KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

VASİYETNAMEDE MURİSİN BEYANININ TANIKLARIN ÖNLERİNDE YAPILDIĞINA İLİŞKİN VE VASİYETNAMENİN NOTER TARAFINDAN VASİYETÇİYE OKUNDUĞUNU TEVSİK EDEN BEYANLARI YER ALMALIDIR.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2023/7-726
Karar No       : 2024/511

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
TARİHİ                          : 05.04.2023
SAYISI                          : 2023/736 E., 2023/940 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 7. Hukuk  Dairesinin 13.12.2022 tarihli ve 2021/5410 Esas,
                                        2022/7700 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve temyiz incelemesi sırasında duruşmanın düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin direnme kararının temyizini kapsamadığı, direnmenin düzenlendiği aynı Kanun’un 373 üncü maddesinde ise duruşmaya yer verilmediği gözetildiğinde direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı kabul edilerek temyiz eden davalı vekilinin duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların kardeş olduklarını, murisleri olan anneleri Şükriye Ç.'in 31.12.2018 tarihinde vefat ettiğini, murisin ölümü sonrasında Ordu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.02.2019 tarihli ve 2019/90 Esas, 2019/155 Karar sayılı dosyası ile Ordu 1. Noterliği tarafından düzenlenen 07.07.2005 tarihli ve 5316 yevmiye numaralı murise ait vasiyetnamenin okunduğunu, vasiyet içeriğinde eşin ölümü nedeniyle kendine miras yolu ile intikal eden iki adet taşınmazını davalıya vasiyet ettiğini, ancak murisin bunun dışındaki diğer tüm malvarlığını da aynı şekilde 29.12.1999 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile tek oğlu olan davalı Fikret’e bıraktığını, davaya konu vasiyetnamenin 4721 sayılı Kanun’da yer alan şekli şartları taşımadığını ileri sürerek vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu vasiyetname nedeniyle Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/210 Esas sayılı dosyası ile de davacılar tarafından müvekkili aleyhine dava açıldığını belirterek öncelikle davanın derdestlik nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, diğer yandan davaya konu vasiyetnamenin noter kanalı ile düzenlendiği ve murisin gerçek iradesini yansıttığını, Kanun’da yazılı iptal sebeplerinin bulunmadığını, maddi durumu iyi olmayan ve dokuz yıl boyunca yatalak olan murise ölene kadar müvekkilinin baktığını, yeri geldiğinde sırtında hastaneye götürdüğünü, murisin hayatı boyunca maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarının davalı tarafından karşılandığını, diğer yandan Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/241 Esas ve 2016/568 Karar sayılı dosyası ile görülmekte olan dava nedeniyle tarafların sulh olduklarını, davanın iş bu davanın tarafları ile imzalanan 18.06.2015 tarihli sulh protokolü ile sonuçlanarak 08.09.2016 tarihinde kesinleştiğini, davalıların bahsedilen protokol ile aldıkları miras payları karşılığında diğer haklarından feragat ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.02.2020 tarihli ve 2019/189 Esas, 2020/125 Karar sayılı kararı ile; Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 535 inci maddesinde öngörülen ilkelerin geçerlilik şartı olduğu, bunlardan birinin eksik olması durumunda vasiyetnamenin geçersiz hâle geleceği, ayrıca kimlerin tanıklık yapabileceğinin de aynı Kanun’un 536 ncı maddesinde açıkça düzenleme altına alındığı, bu kapsamda somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde dava konusu vasiyetnamenin noter tarafından vasiyetçiye okunduğu ve vasiyetçinin de vasiyetin son arzularını kapsadığını beyan ettiği gibi diğer şartların da vasiyetnamede mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2020 tarihli ve 2020/1495 Esas, 2020/1930 Karar sayılı kararı ile; Ordu 1. Noterliğince düzenlenen 07.07.2005 tarihli ve 5316 yevmiye numaralı vasiyetnamenin muris Şükriye Ç.'e ait olduğu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden miras bırakanın okur-yazar olmadığının anlaşıldığı, okur-yazar olmayanlara ilişkin vasiyetnamenin 4721 sayılı Kanun'un 535 inci maddesinde belirtilen şekil koşullarına uygun olarak düzenlenmesi gerektiği, bu hükme göre vasiyetçinin düzenlenen vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu beyan etmesi yeterli olmayıp, tanıkların da "hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini" vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalamaları gerektiği, bu maddede yazılı geçerlilik şartlarından birinin eksikliğinin vasiyetnameyi geçersiz kılacağı, dava konusu vasiyetnamede tanıkların "vasiyetnamenin vasiyetçiye kendi yanlarında resmi memur tarafından okunduğuna" ilişkin bir beyanlarının bulunmadığı, aksine okur-yazar olmayan vasiyetçiye vasiyetnamenin okunmak üzere noterce verildiği ve vasiyetçinin vasiyetnameyi kendisinin okuduğunun ifade edildiği, böyle olunca söz konusu vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil kurallarına uygun olarak yapılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne ve vasiyetnamenin şekle aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... 6.1. Dava; şekil eksikliği nedeniyle vasiyetnamenin iptali isteğine ilişkindir.

