BELİRSİZ ALACAK DAVASININ AÇILMASINDAN SONRA EK DAVA AÇILAMAZ.
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/13861
Karar No : 2023/6619
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 19.07.2022
SAYISI : 2022/555 E., 2022/1147 K.
Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı G. Sigorta Anonim Şirketi'nin zorunlu trafik sigortacısı olduğu ve davalı Nurten M.'nun sevk ve idaresindeki aracın, 28.08.2013 tarihinde davacının sürücüsü olduğu motosiklete çarpmasıyla oluşan çift taraflı trafik kazası sonucunda davacının yaralanıp malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL sürekli iş göremezlik ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı G. Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde; talebin zamanaşımına uğradığını, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya yapılan ödeme bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davalı şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama giderleri ve faiz ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Nurten M. vekili cevap dilekçesinde; derdestlik ve görev yönünden itirazlarının olduğunu, kusuru kabul etmediklerini, davacının kask ve gerekli güvenlik ekipmanlarını kullanmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işbu dosya ile Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/302 Esas sayılı dosyasının taraflarının ve konularının aynı olduğu anlaşıldığından dava şartı (derdestlik) yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; işbu dava dosyasının, Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/302 Esas sayılı dosyasının ek davası niteliğinde olduğunu ve derdestliğe konu olmadığını, Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/302 Esas sayılı dosyasında bedel artırım dilekçesi verildiğini ve ikinci kez bedel artırım dilekçesi verilemeyeceği için iş bu davanın açıldığını, davanın usulden reddi kararının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/302 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacıların Mutlu Y. ve Sinem Y., davalıların Nurten M. ve G. Sigorta A.Ş. olup 28.08.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacıların zarar görmesinden kaynaklı geçici-kalıcı işgücü kaybı tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, yargılamanın derdest olduğu, bu durumda mahkemece tarafları ve konusu aynı başka bir dava bulunması nedeniyle davanın ön şart yokluğundan reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, davacı vekili her ne kadar iş bu davayı ek dava olarak açtıklarını ileri sürse de önceki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve belirsiz alacak davasına ek dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesindeki sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, davacının ek dava açma hakkı bulunduğunu, davanın belirli alacak ya da belirsiz alacak şeklinde açıldığı net olmadığından talebin açıklanması için kendilerine süre verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 28.08.2013 tarihinde davalı G. Sigorta Anonim Şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Poliçesi ile teminat altına alınan ve davalı Nurten M.'nun sevk ve idaresindeki aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanıp malul kalan davacı sürücünün sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 114, 115, 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49, 50 ve 54 üncü maddeleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 89, 90 ve 91 inci maddeleri, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemesinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde belirtilen sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür;
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve davacı vekilince temyiz dilekçesinde işbu dava dosyası ile Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/302 Esas sayılı dosyasının taraflarının ve dava konularının aynı olmasına ve daha sonra açılan eldeki dosyanın derdestlik dava şartı nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen kararın isabetli bulunmasına göre ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Kadri Özerdoğan Nilgün Taş Gülsüm Mısır Özyurt Mehmet Erol Salim Küçük
BİLGİ : Bu konudaki daha detaylı açıklamaların yer aldığı internet erişimine açık çalışma için bkz. KARAMERCAN, Fatih, Belirsiz Alacak Davasından Sonra Ek Dava Açılabilir Mi?, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 7, S: 12, Y: 2022, s. 83-107.
İlgili makale için bkz.
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/6584
Karar No : 2023/8403
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 16.03.2022
SAYISI : 2021/1957 E., 2022/571 K.
