
BİLİNEN SON ADRESE TEBLİGAT YAPILMAKSIZIN DOĞRUDAN TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ ADRESE ÖNCE TEBLİĞ ÇIKARTILMASI VE SONRASINDA TK 35 HÜKMÜNE GÖRE TEBLİGAT YAPILMASI HATALIDIR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/10-455
Karar No : 2025/123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.10.2022
SAYISI : 2022/2170 E., 2022/1818 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.05.2022 tarihli ve 2022/4572 Esas,
2022/7476 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) vekili; davalı şirket çalışanı sigortalı dava dışı Sacettin A.’ün 09.09.2015 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu uğradığı malûliyeti nedeniyle Kurum tarafından gelir bağlandığını, geçici işgöremezlik ve tedavi giderleri ödendiğini, Kurum zararının tazmini gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin gelir bağlama onay ve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı K. Yapı İnş. Tah. San. Ltd. Şti'nin ticaret sicilinden bildirilen adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmış ancak davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.01.2020 tarihli ve 2018/51 Esas, 2020/12 Karar sayılı kararı ile; davalı işverenin %85, sigortalının %15 oranında kusurlu oldukları yönünde görüş bildiren bilirkişi raporunun olayın oluş şekli ve Kurumca yaptırılan tahkikat sonucu düzenlenen raporla uyumlu olduğu, dava dışı sigortalı Sacettin A.'ün işe giriş bildirgesinin yasal süresi içinde Kuruma verilmemesi nedeniyle davalı şirketin 5510 sayılı Kanun’un 23. maddesi gereğince sorumlu tutulması ve yerleşik Yargıtay kararları gereği hakkaniyet indirimi yapılarak sigortalının kusurunun yarısı oranında davalı kusuruna ilave yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.09.2021 tarihli ve 2020/648 Esas, 2021/1199 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Şirketlerin adresi, Ticaret Sicil Memurluğunda kayıtlı bulunan adresidir. Tebligat Kanununun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebliğin selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de; tebliğ yapılacak bu kişiler her hangi sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde tebliği orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 20 ve 21. Maddelerinde de tüzel kişilere yapılacak tebligat usulü belirlenmiştir. Tebligat Kanununun 7/a maddesinde, “Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır” denilmiş, elektronik ortamda yapılacak tebligatlara ilişkin usul ve esasları düzenleyen “Elektronik Tebligat Yönetmeliği” çıkarılmıştır (RG 19.1.2103 t. S. 28533). Eldeki dava dosyası incelendiğinde; davalı şirket vekilince temyiz aşamasında belirtildiği gibi, davalı şirkete ilk derece mahkemesince gıyabi hükmün doğrudan Tebligat Kanunu 35. madde hükümlerine göre ve mevzuat hükümlerine aykırı olarak tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple istinaf mahkemesince, davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği itirazları da göz önünde tutularak istinaf talebinin incelenmesi ve sonucunda yapılacak değerlendirme ile karar verilmelidir.
O hâlde, davacı kurum ve davalı şirket vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır....." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı şirketin Ticaret Sicil Memurluğunda kayıtlı olan adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine dava dilekçesi, diğer tebligatlar ve gerekçeli kararın Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesinin mevzuata uygun olduğu, davalı şirket vekilinin süresinde verilmiş istinaf dilekçesi de bulunmadığından değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı Kurum vekili, davalının %100 kusurlu olduğunu, işverenin iş güvenliği ile ilgili gerekli önlemleri almadığını ileri sürerek resen gözetilecek nedenlerle de kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı şirket vekili, Mahkemece ticaret sicilinde kayıtlı adrese doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılarak hüküm kurulduğunu, davalı şirketin Bölge Adliye Mahkemesi kararının tebliği üzerine davadan haberdar olduğunu, davaya usulsüz tebligatlar sebebiyle cevap veremediklerini, kazazedenin iş kazasının gerçekleştiği tarihte başka işyerinde çalıştığını, müvekkilinin kaza ile ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek resen gözetilecek nedenlerle de kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın davalı limited şirkete tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesindeki itirazları göz önünde tutularak istinaf talebinin bulunup bulunmadığı, buna göre de istinaf talebinin incelenmesi ve sonucunda yapılacak değerlendirme ile karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
7201 sayılı Tebligat Kanunu (7201 sayılı Kanun) 7/a, 10 ve 35. maddeleri.
25.01.2012 tarihli ve 28184 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesi.
06.12.2018 tarihli ve 30617 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 3 ilâ 16. maddeleri.
2. Değerlendirme
1. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
2. Tebliğ, kelime anlamıyla kısaca bildirim, yazılı bildirme anlamına gelir. Tebliğ kelimesinin çoğulu (tebliğler) olan ancak artık bugün için dilimizde (tekil) tebliğ kelimesi ile özdeş olarak kullanılan tebligat terimi, hukuksal bir işlemin ilgili kimsenin bilgisine sunulması için yetkili makamın, yasanın öngördüğü esas ve usule uygun bir biçimde (elektronik ortam dâhil) yazı ile veya ilân yoluyla yaptığı belgeleme işlemi demektir (Ejder Yılmaz, Tecer Çağlar, Tebligat Hukuku, 6. Bası, Ankara 2013, s. 39).
3. Hukuki anlamda tebligat, hukuki işlemlerin kanunda belirtilen usule uygun olarak muhatabına ya da muhatap adına kanunen kabule yetkili şahıslara yazılı olarak bildirimi ve bu bildirimin belgelendirilmesi işlemidir. Tebligatın, yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tarafların, mahkemenin, icra ve iflas dairelerinin yaptıkları işlemlerin tamamlanıp hüküm ifade edebilmesi için genellikle tebliğ edilmiş olması gerekmektedir (Yargıtay İçtihadı Birleştime Büyük Genel Kurulunun 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı kararı).
