KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

TÜKETİCİ KREDİSİ SÖZLEŞMESİNDE BELİRLENEN ADRESE MUACCELİYET İHTARI GÖNDERİLMİŞ İSE ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİNE UYGUN DÜŞECEK ŞEKİLDE İHTİYATÎ HACİZ KARARI VERİLEBİLİR.

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2025/1329
Karar No      : 2025/2598

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

(BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                        : 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu
TARİHİ                                  : 28.02.2025
SAYISI                                  : 2025/3 E., 2025/3 K.

I. BAŞVURU

Başvuruda bulunan Y.v.K. Bankası A.Ş. vekili tarafından, tüketici kredisi sözleşmesi, kredili mevduat sözleşmesi ve kredi kartı sözleşmesi gibi muhtelif sözleşmelerden kaynaklanan banka alacakları yönünden 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 257. ve devamı maddelerince ihtiyati haciz şartlarının uygulanması ve ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği hususunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 57. Hukuk Dairesi ilamları arasında ortaya çıkan uyuşmazlığın giderilmesi için ilgili Yargıtay Hukuk Dairesi nezdinde gerekli başvurunun yapılmak suretiyle uyuşmazlığın giderilmesini teminen anılan Daireler tarafından verilen kesin nitelikteki kararlar bakımından 5235 sayılı Kanun'un 35/3. maddesi uyarınca uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

A. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 27.09.2023 tarihli ve 2023/2045 E., 2023/1849 K. sayılı Kararı

Davacı vekili tarafından davalının tüketici kredisi kullandığını, söz konusu kredi taksitlerinin üst üste iki kez ödenmediğini, muacceliyet ihtarı gönderildiğini, ödeme gerçekleşmediğini, bu sebeple takip başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali, takibin devamı, %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ve ihtiyati haciz talepli açılan davada İstanbul Bakırköy 10. Tüketici Mahkemesinin 18.08.2023 tarihli ve 2023/263 E. tensip ara kararıyla; alacak miktarının tespiti ve yargılamayı gerektirir mahiyette olması, ihtiyati haciz hükmü verilmesinin mümkün olmaması nedeniyle ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesince; tüketicinin 01.11.2022 ve 01/12/2022 tarihli taksitleri ödememesi nedeniyle 22.12.2022 tarihli hesap kat ihtarının kredi sözleşmesindeki borçlu (davalı) adresine tebliğe çıkartılmış olduğu, tebligatın teslim edilemediği şeklinde şerh düşüldüğü ancak kredi sözleşmesinin 12. maddesi gereği tebligat yapılmış sayılması gerektiği, dolayısıyla iki taksidin ödenmesinde temerrüde düşülmüş olması nedeniyle yapılan hesap katı neticesinde alacağın muaccel hale geldiği ve İİK 257. maddesindeki ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin ara kararının kaldırılmasına, davacının ihtiyati haciz talebinin kabulü ile, dava konusu yapılan 41.075,47 TL davacı alacağını karşılayacak miktarla sınırlı olarak davalının taşınır ve taşınmaz malları, banka hesapları ve üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarına alacağın %15'i kadar nakit veya davacı dışındaki bankalardan alınacak teminat mektubu karşılığında ihtiyati haciz konulmasına, dair oy çokluğuyla kesin olmak üzere karar verilmiştir.

B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesinin 07.12.2023 tarihli ve 2023/3171 E., 2023/2809 K. sayılı Kararı

Davacı vekili tarafından davalının tüketici kredisi kullandığını, söz konusu kredi taksitlerinin üst üste iki kez ödenmediğini, muacceliyet ihtarı gönderildiğini, ödeme gerçekleşmediğini belirterek ihtiyati haciz talepli açılan değişik iş dosyasında İstanbul 6. Tüketici Mahkemesinin 05.09.2023 tarihli ve 2023/45 D.İş kararıyla; borçlunun sözleşmede gösterdiği adresine yapılan bir tebligat olmadığı, bu sebeple muacceliyet şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesince; davacı bankanın 6502 sayılı Kanun'un 28. maddesinde yer alan hükmün aksine davalıya borcun ödenmesi için çektiği ihtarnamenin tebliğ edilemediği, tebliğ evrakının "adreste yok, iade" şerhi ile geri iade edildiği, buna bağlı olarak tüm alacağın muaccel hale gelmediği, davalının talep tarihi itibariyle tüm alacak yönünden temerrüde düşmediği ve bu şekilde İİK'nın 257. maddesindeki alacağın muaccel olduğuna ilişkin yaklaşık ispat şartının somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.

C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 57. Hukuk Dairesinin 21.01.2025 tarihli ve 2025/89 E., 2025/120 K. sayılı Kararı

Davacı vekili tarafından davalının 08.01.2018 tarihli kredi kartı sözleşmesi ile kredi kartı kullandığını, borçlarını ödemediğini, kredi kartının kullanıma kapandığını, hesap kat ihtarı belirterek ihtiyati haciz talepli açılan değişik iş dosyasında Bakırköy 4. Tüketici Mahkemesinin 01.08.2024 tarihli ve 2024/18 D.İş kararıyla; hukuki sürecin devam ettiği, İİK 257. madde gereğince yasal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 57. Hukuk Dairesince; İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.

D. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 29.05.2024 tarihli ve 2024/1353 E., 2024/1194 K. sayılı Kararı

Davacı vekili tarafından davalının 20.12.2021 tarihinde, 21.04.2022 tarihinde, 25.08.2022 tarihinde, 26.09.2022 tarihinde dijital ortam üzerinden tüketici kredi sözleşmesi imzaladığını, söz konusu tüketici kredi taksitlerinin üst üste iki kez ödenmediğini, muacceliyet ihtarı gönderildiğini, ödeme gerçekleşmediğini belirterek ihtiyati haciz talepli açılan değişik iş dosyasında İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesinin 05.12.2023 tarihli ve 2023/62 D.İş kararıyla; talep konusu uyuşmazlıkla ilgili henüz İİK 257.maddesindeki şartların oluşmadığı, talep edenin alacağının varlığının, miktarının, muaccel olup olmadığının tespit edilebilmesi için yargılama yapılması gerektiği, mevcut delillere göre İİK 257 ve devamı maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı, talebin yargılamaya muhtaç olduğu göz önüne alındığında ihtiyati haciz kararının şu aşamada verilmesi uyuşmazlığın esastan halli anlamını taşıyacağı, hakkında ihtiyati haciz talep edilenin mallarını gizlemeye veya kaçırmaya teşebbüsüne ilişkin somut bilgi ve belge olmadığı, taraflar arasındaki hak ve yarar dengesi gözönüne alınarak İİK 257 maddesindeki şartlar oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesince; davacının talebi yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 28.02.2025 tarihli ve 2025/3 E. sayılı kararı ile; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18., 19., 46. ve 57. Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararı arasında tüketici kredisi, KMH ya da kredi kartı borcu şeklindeki banka alacaklarının niteliğine göre, İİK m. 257 uyarınca (muacceliyet ve yaklaşık ispatın değerlendirilmesi bakımından kredi kartı ya da tüketici kredisinden kaynaklanan borç hakkında kat ihtarının tebliğinin zorunlu olup olmadığı dikkate alınarak) ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı ve itirazın iptali davalarında ihtiyati haciz kararı verilip verilemeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunduğu, Daireler arasındaki uyuşmazlığın görüş bildirilmeksizin 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un (5235 sayılı Kanun) 35. maddesi uyarınca uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.            

IV. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

Uyuşmazlık, tüketici kredisi, KMH (kredili mevduat hesabı) ya da kredi kartı borcu şeklindeki banka alacaklarında muacceliyet ihtarı tebliği zorunlu olup olmadığı değerlendirilip hesabın kat edilmesi halinde ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı ve itirazın iptali davasında ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği konusunda toplanmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.

1- Tüketici kredisi, KMH (kredili mevduat hesabı) ya da kredi kartı borcu şeklindeki banka alacaklarında muacceliyet ihtarı tebliği zorunlu olup olmadığı değerlendirilip hesabın kat edilmesi halinde ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda uyuşmazlığın giderilmesi talebinin incelenmesinde;

2004 sayılı Kanun’un “İhtiyati haciz şartları” kenar başlıklı 257 nci maddesi şöyledir; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.

Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:

1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;

2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;

Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”,

Aynı Kanun’un “İhtiyati haciz kararı” kenar başlıklı 258 inci maddesi; “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.

Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.

İhtiyati haciz talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilen taraf da istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruları öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.” hükmünü içermektedir.

6100 sayılı Kanun’un “İhtiyati tedbir talebi” kenar başlıklı 390 ıncı maddesinin (3) numaralı fıkrası; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir. Anılan maddenin gerekçesinin yaklaşık ispata ilişkin bölümü ise şöyledir; “...Geçici hukukî koruma yargılamasını, asıl hukukî korumadan ayıran diğer bir özellik ispat ölçüsü bakımındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada) yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Örneğin, bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa, hâkim bu sözleşmenin varlığı konusunda (mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olmalıdır. Yani, zayıf veya kuvvetli bir ihtimal, karar vermek için yeterli değildir. Sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa, o zaman, ispat yükü kendine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerekir. Ancak, kanun koyucu, bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hâkime, bu durumu belirterek, ispat ölçüsünü düşürme imkânı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön, karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukukî korumalara özelde ihtiyatî tedbire ve ihtiyatî hacze karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukukî korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak, doktrinde kabul gören ifade Tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir." (Dairemizin 25.03.2024 tarihli ve 2024/83 E., 2024/1218 K. sayılı ilamı).