Taraflar arasındaki iş kazasına dayalı maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, kararın kaldırılması suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Barış Kılıç tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili dava dilekçesi ile 09.07.2012 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı ile manevi tazminat talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL olmak üzere miktarı tespit edilecek maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikten davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. 23.06.2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat alacağını 127.110,10 TL ye çıkarmış ayrıca 80.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
3. 12.02.2021 tarihinde açılan ve sonradan birleşen davada davacı vekili, ek maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı taraf, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın bakımından da reddi gerektiğini, davacının yaralanmasında müvekkil idarenin herhangi bir kusur ya da ihmali söz konusu olmadığını, patlama olayının meydana gelmesinde davacının da kendi kusuru olduğunun belirtildiğini, Genelkurmay Askeri Mahkemesi tarafından açılan 2015/124 Esas ve 2015/87 Karar kapsamında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı taraflı 16.04.2015 tarihli iddianame hazırlandığını ve Asker şahıslar için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinde dava görülmeye başlanmış olup halen devam etmekte olduğunu, sivil şahıslar yönünden tefrik edilerek Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen dosya ile ilgili başlatılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile müvekkil idare ve çalışanlarının söz konusu kazanın oluşunda herhangi bir kusurların mevcut görülmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının SSK'dan malullük aylığı alıp almadığı hususlarının araştırılmasını, ceza davasının sonucunun beklenmesine ve tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, "...1-) Ana dosya ve birleşen dosyada maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile;
-Ana dosya bakımından davacı için 127.110,10 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Birleşen dosya bakımından davacı için 60.583,31 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-) Manevi tazminat talebinin, ıslah yoluyla talep edilmesi nedeniyle reddine,.." karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile manevi tazminat taleplerinin ıslahla ileri sürülmesinde bir hata bulunmadığını; Yargıtay 21 ve 9. Hukuk Dairelerinin emsal kararlarında da bu şekilde ıslah ile ileri sürülen asıl dava ile ilgili taleplerin de dava konusu olarak dikkate alınması gerektiği görüşünün benimsendiğini; bu nedenle ıslah ile talep edilen manevi tazminat davası hakkında da karar verilmesi gerektiğini; talep ettikleri miktar üzerinden manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini; savunarak, kararın kaldırılmasına ve davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile ek davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu; davacının daha önce ıslah ile alacağını artırıp belirlediğini; ardından belirsiz alacak talepli ek dava atığını; ek davanın haksız olduğu gibi ek dava olarak açılmasının da haksız olduğunu; belirsiz alacak davası olarak ek dava açmasında hukuki menfaatinin olmadığını; davacı vekilinin 21. Celsede asgari ücret farkından doğan tazminat miktarından vazgeçerek fazlaya ilişkin talebinden feragat etmesinden sonra ek rapor düzenlettirilmesi ve buna dayanılarak fazlaya karar verilmesinin hatalı olduğunu; aksinin kabulü halinde dahi ek davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı; zira tazminat miktarının bilirkişilerce hesaplanmış olduğunu; davacının ek davayı belirsiz alacak davası olarak açarak, zaten ilk davada belirlenip hesaplanan tazminatı hukuka aykırı olarak yeniden dava konusu yaptığını; belirlenen tazminat miktarının haksız ve fahiş miktarda olup zenginleşmeye neden olacak nitelikte olduğunu; bunun hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş olmasına rağmen müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu savunarak, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince kusura açık bir itirazın bulunmaması, davaların belirsiz alacak davası olarak açılmasında ve görülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, asgari ücret artışının kamu düzenine ilişkin olması ve davacının beyanın alacaktan vazgeçmeye ilişkin olmaması karşısında mahkemece yeniden rapor aldırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, zarar hesabına somut bir itirazın olmadığı, iş kazasından kaynaklı tazminat davalarında Yargıtay 10. ve kapatılan 21. Hukuk Dairelerinin içtihatları doğrultusunda, ıslah harcı ve başvurma harcının yatırılmış olması halinde ek dava olarak nitelendirilerek ıslah ile dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminatın ıslah dilekçesi ile talep edilebileceği dikkate alınarak
"A-1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,
B-1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
2-Davanın kısmen kabulü ile,
a-Ana dosya ve birleşen dosyada maddi tazminat davasının kabulü ile;
Ana dosyada 127.110,10 TL maddi tazminatın, kaza tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Birleşen dosyada 60.583,31 TL maddi tazminatın, kaza tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Manevi tazminat davasının kısmen kabulüne; 50.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine," dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; manevi tazminatın az olduğunu, 2022 yılı asgari ücret miktarı dikkate alınarak maddi tazminat hesabı yapılması gerektiğini kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasında ileri sürdüğü itirazları tekrar etmekle birlikte aleyhe iki ayrı vekalet ücreti verilmemesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
C.A. Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
1. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nu 110 uncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı açıktır.