4. Bir hukuki işlemin tebligat olarak nitelendirilmesi için aranan iki unsurun (yazılı bildirim ve belgelendirme) veya bu unsurlardan birinin mevcut olmaması hâlinde tebligatın yokluğu söz konusu olurken bu iki unsur mevcut olmakla birlikte 7201 sayılı Kanun'a uygun değilse bu durumda usulsüz (kanuna aykırı) tebliğ var demektir. 7201 sayılı Kanun hükümleri şekle ilişkin olduğundan en ufak ayrıntısına kadar uyulmalıdır. Aksi hâlde, tebliğ kanunda öngörülen şekilde yapılmamış (usulsüz) olur. Bu şekilde yapılan tebliğ yok veya usulüne uygun değil ise kanunun tebliğe bağladığı hukuki sonuçlar doğmaz (Timuçin Muşul, Tebligat Hukuku, Ankara, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş Yedinci Baskı, 2018, s.85-86).
5. Bu aşamada 11.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bir tebligat yöntemi olarak ilk kez 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinde düzenleme altına alınan elektronik tebligat kavramına değinmek gerekmektedir. İlgili madde daha sonrasında teknolojik gelişmeler ile birlikte 15.03.2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 7101 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişikliğe uğramıştır.
6. Elektronik tebligat, tebliğ işleminin elektronik vasıtalarla veya elektronik ortamda yapılmasını, Tebligat Kanunu anlamında elektronik tebligat, PTT tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sisteminden (UETS) alınan elektronik tebligat adresine, tebligat yapabilecek mercilerin, tebligat mevzuatına uygun bir şekilde yapabildiği tebligatı ifade eder (Hakan Albayrak, Tebligat Hukuku, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara 2022, s. 49).
7. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinde yer alan ilk düzenleme;
"Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir.
Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” şeklinde olup elektronik tebligat yapma zorunluluğu sadece anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bakımından mevcut iken daha sonra 7101 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle elektronik tebligata tâbi olacakların kapsamı genişletilerek bazı gerçek ve tüzel kişiler yönünden elektronik tebligat yapılması zorunlu hâle getirilmiştir. Bu değişiklik sonrası 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesi;
"Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
....
7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
.......
Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
Bu Kanun uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülür. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir." şeklinde değişikliğe uğrayarak tüm özel hukuk tüzel kişileri yönünden elektronik tebligat yapılma zorunluluğu getirilmiştir.
8. Anılan maddeye dayanılarak hazırlanan ve 06.12.2018 tarihli ve 30617 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan, elektronik ortamda yapılacak tebligata ilişkin usul ve esasları düzenleyen Elektronik Tebligat Yönetmeliği 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
9. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 3. maddesinde tanımlara yer verilmiş ve;
"Elektronik tebligat: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmeliğe uygun olarak elektronik ortamda yapılan tebligat,
Elektronik tebligat adresi: PTT tarafından, gerçek kişiler için kimlik bilgileri, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgileri esas alınmak suretiyle tek ve benzersiz şekilde oluşturulan ve UETS’ye kaydedilen tebligat adresi,
Elektronik tebligat mesajı: Tebligat çıkarmaya yetkili makam ve merci tarafından güvenli elektronik imza veya elektronik sertifikayla imzalanmış, tebliğ edilecek içerik, ekli dokümanlar ve tebliğ için gerekli muhatap bilgilerinden oluşan elektronik iletiyi,
İşlem kaydı: PTT tarafından elektronik tebligat hizmetinin verilmesi esnasında meydana gelen ve mevzuat gereği kaydının tutulması zorunlu olan tüm bilişim sistemi işlem kayıtlarını,
Muhatap: Elektronik tebligat alıcısı gerçek veya tüzel kişiyi,
PTT: Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketini,
Tebligat çıkarmaya yetkili makam ve merci: Tebligat Kanunu uyarınca tebligat çıkarmaya yetkili merci, idare, kurum, kuruluş ve kişileri,
UETS: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmelik uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemlerini yürütmek amacıyla PTT tarafından kurulan, işletilen ve güvenliği sağlanan sistemi" şeklinde tanımlanmıştır.
10. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5/f maddesinde tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar arasında "Kanunla kurulanlar da dâhil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri" gösterilmiştir. Yönetmeliğin 6. maddesinde elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tâbi olanlar için yapılacak başvurunun, zorunluluğun başladığı tarihten itibaren bir ay içinde ilgili kurum, kuruluş veya birlik tarafından PTT’ye yapılacağı; 8. maddesinin 1. fıkrasında PTT'nin başvurunun yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde elektronik tebligat adresini, gerçek kişiler için kimlik bilgilerini, tüzel kişiler için ise tâbi oldukları sistem bilgilerini esas almak suretiyle tek ve benzersiz olacak şekilde oluşturacağı ve UETS’ye kaydedeceği; 2. fıkrasında PTT'nin elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tâbi olanlar için oluşturduğu elektronik tebligat adresini, adres sahibine teslim edilmek üzere ilgili kurum, kuruluş veya birliğe göndereceği, teslim işleminin gerçekleştiği bilgisi kendisine iletildikten sonra bu adresi tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına derhâl sunacağı, elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılmasını düzenleyen 9. maddesinde ise tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercinin, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak UETS’ye teslim edeceği, UETS'nin elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştıracağı, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.
11. Yine Yönetmeliğin 16. maddesinde Kanun'un 7/a maddesindeki düzenlemeyle paralel şekilde elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde Tebligat Kanunu'nda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılacağı düzenlenmiştir.
