AÇIKÇA ATIF YAPILDIĞININ KABULÜ İÇİN SENEDİN, VADE VE TANZİM TARİHLERİYLE MİKTARLARININ BELİRTİLMESİ GEREKLİDİR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/12-177
KARAR NO : 2022/256
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Muğla İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/11/2017
NUMARASI : 2017/200 - 2017/234
DAVACI-BORÇLU : G.K. vekili Av. T.S.Ş.
DAVALI-ALACAKLI : C.D. vekili Av. D.C.
1. Taraflar arasındaki "borca itiraz" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Muğla İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen itirazın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu itiraz dilekçesinde; alacaklı tarafından Muğla 2. İcra Müdürlüğünün 2015/7.4 E. sayılı dosyasında aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte ödeme emrinin 20.02.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, takip konusu alacağa ilişkin alacaklının gösterdiği banka hesabına 06.05.2014 tarihinde 2.400 TL, 17.01.2014 tarihinde 3.000 TL, 08.08.2014 tarihinde 4.000 TL ve Muğla 2. İcra Müdürlüğünün hesabına 1.400 TL olmak üzere toplam 10.800 TL ödeme yaptığını, takip öncesinde senetlere ilişkin olarak alacaklının hesabına 9.400 TL ödeme yaptığı hâlde senette yazılı miktar kadar takip başlatıldığını ileri sürerek borca itirazının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; takibe dayanak senetlerin ödenmediğini, aynı vade tarihli ve bedelli birden çok senet düzenlendiğini, borçlunun ödeme yaptığı senetlerin takibe dayanak senetler olmadığını, borçlu tarafından sunulan banka dekontlarının bir kısmında kira alacağı için ödeme yapıldığına dair açıklama varken, bir kısmında ise ayrıntılı açıklama olmadığını, müvekkili ile borçlu arasında birden çok borç ilişkisi bulunduğunu, borçlunun müvekkilinden nakden aldığı borç karşılığında senetlerin verildiğini, taraflar arasında ayrıca kira ilişkisinin bulunduğunu, borçlunun sunduğu belgelerin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 169/a maddesi kapsamındaki belgelerden olmadığını belirterek itirazın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Muğla İcra (Hukuk) Mahkemesinin 17.02.2016 tarihli ve 2015/57 E., 2016/74 K. sayılı kararı ile; İİK’nın 169/a maddesinde "Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder." hükmünün düzenlendiğini, borçlunun ödemeye kanıt olarak T.C. Z. Bankasına ait dekont fotokopilerini sunduğu, dekontlar incelendiğinde iki adedinde "15 Nisan 2013 tarihli senet ödemesi", bir diğerinde ise "15 Haziran 2013 tarihli 5400 TL'lik senet ödemesi" açıklamalarının bulunduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.1997 tarihli ve 1997/12-467 E., 1997/664 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere "ödeme belgesi içeriğinde takip konusu senede açıkça atıfta bulunulmadığı, alacaklı tarafça da belgelerdeki ödemelerin senede mahsuben yapıldığının kabul edilmediği" durumlarda bu ödemelerin senet bedeline mahsuben yapıldığının kabul edilmeyeceği, alacaklı vekilinin borçlunun başkaca borçlarının bulunduğunu, ödemeye ilişkin olarak sunulan belgenin takip konusu senetle ilgili olmadığını beyan ettiği, takip dayanağı bonoların 15 Nisan 2013 ve 15 Haziran 2013 vade tarihli olduğu, senetlerin vade tarihleri belirtilmek suretiyle banka aracılığıyla yapılmış olan bu ödemelerin, takip konusu bonolardan kaynaklı borç için yapılmış olduğu, alacaklı vekili ödemenin başka bir borç için yapıldığını savunmuş ise de iki kişi arasında iki farklı borç için aynı vade tarihli senet düzenlenmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, borçlunun ödemeyi yasanın öngördüğü biçimde kanıtladığı, senede atıfla yapılmış ödemenin başka bir borç için yapılmış olduğunu iddia eden alacaklının bunu kanıtlaması gerektiği ancak alacaklı vekilinin bu yönde bir delil ibraz etmediği, senede atıfla yapılmış ödemenin mahsubu hâlinde takip alacağı kalıp kalmadığının hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 08.02.2016 tarihli ek raporun denetime elverişli ve oluşa uygun olduğu gerekçesi ile davanın (itirazın) kısmen kabulü ile Muğla 2. İcra Müdürlüğünün 2015/7.4 E. sayılı takip dosyasındaki icra takibinin 15.04.2013 vade tarihli 5.400 TL bedelli senet yönünden 587,45 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 51.78 TL faiz yönünden, 15.06.2013 vade tarihli 5.400 TL bedelli senet yönünden 2.109,18 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 122.10 TL yönünden devamına, takip dosyasına yapılan 1.400 TL miktarlı ödemenin bakiye borç hesabında dikkate alınmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 13.03.2017 tarihli ve 2016/12030 E., 2017/3698 K. sayılı kararı ile;
