BİR KEZ KULLANILMAKLA SONA EREN SEÇİMLİK HAKLAR ISLAH İLE DEĞİŞTİRİLEMEZ.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/1559
Karar No : 2024/353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 7. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 10.11.2022
SAYISI : 2022/137 E., 2022/397 K.
Taraflar arasındaki malın ayıplı olmasından kaynaklanan sözleşmeden dönme ve bedel iadesi davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının 30.06.2009 tarihinde V. T. marka aracı 56.785,99 TL bedelle davalılardan A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.' den satın aldığını, diğer davalı D. Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş.'nin aracın ithalatçısı olduğunu, 14.06.2011 tarihinde araçta motor arızası meydana geldiğini ve motorun bütünüyle bayiye ait serviste değiştirildiğini, 15.07.2013 tarihinde aracın arıza gösterge panelindeki motor arıza lambasının yanması nedeni ile yine davalı bayiye ait servise götürüldüğünü, bundan kısa bir süre önce 29.04.2013 tarihinde yağ değişimi yapılmış olmasına rağmen aracın motorunun yağ eksiltme problemi ortaya çıktığını ve serviste yağ takviyesi yapılması suretiyle tamamlandığını, 10.07.2013 tarihinde aracın merkezi elektronik arızası nedeniyle tekrar servise götürüldüğünü, serviste araç motorunun önceki değişen motorda olduğu üzere piston ve sekmanlarında sorun olması nedeni ile yeniden değişmesi gerektiğinin bilgisi verildiğini, aracın gizli ayıplı olduğunu ve halen serviste bulunduğunu beyan ederek; araçtaki gizli ayıp nedeni ile araç bedeli olan 56.785,99 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15.09.2020 tarihli dilekçesiyle; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile araçtaki arızanın motorun üretim ve tasarım ayıbından kaynaklandığı tespit edildiğinden ve yargılamanın da uzun sürmesinden dolayı dava dilekçesindeki talep ile müvekkilin zarara uğrayacağı açık olduğundan, bedel taleplerini aracın ayıpsız misli (yenisiyle) ile değiştirilmesi şeklinde değiştirdiklerini beyan etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı D. Oto Servis ve Tic. A.Ş. vekili; söz konusu davanın tüketici mevzuatı kapsamında iki yıllık zaman aşımı süresinde açılması gerektiğini, davaya konu aracın 20.06.2009 tarihinde trafiğe çıktığını, aracın iki yıllık garanti süresinin 30.06.2011 tarihinde dolduğunu, öncesinde arızanın kaynağının sürüş tarzı ve kullanım şartlarından kaynaklı olduğuna bakılmadan araç sahibi lehine olabilecek en uygun onarım yönetimin tercih edildiğini ve garanti kapsamında aracın motorunun komple değiştirildiğini, davacının 16.07.2013 tarihinde 61.817 km'de ''motor uyarı lambası yanıyor'' şikayeti ile servis başvurusunda bulunduğunu, servis ihtiyacının motorun onarılması ile giderilebilecek durumda olduğu ve garanti kapsamı dışındaki araçta meydana gelen sorun bakımından işlem onayı verilmediğini, yaklaşık 40.000 km önce de değiştirilerek yenilenen bir motorda yeniden benzer bir onarım ihtiyacının ortayı çıkıyor olmasının kullanım şartlarından kaynaklı bir onarım ihtiyacı olduğunu gösterdiğini, bedel iadesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bedel iadesi şeklinde değil de ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım yönünde karar verilmesinin hakkaniyete uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili; ayıp iddiasına konu aracın 30.06.2009 tarihinde alınmış olduğunu ve iş bu davanın 28.08.2013 tarihinde açıldığını, öncelikle davanın zaman aşımı süresi içerisinde açılmadığından reddi gerektiğini, dava konusu araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacının aracı yılda 15.000 km kat ederek 4 yıldır kullandığını, aracın son servis girişine göre 16.07.2013 itibariyle 61.817 km yol katettiğini, dava konu aracın motorunun araç 20.225 km'de iken 01.06.2011 tarihinde müşteri memnuniyeti esasıyla komple değiştirildiğini ve davacıya teslim edildiğini, aracın son olarak 16.07.2013 tarihine ''motor uyarı lambası yanıyor'' şikayeti ile servise girdiğini, yapılan incelemede servis ihtiyacının motor onarımı ile giderilebileceğinin davacı tarafa bildirildiğini ve davacı taraf onay vermediğinden bir işlem yapılamadığını, bedel iadesinden ziyade ücretsiz onarım ve bedel