3. Sonuç olarak davacı yönünde reddedilen manevi tazminatın Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
C.B. Taraf vekillerinin maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)107, 109 ncu maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ve devamı maddeleri ile 417 nci maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 13 ve 16 ncı maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun'un 4 ncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, kanunun açık hükmüne aykırı görülen hususlara ve özellikle hükme esas alınan kusur raporundaki tespitlerin dosya kapsamı ve Dairemizce kabul edilen ilkelere uygun olması nedeniyle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. HMK'nun 107 nci maddesinin 1 inci fıkrasına göre davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilecektir. Aynı maddenin 2 nci fıkrasına göre ise karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacaktır.
3. HMK'nun 109 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında, talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği, 3 üncü fıkrasında ise dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılmasının, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceği ifade edilmiştir.
4. Somut olayda; davacı vekilinin belirsiz alacak davası olarak açtığı 15.07.2015 tarihli asıl davada şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği, yargılamanın devamında 23.06.2020 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat alacağını fazlaya ilişkin talep hakkını saklı kalmak üzere 127.110,10 TL olarak belirlediği, ayrıca 80.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, belirsiz alacak davasında kısmi davadan farklı olarak alacağın belirlenmesi ile beraber talep artırımın yapılacağı, somut olayda davacının alacağın belirlendiğini kabul ederek kendi isteğiyle talep artırımda bulunduğunun anlaşıldığı, öte yandan bu dava türünde kısmi davadan farklı olarak fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına imkan sağlayan 109/3 üncü maddesi hükmünün bulunmamasına göre, ek hesap raporuna itibarla açılan ve birleşen davaya itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olmuştur.
5. İlk Derece Mahkemesince, talep artırım dilekçesindeki miktar üzerinden davalı yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğu gözetilip ek dava yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve Kanun'a aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin miktardan reddine,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mustafa Taş Ali İnceman Faruk Kaymak Şerafettin Özyürür Kemal Güngör
BELİRSİZ ALACAK DAVASININ AÇILMASINDAN SONRA EK DAVA AÇILAMAZ.
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/13861
Karar No : 2023/6619
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 19.07.2022
SAYISI : 2022/555 E., 2022/1147 K.
Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı G. Sigorta Anonim Şirketi'nin zorunlu trafik sigortacısı olduğu ve davalı Nurten M.'nun sevk ve idaresindeki aracın, 28.08.2013 tarihinde davacının sürücüsü olduğu motosiklete çarpmasıyla oluşan çift taraflı trafik kazası sonucunda davacının yaralanıp malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL sürekli iş göremezlik ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı G. Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde; talebin zamanaşımına uğradığını, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya yapılan ödeme bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davalı şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama giderleri ve faiz ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Nurten M. vekili cevap dilekçesinde; derdestlik ve görev yönünden itirazlarının olduğunu, kusuru kabul etmediklerini, davacının kask ve gerekli güvenlik ekipmanlarını kullanmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işbu dosya ile Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/302 Esas sayılı dosyasının taraflarının ve konularının aynı olduğu anlaşıldığından dava şartı (derdestlik) yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; işbu dava dosyasının, Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/302 Esas sayılı dosyasının ek davası niteliğinde olduğunu ve derdestliğe konu olmadığını, Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/302 Esas sayılı dosyasında bedel artırım dilekçesi verildiğini ve ikinci kez bedel artırım dilekçesi verilemeyeceği için iş bu davanın açıldığını, davanın usulden reddi kararının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/302 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacıların Mutlu Y. ve Sinem Y., davalıların Nurten M. ve G. Sigorta A.Ş. olup 28.08.