AKDİ VEKALET ÜCRETİ, AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİNİN ALTINDA KARARLAŞTIRILABİLİR.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/6273
Karar No : 2023/2011
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 05.11.2019
SAYISI : 2016/1611 E., 2019/568 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat C.B.K.A. ile davalı vekili Avukat M.T.'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davalı Çağla V.'ın bilincinin kapalı olması nedeniyle babası Yaşar V.'ın kızı Çağla V.'a kayyum olarak atandığını, 16.11.2015 tarihinde Avukatlık Ücret Sözleşmesini davalının kayyumu olarak imzaladığını ve kayyumun davalı adına davacı avukatlara 17.11.2015 tarihinde vekalet verdiğini, sözleşmede yapılacak işler yazılarak kayyuma bilgi verildiğini, sözleşmeye istinaden hukuki işlemlere başlandığını ancak davalının kayyumu tarafından 06.01.2016 tarihinde haksız olarak müvekkillerinin azledildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 61.578,40 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacıların vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediklerini, kaza nedeniyle bitkisel yaşama giren Çağla V.'a vasi atanması konusunda babası Mustafa V.'a hukuki yardımda bulunulmadığını, kazaya neden olan aracın sigorta şirketi aleyhine dava açması gerekirken ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketine başvurulduğunu, sigorta şirketi tarafından kazadan 18 ay sonra alınabilecek rapor sonrası kendilerine başvurulması gerektiği gerekçesiyle bu başvurunun reddedildiğini, bir ay sonra Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açarak maluliyet tazminatı talebinde bulunduklarını, faizin başlangıcı yönünden müvekkillerinin zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, tek bir dava yoluyla isteyebileceği taleplerin ayrı ayrı dava konusu yapılarak her biri için ayrı harç ve masraf yapılmak suretiyle müvekkillerinin mağduriyetlerine sebebiyet verildiğini, ceza dosyasında müvekkili aleyhine gelen kusura ilişkin rapora süresinde itiraz edilmediğini, tazminat miktarının müvekkilleri ile görüşmeden ve haber vermeksizin belirlendiğini, tüm bu nedenlerle azlin haklı olduğunu, ücret sözleşmesinde miktar belirlenmediğini, hükmedilecek tazminat tutarının % 15'inin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, karşı taraftan alınacak ücretin davanın kazanılması şartına bağlandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kayyumun Çağla V. adına davacılara vekalet verdiği, davalının kayyumu ile 16.11.2015 tarihli avukatlık hizmet sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasında ayrıntılı olarak düzenlenen vekalet sözleşmesinde bulunan işlerin davacılar tarafından yapıldığı, davalının azlin haklı olduğuna ilişkin ileri sürdükleri iddiaların değerlendirmesinde, davacıların ücret sözleşmesindeki cezai şartı tehdit olarak ileri sürmelerinin avukatlık sözleşmelerindeki özen ve sadakat yükümlülüğü çerçevesinde cezai şartın hukuken geçersiz olması sebebiyle nazara alınamayacağı, davalıların dava açarken davacı avukata belgeleri sunma zorunluluğunun kanun gereği olduğu, ayrı ayrı açılan davaların sonradan birleştirilmesinde davalının zararının bulunmadığı, manevi tazminat taleplerinin davalının iradesi dışında belirlendiğinin ispat edilemediği, ceza soruşturmasında alınan Adli Tıp Raporunun davacılara tebliğ edildiğine dair belge olmadığı gibi kovuşturma aşamasında yeniden rapor alınmasında hukuken engel olmadığından davalının zarara uğramadığının anlaşıldığını, davacıların vekalet sözleşmesi kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri özen ve sadakat yükümlülüğü kapsamında yerine getirdiklerini bu nedenle davalının davacıları azletmede haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne 61.578,40 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığı halde yeniden rapor alınmadan karar verildiğini, davacıların ceza dosyasında müvekkil aleyhine gelen kusur raporuna itiraz etmeyerek vekillikten doğan özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiklerini, davacıların soruşturma dosyasında müvekkili aleyhine düzenlenen kusur raporuna itiraz etmeyerek sözleşmeden doğan görevlerini ihmal ettiklerini, kovuşturma aşamasında bahse konu rapora karşı itiraz edildiğini ve yeniden kusur incelemesi yapılmasını talep ettiğini ancak mahkemece ATK'dan alınan rapor göz önünde bulundurularak reddine karar verildiğini, yeni bir rapor alınamadığını, davacının rapora itiraz etmemesinin müvekkilinin hak kaybına sebebiyet verdiğini, davacının tek bir davada isteyebileceği taleplerin her birini ayrı dava konusu yaparak müvekkilin mağduriyetine ve zarara uğramasına sebep olduğunu, her bir dava için ayrı harç ve masraf ödendiğini, daha sonra dosyalar ilk açılan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile birleşmiş ise de reddedilen tutarlar üzerinden asıl dava ve birleşen dava olmak üzere iki ayrı karşı vekalet ücreti ödemekle yükümlü kalındığını, davacının özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sebebiyle takipsiz kalan manevi tazminat davası için davacı lehine vekalet ücreti hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, itirazları baki olmak üzere bir an için manevi tazminat davasının işlemden kaldırılmadığı farz edilse dahi, 200.000 TL manevi tazminat talebinin tamamı kabul edilmiş gibi bir vekalet ücreti hesaplanmasının hatalı olduğunu, sözleşmeye göre vekalet ücretinin, davanın kazanılması şartına bağlandığını, takipsiz kalan manevi tazminat dosyası ve reddedilen bakıcı giderleri davası için davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, avukatın azli nedeniyle vekalet ücreti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1163 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 163 üncü maddesi; "Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukukî yardımı ve meblâğı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir. Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz." düzenlemesi mevcuttur.