indirimi yönünden karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.09.2013 tarihli, 2013/273 Esas, 2013/14 Karar sayılı kararıyla; davaya bakmakla Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi ve talep üzerine dosyanın geldiği İstanbul 7. Tüketici Mahkemesinin 31.10.2014 tarihli, 2013/2117 Esas, 2014/1165 Karar sayılı kararı ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19.06.2017 tarihli, 2015/17970 Esas, 2017/7585 Karar sayılı kararıyla; somut olayda; dava konusu aracın motorunun tamamen değiştirilmesine rağmen arızaların giderilmeyip devam ettiği iddia edildiğine göre, burada davalıların ağır kusurundan söz edileceği, bu nedenle de zamanaşımının işlemeyeceği anlaşıldığından, mahkemece esasa girilip hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediğine karar verilmiş, karara karşı davalı D. Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. vekili ve katılma yoluyla da davalı A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 01.11.2018 tarihli, 2017/8557 Esas, 2018/10197 Karar sayılı kararıyla; davalı A. Otomotiv San. Ve Tic. AŞ.'nin katılma yoluyla verdiği karar düzeltme dilekçesinin reddine, davalı D. Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. vekilinin karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 15.01.2021 tarihli, 2019/95 Esas, 2020/612 Karar sayılı kararıyla; üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetindeki arıza yönünden davalıların ağır kusurlu olduğunun kabulü ile davacının 6502 sayılı yasanın 11. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından bedel iadesi talebinin yerinde olduğu, davacı vekilinin 14.09.2020 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu ıslah ettiği ve ayıpsız misli ile değişim talebinde bulunduğu, ancak HMK 177 ve devamı maddeleri gereğince ıslahın tahkikat aşaması bitinceye kadar yapılabileceği, kararın Yargıtay tarafından bozulmasından sonra talep sonucunun ıslah edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 56.785,99 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte işleyecek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davaya konu aracın her türlü borçtan ari olarak davalılara teslimine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi için taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairenin 08.11.2021 tarihli, 2021/1621 Esas, 2021/10972 Karar sayılı kararıyla; 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 18 inci maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesine (birinci fıkrasından sonra gelmek üzere) eklenen ikinci fıkrayla; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya İlk Derece Mahkemesine gönderildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmü getirilerek, Yargıtayın bozma kararından sonra ıslah yapılabileceğinin açıkça hüküm altına alındığı, somut olayda; bozma sonrasında mahkemece araç üzerinde 17.01.2019 tarihinde üçlü bilirkişi heyeti ile keşif yapılıp rapor alındığı, davacı vekilinin alınan rapor sonrasında sunduğu 14.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile bedel iadesi talebini aracın ayıpsız misli ile değişimi talebi olarak değiştirdiğini bildirdiği, hal böyle olunca, mahkemece; davanın ıslah edilmiş hali ile incelenmesi gerekirken, davacı vekilinin ıslah talebi ile ilgili olarak yazılı şekilde değerlendirme yapılmasının, usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre; davacı tarafın diğer, davalıların ise tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalılar vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuş, Dairenin 12.04.2022 tarihli, 2022/1880 Esas, 2022/3445 Karar sayılı kararıyla davalıların karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu aracın onarımının yetkili servisler eliyle yürütmekte olup davacının tüm başvurularına rağmen arızanın giderilemediği, üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetindeki arıza yönünden davalıların ağır kusurlu olduğunun kabulü ile davacının 6502 sayılı yasanın 11 inci maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından ayıpsız misli ile değişim talebinin yerinde olduğu, anılan yasanın 11/2 maddesi gereği davalıların davacının seçimlik hakkının yerine getirilmesinden birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, V. marka T. 1.4 TSI 150HP 4X2 SPORT/STYLE 2009 model manuel aracın davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ayıpsız mislinin davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı D. Oto Servis ve Tic. A.