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacıların zarar görmesinden kaynaklı geçici-kalıcı işgücü kaybı tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, yargılamanın derdest olduğu, bu durumda mahkemece tarafları ve konusu aynı başka bir dava bulunması nedeniyle davanın ön şart yokluğundan reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, davacı vekili her ne kadar iş bu davayı ek dava olarak açtıklarını ileri sürse de önceki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve belirsiz alacak davasına ek dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesindeki sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, davacının ek dava açma hakkı bulunduğunu, davanın belirli alacak ya da belirsiz alacak şeklinde açıldığı net olmadığından talebin açıklanması için kendilerine süre verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 28.08.2013 tarihinde davalı G. Sigorta Anonim Şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Poliçesi ile teminat altına alınan ve davalı Nurten M.'nun sevk ve idaresindeki aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanıp malul kalan davacı sürücünün sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 114, 115, 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49, 50 ve 54 üncü maddeleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 89, 90 ve 91 inci maddeleri, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemesinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde belirtilen sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür;
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve davacı vekilince temyiz dilekçesinde işbu dava dosyası ile Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/302 Esas sayılı dosyasının taraflarının ve dava konularının aynı olmasına ve daha sonra açılan eldeki dosyanın derdestlik dava şartı nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen kararın isabetli bulunmasına göre ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Kadri Özerdoğan Nilgün Taş Gülsüm Mısır Özyurt Mehmet Erol Salim Küçük
BİLGİ : Bu konudaki daha detaylı açıklamaların yer aldığı internet erişimine açık çalışma için bkz. KARAMERCAN, Fatih, Belirsiz Alacak Davasından Sonra Ek Dava Açılabilir Mi?, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 7, S: 12, Y: 2022, s. 83-107.
İlgili makale için bkz.
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/6584
Karar No : 2023/8403
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 16.03.2022
SAYISI : 2021/1957 E., 2022/571 K.
Taraflar arasındaki iş kazasına dayalı maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, kararın kaldırılması suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Barış Kılıç tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili dava dilekçesi ile 09.07.2012 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı ile manevi tazminat talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL olmak üzere miktarı tespit edilecek maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikten davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. 23.06.2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat alacağını 127.110,10 TL ye çıkarmış ayrıca 80.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
3. 12.02.2021 tarihinde açılan ve sonradan birleşen davada davacı vekili, ek maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı taraf, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın bakımından da reddi gerektiğini, davacının yaralanmasında müvekkil idarenin herhangi bir kusur ya da ihmali söz konusu olmadığını, patlama olayının meydana gelmesinde davacının da kendi kusuru olduğunun belirtildiğini, Genelkurmay Askeri Mahkemesi tarafından açılan 2015/124 Esas ve 2015/87 Karar kapsamında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı taraflı 16.04.2015 tarihli iddianame hazırlandığını ve Asker şahıslar için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinde dava görülmeye başlanmış olup halen devam etmekte olduğunu, sivil şahıslar yönünden tefrik edilerek Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen dosya ile ilgili başlatılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile müvekkil idare ve çalışanlarının söz konusu kazanın oluşunda herhangi bir kusurların mevcut görülmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının SSK'dan malullük aylığı alıp almadığı hususlarının araştırılmasını, ceza davasının sonucunun beklenmesine ve tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, "...1-) Ana dosya ve birleşen dosyada maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile;
-Ana dosya bakımından davacı için 127.110,10 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Birleşen dosya bakımından davacı için 60.583,31 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-) Manevi tazminat talebinin, ıslah yoluyla talep edilmesi nedeniyle reddine,.." karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile manevi tazminat taleplerinin ıslahla ileri sürülmesinde bir hata bulunmadığını; Yargıtay 21 ve 9. Hukuk Dairelerinin emsal kararlarında da bu şekilde ıslah ile ileri sürülen asıl dava ile ilgili taleplerin de dava konusu olarak dikkate alınması gerektiği görüşünün benimsendiğini; bu nedenle ıslah ile talep edilen manevi tazminat davası hakkında da karar verilmesi gerektiğini; talep ettikleri miktar üzerinden manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini; savunarak, kararın kaldırılmasına ve davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile ek davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu; davacının daha önce ıslah ile alacağını artırıp belirlediğini; ardından belirsiz alacak talepli ek dava atığını; ek davanın haksız olduğu gibi ek dava olarak açılmasının da haksız olduğunu; belirsiz alacak davası olarak ek dava açmasında hukuki menfaatinin olmadığını; davacı vekilinin 21. Celsede