,50 TL değer artış payı alacağı, 274,50 TL artık değere katılma alacağı olmak üzere toplam 36.583,50 TL alacağın tasfiye tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin çektiği kredinin davacının çekmiş olduğu kredinin üç katı olduğunu, müvekkili adına kayıtlı 05 EK 0.2 plakalı aracın alınmasında bileziklerin kullanılmadığını, davacının bileziklerini giderken götürdüğünü, davacının araçla evlilik birliği devam ederken kaza yaptığını, aracın hem değer kaybettiğini hem de yüklüce bir masraf yapıldığını, müvekkilinin Toklucak köyünde arazisi olduğunu, bu arazilerden gelir elde ettiğini ve bu gelirlerin evlilik birliği içinde harcandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı erkek vekili ıslah dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği tapu iptali ve tescil talebi yönünden davacının dava dilekçesinde böyle bir talebi bulunmadığı, üstün yararın ortaya konulmadığı ve ispat edilemediği; aracın edinilmesinde davacının ziynet eşyalarının kullanıldığını yönelik somut delili bulunmadığı, dinlenen tanığın bu hususta bilgisi olmadığı, davacının araç yönünden sadece katılma alacağı olduğu, taleple bağlı kalınarak 9.166,50 TL katılma alacağının kabulü gerektiği; taşınmaz yönünden ise hükme esas alınan 30.01.2019 tarihli raporda davacının kendi adına çektiği kredinin ödemeleri nedeniyle 23.475,50 TL değer artış payı alacağı olduğunun belirlendiği, bu bedel üzerinden davacının değer artış payı alacağı olduğu, her ne kadar hükme esas alınan raporda davacının 274,50 TL artık değere katılma alacağı bulunduğu tespit edilmiş ise de davacının dava dilekçesinde artık değere katılma alacağı talebi olmadığı, ıslah dilekçesiyle de dava dilekçesinde hiç talep edilmeyen bir alacak kalemi yönünden talepte bulunulamayacağı; davacının sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak talebine yönelik ispat edecek somut delili bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 1.15 ada 1 parsel 18 nolu meskenin davalı İsmail Korkut adına kayıtlı 1/2 payının, bedeli ödenmek suretiyle davacı Sinem İnce adına devrine ilişkin talebin reddine; değer artış payı talebi bakımından dava konusu 1.15 ada 1 parsel 18 nolu mesken yönünden talebin kabulüyle 23.475,50 TL'nin karar tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 05 EK 0.2 plakalı araç yönünden talebin reddine; katılma alacağı talebi bakımından 05 EK 0.2 plakalı araç yönünden talebin kısmen kabulüyle 9.166,50 TL katılma alacağının karar tarafından itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini; sebepsiz zenginleşme alacağı ve artık değere katılma alacağı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili, davanın niteliği gereği taraflar arasındaki mal rejiminin tümüyle tasfiyesi ve davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu tasfiye gerçekleştirilmeksizin karar verildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın ıslah edildiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan talep yönünden velâyeti müvekkiline verilen müşterek çocuğun bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimi için en uygun yaşam koşullarını sağlama yükümlülüğü bulunan konut ihtiyacının üstün yarar olarak gösterildiğini, Mahkemenin üstün yararın açıklanmadığına ilişkin kabulünün hatalı olduğunu, diğer talepler yönünden de dosya kapsamı ile örtüşmeyen yasa hükümlerine aykırı olacak şekilde karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı erkek vekili, davacının Yerel Mahkemede ileri sürmediği ancak istinaf yolunda yeni vakıa olarak ileri sürdüğü iddialarını kabul etmediklerini, mal rejimine konu meskenin bedelinin ödenmek şartı ile davacı adına tescili talebi hakkaniyetsiz olduğunu, 4721 sayılı Kanunu'nun 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi kapsamında olan istinaf dilekçesindeki vakıalara muvafakatları olmadığını, meskene yönelik kredilerin müvekkilinin ödediğini, müvekkilinin alacağının fazla olduğunu, makul ve mantık kuralları gereğince davacının tasfiyeye konu taşınmazda var olan cüzi bir alacağı karşısında, büyük tutarın ödenerek devir istenmesinde üstün haklı bir sebep bulunmadığını, davacının çektiği kredinin ne için kullanıldığının belli olmadığı, meskenin alınmasında kullanılmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin mesken yönünden hükmedilen değer artış payı alacağı dışındaki istinaf başvuruları yönünden; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu; davacının dava dilekçesi ile davalı adına kayıtlı araç yönünde değer artış payı ve katılma alacağı, taraflar adına 1/2 şer hisseli kayıtlı mesken yönünden de katılma alacağı ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak talebinde bulunduğu, meskenin evlilik birliği içinde 22.08.2011 tarihinde davalı adına satın alındığı, daha sonra evlilik birliği devam ederken 09.12.2011 tarihinde 1/2 hissesinin davacıya tapuda tescil edildiği, halen aynı oranda adlarına kayıtlı olduğu, tarafların evlilik birliği devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri bu paylaşımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiği kabul edilmesi gerektiğine, davacı tarafça, paylı şekilde tescil edildikten sonra