“… 1- Borçlunun temyiz itirazları yönünden;
İİK.nun 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363/1.maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı kanunun ek 1.maddesinin 1.fıkrası uyarınca 01.01.2016 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 6.310,00 TL.yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
Temyiz dilekçesinin (REDDİNE),
2- Alacaklının temyiz itirazları yönünden;
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda; sair iddiası yanında, takip konusu bonolardan,
- 15/04/2013 vade tarihli bono için 06/05/2014 tarihinde 2.400 TL, 17/01/2014 tarihinde 3.000 TL,
- 15/06/2013 vade tarihli bono için de 08.08.2014 tarihinde 4.000 TL,
olmak üzere toplam 9.400 TL'nin, takipten önce, alacaklının banka hesabına ödendiğini, ödenen bu bedellerin düşülmeden takibe girişildiğini ileri sürmüş, mahkeme, borca itirazın kabulü ile takibe ne miktarda devam edileceğine karar vermiştir.
Başvuru bu hali ile borca, kısmen, itiraz niteliğindedir.
İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre de, ödeme iddiasının kabul edilebilmesi için, söz konusu ödeme belgelerinde takibin dayanağı olan senede açıkça atıfta bulunulması zorunludur.
Somut olayda, borçlu tarafın ödeme belgesi olarak sunduğu 08.08.2014 tarihli 4.000 TL bedelli dekontun incelenmesinde; "15 Haziran 2013 tarihli 5.400 TL.lik senede ait kısmi ödeme" açıklamasının yer aldığı görülmektedir. Dekontta vade tarihine ve senet bedeline atıfta bulunulduğu anlaşılmakta olup, 06.05.2014 ve 17.01.2014 tarihli dekontların aksine yalnızca bu ödemenin takibe konu bonolardan 30.11.2012 tanzim 15.06.2013 vade tarihli 5.400 TL.lik senede mahsuben yapıldığının kabulü gerekir.
O halde, mahkemece, 08.08.2014 tarihli ödemenin takibe konu 15.06.2013 vade tarihli bonoya istinaden yapıldığının kabulü ile bu kabule göre TBK'nun 100. maddesinde belirtilen "Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir" hükmüne ve Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, borçlunun iddia ettiği ödemelerin tamamının takibe konu bonolara istinaden yapıldığının kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile kararın (2) nolu bentte yazılı nedenlerle bozulmasına, bozma nedenine göre alacaklı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Muğla İcra (Hukuk) Mahkemesinin 01.11.2017 tarihli ve 2017/200 E., 2017/234 K. sayılı kararı ile; dekontların iki adedinde "15 Nisan 2013 tarihli senet ödemesi", bir diğerinde ise "15 Haziran 2013 tarihli 5400 TL'lik senet ödemesi" açıklamalarının bulunduğu, bir bono üzerinde kendisini başka bonodan ayıracak olan, keşide tarihi, vade tarihi, bedel, alacaklı ve borçlu isimleri olmak üzere beş temel unsurun yer aldığı, anılan herhangi dört unsur aynı dahi olsa, beşincisindeki farklılığın iki bonoyu birbirinden ayırt etmeye yeterli olduğu, Özel Dairenin kabulünün aksine, "15 Haziran 2013 tarihli 5400 TL'lik" olan ama örneğin keşide tarihleri farklı olan iki ayrı bono olması mümkün olduğu, dolayısıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.1997 tarihli ve 1997/12-467 E., 1997/664 K. sayılı kararında vurguladığı "ödeme belgesi içeriğinde takip konusu senede açıkça atıfta bulunulma" şartının ya katı bir biçimde uygulanarak yukarıda sayılan beş unsuru da içerecek biçimde yorumlanması ya da Özel Dairece "15 Nisan 2013 tarihli senet ödemesi" açıklamasına kıyasla "15 Haziran 2013 tarihli 5400 TL'lik senet ödemesi" açıklamasının hiç bir kuşkuya yol açmaksızın takip konusu senetle nasıl ilişkilendirildiğinin izahının yapılması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu tarafından sunulan 06.05.2014 tarihli ve 2.400 TL miktarlı, 17.01.2014 tarihli ve 3.000 TL miktarlı dekontlardaki ödemelerin İİK’nın 169/a maddesi kapsamında takip konusu senetlere mahsuben yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
12. 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle İİK’ya eklenen geçici 7. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında İİK’nın 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinin uygulanması gereklidir.