6.2. Türk Medeni Kanununun 535 inci maddesine göre, mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder. Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.

6.3. Somut olayda, Ordu 1. Noterliğinin 5316 yevmiye sayılı ve 07.07.2005 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin şekil eksikliği nedeniyle iptali istenmiş ise de; vasiyetname içeriğinin yasanın öngörmüş olduğu Türk Medeni Kanununun 535 inci maddesindeki şekil şartlarını ihtiva ettiği anlaşıldığından vasiyetnamenin iptaline ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 1. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kararının kaldırılarak vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

6.4. Öte yandan, temyiz incelemesine konu karara, temyiz nedenlerine ve bozma gerekçelerine göre ihbar olunan Ordu 1. Noteri İsmail P. vekilinin bu aşamada temyiz isteğinde hukuki yararı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu vasiyetnamenin 4721 sayılı Kanun hükümleriyle öngörülen şekil şartların taşıdığını, dolayısıyla vasiyetnamenin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda okur-yazar olmadığı anlaşılan miras bırakan tarafından resmi şekilde düzenlenen vasiyetnamenin, 4721 sayılı Kanun’un 535 inci maddesinde öngörülen şartları taşıyıp taşımadığı, buradan varılacak sonuca göre dava konusu vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekle uyulmadan yapıldığı gerekçesiyle iptaline karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.            

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

Türk Medeni Kanunu'nun 535 inci maddesi.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.

2. Miras bırakanın ölümünden sonra meydana gelmesini arzu etmiş olduğu hususlara ilişkin her türlü irade açıklaması, ölüme bağlı tasarruf olarak nitelendirilir. Ölüme bağlı tasarruf ibaresinin kullanılmasının sebebi; miras bırakanın, malvarlığı üzerinde, ölümünden sonra hüküm ifade edecek işlem yapması ve malvarlığının ölümünden sonraki kaderini belirlemesi nedeniyledir (Bilge Öztan/Fırat Öztan: Ölüme Bağlı Tasarruflara İlişkin Medeni Kanunu’ndaki ve Noterlik Kanunu’ndaki Şekil Şartları, AÜHFD, 65(4)-2016, s. 3586). Yasa koyucu, miras bırakanın irade özgürlüğüne büyük önem verdiğinden, miras bırakanın iradesinin öldükten sonra da ayakta tutulmasını ve değer taşımasını, yapacağı ölüme bağlı tasarrufların hukuk düzenince korunmasına bağlamıştır (Ahmet Kılıçoğlu: Miras Hukuku, Ankara 2018, s.32).

