KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BAŞVURU MARKASINDAKİ FARKLILIKLAR AYNİYETİ ENGELLEMEKTE OLUP BU FARKLILIK HEDEF KULLANICI KİTLESİ NEZDİNDE FARK EDİLEBİLİR NİTELİKTEDİR.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2021/11-932
KARAR NO   : 2022/1588

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 17/12/2020
NUMARASI                 : 2020/357 - 2020/414
DAVACI                       : H. Motor Company vekili Av. M.U.
DAVALI                       : Türk Patent ve Marka Kurumu vekili Av. R.B.

1. Taraflar arasındaki "Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, ilk derece mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi: 

4. Davacı vekili; müvekkilinin 12. sınıftaki "GENESİS+Şekil" ibareli ve 2016/72.79 sayılı marka tescil başvurusunun Markalar Dairesi tarafından dava dışı şirkete ait "GENESİS" ibareli, 9 ve 12. sınıf ürünleri de içeren 2009/11799 sayılı marka mesnet alınarak 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 7/1-b maddesi uyarınca kısmen reddedildiğini, ret kararının kaldırılması amacıyla itirazda bulunduklarını, ancak itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, markalar arasında ayırt edilemeyecek düzeyde benzerliğin bulunmadığını, iltibas ihtimalinin söz konusu olmadığını, aynı markanın yurt dışında da müvekkili adına tescilli olduğunu ileri sürerek YİDK'nın 2017/M-5.22 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Kurum vekili; YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru markası ile redde mesnet alınan marka arasında 556 sayılı KHK'nın 7/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 28.02.2018 tarihli ve 2017/353 E., 2018/81 K. sayılı kararı ile; redde mesnet alınan markanın kapsamında, reddedilen ürün ve hizmetlerin aynısının veya aynı türünün yer aldığı, ancak başvuru konusu işaret ile redde mesnet alınan marka işaretinin ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, zira başvuru konusu işaretin özgün bir şekli içerecek biçimde düzenlendiği, bu hâliyle başvuru konusu işaret ile redde mesnet markanın bağımsız olarak tamamen ayrı bir ayırt edicilik taşıdığı, şu hâle göre başvuru konusu işaretin, redde mesnet markayla ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında "GENESİS" ibaresinin ortaklığından kaynaklı işitsel ve varsa anlamsal bir benzerlik olmasına rağmen içerdikleri diğer biçimler ve yazım şekli itibariyle görsel olarak birbirlerinden önemli derecede farklı oldukları, bu sayede ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten uzaklaştıkları gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK'nin 2017/M-5.22 sayılı kararının davacı itirazlarının reddi yönünden iptaline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davalı Kurum vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 11.10.2019 tarihli ve 2018/1499 E., 2019/1000 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı, süresi içerisinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07.10.2020 tarihli ve 2020/159 E., 2020/3891 K. sayılı kararı ile; “… Dava, davacının marka başvurusunun mülga 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca reddine yönelik YİDK kararının iptaline ilişkindir.

Başvurunun KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca mutlak ret nedenine dayalı olarak reddedilmesi için başvuru konusu markanın tescil kapsamı ile redde mesnet markanın tescil kapsamının aynı veya veya aynı türde olması, işaretlerin ise aynı veya ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzer olması gerekmektedir.

Somut olayda davacının 2016/72.79 sayılı “GENESİS+şekil” ibareli marka başvurusu 12.sınıftaki "otomobiller, binek arabaları (otomobiller), RV arabaları, SUV araçlar, otomobiller için parçalar ve aksesuarlar" malları yönünden aynı malları içeren 2009/11799 sayılı “GENESİS” ibareli marka mesnet alınarak mülga KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca reddedilmiştir. Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, YİDK kararının iptaline karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça yapılan istinaf isteminin de esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, redde mesnet markanın asıl ve ayırt edici unsurunun “GENESİS” olduğu ve yalnızca bu ibareden oluştuğu, başvuruda da bu ibarenin aynen yer aldığı, şekil unsurunun belirgin bir ibare olsa da başvuruya ayırt edici karakteri yazılı ibarenin verdiği nazara alındığında, redde mesnet markanın asıl unsurunun şekil unsuru ile birleştirilmesi suretiyle başvuru markasına aktarıldığı ve bu halde başvuru ile redde mesnet marka arasında ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile karar oy çokluğuyla bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/357 E., 2020/414 K. sayılı kararı ile önceki gerekçeye ek olarak; dava konusu işaretlerin tertip tarzı, içerdiği kelime ve şekil unsurları ile başvuru konusu markanın tescili istenen emtia sınıfı birlikte gözetildiğinde benzerlik olgusunun iltibasa yol açacağının peşinen kabulünün mümkün olmayacağı, ancak işaretler arasında bağlantı ihtimalini de içerecek derecede karıştırılmaya yol açılıp açılmayacağı hususlarının değerlendirilmesini zorunlu kıldığı, yani uyuşmazlığın 556 sayılı KHK'nın 8/1-(b) bendi kapsamında kaldığından davalı Kurumun tescil başvurusunun 556 sayılı KHK'nın 7/1 -b bendi gerekçe yapılmak suretiyle reddinin doğru olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından başvurusu yapılan 2016/72.79 sayılı “GENESİS+Şekil" ibareli marka başvurundaki ibarenin dava dışı şirkete ait “GENESİS” ibareli marka ile 556 sayılı KHK'nın 7/1-b maddesi kapsamında ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır.