Ş. vekili; cevap dilekçesi içeriğindeki savunmalarına ek olarak davacının süresinde usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunmadığını, bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olmadığını, davacının 14.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde bulunan bedel iadesi talebini "aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi" şeklinde değiştirdiğini, her ne kadar Yargıtay ilamında bu hususa ilişkin bir irdeleme yapılmamış, "ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafında onatını gerektirmeyen bir yoldur." denmişse de esasen ıslahın bozmadan sonra yapılıp yapılamayacağının irdelendiğini, davacının ıslah talebinin hukuken korunabilir olmadığını, dava dilekçesinde seçimlik hakkını bedel iadesi şeklinde kullandığını, bu noktada davacının ıslah dilekçesi ile talebini değiştirmesinin artık mümkün olmadığını, misli ile değişim talebinin müvekkili şirket aleyhine doğuracağı sakınca ile davacı lehine doğuracağı fayda arasında büyük fark bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili: aracın 33.817 km'de iken 07.03.2012 tarihinde ve 45.821 km'de iken 26.09.2012 tarihinde müvekkil şirkete getirildiğinde araçla ilgili herhangi bir şikayetin olmamasının, yenilenen motorda 40.000 km'den fazla yol alınması ile yıllar sonra bir onarım ihtiyacı doğmasının esasen, araçta bir ayıp olmadığını ve bu durumun kullanım sebebiyle oluşan onarım ihtiyacı olduğunu gösterdiğini, hükme esas alınan rapor her ne kadar iki makine mühendisi ve bir makine otomotiv mühendisi (emekli öğretim üyesi) tarafından hazırlanmışsa da hiçbir teknik açıklama veya tespitte bulunulamadığını, ortada herhangi bir ağır kusur veya hile mevcut olmayıp yaşanan ilk arıza sonrasında, 01.06.2011 tarihinde garanti kapsamında motorun tamamıyla değiştirildiğini, aracın motorunun onarılabilir nitelikte olduğunu, davacının 14.09.2020 tarihli dilekçesiyle dava dilekçesindeki bedel iadesi talebini "aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi" şeklinde değiştirdiğini, davacının bu talebinin hukuken korunabilir olmadığını, zira davacının dava dilekçesinde seçimlik hakkını bedel iadesi şeklinde kullandığını, bu noktada davacının ıslah dilekçesi ile talebini değiştirmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, malın ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Dava konusu olayda uygulanması gereken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4 üncü maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176, 177 ve 179 uncu maddeleri.
3. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.11.2009 tarihli, 2009/10923 Esas, 2009/13330 Karar sayılı ve 20.01.2016 tarihli 2014/46966 Esas, 2016/1019 Karar sayılı ilamları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine göre, mahkemece hükme esas alınan (3 makine mühendisi bilirkişiden oluşan heyetten alınan) raporda; araç üzerinde yapılan inceleme neticesinde aracın kullanım konforunu bozacak şekilde normalin dışında yağ tüketmekte olduğunun, bu durumun motorun üretim veya tasarım ayıbından kaynaklandığının, kullanımdan kaynaklanmadığının tespit edildiği, raporun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılmakla davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Yukarıda yer verilen 4077 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde tüketiciye tanınan seçimlik haklar yenilik doğurucu hak niteliğindedir. Yenilik doğuran haklar; hak sahibinin hakkı tek taraflı hukuki işlem ile kullanması sonucunda mevcut bir hukuki ilişkiden farklı olarak yeni bir hukuki ilişki kuran veya mevcut hukuki ilişkiyi değiştiren ya da bu hukuki ilişkiyi ortadan kaldıran haklardır ve bu haklar dava yolu ile ya da tek taraflı hukuki işlem ile kullanılırlar, hak sahibinin tek taraflı irade açıklaması hukuki sonuç doğurmak için yeterlidir. Hak, kullanılmakla sonuç meydana geldikten sonra hak sahibi hukuki işlemden geri dönemez. Ayrıca bu haklar kullanılmakla da tükenirler.
