ARAÇ MALİKİNE HASAR TAZMİNATI ÖDEYEN KİRACI SİGORTA ŞİRKETİNDEN TAZMİNAT İSTEYEMEZ.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/(17)4-83
KARAR NO : 2022/697
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2018
NUMARASI : 2018/156 - 2018/204
DAVACI : V. Toplu Yemek Gıda ve Temizlik Hizmetleri Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
vekili Av. İ.C.
DAVALI : E. Sigorta A.Ş. vekili Av. M.K.
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş. isimli şirketle 21.08.2008 tarihinde binek otomobil kira sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye istinaden müvekkili şirkete teslim edilen 34 FD 78.8 plakalı aracın, firma çalışanı tarafından kullanıldığı sırada 07.01.2009 tarihinde çalındığını ve 20.02.2009 tarihinde hasarlı şekilde bulunduğunu, aracın o dönemde davalı şirkete Kasko+Filo Plus Kombine Poliçesi ile sigortalı olduğunu, oto kiralama firmasının hasar bedelini 13.01.2009 tarihinde sigorta şirketinden talep ettiğini, sigorta şirketinin gerekçe bildirmeden bu talebi reddettiğini, bunun üzerine dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş.’nin müvekkili ile imzaladığı araç kiralama sözleşmesinin 4/3. maddesine dayanarak araçta oluşan hasar bedelinin tahsili için İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/418 E. sayılı dosyası ile müvekkiline tazminat davası açtığını, sigorta şirketi tarafından kiralama firmasına ödeme yapılmadığı için müvekkili hakkında icra takibi yapıldığını ve müvekkilinin dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş.’ye 17.130 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek müvekkilinin uğramış olduğu zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 17.130 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taraf sıfatının bulunmadığını, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığını, müvekkili şirketin kasko poliçesi kapsamında sigortalısının teminat dahilindeki zararlarını gidermekle sorumlu olduğunu, sigortalısının zararının karşılandığını ve sigortalı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş.’nin bu kazaya ilişkin müvekkili şirkete yaptığı başvurusundan feragat ettiğinden davalının sorumluluğunun da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.04.2016 tarihli ve 2014/897 E., 2016/211 K. sayılı kararı ile; davacı tarafından dava dışı şirketten kiralanan aracın davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olduğu, aracın kasko sigortası kapsamında iken çalınması ve hasarlı olarak bulunması sonrası aracın kasko sigortacısı tarafından hasar bedelinin ödenmemesi nedeniyle kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden kiracı olan davacıdan tahsil edildiği, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/418 E., 2010/353 K. sayılı kararının Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin kararı ile onanarak kesinleştiği, davacının bu hükmün kesinleşmesinden sonra iki yıllık süre dolmadan davayı açtığı, davalının poliçe kapsamında ödemesi gereken tazminatı araç malikine ödememesi nedeniyle aracı kiralayan davacının araç malikine ödemiş olduğu zarar ziyandan dolayı kasko poliçesi ile meydana gelecek hasarları teminat altına alan davalı sigorta şirketine karşı aktif dava açma ehliyetinin de (aktif husumet ehliyeti) bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 17.130 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 19.06.2017 tarihli ve 2016/13156 E., 2017/6928 K. sayılı kararı ile;
“… Dava, dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. AŞ.'ne ait, davacı Vip Toplu Yemek Gıda ve Temizlik Hiz. Tur. İnş. San. ve Tic .Ltd. Şti. tarafından kira sözleşmesine istinaden kiralanan, davacı firma çalışanı tarafından kullanılan araçta meydana gelen ve mezkur kira sözleşmesi hükmü uyarınca dava dışı U. Otomotive davacı tarafından ödenen hasar bedelinin, dava dışı U. Otomotivin kasko sigortacısı davalı Eureko Sigorta AŞ.den tazmini istemine ilişkindir.