asgari ücret farkından doğan tazminat miktarından vazgeçerek fazlaya ilişkin talebinden feragat etmesinden sonra ek rapor düzenlettirilmesi ve buna dayanılarak fazlaya karar verilmesinin hatalı olduğunu; aksinin kabulü halinde dahi ek davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı; zira tazminat miktarının bilirkişilerce hesaplanmış olduğunu; davacının ek davayı belirsiz alacak davası olarak açarak, zaten ilk davada belirlenip hesaplanan tazminatı hukuka aykırı olarak yeniden dava konusu yaptığını; belirlenen tazminat miktarının haksız ve fahiş miktarda olup zenginleşmeye neden olacak nitelikte olduğunu; bunun hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş olmasına rağmen müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu savunarak, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince kusura açık bir itirazın bulunmaması, davaların belirsiz alacak davası olarak açılmasında ve görülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, asgari ücret artışının kamu düzenine ilişkin olması ve davacının beyanın alacaktan vazgeçmeye ilişkin olmaması karşısında mahkemece yeniden rapor aldırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, zarar hesabına somut bir itirazın olmadığı, iş kazasından kaynaklı tazminat davalarında Yargıtay 10. ve kapatılan 21. Hukuk Dairelerinin içtihatları doğrultusunda, ıslah harcı ve başvurma harcının yatırılmış olması halinde ek dava olarak nitelendirilerek ıslah ile dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminatın ıslah dilekçesi ile talep edilebileceği dikkate alınarak
"A-1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,
B-1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
2-Davanın kısmen kabulü ile,
a-Ana dosya ve birleşen dosyada maddi tazminat davasının kabulü ile;
Ana dosyada 127.110,10 TL maddi tazminatın, kaza tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Birleşen dosyada 60.583,31 TL maddi tazminatın, kaza tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Manevi tazminat davasının kısmen kabulüne; 50.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine," dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; manevi tazminatın az olduğunu, 2022 yılı asgari ücret miktarı dikkate alınarak maddi tazminat hesabı yapılması gerektiğini kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasında ileri sürdüğü itirazları tekrar etmekle birlikte aleyhe iki ayrı vekalet ücreti verilmemesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
C.A. Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
1. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nu 110 uncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı açıktır.
3. Sonuç olarak davacı yönünde reddedilen manevi tazminatın Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
C.B. Taraf vekillerinin maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)107, 109 ncu maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ve devamı maddeleri ile 417 nci maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 13 ve 16 ncı maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun'un 4 ncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, kanunun açık hükmüne aykırı görülen hususlara ve özellikle hükme esas alınan kusur raporundaki tespitlerin dosya kapsamı ve Dairemizce kabul edilen ilkelere uygun olması nedeniyle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. HMK'nun 107 nci maddesinin 1 inci fıkrasına göre davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilecektir. Aynı maddenin 2 nci fıkrasına göre ise karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacaktır.
3. HMK'nun 109 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında, talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği, 3 üncü fıkrasında ise dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılmasının, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceği ifade edilmiştir.
4. Somut olayda; davacı vekilinin belirsiz alacak davası olarak açtığı 15.07.2015 tarihli asıl davada şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği, yargılamanın devamında 23.06.2020 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat alacağını fazlaya ilişkin talep hakkını saklı kalmak üzere 127.110,10 TL olarak belirlediği, ayrıca 80.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, belirsiz alacak davasında kısmi davadan farklı olarak alacağın belirlenmesi ile beraber talep artırımın yapılacağı, somut olayda davacının alacağın belirlendiğini kabul ederek kendi isteğiyle talep artırımda bulunduğunun anlaşıldığı, öte yandan bu dava türünde kısmi davadan farklı olarak fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına imkan sağlayan 109/3 üncü maddesi hükmünün bulunmamasına göre, ek hesap raporuna itibarla açılan ve birleşen davaya itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olmuştur.
5. İlk Derece Mahkemesince, talep artırım dilekçesindeki miktar üzerinden davalı yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğu gözetilip ek dava yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve Kanun'a aykırı olup bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin miktardan reddine,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mustafa Taş Ali İnceman Faruk Kaymak Şerafettin Özyürür Kemal Güngör