Islah; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (Kuru, s.3965 ). Islah müessesesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkândır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapılabilmektedir ( S., Üstündağ: Medeni Yargılama Hukuk, C.I-II, B.5, İstanbul 1989, s.454)
Islahın amacı, yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olup ıslah, tahkikat aşamasında yapılmış olan hatalı bazı taraf usul işlemlerini bir defaya mahsus olmak üzere düzeltme hakkı veren hukukî bir çaredir. (24.05.2019 tarihli, 2017/8 E., 2019/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı (YİBBGK))
Islah, bir davada taraflara bir defaya mahsus olmak üzere tanınmış istisnai bir hak ise de, yargılama süreci boyunca yapılan her usûl işleminin ıslahla değiştirilmesi ya da düzeltilmesi mümkün değildir. Islahın amacı yukarıda da açıklandığı üzere yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi olanaklı değildir. (24.05.2019 tarihli, 2017/8 E., 2019/3 K. (YİBBGK))
Islah bir usul hukuku imkanı olduğundan, ıslahla maddi hukuk işlemi yapılamaz. Buna bağlı olarak örneğin, dava dilekçesiyle birlikte yenilik doğurucu bir hakkı kullanan davacı, daha sonra bu konuda yanlışlık yaptığı gerekçesiyle dilekçesini ıslah ederek bunu yok farz edemez veya ıslahla bunu geçersiz kılamaz. (Pekcanıtez H., Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, 15.Bası, İstanbul 2017, s.1518.)
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Dairenin bozma ilamında Mahkeme gerekçesinin aksine 6100 sayılı Kanun'un 177/2 nci maddesi gereği Yargıtay'ın bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına dair gerekçenin doğru olmadığı, bu nedenle davanın ıslah edilmiş hali ile incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamından sonra, tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabileceği kabul edilerek davanın ıslah edilmiş hali ile değerlendirilmesi yapılmış ise de; davacı tarafın dava dilekçesinde sözleşmeden dönerek araç bedelinin iadesini talep ettiği ve seçimlik hakkını bu şekilde kullanmakla tükettiği anlaşılmaktadır. Davacının sonrasında sunulan ıslah dilekçesi ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep ettiği ancak bir kez kullanılmakla sona eren seçimlik hakların ıslah ile değiştirilemeyeceği gerekçesiyle davacının dava dilekçesindeki sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalılar vekillerinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi uyarınca davalılar yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Nurten Abacı Utku Mustafa Özer Dr. Adem Aslan Hikmet Kanık
BİLGİ : “Yenilik doğurucu seçimlik haklar terditli olarak kullanılamaz” şeklindeki Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 17 Şubat 2020, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10 Haziran 2020 ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 20 Ekim 2021 tarihli kararı için bkz.
BİR KEZ KULLANILMAKLA SONA EREN SEÇİMLİK HAKLAR ISLAH İLE DEĞİŞTİRİLEMEZ.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/1559
Karar No : 2024/353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 7. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 10.11.2022
SAYISI : 2022/137 E., 2022/397 K.
Taraflar arasındaki malın ayıplı olmasından kaynaklanan sözleşmeden dönme ve bedel iadesi davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının 30.06.2009 tarihinde V. T. marka aracı 56.785,99 TL bedelle davalılardan A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.' den satın aldığını, diğer davalı D. Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş.'nin aracın ithalatçısı olduğunu, 14.06.2011 tarihinde araçta motor arızası meydana geldiğini ve motorun bütünüyle bayiye ait serviste değiştirildiğini, 15.07.2013 tarihinde aracın arıza gösterge panelindeki motor arıza lambasının yanması nedeni ile yine davalı bayiye ait servise götürüldüğünü, bundan kısa bir süre önce 29.04.2013 tarihinde yağ değişimi yapılmış olmasına rağmen aracın motorunun yağ eksiltme problemi ortaya çıktığını ve serviste yağ takviyesi yapılması suretiyle tamamlandığını, 10.07.2013 tarihinde aracın merkezi elektronik arızası nedeniyle tekrar servise götürüldüğünü, serviste araç motorunun önceki değişen motorda olduğu üzere piston ve sekmanlarında sorun olması nedeni ile yeniden değişmesi gerektiğinin bilgisi verildiğini, aracın gizli ayıplı olduğunu ve halen serviste bulunduğunu beyan ederek; araçtaki gizli ayıp nedeni ile araç bedeli olan 56.785,99 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15.09.2020 tarihli dilekçesiyle; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile araçtaki arızanın motorun üretim ve tasarım ayıbından kaynaklandığı tespit edildiğinden ve yargılamanın da uzun sürmesinden dolayı dava dilekçesindeki talep ile müvekkilin zarara uğrayacağı açık olduğundan, bedel taleplerini aracın ayıpsız misli (yenisiyle) ile değiştirilmesi şeklinde değiştirdiklerini beyan etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı D. Oto Servis ve Tic. A.