13. İcra ve İflas Kanunu’nun 363. maddesinde kanun yollarına başvurma koşulları düzenlenmiş olup, 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değiştirilmesinden önceki madde metninde, icra mahkemesinin vereceği kararlardan hangilerine karşı kanun yoluna başvurma imkânı olduğu 18 bent hâlinde sınırlı olarak belirlenmiştir.
14. Temyize konu karar İİK'nın 363. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendi kapsamında olup anılan maddenin 1. fıkrasının son bölümünde icra mahkemesi kararının temyiz edilebilmesi için takip konusu alacakta ihtilaflı kalan değer veya miktar 2.000 TL olarak belirlenmiştir. İİK’ya 4949 sayılı Kanun'un 102. maddesi ile eklenen ek 1. maddesi uyarınca parasal sınır her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında arttırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların 10 TL'sini aşmayan kısımları dikkate alınmaz.
15. Somut olayda, 01.11.2017 tarihli direnme kararında kabul edilen miktar 8.104,27 TL asıl alacak, reddedilen miktar 2.695,73 TL asıl alacak olup, takip dosyasına yapılan 1.400 TL miktarlı ödemenin ise bakiye borç hesabında dikkate alınmasına karar verilmiştir. Borçlu vekili temyiz dilekçesinde itirazının tümden kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
16. Direnme kararının verildiği 01.11.2017 tarihinde, İİK’nın 363. maddesi kapsamında temyiz (kesinlik) sınırı 7.260 TL olmakla; 2.695,73 TL ve 1.400 TL toplamı olan 4095,73 TL açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
17. Hâl böyle olunca, borçlu vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle reddi gerekir.
B. Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
18. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte ödeme emrine itiraz icra mahkemesine yapılır. Borçlunun icra mahkemesine yaptığı itiraz, borçlunun borcu olup olmadığının ilamsız icra prosedürü içinde tespit edilmesine yarayan bir yoldur. İmzaya itiraz dışındaki bütün itirazlara borca itiraz denir; borcun mevcut olmadığı, ödendiği, ertelendiği, zamanaşımına uğradığı, takas, faiz oranına itiraz, yetki itirazı gibi (Kuru Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 778, 883).
19. Borçlu, borcu olmadığı veya borcun itfa veya ihmal edildiğini yalnız resmî veya imzası (alacaklı tarafından) ikrar edilmiş bir belgeyle ispat edebilir (İİK m. 169/a-1, c.2). Borcun itfa edildiği itirazı, ödeme, ibra, her çeşit af terkin ve takas gibi sebeplere dayanır. Borçlu, borcu ödediğini banka havale makbuzu veya dekontu ile de ispat edebilir (Kuru, s. 787-789).
20. İcra ve İflas Kanunu’nun “İtirazın incelenmesi” başlıklı 169/a maddesinin 1. fıkrası “İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.” hükmünü içermektedir.
21. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2019 tarihli ve 2017/12-338 E., 2019/465 K. ile 22.06.2021 tarihli ve 2017/12-357 E., 2021/824 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere İİK’nın 169/a maddesi uyarınca ödeme belgesinde senedin vade, tanzim tarihi ve miktarına açık bir şekilde atıf bulunmalıdır.