katkıda bulunulduğu da iddia edilip kanıtlanmadığına göre, taşınmaza ilişkin davacı yararına değer artış payına hükmedilmesi doğru olmadığı belirtilerek istinaf konusu edilmeyerek kesinleşen ve istinaf konusu edilmekle birlikte reddedilen konularla ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise mesken yönünden hükmedilen değer artış payı alacağı dışındaki istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün (2.a) nolu bendinin kaldırılmasına yerine '...2.a-Dava konusu Amasya ili, merkez ilçesi, 1.15 ada 1 parsel B blok 3. Kat 18 nolu bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmaz yönünden talebin reddine, ...' hükmünün oluşturulmasına, yerine yeni bent oluşturulmasına karar verilmeyen hüküm fıkralarının aynen muhafazasına karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ek kararı ile, davalı vekilinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 305/A maddesi uyarınca davalı lehine vekâlet ücretinin tamamlanmasını talebinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün (9) nolu bendinin kaldırılmasına yerine "...9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen 29.775,00 + 23.475,50 = 53.250,50 TL'lik kısmı üzerinden (23.475,50 TL değer artış payı, 3.667,00 TL değer artış payı, 274,50 artık değere katılma alacağı, 833,50 TL katılma alacağının reddedilen kısmı, 25.000,00 TL sebepsiz zenginleşme) A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 7.722,57 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,..." hükmünün oluşturulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili, davanın niteliği gereği taraflar arasındaki mal rejiminin tümüyle tasfiyesi ve davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu tasfiye gerçekleştirilmeksizin karar verildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın ıslah edildiğini, 4721 sayılı Kanunu'nun 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan talep yönünden velâyeti müvekkiline verilen müşterek çocuğun bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimi için en uygun yaşam koşullarını sağlama yükümlülüğü bulunan konut ihtiyacının üstün yarar olarak gösterildiğini, Mahkemenin üstün yararın açıklanmadığına ilişkin kabulünün hatalı olduğunu, diğer talepler yönünden de dosya kapsamı ile örtüşmeyen yasa hükümlerine aykırı olacak şekilde karar verildiğini, dava ve ıslah dilekçesinde kredi ödemelerinin edinilmiş mallardan karşılandığı hususunda ihtilaf olamadığını, değer artış payı alacağının kaldırılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iddia, ispat, ıslah, talep noktasında toplanmaktadır. Dava, 4721 sayılı Kanunu'nun 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde değer artış payı, katılma alacağı ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 177 nci ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Somut olayda, Mahkemece, davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği tapu iptali ve tescil talebi yönünden davacının dava dilekçesinde böyle bir talebi bulunmadığı, üstün yararının ne olduğunun ortaya konulmadığı ve ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
4. 6100 sayılı Kanunu'nun 177 nci ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunu değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.
6. Mahkeme önüne gelen uyuşmazlığı usule veya esasa ilişkin bir nihaî kararla sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmiş ise; bu nihaî karar hükümdür. Uyuşmazlığı usule ilişkin kararlarla sonuçlandıran mahkeme kararları, hüküm teşkil etmeyen usule dair nihaî kararlardır. Bu nedenle “karar” sözcüğünün kapsamına hem maddî hukuka ilişkin “hüküm” adı verilen kararlar, hem de usule ilişkin nihaî kararlar girmektedir. Nihaî karar kapsamına da hem hüküm niteliğindeki kararlar, hem de usule ilişkin kararlar dahil bulunmaktadır.
7. Usule ilişkin nihaî kararlar, uyuşmazlığın esası hakkında herhangi bir çözüm içermedikleri için, maddî anlamda kesin hüküm gücünden yoksundurlar. Dolayısıyla, kararın ilişkin bulunduğu usulî sorun giderildikten sonra açılan davada kesin hüküm itirazında bulunulamaz. Bu kararlar genelde usulî bir eksikliğin yahut usul kurallarına uyulmamış olmasının sonuçlarını tespit edici bir nitelik taşırlar.
8. Bir davada usulî ret sebepleri varsa öncelikle davanın esasına girilmeden usulden reddedilmesi zorunludur. Bir başka deyişle, davada hem usulden hem de esastan ret sebeplerine dayanılarak davanın reddine karar verilmesi olanaksızdır.
9. O halde, Mahkemece, davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği 4721 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi yönünden ıslah ile dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün olmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken, hem usulden hem de esastan ret kararı verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının tapu iptali ve tescil talebi yönünden BOZULMASINA,
2. Davacı vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının REDDİNE,
3. Bozma sebebine göre davacı vekilinin tapu iptali ve tescil talebine yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Sedat Demirtaş Çetin Durak Sevil Kartal M. Kasım Çetin