MAL PAYLAŞIMINDA ŞİRKETLERE İLİŞKİN HUSUSLARA DAİR KARAR
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16341
KARAR NO : 2015/1094
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 6. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 17/06/2013
NUMARASI : 2010/455 - 2013/458
DAVACI : H.D.
DAVALI : E.T.
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı - katılma alacağı
H.D. ile E.T. aralarındaki katkı payı alacağı-katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair İzmir 6. Aile Mahkemesi'nden verilen 17.06.2013 gün ve 455/458 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K AR A R
Davacı vekili, tarafların 1989 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazlar, araçlar ve C. Pazarlama Ltd.Şti'nin gelirleri üzerinde 1/2 oranında tasfiye alacağı bulunduğunu ileri sürerek taşınmaz, şirket payı ve araçların edinilmesine yapılan katkı nedeniyle 2.000 TL şirket gelirinin edinilmiş mal olması nedeniyle 8.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, harcını yatırmak suretiyle verdiği 19.04.2012 tarihli ıslah dilekçesinde 108 parsel yönünden 98.000 TL şirket gelirlerinden dolayı 64.000 TL olmak üzere toplam 162.000 TL katkı payı alacağının ıslah tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınmasını istemiş, feragat yetkisi bulunan davacı vekili 16.06.2011 tarihli dilekçesinde araçlara ilişkin talepten feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili, davacının ev hanımı olup düzenli bir geliri bulunmadığından katkısının söz konusu olamayacağını, dava konusu şirketin 1990 yılında vekil edenin babasıyla ortak olarak kurulduğunu, tasfiyeye dâhil edilemeyeceğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, şirketin dönem karları üzerinden belirlenen 62.000 TL katılma alacağının karar tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına, taşınmaza yönelik davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 10.06.1989 tarihinde evlenmişler, 27.08.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 10.06.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca eşler bir yıllık yasal süre içerisinde başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre, eşler arasında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı 27.08.2009 tarihine kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. m.202,). Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2.maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Uyuşmazlık konusu 108 parsel, 26.08.1999 tarihinde pay satışı nedeniyle 1/2 oranında davalı adına tescil edilmiş, davaya konu C. Pazarlama Ltd. Şti. 19.11.1990 tarihinde %50 ortaklık paylı olarak kurulmuştur.
Dava; şirket geliri ile taşınmaz yönünden 4721 sayılı TMK.nun 202 ve devamı maddeleri gereğince yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK'nun 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı ile babası tarafından %50 paylı olarak kurulan C. Ltd. Şti'nin kuruluş ve sermayesine, dava konusu tarla niteliğindeki 108 parselin alınmasına davacının kişisel mallarıyla her hangi bir katkıda bulunmadığı anlaşıldığından davacının katkı payı alacağına yönelik davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı vekili, şirketin edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde davalının payına düşen gelirden kaynaklanan katılma alacağı bulunduğunu, tarla niteliğindeki 108 parsel yönünden ise; 2002-2005 yıllarında taşınmaz üzerine yapılan ve lokanta olarak işletilen muhdesat niteliğindeki binalardan kaynaklanan katılma alacağı bulunduğunu ileri sürerek istekte bulunmuştur. Evlilik birliği içerisinde yapıldığı anlaşılan ve davalının kişisel malı ile yapıldığı ileri sürülmeyen muhdesatın edinilmiş mal olduğu hususunda duraksamamak gerekir. Mahkemece, anılan hususlar nazara alınmadan eksik araştırma ile 108 parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı; dava konusu şirketin edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde 01.01.2002-19.09.2009 tarihleri arasındaki, dönem net zararları mahsup edildikten sonra şirketin sermayesi, geçmiş yıl kârları ile kâr yedekleri üzerinden davalının pay oranı dikkate alınarak davacının katılma alacağı belirlenmiş ise de, bahse konu dönem içerisinde her yıl için sermaye artırımı yapılıp yapılmadığı, kâr payının sermayeye ilave edilip-edilmediği, şirket bilançosuna göre, dağıtıma esas kârın mevcut bulunup-bulunmadığı, kâr payının yatırıma dönüştürülüp-dönüştürülmediği, sermaye artırımı yapılmış ise edinilmiş mallardan karşılanıp-karşılanmadığı usulüne uygun olarak araştırılmamış, şirket bilançosunun kâr dağıtımına esas olan aktif varlıkları belirlenmemiş, gerektiği takdirde konusunda uzman bilirkişi kurulundan denetime açık rapor alınarak mal rejiminin tasfiyesine esas alacak gereği gibi belirlenmemiştir.
Kabule göre de; bilirkişi raporunda şirketin aktif mal varlığı üzerinde davacının 65.410 TL katılma alacağı olduğu bildirilmiş, davacı vekili harcını yatırmak suretiyle verdiği ıslah dilekçesiyle dava dilekçesinde yazılı 2.000 TL.na 62.000 TL ilave etmek suretiyle toplam talep miktarını 64.000 TL'na yükseltmiştir. Davacı vekili, talebini 64.000 TL'na çıkarmış ve harcını yatırmış olmasına karşılık mahkemece, dava dilekçesinde yazılı miktar gözden kaçırılarak yazılı şekilde 62.000 TL alacağa hükmedilmesi de isabetli olmamıştır.
Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi uyarınca yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 4.236,00 TL peşin harcın istek halinde davacı ve davalıya ayrı ayrı iadelerine, 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MAL PAYLAŞIMINDA ŞİRKETLERE İLİŞKİN HUSUSLARA DAİR KARAR
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16341
KARAR NO : 2015/1094
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 6. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 17/06/2013
NUMARASI : 2010/455 - 2013/458
DAVACI : H.D.
DAVALI : E.T.
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı - katılma alacağı
H.D. ile E.T. aralarındaki katkı payı alacağı-katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair İzmir 6. Aile Mahkemesi'nden verilen 17.06.2013 gün ve 455/458 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K AR A R
Davacı vekili, tarafların 1989 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazlar, araçlar ve C. Pazarlama Ltd.Şti'nin gelirleri üzerinde 1/2 oranında tasfiye alacağı bulunduğunu ileri sürerek taşınmaz, şirket payı ve araçların edinilmesine yapılan katkı nedeniyle 2.000 TL şirket gelirinin edinilmiş mal olması nedeniyle 8.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, harcını yatırmak suretiyle verdiği 19.04.2012 tarihli ıslah dilekçesinde 108 parsel yönünden 98.000 TL şirket gelirlerinden dolayı 64.000 TL olmak üzere toplam 162.000 TL katkı payı alacağının ıslah tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınmasını istemiş, feragat yetkisi bulunan davacı vekili 16.06.2011 tarihli dilekçesinde araçlara ilişkin talepten feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili, davacının ev hanımı olup düzenli bir geliri bulunmadığından katkısının söz konusu olamayacağını, dava konusu şirketin 1990 yılında vekil edenin babasıyla ortak olarak kurulduğunu, tasfiyeye dâhil edilemeyeceğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, şirketin dönem karları üzerinden belirlenen 62.000 TL katılma alacağının karar tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına, taşınmaza yönelik davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 10.06.1989 tarihinde evlenmişler, 27.08.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 10.06.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca eşler bir yıllık yasal süre içerisinde başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre, eşler arasında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı 27.08.2009 tarihine kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. m.202,). Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2.maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Uyuşmazlık konusu 108 parsel, 26.08.1999 tarihinde pay satışı nedeniyle 1/2 oranında davalı adına tescil edilmiş, davaya konu C. Pazarlama Ltd. Şti. 19.11.1990 tarihinde %50 ortaklık paylı olarak kurulmuştur.
Dava; şirket geliri ile taşınmaz yönünden 4721 sayılı TMK.nun 202 ve devamı maddeleri gereğince yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK'nun 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı ile babası tarafından %50 paylı olarak kurulan C. Ltd. Şti'nin kuruluş ve sermayesine, dava konusu tarla niteliğindeki 108 parselin alınmasına davacının kişisel mallarıyla her hangi bir katkıda bulunmadığı anlaşıldığından davacının katkı payı alacağına yönelik davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı vekili, şirketin edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde davalının payına düşen gelirden kaynaklanan katılma alacağı bulunduğunu, tarla niteliğindeki 108 parsel yönünden ise; 2002-2005 yıllarında taşınmaz üzerine yapılan ve lokanta olarak işletilen muhdesat niteliğindeki binalardan kaynaklanan katılma alacağı bulunduğunu ileri sürerek istekte bulunmuştur. Evlilik birliği içerisinde yapıldığı anlaşılan ve davalının kişisel malı ile yapıldığı ileri sürülmeyen muhdesatın edinilmiş mal olduğu hususunda duraksamamak gerekir. Mahkemece, anılan hususlar nazara alınmadan eksik araştırma ile 108 parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı; dava konusu şirketin edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde 01.01.2002-19.09.2009 tarihleri arasındaki, dönem net zararları mahsup edildikten sonra şirketin sermayesi, geçmiş yıl kârları ile kâr yedekleri üzerinden davalının pay oranı dikkate alınarak davacının katılma alacağı belirlenmiş ise de, bahse konu dönem içerisinde her yıl için sermaye artırımı yapılıp yapılmadığı, kâr payının sermayeye ilave edilip-edilmediği, şirket bilançosuna göre, dağıtıma esas kârın mevcut bulunup-bulunmadığı, kâr payının yatırıma dönüştürülüp-dönüştürülmediği, sermaye artırımı yapılmış ise edinilmiş mallardan karşılanıp-karşılanmadığı usulüne uygun olarak araştırılmamış, şirket bilançosunun kâr dağıtımına esas olan aktif varlıkları belirlenmemiş, gerektiği takdirde konusunda uzman bilirkişi kurulundan denetime açık rapor alınarak mal rejiminin tasfiyesine esas alacak gereği gibi belirlenmemiştir.
Kabule göre de; bilirkişi raporunda şirketin aktif mal varlığı üzerinde davacının 65.410 TL katılma alacağı olduğu bildirilmiş, davacı vekili harcını yatırmak suretiyle verdiği ıslah dilekçesiyle dava dilekçesinde yazılı 2.000 TL.na 62.000 TL ilave etmek suretiyle toplam talep miktarını 64.000 TL'na yükseltmiştir. Davacı vekili, talebini 64.000 TL'na çıkarmış ve harcını yatırmış olmasına karşılık mahkemece, dava dilekçesinde yazılı miktar gözden kaçırılarak yazılı şekilde 62.000 TL alacağa hükmedilmesi de isabetli olmamıştır.
Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi uyarınca yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 4.236,00 TL peşin harcın istek halinde davacı ve davalıya ayrı ayrı iadelerine, 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.