12. Görüldüğü üzere muhataba elektronik yolla tebligat yapılabilmesi için onun kayıtlı elektronik tebligat adresinin olması gerekir. Elektronik tebligat adresi bulunan muhataplara elektronik tebligat adresi aldıktan sonra klasik yolla tebligat yapılamayacak doğrudan elektronik yolla tebligat yapılması gerekecektir. Bu durumun istisnası elektronik tebligatın zorunlu sebeple yapılamaması hâlidir. Muhatabın, elektronik adresi bulunmuyorsa ya da zorunlu bir sebepten ötürü elektronik yolla tebligat yapılamıyorsa tebligat kural olarak 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesine göre PTT aracılığıyla fiziki ortamda yapılır. Bununla birlikte elektronik tebligatın yapılamamasının neden olan "zorunlu sebeplerin" neler olduğunu kanun koyucu açıklamamıştır (Nesibe Kurt Konca, Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukuku Açısından Elektronik Tebligat, Ankara, Genişletilmiş ve Güncellenmiş İkinci Baskı, 2024,s.88).
13. Tebligatın çıkarılacağı tarihte altyapının zarar görmesi sebebiyle UETS’nin çalışmaması veya muhatabın başvurusu üzerine elektronik tebligat adresinin kapatılmış olması gibi sebeplerin varlığı hâlinde elektronik tebligatın yapılmasını imkânsız kılan bir durumun varlığı kabul edilebilir. Bu gibi hâllerde, muhataba ait olan herhangi bir elektronik adrese elektronik tebligat mesajı gönderilmemelidir. Buna rağmen tebligat evrakı elektronik yolla (mesela UYAP üzerinden) gönderilirse, tebligat işleminin yokluğu söz konusu olur. Zira başka bir sistem veya UETS’ye kayıtlı olmayan bir elektronik adres Tebligat Kanunu anlamında belgelendirme işlevini haiz değildir. Bu yüzden, Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesinin 3. fıkrasında ve yine Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 16. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere elektronik tebligat yapılamıyorsa Tebligat Kanunu hükümlerinde öngörülmüş diğer klasik usullere göre tebligat yapılmalıdır (Taner Emre Yardımcı, "Yeni Elektronik Tebligat Yönetmeliği Çerçevesinde Elektronik Tebligat", Ankara Barosu Dergisi, 2019/3, s.12).
14. Tüm bu açıklamalar karşısında ticaret şirketleri 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesine göre kendisine elektronik tebligat yapılması zorunlu olan özel hukuk tüzel kişilerinden ise de tebligatın yapılacağı tarihte elektronik tebligat adresinin bulunmaması veya kendisi için oluşturulan adresin aktivasyon işlemi yapılarak kullanıma açılmamış olması durumunda elektronik tebligat yapılması mümkün olmadığından yargılama sürecinin işletilebilmesi için 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinin 3. fıkrası ve yine Yönetmeliğin 16. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere bu "zorunlu sebep"ten dolayı 7201 sayılı Kanun'da öngörülen diğer klasik usullere göre tebligat yapılması gereği açıktır. Bu durum zorunlu sebep sayılmadığı takdirde yargılama süreci elektronik tebligat adresi kullanımı zorunlu olduğu hâlde elektronik tebligat adresini kullanıma açmayan gerçek veya tüzel kişinin keyfine bırakılmış olacaktır ki böyle bir durumun kabul edilmesi mümkün değildir.
15. Bu durumda limited şirketlere karşı elektronik tebligat yapılamadığı durumlarda ancak klasik usul olan posta yoluyla tebligat yapılabilir.
16. Tebligat Kanunu klasik usulle tebliğde kural olarak adreste tebligat esasını kabul etmiştir. 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesi "Bilinen adrese tebligat" başlığı ile;
"Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir." şeklinde düzenlemeye yer vermek suretiyle muhataba tebligatın nerede yapılacağı konusundaki kuralı ve istisnasını ortaya koymuştur.
17. Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesinde de; "Bilinen adreste tebligat" başlığı ile,
"Madde 16- (1 ) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.
(2 ) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir." düzenlemesi ile madde uygulamasının nasıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
18. İlgili maddeden hareketle kural tebligatın tüzel kişinin bilinen son adresine yapılması gerektiğidir. Zira bilinen en son adres hem gerçek kişiler hem tüzel kişiler için geçerlidir. Bilinen son adres kavramı, yerleşim yerinden farklıdır; daha geniş bir içeriğe sahiptir. Yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 19/1. maddesi). Tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir (4721 sayılı Kanun'un 51. maddesi). Bilinen son adresin süreklilik arz etmesi, kişinin orda oturması gerekmez. Muhatabın son adresi, ya kendi başvurusu veya ilgililerin bildirmesi yahut mevcut belgeler esas alınarak ya da soruşturma ile veya diğer herhangi bir şekilde belirlenmiş olabilir. En son adresi, tebliğ muhatabı (kendisine tebligat yapılacak kişi) bildirmiş olabileceği gibi diğer ilgili kimseler de (meselâ davacı veya takibe girişen alacaklı) bildirebilir (Muşul, s.182,483; Nesibe Kurt Konca, "Türk Hukukunda Tebligata İlişkin Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri", Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2014, Sayı 14, s. 245-246). En son adresin bilinmemesi durumunda ise resmî kayıtlar esas alınır (Albayrak, s. 119).
19. Bilinen son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya bu adreste tebligat yapılamaması veyahut tüzel kişinin bildirilen adreste sürekli olarak bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde tüzel kişilerin adreslerinin bir sicil veya resmî kayıtla belirli olması sebebiyle meçhul olması düşünülemeyeceğinden 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesinin 4. fıkrası tüzel kişiler bakımından özel ve açık bir düzenleme getirmiştir. İlgili maddede; "(Ek: 6/6/1985-3220/12 md.; Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." hükmüne ve buna paralel olarak Yönetmelik'te 57. maddesinin 4. fıkrasında "Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
20. Ayrıca tüzel kişilerin ticaret sicilindeki adreslerinin tek tebligat adresi olmadığı açıktır. Muhatabın Kurum, Emniyet Müdürlüğü ve başkaca resmî kurumlarda bulunan adreslerine de tebligat çıkartılabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, tebligata konu dosya içeriği ile uyumlu resmî makamların tercih edilmesi gerekliliğidir. Örneğin, dosya bir araç ile ilgili ise muhatabın adına tescilli olan bu aracın tescil dosyasındaki adresi uyumlu bir adres iken, muhatabın yıllar önce açtırmış olduğu ve kapanmış işyeri sicil dosyasındaki adresi uyumsuz bir adres olacaktır (Hakan Pekcanıtez, Muhammet Özekes, Mine Akkan, Hülya Taş Korkmaz, Medeni Usul Hukuku, Cilt I, İstanbul, Onbeşinci Baskı, 2017, s. 532; Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2001 tarihli ve 2001/11-295 Esas, 2001/313 Karar sayılı kararı).