15. Marka, ortak markalar ve ticaret markaları dâhil ticaret markaları veya hizmet markalarını ifade etmekle, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini diğerinden ayırt etmesi koşuluyla isimler dâhil sözcük, sesler, biçim, harf, sayı, ürünlerin şekli veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen yahut benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaret olarak tanımlanabilir (Türk Hukuk Kurumu; Türk Hukuk Lûgatı, C. I, Ankara 2021, s. 763, 764). Hemen belirtmek gerekir ki, tescilli bir markanın, ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir. Ancak somut olayda uyuşmazlığın çözümü için başvuru ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK’nın uygulanması gerekmektedir.

16. Bilindiği üzere, Türk Hukuku’nda sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK'nın 7. maddesinde bir marka tescil başvurusunun Türk Patent ve Marka Kurumu (Kurum) tarafından “mutlak ret nedenleri” kapsamında yapılacak inceleme sonucunda reddedilmesinin koşulları belirlenmiştir. Mutlak ret nedenlerinin ortak özelliği, marka olarak tescili talep olunan işaretin kamuyu ilgilendirmesi veya kamuya mal olmasıdır. Ret nedenlerinin mutlak karakteri icabı, herhangi bir kişinin ileri sürmesine gerek kalmaksızın Kurum ve mahkeme tarafından "re'sen" dikkate alınırlar. Zira mutlak ret nedenleri birer def’î değil, itiraz sebebidir. Mutlak ret nedenlerini, mükellefiyetleri olmamasına rağmen, 556 sayılı KHK’nın 34. maddesi gereği herkes Kurumun bilgisine arz edebilir ve ilgililer (tescil neticesinde menfaat kaybına uğrayabilecek kişiler) de 556 sayılı KHK’nın 35. maddesi çerçevesinde "itiraz" konusu yapabilirler. İlgililer bu itirazlarından feragat edemezler. İtiraza rağmen YİDK tarafından verilen kesinleşmiş tescil kararına karşı, 556 sayılı KHK’nın 53. maddesi gereğince iptal davası ikame edilebilir.

17. Bu davalarda, mutlak ret nedenleri mahkemece re'sen dikkate alınır. YİDK kararlarının iptali için açılan davalarda mutlak ret nedenleri hakkındaki inceleme ve değerlendirme başvuru tarihindeki koşullara göre yapılır. Mutlak ret nedenlerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekirken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı 556 sayılı KHK’nın 42/1-a maddesi gereğince hükümsüzlük davası açılabilir. Böyle bir dava sonuçlanmadan tescili yolsuz da olsa bir markanın kullanımı engellenemez (Karan, Hakan/Kılıç, Mehmet: Markaların Korunması 556 sayılı KHK Şerhi ve İlgili Mevzuat, 1. Baskı, Ankara 2004, s. 79-80).

18. 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi gereğince aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların tescil edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Anılan düzenleme, markalar hukukunda kabul gören “öncelik ilkesi”nin doğal bir sonucu olup bu sayede önceden tescil olunan veya tescili için başvurulan markanın, kendisi ile aynı veya benzer türdeki mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve aynı yahut ayırt edilemeyecek nitelikte benzer olan diğer markalara karşı koruma sağlanır.

19. Markaların ibarelerinin karşılaştırılmalarında kullanılan “aynı” yahut “ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” şeklindeki ifadelerden kasıt, markadaki ibarelerin önceki markadaki ibarelerle ayniyet derecesinde benzer olması olup marka kullanıcıları nezdinde tıpa tıp aynı markayı ifade etmeleridir. Başka bir anlatımla; karşılaştırılan markalardaki ibarelerin/işaretlerin tıpatıp aynı yahut esas unsurları bakımından ayniyet derecesinde benzer olmalarıdır. Ayrıca markadaki farklı olan unsurların, ibareler arasındaki ayniyet derecesindeki benzerliği ortadan kaldıracak düzeyde marka ibaresine farklılık katmamış olmaları gerekir. Böyle bir durumda marka ibarelerinin birebir aynı olmaları ile ayırt edilemeyecek düzeydeki benzer olmaları “ayniyet” kavramı içerisinde değerlendirilir.