Ş. vekili; söz konusu davanın tüketici mevzuatı kapsamında iki yıllık zaman aşımı süresinde açılması gerektiğini, davaya konu aracın 20.06.2009 tarihinde trafiğe çıktığını, aracın iki yıllık garanti süresinin 30.06.2011 tarihinde dolduğunu, öncesinde arızanın kaynağının sürüş tarzı ve kullanım şartlarından kaynaklı olduğuna bakılmadan araç sahibi lehine olabilecek en uygun onarım yönetimin tercih edildiğini ve garanti kapsamında aracın motorunun komple değiştirildiğini, davacının 16.07.2013 tarihinde 61.817 km'de ''motor uyarı lambası yanıyor'' şikayeti ile servis başvurusunda bulunduğunu, servis ihtiyacının motorun onarılması ile giderilebilecek durumda olduğu ve garanti kapsamı dışındaki araçta meydana gelen sorun bakımından işlem onayı verilmediğini, yaklaşık 40.000 km önce de değiştirilerek yenilenen bir motorda yeniden benzer bir onarım ihtiyacının ortayı çıkıyor olmasının kullanım şartlarından kaynaklı bir onarım ihtiyacı olduğunu gösterdiğini, bedel iadesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bedel iadesi şeklinde değil de ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım yönünde karar verilmesinin hakkaniyete uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili; ayıp iddiasına konu aracın 30.06.2009 tarihinde alınmış olduğunu ve iş bu davanın 28.08.2013 tarihinde açıldığını, öncelikle davanın zaman aşımı süresi içerisinde açılmadığından reddi gerektiğini, dava konusu araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacının aracı yılda 15.000 km kat ederek 4 yıldır kullandığını, aracın son servis girişine göre 16.07.2013 itibariyle 61.817 km yol katettiğini, dava konu aracın motorunun araç 20.225 km'de iken 01.06.2011 tarihinde müşteri memnuniyeti esasıyla komple değiştirildiğini ve davacıya teslim edildiğini, aracın son olarak 16.07.2013 tarihine ''motor uyarı lambası yanıyor'' şikayeti ile servise girdiğini, yapılan incelemede servis ihtiyacının motor onarımı ile giderilebileceğinin davacı tarafa bildirildiğini ve davacı taraf onay vermediğinden bir işlem yapılamadığını, bedel iadesinden ziyade ücretsiz onarım ve bedel indirimi yönünden karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.09.2013 tarihli, 2013/273 Esas, 2013/14 Karar sayılı kararıyla; davaya bakmakla Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi ve talep üzerine dosyanın geldiği İstanbul 7. Tüketici Mahkemesinin 31.10.2014 tarihli, 2013/2117 Esas, 2014/1165 Karar sayılı kararı ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19.06.2017 tarihli, 2015/17970 Esas, 2017/7585 Karar sayılı kararıyla; somut olayda; dava konusu aracın motorunun tamamen değiştirilmesine rağmen arızaların giderilmeyip devam ettiği iddia edildiğine göre, burada davalıların ağır kusurundan söz edileceği, bu nedenle de zamanaşımının işlemeyeceği anlaşıldığından, mahkemece esasa girilip hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediğine karar verilmiş, karara karşı davalı D. Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. vekili ve katılma yoluyla da davalı A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 01.11.2018 tarihli, 2017/8557 Esas, 2018/10197 Karar sayılı kararıyla; davalı A. Otomotiv San. Ve Tic. AŞ.'nin katılma yoluyla verdiği karar düzeltme dilekçesinin reddine, davalı D. Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş. vekilinin karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 15.01.2021 tarihli, 2019/95 Esas, 2020/612 Karar sayılı kararıyla; üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetindeki arıza yönünden davalıların ağır kusurlu olduğunun kabulü ile davacının 6502 sayılı yasanın 11. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından bedel iadesi talebinin yerinde olduğu, davacı vekilinin 14.09.2020 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu ıslah ettiği ve ayıpsız misli ile değişim talebinde bulunduğu, ancak HMK 177 ve devamı maddeleri gereğince ıslahın tahkikat aşaması bitinceye kadar yapılabileceği, kararın Yargıtay tarafından bozulmasından sonra talep sonucunun ıslah edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 56.785,99 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte işleyecek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davaya konu aracın her türlü borçtan ari olarak davalılara teslimine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi için taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairenin 08.11.2021 tarihli, 2021/1621 Esas, 2021/10972 Karar sayılı kararıyla; 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 18 inci maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesine (birinci fıkrasından sonra gelmek üzere) eklenen ikinci fıkrayla; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya İlk Derece Mahkemesine gönderildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmü getirilerek, Yargıtayın bozma kararından sonra ıslah yapılabileceğinin açıkça hüküm altına alındığı, somut olayda; bozma sonrasında mahkemece araç üzerinde 17.01.2019 tarihinde üçlü bilirkişi heyeti ile keşif yapılıp rapor alındığı, davacı vekilinin alınan rapor sonrasında sunduğu 14.