21. Tüzel kişiler için resmî kayıtlardan elde edilen adrese önce normal tebligat çıkartılmalı, bu adrese gönderilen tebligatın iade edilmesi durumunda ancak o zaman 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat çıkartılmalıdır. Yani tüzel kişinin resmî kurumdan elde edilen adresine doğrudan Kanun'un 35. maddesine göre tebligat çıkartılması söz konusu değildir.
22. Sonuç itibarıyla, tebligat adil yargılanma hakkının gerçekleştirilmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Bu şekilde geliştirilen yöntemlerle adil yargılanma hakkının bir unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı kapsamında, hak sahiplerinin hukuki prosedürde (dava, icra takibi veya çekişmesiz yargı işi vb) tarafların prosedür hakkında bilgi sahibi olmaları amaçlanmaktadır. Bu bağlamda tebligat, hukuki dinlenilme hakkının gerçekleştirilmesini temin eder. Hak arama süreci tebligat ile başlar ve tebligat ile sona erer (Nesibe Kurt Konca, "Türk Hukukunda Tebligata İlişkin Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri", s. 241).
23. Somut olayda, davacı Kurum tarafından rücuan tazminat istemiyle 07.02.2018 tarihinde açılan davada dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen K. Yapı İnş. Taah. San. ve Ltd. Şti. nin adresinin "K. Karabekir Mah. 1015 Sok. No.16 Esenler/İstanbul" olarak bildirildiği, bu adrese çıkarılan tebligatın şirketin tanınmadığından bahisle iade edildiği, bunun üzerine Mahkemece İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden şirket bilgilerinin istendiği ve 30.03.2018 tarihli cevabı yazıda bildirilen "Kazımkarabekir Mah. Kazımkarabekir Cad. No:16 Esenler/İstanbul" adresine önce klasik usulle tebligat çıkartıldığı ancak tebligatın şirketin adreste tanınmadığı belirtilerek iadesi üzerine bu kez Ticaret Sicil Müdürlüğünden bildirilen adrese 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılmak suretiyle yargılamanın davalı şirketin yokluğunda devam ettirildiği görülmüştür.
24. Öncelikle belirtmek gerekir ki, davanın açıldığı tarih itibarıyla yürürlükte olan 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişisi olan davalı şirkete tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup dosya içeriğine göre davalı şirketin elektronik tebligat adresi bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın ticaret sicilinden bildirilen adrese 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılmıştır. Bu durumda şirketin tebligat yapılan tarihlerde elektronik tebligat adresinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmekte olup elektronik tebligat adresi bulunmayan davalı şirkete 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinin 3. fıkrası gereğince tebliğ işlemi klasik usulle yapılmalıdır.
25. Klasik usulle yapılacak tebligatta ise asıl olan kural, bilinen son adrese tebligat olmakla, dava dilekçesi ekinde sunulan kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Kurumun iş kazası tespitine ilişkin yaptığı tahkikat aşamasında davalı şirketin "Kazım Karabekir Mh. Kazımkarabekir Cd. No:20/B Esenler/İST." adresine çıkartılan yazının tebliğ edilmemesi üzerine 20.07.2016 tarihli yazı ile tebligatın teslim edilmeme nedeninin sorulduğu, Avrupa Yakası PTT Başmüdürlüğünün cevabı yazısında tebligat çıkartılan adreste başka bir firmanın olduğu, fakat adresteki firma sahibinin beyanından hareketle adresin yan tarafında olan 20/D adresinden davalı şirketin sorulduğu, adreste bulunan K. Kuyumcusunun adresi K. Yapı İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile birlikte kullandıklarını beyan ettiği, hem şirket yetkilisinin hem de tebligat adresindeki firma yetkilisinin imzalı beyanlarının da ekte sunulduğu belirtilmekle bu bilgi ve belgeler ışığında davalı şirketin adresinin "Kazım Karabekir Mah. Kazımkarabekir Cad. No:20/D Esenler/İstanbul" olduğu bildirilmiştir. Ayrıca dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin bir çoğunda da yine Kurum ile yapılan yazışmalarda şirket adresi "Kazım Karabekir Mah. Kazımkarabekir Cad. No:20/D Esenler/İstanbul" yazılı olduğu görülmüştür. Sonuç itibarıyla davacı Kurum tarafından sunulan bilgi ve belgelerden de anlaşılacağı üzere şirketin bilinen son adresinin "Kazım Karabekir Mah. Kazımkarabekir Cad. No:20/D Esenler/İstanbul" olduğu açıktır. Bu durumda önce sözü edilen adrese klasik usulle tebligat yapılmaksızın doğrudan Ticaret Sicil Müdürlüğünden bildirilen adrese önce klasik usulle tebliğ çıkartılması, tebliğ edilmemesi üzerine de 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılması mevzuat hükümlerine aykırıdır. O hâlde Bölge Adliye Mahkemesince, davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği itirazları da göz önünde tutularak istinaf talebin incelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
26. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulması gerektiği ileri sürülmüşse de bu görüş, Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
27. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 22’si GENİŞLETİLMİŞ BOZMA, 3’ü ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.