Aynı Kanun'un 164 üncü maddesi; "Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder. Yüzde yirmi beşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir."
Aynı Kanun'un 171 inci maddesi; "Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder. Avukata verilen vekaletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekaletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. İkinci fıkradaki hallerde, avukatın müvekkile karşı sorumluluğu devam eder. Birlikte takibettiği veya işi tamamen devrettiği avukatların kusurlarından ve meydana getirdikleri zarardan dolayı müvekkile karşı hem şahsen hem de diğer avukatla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur."
Aynı kanunun 174 üncü maddesi; “Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosya içerisinde bulunan ve davalının kayyumu ile davacılar arasında düzenlenen 16.11.2015 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinin 2 nci maddesinde; "Sözleşme konusu takip edilecek dosyalar için avukatlık ücreti, sigorta şirketlerinden tahsil edecek tutarların ve/veya açılacak davalar sonucunda hükmedilecek olan maddi ve manevi tazminat miktarlarının % 15'idir." şeklinde düzenleme yer almaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava değerlerinin % 15 üzerinden hesaplama yapılmış ancak bulunan miktarlar Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen ücretlerin altında kaldığı için asgari tarifede belirtilen miktarlar esas alınarak davacıların alacağı akti vekalet ücreti hesaplanmış ise de; sözleşme ile belirlenen ücretin, Avukatlık Kanununun 164/4 maddesinin birinci cümlesinde belirtilen anlamda ve Asgari Ücret Tarifesi altında bir ücret olduğu kabul edilemez. Taraflar arasındaki ihtilafın tarafların serbest iradeleri ile yaptıkları ve geçerli olan bu sözleşmenin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
8,400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp, davalıya verilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
03.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Nurten Abacı Utku Mustafa Özer Battal Yılmaz İsmail Ulukul
AKDİ VEKALET ÜCRETİ, AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİNİN ALTINDA KARARLAŞTIRILABİLİR.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/6273
Karar No : 2023/2011
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 05.11.2019
SAYISI : 2016/1611 E., 2019/568 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat C.B.K.A. ile davalı vekili Avukat M.T.'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davalı Çağla V.'ın bilincinin kapalı olması nedeniyle babası Yaşar V.'ın kızı Çağla V.'a kayyum olarak atandığını, 16.11.2015 tarihinde Avukatlık Ücret Sözleşmesini davalının kayyumu olarak imzaladığını ve kayyumun davalı adına davacı avukatlara 17.11.2015 tarihinde vekalet verdiğini, sözleşmede yapılacak işler yazılarak kayyuma bilgi verildiğini, sözleşmeye istinaden hukuki işlemlere başlandığını ancak davalının kayyumu tarafından 06.01.2016 tarihinde haksız olarak müvekkillerinin azledildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 61.578,40 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacıların vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediklerini, kaza nedeniyle bitkisel yaşama giren Çağla V.'a vasi atanması konusunda babası Mustafa V.'a hukuki yardımda bulunulmadığını, kazaya neden olan aracın sigorta şirketi aleyhine dava açması gerekirken ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketine başvurulduğunu, sigorta şirketi tarafından kazadan 18 ay sonra alınabilecek rapor sonrası kendilerine başvurulması gerektiği gerekçesiyle bu başvurunun reddedildiğini, bir ay sonra Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açarak maluliyet tazminatı talebinde bulunduklarını, faizin başlangıcı yönünden müvekkillerinin zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, tek bir dava yoluyla isteyebileceği taleplerin ayrı ayrı dava konusu yapılarak her biri için ayrı harç ve masraf yapılmak suretiyle müvekkillerinin mağduriyetlerine sebebiyet verildiğini, ceza dosyasında müvekkili aleyhine gelen kusura ilişkin rapora süresinde itiraz edilmediğini, tazminat miktarının müvekkilleri ile görüşmeden ve haber vermeksizin belirlendiğini, tüm bu nedenlerle azlin haklı olduğunu, ücret sözleşmesinde miktar belirlenmediğini, hükmedilecek tazminat tutarının % 15'inin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, karşı taraftan alınacak ücretin davanın kazanılması şartına bağlandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kayyumun Çağla V. adına davacılara vekalet verdiği, davalının kayyumu ile 16.11.2015 tarihli avukatlık hizmet sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasında ayrıntılı olarak düzenlenen vekalet sözleşmesinde bulunan işlerin davacılar tarafından yapıldığı, davalının azlin haklı olduğuna ilişkin ileri sürdükleri iddiaların değerlendirmesinde, davacıların ücret sözleşmesindeki cezai şartı tehdit olarak ileri sürmelerinin avukatlık sözleşmelerindeki özen ve sadakat yükümlülüğü çerçevesinde cezai şartın hukuken geçersiz olması