3. Ölüme bağlı tasarrufların şekli bakımından kanun koyucu iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan ilki miras bırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (4721 sayılı Kanun md. 531-544), diğeri ise iki taraflı ve bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir (4721 sayılı Kanun md. 545-549). Ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve neticelerini, miras bırakanın ölümünden sonra meydana getirmesi söz konusu olduğu için, bu özelliği nedeniyle, kanun koyucu bu tasarrufların kurulmasını sıkı şekil şartına bağlamıştır.

4. Türk Medeni Kanunu'nun 531 inci maddesi "Vasiyet, resmî şekilde veya mirasbırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir" hükmünü taşımaktadır. Resmi vasiyetnamenin yapılabilmesi için, resmi memurun ve iki tanığın varlığı şarttır. 4721 sayılı Kanun'un 533 ve 534 üncü maddelerinde okuma yazma bilenlerin okuyup imzalayarak düzenlettirecekleri resmi vasiyetnamelere ilişkin hükümlere yer verildikten sonra kanun koyucu okuma yazma bilmeyenlerin de vasiyetname yapmalarına imkân vermek amacıyla "mirasbırakan tarafından okunmaksızın ve imzalanmaksızın düzenleme" başlığı altında 535 inci maddeyi hüküm altına almıştır.

5. Okuma yazma bilenlerin resmi vasiyetname düzenlemesine ilişkin 4721 sayılı Kanun'un 534 üncü maddesine göre; vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra miras bırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve miras bırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar. Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir.

6. Buna karşılık okuma yazma bilmeyenlerin resmi vasiyetname düzenlemesine ilişkin 4721 sayılı Kanun'un 535 inci maddesi "mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.

Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar" şeklinde düzenleme altına alınmıştır.

7. Her iki vasiyetnamenin düzenlenmesi de esasen iki safhadan oluşmaktadır. Birinci safhada miras bırakan; son arzularını resmi memura bildirir. Memur gerekirse vasiyetçiye son arzuları hakkında açıklama yaptırır. Daha sonra bu arzuların son şekli resmi memur tarafından yazılır veya yazdırılır ve böylece birinci safha burada tamamlanmış olur.

8. İkinci safhada ise tanıklar vasiyetnamenin içeriğine alınır. Okuma yazma bilenler ile bilmeyenlerin düzenleyecekleri resmi vasiyetname arasındaki en büyük fark, tanıkların vasiyetnameye olan katkısı noktasında kendini gösterir. Zira okuma yazma bilenlerin düzenledikleri vasiyetnamelerde tanıkların vasiyetnamenin içeriğini bilme zorunlulukları bulunmamaktadır (4721 sayılı Kanun md. 534/3). Okuma yazma bilen vasiyetçinin tanıkları sadece "mirasbırakanın, vasiyeti memurun huzurunda okuduğuna, bunun son arzularını içerdiğine ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerine" şahitlik yaparlar.

9. Oysa ki okuma yazma bilmeyenlerin düzenleyecekleri vasiyetnamelerin ikinci safhasında resmi memur "kaleme aldığı tasarrufun tamamını, iki tanık huzurunda sesli olarak" okumak zorundadır. Bunun üzerine vasiyetçi, vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini ve son arzularına uygun olduğunu yine tanıklar huzurunda beyan eder. İşte vasiyetçi tarafından yapılan bu beyan imzanın yerini tutmaktadır (Öztan/Öztan, s. 3606). Görüldüğü üzere okuma yazma bilmeyenlerin düzenleyecekleri vasiyetnamelerde vasiyetname içeriğinin tanıklardan gizleme olanağı bulunmamaktadır. Aksine burada tanıklar vasiyetnamenin içeriğine öylesine hakimlerdir ki "mirasbırakının kendi önlerinde beyanda bulunduğuna, yapılan bu beyana uygun şekilde düzenlenen vasiyetnamenin yine kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğuna, mirasbırakanın okunan vasiyetnameye ilişkin son arzularını içerdiğini beyan ettiğine ve ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerine" şahitlik ederler.