BİLİNEN SON ADRESE TEBLİGAT YAPILMAKSIZIN DOĞRUDAN TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ ADRESE ÖNCE TEBLİĞ ÇIKARTILMASI VE SONRASINDA TK 35 HÜKMÜNE GÖRE TEBLİGAT YAPILMASI HATALIDIR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/10-455
Karar No : 2025/123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.10.2022
SAYISI : 2022/2170 E., 2022/1818 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.05.2022 tarihli ve 2022/4572 Esas,
2022/7476 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) vekili; davalı şirket çalışanı sigortalı dava dışı Sacettin A.’ün 09.09.2015 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu uğradığı malûliyeti nedeniyle Kurum tarafından gelir bağlandığını, geçici işgöremezlik ve tedavi giderleri ödendiğini, Kurum zararının tazmini gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin gelir bağlama onay ve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı K. Yapı İnş. Tah. San. Ltd. Şti'nin ticaret sicilinden bildirilen adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmış ancak davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.01.2020 tarihli ve 2018/51 Esas, 2020/12 Karar sayılı kararı ile; davalı işverenin %85, sigortalının %15 oranında kusurlu oldukları yönünde görüş bildiren bilirkişi raporunun olayın oluş şekli ve Kurumca yaptırılan tahkikat sonucu düzenlenen raporla uyumlu olduğu, dava dışı sigortalı Sacettin A.'ün işe giriş bildirgesinin yasal süresi içinde Kuruma verilmemesi nedeniyle davalı şirketin 5510 sayılı Kanun’un 23. maddesi gereğince sorumlu tutulması ve yerleşik Yargıtay kararları gereği hakkaniyet indirimi yapılarak sigortalının kusurunun yarısı oranında davalı kusuruna ilave yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.09.2021 tarihli ve 2020/648 Esas, 2021/1199 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Şirketlerin adresi, Ticaret Sicil Memurluğunda kayıtlı bulunan adresidir. Tebligat Kanununun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebliğin selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de; tebliğ yapılacak bu kişiler her hangi sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde tebliği orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 20 ve 21. Maddelerinde de tüzel kişilere yapılacak tebligat usulü belirlenmiştir. Tebligat Kanununun 7/a maddesinde, “Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır” denilmiş, elektronik ortamda yapılacak tebligatlara ilişkin usul ve esasları düzenleyen “Elektronik Tebligat Yönetmeliği” çıkarılmıştır (RG 19.1.2103 t. S. 28533). Eldeki dava dosyası incelendiğinde; davalı şirket vekilince temyiz aşamasında belirtildiği gibi, davalı şirkete ilk derece mahkemesince gıyabi hükmün doğrudan Tebligat Kanunu 35. madde hükümlerine göre ve mevzuat hükümlerine aykırı olarak tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple istinaf mahkemesince, davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği itirazları da göz önünde tutularak istinaf talebinin incelenmesi ve sonucunda yapılacak değerlendirme ile karar verilmelidir.
O hâlde, davacı kurum ve davalı şirket vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır....." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı şirketin Ticaret Sicil Memurluğunda kayıtlı olan adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine dava dilekçesi, diğer tebligatlar ve gerekçeli kararın Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesinin mevzuata uygun olduğu, davalı şirket vekilinin süresinde verilmiş istinaf dilekçesi de bulunmadığından değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı Kurum vekili, davalının %100 kusurlu olduğunu, işverenin iş güvenliği ile ilgili gerekli önlemleri almadığını ileri sürerek resen gözetilecek nedenlerle de kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı şirket vekili, Mahkemece ticaret sicilinde kayıtlı adrese doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılarak hüküm kurulduğunu, davalı şirketin Bölge Adliye Mahkemesi kararının tebliği üzerine davadan haberdar olduğunu, davaya usulsüz tebligatlar sebebiyle cevap veremediklerini, kazazedenin iş kazasının gerçekleştiği tarihte başka işyerinde çalıştığını, müvekkilinin kaza ile ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek resen gözetilecek nedenlerle de kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın davalı limited şirkete tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesindeki itirazları göz önünde tutularak istinaf talebinin bulunup bulunmadığı, buna göre de istinaf talebinin incelenmesi ve sonucunda yapılacak değerlendirme ile karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
7201 sayılı Tebligat Kanunu (7201 sayılı Kanun) 7/a, 10 ve 35. maddeleri.
25.01.2012 tarihli ve 28184 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesi.
06.12.2018 tarihli ve 30617 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 3 ilâ 16. maddeleri.
2. Değerlendirme
1. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
2. Tebliğ, kelime anlamıyla kısaca bildirim, yazılı bildirme anlamına gelir. Tebliğ kelimesinin çoğulu (tebliğler) olan ancak artık bugün için dilimizde (tekil) tebliğ kelimesi ile özdeş olarak kullanılan tebligat terimi, hukuksal bir işlemin ilgili kimsenin bilgisine sunulması için yetkili makamın, yasanın öngördüğü esas ve usule uygun bir biçimde (elektronik ortam dâhil) yazı ile veya ilân yoluyla yaptığı belgeleme işlemi demektir (Ejder Yılmaz, Tecer Çağlar, Tebligat Hukuku, 6. Bası, Ankara 2013, s. 39).
3. Hukuki anlamda tebligat, hukuki işlemlerin kanunda belirtilen usule uygun olarak muhatabına ya da muhatap adına kanunen kabule yetkili şahıslara yazılı olarak bildirimi ve bu bildirimin belgelendirilmesi işlemidir. Tebligatın, yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tarafların, mahkemenin, icra ve iflas dairelerinin yaptıkları işlemlerin tamamlanıp hüküm ifade edebilmesi için genellikle tebliğ edilmiş olması gerekmektedir (Yargıtay İçtihadı Birleştime Büyük Genel Kurulunun 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı kararı).