TTK 1283. madde, “Sigortacı, sigorta ettirenin veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak hakikaten uğradığı zararı tazmine mecburdur.” hükmünü ihtiva etmekte olup, somut olayda; sigortalı dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. AŞ.nin uğradığı zararın, davacı şirket tarafından aralarındaki araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden mahkeme kararı sonucu tazmin edildiği, davalı sigorta şirketine karşı ancak kendi akidi tarafından dava açılabileceği, alacağın davacıya temliki veya devrine dair dosyada herhangi bir belge-bilgi bulunmadığı ve bu hususun davacı tarafından da ileri sürülmediği, bu nedenle dava şartlarının düzenlendiği HMK 114/d. madde hükmü gereği aktif husumet ehliyetine sahip olmadığı anlaşılan davacının davasının, usulden reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.03.2018 tarihli ve 2018/156 E., 2018/204 K. sayılı kararı ile; davalı sigorta şirketinin dava dışı şirket tarafından kiraya verilen aracın kira dönemi içerisinde meydana gelecek maddi hasarları karşılamak durumunda olduğu, davalı sigorta şirketi aleyhine açılan rücu davasında, hasar bedelini araç malikine ödeyen araç kiracısının davasının kabulünün gerektiği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; araç kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararı uyarınca davacı kiracı tarafından, sigortalı olan dava dışı şirkete ödenen hasar bedelinin aracın kasko sigorta şirketinden tahsili istemi ile açılan eldeki dava dosyasında, davacı kiracının taraf sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal mevzuatın irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
13. Türk Ticaret Kanunu’nda ayrıca düzenlenmemiş olan kasko sigortası, mal sigorta türlerinden bir kısmının karma olarak motorlu kara taşıtlarında uygulanması olarak karşımıza çıkmaktadır. Kasko sigorta sözleşmesi niteliği itibari ile mal sigortası türlerinden olduğundan kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1278. maddesi [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı TTK), m. 1429] uyarınca sigortacı kural olarak sigorta ettiren, sigortadan yararlanan veya eylemlerinden hukuken sorumlu olduğu kişilerin kusurlarından doğan zararları karşılamakla yükümlüdür (Ulaş, Işıl: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s. 582).
14. Zararın tazmin esasını düzenleyen 6762 sayılı TTK’nın 1283. maddesine göre sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak gerçek zararını tazmine mecburdur. Yine kazanın meydana geldiği ve poliçenin yürürlükte bulunduğu tarihte uygulanması gereken Kara Taşıtları Kasko Genel Şartları’nın B.3.3.1. maddesinde de benzer bir düzenleme getirilmiş ve rizikonun gerçekleşme anındaki gerçek tazmin değerinin esas alınacağı benimsenmiştir.
15. Sigorta sözleşmelerinde nispilik ilkesi geçerlidir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar, ayni haklarla kişilik haklarının aksine, niteliği itibari ile nispi bir haktır. Bu nedenle sigorta sözleşmesinin tarafları kural olarak, haklarını sözleşmenin karşı tarafında yöneltebilir. Ancak bu kural mutlak bir kural değildir. Sigorta sözleşmesinden doğan talep hakkı, her zaman sigorta sözleşmesinin tarafına ait değildir. Zarar sigortalarında talepte bulunabilecek ilgili kişiler; başkası lehine sigortada sigortalı, sigorta edilen menfaat sahibinin değişmesi hâlinde menfaat sahibi [6102 sayılı TTK’nın 1470. maddesi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 94. maddesi uyarınca], taşınmaz rehni ve gemi ipoteği hakkı sahipleridir. Sorumluluk sigortasında zarar gören üçüncü kişilerin talep hakkı da ayrıca düzenlenmiştir (6102 sayılı TTK’nın 1478. ve KTK’nın 97. maddeleri) (Ayhan,Rıza/ Çağlar, Hayrettin/Özdamar Mehmet: Sigorta Hukuku, Ankara 2019, s. 151 vd).
16. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sigortalı dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş.'nin uğradığı zararın, davacı şirket tarafından aralarındaki araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden mahkeme kararı sonucu tazmin edildiği, davacının kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden davalı kasko şirketinden tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında alacağın davacıya temliki veya devrine dair dosyada herhangi bir belge-bilgi bulunmadığı gibi bu husus davacı tarafından da ileri sürülmemiştir. Bu durumda nispilik ilkesi ve yukarıda açıklanan kanun maddeleri uyarınca davalı sigorta şirketine karşı ancak kendi akidi tarafından dava açılabileceğinden davacı kiracının taraf sıfatı bulunmamaktadır.
17. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def'î değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur. Bu nedenle açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/d maddesi uyarınca değil, taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
18. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle dolayı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun'un 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18.05.2022 tarihinde, oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
ARAÇ MALİKİNE HASAR TAZMİNATI ÖDEYEN KİRACI SİGORTA ŞİRKETİNDEN TAZMİNAT İSTEYEMEZ.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/(17)4-83
KARAR NO : 2022/697
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2018
NUMARASI : 2018/156 - 2018/204
DAVACI : V. Toplu Yemek Gıda ve Temizlik Hizmetleri Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
vekili Av. İ.C.
DAVALI : E. Sigorta A.Ş. vekili Av. M.K.
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş. isimli şirketle 21.08.2008 tarihinde binek otomobil kira sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye istinaden müvekkili şirkete teslim edilen 34 FD 78.8 plakalı aracın, firma çalışanı tarafından kullanıldığı sırada 07.01.2009 tarihinde çalındığını ve 20.02.2009 tarihinde hasarlı şekilde bulunduğunu, aracın o dönemde davalı şirkete Kasko+Filo Plus Kombine Poliçesi ile sigortalı olduğunu, oto kiralama firmasının hasar bedelini 13.01.2009 tarihinde sigorta şirketinden talep ettiğini, sigorta şirketinin gerekçe bildirmeden bu talebi reddettiğini, bunun üzerine dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş.’nin müvekkili ile imzaladığı araç kiralama sözleşmesinin 4/3. maddesine dayanarak araçta oluşan hasar bedelinin tahsili için İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/418 E. sayılı dosyası ile müvekkiline tazminat davası açtığını, sigorta şirketi tarafından kiralama firmasına ödeme yapılmadığı için müvekkili hakkında icra takibi yapıldığını ve müvekkilinin dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş.’ye 17.130 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek müvekkilinin uğramış olduğu zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 17.130 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taraf sıfatının bulunmadığını, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığını, müvekkili şirketin kasko poliçesi kapsamında sigortalısının teminat dahilindeki zararlarını gidermekle sorumlu olduğunu, sigortalısının zararının karşılandığını ve sigortalı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş.’nin bu kazaya ilişkin müvekkili şirkete yaptığı başvurusundan feragat ettiğinden davalının sorumluluğunun da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.04.2016 tarihli ve 2014/897 E., 2016/211 K. sayılı kararı ile; davacı tarafından dava dışı şirketten kiralanan aracın davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olduğu, aracın kasko sigortası kapsamında iken çalınması ve hasarlı olarak bulunması sonrası aracın kasko sigortacısı tarafından hasar bedelinin ödenmemesi nedeniyle kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden kiracı olan davacıdan tahsil edildiği, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/418 E., 2010/353 K. sayılı kararının Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin kararı ile onanarak kesinleştiği, davacının bu hükmün kesinleşmesinden sonra iki yıllık süre dolmadan davayı açtığı, davalının poliçe kapsamında ödemesi gereken tazminatı araç malikine ödememesi nedeniyle aracı kiralayan davacının araç malikine ödemiş olduğu zarar ziyandan dolayı kasko poliçesi ile meydana gelecek hasarları teminat altına alan davalı sigorta şirketine karşı aktif dava açma ehliyetinin de (aktif husumet ehliyeti) bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 17.130 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 19.06.2017 tarihli ve 2016/13156 E., 2017/6928 K. sayılı kararı ile;
“… Dava, dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. AŞ.'ne ait, davacı Vip Toplu Yemek Gıda ve Temizlik Hiz. Tur. İnş. San. ve Tic .Ltd. Şti. tarafından kira sözleşmesine istinaden kiralanan, davacı firma çalışanı tarafından kullanılan araçta meydana gelen ve mezkur kira sözleşmesi hükmü uyarınca dava dışı U. Otomotive davacı tarafından ödenen hasar bedelinin, dava dışı U. Otomotivin kasko sigortacısı davalı Eureko Sigorta AŞ.den tazmini istemine ilişkindir.