22. Somut olayda; alacaklı tarafından 30.11.2012 tanzim, 15.04.2013 vade tarihli ve 5.400 TL bedelli senet ile 30.11.2012 tanzim tarihli, 15.06.2013 vade tarihli ve 5.400 TL bedelli senede dayalı olarak borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlunun T.C. Z. Bankası A.Ş.’ye ait banka dekontları sunarak borca itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
23. Sunulan dekontların incelenmesinde; 17.01.2014 tarihli ve 3.000 TL miktarlı dekontta “17.02.2014 dönemi için 1 aylık kira ödemesi, 15 Nisan 2013 senet ödemesi” açıklaması, 06.05.2014 tarihli ve 2.400 TL miktarlı dekontta ise “15 Nisan 2013 tarihli senet ödemesi” açıklamasının bulunduğu görülmektedir.
24. İİK’nın 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir.
25. Dekontlardaki açıklamalarda 15 Nisan 2013 tarihi belirtilmiş ise de takip konusu senetlerin vade veya tanzim tarihlerine bir atıf bulunmadığı gibi hangi miktarlı senet olduğu da açıklanmamıştır. 17.01.2014 tarihli dekontta kira sözleşmesi açıklaması bulunmakta olup, senetlerin kira sözleşmesi için verildiği de tespit edilememiştir.
26. Bu durumda 06.05.2014 tarihli ve 2.400 TL miktarlı ile 17.01.2014 tarihli ve 3.000 TL miktarlı dekontlardaki ödemelerin İİK’nın 169/a maddesi kapsamında takip konusu senetlere mahsuben yapılmadığının kabulü gerekir.
27. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- (III- A) bendinde (§ 12-17) açıklanan nedenlerle borçlu vekilinin temyiz isteminin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen "Geçici Madde 7" atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanunun 363. maddesi uyarınca miktardan REDDİNE
2- (III- B) bendinde (§ 18-27) açıklanan nedenlerle alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, alacaklı vekilinin yargılama giderleri ve vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harçlarının yatıranlara geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
AÇIKÇA ATIF YAPILDIĞININ KABULÜ İÇİN SENEDİN, VADE VE TANZİM TARİHLERİYLE MİKTARLARININ BELİRTİLMESİ GEREKLİDİR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/12-177
KARAR NO : 2022/256
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Muğla İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/11/2017
NUMARASI : 2017/200 - 2017/234
DAVACI-BORÇLU : G.K. vekili Av. T.S.Ş.
DAVALI-ALACAKLI : C.D. vekili Av. D.C.
1. Taraflar arasındaki "borca itiraz" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Muğla İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen itirazın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu itiraz dilekçesinde; alacaklı tarafından Muğla 2. İcra Müdürlüğünün 2015/7.4 E. sayılı dosyasında aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte ödeme emrinin 20.02.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, takip konusu alacağa ilişkin alacaklının gösterdiği banka hesabına 06.05.2014 tarihinde 2.400 TL, 17.01.2014 tarihinde 3.000 TL, 08.08.2014 tarihinde 4.000 TL ve Muğla 2. İcra Müdürlüğünün hesabına 1.400 TL olmak üzere toplam 10.800 TL ödeme yaptığını, takip öncesinde senetlere ilişkin olarak alacaklının hesabına 9.400 TL ödeme yaptığı hâlde senette yazılı miktar kadar takip başlatıldığını ileri sürerek borca itirazının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; takibe dayanak senetlerin ödenmediğini, aynı vade tarihli ve bedelli birden çok senet düzenlendiğini, borçlunun ödeme yaptığı senetlerin takibe dayanak senetler olmadığını, borçlu tarafından sunulan banka dekontlarının bir kısmında kira alacağı için ödeme yapıldığına dair açıklama varken, bir kısmında ise ayrıntılı açıklama olmadığını, müvekkili ile borçlu arasında birden çok borç ilişkisi bulunduğunu, borçlunun müvekkilinden nakden aldığı borç karşılığında senetlerin verildiğini, taraflar arasında ayrıca kira ilişkisinin bulunduğunu, borçlunun sunduğu belgelerin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 