4. Bir hukuki işlemin tebligat olarak nitelendirilmesi için aranan iki unsurun (yazılı bildirim ve belgelendirme) veya bu unsurlardan birinin mevcut olmaması hâlinde tebligatın yokluğu söz konusu olurken bu iki unsur mevcut olmakla birlikte 7201 sayılı Kanun'a uygun değilse bu durumda usulsüz (kanuna aykırı) tebliğ var demektir. 7201 sayılı Kanun hükümleri şekle ilişkin olduğundan en ufak ayrıntısına kadar uyulmalıdır. Aksi hâlde, tebliğ kanunda öngörülen şekilde yapılmamış (usulsüz) olur. Bu şekilde yapılan tebliğ yok veya usulüne uygun değil ise kanunun tebliğe bağladığı hukuki sonuçlar doğmaz (Timuçin Muşul, Tebligat Hukuku, Ankara, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş Yedinci Baskı, 2018, s.85-86).
5. Bu aşamada 11.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bir tebligat yöntemi olarak ilk kez 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinde düzenleme altına alınan elektronik tebligat kavramına değinmek gerekmektedir. İlgili madde daha sonrasında teknolojik gelişmeler ile birlikte 15.03.2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 7101 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişikliğe uğramıştır.
6. Elektronik tebligat, tebliğ işleminin elektronik vasıtalarla veya elektronik ortamda yapılmasını, Tebligat Kanunu anlamında elektronik tebligat, PTT tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sisteminden (UETS) alınan elektronik tebligat adresine, tebligat yapabilecek mercilerin, tebligat mevzuatına uygun bir şekilde yapabildiği tebligatı ifade eder (Hakan Albayrak, Tebligat Hukuku, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara 2022, s. 49).
7. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinde yer alan ilk düzenleme;
"Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir.
Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” şeklinde olup elektronik tebligat yapma zorunluluğu sadece anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bakımından mevcut iken daha sonra 7101 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle elektronik tebligata tâbi olacakların kapsamı genişletilerek bazı gerçek ve tüzel kişiler yönünden elektronik tebligat yapılması zorunlu hâle getirilmiştir. Bu değişiklik sonrası 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesi;
"Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
....
7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
.......
Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
Bu Kanun uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülür. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir." şeklinde değişikliğe uğrayarak tüm özel hukuk tüzel kişileri yönünden elektronik tebligat yapılma zorunluluğu getirilmiştir.
8. Anılan maddeye dayanılarak hazırlanan ve 06.12.2018 tarihli ve 30617 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan, elektronik ortamda yapılacak tebligata ilişkin usul ve esasları düzenleyen Elektronik Tebligat Yönetmeliği 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
9. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 3. maddesinde tanımlara yer verilmiş ve;
"Elektronik tebligat: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmeliğe uygun olarak elektronik ortamda yapılan tebligat,
Elektronik tebligat adresi: PTT tarafından, gerçek kişiler için kimlik bilgileri, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgileri esas alınmak suretiyle tek ve benzersiz şekilde oluşturulan ve UETS’ye kaydedilen tebligat adresi,
Elektronik tebligat mesajı: Tebligat çıkarmaya yetkili makam ve merci tarafından güvenli elektronik imza veya elektronik sertifikayla imzalanmış, tebliğ edilecek içerik, ekli dokümanlar ve tebliğ için gerekli muhatap bilgilerinden oluşan elektronik iletiyi,
İşlem kaydı: PTT tarafından elektronik tebligat hizmetinin verilmesi esnasında meydana gelen ve mevzuat gereği kaydının tutulması zorunlu olan tüm bilişim sistemi işlem kayıtlarını,
Muhatap: Elektronik tebligat alıcısı gerçek veya tüzel kişiyi,
PTT: Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketini,
Tebligat çıkarmaya yetkili makam ve merci: Tebligat Kanunu uyarınca tebligat çıkarmaya yetkili merci, idare, kurum, kuruluş ve kişileri,
UETS: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmelik uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemlerini yürütmek amacıyla PTT tarafından kurulan, işletilen ve güvenliği sağlanan sistemi" şeklinde tanımlanmıştır.
10. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5/f maddesinde tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar arasında "Kanunla kurulanlar da dâhil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri" gösterilmiştir. Yönetmeliğin 6. maddesinde elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tâbi olanlar için yapılacak başvurunun, zorunluluğun başladığı tarihten itibaren bir ay içinde ilgili kurum, kuruluş veya birlik tarafından PTT’ye yapılacağı; 8. maddesinin 1. fıkrasında PTT'nin başvurunun yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde elektronik tebligat adresini, gerçek kişiler için kimlik bilgilerini, tüzel kişiler için ise tâbi oldukları sistem bilgilerini esas almak suretiyle tek ve benzersiz olacak şekilde oluşturacağı ve UETS’ye kaydedeceği; 2. fıkrasında PTT'nin elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tâbi olanlar için oluşturduğu elektronik tebligat adresini, adres sahibine teslim edilmek üzere ilgili kurum, kuruluş veya birliğe göndereceği, teslim işleminin gerçekleştiği bilgisi kendisine iletildikten sonra bu adresi tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına derhâl sunacağı, elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılmasını düzenleyen 9. maddesinde ise tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercinin, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak UETS’ye teslim edeceği, UETS'nin elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştıracağı, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.
11. Yine Yönetmeliğin 16. maddesinde Kanun'un 7/a maddesindeki düzenlemeyle paralel şekilde elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde Tebligat Kanunu'nda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılacağı düzenlenmiştir.