20. Bu bağlamdaki değerlendirmede önem arz eden diğer bir husus da; ayırt edilemeyecek düzeydeki benzerlik ile alakalı marka kullanıcıları/tüketicilerinin izlenimleri olup 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi kapsamında karşılaştırılan marka ibarelerinin sahip oldukları farklılıkların ayırt edicilik katmadaki yetersizlikleri nedeniyle aynı marka olarak algılanma durumunda, markalar arasında ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlikten bahsedilebilir (Karan/Kılıç, s. 83). Öte yandan marka ibarelerinin ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olup olmadıklarına dair yapılacak olan değerlendirmede; karşılaştırılan markaların kapsamlarında mal ve/veya hizmetlerin hitap ettiği ortalama düzeyde bilinç sahibi marka kullanıcıları/tüketicileri nezdinde marka ibarelerinin bıraktığı bütünsel intiba nazara alınmalıdır.

21. Bunun yanında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi kapsamında yapılacak olan karşılaştırmada markaların kapsamlarındaki mal ve/veya hizmetlerin de aynı yahut aynı türde olup olmadıkları nazara alınması gerekmekle, farklı türlerdeki mal ve hizmetleri içeren sonraki tarihli bir markanın tescil başvurusu, önceki tarihli markada kullanılan ibare ile ayniyet derecesinde benzer olsa dahi 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi kapsamında engellenemez. Bunun yanında mal ve hizmetlerdeki ayniyetten kasıt, mal ve hizmetin kendisinde yahut türlerindeki özdeşlik anlamındadır. Bu bağlamda mal ve hizmetlerdeki ayniyetin esas itibariyle, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemelere göre tespit edilebilecek olmakla birlikte bu sınıflandırmanın idari fonksiyonu ve bağlayıcı kurallar içermeyen nitelikleri göz önüne alındığında farklı sınıf içerisinde yer alsa dahi aynı türdeki mal veya hizmetler arasında da ayniyetin mevcut olabileceği dikkate alınarak 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında değerlendirme yapılmalıdır (Karan/Kılıç, s. 83, 84).

22. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı tarafından “GENESİS+Şekil” ibareli ve 2016/72.79 sayılı markanın 12. sınıfta tescili için başvuruda bulunulduğu, anılan marka tescil başvurusunun, başvuru markasındaki ibarenin dava dışı şirkete ait 2009/11799 sayılı ve “GENESİS” ibareli marka ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğundan ve her iki markanın da aynı tür malları kapsadığından bahisle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi kapsamında reddedildiği, bu karara karşı yapılan davacı itirazının ise dava konusu YİDK kararıyla reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

23. Davacıya ait dava konusu marka başvurusunda kullanılan ibare; gümüş/metalik renkle oluşturulan iki yana açık kanat formu içerisine yerleştirilen siyah kalkan armasının ortasında beyaz harflerle yazılı “GENESİS” şeklinde ifade edilebilecek bir kompozisyondan oluşmaktadır. Redde mesnet alınan marka ise beyaz zemin üzerine siyah ve büyük harflerle yazılan “GENİSİS” ibaresinden ibaret olup her iki markanın da tescil kapsamında aynı tür mallar bulunmaktadır.

24. Her ne kadar Özel Dairece, redde mesnet markanın asıl unsuru olan “GENESİS” ibaresinin davacıya ait başvuru markasına birebir aktarıldığı, başvurudaki şekil unsuru belirgin ibare olsa da markaya ayırt edici karakteri “GENESİS” ibaresinin verdiği, bu hâliyle markalar arasında ayırt edilemeyecek düzeyde benzerliğin bulunduğu belirtilmiş ise de; davacıya ait başvuru markasında kullanılan ibarelerin özgün bir kompozisyon oluşturacak şekilde bir araya getirildiği, “GENESİS” ibaresini içermiş olması hâlinde bile anılan ibarenin kullanılış biçiminin başvuru markasını, düz yazı ibareyi içeren redde mesnet markadan ayniyeti ortadan kaldıracak düzeyde farklılaştırdığı, bu hâliyle davacıya ait başvuru markası ile redde mesnet alınan marka arasında, bütünsel anlamda 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında ayniyet ölçüsünde bir benzerliğin bulunmadığı, başvuru markasındaki farklılıkların ayniyeti engellediği, bu farklılığın hedef kullanıcı kitlesi nezdinde fark edilebilir niteliği haiz olduğu açıktır.

25. Bu itibarla davacıya ait 2016/72.79 sayılı ve “GENESİS+Şekil” ibareli marka ile redde mesnet olarak alınan 2009/11799 sayılı “GENESİS” ibareli markaların ibareleri arasında, esas ibarenin başvuru markasındaki kullanılış biçimi nazara alındığında, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında ayniyet düzeyinde bir benzerliğin bulunmadığı kabul edilmelidir.

26. Hâl böyle olunca; ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.