10. Diğer yandan sıkı şekil şartları nedeniyle miras bırakanın iradesinin hayata geçirilmesinin engellendiği düşüncesi akla gelse de; 4721 sayılı Kanun'da öngörülen şekil şartlarının, miras bırakanın ölüme bağlı tasarruf özgürlüğüne konulan bir sınırlama özelliği taşıdığı unutulmamalıdır. Kanunda öngörülen şekil kuralları sadece miras bırakanın yararlarının korunmasını amaçlamaz. Bu kurallar aynı zamanda üçüncü kişilerin ve toplumun yararına da hizmet ederler. Dolayısıyla miras bırakanın iradesinin ayakta kalmasını amaçlayan irade teorisinden, ancak kanunun aradığı şekle uygun yapılmış bir vasiyetnamede yararlanılabilir.

11. Tüm açıklamalar ışığında iptali talep edilen davaya konu vasiyetnamede "Şahitlerin Beyanı" bölümü incelendiğinde; tanıkların "Vasiyetçi Şükriye Ç. kendisini yakınen tanırız. Kendisinin kanuni ehliyete haiz olduğunu ve vasiyetnameyi tanzime ehil bulunduğunu ve son arzularını muhtevi vasiyetnamenin kendisine huzurumuzda okunmak üzere Noter tarafından verildiğine ve vasiyetnameyi huzurumuzda okuduğunu ve son arzularını tamamen muhtevi olduğunu Noter huzurunda bizlere beyan ettiğine,..." şehadet ederiz dedikleri, alınan bu beyanlara göre tanıkların sadece vasiyetçinin tasarrufa ehil göründüğüne ve vasiyetnamenin miras bırakanın son arzularını içerdiğine ilişkin beyanlarının alındığı, bunun dışında kanunun aradığı şekilde "mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve düzenlenen vasiyetnamenin noter tarafından vasiyetçiye okunduğunu" tevsik eden beyanlarının yer almadığı görülmektedir. Böyle olunca vasiyetnamenin şekle aykırılık nedeniyle iptaline dair verilen direnme kararı yerindedir.

12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, dava konusu vasiyetnamede vasiyetçinin beyanının alındığı ilk sayfada "...yazılan bu tutanak şahitler huzurunda ilgiliye okundu,..." şeklindeki beyanın kanunun aradığı şekil şartını karşıladığı, ölüme bağlı tasarruflarda aslonanın miras bırakanın iradesini ayakta tutmak olduğu, dolayısıyla direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

13. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

09.10.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 19 üyenin 12’si ONAMA, 7’si ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.

İÇTİHAT YORUMU : “Vasiyetnamenin, mirasbırakan ve tanıklar nezdinde bizzat resmî memur tarafından yüksek sesle okunması bir geçerlilik şartıdır. Resmî vasiyetnamenin mirasbırakana ve tanıklara okunmasının üzerine mirasbırakan, vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder ve bu aşamada mirasbırakan eksik ya da yanlış gördüğü yerleri de tamamlama imkânına sahip olur. Mirasbırakanın okunan metnin son arzularına uygun olduğunu tanıklar önünde dile getirmesi gerekir. Mirasbırakanın bu beyanı adeta onun imzası yerini tutar. Mirasbırakanın son isteklerine uygunluk beyanının ardından, TMK m. 533-534 uyarınca düzenlenen resmî vasiyetnamedeki gibi, resmî memur vasiyetnameye tarih koyarak onu imzalar. Sonrasında tanıklarca verilecek şerhte, vasiyetnamenin bizzat resmî memur tarafından kendi önlerinde yüksek sesle mirasbırakana okunduğu; mirasbırakanm. tanzim edilen vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğu yönündeki beyanının kendi önlerinde yapıldığı ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördükleri olmak üzere üç hususun bulunması zorunludur.” (İNCE AKMAN, Nurten, Vasiyetname Yapma Özgürlüğünün Sınırları, İstanbul, 2023, s. 243, 244)