12. Görüldüğü üzere muhataba elektronik yolla tebligat yapılabilmesi için onun kayıtlı elektronik tebligat adresinin olması gerekir. Elektronik tebligat adresi bulunan muhataplara elektronik tebligat adresi aldıktan sonra klasik yolla tebligat yapılamayacak doğrudan elektronik yolla tebligat yapılması gerekecektir. Bu durumun istisnası elektronik tebligatın zorunlu sebeple yapılamaması hâlidir. Muhatabın, elektronik adresi bulunmuyorsa ya da zorunlu bir sebepten ötürü elektronik yolla tebligat yapılamıyorsa tebligat kural olarak 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesine göre PTT aracılığıyla fiziki ortamda yapılır. Bununla birlikte elektronik tebligatın yapılamamasının neden olan "zorunlu sebeplerin" neler olduğunu kanun koyucu açıklamamıştır (Nesibe Kurt Konca, Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukuku Açısından Elektronik Tebligat, Ankara, Genişletilmiş ve Güncellenmiş İkinci Baskı, 2024,s.88).
13. Tebligatın çıkarılacağı tarihte altyapının zarar görmesi sebebiyle UETS’nin çalışmaması veya muhatabın başvurusu üzerine elektronik tebligat adresinin kapatılmış olması gibi sebeplerin varlığı hâlinde elektronik tebligatın yapılmasını imkânsız kılan bir durumun varlığı kabul edilebilir. Bu gibi hâllerde, muhataba ait olan herhangi bir elektronik adrese elektronik tebligat mesajı gönderilmemelidir. Buna rağmen tebligat evrakı elektronik yolla (mesela UYAP üzerinden) gönderilirse, tebligat işleminin yokluğu söz konusu olur. Zira başka bir sistem veya UETS’ye kayıtlı olmayan bir elektronik adres Tebligat Kanunu anlamında belgelendirme işlevini haiz değildir. Bu yüzden, Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesinin 3. fıkrasında ve yine Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 16. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere elektronik tebligat yapılamıyorsa Tebligat Kanunu hükümlerinde öngörülmüş diğer klasik usullere göre tebligat yapılmalıdır (Taner Emre Yardımcı, "Yeni Elektronik Tebligat Yönetmeliği Çerçevesinde Elektronik Tebligat", Ankara Barosu Dergisi, 2019/3, s.12).
14. Tüm bu açıklamalar karşısında ticaret şirketleri 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesine göre kendisine elektronik tebligat yapılması zorunlu olan özel hukuk tüzel kişilerinden ise de tebligatın yapılacağı tarihte elektronik tebligat adresinin bulunmaması veya kendisi için oluşturulan adresin aktivasyon işlemi yapılarak kullanıma açılmamış olması durumunda elektronik tebligat yapılması mümkün olmadığından yargılama sürecinin işletilebilmesi için 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinin 3. fıkrası ve yine Yönetmeliğin 16. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere bu "zorunlu sebep"ten dolayı 7201 sayılı Kanun'da öngörülen diğer klasik usullere göre tebligat yapılması gereği açıktır. Bu durum zorunlu sebep sayılmadığı takdirde yargılama süreci elektronik tebligat adresi kullanımı zorunlu olduğu hâlde elektronik tebligat adresini kullanıma açmayan gerçek veya tüzel kişinin keyfine bırakılmış olacaktır ki böyle bir durumun kabul edilmesi mümkün değildir.
15. Bu durumda limited şirketlere karşı elektronik tebligat yapılamadığı durumlarda ancak klasik usul olan posta yoluyla tebligat yapılabilir.
16. Tebligat Kanunu klasik usulle tebliğde kural olarak adreste tebligat esasını kabul etmiştir. 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesi "Bilinen adrese tebligat" başlığı ile;
"Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir." şeklinde düzenlemeye yer vermek suretiyle muhataba tebligatın nerede yapılacağı konusundaki kuralı ve istisnasını ortaya koymuştur.
17. Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesinde de; "Bilinen adreste tebligat" başlığı ile,
"Madde 16- (1 ) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.
(2 ) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir." düzenlemesi ile madde uygulamasının nasıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
18. İlgili maddeden hareketle kural tebligatın tüzel kişinin bilinen son adresine yapılması gerektiğidir. Zira bilinen en son adres hem gerçek kişiler hem tüzel kişiler için geçerlidir. Bilinen son adres kavramı, yerleşim yerinden farklıdır; daha geniş bir içeriğe sahiptir. Yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 19/1. maddesi). Tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir (4721 sayılı Kanun'un 51. maddesi). Bilinen son adresin süreklilik arz etmesi, kişinin orda oturması gerekmez. Muhatabın son adresi, ya kendi başvurusu veya ilgililerin bildirmesi yahut mevcut belgeler esas alınarak ya da soruşturma ile veya diğer herhangi bir şekilde belirlenmiş olabilir. En son adresi, tebliğ muhatabı (kendisine tebligat yapılacak kişi) bildirmiş olabileceği gibi diğer ilgili kimseler de (meselâ davacı veya takibe girişen alacaklı) bildirebilir (Muşul, s.182,483; Nesibe Kurt Konca, "Türk Hukukunda Tebligata İlişkin Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri", Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2014, Sayı 14, s. 245-246). En son adresin bilinmemesi durumunda ise resmî kayıtlar esas alınır (Albayrak, s. 119).
19. Bilinen son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya bu adreste tebligat yapılamaması veyahut tüzel kişinin bildirilen adreste sürekli olarak bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde tüzel kişilerin adreslerinin bir sicil veya resmî kayıtla belirli olması sebebiyle meçhul olması düşünülemeyeceğinden 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesinin 4. fıkrası tüzel kişiler bakımından özel ve açık bir düzenleme getirmiştir. İlgili maddede; "(Ek: 6/6/1985-3220/12 md.; Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." hükmüne ve buna paralel olarak Yönetmelik'te 57. maddesinin 4. fıkrasında "Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır." şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
20. Ayrıca tüzel kişilerin ticaret sicilindeki adreslerinin tek tebligat adresi olmadığı açıktır. Muhatabın Kurum, Emniyet Müdürlüğü ve başkaca resmî kurumlarda bulunan adreslerine de tebligat çıkartılabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, tebligata konu dosya içeriği ile uyumlu resmî makamların tercih edilmesi gerekliliğidir. Örneğin, dosya bir araç ile ilgili ise muhatabın adına tescilli olan bu aracın tescil dosyasındaki adresi uyumlu bir adres iken, muhatabın yıllar önce açtırmış olduğu ve kapanmış işyeri sicil dosyasındaki adresi uyumsuz bir adres olacaktır (Hakan Pekcanıtez, Muhammet Özekes, Mine Akkan, Hülya Taş Korkmaz, Medeni Usul Hukuku, Cilt I, İstanbul, Onbeşinci Baskı, 2017, s. 532; Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2001 tarihli ve 2001/11-295 Esas, 2001/313 Karar sayılı kararı).