169/a maddesi kapsamındaki belgelerden olmadığını belirterek itirazın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Muğla İcra (Hukuk) Mahkemesinin 17.02.2016 tarihli ve 2015/57 E., 2016/74 K. sayılı kararı ile; İİK’nın 169/a maddesinde "Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder." hükmünün düzenlendiğini, borçlunun ödemeye kanıt olarak T.C. Z. Bankasına ait dekont fotokopilerini sunduğu, dekontlar incelendiğinde iki adedinde "15 Nisan 2013 tarihli senet ödemesi", bir diğerinde ise "15 Haziran 2013 tarihli 5400 TL'lik senet ödemesi" açıklamalarının bulunduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.1997 tarihli ve 1997/12-467 E., 1997/664 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere "ödeme belgesi içeriğinde takip konusu senede açıkça atıfta bulunulmadığı, alacaklı tarafça da belgelerdeki ödemelerin senede mahsuben yapıldığının kabul edilmediği" durumlarda bu ödemelerin senet bedeline mahsuben yapıldığının kabul edilmeyeceği, alacaklı vekilinin borçlunun başkaca borçlarının bulunduğunu, ödemeye ilişkin olarak sunulan belgenin takip konusu senetle ilgili olmadığını beyan ettiği, takip dayanağı bonoların 15 Nisan 2013 ve 15 Haziran 2013 vade tarihli olduğu, senetlerin vade tarihleri belirtilmek suretiyle banka aracılığıyla yapılmış olan bu ödemelerin, takip konusu bonolardan kaynaklı borç için yapılmış olduğu, alacaklı vekili ödemenin başka bir borç için yapıldığını savunmuş ise de iki kişi arasında iki farklı borç için aynı vade tarihli senet düzenlenmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, borçlunun ödemeyi yasanın öngördüğü biçimde kanıtladığı, senede atıfla yapılmış ödemenin başka bir borç için yapılmış olduğunu iddia eden alacaklının bunu kanıtlaması gerektiği ancak alacaklı vekilinin bu yönde bir delil ibraz etmediği, senede atıfla yapılmış ödemenin mahsubu hâlinde takip alacağı kalıp kalmadığının hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 08.02.2016 tarihli ek raporun denetime elverişli ve oluşa uygun olduğu gerekçesi ile davanın (itirazın) kısmen kabulü ile Muğla 2. İcra Müdürlüğünün 2015/7.4 E. sayılı takip dosyasındaki icra takibinin 15.04.2013 vade tarihli 5.400 TL bedelli senet yönünden 587,45 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 51.78 TL faiz yönünden, 15.06.2013 vade tarihli 5.400 TL bedelli senet yönünden 2.109,18 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 122.10 TL yönünden devamına, takip dosyasına yapılan 1.400 TL miktarlı ödemenin bakiye borç hesabında dikkate alınmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 13.03.2017 tarihli ve 2016/12030 E., 2017/3698 K. sayılı kararı ile;
“… 1- Borçlunun temyiz itirazları yönünden;
İİK.nun 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363/1.maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı kanunun ek 1.maddesinin 1.fıkrası uyarınca 01.01.2016 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 6.310,00 TL.yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
Temyiz dilekçesinin (REDDİNE),
2- Alacaklının temyiz itirazları yönünden;
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda; sair iddiası yanında, takip konusu bonolardan,
- 15/04/2013 vade tarihli bono için 06/05/2014 tarihinde 2.400 TL, 17/01/2014 tarihinde 3.000 TL,
- 15/06/2013 vade tarihli bono için de 08.08.2014 tarihinde 4.000 TL,
olmak üzere toplam 9.400 TL'nin, takipten önce, alacaklının banka hesabına ödendiğini, ödenen bu bedellerin düşülmeden takibe girişildiğini ileri sürmüş, mahkeme, borca itirazın kabulü ile takibe ne miktarda devam edileceğine karar vermiştir.
Başvuru bu hali ile borca, kısmen, itiraz niteliğindedir.
İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre de, ödeme iddiasının kabul edilebilmesi için, söz konusu ödeme belgelerinde takibin dayanağı olan senede açıkça atıfta bulunulması zorunludur.