Dairemizin 02.12.2024 tarihli ve 2024/1351 E., 2024/4022 K. sayılı ilamının ilgili kısmı; "...dava konusu yapılan sözleşmelerde Tebligata ilişkin hükümler olduğu, sözleşme hükmüne göre tüketicinin sözleşmede yer alan adresini değiştirmesi halinde bankaya bildirimde bulunması gerektiği, tüketicilerin bankaya bildirimde bulunmaması halinde sözleşmede yer alan adreslerine tebliğin çıkarılacağı, bu durumda tüketicinin bankadan kullandığı tüketici kredisi nedeniyle usulüne uygun olarak ihtar tarihi itibariyle vadesi gelmiş borç ve faizlerini gösterir şekilde 30 günlük ödeme süresi verilerek düzenlenmiş muacceliyet ihtarının tüketicinin bankaya yeni adres bildiriminde bulunmaması nedeniyle tüketicinin sözleşmede bildirdiği adresine muacceliyet ihtarının gönderilmesinin yeterli olduğu, kaldı ki adresten ayrıldığı için tebliğin iade edilmesinin tüketicinin yeni adres bildirimi yapmaması nedeniyle tüketicinin sorumluluğunda olduğu değerlendirilerek muacceliyet ihtarı için bizzat tüketiciye tebliğ edilmesinin gerekli olmadığı anlaşılmaktadır..." ve yine Dairemizin 06.11.2023 tarihli ve 2023/2437 E., 2023/3077 K. sayılı ilamının ilgili kısmı ise; "Dava dosyasının incelenmesinde; davalının davacı bankadan 03.12.2021 tarihli tüketici kredisi kullandığı ve 01.07.2022 tarihli muacceliyet ihtarının koşullara uygun olarak ihtar tarihi itibariyle vadesi gelmiş borç ve faizlerini gösterir şekilde 30 günlük ödeme süresi verildiği, bu süre sonunda ödeme yapılmazsa muaccel hale gelecek tüm borç ve faizi bildirir nitelikte olduğu, davalının sözleşmede bildirdiği adresine tebliğe çıkartıldığı, adresten ayrıldığı için tebliğin iade edildiği, davalının bankaya yeni adres bildiriminde bulunmadığı, davalı tüketicinin sözleşmede bildirdiği adresine muacceliyet ihtarının gönderilmesinin yeterli olduğu, kaldı ki davalının yeni adres bildirmediği değerlendirildiğinde, davalıya yapılan muacceliyet ihtarının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından..." şeklindedir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi dava dosyalarına konu kredi sözleşmelerde tebligata ilişkin hükümler olduğu, sözleşme hükmüne göre tüketicinin sözleşmede yer alan adresini değiştirmesi halinde bankaya bildirimde bulunması gerektiği, tüketicilerin bankaya bildirimde bulunmaması halinde sözleşmede yer alan adreslerine tebliğin çıkarılacağı, bu durumda tüketicinin bankadan kullandığı tüketici kredisi nedeniyle usulüne uygun olarak ihtar tarihi itibariyle vadesi gelmiş borç ve faizlerini gösterir şekilde 30 günlük ödeme süresi verilerek düzenlenmiş muacceliyet ihtarının tüketicinin bankaya yeni adres bildiriminde bulunmaması nedeniyle tüketicinin sözleşmede bildirdiği adresine muacceliyet ihtarının gönderilmesinin yeterli olduğu, kaldı ki adresten ayrıldığı için tebliğin iade edilmesinin tüketicinin yeni adres bildirimi yapmaması nedeniyle tüketicinin sorumluluğunda olduğu değerlendirilerek muacceliyet ihtarı için bizzat tüketiciye tebliğ edilmesinin gerekli olmadığı, usule uygun muacceliyet ihtarı bulunması halinde ilgili mevzuat uyarınca muacceliyet ihtarına konu alacak için yapılan ihtiyati haciz başvurularında; somut olayın özellikleri ile bildirilen delillerden, alacağın ve 2004 sayılı Kanun’un 257 ve devamı maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının varlığı kanaatine varan Mahkemenin, ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyati haciz kararı verebileceği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18., 19., 46. ve 57. Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararı arasında görüş ve uygulama uyuşmazlığının bu şekilde giderilmesine karar vermek gerekmiştir.

2- İtirazın iptali davalarında ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği konusunda uyuşmazlığın giderilmesi talebinin incelenmesinde;

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından aralarında görüş farklılığı bulunduğu tespit edilen kararlar incelendiğinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesine ait kararda muacceliyet ihtarına dayalı başlatılan icra takibine itirazın iptali davasında tensip ara kararıyla ihtiyati haciz talebinin değerlendirildiği, diğer daire kararlarında da itirazın iptali davasının söz konusu olmadığı, daire kararlar arasında itirazın iptali davalarında farklı uygulamalar içeren uyuşmazlığın bulunmadığı anlaşılmakla itirazın iptali davalarında ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği konusundaki çelişkinin giderilmesine dair talebin reddine karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18., 19., 46. ve 57. Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararı arasında görüş ve uygulama uyuşmazlığının yukarıda (1) numaralı bentte açıklandığı şekliyle giderilmesine,

2- İtirazın iptali davalarında ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği konusunda uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 28.02.2025 tarihli ve 2025/3 E. sayılı uyuşmazlığın giderilmesi talebinin REDDİNE,

3- Dosyanın talepte bulunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

4- Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,

05.05.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Başkan               Üye                    Üye                    Üye               Üye 
Battal Yılmaz       Filiz Pınarcı       Halil Özdemir      Emir Ateş      Muzaffer Gürkanlı