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile bedel iadesi talebini aracın ayıpsız misli ile değişimi talebi olarak değiştirdiğini bildirdiği, hal böyle olunca, mahkemece; davanın ıslah edilmiş hali ile incelenmesi gerekirken, davacı vekilinin ıslah talebi ile ilgili olarak yazılı şekilde değerlendirme yapılmasının, usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre; davacı tarafın diğer, davalıların ise tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalılar vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuş, Dairenin 12.04.2022 tarihli, 2022/1880 Esas, 2022/3445 Karar sayılı kararıyla davalıların karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu aracın onarımının yetkili servisler eliyle yürütmekte olup davacının tüm başvurularına rağmen arızanın giderilemediği, üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetindeki arıza yönünden davalıların ağır kusurlu olduğunun kabulü ile davacının 6502 sayılı yasanın 11 inci maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından ayıpsız misli ile değişim talebinin yerinde olduğu, anılan yasanın 11/2 maddesi gereği davalıların davacının seçimlik hakkının yerine getirilmesinden birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, V. marka T. 1.4 TSI 150HP 4X2 SPORT/STYLE 2009 model manuel aracın davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ayıpsız mislinin davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı D. Oto Servis ve Tic. A.Ş. vekili; cevap dilekçesi içeriğindeki savunmalarına ek olarak davacının süresinde usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunmadığını, bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olmadığını, davacının 14.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde bulunan bedel iadesi talebini "aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi" şeklinde değiştirdiğini, her ne kadar Yargıtay ilamında bu hususa ilişkin bir irdeleme yapılmamış, "ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafında onatını gerektirmeyen bir yoldur." denmişse de esasen ıslahın bozmadan sonra yapılıp yapılamayacağının irdelendiğini, davacının ıslah talebinin hukuken korunabilir olmadığını, dava dilekçesinde seçimlik hakkını bedel iadesi şeklinde kullandığını, bu noktada davacının ıslah dilekçesi ile talebini değiştirmesinin artık mümkün olmadığını, misli ile değişim talebinin müvekkili şirket aleyhine doğuracağı sakınca ile davacı lehine doğuracağı fayda arasında büyük fark bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı A. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili: aracın 33.817 km'de iken 07.03.2012 tarihinde ve 45.821 km'de iken 26.09.2012 tarihinde müvekkil şirkete getirildiğinde araçla ilgili herhangi bir şikayetin olmamasının, yenilenen motorda 40.000 km'den fazla yol alınması ile yıllar sonra bir onarım ihtiyacı doğmasının esasen, araçta bir ayıp olmadığını ve bu durumun kullanım sebebiyle oluşan onarım ihtiyacı olduğunu gösterdiğini, hükme esas alınan rapor her ne kadar iki makine mühendisi ve bir makine otomotiv mühendisi (emekli öğretim üyesi) tarafından hazırlanmışsa da hiçbir teknik açıklama veya tespitte bulunulamadığını, ortada herhangi bir ağır kusur veya hile mevcut olmayıp yaşanan ilk arıza sonrasında, 01.06.2011 tarihinde garanti kapsamında motorun tamamıyla değiştirildiğini, aracın motorunun onarılabilir nitelikte olduğunu, davacının 14.09.2020 tarihli dilekçesiyle dava dilekçesindeki bedel iadesi talebini "aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi" şeklinde değiştirdiğini, davacının bu talebinin hukuken korunabilir olmadığını, zira davacının dava dilekçesinde seçimlik hakkını bedel iadesi şeklinde kullandığını, bu noktada davacının ıslah dilekçesi ile talebini değiştirmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, malın ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Dava konusu olayda uygulanması gereken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4 üncü maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176, 177 ve 179 uncu maddeleri.
3. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.11.2009 tarihli, 2009/10923 Esas, 2009/13330 Karar sayılı ve 20.01.2016 tarihli 2014/46966 Esas, 2016/1019 Karar sayılı ilamları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine göre, mahkemece hükme esas alınan (3 makine mühendisi bilirkişiden oluşan heyetten alınan) raporda; araç üzerinde yapılan inceleme neticesinde aracın kullanım konforunu bozacak şekilde normalin dışında yağ tüketmekte olduğunun, bu durumun motorun üretim veya tasarım ayıbından kaynaklandığının, kullanımdan kaynaklanmadığının tespit edildiği, raporun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılmakla davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Yukarıda yer verilen 4077 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde tüketiciye tanınan seçimlik haklar yenilik doğurucu hak niteliğindedir. Yenilik doğuran haklar; hak sahibinin hakkı tek taraflı hukuki işlem ile kullanması sonucunda mevcut bir hukuki ilişkiden farklı olarak yeni bir hukuki ilişki kuran veya mevcut hukuki ilişkiyi değiştiren ya da bu hukuki ilişkiyi ortadan kaldıran haklardır ve bu haklar dava yolu ile ya da tek taraflı hukuki işlem ile kullanılırlar, hak sahibinin tek taraflı irade açıklaması hukuki sonuç doğurmak için yeterlidir. Hak, kullanılmakla sonuç meydana geldikten sonra hak sahibi hukuki işlemden geri dönemez. Ayrıca bu haklar kullanılmakla da tükenirler.
Islah; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (Kuru, s.3965 ). Islah müessesesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkândır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapılabilmektedir ( S., Üstündağ: Medeni Yargılama Hukuk, C.I-II, B.5, İstanbul 1989, s.454)
Islahın amacı, yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olup ıslah, tahkikat aşamasında yapılmış olan hatalı bazı taraf usul işlemlerini bir defaya mahsus olmak üzere düzeltme hakkı veren hukukî bir çaredir. (24.05.2019 tarihli, 2017/8 E., 2019/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı (YİBBGK))
Islah, bir davada taraflara bir defaya mahsus olmak üzere tanınmış istisnai bir hak ise de, yargılama süreci boyunca yapılan her usûl işleminin ıslahla değiştirilmesi ya da düzeltilmesi mümkün değildir. Islahın amacı yukarıda da açıklandığı üzere yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi olanaklı değildir. (24.05.2019 tarihli, 2017/8 E., 2019/3 K. (YİBBGK))
Islah bir usul hukuku imkanı olduğundan, ıslahla maddi hukuk işlemi yapılamaz. Buna bağlı olarak örneğin, dava dilekçesiyle birlikte yenilik doğurucu bir hakkı kullanan davacı, daha sonra bu konuda yanlışlık yaptığı gerekçesiyle dilekçesini ıslah ederek bunu yok farz edemez veya ıslahla bunu geçersiz kılamaz. (Pekcanıtez H., Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, 15.Bası, İstanbul 2017, s.1518.)
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Dairenin bozma ilamında Mahkeme gerekçesinin aksine 6100 sayılı Kanun'un 177/2 nci maddesi gereği Yargıtay'ın bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına dair gerekçenin doğru olmadığı, bu nedenle davanın ıslah edilmiş hali ile incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamından sonra, tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabileceği kabul edilerek davanın ıslah edilmiş hali ile değerlendirilmesi yapılmış ise de; davacı tarafın dava dilekçesinde sözleşmeden dönerek araç bedelinin iadesini talep ettiği ve seçimlik hakkını bu şekilde kullanmakla tükettiği anlaşılmaktadır. Davacının sonrasında sunulan ıslah dilekçesi ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep ettiği ancak bir kez kullanılmakla sona eren seçimlik hakların ıslah ile değiştirilemeyeceği gerekçesiyle davacının dava dilekçesindeki sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalılar vekillerinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi uyarınca davalılar yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Nurten Abacı Utku Mustafa Özer Dr. Adem Aslan Hikmet Kanık
BİLGİ : “Yenilik doğurucu seçimlik haklar terditli olarak kullanılamaz” şeklindeki Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 17 Şubat 2020, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10 Haziran 2020 ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 20 Ekim 2021 tarihli kararı için bkz.