sebebiyle nazara alınamayacağı, davalıların dava açarken davacı avukata belgeleri sunma zorunluluğunun kanun gereği olduğu, ayrı ayrı açılan davaların sonradan birleştirilmesinde davalının zararının bulunmadığı, manevi tazminat taleplerinin davalının iradesi dışında belirlendiğinin ispat edilemediği, ceza soruşturmasında alınan Adli Tıp Raporunun davacılara tebliğ edildiğine dair belge olmadığı gibi kovuşturma aşamasında yeniden rapor alınmasında hukuken engel olmadığından davalının zarara uğramadığının anlaşıldığını, davacıların vekalet sözleşmesi kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri özen ve sadakat yükümlülüğü kapsamında yerine getirdiklerini bu nedenle davalının davacıları azletmede haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne 61.578,40 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığı halde yeniden rapor alınmadan karar verildiğini, davacıların ceza dosyasında müvekkil aleyhine gelen kusur raporuna itiraz etmeyerek vekillikten doğan özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiklerini, davacıların soruşturma dosyasında müvekkili aleyhine düzenlenen kusur raporuna itiraz etmeyerek sözleşmeden doğan görevlerini ihmal ettiklerini, kovuşturma aşamasında bahse konu rapora karşı itiraz edildiğini ve yeniden kusur incelemesi yapılmasını talep ettiğini ancak mahkemece ATK'dan alınan rapor göz önünde bulundurularak reddine karar verildiğini, yeni bir rapor alınamadığını, davacının rapora itiraz etmemesinin müvekkilinin hak kaybına sebebiyet verdiğini, davacının tek bir davada isteyebileceği taleplerin her birini ayrı dava konusu yaparak müvekkilin mağduriyetine ve zarara uğramasına sebep olduğunu, her bir dava için ayrı harç ve masraf ödendiğini, daha sonra dosyalar ilk açılan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile birleşmiş ise de reddedilen tutarlar üzerinden asıl dava ve birleşen dava olmak üzere iki ayrı karşı vekalet ücreti ödemekle yükümlü kalındığını, davacının özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sebebiyle takipsiz kalan manevi tazminat davası için davacı lehine vekalet ücreti hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, itirazları baki olmak üzere bir an için manevi tazminat davasının işlemden kaldırılmadığı farz edilse dahi, 200.000 TL manevi tazminat talebinin tamamı kabul edilmiş gibi bir vekalet ücreti hesaplanmasının hatalı olduğunu, sözleşmeye göre vekalet ücretinin, davanın kazanılması şartına bağlandığını, takipsiz kalan manevi tazminat dosyası ve reddedilen bakıcı giderleri davası için davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, avukatın azli nedeniyle vekalet ücreti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1163 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 163 üncü maddesi; "Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukukî yardımı ve meblâğı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir. Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz." düzenlemesi mevcuttur.
Aynı Kanun'un 164 üncü maddesi; "Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder. Yüzde yirmi beşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir."
Aynı Kanun'un 171 inci maddesi; "Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder. Avukata verilen vekaletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekaletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. İkinci fıkradaki hallerde, avukatın müvekkile karşı sorumluluğu devam eder. Birlikte takibettiği veya işi tamamen devrettiği avukatların kusurlarından ve meydana getirdikleri zarardan dolayı müvekkile karşı hem şahsen hem de diğer avukatla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur."
Aynı kanunun 174 üncü maddesi; “Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosya içerisinde bulunan ve davalının kayyumu ile davacılar arasında düzenlenen 16.11.2015 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinin 2 nci maddesinde; "Sözleşme konusu takip edilecek dosyalar için avukatlık ücreti, sigorta şirketlerinden tahsil edecek tutarların ve/veya açılacak davalar sonucunda hükmedilecek olan maddi ve manevi tazminat miktarlarının % 15'idir." şeklinde düzenleme yer almaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava değerlerinin % 15 üzerinden hesaplama yapılmış ancak bulunan miktarlar Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen ücretlerin altında kaldığı için asgari tarifede belirtilen miktarlar esas alınarak davacıların alacağı akti vekalet ücreti hesaplanmış ise de; sözleşme ile belirlenen ücretin, Avukatlık Kanununun 164/4 maddesinin birinci cümlesinde belirtilen anlamda ve Asgari Ücret Tarifesi altında bir ücret olduğu kabul edilemez. Taraflar arasındaki ihtilafın tarafların serbest iradeleri ile yaptıkları ve geçerli olan bu sözleşmenin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
8,400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp, davalıya verilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
03.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Nurten Abacı Utku Mustafa Özer Battal Yılmaz İsmail Ulukul