Somut olayda, borçlu tarafın ödeme belgesi olarak sunduğu 08.08.2014 tarihli 4.000 TL bedelli dekontun incelenmesinde; "15 Haziran 2013 tarihli 5.400 TL.lik senede ait kısmi ödeme" açıklamasının yer aldığı görülmektedir. Dekontta vade tarihine ve senet bedeline atıfta bulunulduğu anlaşılmakta olup, 06.05.2014 ve 17.01.2014 tarihli dekontların aksine yalnızca bu ödemenin takibe konu bonolardan 30.11.2012 tanzim 15.06.2013 vade tarihli 5.400 TL.lik senede mahsuben yapıldığının kabulü gerekir.
O halde, mahkemece, 08.08.2014 tarihli ödemenin takibe konu 15.06.2013 vade tarihli bonoya istinaden yapıldığının kabulü ile bu kabule göre TBK'nun 100. maddesinde belirtilen "Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir" hükmüne ve Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, borçlunun iddia ettiği ödemelerin tamamının takibe konu bonolara istinaden yapıldığının kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile kararın (2) nolu bentte yazılı nedenlerle bozulmasına, bozma nedenine göre alacaklı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Muğla İcra (Hukuk) Mahkemesinin 01.11.2017 tarihli ve 2017/200 E., 2017/234 K. sayılı kararı ile; dekontların iki adedinde "15 Nisan 2013 tarihli senet ödemesi", bir diğerinde ise "15 Haziran 2013 tarihli 5400 TL'lik senet ödemesi" açıklamalarının bulunduğu, bir bono üzerinde kendisini başka bonodan ayıracak olan, keşide tarihi, vade tarihi, bedel, alacaklı ve borçlu isimleri olmak üzere beş temel unsurun yer aldığı, anılan herhangi dört unsur aynı dahi olsa, beşincisindeki farklılığın iki bonoyu birbirinden ayırt etmeye yeterli olduğu, Özel Dairenin kabulünün aksine, "15 Haziran 2013 tarihli 5400 TL'lik" olan ama örneğin keşide tarihleri farklı olan iki ayrı bono olması mümkün olduğu, dolayısıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.1997 tarihli ve 1997/12-467 E., 1997/664 K. sayılı kararında vurguladığı "ödeme belgesi içeriğinde takip konusu senede açıkça atıfta bulunulma" şartının ya katı bir biçimde uygulanarak yukarıda sayılan beş unsuru da içerecek biçimde yorumlanması ya da Özel Dairece "15 Nisan 2013 tarihli senet ödemesi" açıklamasına kıyasla "15 Haziran 2013 tarihli 5400 TL'lik senet ödemesi" açıklamasının hiç bir kuşkuya yol açmaksızın takip konusu senetle nasıl ilişkilendirildiğinin izahının yapılması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu tarafından sunulan 06.05.2014 tarihli ve 2.400 TL miktarlı, 17.01.2014 tarihli ve 3.000 TL miktarlı dekontlardaki ödemelerin İİK’nın 169/a maddesi kapsamında takip konusu senetlere mahsuben yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
12. 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle İİK’ya eklenen geçici 7. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında İİK’nın 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinin uygulanması gereklidir.
13. İcra ve İflas Kanunu’nun 363. maddesinde kanun yollarına başvurma koşulları düzenlenmiş olup, 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değiştirilmesinden önceki madde metninde, icra mahkemesinin vereceği kararlardan hangilerine karşı kanun yoluna başvurma imkânı olduğu 18 bent hâlinde sınırlı olarak belirlenmiştir.
14. Temyize konu karar İİK'nın 363. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendi kapsamında olup anılan maddenin 1. fıkrasının son bölümünde icra mahkemesi kararının temyiz edilebilmesi için takip konusu alacakta ihtilaflı kalan değer veya miktar 2.000 TL olarak belirlenmiştir. İİK’ya 4949 sayılı Kanun'un 102. maddesi ile eklenen ek 1. maddesi uyarınca parasal sınır her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında arttırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların 10 TL'sini aşmayan kısımları dikkate alınmaz.