TTK 1283. madde, “Sigortacı, sigorta ettirenin veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak hakikaten uğradığı zararı tazmine mecburdur.” hükmünü ihtiva etmekte olup, somut olayda; sigortalı dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. AŞ.nin uğradığı zararın, davacı şirket tarafından aralarındaki araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden mahkeme kararı sonucu tazmin edildiği, davalı sigorta şirketine karşı ancak kendi akidi tarafından dava açılabileceği, alacağın davacıya temliki veya devrine dair dosyada herhangi bir belge-bilgi bulunmadığı ve bu hususun davacı tarafından da ileri sürülmediği, bu nedenle dava şartlarının düzenlendiği HMK 114/d. madde hükmü gereği aktif husumet ehliyetine sahip olmadığı anlaşılan davacının davasının, usulden reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.03.2018 tarihli ve 2018/156 E., 2018/204 K. sayılı kararı ile; davalı sigorta şirketinin dava dışı şirket tarafından kiraya verilen aracın kira dönemi içerisinde meydana gelecek maddi hasarları karşılamak durumunda olduğu, davalı sigorta şirketi aleyhine açılan rücu davasında, hasar bedelini araç malikine ödeyen araç kiracısının davasının kabulünün gerektiği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; araç kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararı uyarınca davacı kiracı tarafından, sigortalı olan dava dışı şirkete ödenen hasar bedelinin aracın kasko sigorta şirketinden tahsili istemi ile açılan eldeki dava dosyasında, davacı kiracının taraf sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal mevzuatın irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
13. Türk Ticaret Kanunu’nda ayrıca düzenlenmemiş olan kasko sigortası, mal sigorta türlerinden bir kısmının karma olarak motorlu kara taşıtlarında uygulanması olarak karşımıza çıkmaktadır. Kasko sigorta sözleşmesi niteliği itibari ile mal sigortası türlerinden olduğundan kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1278. maddesi [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı TTK), m. 1429] uyarınca sigortacı kural olarak sigorta ettiren, sigortadan yararlanan veya eylemlerinden hukuken sorumlu olduğu kişilerin kusurlarından doğan zararları karşılamakla yükümlüdür (Ulaş, Işıl: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s. 582).
14. Zararın tazmin esasını düzenleyen 6762 sayılı TTK’nın 1283. maddesine göre sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak gerçek zararını tazmine mecburdur. Yine kazanın meydana geldiği ve poliçenin yürürlükte bulunduğu tarihte uygulanması gereken Kara Taşıtları Kasko Genel Şartları’nın B.3.3.1. maddesinde de benzer bir düzenleme getirilmiş ve rizikonun gerçekleşme anındaki gerçek tazmin değerinin esas alınacağı benimsenmiştir.
15. Sigorta sözleşmelerinde nispilik ilkesi geçerlidir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar, ayni haklarla kişilik haklarının aksine, niteliği itibari ile nispi bir haktır. Bu nedenle sigorta sözleşmesinin tarafları kural olarak, haklarını sözleşmenin karşı tarafında yöneltebilir. Ancak bu kural mutlak bir kural değildir. Sigorta sözleşmesinden doğan talep hakkı, her zaman sigorta sözleşmesinin tarafına ait değildir. Zarar sigortalarında talepte bulunabilecek ilgili kişiler; başkası lehine sigortada sigortalı, sigorta edilen menfaat sahibinin değişmesi hâlinde menfaat sahibi [6102 sayılı TTK’nın 1470. maddesi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 94. maddesi uyarınca], taşınmaz rehni ve gemi ipoteği hakkı sahipleridir. Sorumluluk sigortasında zarar gören üçüncü kişilerin talep hakkı da ayrıca düzenlenmiştir (6102 sayılı TTK’nın 1478. ve KTK’nın 97. maddeleri) (Ayhan,Rıza/ Çağlar, Hayrettin/Özdamar Mehmet: Sigorta Hukuku, Ankara 2019, s. 151 vd).
16. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sigortalı dava dışı U. Otomotiv Tur. San. ve Tic. A.Ş.'nin uğradığı zararın, davacı şirket tarafından aralarındaki araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden mahkeme kararı sonucu tazmin edildiği, davacının kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden davalı kasko şirketinden tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında alacağın davacıya temliki veya devrine dair dosyada herhangi bir belge-bilgi bulunmadığı gibi bu husus davacı tarafından da ileri sürülmemiştir. Bu durumda nispilik ilkesi ve yukarıda açıklanan kanun maddeleri uyarınca davalı sigorta şirketine karşı ancak kendi akidi tarafından dava açılabileceğinden davacı kiracının taraf sıfatı bulunmamaktadır.
17. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def'î değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur. Bu nedenle açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/d maddesi uyarınca değil, taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
18. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle dolayı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun'un 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18.05.2022 tarihinde, oy birliği ile kesin olarak karar verildi.