21. Tüzel kişiler için resmî kayıtlardan elde edilen adrese önce normal tebligat çıkartılmalı, bu adrese gönderilen tebligatın iade edilmesi durumunda ancak o zaman 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat çıkartılmalıdır. Yani tüzel kişinin resmî kurumdan elde edilen adresine doğrudan Kanun'un 35. maddesine göre tebligat çıkartılması söz konusu değildir.
22. Sonuç itibarıyla, tebligat adil yargılanma hakkının gerçekleştirilmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Bu şekilde geliştirilen yöntemlerle adil yargılanma hakkının bir unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı kapsamında, hak sahiplerinin hukuki prosedürde (dava, icra takibi veya çekişmesiz yargı işi vb) tarafların prosedür hakkında bilgi sahibi olmaları amaçlanmaktadır. Bu bağlamda tebligat, hukuki dinlenilme hakkının gerçekleştirilmesini temin eder. Hak arama süreci tebligat ile başlar ve tebligat ile sona erer (Nesibe Kurt Konca, "Türk Hukukunda Tebligata İlişkin Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri", s. 241).
23. Somut olayda, davacı Kurum tarafından rücuan tazminat istemiyle 07.02.2018 tarihinde açılan davada dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen K. Yapı İnş. Taah. San. ve Ltd. Şti. nin adresinin "K. Karabekir Mah. 1015 Sok. No.16 Esenler/İstanbul" olarak bildirildiği, bu adrese çıkarılan tebligatın şirketin tanınmadığından bahisle iade edildiği, bunun üzerine Mahkemece İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden şirket bilgilerinin istendiği ve 30.03.2018 tarihli cevabı yazıda bildirilen "Kazımkarabekir Mah. Kazımkarabekir Cad. No:16 Esenler/İstanbul" adresine önce klasik usulle tebligat çıkartıldığı ancak tebligatın şirketin adreste tanınmadığı belirtilerek iadesi üzerine bu kez Ticaret Sicil Müdürlüğünden bildirilen adrese 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılmak suretiyle yargılamanın davalı şirketin yokluğunda devam ettirildiği görülmüştür.
24. Öncelikle belirtmek gerekir ki, davanın açıldığı tarih itibarıyla yürürlükte olan 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişisi olan davalı şirkete tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup dosya içeriğine göre davalı şirketin elektronik tebligat adresi bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın ticaret sicilinden bildirilen adrese 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılmıştır. Bu durumda şirketin tebligat yapılan tarihlerde elektronik tebligat adresinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmekte olup elektronik tebligat adresi bulunmayan davalı şirkete 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinin 3. fıkrası gereğince tebliğ işlemi klasik usulle yapılmalıdır.
25. Klasik usulle yapılacak tebligatta ise asıl olan kural, bilinen son adrese tebligat olmakla, dava dilekçesi ekinde sunulan kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Kurumun iş kazası tespitine ilişkin yaptığı tahkikat aşamasında davalı şirketin "Kazım Karabekir Mh. Kazımkarabekir Cd. No:20/B Esenler/İST." adresine çıkartılan yazının tebliğ edilmemesi üzerine 20.07.2016 tarihli yazı ile tebligatın teslim edilmeme nedeninin sorulduğu, Avrupa Yakası PTT Başmüdürlüğünün cevabı yazısında tebligat çıkartılan adreste başka bir firmanın olduğu, fakat adresteki firma sahibinin beyanından hareketle adresin yan tarafında olan 20/D adresinden davalı şirketin sorulduğu, adreste bulunan K. Kuyumcusunun adresi K. Yapı İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile birlikte kullandıklarını beyan ettiği, hem şirket yetkilisinin hem de tebligat adresindeki firma yetkilisinin imzalı beyanlarının da ekte sunulduğu belirtilmekle bu bilgi ve belgeler ışığında davalı şirketin adresinin "Kazım Karabekir Mah. Kazımkarabekir Cad. No:20/D Esenler/İstanbul" olduğu bildirilmiştir. Ayrıca dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin bir çoğunda da yine Kurum ile yapılan yazışmalarda şirket adresi "Kazım Karabekir Mah. Kazımkarabekir Cad. No:20/D Esenler/İstanbul" yazılı olduğu görülmüştür. Sonuç itibarıyla davacı Kurum tarafından sunulan bilgi ve belgelerden de anlaşılacağı üzere şirketin bilinen son adresinin "Kazım Karabekir Mah. Kazımkarabekir Cad. No:20/D Esenler/İstanbul" olduğu açıktır. Bu durumda önce sözü edilen adrese klasik usulle tebligat yapılmaksızın doğrudan Ticaret Sicil Müdürlüğünden bildirilen adrese önce klasik usulle tebliğ çıkartılması, tebliğ edilmemesi üzerine de 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılması mevzuat hükümlerine aykırıdır. O hâlde Bölge Adliye Mahkemesince, davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği itirazları da göz önünde tutularak istinaf talebin incelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
26. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulması gerektiği ileri sürülmüşse de bu görüş, Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
27. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 22’si GENİŞLETİLMİŞ BOZMA, 3’ü ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.