15. Somut olayda, 01.11.2017 tarihli direnme kararında kabul edilen miktar 8.104,27 TL asıl alacak, reddedilen miktar 2.695,73 TL asıl alacak olup, takip dosyasına yapılan 1.400 TL miktarlı ödemenin ise bakiye borç hesabında dikkate alınmasına karar verilmiştir. Borçlu vekili temyiz dilekçesinde itirazının tümden kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
16. Direnme kararının verildiği 01.11.2017 tarihinde, İİK’nın 363. maddesi kapsamında temyiz (kesinlik) sınırı 7.260 TL olmakla; 2.695,73 TL ve 1.400 TL toplamı olan 4095,73 TL açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
17. Hâl böyle olunca, borçlu vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle reddi gerekir.
B. Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
18. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte ödeme emrine itiraz icra mahkemesine yapılır. Borçlunun icra mahkemesine yaptığı itiraz, borçlunun borcu olup olmadığının ilamsız icra prosedürü içinde tespit edilmesine yarayan bir yoldur. İmzaya itiraz dışındaki bütün itirazlara borca itiraz denir; borcun mevcut olmadığı, ödendiği, ertelendiği, zamanaşımına uğradığı, takas, faiz oranına itiraz, yetki itirazı gibi (Kuru Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 778, 883).
19. Borçlu, borcu olmadığı veya borcun itfa veya ihmal edildiğini yalnız resmî veya imzası (alacaklı tarafından) ikrar edilmiş bir belgeyle ispat edebilir (İİK m. 169/a-1, c.2). Borcun itfa edildiği itirazı, ödeme, ibra, her çeşit af terkin ve takas gibi sebeplere dayanır. Borçlu, borcu ödediğini banka havale makbuzu veya dekontu ile de ispat edebilir (Kuru, s. 787-789).
20. İcra ve İflas Kanunu’nun “İtirazın incelenmesi” başlıklı 169/a maddesinin 1. fıkrası “İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.” hükmünü içermektedir.
21. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2019 tarihli ve 2017/12-338 E., 2019/465 K. ile 22.06.2021 tarihli ve 2017/12-357 E., 2021/824 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere İİK’nın 169/a maddesi uyarınca ödeme belgesinde senedin vade, tanzim tarihi ve miktarına açık bir şekilde atıf bulunmalıdır.
22. Somut olayda; alacaklı tarafından 30.11.2012 tanzim, 15.04.2013 vade tarihli ve 5.400 TL bedelli senet ile 30.11.2012 tanzim tarihli, 15.06.2013 vade tarihli ve 5.400 TL bedelli senede dayalı olarak borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlunun T.C. Z. Bankası A.Ş.’ye ait banka dekontları sunarak borca itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
23. Sunulan dekontların incelenmesinde; 17.01.2014 tarihli ve 3.000 TL miktarlı dekontta “17.02.2014 dönemi için 1 aylık kira ödemesi, 15 Nisan 2013 senet ödemesi” açıklaması, 06.05.2014 tarihli ve 2.400 TL miktarlı dekontta ise “15 Nisan 2013 tarihli senet ödemesi” açıklamasının bulunduğu görülmektedir.
24. İİK’nın 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir.
25. Dekontlardaki açıklamalarda 15 Nisan 2013 tarihi belirtilmiş ise de takip konusu senetlerin vade veya tanzim tarihlerine bir atıf bulunmadığı gibi hangi miktarlı senet olduğu da açıklanmamıştır. 17.01.2014 tarihli dekontta kira sözleşmesi açıklaması bulunmakta olup, senetlerin kira sözleşmesi için verildiği de tespit edilememiştir.
26. Bu durumda 06.05.2014 tarihli ve 2.400 TL miktarlı ile 17.01.2014 tarihli ve 3.000 TL miktarlı dekontlardaki ödemelerin İİK’nın 169/a maddesi kapsamında takip konusu senetlere mahsuben yapılmadığının kabulü gerekir.
27. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- (III- A) bendinde (§ 12-17) açıklanan nedenlerle borçlu vekilinin temyiz isteminin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen "Geçici Madde 7" atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanunun 363. maddesi uyarınca miktardan REDDİNE
2- (III- B) bendinde (§ 18-27) açıklanan nedenlerle alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, alacaklı vekilinin yargılama giderleri ve vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harçlarının yatıranlara geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.